Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

San’at eğitiminin amacı sadece san’atçı yetiştirmek midir?

San'at eğitimi, bireyin üretken olma özelliğini geliştirerek, eğitim süreçlerinin bütün aşamalarında san'atsal faaliyetlere gerek katılarak gerekse izleyerek hazmetmesi, öğrenmesi sürecidir. San'at eğitimi (estetik eğitim, san'at yoluyla eğitim, san'at için eğitim, görsel san'at eğitimi, plastik san'at eğitimi, fonetik, ritmik ve dramatik san'atlar, temel san'at eğitimi) bireyin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve üreticiliğini estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümü, şeklinde tanımlanmaktadır.

San'at eğitiminin, eğitimin bilişsel, duyuşsal aynı zamanda psiko-motor alandaki hedeflerinin gerçekleşmesinde önemli katkıları vardır. Bu sebeple san'at eğitimi san'atçı yetiştirmeyi değil; eğitim verilen bireyin kendi potansiyelini ortaya çıkararak, kendini tanıyabileceği ve üretebileceği süreçleri açığa çıkarmaktır. San'atsal faaliyetlerin toplumsal, ruhsal ihtiyaçları karşılamaya yardımcı olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Günümüzde san'at dar bir kesimin özel uğraşı olarak görülmektedir. Oysa san'at hayatın içinde, kültürümüzün geçmişle geleceği buluşturduğu bir noktadadır. San'at aracılığıyla birey kültürünü tanır, kendi öz değerlerini hayal gücüyle harmanlar ve özgün çalışmalar ortaya koyar.

SAN'AT EĞİTİMİ ÖĞRENCİLERİ

PEK ÇOK YÖNDEN GELİŞTİRİR

San'at derslerini ‘‘Alt tarafı müzik dersi, resim çizmekte de ne var’’ şeklinde küçümseyip, sadece bilişsel eğitimlere yönelmek, bireyin kendini tam olarak geliştirmesinde yeterli olmayacaktır. San'atın, hayata anlam katma, iç zenginliği arttırma gibi işlevlerinin yanında, toplumu ve bireylerin eğitimlerine katkıda bulunduğu söylenebilir. Bu eğitim kişinin kendini bulması, duygu ve düşüncelerini yoğurmasıyla ruh dünyasını zenginleştirmesidir.

Müzik, duyguları en rahat ifade etme biçimidir. Bu san'at dalı, insanların umut, sevinç, korku ve acılarını aynı içtenlikle başkalarına melodi ve sözlerle anlatma imkânı sağlar. Müzik dersleri sınıfta bir bütünlük ve ahenk oluşturmaya yardımcı olur. Müzik, ruhu besler ve insanların bulundukları ruh hali içinde kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Müzik aletlerini kullanabilen öğrencilerle kurulan çok sesli korolar, yeteneği olan birçok öğrencinin bu alana yönelmesini hızlandıracaktır. Özellikle Batı ülkelerinde çocuklara küçük yaşta dinletilen klâsik müziğin zekâ gelişimini hızlandırdığı görülmüştür. Müzik derslerinde klâsik müzik dinletmek çocukların hayal güçlerini de geliştirir. Müzik dersleri, öğrenmede de oldukça büyük etkiye sahiptir. Sözle çocuklara anlatamadığınız ya da uygulayamadığınız birçok konuyu, bir çocuk şarkısı yoluyla öğrencilerinize ifade edebilirsiniz. Müzik dersleri, çocuğun kendine güvenini arttırarak, çevresiyle rahat diyalog kurmasını sağlar. Yapılan araştırmalar, müziğe yatkın olan çocukların daha kolay ve hızlı yabancı dil öğrenebildiklerini ortaya koymuştur. Çünkü müzik sayesinde çocuklar, sesler arasındaki farkı ayırt edebilme alışkanlığı edinirler. Öğretmenlerin bütün bunları dikkate alarak müzik derslerini olabildiğince etkin değerlendirmeleri gerekmektedir.

Resim, bir duygu ve düşünce bütünlüğüdür. Öğrencilerin müzik, resim ve diğer san'at derslerini sevilmelerindeki sebep, kendilerini bu derslerde daha rahat ifade edebilmeleridir. Resim derslerinde öğrencilerin üretici olması amaçlanmalıdır. Resim çizmek yetenek ve hayal gücü gerektirir. Çocukların yeteneklerini belirli kalıplara sığdırmaya çalışırsanız, ders etkileyiciliğini kaybeder. Oysa resim; anlatamadığımız birçok olayı ve duyguyu ifade edebilir, insanların hayata bakışı ve hayal gücü hakkında ipucu verir. Öğretmen, resim derslerinin bir duygu bütünlüğü olduğunu anlatmalıdır. Daha önce çizilmiş bir resimde ressamın ne anlatmak istediğini çocuklara göstererek anlattığında birçok öğrencinin resimlere ve tablolara farklı bir gözle baktığını ve bunu da kendi çizdikleri resimlere yansıttıklarını görecektir. Burada temel amaç resim derslerinin duygularımızı farklı biçimde ifade edebilmenin bir yöntemi olduğunu vurgulamaktır. Eğitimci, sınıftaki herhangi bir öğrenciye çizdiği resimde neler anlatmak istediğini sorduğunda, çocuğun resimde çizmediği birçok şeyi de ifade etmek istediğini görecektir. Belirli aralıklarla çocuklara çizdikleri resimlerde neler anlatmak istediklerini sorarsanız, onların kendilerini daha fazla geliştirdiklerini fark edeceksiniz.

San'at eğitimleri sadece eğlenceli vakit geçirilecek bir uğraş olmanın ötesinde, bireyleri hem zihinsel hem de fiziksel yönden geliştiren eğitimlerdir. Meselâ dans eğitimi, salgı bezlerinin düzenli çalışmasına yardımcı olur, vücuttaki dokuların hayat sürelerini uzatır, omurgayı yumuşak ve esnek kılar. Sağlıklı beslenme, disiplin, düzen, sorumluluk alma, kendi kendine yetme, yardımlaşma ve ekip çalışması, sosyalleşme, özgüven, kendini ifade etme yeteneği, ritim duygusunu geliştirmesi diğer faydalarıdır. Yine seramik eğitimleri bireylere, elle şekillendirme yöntemlerini kullanarak form yapabilme becerisini kazandırmayı; el san'atları eğitimi de kendi kültürünü araştırmayı bilen, yeni fikirler üreten bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir.

SAN'AT EĞİTİMİNDE, ÖĞRETMENLERİN

DEGELİŞİMİ DESTEKLENMELİ!

San'at eğitiminin, okulöncesi dönemden başlamak üzere, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında verilen eğitimin vazgeçilmez bir ögesi olduğu unutulmamalı ve bu eğitimleri önemsemeliyiz. San'at derslerine giren eğitimcilerin, hizmet içi eğitim faaliyetleriyle san'at eğitiminde kullanılan eğitim teknolojilerini daha etkili ve verimli bir biçimde kullanmaları sağlanmalıdır. San'at eğitimcilerinin; Bu konuda eğitim almış, mesleğinin getirdiği bilgiyi öğrencilere aktarabilen, gerekli bilgi birikimiyle donatılmış olması çok önemlidir.

San'at derslerinin düzensiz yapısı bu eğitimlerin, eğitimcilerin kendi gayret ve araştırmalarıyla yürütülmesine sebep olmaktadır. San'at eğitimlerinin muhtevasının yeniden dikkatli bir araştırmayla oluşturulması, öğretmenlerin derste daha faal olmasına katkı sağlayacaktır. Kalabalık sınıflar, eğitim materyallerinin yeterli olmaması gibi sebepler de san'at eğitimcilerinin öğrencilere faydalı olmasını engellemektedir. Aynı zamanda öğretmenler, aileleri, san'at eğitiminin çocuk üzerindeki olumlu etkileri hakkında bilgilendirmeli ve çocuğun aile tarafından da desteklenmesini sağlamalıdırlar.

Öğretmenler, katı eğitim yöntemlerinden sıyrılarak, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve üretici yönünü, sürekli gözlemleyebilecek bir yaklaşım sergilemelidirler. Çocukların yeteneklerinin, ilgi alanlarının ortaya çıkması, öğrencilerle bireysel olarak ilgilenmek ve rehberlik etmekle mümkündür. San'at dersleri (resim, müzik vb) çocukların üreticiliklerini özgürce ortaya koyabilecekleri eğitimler olmalıdırlar. Ancak derslerdeki aşırı serbestlik ve disiplinsizlik, san'at derslerinin gerekliliği ile ilgili yanlış düşüncelere sebep olabilmektedir. Küçük çocuklar, çabalarının değer görmesini, olumlu ve olumsuz yerlerinin eleştirilmesini beklemektedirler. San'at derslerinde öğrencilerin faaliyetlerini sadece yüksek ya da düşük not vermek şeklinde değerlendirmek onların öğrenme şevkini kıracaktır. Eğitimciler, çocukların öğrenme ve anlama çabalarına sabırla yaklaşmalı ve eleştirilileri yapıcı olmalıdır.

SAN'AT EĞİTİMİYLE İLGİLİ

EBEVEYNLERE TAVSİYELER

Ebeveynler, çocuklarının erken çocukluk dönemden itibaren san'at eğitimlerine katılmalarını teşvik etmeli, ona bu dönemde kullanabileceği gereçleri (boya, yaşına uygun müzik aleti, oyun hamurları) almalıdırlar. Eli kalem tutmaya başlayınca ona nasıl resim çizileceğini gösterin, onun resimleri çizmesine ve boyamasına yardım edin. Onunla birlikte şarkılar söyleyin, onun size farklı hikâyeleri canlandırarak anlatmasına izin verin. Oyun hamurlarıyla yaptığı şekillerde neleri anlatmak istediğini sabırla dinleyin. Çocukların çizdikleri resimlere, kullandıkları renklere bakarak neleri hayal ettiklerini, neleri sevip, neleri sevmediklerini anlamak mümkündür. Çocuğun, san'at derslerinin önemsiz olduğunu düşünmesini engelleyici tedbirler alın. Çocuğunuz san'at kurslarına devam etmek istiyorsa, imkânlarınız ölçüsünde onun bu isteğini geri çevirmemeye çalışın. Çünkü öğrenci, kendi yaşıtlarıyla gerçekleştirdiği bu faaliyetleri daha çok sevecek ve kendini geliştirmek isteyecektir. Öğrendiklerini arkadaşlarıyla da paylaşacak, faaliyetlerini okuldaki diğer öğrencilerin önünde sergileyerek özgüveni artacaktır. Çocuğunuzun okul panosundaki resmini görmek için okula gidin; çocuğunuzun tiyatro, folklor, şiir faaliyetlerini kaçırmamaya çalışın. San'atla ilgilenmenin ve san'at eğitimine başlamanın yaşı yoktur. Siz de san'tatsal faaliyetlere katılarak, kendinizi geliştirebilir ve daha önce hiç farkında olmadığınız yeteneklerinizi keşfedebilirsiniz.

Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle, sevgi ve eğitimle kalın…

MUSTAFA OĞUZ

15.04.2008


Sayın velim!

Acaba bizlerin beklentisi mi çok, yoksa yavrularımızın gayreti mi az?

Bir anne baba çocuğu sadece sorun çıkarttığı zamanlarda okula uğrarsa, çocuk çok sevdiği anne babasının dikkatini üzerinde tutmak için sorun oluşturmaya devam edecektir. Çocuk sevdiği insanlar tarafından ilgi görmek, takdir edilmek ister. Çocuğumuzun ikinci evi olan okulu o yalnız sorun çıkardığında değil, takdir edilecek, insanî yönü yüksek tavırlar sergilediğinde de ziyaret etmeliyiz.

Takdir görmek çocuk psikolojisi açısından önemli bir basamak. Sürekli yergiye alışmış bir bireyde bir süre sonra ‘öğrenilmiş çaresizlik’ durumu oluşur. ‘Ben yapamam, beceremem, başarılı olamam psikolojisidir’ bunun açıkçası. Aslında çocuğun manevî destek ve gayret ikilisiyle başarılı olabileceği bir olaya 1-0 yenik başlamasıdır. Çocuğu bu duruma iten ilk eller anne babaya aittir. Sonrası çorap söküğü gibi gelir zaten. Akrabalar, arkadaşlar, öğretmenler… Artık hevesle başlanan her işte beyinde ‘sen yapamazsın’ davulları çalar.

‘Ben hep söylüyorum ama yapmıyor! Arkadaşlarınla güzel konuş diyorum, kitap oku diyorum, ders çalış diyorum, diyorum, diyorum, diyorum…’ Çocuklarına temsil yolunu kullanmadan bir şeyler kazandırmaya çalışan velilerin en sık şikâyetlerindendir. Söylemek yerine bir kez örnek olmak yoluna başvurulsa bir daha uyarmak gerekmeyecek ama velilerimizin ilk tercihi hal dilinden önce kal dili. Unutmayalım ki mahrem gözlerden korumak için kapı ve pencerelerini sıkı sıkı kapattığımız evlerimizin aynaları çocuklar. Onlar minik adımlarını kapının dışına attıkları vakit artık evde saklanacak bir şey kalmıyor. Aynalara temizlenmeden bakılmaz!

İnsanî kültürün ilk ve en önemli adımının anne baba kucağında atıldığını unutmayalım. Serçeye uçmayı kartalın öğretemeyeceği gibi bizim onlara veremediğimiz eğitimi başkalarından almalarını beklemeyelim.

HURİYE KAZANCI TOPCU

15.04.2008


San'atkâr kâinatın içindeki san'atı bulup çıkarabilendir

San'atkâr, isim ve sıfatlarıyla san'atının içindedir (Bediüzzaman). San'at ne bir oyun, ne de bir eğlencedir. O, ancak ruhun dışarıya vurarak kendisini göstermesi ihtiyacıdır (E.G. Benite). Bütün san'atlar kardeştir, hepsi de birbirinin ışığı altında ilerler (Voltaıre). San'atı duyan insanlarla, san'atı anlayan insanlar çoktur; ama san'atı hem duyan, hem de anlayan insan pek azdır (G. S. Hilard). San'atın vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir (Balzac). Çocuk için önemli olan kişilik gelişimidir. Kendi öz kaynaklarını ve yabancı, karmaşık dünya ile başa çıkma becerisini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Duyuları yoluyla, kendisi için öğrenmek, görmek ve yapmak ister, bir yetişkin gözleri ile değil. Çocuk bunları dünya ile uyum içinde başardığında, tam bir kişi olmaya başlar. O zaman eğitilmiştir (Maria Montessori). Bir ülkede akıl ve san'attan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır (H. Friedrich). Güzel san'atlar, insanın kafasının, kalbinin birlikte çalıştığı şeylerdir (Bacon). Resim yapmak; düşünceyi, duyguyu boya ile dışa vurmaktır (Goya). Duyguları, belirgin olarak ifade hususunda hiçbir şey ritim ve şarkı söyleme kadar kuvvetli değildir. Mademki bu o kadar gerçek bir kudrettir, şu halde müzik mutlaka çocukların eğitiminde kullanılmalıdır (Aristoteles).

15.04.2008


Educashow Eğitim Gereçleri ve Teknolojileri Fuarı 17-20 Nisan

“Educashow Eğitim Gereçleri ve Teknolojileri Fuarı” 17-20 Nisan 2008 tarihleri arasında İDTM İstanbul Fuar Merkezi 11 nolu salonda gerçekleştirilecek. Güncel eğitim uygulamaları ve ihtiyaçları doğrultusunda eğitim sektörüne yeni malzeme, teknoloji ve hizmetler geliştirip üreten kuruluşlar artık Educashow’da bir araya geliyor. Eğitim sektöründe üretim yapan kuruluşlar Educashow’da, sınıflarının havasını değiştirmek, öğrencilerine daha iyi eğitim ve imkanlar sağlamak, sektördeki en son yenilikleri ve fırsatları takip etmek vizyonunda olan öğretmen, idareci ve diğer tüm eğitimcilerimiz ile aynı çatı altında buluşarak, ürünlerini sergileme ve yakından tanıtma imkanı buluyor. Bu yıl özel bir çalışma ile, Gaziantep, Konya, Bursa, Antalya, Kocaeli, İzmir, Kayseri, Ankara, Eskişehir ve Adana illeri başta olmak üzere birçok ilden otobüs ile ulaşım organizasyonu yapılarak bu iller ve çevre illerden organize ziyaretçi katılım çalışmaları gerçekleştirilecek.Online davetiye için (http://www.educashow.com) adresinden edinebilirsiniz.

15.04.2008


Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Sempozyumu 8-10 Mayıs

Ülkemİz için de önemli bir sorun olduğu artık tüm çevrelerce kabul edilen “Çocuk İstismarı ve İhmali” konusundaki çalışmalarını sürdürmekte olan Çocuk istismarını ve İhmalini Önleme Derneği kuruluşunun 20. yılında “2. Uluslararası Katılımlı Çocuk İstismarı ve İhmaline Yaklaşım” Sempozyumu’nu gerçekleştirecek. 08-10 Mayıs 2008 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlık Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek sempozyum; yurtiçi ve yurtdışında bu konuyla ilgili olarak tıp, sosyal hizmet, psikoloji, hukuk ve eğitim gibi farklı alanlarda çalışan meslektaşlarla deneyim paylaşımı yaparak ülkemizdeki çocuk koruma sisteminin geliştirilmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Ayrıntılı bilgiyi (http:// www.cocukistismarinionleme.sempozyumu.web.tr/) adresinde bulabilirsiniz.

15.04.2008


Çocuk İstismarı ve İhmaline Bütüncül Yaklaşım Sempozyumu 10-11 Mayıs

YüzyIlIn önemli paradokslarından biri, çocuğun psikolojik olarak değeri artarken, onları bekleyen risk etmenlerinin de giderek artmasıdır. Çocuk İstismarı ve İhmali sağlıklı gelişimi olumsuz etkileyen önemli belirleyicilerin başında gelmektedir. Etkileri ve sonuçları açısından sadece bireyi değil, aynı zamanda toplumu ilgilendiren bir sağlık sorunudur. Bu sebeple erken tanıma, önleme, tedavi ve koruma girişimlerinin değeri tartışılmazdır. Diğer yönden bütün bu girişimler disiplinlerarası çalışmaları gerektirmektedir. Bu sebeple bu sempozyumda farklı disiplinlerden katılımlarla konuyu kuramsal temelden iş akışlarına kadar geniş bir yelpazede ele almak hedeflenmektedir. ‘‘Çocuk İstismarı Ve İhmaline Bütüncül Yaklaşım Sempozyumu’’ 10-11 Mayıs tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Derslikler binasında gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgiyi (http://www. dalyatur.com/alaumcocukistismari2008/) adresinden öğrenebilirsiniz.

15.04.2008


Türkçe Öğretimi Kongresi 19-20 Mayıs 2008

‘‘Türkçe Öğretimi Kongresi’’, MEB-Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü ile Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü iş birliğinde 18-19-20 Mayıs 2008 tarihlerinde düzenlenecek. Türkçenin İlköğretim birinci sınıftan başlayarak doğru ve amaca uygun öğretilmesi, etkili bir Türkçe öğretimi ile mümkündür. Türkçe öğretiminin niteliğini etkileyen bütün gelişmelerin alanlarında uzman bilim insanları, yazarlar, san'atçılar, uzman öğretmenler tarafından akademik bir anlayışla incelenmesi sorunların belirlenmesi, çözüm tekliflerinin oluşturulması ile Türkçe öğretimi alanında öğretmen yetiştirme konularının tartışılması, dil öğretiminin niteliğini arttıracak önemli bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Kongre ile Türkçe öğretimi alanındaki yeni gelişmeler ile bu alanlara nitelikli öğretmen yetiştirme konusunda araştırma sonuçlarının paylaşılması, Millî Eğitimimize olan katkılarının değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıntılı bilgi için (http://turkcekong.bahcesehir.edu.tr/) adresini ziyaret edebilirsiniz.

15.04.2008


Öfkeli bir babanın resmini yapmak

Tanınmış İtalyan ressam Michelangelo’ın babası, oğlunun ressam olmasını istemiyormuş. Bir gün oğlunu resim yaparken görmüş ve öfkeyle içeri girmiş. Michelangelo, babasının bu durumunu görünce, onun öfkesine aldırmadan: ‘‘Aman Allah’ım! Babamın şu hali, öfkeli bir babanın resmini yapmak için ne kadar güzel bir model’’ demiş.

Resimdeki keçi

Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu. Babası kızın elindeki bomboş kâğıdı görünce sordu : ‘‘Leyla, ne resmi yapıyorsun?’’ ‘‘Çimenlikte bir keçi resmi, babacığım.’’ Babası: ‘‘Çimenler nerede?’’ ‘‘Keçi hepsini yedi.’’ ‘‘Ya keçi?...’’ ‘‘Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.’’

15.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri