Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

‘Ölürsem sorumlusu Müşerref’ demişti

Pakistan’ın Ravalpindi şehrinde dün öldürülen muhalif lider Benazir Butto’nun Pakistan’da başına birşey gelmesi halinde bunun sorumlusunun Devlet Başkanı Pervez Müşerref olacağını söylediği ileri sürüldü.

Amerikan CNN televizyon kanalı, Butto’nun Amerikalı sözcüsü Mark Siegel’e gönderdiği bir elektronik postada, ‘’Pakistan’da başıma birşey gelirse, sorumlusu Müşerref’tir’’ yazdığını ortaya çıkardı.

Haberde, Butto’nun söz konusu mesajda, ‘’Kabadayıları, bana kendimi tehlikede hissettiriyorlar’’ dediği ve kendisinin talep ettiği ancak Müşerref tarafından sağlanmayan güvenlik tedbirlerini ayrıntılarıyla anlattığı belirtildi. Butto’nun, Karaçi’de kurtulduğu saldırıdan bir hafta sonra, 26 Ekimde yazdığı mesajda, ‘’özel ya da camları filtreli araçların ya da beni korumak için dört araçlık bir polis eskortunun kullanılmasının yasaklanması onun onayı olmadan mümkün değil’’ dediği belirtilen haberde, İslâm ve Batı hakkında bir kitabın redaksiyonu için kendisiyle birlikte çalışan Mark Siegel’den, öldürülmesi halinde bu mesajı kamuya açıklamasını istediği de kaydedildi. Siegel de CNN’ye verdiği demeçte, Butto, ‘’talep ettiği güvenlik tedbirlerinin kendisine verilmemesinden çok endişeli olduğunu söyledi’’ dedi ve ‘’O sadece eski bir başbakan olarak hakkı olanı istedi. Ancak istedikleri reddedildi’’ diye konuştu. Siegel, Butto’ya sağlanan güvenliğin yetersiz olduğunu belirtirken, Pakistan’ın ABD’deki Büyükelçisi Mahmud Ali Durrani ise bu açıklamaları reddetti ve ‘’Pakistan hükümeti, gereken bütün güvenliği sağlamıştır’’ dedi.

/ WASHINGTON

29.12.2007


 

Cenazeye binlerce kişi katıldı

Pakistan’ın suikasta kurban giden eski başbakanı Benazir Butto, Sindh eyaletinin Garhi Hodabahş köyünde, aile kabristanında toprağa verildi. Butto’nun naaşı, Ziya ül Hak askerî rejiminde idam edilen babası Cumhurbaşkanı ve Başbakan Zülfikar Ali Butto’nun kabrinin yanına defnedildi.

Butto’nun naaşı, Ziya Ül Hak askeri rejiminde idam edilen babası Cumhurbaşkanı ve Başbakan Zülfikar Ali Butto’nun kabrinin yanına defnedildi. Benazir Butto’nun yaptırdığı beyaz mermer anıt mezarda Butto’nun erkek kardeşleri Murtaza ve Şahnavaz’ın da kabirleri bulunuyor. Cenaze törenine traktörler, otobüsler ve diğer araçlarla gelen yüz binlerce kişi katıldı.

Butto’nun cenazesi önce, ailesinin Sindh eyaletinin Larkana bölgesindeki Naudero kasabasında bulunan evine, buradan da ambulansla kasabanın 5 kilometre kadar uzağındaki Garhi Hodabahş’taki anıt mezara götürüldü. Ağıtlar yakarak dövünen yaslı binlerce kişi Butto’nun evinin çevresindeki sokakları da doldurdu. Kalabalıktan bazıları “Benazir ölmedi, Butto ölmedi”, “Kaç Butto öldürürseniz öldürün her evden bir Butto çıkacak” diye bağırarak, tepkilerini dile getirdi.

Üç çocuğuyla birlikte dün Dubai’den gelen eşi Asıf Ali Zerdari ise Butto’nun lideri olduğu Pakistan Halk Partisi’nin yeşil, kırmızı ve siyah renkli bayrağına sarılı tabutunun yanı başından ayrılmadı.

/ İSLAMABAD

29.12.2007


 

Çıkan olaylarda 19 kişi öldü

akistan’ın eski başbakanlarından Benazir Butto’nun öldürülmesinin ardından ülkede çıkan olaylarda 19 kişinin öldüğü bildirildi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Butto’nun ölümünü izleyen saatlerde sokaklara taşan olaylar, yangınlar ve çatışmalarda 19 kişinin öldüğünü söyledi. Ölü sayısının ilerleyen gün ve saatlerde artabileceği belirtiliyor.

/ İSLAMABAD

29.12.2007


 

İçişleri Bakanlığı: El Kaide olabilir

Pakistan İçişleri Bakanlığı, eski başbakanlardan Benazir Butto suikastının arkasında El Kaide’nin olması ihtimali bulunduğunu açıkladı.

Pakistan’da yayın yapan ARY özel kanalındaki haberde, El Kaide’nin saldırıyı üstlendiği belirtilmiş, İçişleri Bakanlığı ise suikastta El Kaide bağlantısından haberdar olmadığını açıklamıştı.

/ İSLAMABAD

29.12.2007


 

Seçimleri erteleme planı yok

Pakistan’da geçici hükümetin Başbakanı Muhammed Miyan Soomro, genel seçimlerin 8 ocakta yapılması planında henüz bir değişiklik olmadığını söyledi.

Muhammed Miyan Soomro, düzenlediği basın toplantısında, seçimlerin ertelenmesi yönünde karar alınması durumunda bunun bütün siyasi partilerle görüşülerek alınacağını kaydetti.

/ İSLAMABAD

29.12.2007


 

Kriz bölgeyi tehdit ediyor

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Pakistan’ın eski başbakanlarından Benazir Butto’nun suikasta kurban gitmesinin ardından oluşan krizin artık bölgenin istikrarını tehdit ettiğini söyledi.

Fransız özel radyo istasyonu Europe 1’e demeç veren Kouchner, “Bu, bölgenin istikrarını tehdit eden çok ciddi bir kriz ve daha da yayılabilir” dedi. 8 ocakta yapılması öngörülen seçimlerin ülkenin istikrarı için temel oluşturduğunu kaydeden Kouchner, seçimlerin aynı zamanda, dünyanın geri kalanı ve Afganistan’da askerleri bulunan Fransızlar için de önemli olduğunun altını çizdi. 160 milyon nüfuslu bir nükleer güç olan Pakistan, Butto’nun öldürülmesinin ardından istikrar konusundaki endişelerle 8 Ocakta seçime gidiyor.

/ PARİS

29.12.2007


 

Terörün kurbanı Pakistan

Pakistan’ın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Faruk Amil, Pakistan’ın kendisinin halen terör kurbanı bir ülke olduğunu söyledi.

Amil, BM Güvenlik Konseyi’nin, Pakistan muhalefet lideri ve eski başbakanlardan Benazir Butto’ya yapılan suikastı şiddetle kınadığı toplantının ardından gazetecilere bir açıklama yaptı. Amil, Pakistan’ın “şokta olduğunu’’ ve Benazir Butto’ya düzenlenen suikastın Pakistan halkı için büyük bir trajedi olduğunu vurguladı. Ülkede 3 günlük ulusal yas ilân edildiğini anımsatan Amil, Pakistan halkı ve hükümetinin hep birlikte suikastı kınadığını ve Pakistan’ın kendisinin halen terör kurbanı bir ülke olduğunu ifade etti.

/ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

29.12.2007


 

Son 23 yılın siyasî suikastleri

Pakistan’da önceki gün öldürülen eski başbakan Benazir Butto gibi birçok siyasetçi, son yıllarda düzenlenen suikastlarda vefat etti.

Son 23 yılda suikasta giden siyasetçilerden bazıları şunlar:

14 Şubat 2005: Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri, Beyrut’ta bombalı araçla düzenlenen saldırıda vefat etti. Saldırıda toplam 23 kişi öldü.

12 Mart 2003: Sırbistan Başbakanı Zoran Cinciç, Belgrad’da hükümet binasının girişinde uğradığı suikastta öldürüldü.

1 Haziran 2001: Nepal Kralı Birendra ve kraliyet ailesinden 9 kişi, Katmandu’da veliaht prens Dipendra tarafından öldürüldü. Veliaht Prens Dipendra, olaydan kısa süre sonra intihar etti.

16 Ocak 2001: Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Laurent-Desire Kabila, Kinşasa’da korumalarından birinin düzenlediği saldırıda öldürüldü.

27 Ekim 1999: Ermenistan Başbakanı Vazgen Sarkisyan ve 7 siyasetçi, Parlamento binasına düzenlenen saldırıda vefat etti.

9 Nisan 1999: Nijer Devlet Başkanı İbrahim Bare Mainassara, Niamey’de korumasının silâhlı saldırısında öldürüldü.

4 Kasım 1995: İsrail Başbakanı İzak Rabin, Tel Aviv’de, aşırı sağcı Yigal Amir tarafından vurularak öldürüldü.

6 Nisan 1994: Ruanda’nın Başşehri Kigali’de içinde bulundukları arabanın havaya uçması sonucu Hutu etnik çoğunluğuna mensup Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana ve Burundi Devlet Başkanı Cyprien Ntaryamira öldü.

21 Ekim 1993: Burundi Devlet Başkanı Melchior Ndadaye, darbe girişimi sırasında öldürüldü.

1 Mayıs 1993: Sri Lanka Devlet Başkanı Ranasinghe Premadasa, Kolombo’da düzenlenen intihar saldırısında öldürüldü.

21 Mayıs 1991: Indira Gandhi’nin oğlu eski başbakan Rajiv Gandhi, Tamil gerillaları tarafından düzenlenen saldırıda vefat etti.

10 Eylül 1990: Liberya Devlet Başkanı Samuel Doe, isyancılar tarafından öldürüldü.

22 Kasım 1989: Lübnan Devlet Başkanı Rene Muavid, göreve getirilmesinden 17 gün sonra öldürüldü.

28 Şubat 1986: İsveç Başbakanı Olof Palme, Stockholm’da düzenlenen suikastta öldürüldü.

31 Ekim 1984: Hindistan Başbakanı Indira Gandhi, Yeni Delhi’de düzenlenen suikastta vefat etti.

/ PARİS

29.12.2007


 

Vatikan’da Müslüman-Hıristiyan buluşması

Roma Katolik Kilisesi’nin ruhanî lideri Papa 16. Benediktus’a Ürdün Prensi Gazi uhammed bin Tallal öncülüğünde ortak mektup yazan Müslüman aydın ve bilginleri temsil edecek olan bir heyet, Şubat sonu veya Mart başında Vatikan’ı ziyaret edecek.

Amman’daki Aal-al Beyt İslâm Düşüncesi Enstitüsü Başkanı Prens Gazi Muhammed bin Tallal, Vatikan yetkililerinin dâvet mektubuna verdiği cevapta, Müslüman aydın ve bilginleri temsil edecek bir heyetin Papa 16. Benediktus’la Vatikan’da görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. İslâm dünyası ile Roma Katolik Kilisesi arasındaki ilişkiler açısından önem taşıdığı belirtilen bu buluşmanın, Şubat sonu veya Mart başında gerçekleştirilmesi konusunda taraflar arasında mutabakat sağlandığı öğrenildi.

Edinilen bilgilere göre, Gazi Muhammed bin Tallal başkanlığındaki heyetin diğer üyeleri, Papa 16. Benediktus’a dünya barışı için hep birlikte çalışma çağrısında bulunma amacıyla kaleme alınan 13 Ekim 2007 tarihli ortak mektubu imzalayan 138 Müslüman aydın ve bilgin arasından seçilecek.

Gazi Muhammed bin Tallal, Papa’nın dâvetini kabul ettiklerini bildirmek için Vatikan yetkililerine gönderdiği mektupta, Müslümanlar ve Hristiyanlar arasındaki görüş ve inanç farklılıklarının da tabiî karşılanması gerektiğine işaret ederek, “Diyalog, zaten kendi tanımı gereği, aynı değil, farklı görüşleri olanlar arasında söz konusu olabilir” dedi. Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında tam anlamıyla bir teolojik ittifakın mümkün olamayacağına da değinen Gazi Muhammed bin Tallal, “Önemli olan, müttefik olduğumuz konular üzerinde işbirliği yapmayı ve ortak tavır sergilemeyi başarmaktır” ifadelerini kullandı.

Papa 16. Benediktus’a 2006 yılında yazılan ilk ortak mektup, Papa’nın İslâm’ı şiddetle özdeşleştiren Regensburg konuşmasına kibar ve nazik bir cevap niteliği taşıyordu. 13 Ekim’de yazılan ikinci ortak mektupta ise Müslüman aydın ve bilginler, Papa 16. Benediktus’a dünya barışı için birlikte çalışma çağrısında bulunmuşlardı. Alman Papa 16. Benediktus, geçen Kasım ayında Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Tarcisio Bertone aracılığıyla Ürdün Prensi Gazi Muhammed bin Tallal’a hitaben yazdığı cevap mektubunda, kendisine yazılan ortak mektuptan memnuniyetini dile getirerek, Müslüman aydın ve bilginleri temsil edecek bir heyeti Vatikan’da kabul etmekten mutluluk duyacağını belirtmişti.

/ VATİKAN

29.12.2007


 

İngiltere’yi itirafa zorlayan rüya

İngiliz hükümetinin, bir gazetecinin gördüğü rüyayı anlatan bir makale yazması sebebiyle 1974’te nükleer deneme yapıldığını itiraf etmek zorunda kaldığı ortaya çıktı.

Gizliliği kalkan İngiliz Ulusal Arşivlerine göre, dönemin başbakanı Harold Wilson, Mayıs 1974’te ABD’deki Nevada Çölü’nde nükleer deneme yapıldığını kesinlikle gizli tutmak istiyordu, ancak Daily Express muhabiri Chapman Pincher, gördüğü bir rüyayı kaynak alarak, olayın ortaya çıkmasına sebep oluyor. Arşivlere göre, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Crispin Tickell, durumu başbakanlık makamına rapor ediyor ve “İster inanın ister inanmayın ama Ellison’ın kaynağı kendisinden başkası değil” ifadesini kullanıyor. Tickell’ın kaleme aldığı rapora göre, avlanmak için İskoçya’da bulunan gazeteci gördüğü kâbusu arkadaşlarına anlatıyor. Gazeteci rüyasında İngiltere’nin yaptığına emin olduğu bir nükleer deneme gördüğünü arkadaşlarına iletiyor. Arkadaşları ise bu kötü rüyayı unutmasını ve yeniden ava çıkmasını söylüyor. O da 3 gün daha avlanıyor. Ama Londra’ya dönüşünde Savunma Bakanlığından tanıdıklarını arayıp, “İngiltere’nin nükleer deneme hikâyesi de ne” diye sorarak, şansını deniyor. İyi bir ipucu yakaladığını gösteren bir cevap alan gazeteci, buradan yola çıkarak makalesini kaleme alıyor. Yine arşivlere göre, aslında gazeteci, bir nükleer denemenin yapılmak üzere olduğunu yazıyor. Ancak makale parlamentoda o kadar etkili oluyor ki, Harold Wilson Avam Kamarası’nda açıklama yapmak zorunda kalarak, nükleer denemenin yapıldığını itiraf ediyor.

/ LONDRA

29.12.2007


 

Soyer: İzolasyonların kalkması demokratik hak

KKTC’de iktidarın büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer, Kıbrıs’ta yaşayabilir bir çözüme kadar Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyonların kalkması gerektiğini ifade ederek, bunun bir ihtiyaç, demokratik hak ve aynı zamanda çözümü kolaylaştıracağını söyledi.

CTP, 37. kuruluş yıl dönümünü sebebiyle verilen resepsiyonda konuşan Soyer, ‘’tek amaçlarının, Kıbrıs toprağına barışı geri dönülmez bir şekilde yerleştirmek ve aynı zamanda ekonomik, sosyal ve demokratik gelişimi sağlamak olduğunu’’ belirterek, ‘’2008 yılı hem Kıbrıslı Türkler hem de Rumlar için umut ağacında yeşeren bir tomurcuk olacaktır’’ dedi.

/ LEFKOŞA

29.12.2007


 

2007, Irak’ın kanlı yılı oldu

Irak’ta, Mart 2003’deki ABD işgalinden beri on binlerce insanın ülkeden ya da ülke içinde daha güvenli yerlere kaçtığı bir ortamda hem koalisyon güçlerine yönelik saldırılar, hem de Sünnilerle Şiiler arasındaki kanlı çatışmaların son bulması için çabalar sürerken, bu yıl da gündelik hale gelen ölümlü saldırılar hız kesmedi.

Yetkililer, özellikle başşehir Bağdat’ta uygulamaya giren güvenlik planı sayesinde şiddet olaylarında azalma eğilimi görüldüğünü söylese de Irak’taki Amerikan askerlerinin de ağır kayıp verdiği (900 asker) bir yıl olan 2007’de, 3 Şubat’ta Bağdat’ın Şiî mahallesinde düzenlenen ve 130 kişinin ölümüne, 305 kişinin yaralanmasına yol açan saldırı, dünya basınının da manşetlerine taşındı.

Irak’ta Amerikan askerlerinin sayısının 160 bine ulaştığı 2007’de El Kaide ile mücadele başlatan on binlerce Sünnî milis de uygulanan stratejiye destek vermiş oldu. Bu arada, radikal Şiî lideri Mukteda Sadr’a bağlı Mehdi Ordusu Ağustosta ateşkes ilan etti. ABD Başkanı George Bush, Eylül ayında Irak’a beklenmedik ziyarette bulundu ve şiddet olaylarındaki azalma eğiliminin devam etmesi halinde 2008’de Amerikan birliklerinin sayısının azaltılacağını açıkladı.

El Kaide ise Ekim ayında direnişçilere “işgalci Amerikalılara” karşı birlik çağrısında bulundu ve Aralıkta da ABD’nin Iraklı müttefiklerine karşı kampanya başlattığını duyurdu. Yıl sonunda Bağdat’ın kuzeyindeki bölgede şiddet olaylarının azaldığı haberleri gelirken, ülkeden kaçanların bazıları da geri dönmeye başladı. Siyasette ise Şiilerin hakimiyetindeki, Başbakan Nuri El Maliki hükümeti, hükümetten ayrılan Sünniler ve radikal Şiiler karşısında pek varlık gösteremedi.

18 vilayetin hepsinin kontrolünü ele alma hedefine de ulaşamayan hükümet, hayatî önemdeki kanunları çıkarmada da başarılı olamadı.

/ BAĞDAT

29.12.2007


 

Nepal meclisi monarşiyi feshetti

Nepal meclisi, Maocu gerillaların barış görüşmelerinin devamı için şart koşmasının ardından yaptığı oylamada, monarşiyi feshetti.

Televizyondan canlı yayınlanan meclis oturumunda, Nepal’in “federal demokratik bir cumhuriyet” olmasını öngören yasa tasarısı, 329 üyeli mecliste 270 oyla kabul edilirken, 3 karşı oy kullanıldı. Yetkililer, mevcut Nepal Kralı Gyanendra’nın genel seçimlerin sonrasına kadar herhangi bir yetkiye sahip olmadan sarayında yaşamaya devam edeceğini belirtti. Seçimlerin gelecek yıl Nisan ayının ortalarında yapılması bekleniyor.

/ KATMANDU

29.12.2007


 

NASA bir türlü arızayı gideremedi

ABD’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) mühendisleri, Atlantis uzay mekiğindeki arızanın giderilmesi için bir aya yakın zamandır uğraşıyor.

Mekik programı müdürü Wayne Hale, ‘’yakıt sensörlerindeki arıza ihtimalinin sıfıra indirilmesi için Atlantis uzay mekiğinin 10 Ocak’taki fırlatma işleminin birkaç gün ya da bir-iki hafta daha ertelenebileceğini söyledi.

Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) Avrupa Uzay Kurumu’nun (ESA) ‘’Columbus’’ adlı modülünü götürecek ve ikmal yapacak Atlantis uzay mekiğinin, sıvı hidrojenle dolu dış yakıt tankındaki sensörlerin arızalanması yüzünden ilk fırlatma girişiminin yapıldığı 6 Aralık’tan sonra fırlatma işlemi dört kez ertelendi. NASA, son olarak teknik aksaklık çıkmazsa Atlantis’i 10 Ocak’ta uzaya göndermeyi planladığını açıklamıştı. Mekik programı müdürü Hale, 30 Eylül 2010’a kadar 12 mekiğin UUİ’ye gönderileceğini, ancak, ‘’emniyetin’’ en hassas sorun olduğunu söyledi.

/ CAPE CANAVERAL

29.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri