Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Artık tek “üniversite” yok

“Üniversite türbana hayır dedi” diye bir manşet atmıştı gazetelerden biri... Eski alışkanlıkla, hâlâ tek bir üniversite olduğunu sanarak, ya da sanılmasına çalışarak...

Oysa, şükürler olsun ki, artık tek bir üniversite yok Türkiye’de... Türban konusunda, laikliğin tanımı konusunda, Cumhuriyetin niteliği konusunda, darbeler konusunda ve daha genel olarak özgürlükler konusunda farklı fikirler taşıyan; yani asla homojen olmayan bir üniversite camiası var ve işte nihayet, bu farklılık türban yasağına karşı çıkan 1000 öğretim üyesinin imzasıyla açıkça ortaya çıkmış durumda.

Dolayısıyla artık kimsenin “üniversite şöyle istiyor”, “üniversite şöyle düşünüyor” gibi totalci laflar etme ve üniversitelerimizi belli bir siyasi-ideolojik mihrakın “yedek gücü” gibi gösterme imkânı da kalmadı. Bu anlamda, özgürlükten yana olan öğretim üyelerinin son çıkışı, tarihi bir önem taşıyor. Sadece türbanlı öğrencilerin haklı taleplerinin yanında yer aldıkları için değil; aynı zamanda üniversitelerde dayatılan tek sesliliği kırıp çok sesli bir koro yarattıkları için...

Aslında üniversite camiasının içinde bu farklılıklar her zaman vardı. 1958-60 yılları arasında, bir kısım “hoca” askeri bir darbe yaptırmak için elinden geleni ardına koymazken ve sonunda 27 Mayıs’ın baş kışkırtıcısı sıfatıyla tarihe geçerken, üniversitelerin üstlendiği bu uğursuz misyona sonuna kadar karşı olan bir kesim de vardı üniversitelerde. Ama ne yazık ki sesleri pek çıkmadı.

Yine 28 Şubat’ta üniversite rektörleri ceketlerini ilikleyip, ordunun demokraside yaptığı “balans ayarı”na ilişkin brifingi dinlemeye giderken, bir üniversite mensubu olarak bu tablodan utanan, yerin dibine geçen öğretim üyesi de çoktu. Ama yine seslerini çıkaramadılar...

Daha birkaç yıl önce, Ak Parti iktidarının ilk döneminde, kimi rektörler hükümeti Kara Kuvvetleri Komutanına şikâyet etmeye gittiklerinde, ya da YÖK Kanununu bahane edip, üniversiteleri hükümetle karşı karşıya getirmeye ve buradan bir siyasi kriz çıkarmaya çalıştıklarında, bütün bu yapılanlara muhalif olan binlerce öğretim üyesi de pek bir şey yapamadı.

Yine çok iyi biliyoruz ki, 20 yıldır sürüp giden türban eziyetini yüreği burkularak izleyen, vicdanen asla rahat olmayan binlerce öğretim üyesi vardı üniversitelerde. Ama Gürüz’lerin, Alemdaroğulları’nın estirdikleri sert rüzgârı göğüslemeyi başarıp da kendi görüşlerini ortaya koyamadılar.. Şimdi, uzun süredir ilk defa, bu konudaki farklı düşüncelerin kamuoyuna duyuruluşuna tanık oluyoruz. Ama bakıyoruz, bu imza kampanyası karşısında bazıları hemen telaşa kapılıp bu gelişmenin “üniversitelerde saflaşma yaratacağı” “gerginliğe yol açacağı”, hatta “kaos doğacağı” gibi kehanetlerde bulunuyor.

Doğrusu ben bir fikir saflaşmasından neden bu kadar korkuyorlar anlamıyorum... Farklı fikirler varsa, saflaşmalar da doğaldır. Eğer adam gibi tartışmayı bilirlerse, kimse tartışmada “büyük ağabeyini” yardıma çağırmazsa, tartışmanın kurallarına uyarlarsa, gerginlik filan da olmaz. İsteyen gider yürüyüşünü yapar, mitingine katılır, çelengini bırakır, imza kampanyasına imzasını verir, üniversite içinde ve dışında uygun her ortamda tartışmalara katılır, ama bir yandan da sınıfına girer ve güzel güzel dersini verir.

Demokratik muhalefetini yapar, hükümetin kararlarını etkilemeye çalışır ama nihai olarak seçilmiş hükümete saygı göstermek, onun yönetme yetkisini, Meclis’in kanun çıkarma yetkisini kabul etmek zorunda olduğunu da unutmaz. Kendini yasamanın yerine koymaya kalkamaz. Mevcut iktidar meşru bir iktidar değilmiş, meşru olmayan bir yoldan iktidara gelmiş gibi davranamaz.

Peki “üniversiteleri kapatırız”, “derslere girmeyiz” türü posta atarsa ne olur? Bu beyler ve hanımlar yönetmeliklere pek düşkündürler. Yıllar yılı yasaklarının gerekçelerini sokuşturmaya çalıştıkları o yönetmelikleri de ezbere bilirler. Ehh, bir öğretim üyesinin geçerli mazereti olmaksızın derslere girmemesinin bir yaptırımı vardır herhalde o yönetmeliklerde. Bunu söylüyorlarsa bedelini ödemeye de hazırlar demektir.

Bugün, 3.2.2008

Gülay Göktürk

04.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Artık tek “üniversite” yok

  Yorgunluk

  İktidar neyi çözmüş oldu?

  İttifakın bedeli AB olmamalı

  Kim memnun?


 Son Dakika Haberleri