Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Daha yapmamız gereken çok reform var

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin Kopenhag Siyasi Kriterlerinde sadece “kritik eşiği” aştığını, yapılması gereken bir çok reformun bulunduğunu belirterek, “yüzde 100 Kopenhag Siyasî kriterlerine uymuş bir ülke değiliz” dedi. Babacan, Türkiye’nin AB üyeliğinin Afrika’dan Asya’ya büyük bir coğrafya tarafından “medeniyetler arası kaynaştırıcı” unsur olarak teşvik edildiğini hatırlattı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği’nin 2008 bütçeleriyle ilgili müzakerelere katılan Babacan, AB üyelik süreciyle ilgili eleştiri ve soruları yanıtladı.

Türkiye’nin daha demokratik bir ülke olması, insan hakları konusunda evrensel standartlara ulaşabilmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçek anlamda hakim olabilmesi için pek çok reform yaptıklarını ifade eden Babacan, “Bu reformlar bitmedi. Türkiye 2004 Aralık sonu itibariyle Kopenhag Siyasi kriterlerinde kritik eşiği aşmıştır. Yoksa yüzde 100 Kopenhag Siyasi kriterlerine uymuş bir ülke değiliz. Yeni reformlar meclisin iradesine sunulacaktır” dedi.

“AB’yi medeniyetler arası kaynaştırıcı bir süreç olarak görüyoruz” diyen Babacan, “Son Ortadoğu ziyaretimde istisnasız ziyaret ettiğim her ülkede AB sürecinin o ülkeler için ne kadar önemli olduğuna dair görüşler sunuldu. Kuzey Afrika’dan başlayıp Malezya ve Endonezya’ya hatta Afrika’nın içlerine kadar olan pek çok ülke bizim bu sürecimizi dikkatle ve teşvikle izliyor. Çünkü Türkiye’nin bu süreçte başarılı olması çok geniş bir coğrafyanın da başarısı olarak görülecek” şeklinde konuştu. Konuşmasında Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’e yüklenen Babacan, AB’nin Fransa’dan ibaret olmadığına dikkat çekti.

Kemal BENEK / ANKARA

16.11.2007


 

Özgürlükler korunmalı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca hazırlanan raporda, “Türk hükümetinin, PKK terörüyle savaşırken ülkedeki demokratikleşme sürecini ve siyasî reformları tehlikeye atmaması gerektiği” belirtildi. Raporda, “terörle mücadelenin reform sürecini engellememesi, demokratikleşmede sağlanan ilerlemeleri tersine çevirmemesi, siyasî özgürlükler ve insan haklarındaki gelişmeleri tehlikeye atmaması gerektiği” ifade edildi.

Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Aras tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Terörle Savaşı” başlıklı raporda, “küresel terörün hakim olduğu bir çağda Türkiye’nin de artan PKK terörüyle mücadele ettiğine” dikkat çekilerek, “olası bir sınır ötesi operasyona ilişkin tezkerenin TBMM’de kabul edilmesine yol açan dinamiklerin, Türkiye’nin ABD, Irak ve bölgenin diğer ülkeleriyle ilişkileri üzerinde etkilerinin olacağı” kaydedildi.

“İstanbul’da bu ay başında düzenlenen Genişletilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantısının Türkiye’nin yoğun bölgesel diplomasi izlediği bir döneme denk geldiğine” işaret edilen raporda, “PKK terörünün sona erdirilmesi ve ‘Kürt sorununa’ nihai bir çözüm bulunması önünde ciddi zorluklar bulunuyor. Hükümet, terörizmle Türkiye’deki demokratikleşme sürecini ve siyasi reformları tehlikeye sokmayacak şekilde savaşmalı” ifadesi kullanıldı.Raporda, “Türkiye’nin, demokrasi ve güvenliği, demokratikleşmenin ülkenin güvenliğine katkısı olacak şekilde birbiriyle uyumlu hale getirmede başarılı olduğu” kaydedilerek, “teröre karşı mücadelenin reform sürecini engellememesi, demokratikleşmede sağlanan ilerlemeleri tersine çevirmemesi, siyasi özgürlükler ve insan haklarındaki gelişmeleri tehlikeye atmaması gerektiği” ifade edildi. Raporda, “Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına bağlı kalma politikasını sürdürmesi ve Kürt milliyetçilere, nüfus inşası için hayali bir ‘Türk tehdidi’ oluşturmak için bahane sağlayabilecek eylemlerden kaçınması gerektiği” kaydedildi.

“Irak’a komşu ülkeler toplantıları sürecinin, bölgede savaş ve kaosun mevcut olduğu bir dönemde tüm Orta Doğu için önemli başarı olduğu” belirtilen raporda, “Türkiye’nin, bölgeler arası diplomasi çabalarını devam ettirmesi gerektiği” kaydedildi. Raporda, “bu toplantıların, ekonomik ve kültürel konuları da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiği” de ifade edildi.

“Türkiye’nin dinamik bölgesel politikasının, ülkenin bölgedeki nüfuzunu arttırmak için yeni bir iki yönlü siyaseti hedeflemesi gerektiği” görüşünün dile getirildiği raporda, “İlk olarak, bu siyaset Türkiye’nin Orta Doğu’da artan sivil ve ekonomik rolüne öncelik vermeli. İkinci olarak da Türkiye’nin bölgedeki barışçıl amaçlı askeri varlığına zemin hazırlamak için uzun vadeli bir planlama ve strateji oluşturulmalı” ifadesi kullanıldı.

