Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Dağları bombalamaya devam

Şırnak’ta güvenlik güçlerince terör örgütü PKK mensuplarına yönelik başlatılan operasyonlar aralıksız sürüyor. Alınan bilgilere göre, Beytüşşebap ilçesi Beşağaç Köyü yakınlarında 7’si köy korucusu toplam 12 kişinin öldürülmesi ve Küpeli Dağı’nda 13 güvenlik görevlisinin şehit edilmesinden sonra başlatılan operasyonlar sürüyor.

Cizre-Şırnak, Şırnak-Uludere ve Beytüşşebap ilçeleri yol güzergâhında zırhlı araçlar eşliğinde her gün mayın taraması yapılırken, mayın taramasına katılan öncü askerlerin koruyucu özel elbise giydikleri görüldü.

Cudi Dağı’nda dün geceden beri yoğunlaştırılan operasyonlara sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kobra helikopterler de katıldı. Kobra helikopterleri teröristlerin bulunduğu bölgelere çok sayıda bomba attı. Ayrıca operasyonların yoğunlaştırılması ile sıkışan teröristlerin Türkiye’den Irak’a kaçma ihtimaline karşı sınır bölgelerinde bulunan birliklerin alarma geçirildiği kaydedildi.

BİR ÜSTEĞMEN AĞIR YARALANDI

Siirt’in Pervari ilçesinde terör örgütü PKK’a ait sığınakta meydana gelen patlamada, Üsteğmen Mehmet Bedri Aluçlu ağır yaralandı. Pervari ilçesine bağlı Herekol Yazlıca mevkisinde terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonda, örgüte ait sığınak bulundu. Sığınakta bulunan poşetlerin kontrol edilmesi sırasında meydana gelen patlamada Üsteğmen Aluçlu ağır yaralandı.

Siirt Asker Hastanesi’nde yapılan ilk müdahalenin ardından Üsteğmen Aluçlu, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne sevk edildi.

TUNCELİ’DE BİR ŞEHİT, BİR YARALI

Tunceli’de, terör örgütü PKK’ya yönelik sürdürülen operasyonda bazı teröristler etkisiz hale getirildi. Tunceli’nin Pülümür ilçesi kırsalında 2 gündür sürdürülen operasyonda, teröristlerle yer yer sıcak temas sağlandı. Buradaki operasyonda çok sayıda terörist etkisiz hale getirilirken operasyonda bir uzman çavuşun şehit olduğu, 1 güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi. Arazi taraması yapılırken mayın patlaması sonucu Uzman Çavuş Ali Rıza Altın şehit oldu, bir güvenlik görevlisi de yaralandı. Yaralı güvenlik görevlisi Elazığ Asker Hastanesi’nde tedavi altına alınırken, şehit Altın’ın cenazesinin memleketi Aksaray’a gönderildi.

BİR GRUP PKK’LI, SURİYE’YE KAÇTI

Gaziantep’te sınırdan Türkiye’ye girmek isteyen bir grup terörist, askerleri fark edince yeniden Suriye’ye kaçtı. Yetkililerden edinilen bilgiye göre, İslahiye ilçesi Tahtaköprü mevkisinde bugün saat 10.00 sularında, sınırdan Türkiye’ye girmeye kalkışan bir grup terörist devriye görevi yapan askerleri görünce Suriye’ye kaçtı. Teröristler kaçarken beraberlerindeki kutuları sınıra attı. Kutulardan 10 kilo plastik patlayıcı, elektrikli fünyeler, 10 el bombası ile bir mayın çıktı.

İKİYAKA’DA KISTIRILDILAR

Irak sınırında terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarını sürdüren güvenlik güçlerinin, teröristlerin Kuzey Irak’a geçiş noktalarını kapatmasıyla 100 dolayında teröristin İkiyaka Dağları’nda kıstırıldığı bildirildi. Teröristlerin kaçış noktalarının kapanmasıyla Kuzey Irak’a geçemeyen 100 dolayında Teröristin, İkiyaka Dağları’ndaki mağaralarda saklandıkları yönünde duyum alan Mehmetçik, grubun Irak’a geçişini engellemek ve teröristleri etkisiz hale getirmek amacıyla kara ve hava destekli operasyonlarına aralıksız devam ediyor.

/ ŞIRNAK

30.10.2007


 

Ali Babacan’a söyledi

İran devlet televizyonunun haberine göre, İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi (UYGK) Genel Sekreteri ve nükleer konulardaki başmüzakerecisi Said Celilî, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’la yaptığı görüşmede “Amerika’nın bölgedeki teröristleri desteklediğine ilişkin elimizde kesin deliller var’’ dedi.

İran devlet televizyonunun haberine göre Celili, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile yaptığı görüşmede, Orta Doğu’daki güvensizliğe işaret ederek ‘’ABD’nin bölgedeki teröristleri desteklediğine ilişkin elimizde kesin deliller var’’ dedi.

Dışişleri Bakanı Babacan da bölgedeki terör olayları ve güvenlik kaygılarının giderilmesi için bölge ülkelerinin işbirliğinin zorunlu olduğunu belirtti.

Terör örgütü PKK’nın İran’daki uzantısı olan PJAK, İran’ın Türkiye ve Irak sınırına yakın bölgesinde faaliyet gösteriyor. PJAK üyeleri, sık sık İran güvenlik güçleriyle çatışmaya giriyor. Çeşitli temaslar için dün akşam Tahran’a gelen Babacan, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Meclis Başkanı Gulamali Haddad Adil ve Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile de görüşmüştü.

/ TAHRAN

30.10.2007


 

Laiklik mitingleri hüsranla bitti

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Cumhuriyet Mitingleri sonrasında beklentilerin hep hüsranla sonuçlandığını söyledi.

Prof. Dr. Güler, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Trabzon Şubesi tarafından Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’14 Nisan ve Görevlerimiz’’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, 14 Nisan’da düzenlenmeye başlanan Cumhuriyet Mitingleri’nin büyük halk hareketi olduğunu savundu.

Cumhuriyet Mitingleri’nin tahmin edilemeyen hatta düzenleyenler olarak kendilerinin de hayal edemedikleri kadar büyük hareketler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, Cumhuriyet Mitingleri sonrasında beklentilerinin hep hüsranla sonuçlandığını belirtti.

Prof. Dr. Güler, şöyle konuştu: ‘’’Mitinglerde istenen siyasal birleşme olmadı. CHP ile DSP’nin birleşmesi ise solda birleşme değil adeta sandalye paylaşımı oldu. 22 Temmuz seçimleri daha da büyük hüsran oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimi de aynı şekilde. Bu hüsranların nedeni 14 Nisan halk hareketinin başarısızlığı değil Türkiye’de siyasal önderliğin olmayışıdır. Bu başarısızlıkların hepsinin altında önemli nedenler var. Bize göre 14 Nisan hareketi başarısız bir hareket değildir.’’

/ TRABZON

30.10.2007


 

Cumhuriyet 85 yaşına girdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhuriyetin 84. kuruluş yıldönümü dolayısıyla, TBMM’de kutlamaları kabul etti. Kabul töreni, İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından saat 09.30’da başladı.

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk kez TBMM’de kutlamaları kabul eden Gül’e, TBMM Başkanı Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Yüksek yargı organlarının başkanları, Bakanlar Kurulu üyeleri, Komutanlar, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, TBMM başkanvekilleri, TBMM katip üyeleri ve idare amirleri, AKP ve MHP grup başkanvekilleri, diğer ilgililer, büyükelçiler ve yabancı misyon şeflerinin tebriklerini kabul etti. Ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile CHP’li milletvekilleri törene katılmadı. TBMM’deki kutlama töreninin ardından AKM’deki resmî geçit töreni düzenlendi. Askerler ve öğrenciler çeşitli gösteriler sundu. Cumhurbaşkanı Gül, tören geçişini ayakta izledi.

AKM Tören Alanı’ndaki resmî geçit, Akrobasi Timi ‘’Türk Yıldızları’’nın gösterisi ile tamamlandı. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Türkiye’nin her tarafında yerel yöneticilerin katılımıyla, askeri birliklerin ve ve öğrencilerin yaptığı resmi geçit törenleriyle kutlandı.

/ ANKARA

30.10.2007


 

Dünyevîleşme dindarlığı bozuyor

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, iman hizmetinin insanları dindarlaştırdığını, dünyevîileşmenin ise dindarlaşmayı bozduğunu söyledi.

Risâle-i Nur Enstitüsü İstanbul Şubesi tarafından, Süleymaniye’deki Yeni Asya Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Cumartesi Seminerleri”nin ilkine konuşmacı olarak katılan Kâzım Güleçyüz, “İman hizmeti, dindarlaşma ve dünyevîleşme” konulu bir seminer sundu.

İnsanlar için istikbâlin önemli olduğunu ifade eden Güleçyüz, asıl ve önemli olan, odaklanılması gereken istikbâlin kabirden sonraki istikbâl olduğunu vurguladı. Müslümanların vazifesinin, iman ve imanın takviyesi olduğunu belirten Güleçyüz, Risâle-i Nur’un temel hedefi ve mesajının da imanı kurtarmak olduğunu kaydetti. Osmanlı’dan günümüze laisizim ve materyalizmin toplumun içine nasıl yerleştiğini Prof. Dr. Şerif Mardin’in tesbitleriyle anlatan Güleçyüz, Laikleşme süreciyle Türkçülük düşüncesinin yaygınlaştığını, materyalist görüşler sebebiyle maneviyâtın zayıfladığını ve cinsiyetin, özellikle kadın konusunun işlenmesiyle aile mefhumunun yaralandığını belirtti. İslâmiyetin ve onun tezahürü olan ahlâkî güzelliklerin ise aileyi koruduğunu, ırkçılığın ve materyalizmin panzehirini sunduğunu dile getirdi.

“Hizmetin başarısı, bizim iman hizmetini yapmamız, İslâmı yaşamamız ve kendimizi buna vakfetmemiz şartına bağlı” diyen Güleçyüz, ahirzamanın kötülüklerinden sakınmak gerektiğini de ifade etti. İmanı gerçek anlamda yaşamanın dindarlaşmayı da beraberinde getirdiğini işaret eden Güleçyüz, imanın ikinci safhası olan hayat konusunda tuzaklar olduğunu ve bu tuzaklar sebebiyle dünyevîleşme ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Güleçyüz, Kur’ân-ı Kerim’in bu asra bakan tefsiri olan Risâle-i Nur’u, ahirzamanın kötülüklerinden korunmak için çok okumak gerektiğini bildirdi.

Bediüzzaman’ın, “Dünyayı ahirete tercih ederler” âyeti ile dünyevîleşme tuzaklarına dikkat çektiğini söyleyen Güleçyüz, bu tuzaklardan bazılarının, zarurî olmayan ihtiyaçların zarurî gibi gösterilmesi, israfın artması, sadece dünya hayatına dalıp ahiretin düşünülmemesi, kadının cinsellik yönüyle ön plana çıkarılması olduğunu dile getirdi.

Dünyevîleşme rüzgârının dengeleri bozduğunu kaydeden Güleçyüz, bu asırda Müslümanların İslâmı doğru yaşamaları için Risâle-i Nur’daki ölçülere ihtiyaçlarının olduğuna dikkat çekti. Konuşmasında bir araştırmanın sonuçlarını da değerlendiren Güleçyüz, genç kızlar arasında örtünme oranının azaldığının tesbit edildiğini vurguladı. Başörtüsünün yanlış anlaşıldığını, tesettüre hiç uymayan giyinme biçimleri arttığı için başörtüsünü de artık iman seviyesinde, yani tesettür seviyesinde savunmak gerektiğini belirten Güleçyüz, İslâmı güzel ve doğru öğretmek için iman hizmetinin de devam etmesinin şart olduğunu söyledi.

Güleçyüz, seminerin ikinci bölümünde de katılımcıların sorularını cevaplandırdı.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

30.10.2007


 

AB’den ‘yerel yönetim’ desteği

İçişleri Bakanlığınca düzenlenen ‘’Türkiye’de Yerel Yönetim Reformu Uluslararası Konferansı’’ bugün başlayacak. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, iki gün sürecek konferansta, Türkiye’deki yerel yönetim mevzuatının uygulanmasının değerlendirileceği ve gelecek dönemde bu alanda yapılması gereken çalışmaların tartışılacağı kaydedildi.

Açıklamada, Kamu Yönetimi Reformunun çok önemli bir ayağını yerel yönetimlerle ilgili olarak gerçekleştirilen yasal düzenlemeler ve bunların etkili bir şekilde hayata geçirilmesinin oluşturduğu belirtildi. Bakanlık tarafından yerel yönetimlerin kurumsal kapasitelerini artırmak ve bu yolla ülkedeki yerel yönetim reform programına destek olmak amacıyla Avrupa Birliği MEDA fonundan finanse edilen ‘’Yerel Yönetim Reformu Destek Projesi’’nin 15 Ağustos 2005’ten itibaren uygulamaya konulduğu hatırlatılan açıklamada, bugüne kadar proje kapsamında çeşitli faaliyetler gerçekleştirildiği bildirildi.

Konferansta genel hatlarıyla, ‘’Türkiye’de yerel yönetim reformu’’, ‘’Türkiye’deki yerel yönetim sisteminin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile uyumu’’, ‘’Yerel yönetimlerde demokrasi, hesap verebilirlik ve katılımcılık’’, ‘’Yerel yönetimler arasında uluslararası işbirliği’’, ‘’Yerel yönetimlerin sosyo-ekonomik kalkınmaya katkıları’’ ve ‘’AB üyelik sürecinde Türkiye’de yerel yönetim stratejisi: Fırsatlar ve tehditler’’ konuları ele alınacak.

Uluslararası düzeyde konuşmacıların da katılacağı konferansa, siyasî partilerin temsilcileri, merkezî idare kuruluşlarından üst düzey görevliler, valiler, belediye başkanları, diğer yerel seçilmiş kişiler, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sendikalardan yetkili temsilcileri katılacak. Konferansın açılışında, İçişleri Bakanı Beşir Atalay da konuşma yapacak.

/ ANKARA

30.10.2007


 

Türkiye, Doğu-Batı arasında önemli bir köprü

Almanya’nın Hamburg şahrinin Altona ilçesi Belediye Meclisi Hristiyan Demokrat Birlik Parti (CDU) Grubu Başkanı Uwe Szczesny, Türkiye’nin AB üyeliğinin büyük bir kazanç olacağını söyledi.

Szczesny, Altona Belediye Başkanı Jürgen-Warmke Rose ile birlikte Hamburg Alevi Kültür Merkezini ziyaret etti. Ziyarette Merkez Başkanı Cengiz Orhan ve yardımcısı Ejder Tatar, merkez ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Szczesny, burada yaptığı konuşmada, “Başbakan Angela Merkel, Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık statüsü verilmesinden yana. Ancak başbakanımızın bu söylemini zamanla aşacağına inanıyorum. Türkiye, Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü vazifesi görmektedir. Türkiye’nin AB’ye girmesi büyük kazanç olur” dedi.

Warmke-Rose ise Hamburg’un Altona ilçesindeki kültür ve spor faaliyetlerine yönelik çalışmaların destekleneceği sözünü vererek, “Göçmenlerin yoğun yaşadığı bir ilçe olan Altona’da vatandaşlarla sıkı bir koordinasyon, mevcut sorunların çözümünde önemli rol oynamaktadır. Kültür ve spor faaliyetlerine ilişkin çalışmaları desteklemeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.

Dini kuruluşların en önemli görevlerinden birinin çocukları sokaklardan uzaklaştırarak, onları hayata entegre etmek olduğunu kaydeden Rose, “Göçmenler hakkında önyargıların kırılması, göçmen gençler arasında şiddetin azaltılması, ancak kültürel faaliyetlerle mümkündür. Bu nedenle uyuma katkıda bulunucu her türlü kültürel ve sosyal faaliyetin de desteklenmesi gerekiyor” ifadesini kullandı.

/ HAMBURG

30.10.2007


 

Birlikten ayrılmak isteyen AB üyelerine yeşil ışık yandı

2004 ve 2007’deki genişlemelerden sonra AB vatandaşları arasında giderek artan hoşnutsuzluğa rağmen AB liderleri üyelik kriterlerini ağırlaştırmamaya karar verdi. ABHaber internet sitesinin haberine göre AB entegrasyonu çerçevesinde ilk defa üye devletlerin üyelikten ayrılma hakkına sahip olması yeni hukuki mekanizma ile söz konusu haline geldi.

Üyelik kriterleri ve prosedürü ile ilgili 49.Maddede sadece az bir değişiklik yapılmasına karar veren üyeler, Lizbon Sözleşmesinin taslağının 34.maddesine göre üyelerin AB “prensipleri” yerine insan hakları, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü gibi AB “değerlerini” benimsemesi gerektiğini öngördü. Ayrıca, üye olmak isteyen devletler gelecekte sadece Konseyine değil, Avrupa Parlamentosuna ve üye devletlerin meclislerine de başvurularını bildirmek zorunda olacak. Öte yandan üye devletlerin meclisleri, adayların üyelik prosedürünü belirleyecek ek bir rol üstlenmeyecek.

Uzmanlar bu değişiklikleri “kozmetik” olarak nitelendirip aday ülkeler için ek yükümlülükler oluşturmadıklarını söylerken diğer taraftan “üyeliğe uygunluk konusunda Konseyin onayı dikkate alınmalıdır” cümlesi, Brüksel’deki Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi (CEPS) araştırmacılarından Piotr Kaczynski’ye göre, AB’ye Kopenhag kriterlerinin dışında hazmetme kapasitesine uygunluk kriterlerini oluşturma olanağını veriyor.

Ayrıca 34.Maddenin, üyelik kriterlerinin ağırlaştırılmasını isteyen Fransa ve Hollanda’nın beklentilerini tam olarak karşılamadığını söylemek de mümkün. Reform sözleşmesinin 35. Maddesi ise ilk defa üyelere, kendi anayasalarınca belirtilen şekilde üyelikten ayrılma hakkını tanıyor. Üyelikten ayrılmak için kriterler belirlenmezken, ayrılma isteğinde bulunan devletin bunu Konseye bildirmesi ve görüşmelere başlaması gerekiyor. Parlamentonun onayı alındıktan sonra Konsey, bu durum üzerinde karara mevsuf çoğunluk yoluyla varacak. Üyelikten ayrılan devlet daha sonra 34.Maddede belirtilen prosedüre uygun olarak tekrar başvurma hakkına sahip olacak.

/ BRÜKSEL

30.10.2007


 

Alman partileri, AKP'nin ortak üyeliğini tartışıyor

Alman Birlik partileri (CDU/CSU) AKP’nin Avrupa Halk Partisi’ne (EVP) ortak üye olmasını tartışıyor.

Alman ‘’Die Welt’’ gazetesinde yayımlanan haberde, EVP’de gözlemci statüsünde bulunan AKP’nin, Türkiye’nin AB’ye üyeliği sürecinde EVP’ye ortak üye olmak istediği, bunun da tam üyelik için bir ön adım teşkil ettiği belirtildi.

Belçika’nın eski Başbakanı EVP Başkanı Wilfried Martens’in, AKP’nin EVP’ye üye olmasına olumlu baktığı ifade edilen haberde, CDU’nun bazı önde gelen politikacılarının AKP’nin üyeliği talebini incelemek istedikleri, ancak diğer bazı CDU’lu politikacıların ve CDU’nun kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) bunu istemediği belirtildi.

Almanya Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı olan EVP Başkan Yardımcısı Peter Hinze, AKP’nin gözlemci statüsüyle EVP’nin toplantılarına katıldığını ve üyelik aidatlarını ödediğini hatırlatarak, AKP’nin ortak üye olma talebinin adil bir şekilde incelenmesi gerektiğini söyledi.

Yönetim Kurulu’nda bu konuda geniş mutabakat sağlandığı, zamanı geldiğinde bu konuda karar alacaklarını ifade eden Hinze, kararın Türkiye’deki reform sürecinde yaşanan gelişmelere bağlı olacağını kaydetti.

CSU’lu politikacı ve EVP’nin iç politika sözcüsü Manfred Weber ise AKP’nin üyelik istemine karşı çıkarak, AKP’nin ortak üye olmasını kabul etmeyeceklerini söyledi. Weber, CSU’nun Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına karşı çıktığını, AKP’nin üyeliğini de kabul edemeyeceğini sözlerine ekledi. CDU’da AKP’nin ortak üye olma talebinin incelenmesine olumlu bakan bazı politikacıların yine de Türkiye’nin AB’ye üye olmasına karşı çıktıkları ve imtiyazlı ortaklıktan yana oldukları ifade edilen haberde, bu politikacıların Türkiye’yle mevcut ilişkilerin korunmasından yana oldukları belirtildi.

Öte yandan, CDU Berlin eyalet parti teşkilatı, CDU parti yönetiminden AKP’nin EVP’ye ortak üye olmasını karşı çıkılması talebinde bulundu.

/ BERLİN

30.10.2007


 

Avrupa'nın, Türkiye'ye ihtiyacı var

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, ‘’Avrupa’nın, 70 milyon nüfusu, eğitimli insanı ve 40 milyondan fazla genci ile bir fırsatlar ülkesi olan Türkiye’ye ihtiyacı var’’ dedi.

Özak, Hollanda-Türk ortaklığı ile kurulan Multi Turkmall şirketi tarafından 66 bin metre kare alanda 180 milyon avro yatırımla yaptırılan ‘’Forum Mersin Alışveriş ve Yaşam Merkezi’’nin açılış töreninde, bu merkezin yapımında bir başarı öyküsüyle karşı karşı bulunulduğunu, bunun oluşmasında ilgili yetkililerin yanı sıra Mersinlilerin, belediye başkanının, medyanın, siyasetçilerin ve giderek büyüyen istikrarın büyük etkisi olduğunu söyledi.

Türkiye’nin bir cazibe merkezi haline geldiğini ifade eden Özak, şöyle konuştu: ‘’Avrupa’nın, 70 milyon nüfusu, eğitimli insanı ve 40 milyondan fazla genci ile bir fırsatlar ülkesi olan Türkiye’ye ihtiyacı var. Özellikle son 5 yılda yaşanan istikrar sayesinde bu cazibe daha ilgi çekici hale geldi. Bu dönemde Türkiye yabancı yatırımcının gözdesi olan ve özelleştirmenin doruğa çıktığı bir ülke. Türkiye müthiş yatırımlar aldı ve bunlar devam edecek.’’

/ MERSİN

30.10.2007


 

Yargıda 2008 hedefi AB'ye uyum

Hükümetin 2008 Yılı Programı’na göre, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti gerekleri çerçevesinde yargılama sürecinin adil, hızlı, güvenli ve isabetli şekilde işlemesini sağlayacak hukuksal ve kurumsal düzenlemeler yapılacak.

Hükümetin, Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 2008 Programı’nda, yargının mevcut durumunun analizi yapılıyor. Buna göre, Türkiye’de 2007 Eylül ayı itibariyle hakim ve cumhuriyet avcısı sayısı 10 bin 313, diğer personel sayısı ise 27 bin 618 olarak belirlendi. Özellikle hakim sayısı, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdeki ortalamanın altında kalıyor. Faaliyete henüz geçmeyen bölge adliye mahkemelerinin kurulması, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleriyle Koruma Kurulları Kanunu gibi temel kanunların yürürlüğe girmesi nedeniyle hakim, cumhuriyet savcısı ve diğer adalet personeli ihtiyacının daha artması bekleniyor. Ceza infaz kurumlarıyla tutukevlerinin kapasitelerinde de yetersizlik yaşanıyor. Buna göre, bu yılın Eylül ayı itibariyle ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin sayısının toplamı 389, toplam kapasite ise 90 bin 547. Ceza ve tutukevlerinde 2006 yılı Eylül ayı itibariyle 66 bin 917 hükümlü ve tutuklu bulunurken, bu sayı 2007 Eylül ayı itibariyle 85 bin 865 oldu. Tespitlere göre, yapılan çalışmalara rağmen, yargılama sürecinin etkin ve hızlı işlememediği gibi, adil yargılama ilkesine tam olarak uyulanamıyor.

/ ANKARA

30.10.2007


 

‘AB, Rum tarafını çözüm için teşvik etmeli’

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk halkının hâlâ ambargo ve izolasyon altında kapalı bir toplum hayatına mecbur edilmesinin kabul edilemez bir tutum olduğunu vurguladı.

Talat, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 84. yıldönümü kutlamaları kapsamında Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Bugün KKTC’nin içinde bulunduğu açmazların büyük ölçüde uluslararası toplumun ve AB’nin hatalarından, tek yanlı tutumundan, Kıbrıs Türk halkının temel hak ve özgürlüklerini göz ardı etmesinden kaynaklandığını” vurguladı. “Biz barış istiyoruz. Kıbrıs sorununun çözümü, BM zemininde ve 40 yılı aşkın bir süreçte biçimlenmiş olan BM parametreleri çerçevesinde gerçekleşebilir” ifadesini kullanan Talat şöyle konuştu: “Rum tarafının dayatmacılığı çıkış yolu değil, olsa olsa yeni bir düşmanlık ve ayrılık için kışkırtıcılıktır. AB’nin de Kıbrıs Rum tarafını BM zemininde çözüm için teşvik etmesi, Kıbrıslı Türklere verilen sözleri yerine getirmesi gerekir. Gerek BM, gerekse AB nezdinde attığımız son adımlarla da barıştan, çözümden, uzlaşmadan yana tutumumuzu ortaya koyduk.”

Kıbrıs Rum tarafının, çözüm olmadan AB’ye girmesine fırsat verilmesinin hata olduğunu şimdi Avrupa’daki en yetkili ağızlardan daha sık duymaya başladıklarını beliren Talat, “Ama bunu seslendirmek tek başına bir şey ifade etmiyor, gereğinin de yapılması gerekiyor” dedi.

/ LEFKOŞA

30.10.2007


 

İmam hatiplilere üniversiteye giriş sözü

Hükümetin 2008 Yılı Programı’nda, üniversitelere giriş sınavının uygulanma biçimiyle ilgili yeni yöntemler geliştirileceği, ÖSS’de tekrarlanan başvuruların azaltılması amacıyla üniversiteler ve programlar arasındaki geçişlerin esnek hale getirileceği bildirildi.

Program’da, yükseköğretimden okul öncesine kadar eğitimin tüm kademelerinde öngörülen hedefler yer aldı.

Programa göre, ortaöğretime ve üniversiteye giriş sistemi ‘’öğrencileri, programlar hakkında yeterli düzeyde bilgilendiren, etkin bir rehberlik ve yönlendirme sistemiyle ilgi ve yeteneklerini eğitim süresi boyunca çok yönlü bir süreçle değerlendiren, okul başarısına dayalı ve müfredat programlarıyla uyumlu, okul dışı öğrenmeye ihtiyaç duymayacak’’ bir yapıya kavuşturulacak.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), YÖK ve üniversiteler yeniden yapılandırılacak. MEB, merkez teşkilatı, ‘’politikaları belirleyen, araştırma ve planlama yapan, pilot uygulamalara öncülük eden ve denetleyen’’ bir kurumsal yapıya kavuşturulacak.

YÖK, “Standart belirleme, koordinasyon, uzun dönemli planlama ve denetimden sorumlu’’ bir kuruluşa dönüştürülecek. Üniversiteler ‘’idari ve mali açıdan özerk ve hesap verebilir bir yapıya kavuşturulacak.’’

/ ANKARA

30.10.2007


 

Denizli’de şiddetli deprem

Denizli’de 5.1 büyüklüğünde şiddetlice bir deprem meydana geldi. Depremde birkaç evde ağır hasar meydana geldi, bazı evlerin duvarlarında da çatlaklar oluştu.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, Denizli’nin Çameli ilçesinde saat 11.23’te gerçekleşen depremin büyüklüğü 5.1 olarak ölçüldü. Depremin, Denizli’nin yanı sıra Fethiye, Marmaris ve yakın çevresinde de hissedildiği kaydedildi. Deprem sebebiyle, ilçeye bağlı Elmalı Köyü’nde 3 ev yıkılırken, bazı evlerin duvarlarında da çatlaklar meydana geldi. Yerin 5 kilometre altında meydana gelen deprem ilçede bazı evlerde çatlaklar oluşmasına neden oldu. İlk edinilen bilgilere göre,Elmalı Köyü’nde üç evin yıkıldığı bildirildi. Bu arada, deprem Muğla ve ilçelerinde de hissedildi. Fethiye ilçesinde Cumhuriyet Bayramı törenlerini izleyen vatandaşlar, depremin etkisi ile bulundukları yerlerden panik içinde dışarı kaçtılar. Vatandaşlar, ‘’Deprem kısa sürdü ama bizi korkutmaya yetti’’ dediler. Muğla ve ilçelerinde deprem sebebiyle her hangi bir hasar ve yaralanma meydana gelmediği bildirildi.

/ DENİZLİ

30.10.2007


 

Rumeli Camiinin musluklarını çaldılar

Düzce’nin Aziziye Mahallesi’nde bulunan Rumeli Camii’nin 17 tane musluğu çalındı.

Rumeli Camii’nin abdesthane ile tuvaletlerinde bulunan 17 musluk gece geç saatlerde kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından sökülerek alındı. Rumeli Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Recep Akyol, daha önce de muslukların çalındığını söyleyerek, “Hırsızlardan bıktık artık. Daha 2 ay önce 7 musluğu çalmışlardı.

Bu üçüncü hırsızlık olayı. Allah’tan korksunlar” diye konuştu. Çalınan muslukların yerine yenileri takıldı.

/ DÜZCE

30.10.2007


 

Telekom hatları kesildi

Küçükçekmece’de Türk Telekom’a ait fiberoptik kabloların zarar görmesi sonucu 55 bin telefon ve internet kullanıcısı 11 saat boyunca hizmet alamadı.

Gayrettepe Türk Telekom Müdürlüğüde çalışan görevliler, sistemlerinden Küçükçekmece bölgesinde saat 20.00 sıralarında telefon ve ADSL hizmeti sağlayan fiberoptik kablolarda arıza tespit etti. Daha sonra bölgeye gelerek araştırmalarını genişleten ve İkitelli MASKO çevresindeki bir noktada kopan kablonun yerini bulan görevliler, polise haber verdi. Olay yerine gelen polis ekiplerinin gerekli tutanağı tutmasının ardından görevliler, hizmeti tekrar sağlamak için çalışmalarına başladı. Başakşehir, Halkalı, İkitelli MASKO ve Keresteciler Sitesi gibi yerlerde yaklaşık 55 bin abonenin telefon ve internet kullanımını sağlayan fiberoptik kabloların onarımı, 11 saatte tamamlandı.

/ İSTANBUL

30.10.2007


 

Kaçkar Dağları kontrol altına alınacak

Rize’nin Çamlıhemşin ile Artvin’in Yusufeli ilçesi sınırları içinde yer alan Kaçkar Dağları Millî Parkının Uzun Devreli Gelişim Planı ile kontrol altına alınacağı bildirildi. Rize İl Çevre ve Orman Müdürü Sabit Kandemir, 1994 yılında millî park ilân edilen ve 51 bin 550 hektar alanı kapsayan Kaçkar Dağları Millî Parkı’nın en önemli sorunlarının başında parkın çok sayıda girişi bulunması geldiğini belirtti.

Parkın giriş ve çıkışlarının kontrol altına alınmasını sağlayacak Uzun Devreli Gelişim Planı’nın hazırlanarak Çevre ve Orman Bakanlığı’na sunulduğunu ifade eden Kandemir, ‘’Planın uygulanması ile parkın denetim altında olmayan girişleri kontrol altına alınacak. Böylece milli parka insan baskısı asgarî düzeye inecektir’’ dedi. Kandemir, planın Kaçkar Dağları Millî Parkı’nda görev yapacak kılavuzlar yetiştirilmesini de içerdiğini anlatarak, şöyle devam etti: ‘’Yöre halkından seçilecek kişiler, uzmanlar tarafından kılavuz olarak yetiştirilecekler. Böylece millî park içinde kılavuzsuz gezilmesi engellenecek” diye konuştu.

/ RİZE

30.10.2007


 

2 kaza: 6 ölü, 6 yaralı

Tokat ve İstanbul’da meydana gelen trafik kazalarında 6 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.

Tokat’ın Erbaa ilçesi’nde, Osman Kayalar (50) yönetimindeki 34 BG 4933 plakalı otomobil, ilçe merkezi Tekel kavşağında Ali Başak’ın (44) kullandığı 60 KD 227 plakalı otomobil ile çarpıştı. Kazada, 3 kişi öldü, 4 kişi de yaralandı.

İstanbul Gaziosmanpaşa Sultançiftliği Taş Ocakları mevkiinde de, Burhaneddin Gürbüz’ün (23) kullandığı 34 UPA 58 plakalı kamyon, dörtyol ayrımında Metin Er’in kullandığı 34 THS 50 plakalı taksiye çarptı. Kazada, taksideki yolculardan 3’ öldü, 2’si yaralandı.

/ İSTANBUL

30.10.2007


 

Eğitime ek ödenek talebi

Milli Eğitim Bakanlığı, derslik yapımı, okulların depreme dayanıklılığının artırılması ve taşınabilir eğitim binaları için gelecek yıl 250 milyon YTL ek ödenek talep ediyor.

Edinilen bilgiye göre, Milli Eğitim Bakanlığı, istediği 250 milyon YTL’nin 30 milyon YTL’sini ortaöğretime derslik yapımında kullanmayı planlıyor. Derslik yapımı için 2008 yılına yönelik tahsis edilen 105 milyon YTL ile birlikte ödenek tavanı, 135 milyon YTL’ye ulaşıyor.

Ortaöğretimin süresinin 4 yıla çıkarılması sebebiyle mezun olamayıp eğitim sistemi içinde kalacak 700 bin öğrencinin ihtiyacıyla birlikte ilâve 36 bin dersliğe ihtiyaç duyuluyor.

Bakanlık, özellikle büyük şehirlerde okul yapımı için ihtiyaç duyulan arsaların kamulaştırılmasına yönelik giderler için 50 milyon YTL istiyor. Orta vadeli malî planda bu işler için tahsis edilen 50 milyon YTL ile birlikte ödenek tavanı 100 milyon YTL’yi buluyor. Okulların depreme dayanıklılığının artırılması projesi kapsamında da 60 milyon YTL ek ihtiyaç belirten Bakanlığın, proje ödenek tavanı 105 milyon YTL’ye ulaşıyor.

Bakanlık büyük onarım işleri için 80 milyon YTL ve taşınabilir eğitim binaları için de 30 milyon YTL ek ihtiyaç ödeneğine ihtiyaç duyuyor. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ise Erzurum Kış Olimpiyatları için Orta Vadeli Mali Plan’da 2008 yılı için tahsis edilen 9 milyon YTL’nin dışında 60 milyon YTL ek ödenek talep ediyor.

ÜNİVERSİTELER İÇİN 350 MİLYON YTL

Yeni kurulan üniversitelerin inşaat ve donanım işleriyle tıp fakültelerindeki kontenjanların artırılmasına yönelik işler için de 2008’de 350 milyon YTL ek ödeneğe ihtiyaç duyuluyor. Söz konusu 350 milyon YTL’nin 220 milyon YTL’sinin yeni kurulan 15 üniversitenin her birinde yıllık 12 bin metrekarelik kapalı alan yapımı, donanımı ve diğer altyapı işleri için kullanılması öngörülüyor. Yeni kurulan üniversiteler içinde hazırlıklarını tamamlamış olan üniversitelerin inşaat işleri için 50 milyon YTL, bu üniversitelerin kamulaştırma giderleri için de 50 milyon YTL harcanması planlanıyor.

Tıp fakültelerinin kontenjanlarının artırılmasına yönelik olarak ihtiyaç duyulan derslik ve donanımın sağlanması için de 30 milyon YTL kullanılması planlanıyor.

/ ANKARA

30.10.2007


 

“Mobil anaokulu” Ankara’da

Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) varoşlardaki çocuklara okul öncesi eğitimi vermek amacıyla 4 yıl önce başlattığı ‘’mobil anaokulu’’ projesi, Ankara Sincan’da da uygulanacak.

Edinilen bilgiye göre, Sincan’daki ilköğretim okulunun bahçesinde gelecek ay hizmete girmesi planlanan mobil anaokulunda, 3-6 yaş arasındaki çocuklara eğitim verilecek. Bu amaçla bir otobüs ‘’ana sınıfı’’ şeklinde dizayn edilecek ve bir ana sınıfında bulunması gereken malzemelerle donatılacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevlendireceği öğretmenler veya usta öğreticiler eşliğinde çocuklar bu sınıflardan ücretsiz olarak belli saatler arasında yararlanabilecek.

Çocuğunu bu ‘’okula’’ getiren veliler de çocukların eğitimi ve sağlık gibi konularda bilgilendirilecek. Ayrıca gerekirse çocuklar sağlık taramasından da geçirilecek.

Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmayı ve yoksul semtlerde yaşayan ailelerin çocuklarının da bu eğitimden yararlanmasını sağlamayı hedefleyen Mobil Anaokulu Projesi, bugüne kadar 13 ilde uygulandı.

/ ANKARA

30.10.2007


 

‘Dur’ ihtarına uymayınca

Muğla’nın Datça ilçesinde, kaçakları taşıyan minibüs jandarmanın ‘’dur’’ ihtarına uymayınca açılan ateşte 2 kaçak yaralandı, operasyonda 14 kaçak yakalandı.

Alınan bilgiye göre, Datça’ya bağlı Mesudiye köyü yakınlarında rutin kontrol görevi yapan jandarma ekipleri, şüphelendikleri bir minibüse ‘’dur’’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan minibüsün lastiklerine ve havaya jandarma ekiplerince ateş açıldı. Durdurulan minibüste bulunan 14 kaçak yakalandı. Bu arada, açılan ateşte seken kurşunlardan yaralanan 2 kaçak, hastaneye kaldırıldı.

/ MUĞLA

30.10.2007


 

Hava değişimine dikkat

Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Uzman Dr. İsmail Topal, mevsim değişikliklerinin, özellikle çocuklarda enfeksiyona zemin açan etkenleri tetiklediğini söyledi.

Topal, yaz mevsiminin geride kaldığını, sonbaharın da yavaş yavaş yerini kışa bıraktığını belirterek ‘’bu dönemlerde güneş ışınlarından daha az yararlanıyoruz. Ayrıca, tatillerin geride kalması nedeniyle daha çok yaşadığımız stres, bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden oluyor’’ dedi.

Mevsim değişikliklerinin özellikle çocuklarda enfeksiyonlara zemin hazırlayan etkenleri tetiklediğini ifade eden Topal, şöyle devam etti: ‘’Mevsim değişikliklerinin yaşandığı ayları çocuklarımızla birlikte sağlıklı geçirmenin yolu, uzmanların önerilerini dinlemekten geçiyor. Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, pek çoğumuz tarafından önemsenmese de yaşam kalitesini düşüren, bizi uzun süre işimizden alıkoyan, çocukların okullarından geri kalmalarına neden olan önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bu hastalıklar en sık, ani ısı değişimlerinin olduğu mevsim geçişlerinde ve kış aylarında etkili olur. Özellikle soğuk havalarda toplu halde bulunulan kapalı ve iyi havalandırılmayan mekanlar virüslerin bulaşabilmesi için en ideal ortamı oluşturur.’’ Hava sıcaklıklarının aniden düşüp yükselmesinin, insan vücudunda uyumsuzluklara neden olabileceğini anlatan Topal, ‘’özellikle kalp, şeker, kanser, kronik solunum hastalıkları olan risk grubundaki hastaların bu dönemde daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Örneğin astımı olan çocukların korunması gerekir’’ diye konuştu.

/ TRABZON

30.10.2007


 

Düzensiz beslenme, sağlığı tehdit ediyor

Fast food türü gıdaların yüksek ısıda pişirme tekniği ile pişirildiği için tabiî yağların içeriğinde kimyasal değişikliğe yol açtığı ve bu durumun, başta kalp ve damar rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalığa yol açtığı bildirildi.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk, okul çağındaki çocuklarda fast food tarzında beslenmenin obeziteye (şişmanlığa) zemin hazırladığını, obez olan çocukların da hayatlarının

ileri dönemlerinde diabet ve hipertansiyon gibi hastalıklara yakalanma riski taşıdığını söyledi.

Prof. Dr. Türk, bir öğünlük fast food türü yiyeceğin içerdiği tuz miktarının, yetişkinler için tavsiye edilen günlük tuz miktarının 2

katına kadar çıkabildiğini belirterek yetişkinlerin günde 6 gramdan, 6 yaşından küçüklerin ise 3 gramdan fazla tuz almasının sağlık açısından risk teşkil ettiğini vurguladı. Fast food firmalarının satışlarını daha fazla artırmak için yemeklerinde aşırı tuz ve yağ kullandıklarını ve özellikle küçük çocukların tüketimini alışkanlık haline getirdiklerini öne süren Prof. Dr. Türk, şunları kaydetti:

‘’Tuz, ciddî anlamda bağımlılık oluşturan bir maddedir. Aşırı tuzlu yiyecekler, dildeki tuz tadını algılayan reseptörlerin çalışmasını engeller ve böylece tuzlu ve yağlı yiyeceklere olan isteği artırır. Özellikle çocuklukta alınan yüksek seviyede tuz, ilerleyen yaşlarda tansiyon ve kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır. İngiltere’de yapılan ve yayımlanan araştırmada fast food yiyeceklerde aşırı tuz kullanıldığı tesbit edilmiştir. Fast food türü gıdalar yüksek ısıda pişirme tekniği ile pişirildiği için tabiî yağların içeriğinde kimyasal değişikliğe yol açıyor ve bu durum, başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere birçok hastalığa yol açıyor.’’

Kolalı içeceklerin aşırı tüketiminin de çocukları ve gençleri obez yaptığını, diabet için aday haline getirdiğini belirten Prof. Dr. Türk, kolada tatlandırıcı olarak mısır şurubunun diabet ve obezite riskini artırdığını bildirdi.

Yapılan araştırmalarda yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksik alınması ile fast food tarzı beslenmenin, depresyon, alzheimer ve şizofreniye yol açtığının tesbit edildiğini belirten Prof. Dr. Türk, özellikle yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte fast food tüketiminin arttığını, bunun da özendirilmesi ile özellikle çocukların fast food kültürünün esiri olduğunu söyledi.

18 yaşından küçüklere fast food yasaklanmalı

Prof. Dr. Türk, fast food türü yiyeceklerin posa muhtevasının düşük olduğunu da vurgulayarak şöyle devam etti: “Posanın yetersizliği ise kolon, rektum kanser riskini arttıran faktörlerdendir. Fast food türü yiyeceklerin hazırlanmasında renklendiriciler, aroma artırıcı maddeler, tatlandırıcılar, antimikrobiyal maddeler gibi birçok katkı maddesi yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu katkı maddelerinin uygunsuz kullanımı ve katkı maddelerini içeren fast food ürünlerin sık tüketimleri de kanser riskini artırmaktadır. 18 yaşından küçük çocuklara fast foodlar yasaklanmalıdır. Fast food ve hazır gıda satan alanlarda çocukları cezp edici uygulama ve aktiviteler de mutlaka kaldırılmalıdır. Yapılan bir araştırmaya göre İstanbul’daki okul kantinlerinin yüzde 97’sinde salata, yüzde 45’inde süt bulunmazken, buna karşın tamamında kola ve cips satılıyor. Kantinlerde satılan diğer yiyecekler arasında sosisli sandviç, tost, çikolata, hazır kek, şeker ve gazoz gibi içecek ve yiyecekler yer alıyor.’’ Prof. Dr. Türk, Obezite Araştırma Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2025 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 40’ının aşırı şişman olacağını, buna fazla kilolular da eklenirse nüfusun yüzde 70’inin şişman olmasının öngörüldüğünü bildirdi.

/ KONYA

30.10.2007


 

Türkiye, yetimlere sahip çıktı

Geçtiğimiz günlerde rahiplerin 45 yıldır ülkeyi demir yumrukla yöneten cuntaya karşı başlattığı protesto yürüyüşüyle dünya gündemine gelen Burma’da Arakanlı Müslümanların maruz kaldıkları insan hakları ihlâlleri görmezden geliniyor.

Güney Asya’da Hindistan’ın doğusunda yer alan Burma’da yaşayan Arakanlı Müslümanlar, askerî cunta yönetiminin zulümleri sebebiyle zor günler geçiriyor.

Bir zamanlar güçlü bir devlete sahip olan Arakanlı Müslümanlar, bugün Burma’nın zorba askerî diktatörlüğü altında yaşıyor. Burma’daki askerî cunta yönetimi Arakanlı Müslümanlara nefes aldırmıyor.

4 MİLYONLUK NÜFUS 2 MİLYONA DÜŞTÜ

Arakanlılar, 20 yıl kadar önce yedi milyonluk Arakan’ın dört milyondan fazlasını oluşturuyorlardı. Fakat yaşanan hak ihlâlleri sebebiyle Arakanlılar yurtlarını terk etmek durumunda kaldılar. Bugün Arakan’da yaşayan Müslüman sayısı 2 milyona düşmüş durumda.

700 bin Arakanlı Müslüman ise Bangladeş’te yaşıyor. Ancak Burma’nın zulmünden kurtulan mülteciler, bu defa da açlık, yoksulluk, susuzluk, salgın hastalıklar ve eğitimsizlik gibi problemlerle boğuşuyorlar.

İHH okul açtı

Mültecilerin yaşadığı bölgede su kuyuları, okul ve cami imarı, temizlik malzemeleri dağıtımı, ilaç dağıtımı, çadırların korunması için muşamba dağıtımı, yetim çocukların desteklenmesi gibi projeler yürüten İHH İnsanî Yardım Vakfı, Bangladeş’in güneydoğusundaki kamplarda yaşayan Arakanlı yetimler için bir okul inşa etti. Eğitime açılan okulun 7 dersliği bulunuyor. Bu sınıflarda 50’si yetim olmak üzere toplam 200 Arakanlı çocuk, eğitim görecek. Türkiyeli hayırseverlerin destekleriyle bu çocuklar, artık daha sağlıklı bir ortamda eğitim görebilecekler.

Ömer AKYOL / İSTANBUL

30.10.2007


 

Google’dan Cumhuriyet sürprizi

İnternet arama motoru Google, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 84. yıldönümü sebebiyle ana sayfasına Türk bayraklı logo koydu.

Dünyanın en büyük internet arama motorlarından biri olan Google’ın Türkiye sayfası ‘’www.google.com.tr’’ adresine girenler, ‘’Doodle’’ olarak nitelendirilen özel tasarımlı logoyla karşılaştı.

/ ANKARA

30.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri