Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Modernlik zor iş

Herkesin bildiği üzere bu topraklarda günümüzde ‘çağdaşlık’ olarak geçen otoriter laik modernliği ilk benimseyen kurum ordudur. Zamanının güçlü pozitivist anlayışı altında, söz konusu çağdaşlığın iki belirgin niteliği vardı: Kafaların hurafelerden temizlenmesi ve ataerkil cemaat yaşamının ortadan kalkarak bireyselleşmenin yolunun açılması. Nitekim ordu mensupları bazen emeklilik dönemlerinde siyasete girerek, bazen kurum olarak siyaset üzerinde baskı uygulayarak, bazen de doğrudan darbe yaparak bu misyonlarını sürdürdüler. Bugün bile yüksek rütbeli komutanların ağzından bunun bir ‘sorumluluk’ olduğunu, yani bu tutumun aynen devam edeceğini duymak mümkün. Öte yandan cemaatçi davranışlar karşısında böylesine titiz bir duyarlılık gösteren Silahlı Kuvvetler’in kendi duruşu ve performansına ilişkin çok daha hassas olmasını beklemek de, herhalde doğal... Ancak Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesine Genelkurmay tarafından yapılan ilave birçok insanın kafasını karıştırdı. Çünkü bu ‘ç’ maddesi muvazzaflık dönemlerindeki görevleri ve görev yerleri ile ilgili konuşan emekli askerlerin askeri garnizonlar ve diğer askeri sosyal tesislere girişlerini yasaklıyor. Bu ilginç bir ceza... İstenmeyen dav- ranışlar sergileyen eski memurların bundan böyle halen memurluk yapanlarla birlikte aynı mekânı paylaşamayacaklarını söylüyor. Birçok kişi bu tedbirin cezai niteliğini anlamamış olabilir, ama demek ki bu meslek dalındaki emekli memurlar için halen görevdekilerle birlikte olamama bir çeşit ceza... Böylece emekli askerlerin hayatı ve psikolojileri hakkında, bilinse de pek konuşulmayan bir duruma değinilmiş oluyor. Bu meslek dalındaki emekliler muvazzaflık sonrasında bile kurumlarının koruyucu şemsiyesi altında kalmak istiyorlar, ya da onun dışında anlamlı bir hayat sürmekte zorlanıyorlar. Bu durum insanın aklında Silahlı Kuvvetler’in epeyce güçlü bir cemaatçi yapıya sahip olduğu kanısını uyandırıyor. Ancak çağdaşlığın taşıyıcısı olan bir kurumun böyle bir tercihinin olması biraz zor... Dolayısıyla sorunun kurumda değil de emekli askerlerde olduğunu düşünmek sanki daha akla yakın gibi... Nitekim daha sonra yayımlanan Genelkurmay bildirisinde söz konusu rahatsızlığı veren emekli askerlerin bu işi ya ‘şahsi tatminsizlik’ ya da ‘irticai görüşlerin etkisi altında’ yaptıkları belirtilmekte. Tabii insanın aklına içlerinde böylesine yoğun tatminsizlik ve irtica dürtüsü taşıyan insanların, ‘hurafelere’ ilkesel olarak karşı modern bir kurumda onca yıl ne yaptıkları sorusu geliyor. Ne yazık ki Genelkurmay bildirisinde buna ilişkin bir açıklama yok. Ama öyle bir açıklama var ki, Türkiye’de modernliğin macerasını anlamak açısından çok öğretici: Aynı bildiriye göre alınan bu tedbir “...Fikir beyan etme özgürlüğünü kısıtlamaya değil, TSK’da var olan silah arkadaşlığı ve ahde vefa gele- neğini korumayı amaçlamakta.” Yani bu iş kolundaki insanların kurumsal kültürün ürettiği dinamik sayesinde bir tür cemaat kimliği kazanmış olduğu ve kurumun bu cemaat kültürüne sahip çıkarak onu bir değer olarak kullandığı söylenmiş oluyor... Böylece Türkiye’deki modernliğe ilişkin önemli bir nüansı fark etmiş oluyoruz. Biz aslında cemaatçilige değil, reddettiğimiz ideolojinin cemaatine karşıyız. Hayatlarımız ancak cemaatçiliğin içinde anlam kazanıyor... Yeter ki ideolojik olarak bizi ‘çağdaş’ gösteren bir cemaatimiz olsun... Taraf, 23 Kasım 2007

Etyen MANÇUPYAN

24.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bediüzzaman Said Nursî

  Asker izinsiz konuşamazmış

  Modernlik zor iş

  “Harem-selâmlık” ve Yeni Asya


 Son Dakika Haberleri