Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Yasakçılıkta YÖK’ün yerini ÜAK aldı

Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, son günlerde yaşanan gelişmeler sonucu bazı kuruluşlar ile üniversitelerin ve üniversitelerle öğrencilerin ‘’karşı karşıya’’ getirildiğini savunarak, ‘’Bu gerilimin boyutlarının ilerlemesinden gerçekten çok büyük bir endişe duyuyoruz’’ dedi.

ÜAK, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın başkanlığında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde olağanüstü toplandı. Başkan Mustafa Akaydın, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok ciddî meseleleri arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesini hedef alan Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine aykırı bir siyasi süreç yaşandığını savunarak, bu siyasi sürecin Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerini çok yakından ilgilendirdiğini söyledi. Anayasa değişikliğinin ‘’çok hızlı bir şekilde’’ yapıldığını savunan Akaydın, ardından YÖK Başkanı’nın da rektörlere gönderdiği genelgeyle rektörleri ‘’hukuksuz davranmaya zorlandığını’’ öne sürdü. Akaydın, bu duyuruya rağmen üniversitelerin hemen hemen tamamına yakınının eskiden nasıl davranıyorlarsa hukukun gereği olarak aynı şekilde davranmaya devam ettiklerini söyledi.

Anayasa hukukçularının, idari hukukçuların fikir ayrılığı içinde olduğunu, YÖK’ün ikiye ayrıldığını anlatan Akaydın, ÜAK’ın, 7 Mart’ta Antalya’da olağan toplanacağını, toplantının gündeminin aynen devam edeceğini söyledi. Akaydın, şöyle devam etti:

‘’Tabii ki bu ortamı yaratan kurumun başı da ne yazık ki üniversitelerimizin başı olup, rektörlerimizin sicil amiri bir kişi olup, bu arkadaşlarımızın yaşadığı gerginliği, ikilemi, diğer bir deyimle anti-balansı daha da fazla artırdı. Üstelik zaman zaman halkımızla karşı karşıya kalmak zorunda kaldık. Hatta bundan dolayı başını örten kızlarımızla daha önceden hiç bir sorun yaşamazken, şimdi sorun yaşar hale geldiler. Bunların üzüntüsünü paylaştık. Doğal olarak üniversiteler ciddî bir sıkıntı yaşarken, üniversiteleri, rektörleri toplantıya çağırması gereken makam, YÖK Başkanımızdır. Belki Genel Kurul üyeleriyle birlikte bu vahim olaylar karşısında bir Rektörler Komitesi düzenlenebilirdi. Ama ne yazık ki YÖK Başkanımız, sadece kendi hukuki mütalaalarıyla yetinmiş, böyle bir toplantıya gerek görmemiştir. Dolayısıyla bugün yaptığımız toplantı, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin içinde yaşanan sorunları tartışmak için hiç bir başka kurum kalmadığı için yapılan bir toplantıdır.’’

“GÖRÜŞ BİLDİRMEK

ÜNİVERSİTELERİN SORUMLULUĞU’’

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, bu konuyla ilgili toplantı yapmanın ÜAK’ın görevleri arasında olmadığı yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Akaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin çok ciddî bir sorununu, hatta dış basında bile neredeyse sınır ötesi operasyon kadar çok yer eden bir sorununu tartışmak üzere, bir başka makam bu gereği yerine getirmediği için burada toplanmış bulunuyoruz. Görevimizin gereğini yapıyoruz ve bizim sadece YÖK Başkanımızın dediği gibi değil, Anayasa’dan ve 2547 Kanun’un ilgili maddelerinden kaynaklanan ayrıca da bir sorumluluğumuz var. Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde çok ciddî bir sorun yaşanıyorsa, bu ciddî sorun üniversitede kaos yaratmışsa, üniversitenin eğitim özgürlüğünü, eğitim akışını ciddî boyutta zedeler hale gelmişse, hepsinden daha vahim olarak da bu ‘çağdaş, uygar, demokrat ve lâik öğrenciler yetiştirebilmeliyiz’ gerçeğini tamamen ortadan kaldırır boyuta geldiyse elbette ki ÜAK toplanacaktır, hiç fire vermeden toplanacaktır ve bu konudaki görüşlerini açıklayacaktır.’’

Kurul, Özcan’ı istifaya çağırdı

ÜAK olağanüstü toplantısı sonrasında Akaydın’ın açıkladığı bildiride ise, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a “Türk üniversitelerini temsil edemez konuma geldiği” iddia edilerek istifa çağrısında bulunuldu. Bildiride, Özcan’ın istifa etmediği takdirde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den “üniversitelerin içine düşürüldüğü kaosun daha da büyümemesi ve Yükseköğretim Kurulu’nda hukukun üstünlüğünün geçerli kılınması” için Özcan’ı görevden alması istenildi.

ÜAK, icra makamı değil

Üniversitelerarası Kurul ilk kez 13.06.1946 tarih ve 4936 Sayılı Üniversiteler Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Madde Eklenmesi Hakkındaki 115 Sayılı Kanunun 13. Maddesi uyarınca her üniversitenin rektör ve dekanlarıyla, her üniversite senatosunun kendi üyeleri arasında iki yıl için seçeceği temsilciden oluşan bir kurul olarak oluşmuştu.

Daha sonra Üniversitelerarası Kurul, 07.07.1973 tarih ve 14587 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 1750 Sayılı Üniversiteler Kanununun 9. Maddesi uyarınca yükseköğretim planlaması içinde, üniversiteler arasında akademik yönden koordinasyonu sağlamak, üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacını karşılayacak tedbirler almak, üniversitelerin tümünü ilgilendiren kanun tasarılarını, tüzük tasarılarını ve aynı nitelikteki yönetmelikleri hazırlamakla görevli biri kuruluş haline dönüşmüştü.

/ ANKARA

29.02.2008


 

28 Şubat sürüyor

Taraf gazetesi yöneticisi ve medya eleştirmeni Alper Görmüş, 28 Şubat girişiminin bütün canlılığıyla sürdüğünü belirterek, “28 Şubat geride kaldı demek, kötü niyetli bir yorum değilse, büyük bir saflıktır” dedi. Görmüş, Nokta dergisinde darbe günlüklerini yayınladığı için, 28 Şubat’tan bir gün sonra (bugün) yargılanacak olmasının da bu tesbitini doğrulayan bir örnek olduğunu kaydetti.

Medyanın rolü

2004’teki darbe planlarının da, Ergenekon’un da 28 Şubat ruhunu taşıdığına işaret eden Görmüş, bu tür ruhların oluşturulmasında medyanın tayin edici bir gücü olduğunu söyledi. Görmüş, medyadaki farklılaşma ve zenginleşmenin otoriter eğilimler için kâbusa dönüştüğünü vurgularken, 27 Nisan sürecinin başarıya ulaşamamasında rol oynayan etkenlerden birinin bu olduğunu söyledi.

DEVAMI RÖPORTAJ SAYFASINDA

Hasan Hüseyin KEMAL

29.02.2008


 

CHP’nin yeni hedefi YÖK Başkanı

CHP, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan hakkında “Görevi kötüye kullandığı ve kanunlara uymamaya tahrik ettiği” iddiasıyla, suç duyurusunda bulundu.

Edinilen bilgiye göre, CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Süha Okay, Kemal Anadol ve Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, Özcan hakkında kamu davası açılması için başvuruda bulundular. Şikayetçilerin suç duyurusu dilekçesinde, ‘’Özcan’ın 24 Şubat 2008 tarihli açıklaması ile üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasını istemesi ve üniversitelere bu yönde uygulama için talimat göndermesiyle, ‘kanunlara uymamaya tahrik’ suçunu işlediği’’ ileri sürüldü.

Dilekçede, Türk Ceza Kanununun 217. maddesinde, ‘’Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır’’ denildiğine işaret edildi.

TBMM’de suç duyurusuna ilişkin bilgi veren CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, CHP Grubu adına 3 grup başkanvekilleri olarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını bildirerek, Özcan’ın, seçildiği günden itibaren kendisini seçen kadroya diyet borcunu ödemek için sorumluluğunun dışında hareket ettiğini savundu.

YÖK Başkanı Özcan’ın, üniversitelere gönderdiği yazının, hukuk açısından hiçbir öneminin bulunmadığını öne süren Okay, ‘’YÖK Başkanı, sadece türbanla ilgili sorumluluğu varmışcasına, bütün işini gücünü bırakıp, bu düzenlemeye ilişkin üniversitelere talimat göndermeye kalktı’’ iddiasında bulundu.

/ ANKARA

29.02.2008


 

Rantiye kazandı, Türkiye kaybetti

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, “28 Şubat süreciyle esnafa kazık atılmıştır, faizler artmaya başlamış, sistem rantiyecilerin eline geçmiştir” dedi.

MÜSİAD Ankara Şube Başkanı Hüdaverdi Çakır, 28 Şubat sürecinin ardından Türkiye’nin büyük kayıpları olduğunu belirterek, “Bu gürültünün içinde kayıplar 50-80 milyar dolarları buldu’’ diye konuştu. Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER), “28 Şubat’ın Ticari Hayata Etkileri” konulu bir panel düzenledi. 28 Şubat’ın ticaretteki etkilerini masaya yatırdıldığı panele Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ, Dünya Gazetesi Yazarı Ekonomist Uğur Civelek, Zaman Gazetesi Yazarı Ekonomist Hüseyin Sümer ve MÜSİAD Ankara Şube Başkanı Hüdaverdi Çakır konuşmacı olarak katıldılar. TV5 Ankara Temsilcisi Mustafa Kurdaş’ın yönettiği panel, ESDER Genel Başkanı Mahmut Çelikus’un selâmlama konuşmasıyla başladı.

KÜRESELCİLER RAHATSIZ OLDULAR”

İki turdan oluşan panelde ilk konuşan Ekonomist Uğur Civelek, 28 Şubat post modern darbesinin daha geniş bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, olayın küresel güçlerin etkisiyle olduğunu söyledi. Türkiye’nin küreselleşmeden hep zararlı çıktığını kaydeden Civelek, şöyle devam etti: “Küresel aktörler, hep kendi emirlerinde çalışacak iktidarlar ararlar. Önce iktidarlara planlar veriliyor, ardından borç veriliyor. Kısacası ülkede asla üretim istenilmiyor. Sadece tüketim isteniliyor. Karşı çıkan iktidarlar ise CIA ajanları tarafından hemen çeşitli propaganda ve oyunlarla iktidar düşürülür ve aynı senaryo yeni iktidarlar için bir daha yazılır. Bu süreç hep böyle devam eder. Türkiye’nin artık zamanı kalmadı. Şartlar böyle devam ederse her şeyimizi kaybederiz. Ülke olarak biz bir aileyiz. Artık birbirimizi eleştirmeyi bırakıp, birlik olmalıyız. Güçlenmek istiyorsak sadece tüketmeyi bırakıp, üretime geçmeliyiz. Aksi takdirde Türkiyemiz kaybeder. Aklını kullanmayan insanların inancı da olmaz. Dünyada üç tane yönetim sistemleri vardır. Bunlar; demokrasi, monarşi ve anarşidir. Türkiye anarşiyle monarşi arasında bir yerdedir ve 60 yıldır da bundan kurtulmadı.”

“TÜRKİYE’DEKİ SİSTEM PARAKSİDİR”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ da Türkiye’de demokrasi olmadığını ifade ederek, “Parası olan istediğini söyler, yazar ve istediği gibi de yaşar. Buna ancak ‘paraksi’ denir. Türkiye’deki sistem ancak bu olur” dedi.

Refahyol Hükümeti döneminde Başbakan’a danışmanlık yaptığını belirten Altuğ, o dönemde Türkiye’nin üreten bir ekonomiye geçmesinden rahatsız olan çevreler olduğunu söyledi. Altuğ, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin kayıtlı, üreten bir ekonomiye geçmesinden rahatsız olan çevreler oldu. Türkiye’de suni gündemler oluşturarak, 28 Şubat’ın oluşmasını sağladılar. Onlar Türkiye’nin kalkınmasını kesinlikle istemiyorlar. Sadece üretmeden, yorulmadan paradan para kazanarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Türkiye artık döviz-faiz-borsa üçgeninden kurtulmalıdır.”

“KAYBEDEN TÜRKİYE OLDU”

MÜSİAD Ankara Şubesi Başkanı Çakır ise Türkiye’nin, 1960’lı yıllardan başlayarak geçirdiği süreçler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Çakır, ülkenin sanayi anlamında beklenilen düzeyde kalkınamadığını, bunun da ülkenin sanayiden anlamayan kesimler tarafından yönetilmesinden kaynaklandığını belirtti. Türkiye’nin, denk bütçeyi hedefleyip gelirleri kadar harcamayı amaçlarken, şimdi ise ‘’çılgın’’ bir tüketim içinde bulunduğunu ve bu tüketimle israfın arttığını anlatan Çakır, ‘’28 Şubat süreci öncesi birilerinin inine şiş sokuldu, birilerinin düzeni bozuldu. Bu sürecin ardından Türkiye’nin büyük kayıpları oldu. Bu gürültünün içinde kayıplar 50-80 milyar dolarları buldu’’ diye konuştu.

Meslek liseleri konusuna da değinen Çakır, şöyle devam etti:

“Türkiye’de bir yandan işsizlik artarken, biz sanayiciler olarak kalifiye eleman bulamıyoruz. Bu 28 Şubat’ın sonucudur. Avrupa’da meslek liselerinde okuyanların sayısı yüzde 75 seviyesinde iken, bu oran ülkemizde 25’lerde kaldı. Bu acı bir durumdur. Meslek liselerinin önünü kapatmak, vasıfsız insan yetiştirmektir. Mantığını anlayamıyorum.”

“SERMAYEYİ RENKLERE AYIRDILAR”

Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Sümer de 28 Şubat sürecinde bazı çevrelerin suni gündemler oluşturarak, Anadolu sermayesinin güçlenmesinden rahatsız olduklarını söyledi. 28 Şubat’ı bir film senaryosuna benzeten Sümer, şunları söyledi:

“Anadolu aslanları kavramı yavaş yavaş güçleniyordu. Üretim çeşitlendi. Bunu hazmedemeyen çevreler, bu iş çevrelerine yeşil sermaye ismini vererek onları dışladılar. Çünkü Anadolu sermayesinin güçlenmesini kesinlikle istemiyorlardı. Ancak şu var. 28 Şubat onları durdurmamıştır. Bugün kendinden emin bir şekilde yine güçlendiklerini rahatlıkla görebiliyoruz.”

Cemil YÜZER / ANKARA

29.02.2008


 

Türkiye Savunma Bakanı: Askerlerimiz birlikte çalışıyor

Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD Savunma Bakanı Gates’in ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “Ülkelerimiz dünya barışına ve bölgesel barışa katkıda bulunmak adına Kore’den Bosna-Hersek’e, Kosova’dan Afganistan’a, Somali’den Doğu Timor’a kadar dünyanın birçok bölgesinde ABD askerleri ile birlikte görev yapmaktadır” dedi.

/ ANKARA

29.02.2008


 

ABD karma eğitimi terk ediyor

Eğitimdeki kötü gidişe çözüm arayan ABD’nin Georgia eyaletinin 14 bin nüfuslu Green County bölgesinde karma eğitim tamamen terk edilerek, kız erkek öğrenciler ayrıldı.

Devlet okullarındaki kötü gidişe çözüm arayan ABD hükümeti, karma eğitimin birçok probleme yol açtığını tespit ederek, kız ve erkek öğrencilere ayrı sınıflar açılmasını teşvik ediyor. Uygulamanın eğitimde kaliteyi yükselttiğini gören pek çok devlet okulu da ayrı sınıf açmaya başladı. Eğitimde karma eğitimi terk edenlere Georgia eyaletinin Greene County bölgesi eklenirken, bütün orta öğretim kurumlarında kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda okumasını öngören yeni sistemden büyük başarı bekleniyor. Ülkede erkek ve kız okulları bulunsa da Greene County bütün okullarda karma eğitimi terk eden ilk bölge.

Georgia eyaletinin fakir kırsal kesiminde yer alan, yüzde 70’i siyah olmak üzere 14 bin nüfus barındıran Greene County’nin Eğitim Kurulu, sınav sonuçlarının yıllardır düşük düzeyde seyretmesi, okulu terk edenlerin çoğalması ve hamile kalan kız öğrenci sayısının artışı üzerine sonbaharda ayrı sınıf uygulamasına karar verdi.

Toplam 2 bin öğrencinin bulunduğu bölgenin okullar müdürü Shawn McCollough, geçen hafta karma eğitimden vaçgeçtiklerine dair kararı duyurmak için topladığı velilere “Bu seviyede gidersek asla hedefi yakalayamayacağız. Eğer bir adım atacaksak, büyük adım atalım” diye seslendi. Araştırmaların erkek ve kız çocukların ayrı sınıflara konulduğu zaman kendilerine daha fazla derslere verdiğini gösterdiğini anlatan McCollough, böylece sınav sonuçlarının düzeleceğini ve eğitimin seviyesinin artacağını vurguladı.

Ulusal Tek Cinse Dayalı Kamusal Eğitim Derneği Başkanı Leonard Sax ise federal yasanın tek cinse dayalı okul ya da sınıfların oluşturulmasına izin verdiğini hatırlatarak, farklı eyaletlerde karma eğitimi terk eden okul sayısının son dönemlerde arttığını belirtti. Federal yönetimin 2006’de tek cinse dayalı eğitimin önünü açan yasal düzenlemesi sonrası karma eğitimi terk etme eğilimi ortaya çıktığı belirtiliyor. Sax’a göre ulusal düzeyde tek cinse dayalı okul ya da alternatif sınıflar sunan okul sayısı 366’yı buldu.

KARMA EĞİTİMİ TERKEDEN

OKULLAR KAZANIYOR

Karma eğitimin birçok probleme yol açtığını tespit eden ABD hükümeti, kız ve erkek öğrencilere ayrı sınıflar açılmasını teşvik ediyor. Uygulamanın eğitimde kaliteyi yükselttiğini gören pek çok devlet okulu da ayrı sınıf açmaya başladı. 1995 yılında 3 devlet okulunda yürütülen ayrı eğitim uygulaması, günümüzde 366 okula çıktı. 200 okulun daha kız-erkek ayrı eğitim yapmak için başvuruda bulunduğu belirtiliyor.

Yapılan araştırmalar, kız ve erkeklerin ayrı sınıflarda bulunmasının getirdiği faydaları gözler önüne serdi. Öğrencileri meşgul eden eğlence, kavga, suç işleme, vakti boşa harcama, taciz ve gebelik gibi olumsuzlukların ayrı eğitim veren okullarda en aza indiği gözlendi. New York Harlem’de 2003’te yapılan bir çalışma dikkat çekici sonuçlar ortaya çıkardı. Buna göre, ergenlik çağındaki çocuklarda hamile kalma oranı sadece kızların okuduğu okullarda 40’ta 1 iken, karma eğitim veren yerlerde 3’te 1.

Karma okullara giden kızlar nasıl göründükleriyle, sadece kız okuluna gidenler ise kim oldukları ile daha çok ilgileniyor. Ayrı okula gidenlerin kendine güven oranları da yüksek.

‘KARMA EĞİTİM KIZ ÖĞRENCİLERE ZARARLI’

Yıllardır tartışılan “karma eğitim yararlı mı değil mi” sorusuna İngiltere’nn en ünlü okullarından St. Mary Lisesi’nin müdürü “Karma eğitim genç kızlara zarar veriyor” değerlendirmesinde bulunmuştu. Frances King, karma eğitimin özellikle buluğ çağında genç kızların kendilerine daha az güvenmesine sebep olarak akademik kariyerlerine zarar verdiğini söylemişti. İngiliz Times gazetesine konuşan King şunları kaydetmişti:”Buluğ çağı özellikle kızların kariyerleri için ilk adımlarını atmaya başladıkları okul yıllarında kendilerine güvenlerinin daha az olmasına sebep oluyor. Son derece kırılgan bir yapıları oluyor. Ve karma eğitim onları bu en zor zamanlarında çok sert bir şekilde yaralıyor.”

YENİ ASYA / İSTANBUL

29.02.2008


 

Şehitler duâlarla

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a yaptığı kara harekâtında şehit düşen Mehmetçikleri, onbinler uğurladı.

Kuzey Irak’ta PKK’lı teröristlere karşı sürdürülen ‘Güneş Harekatı’ sırasında çıkan çatışmada şehit düşen Piyade Komando Er Ahmet Bayazıt, memleketi Ordu’da gözyaşları arasında toprağa verildi.

Şehit Jandarma Komando Onbaşı Mustafa Yusuf (21) ise doğum yeri olan Çankırı’nın Yapraklı ilçesi Bugay köyünde son yolculuğuna uğurlandı. Çankırı’da yapılan törende şehit Mustafa için 10 bini aşkın Çankırılı son görevini yapmak üzere Anıt Alanına koşarken, Dört kardeşin en küçüğü olan Mustafa Yusuf’un ailesi ayakta durmakta zorlanırken, ailesi tabuta sarılarak uzun süre oğulları için göz yaşı döktü.

Şehit Piyade Uzman Onbaşı Fatih Gök de memleketi Kahramanmaraş’ta düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı.

Şeyh Adil Mezarlığı’ndaki şehitlikte toprağa verilen Gök’ün naaşının götürülüşü sırasında askerler yürüyüş yaparak ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ şeklinde slogan attı. Çevrede toplanan vatandaşlar da askerleri alkışladı.

Şehit Piyade Komando Onbaşı Serdal Çeçen’in cenazesi, Tokat’ın Turhal ilçesinde düzenlenen törenle toprağa verildi.

/ ÇANKIRI

29.02.2008


 

Baird: Türkiye kararlı olursa üye olur

İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird, ‘’Türkiye güçlü ve kararlı tavrını korursa AB’ye kesinlikle üye olacaktır’’ dedi. Büyükelçi Baird ve eşi Caroline Baird, Eskişehir Vali Vekili Ekrem Ballı’yı ziyaret etti.

Ballı, Baird ve eşini Eskişehir’de görmekten mutluluk duyduklarını belirterek, Türkiye ve İngiltere’nin dost ve müttefik iki ülke olduklarını kaydetti.

Büyükelçi Baird de büyükelçilerin Ankara ve İstanbul dışındaki şehirleri de ziyaret etmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: ‘’Son derece dinamik ve canlı bir kent olan Eskişehir, iki ülke arasında var olan işbirliğinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin Avrupa’da birçok dostu var. Türkiye güçlü ve kararlı tavrını korursa AB’ye kesinlikle üye olacaktır. Elbette birtakım sıkıntılar olacak. Bunların üstesinden gelinebilir. Türkiye, Biritanya’nın en önemli dünya ortaklarından birisidir.’’ Büyükelçi Baird daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret etti.

/ ESKİŞEHİR

29.02.2008


 

Öğrenci servisi devrildi: 16 yaralı

Van’da öğrenci servisinin devrilmesi sonucu 16 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Van Merkez İskele Caddesi’nde bulunan Şehit Koray Akoğuz Lisesi’ne öğrenci taşıyan A.T. yönetimindeki 65 S 0296 plâkalı minibüs, kale yolunda devrildi. Sürücü ile minibüste bulunan 15 öğrenci yaralandı. Yaralılar, çevredeki vatandaşlar tarafından hastanelere götürüldü. Çeşitli hastanelerde tedavi altına alınan öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

/ VAN

29.02.2008


 

Fizik tedaviyle hayata tutundular

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü’ne yatalak olarak gelen 31 yaşlının, son 2 yılda uygulanan fizik tedavi sonucu ‘’hayatı adımlamaya başladığı’’ bildirildi.

İBB Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü’nde yaşları 65 ile 83 arasında değişen ve yatalak durumda olan 12 yaşlının, yaklaşık bir yıldır süren fizik tedavilerinin tamamlandığı belirtildi.

Açıklamada, geçen yıl kurum personeli tarafından yedirilen ve hiçbir aktivitenin içerisinde yer alamayan yaşlıların, artık yemeklerini kendilerinin yiyebildiği, ortak kullanım alanlarında dolaşabildikleri ve hatta örgü örebildikleri ifade edildi. Geçen yıl da kurum sakinlerinden yatalak durumdaki 19 yaşlının, yaklaşık bir yıl süreyle uygulanan fizik tedavi sonucu ‘’yürümeye başladığı’’ açıklandı.

/ İSTANBUL

29.02.2008


 

Merada toplu konut yükselecek

Ankara’nın Balâ ilçesinde 20 ve 27 Aralıkta meydana gelen depremlerde en fazla zararı gören Afşar beldesine, afet konutlarının yapımı için beldenin 650 dönümlük merası tahsis edildi.

Afşar Belediye Başkanı Bayram Küçük, yaptığı açıklamada, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından 15 Martta ihalesi yapılması plânlanan afet konutlarının inşası için beldenin 650 dönümlük merasının tahsis edildiğini bildirdi. ‘’Dut Dede Türbesi’’nin bulunduğu tepeye bakan merada, artık toplu konutların yükseleceğini belirten Küçük, ‘’Beldemize, bugün itibarıyla 285 civarında konut yapılması gündemde. Bu rakamda, 6 Mart tarihine kadar sürecek hak sahipliği çalışmalarının durumuna göre değişmeler olabilir. Konutların yapılmasıyla beldemizin çehresi değişecek, insanlar daha konforlu şartlarda barınacak’’ dedi.

/ BALA

29.02.2008


 

Hayırsever işadamı öğrencileri bilim adamlar buluşturuyor

Hayırsever işadamı İhsan Zini, burs verdiği üniversite öğrencileri ile bilim adamlarını biraraya getirerek çevresindekilere örnek oluyor.

İşadamlarının eğitime sağladığı katkı her geçen gün artarak devam ediyor. Bu hayırseverlerden biri de Ihsan Zini. İstanbul’da uzun zamandan beri başarılı ve yardıma muhtaç üniversite öğrecilerine burs veren hayır sever işadamı Zini, zaman zaman bu öğrencileri çeşitli üniversitelerdeki hocalarla buluşturuyor.

Hocalar da, öğrencilere gerek okul gerekse güncel hayatta başarılı olmanın yollarını aktarıyor, tavsiyelerde bulunuyor. Son olarak bu topantılardan biri, 23 Şubat’ta gerçekleştirildi. Toplantıya bilim adamlarından Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Dr. Mustafa Nutku, Prof. Dr. Selim Şeker, Prof. Dr. Halit Pastacı ile iş adamlarından Erzurum eski Milletvekili Rasim Cinisli katıldı. Toplantıda, hocalarla öğrenciler karşılıklı soru cevap şeklinde fikir alışverişinde bulundu.

YENİ ASYA / İSTANBUL

29.02.2008


 

Havada yolcu hedefi 130 milyona ulaşmak

Sivil havacılık sektöründeki büyümeye paralel olarak yapılan altyapı yatırımlarıyla havaalanlarında yıllık yolcu kapasitesi 100 milyonu aştı. Ulaştırma Bakanlığı, 2010 yılı hedefini ise yılda 130 milyon yolcu kapasitesine ulaşmak olarak belirledi.

Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Türk sivil havacılık sektöründe yaşanan patlamaya cevap verebilmek üzere yapılan altyapı yatırımları meyvesini veriyor. Geliştirilen altyapı projeleriyle 60 milyonluk yolcu kapasitesi, bu yılbaşı itibarıyla 105 milyona ulaştı.

/ ANKARA

29.02.2008


 

Matematik korkusu nasıl aşılır?

İzmir Milli Eğitim Müdürü Kâmil Aydoğan, Türkiye’de ciddî bir matematik korkusu, kaygısı olduğunu belirterek, ‘’Bunu aşmamız lâzım’’dedi.

Aydoğan, okul yönetimlerinin de katkısıyla birkaç aylık çalışma sonrasında tamamen özgün olan ve eğitim kurumlarında başarının artırılmasını hedefleyen bir proje geliştirdiklerini bildirdi.

Aydoğan, ‘’Başarıyı Artırma Projesi’’ adı altında şehirdeki bütün ilköğretim ve liselerde uygulamaya sokulan çalışmaya göre, sınavların ardından zümre öğretmenlerinin bir araya gelerek, hangi soruda hangi oranda başarısızlık bulunduğunu belirlediklerini ve o konuya odaklandıklarını belirtti.

Belirli aralıklarla yapılan analiz sonuçlarının İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderildiğini ifade eden Aydoğan, şöyle devam etti:

‘’Şu anda biz İzmir’de matematikte öğrencilerimiz hangi aşamada başarılılar, bunu biliyoruz. Üç ay önce hangi aşamada başarılılardı, 3 ay sonra hangi aşamaya çıktılar. İzmir’deki öğrencilerin ortalaması 10 sorudan kaçını biliyor, bunu şu anda biliyoruz. Bu tamamen müdürlükteki arkadaşlarımız ve okul müdürleriyle birkaç aylık çalışmamızın sonucudur. Şu anda bunu uyguluyoruz.’’ Projeyle bütün sınıflarda başarıda gözle görülür somut bir artışın olacağını ifade eden Aydoğan, bazı öğretmenlerin alışkın olmadıkları için ilk plânda yaptıkları sınavların sorgulanmasına şaşırdıklarını, ancak bunun yönetmelikte de bulunan bir çalışma olduğunu söyledi.

TÜRKİYE ORTALAMASI DÜŞÜK

Projede spesifik olarak matematik derslerinde görülen bir durumun dikkat çektiğini belirten Aydoğan, şunları kaydetti:

‘’Matematikte, Türkiye ortalaması düşük. Spesifik olarak bu konuda Türkiye’de ciddî bir geri durum var, matematik korkusu, kaygısı var. Türkiye olarak bunu aşmamız lazım. İzmir’de bütün ilçelerde matematik öğretmenleri bir araya geliyorlar. Bunu her ilçe boyutunda aşmanın yol ve yöntemlerini aralarında değerlendirip uyguluyorlar. Öğrencilerimizde matematik korkusu var ve bunu yenmemiz gerekiyor. Bu ülke genelinde ve İzmir’de de söz konusu. Biz bu proje çerçevesinde zümre öğretmenlerini kafa yorar duruma getirdik. Bunu tartışıyorlar ve okullarımızda matematik korkusunu yenme çabası içindeler.’’

/ İZMİR

29.02.2008


 

Hızlı verilen kilo aynı hızla alınıyor

Denizli Devlet Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Hasan Yıldız, bir ayda vücut ağırlığının yüzde 6’sı kadar kilo verilmesi gerektiğini belirterek, “Şok diyet uygulayan ve normalden daha hızlı kilo veren bir kişi kaybettiği kiloları aynı hızda alır” dedi.

Dr. Yıldız, diyetle zayıflama hakkında bilgi verdi. Yıldız, zayflamaya karar veren bir kişinin doktor muayenesinden geçip tetkikleri yaptırdıktan sonra mutlaka bir diyetisyenle görüşmesi gerektiğini söyledi.

Herkese aynı diyet programının uygulanmasının yanlış olduğunu kaydeden Yıldız; kişilerin yaş, boy, kilo ve metabolizma hızı gözönünde bulundurularak bir program uygulanmasının en sağlıklı yöntem olduğunu ifade etti.

/ DENİZLİ

29.02.2008


 

Kızamık virüsü 2010’a kadar yok edilecek

Sağlık Bakanlığı, uzun yıllardır minikleri yatağa düşüren ve tedavisi mümkün olmayan kalıcı hastalıklara yol açan kızamık virüsünün 2010 yılına kadar yok edilmesini hedefliyor.

Ülkedeki aşılama çalışmalarına ilişkin ‘’Genişletilmiş Bağışıklama Programı’’ (GBP) çerçevesinde bir dizi yeni düzenleme yapan Bakanlık, yeni hedefler de belirledi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu konuda bir ‘’daimi genelge’’ yayımlayarak, GBP çalışmalarında özel sektör dahil tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca bu genelgenin temel başvuru kaynağı olarak kabul edilmesini istedi.

Buna göre Bakanlık, GBP kapsamında boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, poliomyelit ve Hepatit-B ile Hemofilus influenza tip b’ye (menenjit) bağlı hastalıkların yanı sıra bu hastalıklardan kaynaklanan bebek ve çocuk ölümleriyle kalıcı sakatlıkların engellenmesini hedefliyor.

Temel amacı, ülkede doğan her bebeğin aşı takvimine uygun olarak bu hastalıklara karşı bağışıklanması olan program, aşısız veya eksik aşılı bebek ve çocukların tespit edildiği anda aşılanmasını ve bunun ülke genelindeki her yerde eksiksiz uygulanmasını da amaçlıyor.

/ ANKARA

29.02.2008


 

Sofradan doymadan kalkın

Sakarya’da yaşayan ve bir asrı deviren 102 yaşındaki Münire Ararat, uzun yaşamanın sırlarını verdi. Münire nineye göre “az yemek, gündüz uykusu uyumak, çalışmak, ibadet etmek, hoşgörülü olmak, kafayı takmamak, kadere inanmak, yeterince konuşmak” uzun, sağlıklı ve mutlu yaşamanın sırları arasında bulunuyor.

Nisan ayında 103 yaşından gün almaya başlayacak olan Münire Ararat , koca ve evlat acısına rağmen hiçbir zaman hayata küsmemiş. 4 çocuk annesi olan Münire nine, kocası ile iki oğlunun ölüm acısını yaşamış. Şimdi kızı Meliha Yıldırım’la (80) birlikte yaşayan Münire ninenin çok ciddî bir rahatsızlığı bulunmuyor. Yaşına rağmen bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılayan Münire nine, sağlıklı bir hayat için az yemenin çok önemli olduğunu belirtiyor ve hayat tarzını şöyle anlatıyor: “Hayatım boyunca karnımı iyice doyurduğum bir gün hatırlamıyorum. Çok az yerim ve lokmalarımı iyice çiğnerim. Sofradan doymadan kalkarım. Soranlara hep ‘az ye çok yaşa’ diyorum. Gündüz öğle vakti en az 1 saat uyurum. Tarlada, bağda bahçede çok çalıştım. Hiç hareketsiz kalmadım. İşim olmasa bile evin çevresinde dolaştım. Halen dolaşmaya devam ediyorum. İbadetlerimi mümkün olduğunca aksatmıyorum. İnsanları seviyorum ve herkesi olduğu gibi kabul ediyorum. Dedikodu yapmayı, insanların arkasından konuşmayı asla sevmiyorum. Gereksiz konuşmalardan hoşlanmıyorum. Elimden geleni yapıyorum olmazsa ‘kader’ diyorum. Kadere inandığım için de hiçbir şeyi kafaya takmıyorum.”

4 çocuktan sonra 8 torun büyüttüğünü ifade eden Münire nine, “Onlara gözüm gibi çok severek baktım. Galiba Allah bu sebeple de ömrüne ömür kattı. Torunumun çocuklarının çocuklarını bile gördüm” diyor.

Annesinin genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Meliha Yıldırım ise, “Annem bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor. Bana hiçbir zorluğu yok. Onu çok seviyorum. Ben de 80 yaşındayım ve annemle birlikteyim. Bu benim için güzel bir lütuf. Çok şanslıyım. Allah anneme daha uzun ve sağlıklı yıllar nasip etsin” diyerek duygularını dile getiriyor.

/ SAKARYA

29.02.2008


 

Sadaka taşlarından ekrana

Bursa İl Özel İdaresi tarafından yoksullara yönelik hazırlanan ‘Sadaka taşlarından bilgisayar ekranına yolculuk’ adlı projeyle bir havuzda toplanacak yardımlar, ihtiyaç sahiplerine rencide edilmeden bankamatik kartlarıyla ödenecek.

Özel İdare projeyle ihtiyaç sahibiyle yardım eden hayırseveri bilgisayar ekranında birbirini görmeden buluşturmayı hedefliyor. Böylelikle yoksul vatandaş rencide olmadan, izdihama yol açacak yardım dağıtım sıralarına grimeden bankamatik kartlarından kendisine verilen parayı rahatlıkla çekebilecek.

/ BURSA

29.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri