Deniz Bey, NTV’ye Ergenekon soruşturmasını yorumlarken, ”Eğer bu davanın savcısı Başbakansa, avukatı da ana muhalefet lideri Baykal olur” diye konuşmuş.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal şunu da eklemiş: “Demokrasilerde muhalefet bütün mazlumların, mağdurların insan hakları ihlal edilenlerin avukatıdır.”
Siyaseten basit bir iktidar-muhalefet atışması gibi gözükse de ‘etik’ yönden kimsenin itiraz edemeyeceği sözler bunlar. Keşke cümleyi biraz daha uzun tutsa ve düşüncelerinden ötürü hedef gösterilen masum insanların ‘yaşam haklarının ortadan kaldırılmasına’ da itiraz edebilse, örneğin Hrant Dink davasına da ‘müdahil avukat’ olarak girmeyi akıl edebilseydi sayın Baykal.
CHP yönetiminin ‘sol’ refleksleri bu denli zayıflamamış olsa, Susurluk’ta açığa çıkan devlet içindeki çetenin uzantısı güçlerin Türkiye’de iktidar mücadelesini ‘Gladio’ türü örgütlenmelerle sürdürme niyetlerine ve siyasi suikast girişimlerine de ‘Ergenekon’un avukatlığına soyunmadan’ karşı çıkardı Deniz Bey. Elbette bu davada kamu vicdanını rahatsız eden görüntüler var: 13 aydır sürdürülen soruşturmada davanın henüz açılmamış olması başlı başına eleştiri konusu. (...)
İddianame belli ki gecikecek, ‘Paşaların rötarı’ diye başlık atıyor gazeteler.
CHP lideri Baykal ‘insani’ gerekçelerle davanın avukatlığını üstlenecekse mesele yok. Ancak ‘Ergenekon’ adı verilen yapılanmayı AKP ve Tayyip Erdoğan’la siyasi mücadelesinin bir parçası haline getirmesi, Danıştay saldırısından Hrant Dink suikastına, 2003-2004 yılındaki darbe hazırlıklarına dek pek çok iddiayı içeren bir ‘dosya’yı henüz görmeden avukatlığa soyunması bir ‘emeklilik’ uğraşı olarak bile ilerideki kariyerine gölge düşürebilir.
Ergenekon avukatlığı Baykal’a yakışmıyor!
Milliyet, 6 Temmuz 2008
|