Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

27 Mayıs’ın lâneti

Romantizme de en uygun havaya sahip olmasından mıdır nedir, Mayıs günlerinde yapılmış olan darbeler de işlenmiş olan cinayetler de, bir alay akıl-dışı eylemler de romantik bir hâle ile daha kolay örtbas edilebiliyor.

Mayıs ayının bütün neşesi, hayatı bütün canlılığıyla yeniden iade eden havası… Evet, galiba tam da o havası mahvetmiştir bizi.

Bu havalarda bir de romantizm aşısı alınca darbeciyi kurtarıcı-devrimci; darbecinin sokaklara döktüğünü özgürlük kahramanı; kâbusları ütopya; totaliter rejim hayallerini yeryüzü cenneti gibi görmek işten bile olmuyor.

Bir Mayıs ayıydı Türkiye demokrasisinin kalbine saplanan hançeri taşıyan kalabalıkların şehvetli coşkularının kabardığı zaman. Bir linç insiyakıyla hareket eden kitleler neden sonra işledikleri o büyük günahın farkına vardıklarında panikle tek düşündükleri şey bu “suçun cezasından kurtulmak” oldu. Bu büyük günahın laneti yakalarını hiçbir zaman bırakmadıysa da suçun cezasından kaçmak için akılları sıra yapmaları gereken şey sadece biraz daha suç işlemekti. Günahın lanetini önemsemediler önceleri, suçun cezasından kaçmakla yetindiler.

Darbe, gözünü iktidar bürümüş muhterislerin tam bir tamahkârlıkla yüklendikleri bir suçtur. Darbeci bu suç sarmalına yakalanmaya görsün. Bir suçun lanet gibi cezası yakasını bırakmaz. Bu suçtan kurtulmak için önünde makul görünen tek seçenek suçu süreklileştirmektir.

27 Mayıs sadece hükümete karşı bir darbe değildi. TSK’nın emir-komuta zincirini ihlal ettiği için TSK’ya karşı da bir suçtu. Darbeyi hep TSK’nın yaptığı düşünülür. Oysa bütün darbelerin ilk hedefi TSK’nın emir-komuta zinciridir. Emir-komuta zincirini ihlal ettiğiniz zaman TSK’dan geriye hiçbir şey kalmayacağına göre bütün darbelerin ilk kurbanı bizzat TSK’nın kendisidir.

Adnan Menderes’in idam edilmesinde darbecilerin bu kadar çok ısrar etmesinin sebebi neydi sanıyorsunuz? Darbeden sonra kurulan ve ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesi yönetimi sivillere devretmenin koşulu olarak Menderes’in idamını şart görmüştü. Çünkü idam edilmemiş, hayatta bırakılmış bir Menderes’in eninde sonunda kendilerine dünyayı zindan edeceği konusunda emindiler. Ayrıca idam edilmemiş bir Menderes kendi darbelerinin bütün haklılığını fiili varlığıyla geçersiz hale getirmiş olacaktı. Böylece darbecilik iki yanlıştan bir doğru çıkarabilme hevesi olarak devam etti. Menderes ve arkadaşları şu veya bu suçlarından dolayı değil, sadece darbe suçunu işleyenlerin güvenliği ve muafiyeti için idam edilmiştir.

İnsanoğlu suç sarmalına yakalanmaya görsün, bir suçun cezasından başka bir suç işleyerek kurtulacağı vehmine kapılması mukadderdir.

Tıpkı barış gelini olarak Türkiye’ye gelen Pippa Bacca’ya tecavüz eden katilin durumu gibi. Polis sorgusunda katil zanlısı, cinayeti, “tecavüz ettiği kadın kendisini ele vermesin diye” işlediğini söylemiş. Suçlunun aklı başka türlü çalışıyor demek. Oysa ne kadar soğukkanlılıkla yapılmış olsa da o suçun azabına eninde sonunda yakalanır insan.

Hazırlık süreci ve işe koşulan mekanizmalar ne kadar karmaşık ve ne kadar organize olursa olsun, sonuçta darbe inisiyatifi de bir suçtur ve bütün rasyonalitesi bir tamahkârınkinden fazla değildir. Bütün suçlar gibi o da kusurdan muaf değildir ve bütün suçlar gibi bir defa yakalandı mı o suç sarmalının lanetine maruz kalmaktan kaçışı yoktur.

27 Mayıs’tan bu yana yapılan darbe girişimlerinin her biri sadece bir defa işlenmiş olan o büyük suçun lanetinden kaçma girişimleridir. Milletin Menderes’in ruhunu davet edercesine tecelli eden iradesi her seferinde darbecilerin dünyasına kabus gibi çöker. “Hortladı” diye koşmaları bu yüzdendir. İrtica diye bir şeyin olmadığını en iyi onlar bilirler. Hortlamasından korktukları irtica falan değil, aksine Menderes’in şahsında haksızca katlettikleri ve bedenine en ufak bir saygıyı çok gördükleri millet iradesinin kendisidir hortlamasından korktukları. Hortlaktan, en fazla katiller korkar.

Ne yazık ki korkunun ecele faydası yoktur ama idama giderken Menderes’in sarf ettiği şu sözler onlar için hem bir “teşhis” hem bir “reçete” hükmündedir:

“Sizlere dargın değilim, sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes, hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme karar-i metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinizce acaba söyleyebilecek misiniz?..

Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendilerinizi yine de 1950’de kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek, Adnan Menderes’in ölümü sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen merhametim sizlerle beraberdir.”

Ne yazık ki katilin hortlak korkusu maktulün merhametini görmesini engelleyerek yine yapacağını yaptırmaya devam ediyor.

Yeni Şafak, 17.5.2008

Yasin AKTAY

18.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  Bürokratik devlet amacına ulaşıyor mu?

  27 Mayıs’ın lâneti