Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

YÖK: Başkan ve adamları

Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün görev süresinin dolması üzerine, onun yerine daha makul birisinin atanması ihtimaline umut bağlayanlar olmuştu. O sırada ben de bu konuda fazla ümide kapılmamamız gerektiğini yazmıştım. Ne yazık ki ihtiyatlı yaklaşımımda haklı çıktım.

Gerçekten de Erdoğan Teziç’in YÖK başkanlığı dönemi Gürüz döneminden pek farklı olmadı. Her iki döneme de akademik özgürlük ve özerklik yerine ‘hikmet-i hükümet’in saltanatı damgasını vurdu. Onun içindir ki, ‘Başkan ve Adamları’ hem demokratik duyarlılıkla bağdaşmayan hem de hukukun üstünlüğüne ters düşen siyasetler güttüler.

‘28 Şubat Rejimi’nin akademik camiadaki sembol isimlerinden biri olan Kemal Gürüz’ün demokratik kurum ve mekanizmalara saygılı olması zaten beklenemezdi. Nitekim kendisi o dönemde görevini bir nefer sadakati ve disipliniyle yerine getirdi. Akademisyen gibi değil de bir asker gibi davrandı.

Oysa, zamanında İstanbul Üniversitesi’nin hukuk-tanımaz, mustebit idaresinden rahatsızlık duyduğu bilinen hukukçu Erdoğan Teziç’in bu konularda daha hassas davranacağı beklentisi vardı. Ne yazık ki öyle olmadı; Teziç zaman zaman parlamentonun ve hükümetin yetkisine neredeyse meydan okuyan, bu uğurda ‘bütün adamları’nı -rektörleri- seferber etmekten kaçınmayan bir profil çizdi. İdeolojiyi hukukun önüne koydu.

Şimdi yine YÖK’e bir başkan atanması zamanı geldi. Ben bir kere daha kimsenin aşırı beklenti içine girmemesini tavsiye edeceğim. Sayın Cumhurbaskanı’nın bu kurumun başına akademik özgürlük ve özerkliği ciddiye alan ve aynı zamanda demokratik-hukuk devletiyle de uyumlu bir kişiyi atamaya ne derece özen göstereceğini bilemiyorum. Dahası, halihazırdaki YÖK üyeleri arasında bu vasıfları haiz, yöneticilik yetenekleri olan bir akademisyenin bulunup bulunmadığı hakkında da bir fikrim yok.

Ama her nasıl olursa olsun, mevcut sistem içinde çok fazla bir şeyin değiseceği kanaatinde değilim. Elbette daha makul, medeni, hukuka ve demokrasiye saygılı bir kimsenin YÖK Başkanı olması iyi olur. Böyle bir başkan üniversite sistemimize ve ülkemize olumlu bir katkı sağlayamasa da, hiç değilse YÖK sisteminin ülkenin akademik hayatına vereceği zararı azaltabilir.

Çünkü, esas yanlışlık mevcut sistemin kendisindedir. YÖK tarafindan yukarıdan aşağıya yönetilen bu sistemin merkeziyetçi ve hiyerarşik yapısı akademik gereklere tamamen terstir ve bu haliyle ülkemizin bilimsel hayatına da zarar vermektedir. Bu sistem üniversitelerde rektörleri, genelde ise YÖK’ü ve onun başkanını sorumsuz diktatörler haline getirmiştir.

Mevcut sistemin akademik ihtiyaçlarla bağdaşmayan başka bir özelliği de ideoloji öncelikli olmasıdır. Bu ‘hikmet-i hükümet’çi ideolojik tarafgirliğin iki büyük sakıncası var: Bunlardan biri beşeri ve sosyal bilimler alanında bağımsız araştırma yapmayı zorlaştırması, diğeri ise akademik hayatta ehliyet ve liyakati ikinci plana atmasıdır.

YÖK sistemi bilimin ‘hayatta(ki) en hakiki mürşit’ olmasına geçit vermeyen bir sistemdir. Türkiye’nin asıl ihtiyacı bu çağdışı ve gayri medeni sistemi toptan kaldırmaktır.

Star, 22.11.2007

Mustafa ERDOĞAN

23.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  YÖK: Başkan ve adamları

  THY, Said Nursî ve sponsorluk

  Kasadaki vicdan

  İsrail’in gizli nükleer gücü ne olacak?


 Son Dakika Haberleri