Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Terörle savaşırken kardeşliği kurtarmak

Zor bir dönemin içinden geçiyoruz.

1984 Eruh Baskınından bu yana tam 23 yıl geçmiş. 23 yılda 24 kere sınır ötesi harekat yapılmış. Ama terör örgütü hala can alıyor.

30 küsur bin can.

300 milyar dolarlık ekonomik kayıp.

Bu işin içinden çıkmak lazım.

Türkiye’yi rahatlatmak lazım.

Bu ayak bağından kurtulmak lazım.

Bu defa onu başarmak lazım.

İş bence şöyle özetlenebilir:

Terörün kökünü kazmak, 73 milyonun kardeşliğini anıtlaştırmak...

Askeri, siyasi, kültürel, ekonomik... ne yapacaksak hepsini böyle bir hedefe kilitlemek.

Terörist asla, Türkiye’ye karşı vuruşturmak üzere dağa adam götüremesin.

Ve bu ülkenin bir tek gencinin canı yanmasın. Analar ağlamasın.

Nasıl olacak bu?

İşte temel mesele.

Akıl gerektiren, basiret gerektiren, hesap gerektiren, dikkat – titizlik, itina gerektiren, tek damla kan akmasına karşı hassasiyet gerektiren...

Askeri güç kullanılabilir. Başka çare kalmayabilir. Dişine kadar silahlandırılmış bir örgüt, silahlı müdahale olmaksızın saf dışı bırakılamayabilir.

Ama işin hepsi bu değil.

Terörü kazırken kardeşliğimizi kurtarmak gibi çok hassas bir mesele var.

Terörü 24’üncü, 25’inci yılda da konuşmaktan kurtulmak gibi bir mesele var.

Artık şehit haberleri duymaktan, ana yüreklerine ateş topu düşmesinden kurtulmak gibi bir mesele var.

Terörün fideliğinde artık terör yetişmemesini sağlamak gibi bir mesele var.

Ve terörün dışardaki beslenme kaynaklarını ortadan kaldırmak gibi, terörü kullanarak Türkiye’nin tırmanışını önlemek isteyenlere “Artık yeter” demek gibi bir mesele var.

Onun için akıl... Onun için basiret... Onun için hesap, kitap, strateji, itina, hassasiyet.

***

“Hepimiz şehidiz!”

Bu, iki kelimelik sözcüğe meydan meydan sahip çıkmak, Türkiye’nin nasıl bir adanmışlık yaşadığının göstergesi...

Ama iyi askeri – siyasi yönetim, akıllı stratejilerle sonuç alan ve çocuklarını en az kayıpla memleketlerine gönderen yönetimdir.

Hisler, duygular güzel.

Ama hepsine aklın, basiretin eşlik etmesi şartıyla...

Çocuklarımız cephede...

Belki şehitlik, rüyalarına giriyor.

Bunlar bizim çocuklarımızın berrak, pırıl pırıl dünyası... Bir ülke böyle çocuklara sahip olduğu için her zaman övünebilir.

Bir ülke kendini böyle adanmış insanlarla korur, böyle gençlerle yücelir.

Ama... En az şehitle kazanılan zafer en iyi zaferdir.

Bunun için ısrarla basiret, diyorum, akıl, doğru strateji diyorum.

Bunu neden söyleme ihtiyacı var?

23 yıldan beri çözülemeyen ve Türkiye’ye kan kaybettiren bir hadiseden söz ediyoruz.

Can bedelini söylüyoruz, sorunun kaynağı kabul edilen Doğu – Güneydoğu’ya sarf edilse, on kere o bölgeyi ayağa kaldıracak olan bilmem kaç yüz milyar dolarlık maddi kayıptan söz ediyoruz. Siyasetin zehirlenmesinden bahsediyoruz. Toplumsal barışın yaralanmasından yakınıyoruz.

Şimdi düşünün:

Bir sınır ötesi harekatın bedeli ile Doğu – Güneydoğu’da kaç köy kalkınır? Sadece bir uçak sortisi, belki de birkaç köyün yıllık gelirine denktir.

25’inci sınır ötesi harekatı yaptık ve bir sonuç alamadık demek iyi mi?

26’ıncı, 27’inci, bilmem kaçıncı... Ne olacak bunun sonu?

Onun için terörü bitirici, ve 73 milyonun kardeşliğini kurtarıcı bir külli operasyon gerçekleşmeli...

Bunun hesabı yapılmalı...

Bu, sokak heyecanından farklı bir şeydir.

Bu kurmay hesabıdır.

Bu, bin yılın tecrübesinden çıkmış bir devlet aklı olmalıdır.

Kombine bir harekattan söz ediyorum.

Diplomasi olsun. Askeri operasyon olsun. İçerde toplumun her kesimi ile sağlıklı iletişim olsun.

Sonunda toplum olarak rahatlayalım. Kan kaybı dursun. Bölge birkaç on yıl süren bir açık ameliyat alanı olmaktan kurtulsun.

Bakınız, 13 şehit veriyoruz ve ülke nasıl bir yangının içine sürükleniyor.

30 bin insanı koyun yan yana, göçleri koyun, darmadağın olan haneleri koyun, evlere düşen ateşi koyun...

Nasıl bir yangın çıkıyor ortaya?

Bu yangını söndürmeliyiz.

Son kere söndürmeliyiz.

Onun için, hükümetin, askeri kadroların biraz daha histen heyecandan arınmış çabalarına sabretmek lazım. Boyunlarında boza pişirmek gibi, onları sıkıştıran, “Hadi bakalım, hadi bakalım, ne duruyorsunuz” diyerek arkalarından kovalayan bir tavırdan kaçınmak lazım. Düşünün ki, cephede sizin çocuğunuz var ve acele verilmiş bir karar onun canına mal olacak. Evet, oralarda on binlerce ana kuzusu var. Her birinin canını düşünmek zorunda hükümet ve askeri kadrolar.

Türkiye için dua edelim.

Kardeşliğimiz için dua edelim.

Geleceğin barışı için dua edelim. Bu büyük sancıdan ülke olarak, 73 milyon olarak yüz akı ile çıkmak için dua edelim.

ahmettasgetiren.com.tr

Ahmet TAŞGETİREN

26.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Terörle savaşırken kardeşliği kurtarmak

  Savaş çığırtkanlığı, akıl ve vicdan

  Sivil generaller

  Ala ala hey!


 Son Dakika Haberleri