Türk-Amerikan ilişkilerine de değinilen raporda, “Ankara ve Washington arasındaki uzun sorunlu alanlar ve gerginlikler listesine rağmen, iki ülke ilişkilerinin önemli olduğu” belirtildi.

SETA’nın raporunda, “Avrupa ülkelerindeki terör örgütü PKK varlığının da sonlandırılması gerektiğine” işaret edilerek, “AB içinde Türkiye’nin terör örgütü PKK ile savaşı konusunda bir kamuoyu oluşturmak için genel ve açık bir diplomasiye ihtiyaç olduğuna” dikkati çekildi.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Beşir Atalay: Demokrasiyi feda edemeyiz

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, kimsenin, salt güvenlik gerekçeleriyle hukukun üstünlüğünden, demokratikleşmeden ve insan haklarından taviz vermelerini, kendilerinden beklememesi gerektiğini belirterek, ‘’Biz kesinlikle demokrasiyi, teröre feda etmeyeceğiz’’ dedi.

Atalay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesini sunarken, bütün toplum kesimlerinin özlem ve taleplerini dikkate alarak, temel hak ve özgürlükleri esas alan, demokratik, nitelikli hizmet üreten, sosyal adaleti ve gelişmeyi gözeten bir yönetim yapısını ve işleyişini gerçekleştirmek durumunda olduklarını söyledi.

Demokrasinin, sürekli değişen ve gelişen bir kavram olduğuna işaret eden Atalay, bu sebeple, demokratik yönetimin dayandığı değerler ile demokratik kültürün güçlendirilmesine büyük önem verdiklerini belirtti.

Atalay, bakanlığının görev alanlarını ilgilendiren konularda, hukuk devleti ve insan haklarını esas alan önemli reform ve çalışmalar gerçekleştirildiğini ifade etti.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Apo’nun talimatlarını tesbit ettik

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, bölücü terör örgütü elebaşının, cezaevinden dışarıya 2 kez talimat verdiğinin tespit edildiğini, bununla ilgili geçen yıl hücre cezası verildiğini bildirdi.

TBMM Genel Kurulunda, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Milletvekillerinin yasa tasarısı üzerindeki sorularını cevaplayan Şahin, Türkiye’de şu anda 130 tane cezaevi izleme kurulunda 645 civarında üyenin görev yaptığını bildirdi. Kurul üyeleri arasında, 128 avukat, 112 doktor, 69 öğretmen, 44 eczacı, 37 öğretim görevlisi, 18 sosyal hizmet uzmanı, 16 psikolog ve 11 mühendis bulunduğunu ifade eden Şahin, bu kurullardan bu yıl içinde 909 rapor geldiğini bildirdi. Şahin, bunlardan 480’inin gereğinin yapıldığını söyledi.

‘’TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞININ

AVUKATLARLA GÖRÜŞMESİ...’’

MHP Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, ‘’Terör örgütü elebaşı, avukatlarıyla görüşmesini hangi yasal düzenlemeye göre yapıyor? sorusu üzerine Bakan Şahin, şu cevabı verdi:’’Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunanlar, haftada bir kez avukatlarıyla, 15 günde bir kez de birinci derece yakınlarıyla görüşme imkanına sahiptirler. Bahsi geçen şahsın, Ankara’da devam eden bir davası var. AİHM’e, cezaevi koşullarıyla ilgili açmış olduğu bir dava var. Bu nedenle de ayrıca ilgili yasalar geriği avukatlarıyla görüşme hakkı mevcut. O nedenle görüşüyor. Türkiye’de tutuklu ve hükümlülerle ilgili avukat ve yakınlarıyla görüşmeye hangi hükümler bağlanmışsa, bundan herkes yararlanacaktır. Ayrıca (Talimat veriyor dışarıya, onunla ilgili bir dava açıldı mı?) diye bir soru var. Bununla ilgili de öyle bir davranış tespit edilmişse, -ki yanlış hatırlamıyorsam 2 kez tespit edildi- yine ilgili yasalara göre bir ceza veriliyor. Geçtiğimiz yıl böyle bir ceza uygulanmıştı. Bu ceza, oradaki infaza bir şekil değişikliği... Mesela hücre cezası gibi diyebileceğimiz bir ceza veriliyor. Sadece bir kişiye ait değil, herkese uygulanan bir müeyyidedir.’’

Şahin, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişikliklerin kapkaç suçunu artırdığı yönündeki eleştiriler üzerine, kanunun çıkmasının hemen ardından bir uyum sorunu yaşandığını, ancak bu durumun daha sonra ortadan kalktığını bildirdi.

DEVLETİMİZ O KADAR ŞEFKATLİ Kİ...

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, cezaevlerinde sistematik işkence yapıldığı iddialarını ‘’külliyen reddettiğini’’ belirterek, ‘’Adalet Bakanı olarak soruyorum; hangi cezaevinde kime, kim tarafından ve ne zaman işkence yapılmıştır?’’ dedi. Şahin, yeni düzenlemenin bir ihtiyaçtan kaynaklandığını belirtti.

İsim vermeden DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın konuşmasına atıfta bulunan Şahin, ‘’Demin burada ‘işkence, kötü muamele, onur kırıcı ve insanlıi muamele ve sistemli işkence yapılıyor’ dendi. Bu cezaevleri nerededir? ‘Sistemetik işkence yapılan cezaevi Türkiye’dedir’ denirse, bunu külliyen reddederim’’ dedi.

Türkiye’nin, 2003 yılına kadar Avrupa Konseyi tarafından ‘’işkence yapılan ülkeler’’ arasında takip edildiğini anlatan Şahin, ancak alınan önlemlerle işkence ve kötü muamele yapılmadığı tespit edilerek, bu listeden çıkarıldığını ifade etti.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Belediye Başkanı Tekçe, istifa etti

Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, Belediye Başkanlığı görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Tekçe, düzenlediği basın toplantısında, belediye başkanlığı görevinden istifa ettiğini belirterek, 15 yıllık siyasi hayatı süresince HEP, DEP, HADEP ve Özgür Parti’de çeşitli görevlerde bulunduğunu, 2004 yılında da Hakkari’den belediye başkanı seçildiğini söyledi. Tekçe, şöyle konuştu: ‘’Yurtsever Hakkari halkının şunu çok iyi bilmesini istiyorum, bu kararım 2004 yılında seçilmiş olduğum belediye başkanlığı görevimde başarısız olduğumdan dolayı bir kaçış değildir. Bu, başarısızlığın karşısında hesap vermek ve belediye çalışmalarına olumlu anlamda ivme kazandırmak üzere arkadaşlarımın önünü açmak üzere almış olduğum bir karardır.’’ Hakkari halkına iyi bir hizmet sunamadığının farkında olduğunu bildiren Tekçe, 3.5 yıllık belediye başkanlığı döneminde belediyenin mevcut fakat az olan imkanlarını en uygun şekilde kullanmanın rahatlığı içerisinde olduğunu ifade etti. Tekçe, görevini, hiçbir zaman bireysel, ailevi ve siyasal çıkarlar lehine kullanmadığını ve kullanılmasına müsaade etmediğini ifade ederek, istifasının nedenlerini sıralarken 22 Temmuz’da yapılan seçimlerde partisinin başarısız olmasını ilk sırada zikretti. Tekçe, konuşmasında vatandaşlardan özür diledi.

/ HAKKARİ

16.11.2007


 

HÖH ile DTP çok farklı

Bulgaristan AB İşlerinden Sorumlu Bakanı Gergana Grancharova, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış’ı ziyaret etti.

Yakış, ziyaretteki konuşmasında, ‘’Türkiye, 2 önemli seçim geçirdi. Bu nedenle, AB işleri ikinci planda kaldı. Seçim süreci geride kaldı. Önümüzdeki dönemde reform adımları gelecek’’ dedi. Konuk Bakan Grancharova da Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Konuk Bakan Grancharova bir soru üzerine, Bulgaristan’da Hak ve Özgürlükler Hareketinin geçiş döneminde önemli rol oynadığını vurgulayarak, Hak ve Özgürlükler Hareketine, Türklerden daha çok Bulgarların üye olmaya başladığına dikkati çekti. Bakan Grancharova ‘’Hak ve Özgürlükler Hareketi ile DTP’nin yapısı farklı. Çok şükür ki Bulgaristan’da eli silahlı insanlarla karşılaşmadık. Her şey demokratik süreç içinde gerçekleşti. Türkiye’de demokratik süreç içinde çözüm bulması önemli’’ diye konuştu.

/ ANKARA

16.11.2007


 

“Polis-Vatandaş Elele Projesi” Antalya’da suç oranlarını düşürdü

Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Aslan Sea Life Otelde düzenledeği basın toplantısında 2006-2007 yılları 10 aylık suç analizini değerlendirdi.

Turizmin başkenti sayılan ve yıllık 7,5 milyon turistin geldiği Antalya’da Toplum Destekli Polis Projesi ile suç oranında önemli miktarda düşüş olduğunu belirtti. 2007 yılında mala karşı işlenen suçlarda yüzde 25 azalma olduğunu belirten Emniyet Müdürü Aslan, Polis-Vatandaş Elele Projesi ile 2006 yılına göre evde hırsızlık yüzde 16, işyerinden hırsızlık yüzde 42, yankesicilikte yüzde 30, oto hırsızlığı yüzde 36, kapkaç olayları yüzde 33, şahıstan gasp olayları yüzde 29 oranında azaldığını ifade etti.

Aslan şöyle devam etti:”2006-2007 yılları karşılaştırılmasına rakamlar bazında baktığımızda düşüşler apaçık gözüküyor. Antalya’da suçta düşüş olması diğer illerden çok daha önemli, çünkü; burası çok göç alan bir şehir ve eksradan 7.5 milyon kişi geliyor. Bunlar da bir takım problemlerle geliyor, buna rağmen suç azalmışsa bu çok büyük bir katkıdır” şeklinde konuştu. Feyzullah Aslan 2008’e mobese (kamera sistemi) sistemi ile merhaba denileceği müjdesini verdi.

Müşerref AKSOY / ANTALYA

16.11.2007


 

Gül: Kıbrıs’ta çözüm, siyasî eşitliğe bağlı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Türkiye’nin, tarihî ve ahdî sorumluluklarının bilincinde olarak, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs Türk halkının, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın sağduyulu liderliğinde Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüm için gösterdiği özverili çabaları destekleyeceğini’’ belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, KKTC’nin 24. kuruluş yıldönümü dolayısıyla KKTC’de bulunan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen aracılığıyla Talat’a kutlama mesajı gönderdi.

KKTC’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla Talat ve bütün KKTC vatandaşlarını içtenlikle kutladığını ifade eden Gül, ‘’Kıbrıs Türkü’nün eşitlik ve özgürlük mücadelesi Türk milletinin her ferdi gibi benim için de daima bir heyecan ve gurur kaynağı olmuştur’’ dedi.

Bu mücadelenin en anlamlı eseri olan KKTC’nin, demokratik hukuk devleti kimliğiyle her geçen gün daha da güçlenmesi ve kurumsallaşmasıyla ekonomik alanda atılan adımların takdire şayan olduğunu vurgulayan Gül, mesajında şunları kaydetti: ‘’Kıbrıs’ta çözüm, iki tarafın siyasî eşitliğine, Ada’da iki ayrı halk ve iki devletin bulunduğu gerçeğine dayanacaktır. Türkiye, tarihî ve ahdî sorumluluklarının bilincinde olarak bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de, Kıbrıs Türk halkının, sağduyulu liderliğinizde Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüm için gösterdiği özverili çabaları destekleyecektir. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz’de barış, istikrar ve refahın teminatı olmaya devam edeceklerdir.’’

/ ANKARA

16.11.2007


 

Kat Mülkiyeti Kanunu değişti

Kak Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Yasa, ‘’toplu yapı’’ uygulamasının ortaya çıkardığı çok yönlü sorunların çözümlenmesi, yeni yapıların çağın gereklerine uygun ve depreme karşı güçlendirilmiş şekilde inşa edilmesini öngörüyor.

Yasayla, muhtemel afetler ve özellikle depreme karşı yapının güçlendirilmesi için yapılacak harcamalar, ana gayrimenkulün genel giderlerine ilave edilebilecek. Bu gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki, ödemede geciktiği günler için aylık yüzde 5 gecikme tazminatı ödeyecek. Kat malikleri, yapı güvenliğiyle ilgili teknik inceleme ve çalışmalar sırasında kendilerine ait bölümlere girilmesine izin verecek. Binalardaki kiriş, kolon ve perde duvarlar gibi taşıyıcı sistemin parçaları, ana gayrimenkulün ortak yerleri sayılacak. Ana yapının tamamını etkileyen sonuçlar doğurabilecek yerlerde, kat malikleri bağımsız hareket edemeyecek.

/ ANKARA

16.11.2007


 

3 milyon öğrenci Avrupa’da okuyacak

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanı Fatih Hasdemir, “Hedef 2010 yılında 3 milyon öğrenciyi Avrupa’ya göndermek’’ dedi.

Avrupa ülkelerine öğrenci ve öğretim elemanı gönderilmesi ve kabul edilmesi (Erasmus) kapsamında, Türkiye’deki bütün Erasmus sorumlularının katıldığı güz dönemi eşgüdüm toplantısı Akdeniz Üniversitesi’nde yapıldı. Türkiye genelinde 105 üniversitenin uluslararası ilişkilerden sorumlu rektör yardımcıları ve Erasmus Kurum Koordinatörlerinin katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Fatih Hasdemir, programın amacının Avrupa’da yüksek öğretimde kalitenin artırılması ve Avrupa boyutunun güçlendirilmesi olduğunu söyledi. Programın diğer amacının da Avrupa genelinde üniversiteler arası işbirliği, üniversite öğrencileri ve öğretim elemanlarının karşılıklı değişimi, yapılan çalışmaların akademik olarak tanınması ve şeffaflığın geliştirilmesi olduğunu belirten Hasdemir, Erasmus programı hakkında bilgiler verdi. Öğrenci değişiminde Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında 2004 yılında 21. sırada olduğuna dikkati çeken Hasdemir, 2007 yılında bu çıtayı 11. sıraya yükselttiklerini söyledi. Avrupa Birliğinin katılım öncesi fonlarını kullanmada eğitimde yüzde 100 başarı sağladıklarını vurgulayan Hasdemir, bu proje için alınan 67.3 milyon avronun tamamının değerlendirildiğini sözlerine ekledi.

Projeler için kaynak yardımında bulunan Avrupa Birliği Komisyonu’ndan ve Hükümetten önümüzdeki dönem için 100 milyon avro tutarında bir destek talep edeceklerini de belirten Hasdemir, ‘’Elimizdeki kaynaklarla bu güne kadar 6 bin 500 öğrenciyi Avrupa’ya gönderdik ancak bize gelen talep 10 bin 44 oldu. Biz Erasmus programı kriterlerine uyan tüm öğrencilerimizi göndermek istiyoruz. Onların alacakları bilimsel ve kültürel eğitim Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Hedef 2010 yılında 3 milyon öğrenciyi Avrupa’ya göndermek’’ dedi.

/ ANTALYA

16.11.2007


 

TİKA ile MEB arasında protokol imzalandı

Millî Eğitim Bakanlığı ve Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) arasında “Eğitim Alanında İşbirliği ve Teknik Yardım Protokolü” imzalandı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu tarafından imzalanan protokol, Türkiye Türkçesinin yurt dışında yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak ve Türk kültürünü yeni nesillere aktarmak için uygulanacak proje ve faaliyetleri kapsıyor.

İmza töreninde konuşan Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Dünyada söz sahibi olmak istiyorsak bu ülkelerle gönül bağı kurmak zorundayız. Bu proje ile amaçlanan Türk kültürünü, Türkçeyi geniş bir coğrafyaya tanıtmak ve oralarda yaşayan Türklerin kendi kültürlerinden kopmalarını engellemektir” diye konuştu.

Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu da TİKA’nın kuruluş amacından, faaliyetlerinden ve protokolü imzalanan projeden bahsetti.

Cemil YÜZER / ANKARA

16.11.2007


 

Çözüm, interaktif eğitimde

Eğitime önemli yenilikler getiren “İnteraktif Çözüm Sınıfları” dün düzenlenen bir toplantıyla tanıtıldı.

Sistemi ilk kez yaygın olarak bütün kurumlarında kullanan ve büyük verim alan Çözüm Dergisi Dershaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Osman Öztürk, “İÇS’nin önemi, görerek öğrenme imkânı vermesinden kaynaklanmaktadır. İÇS’de kullandığımız bilgiler bu görselliği aynı zamanda eğlenceli ve interaktif bir hale getirmektedir. Millî Eğitim Bakanlığının da bu sistemi kullanması sevindiricidir. Ancak ‘Akıllı tahtalar’, ‘Atıl tahtalar’” konumuna düşürülmemelidir” diye konuştu.

SİSTEMİ YAYGINLAŞTIRALIM

Bir şeyi öğretmenin en etkili yolunun kişiye onu yaptırmak ya da yaşatmak olduğunu, bunun yapılamadığı durumlarda ise ikinci en iyi yolun onu göstermek olduğunu dile getiren Öztürk, ‘’İÇS’nin önemi, görerek öğrenme imkânı vermesinden kaynaklanmaktadır. İÇS’de kullandığımız içerikler bu görselliği aynı zamanda eğlenceli ve interaktif hale getirmektedir. İnanıyoruz ki İÇS uygulamamız eğitim ve dershanecilik alanında devrim sağlayacak nitelikte bir uygulamadır’’ dedi.

İÇS’nin ne tür yenilikler getirdiğini uygulamalı bir şekilde gösteren Ahmet Akça ise, “Normal yazı tahtalarını aynı zamanda dev bilgisayar ekranlarına dönüştürebilen İÇS’yle zaman kaybı azalırken, derslerde çözülen soru sayısı artıyor. Kara tahta veya beyaz tahtada yapılamayanlar İÇS ile rahatlıkla yapılıyor. Bilgisayarlarda yapılan her türlü işler bu sistem aracılığıyla kolaylıkla yapılıyor” dedi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

16.11.2007


 

Meslek Lisesi mezunları işsiz kalmayacak

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından hazırlanan ‘’Meslekî ve Teknik Ortaöğretim Kurumları Mezunlarının İzlenmesi Projesi (e-mezun)’’ araştırma raporunda 2008’de en fazla metal işleri, tesviye ve elektrik sektörlerinde nitelikli elemana ihtiyaç duyulacağı öngörüldü. Araştırmada çeşitli sektörlerin duyduğu nitelikli eleman ihtiyacı belirlenirken, geleceğe yönelik tahminlerde de bulunuldu.

Bakanlığa bağlı Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığınca yapılan araştırmaya, 24 ildeki 5 bin meslek lisesi mezunuyla 3 bin işveren katıldı. Araştırma kapsamındaki ankete katılan işverenlerin büyük bölümü nitelikli elaman bulmakta zorlandıklarını bildirdi. Nitelikli elemana en çok imalat sektörünün ihtiyaç duyduğu belirlenen araştırmaya göre, işverenler elektrik, tesviye, metal işleri, elektronik, mobilya ve dekorasyon, motor, makine, kuaförlük kalıp bilgisayar ve otomotiv alanlarında yetişmiş eleman arıyor. Bu meslek dallarında en çok teknisyen, usta ve kalfaya ihtiyaç duyuluyor. Anketi dolduran işverenlerin eleman ihtiyaçlarının 137 sektöre dağılması dikkat çekiyor.

/ ADANA

16.11.2007


 

Türk doktora “Politzer bilim ödülü”

Acıbadem Bursa Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. DR. Sertaç Yetişer’in ‘’Farelerdeki Yüz Felciyle Oluşan Hasar’’ konulu çalışmasıyla ‘’Politzer Bilim Ödülü’’ aldığı bildirildi.

Acıbadem Bursa Hastanesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, iki yılda bir düzenlenen Politzer Derneği toplantısının 26’ncısı 1316 Ekim tarihlerinde ABD’nin Ohio eyaletine bağlı Cleveland şehrinde yapıldı.

Toplantıda Prof. Dr. Sertaç Yetişer’in sunduğu ‘’Farelerde Bir Travmatik Yüz Felci Modeli Oluşturarak Ortaya Çıkan Nörotropik Faktör Analizi Değişimi’’ başlıklı çalışma, 109 tebliğ arasından ‘’2. En İyi Bilimsel Çalışma Ödülü’’ne lâyık görüldü.

Prof. Dr. Sertaç Yetişer de yazılı açıklamasında, fareler üzerinde yapılan deneysel çalışmanın travma sonrası oluşan yüz felciyle ilgili önemli bir çalışma olduğunu belirtti.

YENİ ASYA / BURSA

16.11.2007


 

Pınar bebek, Barbie’ye rakip

Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde kadınlar tarafından üretilen yöresel kıyafetli “Pınar’’ bebeğe, İngiltere’deki oyuncak mağazalarından talep geldi.

Pınarbaşı Belediye Başkanı Halil Sarımeşe, İngiltere’de oyuncak ticareti ile uğraşan Türk iş adamı Mustafa Öztan aracılığıyla gönderdikleri numunelerin, Londra’daki birçok oyuncak mağazasında satışa çıkarıldığı ve kısa sürede tükendiğini söyledi.

Öztan’ın kendisini arayarak, Pınar bebeğin İngiltere’deki bütün oyuncak mağazalarında satılmasını teklif ettiğini, bunun üzerine, seri üretime geçmek için çalışma başlattıklarını anlatan Sarımeşe, hedeflerinin bütün Avrupa Birliği ülkeleri olduğunu kaydetti.

/ KASTAMONU

16.11.2007


 

Minibüsçülerden zam talebi

Adana Minibüsçüler Odası Başkanı Nihat Sözütek, 34 aydır yolcu taşıma ücretlerinde artış yapmadıklarını belirterek, zam talebinde bulundu.

Sözütek, yazılı açıklamasında, 2 Mart 2005 tarihindeki artıştan sonra bugüne kadar, başta akaryakıt olmak üzere ana girdileri olan yağ, lastik, akü, kaporta aksamı ve diğer yedek parça fiyatlarında önemli miktarda artış yaşandığını belirtti. Yaklaşık 3 bin üyelerinin zam beklentisinde olduğunu ifade eden Sözütek, şunları kaydetti. “Esnafımız gerçekten çok zor durumda ve nefes alamaz hale geldi. Şu an 90 YKr’ye yolcu taşıyoruz. Bu ücretler Adana ile aynı büyüklükteki illerde 2 YTL civarında. Bizim zam konusunda belirli rakam diretmemiz yok, ancak makul ve mantıklı bir uygulama bekliyoruz.”

/ ADANA

16.11.2007


 

Kadına şiddete ekranda çözüm

Edinilen bilgiye göre, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Radyo Televizyon Üst Kurulu, valilikler ve televizyon kanallarına gönderdiği yazıda, ‘’25 Kasım Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’’ dolayısıyla Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından hazırlanan 45’er saniyelik 2 spot filmin, 25-31 Kasım tarihleri arasında televizyon kanallarında yayınlanmasını istedi.

Çubukçu, kadın erkek eşitliği, kadının insan haklarının korunması, geliştirilmesi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinin devlet politikası haline getirilmesi amacıyla Başbakanlık tarafından geçen yıl ‘’Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Terör ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler’’ konulu bir genelge yayımlandığını hatırlattı.

Genelge uyarınca kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetlerinin önlenmesi konularında koordinatör kurum olarak görevlendirilen Devlet Bakanlığına bağlı KSGM’nin çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Çubukçu, ‘’Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi’’ kapsamında da toplumsal farkındalığı ve duyarlılığı artırmak amacıyla çeşitli kampanyalar düzenlendiğini kaydetti.

Çubukçu, bu çerçevede hazırlanan ve ‘’Kadına yönelik aile içi şiddet suçtur’’ mesajını taşıyan spot filmlerin, yerel ve ulusal televizyon kanallarında yayınlanmasını istedi.

Bu arada, Devlet Bakanlığınca, kadına yönelik şiddetin suç olduğuna dikkat çeken bilgilendirici bilboard, broşür ve el ilânları 81 il valiliğine, önceki gün gönderilmişti.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Diyabet 1 milyar insanı etkileyecek

Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, dünyada 240 milyon diyabetli, 300 milyonun üzerinde gizli diyabetli hasta yaşadığını, gelecek 20 yıl içinde 380 bin kişiyi doğrudan olmak üzere yaklaşık 1 milyar insanın etkilenmesinin beklendiğini belirtti.

Yürüyüş öncesi Richmond Otel’de basın toplantısı düzenleyen Prof. Dr. Yılmaz, BM tarafından ‘’toplumsal bir felâket’’ olarak ilân edilerek mücadele kararı alınan diyabet hastalığına dikkat çekmek için dünyada olduğu gibi İstanbul’da da önemli binaların mavi renkle aydınlatılacağını kaydetti.

Teşhis edilmediği, tedavi edilmediği takdirde kalp ve böbrekler başta olmak üzere organlarda büyük hasara yol açan diyabet hastalığına, Türkiye’de 3 milyonu klinik, 3,5 milyonu gizli diyabetli olmak üzere toplam 6 milyon kişinin sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, bu hastalığa yapılan yıllık harcamanın 3 milyar YTL’nin üzerinde olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz, ‘’Eğer hastalığın farkında olunursa ömür boyu diyabetle ilgili bir sorun yaşanmaz’’ dedi.

Diyabetin hareketsiz ve stresli bir hayat, fast food tarzı beslenme ve obezite ile bağlantılı olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, ‘’Diyabet, tüm dünya için olduğu kadar ülkemiz için de potansiyel bir sağlık felaketidir. Unutmamalıdır ki diyabetle mücadele bir anlamda 21. yüzyılda yeni yaşam tarzı ile mücadele demektir’’ dedi.

Novo Nordisk Genel Müdürü Mads Bo Larsen de her 10 saniyede bir kişinin diyabet sebebiyle öldüğünü belirterek ‘’Bu hastalık dünyanın hem zengin hem fakir bölgelerinde görülüyor. Hastalığın önlenmesi ve diyabet hakkında bilinç düzeyini arttırmak zorundayız’’ dedi. Larsen, hastaların uygun tedavi verildiğinde hayatlarını iyi bir şekilde sürdürebildiklerine dikkat çekti.

Toplantı’dan sonra sanatçı, siyasetçi, diyabet hastaları ve yakınlarından oluşan grup, diyabet hastalığına dikkat çekmek için Beyoğlu’nda ‘’Global Diyabet Yürüyüşü’’ yaptı.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

16.11.2007


 

Zülfü Livaneli: Bir yaz boyu Said Nursî okudum

San’atçılar yaşlanıp hatıralarını yazmaya başlayınca, haklarında ilginç bilgilere de erişiyoruz. Livaneli’nin Sevdalım Hayat adlı son kitabı da bunlardan.

Zafer dergisinde (Kasım 2007) yayınlanan habere göre Zülfü Livaneli, gençliğinde bir yaz tatili boyunca Said Nursî’nin kitaplarını okumuş. Kendisine Said Nursî’den bahseden arkadaşları, eline onun bir kitabını, Asa-yı Musa’yı tutuşturmuşlar önce.

Kitabın üslûbunu ilginç ve ateşli bulan Livaneli, kitapta bir edebiyat tadı bulunduğunu itiraf ediyor. Muhtevaya gelince; okuduğu Kader bahsini Bediüzzaman’ın sanki Balzac’la, Kierkegaard’la, Camus’yla polemiğe giriyor gibi yazması ve çok mantıklı cevaplar vermesi karşısında hayran kaldığını ifade eden Livaneli, o yaz tatili boyunca kendisine verilen Said Nursî kitaplarını da bekletmeden okumuş.

“Peki sonra ne olmuş da, Livaneli yolunu değiştirmiş?” diye merak ediyorsanız, Livaneli’nin kitapta verdiği cevap şu:

“İlk kez gittiğim bir sohbette kitaplardan pasajlar okundu ama sonra yapılan yorumlar ve konuşmalar itici geldi bana...”

(Livaneli, yıllar önce Aktüel dergisinde yazdığı hatıralarında da bu konuya yer vermişti. Konya-Ilgın’da bulunduğu sırada yanına gelen iki gencin verdiği bir kitaptan söz etmiş, Risâle-i Nur eserlerinden olan bu kitabı okuduğunda sarsıldığını ve Nurcu olmanın kıyısından döndüğünü yazmıştı.)

Livaneli’nin doğru ya da yanlış, risâlelerle yolları burada ayrılmış. Acaba, Livaneli, basit bir ilk izlenimi ve önyargılarını aşabilseydi, bugün nasıl bir Zülfü Livaneli olurdu? İnsan merak ediyor doğrusu.

16.11.2007


 

Adres sormak artık paralı

İstanbul’da adres sormak artık paralı. Bu turistler için de geçerli.

Hepimiz, bilmediğimiz bir şehre, ilçeye veya semte gittiğimizde ulaşmak istediğimiz adresi çevredeki esnaflara sorarız. Ama artık İstanbul’da adres sormak paralı. Taksim’de giyim ve hediyelik eşya satan bir dükkân sahibi adres soranlardan artık bıkmış olmalı ki, belki adres sormak isteyenleri vazgeçirmek, belki de bundan para kazanmak için dükkânının camına “Adres tarif 1 YTL. Adrese teslim 5 YTL” diye bir yazı asmış. Turistler de çok adres soruyor olmalı ki, bir de İngilizcesini asmış. Buradaki para birimi ise dolar cinsinden. Yani adres tarif 1 dolar, adrese teslim 5 dolar.

Bu yazıdan sonra adres soranlarda bir azalma oldu mu veya bu ücreti az bulanlar “Madem 5 YTL, sen en iyisi beni adrese teslim et” deyip dükkân sahibine yeni bir iş ve gelir sahası açtılar mı bilmiyoruz ama, siz siz olun bundan sonra adres sormak istediğiniz esnafın dükkân camına bir göz atın.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

16.11.2007


 

Boğaziçi’ne yeni imar planı

Boğaziçi’ne dönük yeni imar planı hazırlanacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının ilgili kuruluşlarla işbirliği içinde hazırladığı Boğaziçi Kanunu Taslağı, yakında son şekli verilerek Başbakanlığa sunulacak. Taslakla, imar planına dayalı mevcut yasa yerine “yasaya dayalı imar planı” hazırlanması öngörülüyor.

Ana hatları belirleyen düzenleme yürürlüğe girdikten sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yasadaki esaslar çerçevesinde yeni imar planı hazırlayacak ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na sunacak. Bakanlık da imar planını, Başbakanın başkanlığında toplanan Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kuruluna götürecek. Alınan bilgiye göre, yeni düzenlemeyle Boğaziçi’nde kaçak yapı inşa edenlere yönelik para ve hapis cezaları artırılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin de kaçak yapılaşma ile mücadelede mevcut yetkileri artırılacak ve özel bazı yetkiler getirilecek. Yeni düzenlemeyle, süre tanınmaksızın kaçak yapının derhal yıkılması hükmü getirilecek. Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunun oluşumu da değişecek. Halen başbakan başkanlığında 7 bakanın yer aldığı kurulda, yalnız birinci dereceden ilgili bakanlıkların yer alması sağlanacak.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Yoksulu kolla, bir kutu ilâç yolla

Kocaeli’de maddi durumu iyi olmayan vatandaşlar için ilaç kampanyası başlatıldı.

Saraybahçe Belediyesi tarafından, “Yoksulu kolla, bir kutu ilaç yolla” ismi verilen kampanyası start aldı. Kampanya kapsamında, kullanılmayan veya artan ilaçlar toplanacak. Kampanyaya Türkiye’nin dört bir yanında katkı sağlanabilecek. Belediyenin sağlık işleri tarafından toplanacak ilaçlar, kullanıldığı alana göre ayıracak. İlaç alacak durumda olmayan vatandaşlar buraya başvurarak ücretsiz ilaç alabilecek. Başvuran hasta, doktorlar tarafından önce muayene edilecek, ardından ihtiyacı olan ilaç verilecek. Kampanya yıl sonuna kadar sürecek.

/ KOCAELİ

16.11.2007


 

Ankara’nın havasına sıkı takip

Hava kontrolünü izleme ağı sayesinde başkentin havası artık daha sıkı takip edilecek.

Yaklaşık bir bir ay önce devreye giren Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı (RSHM) ile Çevre ve Orman Bakanlığının ortaklaşa çalıştırdığı laboratuvarda hava kalitesi ölçülürken daha fazla parametre dikkate alınacak.

/ ANKARA

16.11.2007


 

Din görevlilerine özürlülük bilinci

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Müftülüğü arasında imzalanan protokol kapsamında özürlülük bilinci eğitimi verilecek.

Protokol kapsamında yürütülecek olan özürlülük bilinci eğitimlerine 32 ilçede görev yapan 4 bin 500 din görevlisi katılacak. Hayata geçirildiği günden bu yana 10 binlerce ilk ve orta öğretim öğrencisinin özürlülük bilinci kazanmasına katkıda bulunan Özürlülerin Sosyal Hayata ya da Toplumun Özürlülere Adaptasyonu (ÖSHA) ekibi, ilk sunumlarını Beyoğlu Müftülüğü personeline yapacak.

YENİ ASYA / İSTANBUL

16.11.2007


 

Kudüs için birleşelim

Endonezya’dan, Güney Afrika’ya, İngiltere’den İran’a 58 ülkeden binlerce katılımcı ve onlarca Sivil Toplum Örgütü iştirak ettiği “Uluslararası Kudüs Buluşması” Feshane’de başladı. Toplantının açılışında yapılan konuşmalarda Kudüs için birleşme çağrısı yapıldı.

Uluslararası Kudüs Müessesesi, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) ve İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin (IDSB) ortaklaşa gerçekleştirdiği ve 3 sürecek olan Uluslararası Kudüs Buluşması ve STK Fuarı dün başladı. Toplantıda, Kur’ân-ı Kerim tilâvetinin ardından açılış konuşmaları yapıldı.

Lübnan Cemaat-i İslamiye Lideri Faysal Mevlevi yaptığı konuşmada, İsrail’in kendi halkının talebiyle değil uluslararası hukuksallık adına kurulduğunu söyleyerek bütün dünyaya “Lütfen uyanınız” diye seslendi. Filistin halkının da kendi topraklarına dönme hakkı olduğunu ifade eden Mevlevi, “Selam şehri Kudüs’e barışın gelebilmesi için Filistinlilerin orada çekişmesiz yaşayabilmesi gerekiyor” dedi. Mevlevi konuşmasında, bütün Müslüman halklarının Filistin için ellerinden geleni yapmasına rağmen hükümetlerin taviz veriyor oluşunu da eleştirdi.

Hıristiyan ve Müslümanlar, Kudüs'te bir aile

Kudüs Ortodoks Kilisesi Temsilcisi Matran Ataallah Hane ise, hiçbir Filistin halkının topraklarının işgal altında kalmasını istemediğini, bağımsız Filistin devletini istediklerini ifade etti. Hıristiyan ve Müslümanların Kudüs’te bir aile olduklarını ifade eden Hane, “Aksa’ya yapılan her saldırı bize yapılmış gibidir. Ne yaparsanız yapın bizim şehrimizi bizden söküp alamazsınız. Kudüs Filistinlilere dönmedikçe orada hiçbir barış olamayacaktır” diye konuştu.

İngiliz Milletvekili George Galloway da Filistin halkı işgal altında iken diğer Müslüman ülke hükümetlerinin nasıl İsrail ile ilişki kurduklarını sordu.

Mescid-i Aksa ihmal ediliyor

Sudan Ulusal Konseyi Başkanı Muhammed Tahiri de, Müslümanların üç mescidinden Mekke ve Medine’ye itina gösterilirken, Mescid-i Aksa’nın ihmal edildiğini söyledi. Filistinliler için bazı pratik çözümler teklif eden Tahiri, Kudüs’te bütün din mensuplarının rahatça ibadet edebilmelerinin sağlanmasının bütün Müslümanların üzerinde farz-ı ayn olduğunu ifade etti.

İran Dünya Kongresi Başkanı Ali Ekber Muhteşimi ise, “Filistin’e karşı yapılan toplantılara katılmak haramdır” dedi. Muhteşimi, İslam ülkeleri liderlerinin Amerika ile yakınlığını da eleştirdi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

16.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri