Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Öğretmenler söz değil, icraat bekliyor

Sendika başkanları, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla verdikleri mesajlarda öğretmenlerin özellikle ekonomik sorunlarının çözülmesini istediler. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, öğretmenlerin “enflasyon altında ezildiği’’ni ifade ederek, maaşlara yapılacak zamların ‘’yeterli olmadığını’’ söyledi.

Sendika başkanları, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla verdikleri mesajlarda öğretmenlerin özellikle ekonomik sorunlarının çözülmesini istediler.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, yaptığı açıklamada, yarın kutlanacak 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün ‘’kendileri için geçmişteki öğretmenler günlerinden farklı olmadığını’’ belirtti. Öğretmenlerin ekonomik sıkıntıları nedeniyle ‘’evde çocuklarından ve eşinden, ek iş yapması nedeniyle karşı karşıya gelmemek için okulda öğrencisinden kaçar hale geldiğini’’ öne süren Özcan, ‘’Öğretmenler bu sıkıntılarından dolayı kendisini yenileyemiyor ve geliştiremiyor. 20-30 yıl önceki bilgileriyle işleri götürmeye çalışıyor. Gelişen eğitim teknolojisine ayak uyduramadıkları için onların yetiştirdiği öğrenciler sınavlardan sıfır alıyor’’ diye konuştu. Özcan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bütçeden ayrılan payın daha fazla olması gerektiğini belirterek, yıllarca birikmiş sorunların bugün ayrılan kaynakla çözülmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü ‘’sözde bir gün’’ olarak değerlendirdiklerini söyledi. Dinçer, şöyle konuştu: ‘’Öğretmenlerin var olan sorunları değişmeden sürmektedir. Öğretmenler mevsimlik işçi çalıştırılır gibi çalıştırılıyor. Düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Öğretmenlerin yüzde 40’ı ek derse giriyor. Ek iş yapmak, işportacılık, taksicilik yapmak gibi anlaşılıyor ama sadece bunlar değil, hafta içi ve hafta sonu da dahil normalin üstünde çalışmak durumunda kalıyorlar. Etütlerde, yetiştirme kurslarında, sınav görevlerinde çalışıyorlar. Bu da iş yüklerini artırıyor.’’ Dinçer, ‘’Öğretmenler taksitli yaşıyor, borçlu ölüyor. 30 yıl görev yapan bir öğretmenin aldığı ikramiye 42 bin YTL’dir. Normal bir dairenin bir odasını bile alamıyor. Öğretmenlerin taban aylıklarının vergiden muaf tutulmasını istiyoruz. Böylece 100 YTL kadar bir artış olabilir’’ dedi.

Eğitim-Bir-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu ise Öğretmenler Günü’nün ‘’Özelde öğretmenlerin, genelde eğitim sorunlarının çözümlerinin konuşulduğu günler olmasını’’ istediklerini dile getirdi.Gündoğdu, öğretmenlerin ekonomik saygınlığının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmasını istediklerini belirterek, ‘’Biz toplu görüşmelerde salt enflasyona ezdirmeme kriterinin yanında, büyümeden de pay verilmesini istiyoruz. Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına bir iyileştirme söz konusu olduğunda bunu hak edip etmediğimiz değil, çalışan sayısının çokluğu gündeme geliyor. Böyle yapılmamasını istiyoruz. Çalışanların çokluğu değil, yaptıkları işin önemi doğrultusunda iyileştirme yapılmasını istiyoruz’’ dedi.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Ara eleman kalmadı

MÜSİAD’ın, Millî Eğitim Bakanlığına sunulmak üzere hazırladığı “Türkiye’de Meslekî Eğitim Raporu”nda, ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlanması için meslekî eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması gerektiği vurgulandı. Raporda, Türkiye’deki eğitim sistemi ve mesleki eğitimin karşı karşıya olduğu problemlerin çözümüne yönelik öneriler de sıralandı. Eğitimin her alanında olduğu gibi meslekî eğitim alanında da yeni bir acil eylem planına ihtiyaç olduğu ifade edilen raporda, meslekî eğitimin yeniden canlandırılması ve cazip hale getirilmesinin özellikle son yıllarda Türkiye açısından hayatî öneme sahip olduğuna dikkat çekildi.

MÜSİAD’ın Millî Eğitim Bakanlığı’na sunmak amacıyla hazırladığı “Türkiye’de Meslekî Eğitim Raporu” kamuoyuna açıklandı. Raporda, ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlanması için meslekî eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması gerektiği vurgulanırken, Türkiye’deki eğitim sistemi ve meslekî eğitimin önündeki engellerin çözümüne yönelik öneriler sıralandı.

Eğitimin her alanında olduğu gibi meslekî eğitim alanında da yeni bir acil eylem planına ihtiyaç olduğu ifade edilen raporda, meslekî eğitimin yeniden canlandırılması ve cazip hale getirilmesinin özellikle son yıllarda Türkiye açısından hayati öneme sahip olduğuna dikkat çekildi. Önümüzdeki 25 yılda dünyada güç dengelerinin değişeceği belirtilen raporda, Türkiye’nin bu değişime yabancı kalmaması için eğitimin, özellikle de meslekî eğitimin önündeki engelleri kaldırma çalışmalarının hızlandırılması gerektiği görüşü aktarıldı. Türkiye’de orta öğretimin son yıllarda olağanüstü bir dönem geçirdiği ifade edilen raporda şunlar kaydedildi: “Orta öğretimde uluslararası standartların ters yüz edildiği bir dönem geçirdik. Düz liseli oranının yüzde 70’leri bulduğu ve meslek liselilerin sadece yüzde 30’larda kaldığı bir dönemdeyiz. Türkiye’nin son beş yılda yakaladığı ekonomik büyümeyi destekleyecek olan iş gücü, manidar bulduğumuz politikalarla maalesef yetersiz kalmaktadır. Türkiye, hızlı ve sanayiye dayalı büyümesini sürdürebilmesi için en kısa zamanda meslekî eğitim için acil eylem planı hazırlamalıdır.’’

Kendi insanını yetiştirmesinin yanı sıra diğer ülkeler, özellikle Orta Doğu ülkeleri için eğitim merkezi haline gelmesinin sağlanması halinde Türkiye’nin, milyarlarca dolar gelir kaynağı oluşturabileceği kaydedilen raporda, Türkiye’nin yılda 30 bini aşkın öğrencisini yurt dışına eğitim amacıyla gönderdiği ve yaklaşık 1 milyar 500 milyon dolar döviz kaybına uğradığı ifade edildi.

Türkiye’nin, iş hayatının ihtiyaç duyduğu meslekî iş gücünü yetiştirmeye dönük politikalarını önümüzdeki yıllarda dikkatle gözden geçirmesi ve oluşturması gerektiği belirtilen raporda meslekî eğitimin gelişmesi için öneriler sıralandı.

Buna göre, öğrencilerin okullarında meslekî alanlar arasında geçiş yapabilmeleri gerektiğinin altı çizilirken, iş dünyasına, meslekî eğitimle ilgili olarak inisiyatif verilmesi, meslekî eğitimde katsayı eşitsizliğinin giderilmesi ve meslek okullarının cazip hale getirilmesi, meslek lisesi ve düz liseye devam eden öğrencilerin oranının yüzde 70 meslek okulları, yüzde 30 düz lise şeklinde olması gerektiği görüşü ifade edildi.

Yeni Asya / İSTANBUL

24.11.2007


 

Rehn: Reformlar beklemesin

Avrupa Birliğinin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin son 1 yılda “oldukça zor dönemden geçtiğini” ve bu süreci “anayasal işleyişi ve demokratik kurumları güçlendirerek” başarıyla atlattığını söyledi. Türkiye’de gündemin ilk sırasında temel özgürlükleri genişletecek yeni anayasa çalışmasının olmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Rehn, “Fakat ifade özgürlüğü ve dinî özgürlükler gibi acil reformlar bu nedenle bekletilmemeli” dedi.

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesinde ilerleme raporları ve genişleme stratejisi belgesiyle ilgili görüş alışverişinde bulunan Olli Rehn, Türkiye’nin son 1 yılda “oldukça zor dönemden geçtiğini” ve bu süreci “anayasal işleyişi ve demokratik kurumları güçlendirerek” başarıyla atlattığını belirtti.

ABHaber sitesinin haberine göre Rehn, “Türkiye’de gündemin ilk sırasında temel özgürlükleri genişletecek yeni anayasa çalışmasının olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Fakat ifade özgürlüğü ve dini özgürlükler gibi acil reformlar bu nedenle bekletilmemeli” dedi.

TCK’nın 301. maddesinin Avrupa normlarıyla bağdaşacak şekilde yeniden kaleme alınmasını isteyen Rehn, Türkiye’ye sık sık ne yapması gerektiğini hatırlatmanın kendisini, Türk hükümetini ve TBMM’yi rahatsız ettiği kadar, Türk halkını da huzursuz ettiğinden emin olduğunu söyledi.

AB’nin aday ülkelere karşı kendi taahhütlerine bağlı kalmasını isteyerek, Türkiye ile teknik hazırlıkları tamamlanan fasılların müzakerelere açılmasını engelleyen Fransa’yı dolaylı olarak uyaran Rehn, “Koşulluluk faydalı bir ilke. Ama koşulluluk, sadece kendi taahhütlerimize bağlı kalırsak işler” diye konuştu. Rehn, Türkiye’nin beklemeden reformları başlatmasını isteyerek, “Biz de en az 2 fasılda yıl sonuna kadar müzakereleri başlatmalıyız. Adil olacağız ve sağlam duracağız, ama sağlam durmak için adil olmak gerekiyor” ifadesini kullandı.

AP Dış İlişkiler Komitesinde soruları da cevaplandıran Rehn, DTP hakkında açılan kapatma dâvâsının hatırlatılması üzerine, bu dâvâyı yakından izlemeye devam edeceklerini söyledi.

Başka bir soru üzerine KKTC için hazırladıkları mali yardım tüzüğü uygulamaya girerken, doğrudan ticaret tüzüğünün üye ülkeler tarafından bekletilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Rehn, asıl önemli gelişmenin, Rum kesiminde şŞubatta yapılacak seçimlerin ardından BM öncülüğünde kapsamlı çözüm müzakerelerinin geciktirilmeden başlatılması olacağını ifade etti.

Türkiye’nin Ermenistan sınır kapısını açmamasına ilişkin bir soru üzerine Rehn, “İlişkilerin normalleştirilmesi için hem Türkiye’yi, hem de Ermenistan’ı teşvik ediyoruz. İlişkilerin normalleştirilmesini tek kritere bağlamak yerine, konuları diyalog yoluyla kapsamlı şekilde ele almak faydalı olabilir. (Türkiye’nin) Tarihçiler komisyonu kurulması önerisi bu kapsamda önem taşıyor. Fakat ifade özgürlüğü sunulmalı ve hükümetler komisyonun oluşturulmasına yardımcı olmalı” ifadesini kullandı.

Rehn, AB-NATO işbirliğinin Türkiye tarafından engellendiğinin iddia edilmesi üzerine, bu konuyu dün yapılan Türkiye-AB Troykası toplantısında konuştuklarını belirterek, “Bu durum beni endişelendiriyor. Çünkü uygulamada sorunlar ortaya çıkıyor. Bir anlamda kaybet-kaybet durumuyla karşı karşıyayız. Kıbrıs (Rum kesimi) ve Malta dahil hepimiz kaydeden taraftayız. İlgili tüm tarafların durumu yeniden düşüneceğini umuyorum. Ama hatırlatmak isterim ki NATO-AB işbirliği, AB Komisyonunun yetkisinde değil” diye konuştu.

/ BRÜKSEL

24.11.2007


 

Barroso, istifanın eşiğinden dönmüş

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, üye ülkelerin yapısal reformlar üzerinde anlaşamaması yüzünden bir ara istifa etmeyi düşündüğünü söyledi.

Ancak Barroso, bu hareketin “yapmacık kaçacağını” düşünerek bu adımdan vazgeçtiğini belirtti. Vanity Fair adlı Alman dergisine konuşan Barroso, Birlik için düşünülen yapısal reformlar üzerinde üye ülkelerin anlaşamaması yüzünden “havlu atmayı düşündüğünü” kaydetti. Portekizli başkan, bu hareketin “yapmacık kaçacağı” için vazgeçtiğini belirtti. Derginin, Barroso’ya tartışmalar yüzünden görevinden ayrılmayı düşünüp düşünmediğine yönelik sorusuna, “Bazen insan bunu düşünüyor. Bunu ilk defa söylüyorum. Üye ülkelere ‘ya ortak iyiliğimizi düşünürüz ya da...’ demeyi düşündüm ama yapmacık olacağını düşünüp vazgeçtim” dedi. AB Komisyonu Başkanı Barroso, istifayı tekrar düşünebileceğini de sözlerine ekledi. Derginin, 2009’dan sonra görevine devam etmek isteyip istemediğine yönelik sorusuna Portekizli başkan, “Bu konu daha sonra konuşulmalı.” dedi.

/ BRÜKSEL

24.11.2007


 

DTP’nin kapatma dâvâsına kabul

DTP’nin kapatılmasına ilişkin dâvâda ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, iddianamenin kabulüne karar verdi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının DTP’ye uygulanmasını istediği yaptırımlarla ilgili ise bir karar alınmadığını, tedbir taleplerinin daha sonra ele alınacağını söyledi.

Anayasa Mahkemesi heyeti, bugünkü toplantısında kapatma davasına ilişkin ilk incelemeyi yaptı. Toplantıya ilişkin açıklama yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Anayasa Mahkemesi heyetinin dün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DTP’nin kapatılması talebiyle yaptığı müracaatı ve bu amaçla gönderdiği iddianameyi ele aldığını bildirdi.

Paksüt, ‘’Yapılan görüşmede iddianamenin kabulüne karar verilmiştir. Bundan sonra yargı süreci bilinen usuller çerçevesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu, Anayasa Mahkemesi’nin Görevleri ve Yargılama Usulleri Hakkındaki kanun hükümleri çerçevesinde devam ettirilecektir’’ diye konuştu.Bir soru üzerine Paksüt, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın DTP’ye uygulanmasını istediği yaptırımlarla ilgili bugün bir karar alınmadığını ifade ederek, ‘’Tedbir talepleri daha sonra ele alınacak. Dün bu konuyla ilgili bir karar verilmedi. Daha ayrıntılı hukuki inceleme yapacağız. Bu inceleme ışığında önümüzdeki dönemde tedbir talepleri hakkında da karar vereceğiz’’ dedi.

‘’Bu süreçten sonra DTP’nin ön savunma süresi ne zaman başlayacak?’’ sorusuna karşılık Paksüt, iddianamenin kendilerine tebliğinden itibaren sürenin başlayacağını kaydetti. Paksüt, başka bir soruyu yanıtlarken de kabul edilen iddianamenin tensip tutanağının imzalanmasıyla birlikte tebliğe çıkarılacağını söyledi. Paksüt, ‘’Ama ellerine ne zaman, hangi tarihte geçer onu bilemeyiz. Ellerine geçtiği tarihten itibaren süreleri başlar’’ dedi. Tensip tutanağı ile birlikte iddianamenin tebliğe çıkmasının teknik konular olduğunu belirten Paksüt, ‘’Bugün olmazsa önümüzdeki hafta çıkarılabilir’’ dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir siyasi partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine açılan davalarda, ‘’ceza davası’’ prosedürü izleniyor.

Hazırlanacak tensip tutanağında kapatma davası sürecinde izlenecek yöntem belirlenecek. Bu yöntem ile birlikte iddianame, ön savunmanın verilmesi için DTP’ye gönderilecek.DTP’nin, yasal bir aylık süre içinde ön savunmasını vermesi gerekiyor. Bu sürenin uzatılması için yapılabilecek başvuruyu, Anayasa Mahkemesi karara bağlayacak. Ön savunmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü sunacak. Bu görüş, DTP’ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, DTP yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar. Bütün bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı DTP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek.

Raporun, Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir toplantı günü belirleyecek. Üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar.

DTP hakkındaki kapatma davasını, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması halinde 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak. Anayasa’da son yapılan değişiklikle bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7’sinin oyu gerekecek.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Demirtaş'a 301'den dâvâ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘’1 Eylül Dünya Barış Günü’’ nedeniyle yayımlanan bildiri ile ilgili olarak, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Nurettin Demirtaş ve partinin MYK üyesi Selma Irmak hakkında, ‘’Cumhuriyeti ve Devletin askeri teşkilatını alenen aşağılama’’ suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle dava açtı.

Alınan bilgiye göre, Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP tarafından ‘’1 Eylül Barış Günü’’ nedeniyle yayımlanan bildiriye ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.

Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan tarafından açılan davanın iddianamesinde, Demirtaş ve Irmak’ın, ‘’1 Eylül Barış Günü’’ nedeniyle DTP adına hazırladıkları bildiriyi, haber ajansları aracılığıyla kamuoyuna duyurdukları kaydedildi. İddianamede, söz konusu bildiride, ‘’Ülkemizin bir bölümünde şiddetli imha operasyonları yapılmakta, barışın yolunu döşemek için geliştirdiğimiz tüm çabalarımız askeri operasyonlarla tahrip edilmektedir’’ şeklinde ifadelerin yer aldığı hatırlatıldı. Bildiride, o tarihlerde Şırnak’ın Uludere ilçesinde yapılan operasyonda 11 teröristin ölü olarak ele geçirilmesi kastedilerek, ‘’Cenazelerin çeşitli bahaneler öne sürülerek ailelerine verilmemesi, operasyonda kimyasal silah kullanıldığı iddiasını güçlendirmektedir’’ ibaresinin de kullanıldığı belirtildi.

Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesine sunulan iddianamenin kabul edildiği, Demirtaş ve Irmak’ın yargılanmalarına önümüzdeki günlerde başlanacağı öğrenildi.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Karayılan ve Bayık bilmecesi

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, terör örgütü PKK’nın liderlerinden Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın yakalandığı iddialarına ilişkin olarak herhangi bir bilgisi bulunmadığını söyledi.

Adalet Bakanı Şahin, İngiltere Adalet Bakanı Jack Straw’u kabulünde gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. DTP hakkında açılan kapatma dâvâsı ile ilgili olarak ise Bakan Şahin, davanın açıldığını, bu sebeple açıklama yapamayacağını, ancak Meclis Başkanı Köksal Toptan ve Ankara Barosu’nun görüşlerini olumlu bulduğunu kaydetti. Adalet Bakanı, Karayılan ve Bayık’ın yakalandığı iddialarına ilişkin olarak herhangi bir bilgisi bulunmadığını söyledi.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Yayınevi cinayetinde ilk duruşma yapıldı

Malatya’da bir yayınevinde 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.

5 sanık için müebbet hapis cezası talep edilirken, sanıklar ve avukatları ifade vermek ve savunma yapmak için hazır olmadıklarını bildirdiler. Duruşma, 14 Ocak 2008 tarihine ertelendi. Davanın ilk duruşması yaklaşık 4,5 saat sürdü. Duruşmaya tutuklu 5 sanık tutuksuz sanıklar, sanık avukatları, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Sorumlusu Jeffrey Collins, AB Türkiye Büro Sorumlusu AB Delegasyonu ve AB Rapor Sorumlusu Sema Kılıçer, maktül yakınları, tanıklar müşteki avukatları katıldı.

/ MALATYA

24.11.2007


 

Doğu’da kar ve yağış uyarısı

Van, Hakkari, Şırnak, Bitlis ve Ağrı çevrelerinde yoğun kar yağışı; Siirt ve Iğdır çevrelerinde etkili yağmur bekleniyor.

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, yapılan son meteorolojik değerlendirmelere göre Van, Hakkari, Şırnak, Bitlis ve Ağrı çevrelerinde yoğun kar yağışı; Siirt ve Iğdır çevrelerinde etkili yağmur beklendiğinden, yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı ilgililerin ve vatandaşların tedbirli olmaları gerektiği kaydedildi.

/ ANKARA

24.11.2007


 

İmar affı diye bir şey yok

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, hükümetin imar affı hazırladığı yönündeki iddialara net cevap verdi, “İmar affı diye bir şey yok.”

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, Antalya’da devam etmekte olan ‘Tapu Kadastro ve Harita Sektöründe Yurt Dışı İlişkileri Geliştirme Toplantısı’na katıldı. Toplantı çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Özak, hükümetin imar affı çıkarmaya hazırlandığı yönündeki iddialara cevap verdi: “İmar affı diye bir şey yok. İmar affı bizden önce oldu. Biz şunu söylüyoruz. İmar affına Türkiye’de gerek yok. Doğru da değil. Çünkü bu adaletsizlik getiriyor.”

İmar affının Türkiye’ye yakışmayan bir konu olduğuna değinen Bakan Özak, imar affı olmadan dönüşüm alanlarının sağlanması gerektiğini ifade etti. Binaların depreme dayanıklı hale getirilerek, çağdaş görüntüye kavuşturulması gerektiğini savunan Özak, “Kabul etsek de ekmesek de kaçak yapılar Türkiye’nin gerçeği. İmar affı getirmeden bu dönüşümü yapmamız gerekiyor” dedi.

Kat mülkiyeti yasasında, binaların güçlendirilmesiyle ilgili yaşanan bir takım sıkıntıların aşılmış olmasına karşın sorunlar çıkabileceğine işaret eden Özak, başta Marmara bölgesi olmak üzere kaçak ve depreme dayanıksız binalarda dönüşüm yapılacağını ancak bunun bir af olmayacağını yineledi. Özak, bu yolla afet riski bulunan bölgelerde can ve mal kaybını azaltmayı amaçladıklarını kaydetti. Özak, konunun mecliste tartışılacağını söyledi. Deprem söylentilerinin artmış olmasını doğru bulmadığını da dile getirerek “Bir hocamızın çıkıp televizyonda, işte ‘deprem var, yaklaşıyor’ demesi etik açıdan doğru değil. Türkiye’de yüzyıldır deprem var ama şu gün olacak demek doğru değil.” diye konuşan Özak, İstanbul’a erken uyarı sistemi kurulacağı bilgisini verdi.

/ ANTALYA

24.11.2007


 

Aile içi şiddet plânı hazır

Kadına yönelik aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için yayımlanan Başbakanlık Genelgesi ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Projesi kapsamında ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğiyle KSGM tarafından hazırlanan planda, farkındalık ve zihniyet dönüşümü oluşturulması, kadının statüsünün güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından hazırlanan ‘’Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı: 2007-2010’’a göre TBMM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulması öngörülüyor.

Kadına yönelik aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için yayımlanan Başbakanlık Genelgesi ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Projesi kapsamında ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğiyle KSGM tarafından hazırlanan planda, farkındalık ve zihniyet dönüşümü oluşturulması, kadının statüsünün güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor.

KSGM ile işbirliği yapacak Bakanlık ve kuruluşlara yer verilen planda, çalışma ve sosyal hayatta alınacak tedbirler ve gerçekleştirilecek çalışmalarla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amaçlanıyor.

Edinilen bilgiye göre, planda, uzun vadede (2010 yılına kadar) TBMM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulması ve Eşitlik Çerçeve Yasası çıkarılması öngörülüyor.

Avrupa Birliği (AB) direktifleri çerçevesinde çocuk bakım sorumluluğunun anne ve baba arasında paylaşılması amacıyla ebeveyn izni konusunda yasal düzenleme yapılacağı ifade edilen plana göre, Millî Eğitim Bakanlığınca (MEB), kız çocuklarının okullulaşmasını arttırabilmek amacıyla uygulanan özel tedbirlerin yanı sıra Bakanlık burslarından kız çocuklarının daha fazla yararlanması için özel düzenleme yapılacak, kız çocuklarını eğitime kazandırmak için yatılı pansiyonlu hizmetler sağlanacak.

Ayrıca, okul öncesi ve temel öğretimde toplumsal cinsiyet duyarlılığının gözetilmesi ve bu duyarlılığın ders programlarında, hayat becerileri kapsamında edinilmesi için çalışmalar yürütülecek.

Plana göre, gerçekleştirilmesi öngörülen diğer çalışmalar şöyle:

Kadının çalışma hayatına girişte ve çalışma hayatında karşılaştığı her türlü ayrımcılığa karşı gerekli tedbirler alınacak.

Kadınlara yönelik istihdam garantili meslek edindirme kursları, iş piyasasında ihtiyaç duyulan alanlarda çeşitlendirilerek artırılacak.

Çalışma hayatında yönetici konumundaki kadınların sayısının artırılması için gerekli destek sağlanacak. Kadın öğretmenlerin ve eğitimcilerin, MEB’in her düzeyinde eğitim yöneticisi konumlarına getirilmesini sağlayacak özendirme ve düzenlemeler yapılacak.

Kadın konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının proje hazırlama, yürütme ve kaynak bulma konularındaki kapasiteleri geliştirilecek.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Gazeteciler: Yıpranma payı geri getirilsin

12 basın meslek örgütünün yöneticileri, Bakan Çelik’i ziyaret ederek, taslakla ilgili görüş ve beklentilerini ilettiler.

Basın meslek örgütleri tarafından Çelik’e sunulan raporda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Taslağın aralarında gazetecilerin de bulunduğu bir grup sigortalının yıpranma hakkını ortadan kaldırdığı belirtildi. Benzer bir girişimin, Sosyal Güvenlik Yasası’nın ilk gündeme geldiği tarihlerde de denendiği hatırlatılan raporda, yapılan görüşmeler sonunda, yıpranma hakkının eskiden olduğu gibi aynen muhafaza edildiği ifade edildi. Raporda, ‘’Şimdi, yıpranma hakkını ortadan kaldırma niyetinin yeniden taslağa dahil edilmesinin gerekçesinin izahı mümkün değildir’’ denildi.

Raporda, ‘’Taslakla, daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanun hükümlerinde, iptal gerekçeleri doğrultusunda düzenlemeler yapılması beklenirken, bunun ötesine geçilerek, çalışanların mevcut haklarında kayıplara yol açan vahim bir hataya düşüldüğü kanaatindeyiz’’ görüşüne yer verildi.

Raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu: ‘’Her şeyden önce, yıpranma hakkı gazetecilere tanınmış bir imtiyaz değildir. 25-30 yıllık çalışmaları karşılığında basın emekçilerinden, diğer işçilerden farklı olarak her ay 3 puan daha fazla SSK primi kesilmektedir. Yıpranma hakkının prim karşılığı, medya sahiplerince karşılanmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerine göre, gazetecilik iş kolunda 15 bin 640 işçi çalıştığı dikkate alınırsa, asgari ücret üzerinden her ay en az 274 bin 482 YTL, sektörde ortalama maaşların 2 bin 200 YTL düzeyinde olduğu kabul edildiği takdirde ise her ay ortalama 1 milyon 32 bin 240 YTL prim fazlası ortaya çıkmaktadır. Yıpranma hakkının ortadan kaldırılması durumunda, Sosyal Güvenlik Kurumu her ay yaklaşık 1 milyon YTL primden mahrum kalacağı gibi, arada oluşan fark da medya sahiplerine rant olacaktır.’’

Devleti sigorta primlerinden mahrum eden ve çalışanları hak kaybına uğratan düzenlemelere gitmek yerine, gazetecilik iş kolundaki kayıt dışı işçiliği azaltma konusunda bakanlık ile işbirliği içinde olmanın daha yararlı olacağı vurgulanarak, bu kapsamda yasalarda sendikal örgütlenmeyi teşvik edici düzenlemeler yapılmasının önemi belirtildi. Raporda, yeni sistemde, emeklilikte yaş sınırları da artırıldığı için erken yaşta emekliliğin söz konusu olamayacağı kaydedildi. Basın meslek örgütleri tarafından sunulan rapora, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği, Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası imza koydu.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Denizli mevlide hazır

Denizli’de yarın “Peygamberimiz (a.sm) başta, bütün ehl-i iman, hassaten Bediüzzaman Said Nursî ve merhum talebelerinin, hususan Hasan Feyzi Yüreğil ile Hâfız Ali Ergün’ün ve ayrıca şehitlerimizin ruhlarına ithafen okutulacak olan Hatm-i Kur’ân ve Mevlid-i Şerif için hazırlıklar tamamlandı.

Denizli Merkez Ulu Camiindeki mevlide gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular ile Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı’nın da katılması bekleniyor. Mevlidi İhsan Atasoy ve ekibi okuyacak. Mevlidi dinlemek isteyen hanımlara yer ayrılırken, Denizli hapsinin bir meyvesi olan “Meyve Risâlesi” ve Hafız Ali ile Hasan Feyzi Yüreğil’i anlatan kitapçığın mevlide katılanlara ücretsiz dağıtılacağı öğrenildi. Yarın öğle namazını müteakip başlayacak olan mevlid programı ikindi namazına kadar devam edecek. Hanımların hazırladığı gıda kermesi ve kitap sergisi ile gelenlerin ihtiyaçları karşılanacak.

Mehmet CEBE / DENİZLİ

24.11.2007


 

Deniz Feneri’nden Bangladeş’e yardım

Deniz Feneri Derneği, Sidr kasırgasının vurduğu Bangladeş’e insani yardımda bulundu.

Deniz Feneri Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada, Derneğin, Sidr kasırgasının vurduğu Bangladeş’te meydana gelen sel sonrası hemen harekete geçtiği bildirildi. Deniz Feneri Derneği, 20 ayrı bölgede yüz binlerce evin sular altında kaldığı, milyonlarca insanın yardıma muhtaç durum düştüğü ülkede, ilk etapta mobil klinik ve geçici barınma hizmetleri ile afetzedelere destek verdi. Ayrıca temiz su, gıda, battaniye gibi ihtiyaç malzemeleri Bangladeş halkına dağıtılmaya başlandı.

Yeni Asya / İSTANBUL

24.11.2007


 

Numara taşıma, 2008’in ilk yarısında

Sun Türkiye Genel Müdürü Özhan Toktaş, 2008 yılının ilk altı ayında numara taşınabilirliği konusunda sonuç alınabileceğini tahmin ettiğini bildirdi.

Toktaş, numara taşınabilirliği konusunun güncel olduğunu belirterek bu konuda çeşitli kurum ve firmaların çalışmalarını hızlandırdığını ifade etti.

Turkcell’in numara taşınabilirliğine ‘’sıcak bakmazken’’ Avea ve Vodafone’un ‘’numara taşınabilirliğini istediğini’’ belirten Toktaş,

‘’Her iki tarafın da kendince haklı nedenleri olduğunu’’ belirtti. Toktaş, ‘’Benim tahminim; 2008’in ilk altı ayında numara taşınabilirliği konusunda sonuç alınır’’ dedi.

/ ANKARA

24.11.2007


 

Türk gencin projesi dünyayı değiştirecek

Amerika’da dünyayı değiştirecek 6 fikir arasında genç Türk bilim adamı Cafer Yavuz’un projesi de sayıldı.

Ünlü magazin dergisi Esquire tarafından yapılan listeye giren, “The pollution magnet/ Kir mıknatısı” adlı proje ile içme sularındaki kirlilik çok ucuz ve basit bir metotla temizleniyor. Buluşun hayata geçmesi halinde milyonlarca insan daha temiz su içebilecek.

Bangledeş’te her yıl 82 milyon insanın arsenikli suyun sebep olduğu kanserden öldüğünü belirten dergi, Türk bilim adamı Cafer Yavuz’un da aralarında bulunduğu Profesör Vicki Colvin başkanlığındaki ekibin, suyu temizlemek için yeni, kolay ve ucuz bir yöntem bulduğunu yazdı.

Hiç elektrik kullanılmadığı için köydeki insanların bile rahatlıkla kullanabileceği metot, şu anda kullanılan yöntemlerden çok daha etkili. Devletin değiştirmesine bağlı olarak yeni suyu temizleme metodunun beş yıl içinde küreselleşebilir.

24.11.2007


 

Vali Avuç'tan Facebook'a suç duyurusu

Bingöl Valisi Vehbi Avuç, sosyal etkiletişim ve tanıtım sayfası Facebook’a bilgisi dışında üye yapıldığı, tanıtım sayfasında cinsel içerikli ve AKP karşıtı gruplara üye olarak gösterildiğini belirterek, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.

Bingöl Valiliği’nden alınan bilgiye göre, ww.facebook.com sitesinde, kimliği henüz belirlenemeyen kişi tarafından Vali Avuç adına tanıtım sayfası oluşturuldu. Sayfanın eğitim bölümünde, Avuç’un 1968 yılında hukuk fakültesi eğitimini tamamladığı, iş bölümünde ise meslek olarak ‘’vali’’ olduğu belirtiliyor.

Vali Avuç, söz konusu sayfada ayrıca cinsel içerikli ve AKP karşıtı gruplara da üye olarak gösteriliyor.

Makamında çekilmiş 1 adet fotoğrafı yer alan Vali Avuç’un arkadaş listesine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da alındığı belirtildi. Vali Avuç, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, söz konusu sitedeki tanıtım sayfasının bilgisi dışında hazırlandığını ve ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Şahsi bilgileri ve fotoğrafının Bingöl Valiliği’ne ait web sitesinden alınmış olabileceğini ifade eden Avuç, şunları kaydetti: ’’Sitede saçma sapan gruplara da destek verdiğim gösterilmiş. Benim adıma hazırlanan böyle bir sayfada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da arkadaş listesine alınmış olması, bu işin başkaları tarafından tasarlandığını açıkça ortaya koyuyor. İlgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk.’’

/ ERZURUM

24.11.2007


 

5 asırlık hatim geleneği

Erzurum Müftü Yardımcısı Mustafa Baytar, 1500’lü yıllarda Erzurum’da yaşayan ‘’Pir Ali Baba’’ adlı kişinin vakfıyla başlayan 1001 hatim okuma geleneğinin, millî ve manevî değerlere verilen kıymet açısından önemli olduğunu belirterek, 14 Kasımda başlanan hatimlerin 14 Aralıkta sona ereceğini söyledi.

Geçen yıl 6 bini aşkın hatim okunduğunu bu yıl ise okunan hatim sayısının 10 bini bulacağını tahmin ettiğini kaydeden Baytar, ‘’1500’lü yıllarda Erzurum’da yaşayan Pir Ali Baba adlı kişinin çeşitli gayrimenkullerini vakfetmesiyle başlanan gelenek 500 yıldır sürdürülüyor. 500 yılı aşkın süren bu geleneği gelecek nesillerin de aksatmadan sürdüreceklerini düşünüyorum’’ dedi.

Baytar, hatimlerinin Erzurum il genelindeki camilerde ve Kur’ân kurslarında okunduğunu ifade etti.

BAŞLAMA TARİHİ KESİN BİLİNMİYOR

Baytar, 1001 hatim okuma geleneğinin hangi tarihte başladığının tam olarak bilinmediğini fakat Pir Ali Baba’nın çeşitli vakfiye kayıtlarına göre 1500’lü yıllarda başlatıldığının anlaşıldığını söyledi.

1. Dünya Savaşı sırasında 1001 hatim okuma geleneğine bir süre ara verildiğini anlatan Baytar, 1939 yılında Erzincan’da yaşanan deprem felâketinin ardından dönemin Erzurum Müftüsü Muhammet Sadık Solakbay’ın girişimleriyle bu geleneğin tekrar başlatıldığını hatırlattı.

Erzurum’daki tarihi Lalapaşa Camisi İmam Hatibi Fahri Gümüş de 1001 hatimleri ‘’manevi bir sigorta’’ olarak değerlendirerek, ‘’Bu yıl okunan 1001 hatimlerin duâsını 14 Aralıkta camimizde yapacağız’’ dedi.

DEPREM İÇİN BAŞLATILMIŞ

1001 hatim geleneğinin başlatılmasıyla ilgili rivayete göre, devrinin en zengin kişilerinden olan ve âlim kişiliği ile bilinen Pir Ali Baba, o dönemlerde yaşanan bir deprem sebebiyle ‘Eğer her yıl 1001 hatim okursanız, Allah-ü Teâlâ bu memleketi hususiyetle zelzeleden korur’ diyerek, 1001 hatimleri başlatmış. Pir Ali Baba, sahip olduğu 8 köyden 4’nün gelirini hatimlerin okunması için vakfetmiş.

/ ERZURUM

24.11.2007


 

4. oyuncak kampanyası devam ediyor

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü’nün öncülüğünü yaptığı 4. oyuncak kampanyasına bağışlar devam ediyor.

12 Kasım 2007’de başlayan ve sorumluluğunu Mustafakemalpaşa Anaokulu’nun üstlendiği kampanyaya, merkezi Bursa’da bulunan BURPA A.Ş.’den bir araba dolusu oyuncak geldi. Okul öncesi eğitime dikkat çekmek, toplanan oyuncakları köy İlköğretim okullarında ihtiyacı olan anasınıfı öğrencilerine ulaştırmak amacı ile başlatılan kampanyaya ilçe esnafının da destek vermesi bekleniyor.

‘Çocuklar oynamadığınız oyuncakları bize ulaştırın’ sloganıyla yola çıkılan kampanya hedefinin ulaşılabilecek okul, veli her yer olduğunu belirten Anaokulu Müdürü Murat Güleç, toplanan oyuncakları Kurban Bayramı öncesi çocuklara bayram hediyesi olarak dağıtmayı planladıklarını söyledi.

/ BURSA

24.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri