Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan gündemi ekonomiye çevirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada ekonomiye vurgu yaptı. Erdoğan, ekonomideki gelişmelerin yanlış değerlendirildiğini savunarak, “Bazıları rakamları sevmez; rakamlarla, matematikle arası iyi değildir, bu gelişmeleri değerlendiremez. Ancak bu tabloya, bu gelişmelere, bu büyümeye, ilerlemeye rağmen, Türkiye ekonomisine karamsar senaryolar çizmek iyiniyetle bağdaşmaz” dedi.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,Türkiye’de siyasetin yıllarca korkuluklar ürettiğini, korkulukların arkasına saklanarak siyaset yapıldığını ifade ederek, “Bu siyasetin faturasını milletimiz en ağır biçimde ödemiştir” dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında sözlerine, 17 Şubat Pazar günü bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti’ni kutlayarak başladı. Kosova’nın bağımsız bir cumhuriyet olarak dünya sahnesinde yerini almasının, Balkanların barış, huzur ve istikrara kavuşması yönünde atılmış çok önemli bir adım olduğunu belirten Başbakan Erdoğan ‘’Şimdi Kosova halkının, Kosovalı yöneticilerin omuzlarında tarihi bir sorumluluk olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Kosova içindeki her kesime, her bir vatandaşa eşit muamele edilmesi, barış, huzur, istikrar, birlik ve beraberliğin korunması her zamankinden daha fazla önem arz ediyor’’ dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin adaletle kalkınma mücadelesinde her geçen gün mesafe aldığını, eksiksiz bir hukuk devleti, muhkem bir demokrasi olma yolunda, önündeki bütün engelleri yavaş yavaş aştığını kaydetti. Erdem ve faziletin ön yargısız olabilmeyi başarabilmek, herkesin hukukunun devletin güvencesinde olduğunu kabullenmek olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye’de siyaset yıllarca korkuluklar üretmiş, korkulukların arkasına saklanarak siyaset yapılmıştır. Bu siyasetin faturasını milletimiz en ağır biçimde ödemiştir. Slogancı siyaset, hizipçi siyaset, aşırı uçlar üreten eski siyaset, milleti bir bütün olarak kucaklamayı göze alamadığı için bizim nesillerimiz büyük acılar çekmişlerdir. Toplumdaki gerilim alanları, büyük ölçüde siyaseti marjinal alanlara hapsedenlerin işine gelmiştir.’’

/ ANKARA

20.02.2008


 

Bahçeli’den ihanet suçlaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, azınlık vakıflarıyla ilgili çalışmalar hakkında, “MHP olarak, Cumhuriyetimizin varlığına dönük açık bir saldırı ve ihanet olduğuna inandığımız Vakıflar Kanunundaki değişikliğe karşı karalı ve tavizsiz muhalefetimizi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Vakıflar Kanununun, 22. yasama döneminde, AKP tarafından tamamen değiştirilmek istendiğini, ancak bu girişimin 10. Cumhurbaşkanı tarafından millî hassasiyetler gözününe alınarak bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye iade edildiğini hatırlattı. ‘’Lozan Antlaşmasına açıkça aykırı olan ve daha önce Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen Vakıflar Kanunu, AKP tarafından hiçbir değişikliğe tabî tutulmadan 23. Yasama Döneminde TBMM Genel Kuruluna tekraren getirilmiştir’’ diyen Bahçeli, yasanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’nin vakıf malları konusunda çok büyük miktarda tazminat ödemek durumunda kalacağını savundu. Her bir azınlık vakfı ve kilisenin tüzel kişiliğe kavuşacağına işaret eden Bahçeli, Batı Trakya Türk ve Müslüman azınlığı için Lozan’da öngörülen mütekabiliyet prensibinin ihlâl edileceğini ifade etti. Türkiye’deki misyoner derneklerin, yabancı fonların yönlendirmesiyle vakıf adı altında örgütlenmelerinin olacağı uyarısında bulunan Bahçeli, bunların denetimsiz bir biçimde faaliyette bulunacaklarını kaydetti. Bahçeli şöyle devam etti:

‘’MHP olarak, Cumhuriyetimizin varlığına dönük açık bir saldırı ve ihanet olduğuna inandığımız Vakıflar Kanunundaki değişikliğe karşı karalı ve tavizsiz muhalefetimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Aziz milletimiz, bize hükümet olma imkânı verdiği takdirde bu değişikliklerin eski haline getirileceğimizi buradan huzurlarınızda açıkça belirtiyor, değişiklikten yararlanmak için pusuda bekleyen mihrakları da şimdiden uyarıyorum.’’

/ ANKARA

20.02.2008


 

Baykal’a göre, türban Kur’ân'ın emri değil

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendilerinin ‘türban Kur’an-ı Kerim’in emri değildir’ dediklerini, bunun da yararlı olduğunu savunarak, “Kimse bu konuları din düşmanlığı ile bağdaştırmamalı. Hal böyle iken anayasaya dinin öngörmediği biçimi kural olarak koymayın. Ortadaki bilgi eksikliğinden yararlanarak bir örtünme biçimi dayatılıyor” dedi.

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, üniversitede kılık kıyafet yasağını kaldıran anayasa değişikliğinin bu haliyle uygulanmaya başlanması durumunda yeni sorunlar ortaya çıkacağını öne sürdü. Baykal, türban ile başörtüsünün farklı şeyler olduğu yönündeki görüşünü tekrarlayarak, konuşmasına şöyle devam etti: “”Başörtüsü dışarıdan ithaldir. Türk halkının bir giysisi değildir. Türbanın Kur’an-ı Kerim’de zorunlu olmadığı bu tartışmalarda anlaşılmıştır. Dinî gerçeklerin ortaya çıkması kimseyi rahatsız etmemelidir. Bu tür konuşmalardan rahatsız olanlar var. Bu tür konuşmaları konuşmaların laikliğe aykırı olduğunu da iddia edenler var. Laiklik, dini konuların açığa çıkmasına karşı değildir, bunda hiçbir sakınca yoktur. Dine saygı göstermek, dinin değerlerini ortaya koymak laikliğe aykırı değildir.”

/ ANKARA

20.02.2008


 

Başörtüsü temel hak

Mersin Ahenk Hukuk Derneği Başkanı Mehmet Dölen, başörtüsünü temel hak bağlamında bireyin hak ve özgürlüklerinin bir gereği olarak saygı gösterilmesi gereken bir alan olarak gördüklerini söyledi.

Dölen, yaptığı açıklamada, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınmasına yönelik atılan her adımın büyük Türkiye’yi gaye-i hayal edinen hukukçuları ümitlendirdiğini belirtti. Birey hak ve özgürlüklerinin, gücü elinde bulunduranların insafına terk edilmeyip, anayasal güvence altına alınmasına yönelik düzenlemelerin de hukukun üstünlüğüne inanmış her hukukçu gibi kendilerini de gelecek adına ümitlendirdiğini vurgulayan Dölen, şunları kaydetti:

“Bu bağlamda en son yapılan anayasal düzenlemeyi desteklemekteyiz. Bizim için önemli olan özgürlük alanını kimin genişlettiği değil; bizatihi bu alanın genişletilmiş olmasıdır. Bu hususta yapılacak her türlü katkının yanında ve destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Biz, başörtüsünü temel hak bağlamında bireyin hak ve özgürlüklerinin bir gereği olarak saygı gösterilmesi gereken bir alan olarak görmekteyiz. Birkaç meselede olduğu gibi başörtüsü meselesinde de toplumda kutuplaşmaya zemin oluşturmaya yönelik gayretleri esefle takip etmekteyiz. Ancak; bu oyuna gelmeyeceğimizin de bilinmesi gerekmektedir. Zira; bu mesele toplum vicdanı nezdinde çözülmüş ve kesin hükme bağlanmıştır. Birkaç münferit hadisenin de yukarıda belirtilen odaklarca tezgâhlandığı gün gibi ortadadır. Kaos cümleleri kuranların kaostan beslendikleri de artık herkesin malumudur. Aziz milletimizin engin hoşgörüsü ile makul olanı intihap edeceğine ve tahriklere kapılmayacaklarına olan inancımız tamdır.”

/ MERSİN

20.02.2008


 

AİHM yine mahkum etti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye aleyhine açılan iki davayı karara bağladı.

Doğan Hamşioğlu isimli vatandaşın, “Adalet Bakanlığı’nın verdiği karara rağmen ceza evinden geç tahliye edildiği” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu inceleyen AİHM, Türkiye’yi haksız buldu. Türkiye, karar gereği, mahkeme masrafları da içinde olmak toplam 6 bin avro ödeyecek. AİHM, Doğan Yalçın isimli vatandaşın, “gözaltı süresinin uzunluğu ve yargılandığı davanın gereğinden fazla uzadığı” gerekçesiyle yaptığı başvuruda da Türkiye’nin insan hakları ihlâlinde bulunduğuna hükmetti.

Türkiye, karar gereği 5 bin 100 avro maddi tazminat ödeyecek.

/ STRASBOURG

20.02.2008


 

Şahin: Yeni 42 ilçe kurulacak

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Bakanlar Kurulu’nda, cezaevlerinin dış güvenliğinin Adalet Bakanlığına bağlanmasına ve 42 yeni ilçe kurulmasına ilişkin kanun tasarılarının imzaya açıldığını bildirdi.

Şahin, Bakanlar Kurulu toplantısını ardından yaptığı açıklamada, büyükşehir belediye sınırları içinde ilçe kurulması ve ayrıca bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının imzaya açıldığını bildirdi. Türkiye’de halen 3 bin 225 belediyenin bulunduğunu belirten Bakan Şahin, tasarı yasalaştığı takdirde belediyesi sayısını 2 bin 101’e ineceğini söyledi. Şahin, ‘’Ciddi miktarda belediye sayısının azalmasını sağlayacak bir kanun tasarısıdır. İçişleri Bakanımız ve Mahalli İdareler Genel Müdürümüz tarafından Bakanlar Kurulu’na sunuldu ve uzun bir değerlendirme yapıldı ve benimsenerek imzaya açıldı. Bir kaç gün içinde TBMM’ye gönderilmiş olacak’’ diye konuştu. Şahin, tasarıyla ilgili şu bilgileri verdi:

‘’Bu kanun tasarısı ile büyükşehir belediye sınırları içinde 42 ilçe kurulacaktır. 283 ilk kademe belediyesi vardır. Artık, ilk kademe belediye statüsü ortadan kalkmaktadır. 283 ilk kademe belediyesinden 34’ü ilçe haline getiriliyor. 241’i en yakın ilçeye mahalle oluyor, 8’i büyükşehir dışına çıkarılıyor. Bunların 7’si belde belediyesi olarak faaliyetlerine devam edecek, biri de köye dönüşüyor. Ayrıca İstanbul’da Eminönü ilçesi de Fatih ilçesine dahil edilmektedir. Adana’da 2, Ankara’da 1, Antalya’da 5, Diyarbakır’da 4, Kocaeli’de 6,İstanbul’da 8, İzmir’de 2, Mersin’de 3, Sakarya’da 4, Samsun’da 3, Erzurum’da ve Eskişehir’de iki ilçe olmak üzere 42 yeni ilçe kuruluyor.’’

Adrese Dayalı nüfus tespitiyle 863 beldenin nüfusunun 2 binin altında olduğunun belirlendiğini dile getiren Şahin, nüfusu 2 binin altına düşen belde belediyesinin kapatılması veya köye dönüştürülmesi hususunda zaten bir düzenleme bulunduğunu bildirdi.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Hak-İş’ten Kosova sendikalarına destek

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle ilgili olarak “Bağımsızlık için önemli mücadelelere imza atan işçisi, memuruyla birlikte tüm Kosova halkının, ülkenin kalkınması için önemli bir çaba harcayacağına yürekten inanıyoruz” dedi.

Uslu, Kosova İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Hachi Arif’e gönderdiği mektupta, Kosova Meclisi’nin 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlık ilan ederek, Kosova Devleti olarak yeni bir tarih sayfası açtığını izlediklerini ifade etti. Kosova halkının, baskı ve korku altında yaşama yerine hür olma yolunda verdiği mücadelenin başarıyla sonuçlandığını vurgulayan Uslu, şunları kaydetti: “SSCB’nin yıkılmasının sancıları ve olumsuz ağır etkileri süreç sonunda Kosovalı vatandaşlara fatura edilmiştir. Kosova, hiç gereği ve alâkası yok iken zincirin son halkası yapılmıştır. Sırbistan Devleti, bu süreçte kucaklayıcı olmak yerine saldırgan bir tutum izlemeyi maharet sayarak, olayları 17 Şubat 2008’e taşımaya sebep olmuştur. Hak-İş olarak, Kosova’nın hür yaşama mücadelesine öteden beri katkı verdik.Bağımsızlık için önemli mücadelelere imza atan işçisi, memuruyla birlikte tüm Kosova halkının, ülkenin kalkınması için önemli bir çaba harcayacağına yürekten inanıyoruz.”

Recep Gören / ANKARA

20.02.2008


 

Milliyetçilik, korkulardan besleniyor

TESEV’e “Milliyetçilik ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri” raporunu hazırlayan Doç. Dr. Umut Özkırımlı, “Türkiye’deki resmi milliyetçilik etnik bir milliyetçiliktir. Türkiye’deki AB karşıtları ile Avrupa’daki Türkiye karşıtları gerçeklikten uzak ve algılara dayalı sanal korkularla beslenmektedir” dedi.

TESEV Dış Politika Programı tarafından, Şubat 2008’de yayımlanan “Milliyetçilik ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri” başlıklı çalışma, Conrad Otel’de düzenlenen toplantıyla kamuoyuna sunuldu. Raporu hazırlayan Doç. Dr. Umut Özkırımlı, çalışmasının birinci bölümünde görsel ve yazılı basında sıkça dile getirilen üç miti yıkmayı hedeflediğini söyledi. Bu mitlerin birincisinin “Milliyetçilik yükseliyor” şeklinde lanse edilen anlayış olduğunu ifade eden Özkırımlı, “‘Milliyetçilik yükseliyor mu?’ sorusu yanıltıcı bir sorudur; milliyetçiliğin sürekliliğini görmemizi engeller. Milliyetçilik kriz dönemlerinde belirli gelişmelerin etkisiyle daha görünür bir hal alabilir, keskinleşebilir, saldırganlaşabilir. Ama asla yok olmaz. Milliyetçiliğin yükselişi olarak adlandırılan şey ise, var olan ama fark edilmeyen milliyetçiliğin farkına varılmaya başlanmasıdır” dedi.

Her milliyetçiliğin etnik milliyetçilik olduğunu öne süren Doç. Dr. Özkırımlı, Türkiye’de devlet tarafından benimsenen milliyetçiliğin de ‘etnik’ milliyetçilik olduğunu savundu. Milliyetçiliğin siyasetin hegemonik dili olduğunu kaydeden Doç. Dr. Özkırımlı, “Türkiye’de milliyetçilik devlet tarafından aralıksız yeniden üretilen, toplumun hemen hemen her kesimi tarafından benimsenen bir algı biçimidir” dedi.

Doç. Dr. Özkırımlı, çalışmasının ikinci bölümünde ise Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine odaklandığını kaydederek, “Bu ilişkilerde temel sorun karşılıklı korkulardır. Bu korkuların ne ölçüde gerçeğe dayandığı çok önemli değildir, çünkü algıya dayalı korkular inananlar için aynı ölçüde gerçektir. Milliyetçilik bu korkulardan beslenirken aynı zamanda onları da besler, yeniden üretir” dedi.

Doç. Dr. Özkırımlı, Avrupa kamuoyunda, Türkiye’nin üyeliğine dönük korkuların göç, kimlik ve güvenlik başlığı altında değerlendirilebileceğini ifade ederek, Türkiye’de ön plâna çıkan korkunun ise egemenlik ve bölünmez bütünlük kapsamında ele alınabileceğini belirtti. Türkiye’nin ve Avrupa’nın birbirine karşı olan bu korkuların aynı gerekçelere dayanmamasına rağmen birbirinden beslendiğini belirten Doç. Dr. Özkırımlı, “Her iki tarafta da korkulardan rant elde eden kesimler var” dedi.

Doç. Dr. Özkırımlı, Türkiye kamuoyunun AB’nin yekpare bir yapıda olmadığını da belirterek, şöyle devam etti: “Bu yapı içinde Türkiye’nin üyeliğini istemeyenler kadar isteyenlerin de olduğunu görmeli ve Türkiye bu süreçte üzerine düşeni yerine getirmelidir. Milliyetçi bakış üyelik kriterlerini taviz olarak görecektir. Bu tavizleri Türkiye’yi bölmek isteyenlerin Sevr’i hortlatma çabaları olarak algılayacaktır. Oysa Türkiye’nin reformları hayata geçirmesi Türkiye’nin yararınadır.”

Doç. Dr. Umut Özkırımlı’nın hazırladığı rapor ile ilgili sunumunun ardından Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşe Kadıoğlu ve Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet İnsel, rapor ile ilgili değerlendirmeleri sundular.

MİLLİYETÇİLİK HARİTASI

Özkırımlı’nın hazırladığı Türkiye'de milliyetçilik haritasına göre, AKP çizgisinin milliyetçilik anlayışı ‘batıcı ve antilâik’ olarak değerlendirilirken; resmî ve ulusalcı milliyetçilik ise ‘lâik ve batı karşıtı’ olarak nitelendiriliyor. Türkçü, radikal milliyetçilik (MHP ve Milli Görüş vs. çizgisi) ise ‘antilâik ve batı karşıtı’ olarak nitelendiriliyor. Bütün bunların dışında Kürt milliyetçiliğinin de olduğunun altı çiziliyor.

İSTANBUL / Umut Yavuz

20.02.2008


 

İcrada rüşvet operasyonu

Düzce İcra Dairesindeki işlemlere yönelik, bir ayı aşkın süredir devam eden soruşturma sonucunda, 23 kişi gözaltına alındı.

Zanlılardan 2 polis memuru tutuklandı. Alınan bilgiye göre, Düzce’de Fevzi Çakmak Mahallesi kalıcı iş yerlerinde bulunan Düzce 2. ve 3. İcra Dairelerine yönelik Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 8 Ocakta başlayan soruşturma sonuçlandı. Çalışma kapsamında pazar günü 20’si polis, 3’ü icra memuru 23 kişi, ‘’rüşvet aldıkları’’ iddiasıyla gözaltına alındı. Sorgularının ardından adlîyeye sevk edilen zanlılardan 2 polis memuru tutuklandı, 21 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

/ DÜZCE

20.02.2008


 

Veliler için yol haritası

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılan Prof. Dr. İrfan Erdoğan başkanlığında, velilere, çocukların eğitiminde yardımcı olmak ve yeni müfredatı anlamalarını sağlayabilmek amacıyla için "İlköğr

MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılma kararı aldığını açıklayan Erdoğan, Bakanlıktaki son çalışmasını anlattı. Velilerin eğitimin ayrılmaz paydaşları olduklarını ifade eden Erdoğan, velilerin ilköğretimde okuyan çocuklarına aldıkları derslere yönelik yardımcı olabilmek için "İlköğretim Veli Kılavuzu’’ hazırladıklarını söyledi.

Bakanlığın “http://ttkb.meb.gov.tr’’ internet adresinde yayınlanan "Öğrenciyi ve Programı Anlamaya Yardımcı İlköğretim Veli Kılavuzu’’ isimli 108 sayfa ve üç bölümden oluşan kılavuz, 2008-2009 eğitim yılına kadar basımı yapılacak ve ilköğretim okullarında çocuğu bulunan tüm velilere ücretsiz olarak dağıtılacak.

VELİLER DE BİR ANLAMDA

ÖĞRETMEN OLACAKLAR

Erdoğan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, okulun çocuğa istenilen davranışları tek başına kazandırmasının yeterli olmadığını belirterek, "Davranışların önemli bir kısmı ailenin katkısı ile oluşur. Aile katılımı, çocuğun okul başarısına etki eden en önemli etmenlerden biridir’’ dedi.

Ailenin okulla işbirliğine girerek çocuğunun okulda hangi derste hangi konuları öğrendiği, bu amaçla ne tür faaliyetler gerçekleştirdiği, bunları evde nasıl tamamlaması gerektiği gibi konularda yardımcı olmasının mümkün olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Çocuklarımızın okul başarılarının sağlanması için anne babaların da hep bir arayış içinde olduğu gerçektir. Kılavuzu bu bilinçle hazırladık. Kılavuzla birlikte okullarda gerçekleştirilen bire bir öğretmen-veli görüşmeleri daha anlamlı hale gelecektir. Veliler çocuklarının eğitimini sağlayan okul programları hakkında daha bilinçli olacaklardır. Bu sayede okullarda velilere yönelik olarak yapılan hizmet içi eğitim çalışmalarındaki içerik tıkanması aşılmış olacaktır.’’ Veli Kılavuzunun, çocuğunun eğitim ve öğretim sürecine aktif olarak katılmak isteyen veliler için adeta bir "yol haritası’’ işlevi göreceğini ifade eden Erdoğan, "Böylece veliler de bir anlamda öğretmen olacaklardır’’ dedi.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Cumhurbaşkanı Gül, Tanzanya’ya gidecek

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 26-28 Şubat tarihlerinde Tanzanya’ya resmî ziyarette bulunacak. Ziyaret, bu ülkeye cumhurbaşkanı düzeyinde yapılacak ilk ziyaret olacak.

Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, Türk Sanayici ve İş Adamları Konfederasyonu (TUSKON) üyesi iş adamlarıyla birlikte 26 Şubat Salı günü Tanzanya’ya gidecek. Gül, ziyaret kapsamında Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakhaya Mrisho Kikwete ile bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı Gül’ün, Afrika Birliğinin Genel Sekreterliği’ni yürüten Kikwete’den, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olan Türkiye için destek isteyeceği belirtildi. Ziyaret, Tanzanya’ya, cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olacak. Gül’ün heyetinde çok sayıda iş adamı da yer alacak. Tanzanya’da 31 Mayıs-3 Haziran 2007 tarihleri arasında Türk İhraç Ürünleri Fuarı düzenleyen TUSKON, Türkiye-Tanzanya ticaret ve yatırım köprüsü kurarak, bu ülkeyle iş imkânlarını geliştirmeyi plânlıyor. Afrika kıtasında yatırım imkânlarına sahip olan ve istikrarlı bir ülke olarak değerlendirilen Tanzanya ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesiyle Türkiye’nin ihracat pazarının genişletilmesi hedefleniyor.

/ ANKARA

20.02.2008


 

İran: PKK’ya karşı biz de çok şehit verdik

İran’ın Makü kenti 1. Derece Hudut Komiseri Albay Muhammet Ali Cihanbahş, “Terör örgütü PKK’ya yönelik Türkiye’de olduğu gibi İran topraklarında da operasyonlar icra edilmiş, bu uğurda güvenlik güçlerimiz çok sayıda şehit vermiştir” dedi.

Türkiye ile İran İslam Cumhuriyeti arasında yapılacak sınır güvenliği toplantısına katılmak üzere Van’a gelen Cihanbahş başkanlığındaki 8 kişilik heyet, Vali Özdemir Çakacak’ı makamında ziyaret etti. Hem İran, hem de Türkiye tarafındaki güvenlik güçlerinin gösterdiği gayret ve harcadığı mesainin kendilerini mutlu ettiğini vurgulayan Albay Cihanbahş, güvenlik güçlerinin gayreti sonucunda her iki ülke sınırında şu ana kadar üzücü bir olay yaşanmadığını ifade etti.

Gazetecilerin, “İran’da terör örgütü PKK’ya yönelik bir operasyon söz konusu mu?” yönündeki sorusu üzerine Albay Cihanbahş, şunları kaydetti:

“İran’da sürdürülen operasyonlar, Türkiye’dekinden az olmamak kaydıyla, aynı kararlılıkla yürütülmektedir. Terör, ister Türkiye’de ister İran’da olsun; İran devleti bunu yapanları mahkum etmekte ve kınamaktadır. Bu husustaki tavrımız kesin ve nettir. Buna karşı son zamanlarda verdiğimiz büyük mücadele de aşikardır. Terör örgütü PKK’ya yönelik Türkiye’de olduğu gibi İran topraklarında da operasyonlar icra edilmiş, bu uğurda güvenlik güçlerimiz çok sayıda şehit vermiştir.”

/ VAN

20.02.2008


 

ÖSS adayları başvuru için beklemeyecek

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) katılacak adayların, bu yıldan itibaren sınav ücretini bankaya yatırdıktan hemen sonra başvurularını yaptırabileceklerini, artık 2 gün beklemelerine gerek olmadığını bildirdi.

Yarımağan, yaptığı açıklamada, ÖSS kılavuzu basma işlemlerine başladıklarını kaydetti. ÖSS ve Yabancı Dil Sınavı’na (YDS) başvuruların 3 Mart-7 Nisan 2008 tarihleri arasında yapılacağını belirten Yarımağan, ‘’Adaylara başvuru için 35 günlük süre verdik. Bu sene başvuran aday sayısı az olacağı için bu süre yeterli’’ dedi.

Adayların ÖSS ve YDS’ye başvurularını bundan önce olduğu gibi okullardan randevu alarak yapabileceklerini ifade eden Yarımağan, geçen yıllarda sınava başvuran ve bilgilerinde değişiklik olmayan adayların ise internet üzerinden başvuruda bulunabileceklerini söyledi. Yarımağan, bu yıl başvurular sırasında adaylara kolaylık sağlayacak bir uygulama başlatacaklarını belirtti.

Adayların bu yıldan itibaren başvuru randevusunun olduğu saatten 5 dakika önce bile bankaya sınav ücretini yatırabileceklerini söyleyen Yarımağan, şunları kaydetti: “Bundan önce adaylar bankaya sınav ücretini yatırdıktan ancak 2 gün sonra başvurularını yapabiliyordu. Bankaya ücret yatırdıktan 2 gün sonrası için randevu alabiliyorlardı. Bu yıldan itibaren bankaya sınav ücretini yatırdıktan hemen sonra başvurularını yapabilecekler. Artık 2 gün beklemelerine gerek yok. Randevudan 5 dakika önce bile parayı yatırabilir. Bu proje üzerinde 1 yıldır çalışıyorduk. Eskiden bankalar bize adayların ücretleri yatırdıklarını toplu olarak 1 gün sonra aktarıyorlardı. Artık bize bilgiler online olarak aktarılacak. Bu uygulama, geçen seneye göre adaylara rahatlık sağlayacak.’’

Kılavuzdaki diğer kuralların geçen yılki kurallarla aynı olduğunu belirten Yarımağan, adayların ÖSS için 40 YTL, YDS’ye girmek istiyorlarsa ÖSS ücretine ek olarak 10 YTL daha ödeyeceklerini bildirdi. Yarımağan, ‘’Sıkışıklık yaşamamaları için adaylara, başvurularını vakitlice yapmalarını öneririm’’ dedi.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Almanya, İstanbul’da üniversite kurmak istiyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz’un İstanbul’da Alman üniversitesi kurmak istediklerini ifade ettiğini bildirdi.

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, Saraçhane’deki Belediye Sarayı’nda Topbaş’ı ziyaret etti. Basına kapalı olarak yaklaşık bir saat süren ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Topbaş, Cuntz’un İstanbul’da Alman üniversitesi kurmak istediklerini söylediğini belirtti. Topbaş, “Bu konuyla ilgili bizim fikrimize müracaat ettiler. Biz de üniversite alanlarıyla ilgili plan tespitleri yapılırken, plan öngörüleri uygun olan alanlarda destek verebileceğimizi ifade ettik” dedi.

/ İSTANBUL

20.02.2008


 

Doktorlar tercih aşamasında

Türk Sağlık-Sen tarafından son zamanlarda kamuoyunda sıkça tartışılan doktorların tam gün çalışması ile ilgili bir araştırma yapıldı. Sağlık Bakanlığı verilerine dayanılarak hazırlanan araştırmaya göre, 2007 yılı sonu itibariyle kamuda yarım zamanlı çalışan doktor sayısı 18 bin 250. Yarı zamanlı çalışan doktorların en çok olduğu şehir ise İstanbul. Türkiye’de sadece Tunceli’de yarı zamanlı çalışan doktor yok.

Araştırmaya göre Sağlık Bakanlığında tam zamanlı 37 bin 94 doktor çalışırken yarı zamanlı çalışan doktor sayısı ise 18 bin 205. Yarı zamanlı çalışan doktorların en fazla olduğu il ise İstanbul. 11 Bin 743 doktorun göre yaptığı İstanbul’da 2 Bin 927 doktor yarı zamanlı çalışarak kamuda hizmet veriyor. Yarı zamanlı çalışan doktorların yoğun olduğu diğer iller ise şöyle: İzmir (1302), Ankara (1017), Bursa (1001), Balıkesir (677)

Araştırma sonuçlarına göre tüm doktorların tam gün çalıştığı tek il ise Tunceli. 94 hekimin görev yaptığı, bu ilde kamuda çalışan hiçbir doktorun muayenehanesi bulunmuyor. Yarı zamanlı çalışan doktorların en az olduğu diğer iller ise şöyle: Bayburt (3), Kilis (4), Ardahan (6), ve Artvin (13)

KAMUDA SAĞLIK HİZMETİNDE CİDDÎ

AKSAMALAR YAŞANABİLİR

Araştırma sonuçları ile ilgili olarak bir değerlendirme yapan Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Doktorların kamuda tam gün hizmet vermesi genel olarak olumlu bir uygulama olacaktır. Fakat bugün özel sektörde doktorlara 15 Bin YTL gibi oldukça yüksek ücretler ödeniyor. Sağlık Bakanlığı tam gün uygulamasına geçecekse doktorları kamuda tutabilmenin yollarını aramalıdır. Kamuda görev yapan sağlık çalışanlarının taban aylıklarında iyileştirme yapılarak ayrılmalarının önüne geçilebilir. Aksi takdirde doktorların kamudan özele geçişi engellenemez. Bugün Diyarbakır’da 8 doktorun görevden ayrılması ile hastanede sağlık hizmetleri ciddî aksamalar yaşanıyor” dedi.

Türkiye’de birçok hastanede doktor olmamasından şikâyet edildiğini hatırlatan Kahveci, bunlara ilâve olarak kamuda yarım gün çalışan doktorların da büyük bir bölümünün kamudan ayrılıp özele geçmesi durumunda kamuda sağlık hizmetinde ciddî aksamalar yaşanabileceğini, bunlar göz önüne alınarak aceleye getirilmeden, hiç kimsenin zarar görmeyeceği bir çözümün bulunmasını gerektiğini söyledi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

20.02.2008


 

İstanbul’un trafik-ulaşım problemi masaya yatırıldı

Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği 36. İstişare Kurulu Toplantısı’nda, İstanbul’un en önemli sorunlarından olan trafik ve ulaşımdaki problemler masaya yatırıldı.

Belediye Halk Sarayında gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “En önemli görev, sürücü ve yayalara düşmektedir” dedi. Çağırıcı, hayatımızdaki başarısızlık ve mutsuzluklardan birçoğunun kaynağının, ulaşımdaki engeller ve trafik sorununu oluşturduğunu belirterek şunları söyledi: “Ulaşım, sosyal ve ekonomik ilişkiler için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Uluslar arası ve şehirlerarası ulaşım ne kadar önemliyse şehir içi ulaşım da o kadar önemlidir. Yaya ve araç trafiğinin sağlıklı işlemesi için kurallar konmuştur. Bu kurallara uymadan sağlıklı bir sosyal hayat mümkün değildir. Trafik ve ulaşımdaki sorunların sona ermesi için en başta, yetkilerin netleşmesi ve sürücülerin, yayaların trafik kurallarına ciddî bir şekilde uymaları gerekir. Çünkü, oluşan sıkıntıların önemli bir kısmı, yollardan, araçlardan değil, sürücü ve yayaların kurallara uymamasından kaynaklanmaktadır.”

İBB Başkan Danışmanı Prof.Dr.Mustafa Ilıcalı, Emniyete bağlı 200 bin trafik polisinin denetimde yetersiz kaldığını belirterek, yetkinin belediyelere geçmesi halinde, trafikte yüzde 30 rahatlama yaşanacağını savundu. Ilıcalı, “İstanbul trafiğindeki en önemli sorun, koordinasyon.Trafikle ilgili çok birim var. Sorunun çözümü için çabuk karar verilmesi gerekiyor. Ancak yetkisizlikten bunu yapamıyoruz” derken, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu da, trafikte yetkinin belediyelere devredilmesini destekleyerek, “Günde 600 aracın trafiğe katıldığı İstanbul’da denetimler yetersiz kaldığı için, trafik akışı da sağlanamıyor” dedi.

Toplantıda konuşan AKP İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık da, hazırlanan yeni trafik yönetmeliğiyle, araçların yanlış yere park edilmesi nedeniyle, çekiciler tarafından izinsiz kaldırılmasının sona ereceğini, bunun yerine daha ağır cezaların verileceğini belirtti.

Yeni Asya / İSTANBUL

20.02.2008


 

Yük treninin iki vagonu raydan çıktı

Balıkesir-Afyonkarahisar seferini yapan yük treninin iki vagonu, Nusrat-Mezitler istasyonları arasındaki bölgede raydan çıktı. Ölü ve yaralının olmadığı kaza sonucu, Ankara-İzmir demir yolu ulaşıma kapandı.

TCDD Balıkesir Gar Müdürü Nevzat Ayaz yaptığı açıklamada, Balıkesir’den saat 03.51’de hareket eden, Afyonkarahisar’a gübre ve demir cevheri götüren 73781 sefer sayılı yük treninin iki vagonunun, saat 04.15 sıralarında, Kepsut ilçesinin Nusrat köyü ile Durbunbey ilçesinin Mezitler köyü istasyonları arasında bilinmeyen sebeple raydan çıktığını söyledi.

Kazanın olduğu bölgeye ekiplerinin sevk edildiğini, kaza sebebiyle kapanan Ankara-Balıkesir-İzmir demir yolunu açma çalışmalarının sürdüğünü belirten Ayaz, “Kazanın sebebi, deray (vagonları raydan kaldırma) işlemlerinin ardından teknik ekibin yapacağı incelemeler sonucu belli olacak’’ dedi. Kaza sebebiyle Ankara-İzmir seferini yapan Mavi Tren Mezitler istasyonunda, aynı istikamete sefer yapan 9 Eylül ve Karesi ekspresleri de Dursunbey’de bekletildi. Yolcular, Dursunbey Kaymakamlığı ve Belediye tarafından tahsis edilen otobüslerle Balıkesir ve İzmir’e gönderildi.

/ BALIKESİR

20.02.2008


 

Ters makasa giren tren kaza yaptı

Dün sabah saat 07.03’te Haydarpaşa-Ankara seferini yapan Anadolu Ekspresi’nin Sincan’da yolcu indirdiği esnada aynı yola giren, boş banliyö dizisi Anadolu Ekspresi’ne baş kısmından çarptı. Çarpmanın etkisiyle 13 yolcu hafif şekilde yaralandı.

Hafif yaralanan 13 yolcunun Sincan ve Etimesgut devlet hastanelerinde ayakta tedavi edilerek taburcu edildi.

TCDD Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, Sincan’daki tren kazasının, kırmızı ışıkta duramayarak ters makasa giren boş banliyö dizisinin, yolcu indiren Anadolu Ekspresine baş kısmından vurmasından kaynaklandığı bildirildi.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Bu kar, berekettir

Meyve ağaçlarının erken uyanması ve ilkbahar donlarından olumsuz etkilenmesini önlemesinin yanı sıra ekili hububat tohumlarını beslemesi sebebiyle, kar yağışı sevinçle karşılandı. Üreticiler, rezerv sularına katkı sağlayacak yağışın yaz kuraklığını da ortadan kaldırmasını bekliyor.

Bursa Ziraat Odası Başkanı Fuat Sarı, yaptığı açıklamada, son 2 yıldır kış döneminde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi yüzünden, ilkbahar aylarında meydana gelen don olaylarının özellikle meyve ağaçlarını olumsuz yönde etkilediğini hatırlattı. Halk arasında ‘’Yalancı bahar’’ olarak adlandırılan bu dönemlerde, sürgünlerindeki ‘’Göz’’lerin yüksek sıcakların etkisiyle erken uyandığını ve hatta çiçek açtığını anlatan Sarı, özellikle mart ve nisan aylarında görülen don olayının, meyvede kalite ve rekolteye darbe vururken, fiyatların yükselmesine yol açtığını ifade etti.

Sarı, yurdu etkisi altına alan kar yağışından üreticiler olarak çok memnun olduklarını ifade ederek, ‘’Tam zamanında yağdı. Bu kar, berekettir. Geçen yılki kuraklığı telâfi edebilir’’ dedi. Kar kalınlığının Uludağ’da 2 metreyi aşması ve yerleşim birimlerinin dahi beyaza bürünmesinin rezerv sularına büyük katkı sağlayacağına dikkati çeken Sarı, geçen yılki kuraklığın yaşanmayabileceğini söyledi.

Bursa’nın Karacabey İlçesi Ziraat Odası Başkanı Nuri Karaca da kar tabakasının ekili olan buğday ve arpa gibi hububat tohumlarına çok iyi bir örtü olduğunu söyledi. Karın tohumlara doğal yoldan azot katkısı sağlayacağını ifade eden Karaca, bunun hububatın sağlıklı gelişimi için çok önemli olduğunu dile getirdi. Karaca, ‘’Bizi esas sevindiren konu, karın rezerv sularının artışına yol açacak olması. Eğer, ilkbahar yağmurları da normal seyrinde giderse, yazın su sorunu yaşanmaz’’ diye konuştu.

/ BURSA

20.02.2008


 

Binlerce köy yolu kapalı

Yurt genelinde etkili olan soğuk hava ve kar yağışı, günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Alınan bilgiye göre, Orta Karadeniz bölgesindeki çok sayıda köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor.

Samsun’da 564, Sinop’ta 290, Ordu’da 450, Amasya’da ise 269 köy yolunda ulaşım sağlanamıyor. Doğu Karadeniz’de etkili olan kar yağışı nedeniyle Trabzon’da 446, Giresun’da 535, Bayburt’ta 158, Artvin’de 162, Gümüşhane’de 322, Rize’de 292 olmak üzere 1915 köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor. Sibirya üzerinden gelen alçak basınç sisteminin etkisi altında olan Doğu Anadolu Bölgesi’nde toplam 2 bin 118 köy yolunda ulaşım sağlanamıyor.

Elazığ’da 406 köy ve 613 mezra yolu, Bitlis'te 230, Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde 32, Bursa’ ilçelerinde 69, Balıkesir’de 547, Konya’da 431, Sivas’ta da bin 220 köy yolu ulaşıma kapalı durumda bulunuyor.

İl Özel İdarelerine bağlı ekipler, yolları açma çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Yetkililer, kapalı köy yollarının açılmasında cenaze ve hasta bulunan köylere öncelik verildiğini belirterek, kapalı yolların ulaşıma açılması için çalışmaların sürdürüldüğünü bildirdi.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Evsizlere şefkat eli uzandı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cumartesi gününden bu yana, sokakta kalan 159 kişiyi donmaktan kurtardı.

İBB Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ekipleri şehrin muhtelif yerlerinden topladıkları 159 evsizi çeşitli otel, spor salonu ve huzur evlerine yerleştirdi. Alınan ihbarlar doğrultusunda sokakta donma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan evsizleri alarak Edirnekapı’daki toplama merkezine getiren ekipler, burada yapılan temizlik, sağlık kontrolü, traş ve giysi ihtiyaçlarını karşılanması işlemlerinden sonra bu kişileri otellere yerleştirdi. Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ekiplerinin 3 gündür yürüttüğü çalışmanın sonunda donmaktan kurtulan 159 evsizden 19’u talepleri doğrultusunda memleketlerine gönderildi. Memleketlerine gönderilen evsizlerin yol masrafları da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandı. Sağlık problemi tespit edilen 7 kişi ise çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

Yeni Asya / İSTANBUL

20.02.2008


 

130 bin aileye gıda yardımı yapılacak

Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu yıl 130 bin aileye gıda, 110 bin aileye kömür yardımı yapacak.

Belediye yetkilileri, yaptıkları açıklamada, yoksul vatandaşlara dağıtılacak gıda malzemelerinin teminine ilişkin ihale işlemlerinin tamamlandığını, Mart ayından itibaren gıda yardımlarına başlanacağını belirttiler.

Geçen yıl 265 bin aileye gıda malzemesi, 110 bin aileye de kömür dağıtıldığını ifade eden yetkililer, bu yıl ise 130 bin aileye gıda yardımı yapılmasının plânlandığını kaydettiler. Yetkililer, kömür yardımlarının bu yıl da 110 bin aileye ulaşacağını bildirdiler.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Yaban hayatına esnaf desteği

Yozgat’ta esnaf, ağır kış şartlarında aç kalan yaban hayvanları için çatı, duvar üzerleri ve bahçelere yem ile yiyecek bırakıyor.

Yozgat İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ekipleri, ormanlık alanlarda yaşayan hayvanlar için doğaya yem ve yiyecek bırakma çalışmalarını sürdürürken, esnaf da şehir merkezinde aç kalan hayvanların beslenmesini sağlıyor. İl Çevre ve Orman Müdürü Birol Ayyıldız, yaptığı açıklamada, Milli Park’taki Yozgat çamlığında tilki, kurt, domuz, şahin, kartal gibi birçok hayvanın yaşadığını belirtti.Ayyıldız, ‘’Yemleme çalışmalarımız kış sezonunun başlamasıyla il genelinde yürütülmektedir’’ dedi. Şehir merkezindeki esnaf da son 3 gündür kötü hava şartları sebebiyle aç kalan kuşların beslenebilmesi için çatılara, duvar üzerleri ve bahçelere yem, kedi ve köpekler için de yemek atıkları, ekmek ve et bırakıyor.

/ YOZGAT

20.02.2008


 

Gazlı içeceklerin yerine süt ve ayran

Gazlı içeceklerin kalsiyum kaybına yol açacağını belirten Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Damla Şimşek Gökşen, “Gazoz gibi kolalı ve gazlı içecekler yerine süt, su ve ayran içilmelidir” dedi.

Çocukluk ve ergenlik döneminde kemik gelişiminin en iyi dereceye ulaşmasının, ileriki yaşamda kemik erimesi (osteoporoz) riskini azaltacağını açıklayan Doç. Dr. Gökşen, “Osteoporoz, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Çocukluk ve ergenlik döneminde düzenli beslenme ve fizik aktiviteyle azami kemik kütlesine ulaşılabildiğinde, erişkin dönemde kemik erimesi riski azalacaktır ancak önlem erken alınmalıdır. Çocukluk ve ergenlikte kuvvetli kemik oluşumu, yaşın ilerlediği dönemde kemik kaybı ve osteoporozu engellemek için bankaya yeterli miktarda kemik konulması için gereklidir” şeklinde konuştu. Kalsiyum içeren dengeli beslenme ve kemiğe kuvvet yükleyen fizik aktiviteler gerektiğini belirten Gökşen, “20 ve 30’lu yaşlarda en yoğun kemik kütlesine ulaşılır, 35 ve 40 yaşlara doğru normal kemik kaybı başlar. 11 yaşa kadar erişkin kemik kütlesinin yüzde 45’i, 17 yaşa kadar yüzde 90’ı kazanılmaktadır” dedi.

/ İZMİR

20.02.2008


 

İnternet uyuşturuyor

Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Çocuk Psikiyatristi Uzm. Dr. İsmail Yavaş, günlük hayatın parçası haline gelen interneti ‘’şuursuzca kullanan veya kötü niyetine alet eden kişilerin bu durumunun, bir çeşit hastalık olduğunu’’ bildirdi.

Bu durumun ‘’internet bağımlılığı bozukluğu’’ (internet addiction disorder) olarak adlandırıldığını ifade eden Yavaş, internet bağımlılığının, esrar ve eroin bağımlılığından daha tehlikeli olduğunu savundu.

Teknolojik bir nimet olan internetin, insanlara büyük imkânlar sunduğunu vurgulayan Yavaş, ‘’ancak bazı kötü sonuçlara da yol açabilmektedir. Bugün hemen her yaştan birçok insan, internet bağımlısı olmuş durumda. İnsanların internetle münasebetleri sorgulandığında, bugün bu teknolojinin dünya genelinde faydadan ziyade zarar vermeye başladığı söylenebilir’’ diye konuştu.

MUTLULUK AZALIYOR

İnternet bağımlılığı bozukluğunun, her hastalık gibi bazı belirtileri olduğunu ifade eden Yavaş, bu doğrultuda ekran karşısında geçirilen zamanla ters orantılı olarak mutluluğun azaldığını, kişinin içine kapandığını anlattı.

Dr. Yavaş, sonuçta psikomotor huzursuzluk, kaygı, internetle ilgili hayaller, parmaklarda iradi veya gayri iradi yazma gibi hal ve durumların ortaya çıktığını, kişinin çevre ve iş ilişkilerinde olumsuz etkiler yaşandığını belirtti.

Bu teknolojiyi reddetmenin yanlış ve imkânsız olduğunu da vurgulayan Yavaş, uzmanların, internetin istismarı konusunda kafa yormaları gerektiğini söyledi.

Yavaş, Çin’de internet ve video oyunlarının bağımlılığını tedavi etmeye yönelik merkez açıldığını, buradaki hastaların çoğunluğunu 14-24 yaşındaki gençlerin oluşturduğunu sözlerine ekledi.

/ MANİSA

20.02.2008


 

Araçlara teknoloji fren

Bir Türk firmasının geliştirdiği teknoloji, gasp, tehdit, trafik kazası ya da kaçırma gibi tehlike anlarında, her türlü mesafeden araçların yakıtını keserek durdurabiliyor.

Sistemle ilgili bilgi veren firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Diker, dünyada son yıllarda araç takip kontrol sistemlerinin hızla geliştiğini ve yaygınlaştığını ifade etti. Ticari araç ve filoların takibinde kullanılan ‘’Araç Takip ve Kontrol Sistemi’’ ile bireysel araçların güvenliği ve takibinde kullanılan ‘’Araç Güvenlik Savunma ve Takip Sistemi’’ adını verdikleri teknolojinin firmalarının Ar-Ge personeli tarafından geliştirildiğini anlatan Diker, sistemin araç sahiplerine çok yönlü hizmetler sunduğunu söyledi. Diker, sistemin dış müdahale ve tehlike anlarında sesli arama ile bilgi verebilen, sesli menüsü ile tüm sürücülerin kullanabileceği en gelişmiş yüksek teknolojiye sahip GPRS, GPS ve WEB tabanlı bir sistem olduğunu kaydetti.

/ ANKARA

20.02.2008


 

Korkanlar için küçük iğne

Aşıdan korkanlar için, 10 kat daha küçük bir iğnenin kullanıldığı grip aşısı geliştirildi. Kas içine değil, deri altına yapılan aşının, 2009 yılında piyasaya çıkması bekleniyor.

Türkiye’de her yıl ortalama 2.5 milyon insan grip aşısı oluyor. Oysa araştırmalara göre aşı tavsiye edilen risk grubunda 10 milyona yakın insan var. Araştırmalara göre aşıdan kaçınmada bilgisizlik kadar, iğne korkusunun da rolü büyük. Birçok erişkin iğne korkusu yüzünden aşı olmaktan kaçınıyor. Yeni geliştirilen aşının iğnesinin normal grip aşısının iğnesinin 10’da biri kadar olduğu belirtiliyor.

/ İSTANBUL

20.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri