Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Hasan Hüseyin KEMAL

Büyük bir oyunun içinde miyiz?

K. Irak'a operasyon kararıyla ilgili olarak mecliste kabul edilen 'tezkere'den beri hükümet yoğun bir diplomatik atağa geçti. Başbakan, Dışişleri Başkanı çeşitli ülkelere gidip "Eğer PKK kuzey Irak'ı terk etmezse mecburen savaşacağız" diyorlar.

Tabiî burada önemli olan bu tür bir gerginliğin Türk siyasetine nasıl yansıyacağı. Sokaklara baktığımızda "Her Türk asker doğar" sloganlarının ülke demokrasisi açısından nasıl bir sonuç doğuracağı kuşkulu... Biz de bu hafta aslen Kürt olan ve bölge sorunları hakkında incelemeler yapan ve değişik gazetelerde yazılar yazan Muhsin Kızılkaya ile konuştuk. Kızılkaya silâhlı yöntemlerle bu sorunun çözülmeyeceğini iki taraf için de söylüyor. 'Devleti eleştirmek PKK'yı eleştirmekten daha kolay' diyor.

Muhsin Kızılkaya'nın kafasına takılan bir soru var: "PKK'nın başı Öcalan, 750 rütbeli tarafından korunan İmralı Adası'ndan nasıl oluyor da bir savaş kararı çıkarabiliyor? İşin içinde kimler var büyük bir kumpasın içinde miyiz?" diye soruyor.

* Kürt sorununun konuşulmaya başlandığı bir ortamda çatışma ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu memlekette Kürt sorunu var demek yoksulluk var demek gibi bir şeydir. Malûmu ilândır. Fakirlik var denilince 'fakirlik' ortadan kalkmıyorsa Kürt sorunu var deyince de Kürt sorunu ortadan kalkmıyor. Çözüm önerilerinin üstünden konuşmak gerekiyor. Seksen sene Kürtler yok sayıldılar. Son dönemde Kürt sorunu vardır demekle başlarına belâ açtıklarını düşünüp geri çark ettiler.

* Yani hükümetin istekli davranmadığını mı söylüyorsunuz?

Hükümetler muktedir değiller. İş başına geldikten sonra resmî görüşün esiri oluyorlar. Bu hükümetin sırtında yumurta küfesi var. Kendinin irticacı olmadığını ispat etme görevi verilmiş. Onun için başka sorunlarla fazla ilgilenemiyor. Türkiye, kuruluş felsefesini irtica ve bölücülük üzerine inşa etmiş. Zamana göre bu iki düşmandan biri hortlar. Bir süre önce Kürt sorunu yoktu hatta Kürtleri de yanlarına çekip irticayla mücadele etmek gerektiği söyleniyordu. Bugün ise bize büyüte büyüte sundukları irtica tehlikesinden kimse bahsetmemektedir. Şimdi Müslümanıyla Türk'üyle bölücülükle savaşmalıyız...

* Kürtlerle savaşmak değil, ama PKK'yla savaşmak gerekmiyor mu?

Devlet kendine silâh çevirmiş bir güce karşı savaş durumundadır. Senin karşında terör örgütü varsa onunla savaşmanın belli yöntemleri vardır. Sen bunun adına savaş değil de 'terörle mücadele' diyorsan ve bunun içine bütün Kürtleri katıyorsan burada bir yanlışlık var demektir. Ertuğrul Özkök'e göre ses duvarını aşan F16'lar Erbil'de uçuş yapıp evlerin camlarını tuzla buz etmeliydi, önceki anlayışına göre ise Kürd'ün rüyası Türk'ün kâbusu olmalıydı. Bu savaş kışkırtıcılığıdır. Kürt'ün rüyasını Türk'ün kâbusuna çevirmek yerine PKK'nın rüyasını TSK'nın kâbusuna çevirmek gerekir. Türkler Kürtler diye ayırırsan ırkçılık yaparsın.

* Peki hükümetin son gelişmeler karşısındaki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugünkü ortamda AKP iktidarını bir şans olarak görüyorum. Hiç olmazsa sağduyusunu yitirmemiş bir başbakan ve cumhurbaşkanı var. Aynı durumda Baykal olsaydı durumumuz ne olurdu bilemiyorum.

* AB sürecinde sorunlar giderilmeye çalışılırken PKK neden silâha sarıldı?

Bunu bana değil PKK'yı kontrol eden güçlere sormak gerekiyor. PKK'nın başı Öcalan, 750 rütbeli tarafından korunan İmralı adasından nasıl oluyor da bir savaş kararı çıkarabiliyor? İşin içinde kimler var, büyük bir kumpasın içinde miyiz? Bu konuda ciddî şüphelerim var. Bunun yanında AB süreci bir yumuşama getirmiştir, ancak çözüme kavuşulamamıştır. Mesele Kürtlere devlet hakkı vermek değildir, onların da bu ülkenin eşit vatandaşı olduğu hissini verebilmektir. Ayrıca Allah'ın kendilerine bahşettiği bir dili yasaklamak ve sınırlandırmak kimsenin hakkı değildir. Allah onlara 'Bu dili size veriyorum ama falanca devletin izniyle kullanın' dememiştir herhalde. Saddam bile ulusal kanalda şu kadar Kürtçe yayın yapılsın demedi. Son yaşanan gerginlikte büyük şehirdeki Kürtler kendi dillerini konuşmaktan çekinir hale geldiler.

* PKK tırmanan şiddet olayıyla Kürtler üstündeki iktidarı pekiştirmek mi istiyor?

Varlık sebebi silâhlı mücadele olan PKK tabiî ki bunu istiyor. Bütünlüğe zarar vermeden bu örgütün elinden silâhları almanın yollarına bakmak gerekiyor. PKK'nın önderini yakalamışken bu yapılmalıydı ve Öcalan bu konuda vaadlerde bulunmuştu, ama PKK şu anda 1980'lere geri döndü.

* Peki halk 1980'lere geri döndü mü?

O dönemde darbe sonrası bir baskı dönemi vardı şimdi demokratik bir ortamdayız.

* Devletin kötü politikaların net bir şekilde konuşabiliyoruz. Neden PKK'yı konuşamıyoruz?

Ben silâha başvurmadıkça düşüncelerin açıklanmasından yanayım. Resmî görüşün dışına çıkınca ya irticacı ya hain ya da terörist oluyorsun. Ben silâhlı örgütün propagandasını meşrûlaştıralım demiyorum, buna hiç bir devlet izin vermez. Ben devleti eleştirdiğim gibi PKK'yı eleştiremiyorum. Devleti eleştirdiğimde yasaları var diyorum ve devleti daha rahat eleştiriyorum, ama PKK'yı eleştirdiğimde PKK'nın başıma ne getireceğinden emin değilim. En zorda kalanlar bizim gibi ortada kalanlardır... İki tarafın da ceberrût anlayışına, sorunu silâhla çözme anlayışına karşıyım ve hiçbir fikrine katılmıyorum.

* Mehmet Uzun'un da 'Kürtler arasında da totaliter ve sovyetik bir yapı var' demesi buna işaret ediyor galiba?

PKK'da yetişmiş insanların çoğu Stalinist fikriyatla büyüdüler. TC'nin uyguladığı katı tutumun başka bir versiyonudur. Diktatörlüğün propagandasını yapabilirsin, ancak özgür düşüncenin propagandasını yapamazsın. Her iki yapı da totaliter zihniyetin ürünü...

* Bazı yorumcular güneydoğuda oyların AKP'ye doğru aktığını ve normalleşmeye doğru gidildiğini söylüyor.

Son yaşanan gelişmelerin hem AKP'yi yıpratacağı, hem de devlet içindeki bazı güçlerin terör bahanesiyle yeniden etkin hale geleceği söyleniyor. Siz ne dersiniz?

Komplo teorilerine itibar etmiyorum, ama bir kumpasın içinde olduğumuzu düşünüyrum. Ben PKK'nın ve devletin içinde de maşa olduğunu düşünüyorum, ama bu maşayı kimin kullandığını bilmiyorum. Kürtlerin AKP'ye oy vermesinin temel nedenlerinden biri de bu partide kendilerini daha Kürt hissettikleri için. Diğerleri olaylara belli ideolojik koşullanmadan baktılar. 'Ya Türk olacaksın ya Kürt' halbuki insanlar AKP'de karnı doymuş, okuluna rahat gidebilen, hastaneden yararlanabilen bir yurttaş olma umudunu gördüler. Bu görece bir sukûnet ortamına yol açacaksa bundan pek fazla haz etmeyen birilerinin şiddeti fişeklediği muhakkaktır. Ayrıca PKK'nın savaşı büyük rant kapıları sağlamıştır. Bir çok ocağı söndürmüştür, ama birçok insanı zengin etmiştir.

* Peki sayduyulu Kürt aydınları PKK'ya birşey anlatamaz mı?

Böyle bir demokratik yapı yok ki ortada. İlk söyleyecekleri şey "Sen bedel ödedin mi? Bedel ödemek nedir bilir misin? Senin kardeşin öldürüldü mü? Evin yakıldı mı? Senin halin vaktin yerinde savaş kaçkınısın bana akıl veriyorsun."

Bunlar üzerinden konuşarak bir yere varılmaz. TSK kendine silâh uzatmış bir örgütle tabiî savaşacaktır. Öcalan 1999-2004 arasında genel af ilân edilmesini istemişti ve yönetici kadro İskandinav ülkelerine sürgüne gönderilecek, diğer örgüt elemanları ülkeye döneceklerdi. Bu ülkede sürdürülebilir terörün devletin içindeki bazı kişilerin işine geldiğini düşünüyorum. Bu işe gelmeyi kullanabileceklerini bazı mercilere bildirip onları ikna ettiler diye düşünüyorum. Türkiye 1999 yılında, dünyada bir ilk olarak gerilla savaşını kazanmıştı ama gelinen nokta hiç iç açıcı değil...

* Peki sokağa çıkıp eylem yapmanın sorunları çözeceğine inanıyor musunuz?

Gelin hep beraber terörü lânetleyelim. "Terörün Allah belâsını versin" diyorum. Kurtulduk mu? Çocuklar asker selâmı verince konu kapanmış mı oluyor? Devlet bence çözüm üreten makam olmalı, çünkü biz paralarımızdan kesip onlara çözüm üretmeleri için para veriyoruz.

Hasan Hüseyin KEMAL

29.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (23.10.2007) - Özgür toplumda PKK’ya yer yoktur

  (22.10.2007) - PKK, özgürlük getiremez

  (15.10.2007) - ABD’yi nasıl etkileyebiliriz?

  (08.10.2007) - Bizde mahalle baskısı olmaz

  (04.10.2007) - Burjuvalaşma ANAP’la başladı AKP ile sürüyor

  (01.10.2007) - Kemalizm Türkiye'yi parçalar

  (24.09.2007) - Militan aydınlar, demokrasiyi tıkıyor

  (23.09.2007) - En büyük kalp düşmanı sigaradır

  (17.09.2007) - Kemalizm, devlet koruması olmadan yaşayamaz mı?

  (10.09.2007) - Rejim, kendisini tasfiye ediyor

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri