Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Siyasetçi geri adım atmaz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siyasetçi geri adım atmaz, daima ileri gider” derken, “Bir yanlış söz konusuysa bu kendisini gelip bulursa, bu yanlıştan dönülür ve bu da gerçekten bir asillik alametidir” şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, laiklik konusunda hiç kimsenin kendilerine yafta yapıştıramayacağını ifade ederek, “Bakıyorsunuz ki her türlü salvo, sağdan, soldan, karşıdan, arkadan. Size serbest, bize sus! yok öyle birşey. Söylüyorum; yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum. Uysal koyun değilim, bunu açıkça söyleyeyim. Kimse laiklik konusunda bir olumsuzluk yaftası yapıştıramaz” dedi.

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği’nin (ASKON) 5. Olağan Kongresi’ne katılan Başbakan Erdoğan, parti kapatma davası ve sağduyu çağrılarına ilişkin açıklama yaptı. Siyasi partilerin kapatılması anlayışının, aslında millî iradeye karşı takınılmış bir tavır olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: “Sivil toplum örgütlerinin bir çalışması var; ben bunu memnuniyetle izlediğimizi söyledim. Ama geri adım atmak mantığını kabullenmek mümkün değil. Yani geri adım atmak; neden? niçin? nasıl? konu ne? Bunu görmek lazım. Tayyip Erdoğan olarak benim bir yanlışım varsa bu söylenir, ben o yanlışımdan geri adım atmayı kesinlikle kabul ederim. Ama ortaya somut birşey konmadan herkes geri adım atmalı! niçin? Bunun içeriğini bir doldurun bakalım, bir görelim. Kaldı ki; sivil toplum örgütlerinin çalışması güzel de, bir şeyi sanki böyle ıskalıyorlar. Kızmasınlar! -Tayyip Erdoğan’a faturasını her zaman böyle kesiyorlar ama- maalesef bir siyasi zihniyetin zanlısı olan medya, bu işi teşvik etmiştir ve bugünlere getirmiştir. Efendim ‘germeyelim’. ‘Germeyelim’ diye diye geriyorsunuz.”

Başbakan Erdoğan, laiklik konusunda hiç kimsenin kendilerine yafta yapıştıramayacağını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakıyorsunuz ki her türlü salvo, sağdan, soldan, karşıdan, arkadan. Size serbest, bize sus! yok öyle birşey. Söylüyorum; yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum. Uysal koyun değilim, bunu açıkça söyleyeyim. Kimse laiklik konusunda bir olumsuzluk yaftası yapıştıramaz. Kimse bize demokrasi konusunda bir yanlışlık yaftası yapıştıramaz. Sosyal bir hukuk devletini savunmada yakıştıramaz. Biz Türkiye Cumhuriyetini, ülkemizi, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak 5,5 yıldır dünyada itibarını yükselttik, bunun her yerde sessiz bir devrim olarak tanıtımını ve nitelenmesini de temin ettik. Bunu bu iktidar temin etti. Bu konuda da bizler rahatız.”

30.03.2008


 

Fitne filmi topluma nefret yayıyor

Eşbaşkanlığını Türkiye ve İspanya'nın yürüttüğü BM Medeniyetler İttifakı Girişimi Yüksek Temsilcisi Sampaio Fitne filmini eleştirdi. Sampaio, söz konusu filmin amacının ''ayrımcılık, şiddet, nefret ve sosyal huzursuzluğu'' teşvik etmek olduğu ve İslâmı hedef alan bu filmin Batı İslâma düşmanmış gibi bir algılamaya yol açtığını söyledi. Sampaio, Medeniyetler İttifakının filmi kınadığını belirterek ifade özgürlüğü hakkının kendi içinde bir sorumluluk taşıdığını ve bu hakkın bir insan ya da grubu ''aşağılamak, küçük düşürmek, ayrımcılık yapmak ya da hakaret etmek'' amacıyla kullanılmaması gerektiğini öngördüğünü belirtti.

Eşbaşkanlığını Türkiye ve İspanya’nın yürüttüğü BM Medeniyetler İttifakı Girişimi Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio, Hollanda’da İslam karşıtı filmin internet üzerinden yayınlanmasının ardından sağduyu çağrısında bulundu. BM Sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada, Sampaio’nun Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders’in filminin internette yayınlanmasının ardından bir mesaj yayınladığı bildirildi. Sampaio mesajında, söz konusu filmin amacının ‘’ayrımcılık, şiddet, nefret ve sosyal huzursuzluğu’’ teşvik etmek olduğu ve İslam’ı hedef alan bu filmin Avrupa’nın ya da Batı’nın sanki İslam’a düşmanmış gibi son derece yanlış bir düşünceyi savunduğunu vurguladı. Sampaio, Medeniyetler İttifakı’nın filmi kınadığını belirterek ifade özgürlüğü hakkının kendi içinde bir sorumluluk taşıdığını ve bu hakkın bir insan ya da grubu ‘’aşağılamak, küçük düşürmek, ayrımcılık yapmak ya da hakaret etmek’’ amacıyla kullanılmaması gerektiğini öngördüğünü belirtti. Sampaio bu kapsamda ifade özgürlüğünün insanları ‘’ırkçılık, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığından korumayı’’ engellemediğini belirtti. İfade özgürlüğü ile ırkçı ve yabancı düşmanlığına dayalı söylemlerden korunma gerekliliğinin ancak birlikte varolabileceğini belirten Sampaio, çünkü ancak ikisi bir arada olduğunda demokrasinin anlamlı olabileceğini söyledi.

Sampaio, kışkırtıcı şekilde davranan aşırılık yanlısı grupların temsil ettiklerini iddia ettikleri kesimleri temsil etmediklerini belirtti. Batı toplumlarında yaşayan ve Müslüman olmayan kesimin büyük çoğunluğunun Müslüman toplumunu incitme gibi bir amacının olmadığını vurgulayan Sampaio, aynı şekilde Müslümanların büyük çoğunluğunun da bu tür kışkırtıcı eylemlere karşı şiddet yoluyla cevap vermenin doğru yol olmadığına inandıklarını söyledi. Medeniyetler İttifakı girişimi ve girişime destek veren dostlar grubunun bu kapsamda sağduyu ve karşılıklı saygı çağrısında bulunduğunu belirten Sampaio, ‘’bırakalım aklın ve sağduyunun sesi duyulsun, diyalog üstün gelsin ve bu şekilde birbirimizi dinleyip birbirimizle konuşalım’’ dedi.

/ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

30.03.2008


 

AB üyeliği için hazırız

GaziantepGenç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Erturhan, ‘’Hedef AB normlarını yakalamak olmalıdır’’ dedi. Erturhan, yaptığı yazılı açıklamada, AB penceresinden bakıldığında Türkiye ekonomisinin AB’ne tam üyelik için hazır olduğunu belirtti.

AB’nin bir ekonomik ve siyasi birliktelik olduğunu, Türkiye’nin Gümrük Birliği süreci ile geçen 13 yıl içeresinde ekonomik olarak kendini ispatladığını anlatan Erturhan, şunları kaydetti: ‘’Bugün için AB’ne Türkiye’nin tam üye olması AB’nin ve Türkiye’nin lehinedir. Ancak 10 yıl sonrası için aynı şeyi söylemek mümkün olmayabilecek. Gerekli siyasi ve ekonomik istikrar sağlandığında beş yıl üst üste yıllık yüzde 7 büyüyebilen bir Türkiye bunu devam ettirebildiği takdirde, gelecek 15 yıl içinde dünyanın ilk beş ekonomisinden birisi olmaya adaydır. Bu yüzden AB hedefinde ve yüzümüzü batıya çevirerek yürümek temel hedefimiz olmalıdır. Ekonomik olarak büyümek ve gelişmek siyasi ve makro ekonomik istikrar, demokrasi kültürünün geliştirilmesi insan hakları ve özgürlükler alanında kendini geliştirmek Türkiye’nin temel hedefi olmalıdır. Bu hedefleri gerçekleştirdiğimiz ölçüde biz AB’nin kapısını çalmaktansa, onların bizim kapımızı çalacağı aşikardır.’’ Yaşar Erturhan, hedefin AB normlarını yakalamak olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi: ‘’Türk iş alemi ve özel sektörü; gümrük birliği süreci, uluslararası piyasalar ve küresel rekabet ortamında gösterdiği performans itibarıyla AB kriterlerini yakalamıştır. Şirketlerimizin, işletmelerimizin ve KOBİ’lerimizin bu dönemde kurumsallaşma çabalarını daha da arttırmaları gerekir. Bireysel anlamda kişi hak ve özgürlüklerinin doğru tanımı, hukukun üstünlüğü ilkesinin tüm bireylerimize anlatılması ve eğitilmesiyle, AB yolundaki Türkiye, önündeki engelleri çok hızlı aşarak Avrupa ölçeğinin ötesinde dünya ölçeğinde bir ekonomi ve ülke olacaktır.’’

/ GAZİANTEP

30.03.2008


 

İnsan Hakları Komisyonu daha verimli çalışacak

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu çalışmalarında verimliliği artırmayı hedefleyen ve vatandaşa elektronik posta yoluyla da başvuruda bulunma hakkı tanıyan teklif taslağı hazırlandı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanununda değişiklik yapılmasını öngören taslak, komisyon çalışmalarında verimliliği artırmayı hedefliyor, kurumsallaşmayı sağlamaya ilişkin esasları yeniden düzenliyor. Taslağa göre, komisyona başvurma şeklinde de değişiklik yapılacak. Buna göre, komisyon daha önce, sadece TBMM Başkanlığından havale edilen başvurularla ilgili konuları incelemekle yetkiliyken, yapılan düzenlemeyle, vatandaş komisyona elektronik posta yoluyla da başvuruda bulunabilecek.

Taslakla, insan hakları konularında, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, il ve ilçe insan hakları kurulları, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları daha aktif hale getiriliyor. Buna göre, Komisyon Başkanı, başvuruların doğrudan doğruya komisyon, alt komisyon, üyesi veya uzman tarafından incelenmesine; ilgili kamu kurum ve kuruluşu, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, il ve ilçe insan hakları kurulları, ceza infaz kurumları, tutukevleri izleme kurulları tarafından da araştırılıp incelenmesine karar verebilecek. Başvuruyu inceleyen bu makamlar, Komisyon Başkanlığına başvuru ile ilgili hazırlayacağı rapor ile başvuru sahibine, başvurunun sonucunu 30 gün içinde bildirecek.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Demokrasi uzlaşma rejimi

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD), Yönetim Kurulu Başkanı Arif Özer, ‘’Türkiye, gelişmesini istikrara borçludur. Bu istikrarı bozacak davranışlardan, beyanlardan kaçınılmalıdır. Demokrasi uzlaşma rejimidir’’ dedi.

Özer, BUSİAD ödül töreninde yaptığı konuşmada, geçen yıl ABD’de başlayan finansal krizin dünyaya dalga dalga yayılarak Türkiye’yi de etkisi altına aldığını, krizin boyutunun ve ne kadar süreceğinin tahmin edilemediğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler dolayısıyla 2007 yılında bir çok reform, yasa tasarıları ve AB giriş sürecinin adeta dondurulduğunu kaydeden Özer, ‘’AB’ye giriş için gerekli olan 33 başlıktan sadece 6’sının açıldığını ve yalnızca birinin kapatılabildiğini belirtti. Özer, enflasyonun, konulan hedefin en az iki katına çıkacağının şimdiden kesinleşmiş gibi göründüğünü savunarak, ‘’Büyüme rakamlarımız düşmektedir ve cari açık büyümektedir. İşsizlik oranları her geçen artmakta, iş gücüne katılım düşmektedir. Kayıt dışılık, sosyal güvenlik ve vergi sistemimizin en büyük kara deliğidir. Kapatılması için çok ciddi stratejilere ihtiyacımız vardır’’ diye konuştu. Bu yılın ekonomik alanda zor bir yıl olacağının herkes tarafından tahmin edildiğini belirten Özer, ekonomik gündemin ve reformların ön planda olacağını beklerken, her an değişik bir gündemin meydana geldiğinin görüldüğünü dile getirdi. Özer, bu gündemlerin toplumun tansiyonunu yükselttiğini ve kutuplaşmalara sebep olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

‘’Bu arada başkaldırma senaryolarına da dönen Nevruz kutlamalarını endişe ile izledik. Geçmişte kutuplaşmaların ülkemizi ne hallere düşürdüğünü hepimiz biliyoruz. Türkiye, gelişmesini istikrara borçludur. Bu istikrarı bozacak davranışlardan, beyanlardan kaçınılmalıdır. Demokrasi, uzlaşma rejimidir. Özellikle şu günlerde aklın ve soğukkanlılığın hakim olduğu bir ortama ihtiyacımız vardır. Hukuk ve yargı herkese lazımdır, onlara gereken saygı gösterilmelidir’’.

Ülkenin bugün gerçek ihtiyacının küresel rekabet içinde yatırım, istihdam, üretim, ihracatın kaynağı olan şirketleri öne çıkaracak programlar ve yatırım ikliminin tesis edilmesi olduğunu vurgulayan Özer, bu yatırım ikliminin özellikle üretime yönelik kalıcı sermaye içinde hayati önem taşıdığını bildirdi. Özer, ‘’Kemal Derviş’in programının işlevini yerine getirdiğini ve raf ömrünü tamamladığını’’ söyleyerek şöyle devam etti: ‘’Sanayi, ticaret, eğitim ve sağlık politikalarımızın siyasiler, iş insanları, akademisyenler ve sivil toplumun temsilcileri tarafından ortak akılla uzun soluklu devlet politikası ve stratejileri haline getirilmesi gerekmektedir. Gelecekte hangi sektörlerde istihdam ve katma değer yaratacağımızı ortaya koymak zorundayız. Bu dönemde karamsar değil, ancak tedbirli olmamız gerekmektedir. Hepimiz toplumsal uzlaşma, sağduyu ve mantık paydasında buluşalım. Toplumsal birlik ve beraberliğimizi en kısa süre içinde oluşturacağımız ve krizleri fırsatlara dönüştürme becerisini göstereceğimiz inancımızı içimizde taşıyoruz’’.

30.03.2008


 

Cumhurbaşbanlığı: Türkiye’yi ilgilendiren konular ele alındı

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin liderleri ve bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile yaptığı görüşmelerde, başta güvenlik ve terörizmle bağlantılı konular olmak üzere, Türkiye’yi ilgilendiren iç ve dış ekonomik ve siyasi gelişmelerin ele alındığı bildirildi.

Gül’ün görüşmelerde, yakın bölge ve dünyada meydana gelen gelişmelerin Türkiye için fırsatlar ve riskler doğurduğu tespitinde bulunarak, demokrasinin güçlendirilmesi sürecinin devamına ve mevcut siyasi-ekonomik istikrarın korunup pekiştirilmesine herkesin özen göstermesinde yarar gördüğünü vurguladığı belirtildi. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün yaptığı görüşmeleri faydalı bulduğu ve bu doğrultuda önümüzdeki günlerde temaslarına devam edeceği belirtildi.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Baykal: Türbanda anlaşma olmadı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bir gazetede yer alan 5 yıl önce resmî bir davette Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile bir araya geldikleri ve orada başörtüsü yasağının kaldırılmasından yana görüş belirttiği iddiasını yalanladı.

CHP İletişim Koordinatörlüğü’nden, dün bir gazetedeki köşe yazısına konu olan iddiayla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Baykal’ın konuya ilişkin ifadelerine de yer verildi. 3 Kasım 2002 seçimlerinden üç gün sonra AKP Genel Merkezine kutlama ziyaretinde bulunduğunu ve Erdoğan’a ‘’Türkiye’nin rotasıyla oynanmaması’’ uyarısında bulunduğunu belirten Baykal, ‘’Bunun dışında konuyla ilgili olarak ikili, üçlü herhangi bir görüşme, temas falan söz konusu değildir’’ dedi. Baykal, köşe yazısında yer verilen iddianın ‘’yalan’’ olduğunu belirtti.

/ ANKARA

30.03.2008


 

AİHM Batı Trakyalıları sevindirdi

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneğinin Yunanistan aleyhine açtığı davanın Batı Trakya Türkleri lehine sonuçlandı.

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) Genel Başkanı Erol Kaşifoğlu, isimlerinde “Türk” kelimesinin geçmesi sebebiyle kapatılan “İskeçe Türk Birliği” ve “Rodop Türk Kadınları Kültür Derneği”nin, 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) Yunanistan aleyhine açtığı davanın Batı Trakya Türkleri lehine sonuçlandığını belirterek, “Batı Trakya Türklerinin zafer ve sevincini paylaşmaktayız” dedi. Kaşifoğlu, kararın ardından Yunanistan’ın “samimi ve iyi niyetli” ve “çağdaş bir Avrupa ülkesi gibi” davranmasını beklediklerini söyledi.

/ EDİRNE

30.03.2008


 

Onların tek derdi “yalnızlık”

Çanakkale Daniş Acar Huzurevinde, yaşları 60 ile 100 arasında değişen 52 yaşlı barınıyor. Yılların izlerini taşıyan yüzlerde ışıldayan gözler, kapıdan içeri girecek bir yakınının yolunu gözlemekten kendini alamıyor.

En genci 60, en yaşlısı 100 yaşında olan Çanakkale Daniş Acar Huzurevi sakinlerini, yalnızlık ve yaşlılık, aynı çatı altında bir araya getirdi. Gözlerinde yılların yorgunluğu, yüzlerinde hayatın derin izleri. Yıllar geçtikçe çocuklaşan yürekleriyle, onların tek derdi yalnızlık. İnsanoğlu için kaçınılmaz bir süreçtir yaşlılık. Ömrün hazan mevsimi, beraberinde gelen yalnızlık korkusu ve ilgi arayışları. Çanakkale Daniş Acar Huzurevi, içlerinde bu duyguları barındıran 52 yaşlıyı bir araya getiriyor. Dost sohbetleri, çay saatleri, yemek molaları, televizyon keyfi derken yaşlılar burada, kendilerini saran yalnızlıktan uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Yine de, yılların izlerini taşıyan yüzlerde ışıldayan gözler, kapıdan içeri girecek bir yakının yolunu gözlemekten kendini alamıyor. Kimi, kendi köşesine çekilip anılarını hatırlayınca hüzünleniyor. Kimi ise, yaktığı bir sigarayla efkârını dağıtmaya çalışıyor.

Daniş Acar Huzurevi’nin en yaşlı sakini olan Hüsniye Batu, bir asrı devirmenin gururunu yaşıyor. İstanbul’da hayatını sürdürdükten sonra, yakınları tarafından Çanakkale’deki huzurevine gönderilen Batu, görme ve duyma özelliklerini biraz olsun yitirse de ilerlemiş yaşına rağmen unutmadığı İngilizce ve Fransızcası ile misafirlerini karşılıyor.

/ ÇANAKKALE

30.03.2008


 

Çorum 4.5 ile sarsıldı

Çorum'da 4.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 05.12’de, merkez üssü Çorum’un Oğuzlar ilçesi olan 4.5 büyüklüğünde ‘’orta şiddetli’’ bir deprem kaydedildi.

/ İSTANBUL

30.03.2008


 

Bayrampaşa Cezaevi taşınıyor

İsyanlar, içinde barındırdığı tutuklu ve hükümlülerin işlediği cinayetlerle anılan Bayrampaşa Cezaevi, kapanacak. Açılışı 1967 yılında gerçekleştirilen ve son yıllarda bakımsız ve fiziki açıdan yetersiz bir şekilde hizmet vermeye çalışan cezaevi, yeni inşa edilen Silivri’deki Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ne taşınacak.

Bayrampaşa Cezaevi Müdürü Bahtışen Er, 1967 yılında 1210 kapasite ile açılan cezaevinin bir süre sonra bazı atölyelerin koğuşa döndürülmesiyle 1760’a çıkarıldığını anlatarak, cezaevinde şu anda yaklaşık 4 bin 200 civarında tutuklu ve hükümlü bulunduğunu bildirdi. Er, zaman zaman çeşitli isyanların yaşandığı Bayrampaşa Cezaevi’ne sadece İstanbul değil, Marmara bölgesinin genelinden tutuklular geldiğini ifade ederek, ‘’Yakın bir zamanda Silivri’de yapılan kampüse taşınacağız. Nisan, Mayıs aylarında büyük bir ihtimalle olması bekleniyor’’ dedi.

Şu anda bir taşınma hazırlığı içinde olunmadığını, çünkü Silivri’deki kampüs inşaatının bitmesinin beklendiğini dile getiren Er, şunları kaydetti:

‘’Bu ceazevinin tamamı Silivri’ye gidecek. Burası koğuş sistemi. Artık Türkiye’de koğuş sistemi hemen hemen kalmadı gibi. Buca ile biz varız. Her 2 koğuş bir havalandırmaya çıktığı için gündüzleri 100 kişinin altında havalandırmamız yok. Bunun dışında fiziki altyapımız, mevcut çoğaldıkça, her şey sıkıntı oluyor.’’

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK CEZAEVİ

Silivri'deki kampus, en son teknolojik donanım, azamî güvenlik, engelli hükümlüler için oluşturulan odaları ve 11 bin 16 kişilik kapasitesiyle dikkat çekiyor. 9 ceza infaz kurumundan oluşan “Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’’, Avrupa’nın en büyük cezaevi olma özelliğini taşıyor. Her biri bin 333 kişi kapasiteli olan L tipi kapalı ceza evlerinde 61 adet 21 kişilik, 40 adet tek kişilik, 4 adet de 3 kişilik birim bulunuyor. “F tipi’’ yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarında kalması gerekmeyen tutuklu ve hükümlüler için planlanan ‘’L tipi’’ kapalı ceza evlerinin her birinde, her ihtimale karşı 52 kişi kapasiteli yüksek güvenlikli bölüm de yer alıyor. Toplam 11 bin 16 kişi kapasiteli olarak planlanan yerleşkede, 8 L tipi ceza evinde 2’şer açık ve bir kapalı spor alanı, konferans salonu, kütüphane, derslikler ve iş atölyeleri bulunuyor.

/ İSTANBUL

30.03.2008


 

Saatlerinizi ileri aldınız mı?

Yaz saatine dün gece geçildi, 03.00’de saatler bir saat ileri alındı.

Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, 26 Mart 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ileri saat uygulaması, dün gece 03.00’de saatlerin bir saat ileri alınarak 04.00’e getirilmesiyle başladı. Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında, geçmiş yıllardan farklı olarak, saatlerin ne zaman geriye alınacağına ilişkin bir ifadeye yer verilmemişti. Önceki uygulamalarda, saatler Ekim ayının son Pazar günü 1 saat geri alınıyordu. Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ileri saat uygulamasının bütün yıla yayılması konusunda bir çalışma yaptıklarını, fakat karar almadıklarını, konunun ilgili bakanlıklarla görüşüldüğünü bildirmişti.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Biyolojik saatiniz bozulmasın

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Uyku Laboratuvarı Direktörü Dr. Kezban Aslan, kişinin bir saat daha az uyumasına sebep olacak ileri saat uygulamasına, vücut saatinin birkaç haftada alışabileceğini bildirdi.

Aslan, gün ışığından daha fazla istifade etmek amacı ile yapılan yaz saati uygulamasının kişinin biyolojik saatini ve vücut metabolizmasını bozmaması, sabah uyku sersemliğine yol açmaması ve sürecin rahat atlatılması için önerilerde bulundu. Bütün canlıların vücutlarının, uyuma, vücut ısısı, üreme zamanı gibi periyodik fonksiyonlarını kontrol eden biyolojik bir iç saatlerinin bulunduğuna dikkati çeken Aslan, bu iç saatin ışık ve sıcaklık gibi dış faktörlerden de etkilendiğini belirtti. Aslan, kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte vücut saatinin, dış faktörlerden etkilenmemesinin mümkün olmadığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Örneğin, saat farkının 7-8 saati bulduğu iki ülke arasında yapılan bir yolculukta jetlag söz konusu olur. Yani kişi, İstanbul’dan öğlen saat 12.00’de uçağa binip, 8 saatlik farkın bulunduğu bir başka ülkeye gittiğinde vücut saati 20.00’yi gösterir. Oysa, o ülkede saat halen 12.00’dir. Vücudun saati 8 saat ileridedir. Kişi vücut saati gereği akşam olduğunu hissetmesine, yavaş yavaş uykusunun gelmesine rağmen daha akşama 8 saat vardır. İşte bu durum jetlag diye adlandırılır.’’

/ ADANA

30.03.2008


 

Soylu: Merkezî yönetimler bilgi çağını yakalayamaz

Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, merkezi yönetimi aşırı derecede kuvvetli olan devletlerin bilgi toplumu olmasının zor olduğunu ifade ederek, ‘’Türkiye, bilgi toplumu olmak istiyorsa devlet yönetimini yeniden yapılandırmalıdır’’ dedi.

Soylu, partisince, Midas Otel’de düzenlenen ‘’Yerel Yönetimler Genel Strateji Program Toplantısı ve Arama Konferansı’’nda yaptığı konuşmada, düzenlenen programda DP’nin yerel seçimlerde nasıl bir politika izleyeceği konusunun irdeleneceğini söyledi. Parti olarak yerel yönetim politikalarına büyük önem verdiklerini ifade eden Soylu, dünyanın yerelleşmeye değer verdiği bir dönemde Türkiye’nin giderek merkeziyetçi bir yapıya büründüğünü iddia etti.

Devlet yönetiminin yeniden yapılandırılması gerektiğini, kamu yönetimi sisteminin ihtiyaçları karşılayamadığını ve etkili kullanılmadığını belirten Soylu, ‘’günü kurtarma ihtiyacıyla yapılan icraatların’’ gelecek kuşakları derinden sarsacağını ve bedel ödeteceğini savundu. Hükümetin yerel yönetimlerle ilgili çıkardığı kanunların, merkezî yönetimi güçlendirdiğini ifade eden Soylu, belediyelerin kapatılmasının yaşanan sorunları çözmeyeceğini, yetki ve görev alanları bakımından yeni sorunlar doğuracağını söyledi. Soylu, Türkiye’de, ‘’yavaş işleyen, pahalı çalışan, sorumsuz ve ne yapacağını bilmeyen görevlilerden oluşan, karmaşık bürokratik yapısı olan yerel yönetim anlayışının uygulandığını’’ anlatarak, son çıkartılan yasaların yerel yönetimlerin kendi bütçesini oluşturmasına izin vermediğini, belediyelerin öz gelirlerinin azalmasına sebep olduğunu kaydetti.

‘’Merkezi yönetimi aşırı derecede kuvvetli devletler, bilgi toplumuna en uzak devletlerdir. Türkiye, bilgi toplumu olmak istiyorsa devlet yönetimini yeniden yapılandırmalıdır’’ diyen Soylu, yerel yönetimlere genel bütçeden verilen paya göre kişi başına 488 YTL düştüğünü bu parayla da toplumun bilgi çağına ulaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Yerel yönetimlerde başarılı olmak için iş ahlâkı ve dürüstlük ölçüsünün tamamen sağlanması ve reel politikalarla vatandaştan oy istenmesi gerektiğini belirten Soylu, yerel seçimlere yönelik çalışmalara 4 Nisan Cuma günü gerçekleştirecekleri Çanakkale gezisiyle başlayacaklarını kaydetti.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Yargı hiçbir ideolojiye alet edilemez

Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, yargıya duyulan güvenin azaldığını belirterek, “Bir kısım çevreler ülkemizde siyasete yargı eliyle yön vermeye çalışmış ve çalışmaktadır. Bunun bedeli de yargıya duyulan güvenin azalmasıdır. Bu bedeli ödemeye, ödetmeye kimsenin hakkı yoktur” dedi.

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Kılıçkaya, yargıya duyulan güvenin verdiği kararlarla günden güne daha da azaldığını söyledi. Kılıçkaya, şunları kaydetti: “Yapılan kamuoyu araştırmalarında görüldüğü üzere halkın yargıya olan güveninin az olduğu ve her geçen gün daha da azaldığı görülmektedir. Yargıya güvenin veya güvensizliğin en önemli nedeni yargının verdiği kararlardır. Özellikle kamuoyuna mal olmuş davalarda yüksek yargının verdiği kararlar yargıya olan güveni kuvvetlendiren veya zayıflatan en önemli faktörlerdendir. Yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanının seçiminde toplantı yeter sayısı için verdiği 367 kararı, yargıya olan güveni en çok zedeleyen karar olarak tarihe geçtiği kanaatindeyiz.”

Siyasete yargı eliyle yön vermeye çalışmanın yargıya duyulan güveni zedeleyeceğini belirten Kılıçkaya, “Ergenekon çetesi operasyonunda gözetim altında bulunan şahısların telefon görüşmelerinde ‘Yargı tamam. Yargıtay’dan, Danıştay’dan kişilerle görüştük.’ gibi sözlerin ortaya çıkması, bir an için doğru olma ihtimali düşünülmesi halinde dahi çok vahim bir durumdur. Yargıya olan güveni şiddetli şekilde zedelemektedir. Bir kısım çevreler ülkemizde siyasete yargı eliyle yön vermeye çalışmış ve çalışmaktadır. Bunun bedeli de yargıya duyulan güvenin azalmasıdır. Bu bedeli ödemeye, ödetmeye kimsenin hakkı yoktur” diye konuştu.

Kılıçkaya, halkın yargıya olan güveninin ancak verdiği kararlarla yeniden sağlanacağını vurguayarak, şöyle devam etti: “Halkımızın yargıya duyduğu güvenin arttırılması ve belirttiğimiz olumsuzlukların giderilmesi ancak vereceği kararlarla olacaktır. Yargı önüne gelen ve özellikle kamuoyuna mal olmuş davalarda objektif olarak hukukçu kimliği ile vereceği kararlar kamu vicdanını rahatlatacak, yargıya olan güveni arttıracaktır. Yargı kararını açıkladığında vatandaşlar “Yargıçlar bunu söylüyor.” değil, “Hukuk bunu söylüyor.” demelidir. Aksi halde millet adına kullanılan yargı yetkisi suiistimal edilmiş olur, kişisel görüşlere, siyasi düşüncelere alet edilmiş olur.”

Yargının hiçbir siyasi düşünce ve ideolojiye alet olmaması gerektiğini belirten Sinan Kılıçkaya, “Yargı kendisine olan güveni ancak kendisi kazanabilir. Bu konuda özellikle yüksek yargı mensuplarına daha çok görev düşmektedir. Yargı hiçbir siyasi düşünceye ve ideolojiye alet olmadan, önüne gelen meselelerde hukukçu vicdanıyla objektif kararlar vermelidir. Böylece kaybettiği güveni yeniden kazanacağı kanaatindeyiz” dedi.

Cemil YÜZER / ANKARA

30.03.2008


 

15 terörist öldürüldü

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Irak’ın kuzeyinde Avaşin-Basyan bölgesinde açılan ateş sonucu 15 teröristin etkisiz hale getirildiğinin anlaşıldığı bildirildi.

Genelkurmay Başkanlığı, Irak’ın kuzeyinde Avaşin-Basyan bölgesinde tespit edilen ve Türkiye’ye karşı eylem hazırlığında olup sınırdan sızmaya çalışan bir grup PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubunun, 27 Mart 2008 günü, karada konuşlu uzun menzilli silahlar ile ateş altına alındığını, ‘’Faaliyet sonrasında yapılan inceleme ve değerlendirmelerden, açılan ateş sonucu 15 teröristin etkisiz hale getirildiğinin anlaşıldığını’’ bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yayımlanan terörle mücadeleye ilişkin ‘’bilgi notu’’nda “Ayrıca, aynı bölgedeki bazı hedefler, Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait uçaklar tarafından, 28 Mart 2008 tarihinde tam isabetle vurulmuştur. Bu hava taarruzu sonucu tesirsiz hale getirilen terörist sayısı tam olarak tespit edilememiştir” denildi.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Erdoğan İsveç’e gidecek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt’in konuğu olarak, 1-3 Nisan 2008 tarihleri arasında İsveç’e resmi ziyaret gerçekleştirecek.

Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 2 Nisan Çarşamba günü İsveç Kralı XVI. Gustaf tarafından kabul edilecek olan Erdoğan’ın daha sonra İsveç Parlamentosu Dışişleri ve AB İşleri Komiteleri üyeleri ile bir yuvarlak masa toplantısına katılacak. Erdoğan, öğleden sonra İsveç Başbakanı Reinfeldt ile bir araya gelecek, ikili ve heyetler arası görüşmeler yapılacak. Erdoğan, bu ülkedeki programı kapsamında İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde bir konuşma yapacak, İsveç Ticaret Konseyi’nin düzenleyeceği Türk-İsveç Forumu vesilesi ile üst düzey iş çevreleriyle görüşmelerde bulunacak. Türk İsveç İşçi Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenecek toplantıda bu ülkede yaşayan Türklerle bir araya gelecek olan Erdoğan, daha sonra Türkiye’ye hareket edecek.

/ ANKARA

30.03.2008


 

MEB’in ders kitapları ihalesi

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yayımlar Dairesi Başkanlığı, 2008-2009 öğretim yılında ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz dağıtılacak toplam 7 milyon 276 bin 203 adet ders kitabının alımı için ihale açtı.

İhale, 14 Mayıs 2008 tarihinde saat 10.00’da Milli Eğitim Bakanlığı Başöğretmen toplantı salonunda “açık ihale usulü” ile yapılacak. Sözleşmenin imzalanmasını takiben, teslim süresi 60 gün olarak belirlenen kitap ihalesine istekli bütün firmalar katılabilecek. Tekliflerin değerlendirilmesinde, yerli istekliler lehine ise fiyat avantajı uygulanmayacak. İhalede ekonomik açıdan en avantajlı teklif, en düşük fiyat esasına göre belirlenecek.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Tuzla’da oturma eylemi

Liman, Tersane, Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) üyesi bir grup, tersaneler bölgesindeki ölüm olaylarını protesto için oturma eylemi yaptı.

İçmeler’deki tersaneler bölgesinde toplanan gruptakiler, 13 Martta taşeron firmada “raspacı” olarak çalışan Yüksel Özdemir’in (45), 20 metre yükseklikten düşerek yaralandığını ve kaldırıldığı hastanede öldüğünü belirterek, sloganlar atıp, pankart açtılar. Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç, işçi ölümlerine tepki göstererek, tersanelerdeki iş kazalarının sebebinin kural dışılık olduğunu belirtti. Dinç, işçilerin hayat hakkı için tersanelerde günlük 7,5 saat çalışma süresi uygulanmasına bir an önce geçilmesini talep ederek, “İşçilerin kural dışılığa sabrı kalmamıştır” dedi. Gruptakiler, açıklamanın ardından, kısa süre oturma eylemi yaptıktan sonra dağıldılar.

/ İSTANBUL

30.03.2008


 

Kuveyt Emiri geliyor

Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmet El Cabir El Sabah, 30 Mart-5 Nisan 2008 tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret edecek.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile El Sabah, bugün baş başa görüşecek. İki ülke Dışişleri bakanları başkanlığında da heyetler arası görüşmeler yapılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da El Sabah ile yarın görüşecek. Gül ve El Sabah ve iki ülke iş adamlarının katılımıyla, 2 Nisan Çarşamba günü İstanbul’da Türkiye-Kuveyt İş Forumu Toplantısı yapılacak. Görüşmelerde ikili siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konular ele alınacak. Kuveyt Emiri El Sabah, temaslarının ardından 5 Nisan günü Türkiye’den ayrılacak.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Sokak kavgası kanlı bitti: 1 ölü, 11 yaralı

Düzce'de yaşanan sokak kavgası kanlı bitti. 1 kişinin öldüğü kavgada 11 kişi yaralandı. Kavgada 1 kişi bıçaklanarak öldürüldü, 1 şahsın parmağı koptu, 10 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.

Edinilen bilgilere göre olay, Düzce General Kâzım Sokak üzerinde saat 20.30 sularında meydana geldi. İki grup arasında henüz belirlenemeyen bir sebeple tartışma yaşandı. Bıçaklı kavgaya dönüşen olayda, Kadir Kulaç (20) adlı genç, kalbine aldığı bıçak darbesi ile yaralandı. Yaralı Kadir Kulaç 112 acil servis ambulansı ile Düzce Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kadir Kulaç, burada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etti. Sokak kavgasında ismi henüz belirlenemeyen bir şahsın da bacağından yaralandığı öğrenildi. Polis, kavgaya karışan iki taraftan da çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Kavga sonucu darp ile yaralanan taraflar polis gözetiminde hastaneye götürülerek tedavi altına alındı. Kavga esnasında şahıslardan birinin parmağının koptuğu ve Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Konuralp Araştırma ve Uygulama Hastanesine götürülerek tedavi altına alındığı öğrenildi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

/ DÜZCE

30.03.2008


 

RTÜK’ten çocuklara oyun tanıtımı

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), büyük şehirlerde artık unutulmaya yüz tutan geleneksel çocuk oyunlarını tanıtan bir film hazırlattı.

RTÜK çocuk web sayfası ile Üst Kurul’un internet sitesine konulan filmde, seksek, yağ satarım, bal satarım, mendil kapmaca, bezirganbaşı, topal karganın aralarında bulunduğu 20 oyun yer alıyor. Alınan bilgiye göre, akıllı işaretler uyarıcı sembol sistemi, medya okuryazarlığı dersleri, çocuklar için internet güvenliği ve RTÜK çocuk web sitesi gibi çocuklara yönelik faaliyetler yürüten RTÜK, yeni bir çalışma başlatarak geleneksel oyunları tanıtım filmi hazırladı. Çocukları yaşadıkları doğal ortamlarında arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamaya özendirmek amacıyla Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden derlenmiş geleneksel çocuk oyunlarından oluşan tanıtım filmi, ‘’www.rtukcocuk.org.tr’’ adresindeki RTÜK çocuk web sayfasına ve ‘’www.rtuk.org.tr’’ adresindeki RTÜK internet sitesine yerleştirildi.

/ ANKARA

30.03.2008


 

Teleferik bakıma alınıyor

Bursa'da 45 yıldır faaliyet gösteren ve vatandaşları Uludağ’a şehir manzarası eşliğinde ulaştıran teleferik, 1 Nisan Salı ile 30 Nisan Çarşamba tarihleri arasında yıllık bakıma alınacak.

Yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistlerin de Uludağ ulaşımında yoğunlukla tercih ettiği teleferik, kış sezonunun sona ermesiyle yıllık periyodik bakıma alınacak. Her yıl kış ve yaz mevsimi öncesinde 2 kez bakımdan geçirilen teleferiğin bu yıl ki yaz bakımı 1 Nisan Salı günü başlayacak. Yaklaşık bir ay sürecek olan bakımda, teleferiğin bütün elektrik ve elektromekanik sistemleri kontrol edilecek. 1963 yılından bu yana Uludağ’a alternatif ulaşım sağlayan 2 bin 285 metre uzunluğu ile Türkiye’nin uzun hava hattı olma özelliğini taşıyan teleferik, periyodik bakımının ardından 1 Mayıs’ta seferlerine başlayacak.

/ BURSA

30.03.2008


 

Su değirmenleri yok olmak üzere

Doğu Karadeniz’de, geçmiş yılların önemli kültürel değerlerinden olan su değirmenleri, gelişen teknolojiye yenik düşüyor.

Tarihe şahitlik eden su değirmenleri, insanın toprağa bağlandığı ve ilk ziraat faaliyetlerini yapmaya başladığı devirlerde kullanılmaya başlanmış. İki yassı taş arasında ezilen mısır, buğday gibi ürünlerden un elde etmeyi başaran insanlar, teknolojinin gelişmesi ve un elde etmek için başka yöntemler kullanılmaya başlanması ile su değirmenlerini terk etmeye başladı. Rize’nin Fındıklı ilçesinde su değirmeni işleten Sinan Özemir, yaptığı açıklamada, yıllar önce Doğu Karadeniz genelinde olduğu gibi Rize’de de mısır üretimi ve tüketiminin önemli yer tuttuğunu belirterek, ‘’Köylerdeki yaşamın yavaş yavaş azalmasına paralel olarak mısır üretimi de azalmaya başladı. Bu da tabiî olarak su değirmeni kullanımını neredeyse bitme durumuna getirdi’’ dedi. Eskiden tarlada üretilen mısırdan su değirmenlerinde öğüterek un elde edildiğini, günümüzde ise yaygınlaşan şehir hayatı ile hazır un kullanımının yaygınlaştığını dile getiren Özemir, ‘’yaylalarda ve köylerde hayatın yoğun olduğu dönemlerde dedelerimiz bahçede ürettiği mısırı hasat eder, sonra da serender ve evlerin girişine kuruması için asarlardı. Kışın bu mısırlar ailenin ihtiyaçları doğrultusunda su değirmenlerinde öğütülürdü. Mısır ve mısırdan elde edilen çeşitli yiyecekler temel besin kaynaklarımızdı. Başta mısır ekmeği olmak üzere mısır unu kullanılarak yapılan hamsili ekmek, çeşitli lahana yemeklerinde kullanılırdı’’ diye konuştu.

/ RİZE

30.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri