"Gerçekten" haber verir 12 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İddianame Pazartesiye kaldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Ergenekon soruşturmasına ilişkin incelemenin henüz tamamlanamadığını belirterek, iddianame konusunda açıklamayı 14 Temmuz Pazartesi günü yapmayı planladıklarını söyledi.

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, ‘’Ergenekon Soruşturması’’na ilişkin incelemenin henüz tamamlanamadığını belirterek, iddianame konusunda açıklamayı 14 Temmuz pazartesi günü yapmayı planladıklarını söyledi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesindeki makamında basın mensuplarına açıklama yapan Çolakkadı, soruşturmayla ilgili hazırlanan iddianame konusunda aslında dün bir açıklama yapmayı planladıklarını, ancak kapsamlı olan iddianame üzerindeki incelemeleri tamamlayamadıklarını bildirdi. Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemine aktarılan iddianame üzerindeki incelemenin sürdüğünü ifade eden Çolakkadı, 14 Temmuz pazartesi günü saat 11.00’de konuya ilişkin açıklama yapmayı öngördüklerini kaydetti. Turan Çolakkadı, açıklamanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akyut Cengiz ve kendisi tarafından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinin bahçesinde yapılabileceğini söyledi.

/ İstanbul

12.07.2008


 

BM VE IRAK VERİLERİ KULLANILDI

İHH İnsanî Yardım Vakfı, 2003 yılındaki Irak savaşı ve ardından yaşanan şiddet olayları hakkında yaptığı araştırmaları, BM ve Irak Kalkınma ve Planlama Bakanlığı verileriyle birleştirerek rapor hazırladı. Raporda, işgal sonrasında Irak’ta şiddetin arttığı ifade edilerek, siyasî ve askerî tasfiye sürecinin de toplumun bir bölümünü ‘’öfkenin hedefi’’ haline getirdiği vurgulanıyor.

ÖLENLERİN YÜZDE 75'İ SİVİL

Raporda, savaşın başlangıcından bugüne kadar ölenlerin yüzde 75’ini sivillerin, yüzde 20’sini Iraklı polislerin, yüzde 5’ini ise Irak’ta bulunan yabancı askerlerin oluşturduğu belirtiliyor. 2003 yılından bu yana her gün ortalama 400 çocuğun yetim, 80 kadının da dul kaldığı ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve 1 milyonun üzerinde dul kadın bulunuyor. Amerika'nın Irak'ı işgalinin acı faturası: 5 MİLYON YETİM, 1 MİLYON DUL 2003 yılındaki savaş ve ardından yaşanan şiddet olaylarında 155 bin sivilin vefat ettiği Irak’ta, 5 milyon çocuğun yetim, 1 milyon kadının dul kaldığı bildirildi. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı, 2003 yılındaki Irak savaşı ve ardından yaşanan şiddet olayları hakkında yaptığı araştırmaları, Birleşmiş Milletler (BM) ve Irak Kalkınma ve Planlama Bakanlığı verileriyle birleştirerek rapor hazırladı. Raporda, Sünnî-Şiî çatışması ve eski Baas yönetiminin yeniden etkin olma çalışmaları sonucunda Irak’ta şiddetin arttığı ifade edilerek, siyasî ve askerî tasfiye sürecinin de toplumun bir bölümünü yabancılaştırdığı, bir bölümünü de ‘’öfkenin hedefi’’ haline getirdiği vurgulanıyor. Rapora göre, bugün Irak’ta oluşan 60’dan fazla silâhlı gücün hem Amerikan kuvvetlerine hem de birbirlerine karşı savaştığı, hedefin ise tarafların sivil yandaşları olduğuna işaret ediliyor. RAPORDA DİKKAT ÇEKENLER Irak Sağlık Bakanlığı verilerine göre, savaşın başladığı 2003 yılından bu yana ölen sivil sayısının 155 bin olduğu, ancak batılı araştırma kuruluşlarının ailelerle görüşerek yaptığı araştırmaya göre ise bu sayının 650 bine yükseldiği ifade ediliyor. Raporda, savaşın başlangıcından bugüne kadar ölenlerin yüzde 75’ini sivillerin, yüzde 20’sini Iraklı polislerin, yüzde 5’ini ise Irak’ta bulunan yabancı askerlerin oluşturduğu belirtiliyor. 2003 yılından bu yana her gün ortalama 400 çocuğun yetim, 80 kadının da dul kaldığı ülkede 5 milyonu aşkın yetim çocuk ve 1 milyonun üzerinde dul kadının bulunduğu ifade edilen raporda, dünyadaki 107 milyon yetimden 5 milyonunun Irak’ta yaşadığı, bunun da dünyadaki yetimlerin yaklaşık yüzde 5’ini oluşturduğuna dikkat çekiliyor. 14 yaş altındaki çocukların yüzde 15’inin çocuk işçi olarak çalıştığı ülkede, çocukların eğitim almamaları, uyuşturucuya alışmaları ve her türlü istismara açık hale gelmelerinin ise ülke geleceği için büyük bir tehlike oluşturduğuna işaret ediliyor. HER 5 ÇOCUKTAN BİRİ OKULA GİDİYOR Rapora göre, okul çağındaki her 5 çocuktan sadece 1’inin okula gidebildiği, savaş sonrası yaşanan şiddet sebebiyle 800 bin çocuğun okulu terk etmek zorunda kaldığı Irak’ta, son 15 yılda okuma yazma oranı yüzde 80’lerden yüzde 60’a geriledi. Bunun sonucunda her 10 kişiden 4’ünün okuma yazma bilmediği ülkede, kadınlarda bu oran yüzde 47. Raporda, 2003 yılındaki savaşın başından beri 500’ü aşkın eğitimci ve bilim adamının suikast sonucu vefat ettiği, bazı bilim adamı ve eğitimcilerin de ülkeyi terk ettiği vurgulanıyor. Irak’ta işgal öncesi kayıtlı yaklaşık 34 bin doktor bulunduğu, savaş sonrası şiddet olayları sebebiyle 20 bini aşkın doktorun ülkeyi terk ettiği, 2 bin doktorun da öldürüldüğü kaydediliyor. Irak’ta, 1989’da çocuk ölüm oranı her 1000 canlı doğumda 60 iken, bugün bu rakamın 107’ye yükseldiği belirtiliyor. Ülkede her 1000 çocuktan 130’unun da çeşitli sebeplerle 5 yaşını göremeden vefat ettiği işaret ediliyor. Ayrıca, yetersiz beslenme sebebiyle dünyaya gelen çocukların yüzde 23’ünün olması gereken kilodan düşük doğduğu ifade ediliyor.

/ Erzurum

12.07.2008


 

Abdüllâtif Şener, AKP’den istifa etti

Eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener, AKP’den istifa ettiğini açıkladı. AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısından ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Şener, AKP’den istifa ettiğine dair dilekçeyi MKYK’da sunduğunu bildirdi.

ESKİ başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener, AKP’den istifa ettiğini açıkladı. AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına katılan Şener, toplantı başladıktan 15 dakika sonra AKP Genel Merkezi’nden ayrıldı. Genel Merkezden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevaplayan Şener, AKP’den istifa ettiğine dair dilekçeyi MKYK’da sunduğunu bildirdi. Toplantının nasıl bir ortamda geçtiğine ilişkin bir soru üzerine, Şener, ‘’İstifa aslında bir kavga müessesi değildir. İstifa medeni bir müessesedir. Başbakan büyük nezaket gösterdi, konuşma verdi. Bende tüm arkadaşlarımıza karşı veda konuşmamı yaptım. Sayın Başbakanımız da ‘hayırlı olsun’ dediler. Vedalaştık ve ayrıldık’’ dile konuştu. Şener, ‘’Bir gerginlik oldu mu?’’ sorusuna şu cevabı verdi: ‘’Çok büyük bir nezaket vardı, aynı nezaketi ben de gösterdim. Tüm arkadaşlarımızda aynı nezaket duyguları içinde oldu. Siyaset nezih yapılmalıdır. Nezih yapılan siyaset toplumsal ve kurumlar arası uyumun sağlanması için, sistemin çözüm yeteneğinin artması için önemlidir. Bu son günde de nezih ilişkiler içerisinde olaylar yaşanmıştır.’’ Şener, toplantıda neler konuşulduğunun sorulması üzerine, toplantının kurallar çerçevesinde cereyan ettiğini ve içeride konuşulanların dışarıya aktarılmasının doğru olmayacağını söyledi. Şener’i, AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin aracına kadar uğurladı.

/ Ankara

12.07.2008


 

97 birinci, 31 bin sıfırcı

Dün açıklanan OKS sonuçlarına göre, 263 aday 100 sorunun tamamını doğru cevapladı. Bunlardan 97’si 500 tam puan alarak birinci oldu. Sınava giren 905 bin 930 öğrenciden 31 bin 221’inin ham puan barajını aşamadıkları için puanları hesaplanamadı. Sonuçlardaki bu dengesizliği uzmanlar, “eğitimde uçurum” olarak açıklıyor.

Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) sonuçları açıklandı. OKS’de Matematik-Fen (MF) ve Türkçe-Matematik (TM) puan türlerinde 97 öğrenci 500 tam puan alarak birinci oldu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Bakanlık Başöğretmen Salonunda OKS sonuçlarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Çelik’in verdiği bilgiye göre, sınava 905 bin 930 aday girdi. Bunlardan 874 bin 709’unun puanı hesaplanmaya değer bulundu. 31 bin 221 kişi ham puan barajını aşamadı.

Milli Eğitim Bakanı Çelik, OKS’de 263 öğrencinin sınavda yöneltilen 100 sorunun tamamını doğru cevapladığını, ancak ilköğretim başarı puanı katılarak yapılan hesaplamaya göre 97 öğrencinin 500 tam puan aldığını bildirdi.

OKS’nin bu yıl son kez gerçekleştirildiğini belirten Çelik, 8 Haziran 2008 tarihindeki sınava 905 bin 930 adayın katıldığını ve yapılan değerlendirme sonucunda 263 adayın 100 sorunun tamamını doğru cevapladığının belirlendiğini bildirdi. Bu sonucun, İlköğretim Başarı Puanı katıldığında değiştiğini belirten Çelik, ‘’Bildiğiniz gibi 5’lik not sisteminden 100’lük sisteme geçtik. Böylece milimetrik bir hesaplama yapma şansı ortaya çıktı çünkü 5’lik sistemde bazı haksızlıklara yol açılabiliyordu. 100’lük not sistemi üzerinden yapılan hesaplamaya göre ilköğretim başarı puanlarını ilave ettiğimiz zaman Türkiye çapında 500 tam puan alan öğrenci sayısı 97 olmuştur’’ dedi.

Çelik, birinci adayların ‘’yurt sathına yayıldığını’’ belirterek, ‘’Daha önce birinciler daha çok belli illerde toplanırdı. Şimdi Türkiye’nin 41 vilayetinde 100 sorunun 100’ünü de çözen çocuğumuz çıkmıştır’’ diye konuştu. Birincilerin çıktığı illeri sıralayan Çelik, il bazında yapılan değerlendirmede Türkçe-Matematik (TM) ve Matematik-Fen (MF) puan türlerinde Burdur’un en başarılı il olduğunu bildirdi. Çelik, bu illeri Eskişehir ve Edirne’nin izlediğini kaydetti.

Sınavda 31 bin 221 öğrencinin puanlarının 0.5’in altında kaldığı için hesaplanmaya değer bulunmadığını ifade eden Çelik, ‘’Bunun, sizin dilinizdeki adı ‘sıfır çeken öğrenciler’. Ben geçen yıllarda da buna açıklık getirmeye çalıştım. Bunların dağılımına baktığımızda 3 bin 348 öğrenci 26 doğru yapmıştır ancak yanlışlar doğruları götürdüğü zaman gerçek puanı 0.5’in altında kalmıştır’’ dedi. ‘’Yanlışlar doğruları götürdüğü için bu öğrencilerin puanlarının hesaplanmaya değer bulunmadığını’’ kaydeden Çelik, ‘’(Bu öğrenciler sıfır çekti) değerlendirmesi doğru bir değerlendirme olmayacaktır’’ diye konuştu. OKS 500 tam puan alarak birinci olan 97 öğrenciden 7’si Kocaeli’nden çıktı. Öte yandan İzmir Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, İzmir’de dördü devlet okulu, ikisi özel okuldan olmak üzere toplam 6 öğrencinin OKS’de 500 tam puan aldığını, bunun da devlet okullarında çok başarılı eğitim verildiğini ortaya koyduğunu söyledi. Aydoğan, yaptığı açıklamada, İzmir’den 45 bin öğrencinin sınava girdiğini, 6 öğrencinin 500 tam puan aldığını belirterek, ‘’Bunların dördü devlet okulundan, ikisi özel okuldan. Bu da İzmir’de devlet okullarında çok başarılı bir eğitim verildiğini ortaya koyuyor’’ dedi.

İhlas Koleji’den iki şampiyon bir arada

OKS Türkiye birincileri arasında yer alan İhlas Koleji öğrencisi Mustafa Düremez “Çok mutluyum, öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlerime, anneme, babama, herkese çok teşekkür ediyorum. Şu an çok mutluyum ve mutluluğun verdiği şoktayım” dedi. İstanbul Özel Bahçelievler İhlas İlköğretim Okulu’nda okuyan Mustafa Düremez başarısını ailesi ve öğretmenleriyle birlikte okulunda kutkladı. Mutluluğunu ilk olarak öğretmenleri ve ailesi ile paylaşan Düremez Öğretmenleri ile birlikte yaşadığı başarısını sistemli çalışmasına borçlu olduğunu belirtti. İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç ise Mustafa Düremez’in OKS birincisi olmasının tesadüf olmadığını söyledi. Koç “Bir öğretmen olarak, bir eğitimci olarak çok mutluyuz. Geçtiğimiz yıllarda aynı mutluluğu OKS ve ÖSS birinciliklerinde yaşamıştık. Ben öğretmen arkadaşlarıma ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Anne ve babalarını da kutluyorum, sevinçliyiz ve bu sevincimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. İhlas Eğitim Kurumları, Türk eğitiminde 13.yılını tamamlamış durumda” diye konuştu.

Yeni Asya / İstanbul / Ankara

12.07.2008


 

Demokrasi ortak payda

Ahmet Altan, dünkü Taraf’taki yazısında, artık demokrasinin ortak paydamız olması gerektiğini vurgulayarak, “Kemalistlerin kurduğu ve egemenliği asla elden bırakmadığı bu ülkede özgürlüğün ve demokrasinin ancak dindarların, solcuların, Kürtlerin bir araya gelmesiyle ele geçirileceğini düşünüyorum” dedi.

Yazının tamamını okumak için Basından Seçmeler bölümüne gidiniz.

12.07.2008


 

Dinî referanslı terör tutmaz

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Türkiye’de hiçbir zaman dinî referanslı bir terörün, şiddetin kök salmasının, taban ve destek bulmasının mümkün olmadığını bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Türkiye’de hiçbir zaman dinî referanslı bir terörün, şiddetin kök salmasının, taban ve destek bulmasının mümkün olmadığını bildirdi.

Bardakoğlu, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki polise yönelik silâhlı saldırıya ilişkin sorularını cevapladı. Bu son olay da dahil, ülkenin birliğine, dirliğine kasteden her olayın, her sağduyulu insan gibi kendisini de üzdüğünü dile getiren Bardakoğlu, bunun çaresinin, ‘’birliği, dirliği, beraberliği ve insanların birbirine olan sevgisini yitirmemesi ve daha çok kenetlenmesi olduğunu’’ vurguladı.

Bardakoğlu, Türk insanının İslâm dinini hiçbir zaman herhangi bir şiddetin, yanlış ve olumsuz davranışın kaynağı ve destekçisi olarak asla görmeyeceğini ifade ederek, İslâm dininin her zaman barışın, birliğin, dirliğin kaynağı olduğunu söyledi.

Türkiye’de hiçbir zaman dinî referanslı bir terörün, şiddetin kök salması, taban ve destek bulmasının mümkün olmadığını ifade eden Bardakoğlu, ‘’Bu tarihimizi, insanımızı tanımamak demektir. İnsanımızın sağduyusuna güvendiğim, geleneğini de bildiğim için, inanıyorum ki bunlar çok münferit olaylar olarak kalacaktır. Allah güvenlik güçlerine, ordumuza, polisimize her türlü zor şartlarda görev yapan insanımıza yardım etsin. Biz, bu şeyleri aşarız’’ diye konuştu.

Bardakoğlu, olayda şehit düşen polislere Allah’tan rahmet ve yakınlarına da başsağlığı diledi.

/ İstanbul

12.07.2008


 

‘VIP çete’ adliyede

İzmir ve Aydın’ın da dahil olduğu 11 ilde eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonda, suç örgütü kurdukları iddiasıyla gözaltına alınan emekli albay, eski askerî savcı, emekli emniyet müdür yardımcısının da aralarında bulunduğu 57 kişi adliyeye sevk edildi.

İZMİR ve Aydın’ın da dahil olduğu 11 ilde eşzamanlı gerçekleştirilen ve kamuoyuna ‘’Çeteye Skorsky’li Operasyon’’ olarak yansıyan operasyonda, cürüm işlemek amacıyla suç örgütü kurdukları ve çeşitli eylemler gerçekleştirdikleri iddiasıyla gözaltına alınan A.T.B. ile emekli albay, eski askerî savcı, emekli emniyet müdür yardımcısı, Danıştaydan ayrılma hakimin de aralarında bulunduğu 57 kişi adliyeye sevk edildi. Zanlıların, suç örgütlerine yönelik art arda gerçekleştirilen operasyonlar ve önde gelen isimlerin cezaevine girmesinin ardından oluşan boşluğu doldurmak amacıyla Türkiye genelinde bir yapılanmaya gittikleri ileri sürüldü. Alınan bilgiye göre, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin A.T.B’nin elebaşılığındaki gruba yönelik İzmir ve Aydın’ın yanı sıra, İstanbul, Ankara, Muğla, Balıkesir, Samsun, Mersin, Kayseri, Zonguldak ve Antalya’da 100 ev, 35 iş yerine baskın düzenleyerek gerçekleştirdiği ‘’Anafor’’ kod adı operasyonda gözaltına alınan toplam 67 kişiden 10’u ifadelerinin alınmasının ardından savcılık talimatıyla serbest bırakılırken, 57’si bugün İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildi.

/ İzmir

12.07.2008


 

Bıçak kemiği geçti, sinire dayandı

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf ve sanatkârların siyasî ve ekonomik gelişmeler yüzünden son derece sıkıntılı olduğunu belirterek, ‘’Bıçak kemiğe dayandı derler ya artık kemik kalmadı ki bıçak dayansın. Bıçak, sinire, damara girdi’’ dedi.

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf ve sanatkârların siyasî ve ekonomik gelişmeler sebebiyle son derece sıkıntılı olduğunu belirterek, ‘’(bıçak kemiğe dayandı) derler ya artık kemik kalmadı ki bıçak dayansın. Bıçak, sinire, damara girdi’’ dedi.

Palandöken, yaptığı açıklamada, mutluluktan ve refahtan pay alamayan halkın, sıkıntıda sanki cezalandırılırmış gibi ülkedeki istikrarsızlıkların faturasını, bedelini ödediğini öne sürdü. Halkın aldığı ücretle geçinemediğini, her şeye zam gelirken maaşlara zam gelmediğini belirten Palandöken, esnafın da halkın aynası konumunda bulunduğuna işaret etti.

Türkiye’nin 2006 yılının sonundan beri istikrarı bulamadığını savunan Palandöken, ‘’Esnafın geliri çiftçiden, memurdan. İkisinde de para yok. Biz motorun ateşleme noktasıyız, ülkenin barometresiyiz’’ dedi ve esnafın durumunun ülkenin, ekonominin gelişmesinin göstergesi olduğunu ifade etti.

Esnaf ve sanatkâr kesiminin 60’ıncı hükümet dönemine kadar ihmal edildiğini, mevcut hükümetin ise bu kesimin öncelikli meselelerini bir eylem planıyla ele aldığını belirten Palandöken, ne yazık ki bunun için de geç kalındığını ama yine de kendilerinin umutlu olduklarını söyledi. TESK Başkanı, söz konusu eylem planının bu ayın sonuna kadar tamamlanmasını beklediklerini de kaydetti.

ESNAFIN AYAKTA KALMASI İÇİN 3 ADIM

Esnaf ve sanatkâr kesiminin ayakta kalmasını teminen atılması gereken 3 adım bulunduğunu ifade eden TESK Başkanı, şunları kaydetti: ’’Öncelikle piyasanın canlanması için halkın alım gücünün arttırılması lâzım. Piyasaya canlı para gelecek ve bu, sektörler bazında olacak. Ticarette bir akım sağlayacaksınız.

İkincisi ekonomik tedbirlerin yanı sıra yasal mevzuatta düzenlemelere gidilerek esnafın haksız rekabetten kurtulması gerekiyor. Türkiye’de ticaretin sınırlandırılması değil, ticaretin yapılandırılması gerekliliği var.

Üçüncüsü finans. Değişim parayla olur. Esnaf ve sanatkârın ürünlerinin çoğalması için uzun vadeli krediler vereceksiniz. Teknolojisini yenileyebilmesi için de kaynak aktarılması lâzım. Hani (bıçak kemiğe dayandı) derler ya artık kemik kalmadı ki bıçak dayansın. Bıçak, sinire, damara girdi.’’ Palandöken, bu adımların atılması ve bu suretle esnafın ayağa kaldırılmasının maliyetinin 2 milyar YTL olduğunu söyledi.

/ Ankara

12.07.2008


 

BM’den utanç duvarına eleştiri

BM, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği “güvenlik duvarının” planlanan güzergâhta tamamlanmasının Filistinliler için yıkıcı olacağını bildirdi. Adalet Divanı’nın kararının 4. yıl dönümünde hazırlanan raporda, halen binlerce Filistinlinin işinden, topraklarından olduğu ve temel hizmetlerden mahrum kaldığı belirtildi.

BM, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği “güvenlik duvarının” planlanan güzergahta tamamlanmasının Filistinliler için yıkıcı olacağını bildirdi. Uluslararası Adalet Divanı’nın duvar aleyhindeki kararının 4. yıl dönümünde hazırlanan BM raporunda, halen binlerce Filistinlinin işinden, topraklarından olduğu ve temel hizmetlerden mahrum kaldığı belirtildi. Adalet Divanı, 2004’te Batı Şeria’nın içinden geçen duvarın yasa dışı olduğuna hükmetmişti. İsrail, güvenlik duvarının Filistinli saldırganları uzak tutmak için gerekli olduğu görüşünü savunurken, Filistinli yetkililerse duvarın topraklarının gasp edilmesi anlamına geldiğini söylüyor.

İNSANİ ETKİLERİ

BM raporunda, daha önce dışarıya gıda satan bazı Filistinlilerin artık gıda yardımına muhtaç hale geldiği de belirtildi. Duvarın yaklaşık yüzde 60’ının yapıldığı, inşaatın devam etmesi halinde binlerce Filistinlinin daha zor durumda kalacağı vurgulandı. Raporda, duvarın, ateşkes hattından ziyade, yaklaşık yüzde 87’lik büyük bölümünün Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ten geçtiği, bunun da Filistin köyleri, kasabaları ve kentleri üzerinde büyük etkisi olduğu kaydedildi. Duvar yüzünden bölgedeki halkın tecrit edildiği, duvarın on binlerce kişinin ekmeğini kazanmasına, hizmetlerden faydalanmasına engel olduğu ifade edildi. Raporda, bazı Filistin bölgelerinin duvar yüzünden artık daha çok işsizlik, kötüye giden ekonomik koşullar ve genç nüfusun göçüyle karşı karşıya olduğu belirtildi.

/ Ankara

12.07.2008


 

Kızım kitaplarının üzerinde uyurdu

BURSA'NIN Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Karaoğlan Köyü İlköğretim Okulu’ndan mezun olan Pınar Aydın, OKS birinci olan 97 öğrenci arasında yer aldığını, öğrenince doktor olmayı hayal ettiğini, ancak asıl kararını lisede vereceğini söyledi.

Pınar Aydın, ‘’Aileme sınavdan sonra ‘belki birinci olurum’ demiştim, inanamamışlardı. Şimdi onlar da benim gibi çok mutlu oldular’’ diye konuştu. Kızının birinci olduğunu bir iş için geldiği Bursa’da öğrenen baba Bayram Aydın ise kızından bir başarı beklediklerini, ancak bu kadar başarılı olacağını tahmin etmediklerini belirterek, şunları söyledi: ‘’Pınar’ın başarısını duyunca dünyalar benim oldu. Biz köylüyüz, çiftçiyiz. Pınar çiftçilikten gelen bir çocuk. Ev işinde, kır işinde bize yardımcı oluyor. Bizimle tarlaya, bahçeye geliyor. Onun zekası Allah vergisi ama okumaya olan merakının da başarısında çok etkisi olduğuna inanıyorum. Zira Pınar okumayı o kadar sever ki çoğu kere biz onu kitaplarının üzerinde uyurken buluyoruz.’’

12.07.2008


 

Türkiye’deki siyasî kriz AB’yi ikileme soktu

AB, Türkiye’de siyasi ve mali istikrarı sarsan gittikçe kötüleşen siyasi gerginliğe nasıl karşılık vereceği konusunda ikileme düştü.

AB içinde en fazla tartışılan Türkiye konusunda birliğin kafası krışık. ABHaber’e göre, üst düzey AB kaynağı Avrupa’nın olaylar üzerinde biraz etkisi olabileceğini kabul ederek, “Türkiye’nin gerçek dostları bunu bir mücadele olarak görüyor ve tehlikeleri göze alıp konuşmamız gerektiğini düşünüyor. Türkiye’nin hiçbir zaman bir AB üyesi olmayacağını düşünenler ise gerçekten umursamıyor” diye konuştu.

Ne Türkiye’nin katılımını destekleyenlerin ne de buna karşı olanların, Avrupa, Orta Doğu ve Kafkasların ortasındaki stratejik önem taşıyan bir NATO müttefikinin ve enerji merkezinin istikrarsızlığa düşmesini istemediğini kaydeden kaynak, Türkiye’nin katılımına karşı olanların ülkenin yaşadığı iç siyasi sorunlar sebebiyle kendi Avrupalı demokrat kimliğine zarar vermesi karşısında neredeyse rahatlamış göründüklerini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise yoksul, laik ama çoğunluğu Müslüman, 70 milyonluk ülkenin coğrafî bakımdan Avrupa’da olmadığını savunarak, uzun süredir Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor.

Fransız cumhurbaşkanlığından üst düzey bir kaynak geçen hafta Paris AB’nin Dönem Başkanlığını altı aylığına devralırken, “Türkiye’de şu anda olanlar göz önüne alındığında, katılım ihtimalinin giderek azaldığını görebilirsiniz. Eğer şimdi iktidar partisini kapatmaya başlarlarsa, çok ilginç olur. Zira, Türkiye’nin AB ile entegrasyonunu hızlandırmak isteyen herkese dokunacaktır” dedi.

/ Brüksel

12.07.2008


 

Müzakereleri aynı kararlılıkla ilerletmeyi hedefliyoruz

DIŞİŞLERİ Bakanı ve Başmüzakareci Ali Babacan, Fransa dönem başkanlığında da müzakereleri aynı kararlılıkla ilerletmeyi hedeflediklerini ve mümkün olduğunca çok sayıda fasıl açmayı ümit ettiklerini söyledi.

Babacan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Brüksel’e hareketinden önce Esenoboğa Havalimanında gazetecilere açıklamalarda bulundu. AB Komisyonuyla müzakere sürecini değerlendirmek, yeni fasıların açılmasıyla ilgili konuları ele almak ve yeni dönem başkanlığının önceliklerini değerlendirmek için Brüksel’e gittiklerini ifade eden Babacan, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve enerjiden sorumlu komiseriyle görüşmeler yapacağını bildirdi. Babacan, Brüksel’deki temaslarının ardından Barcelona Süreci Akdeniz İçin Birlik toplantılarına katılmak üzere Paris’e geçeceğini belirtti. Paris’te bugün bazı ikili görüşmelerde bulunduktan sonra, yarın Akdeniz İçin Birlik Dışişleri Bakanları toplantısına katılacağını, aynı gün öğleden sonra da zirve düzenleneceğini kaydetti. AB ile katılım sürecinde geçen ay içinde Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku fasıllarının müzakerelerine resmen başladıklarını hatırlatan Babacan, bu fasılların ilk kez, açılış kriterlerini karşıladıktan sonra açtıkları fasıllar olduğuna dikkati çekti.

Babacan, farklı fasıllarla alakalı olarak, şu anda TBMM’de 20’nin üzerinde kanun tasarısının görüşülmekte olduğunu bildirdi. Kurumların pek çoğundan hazırlıklar ve görüşleri toparladıklarını, şu anda redaksiyon çalışmalarının yapıldığını söyleyen Babacan, 1 Temmuzdan itibaren Fransa’nın AB dönem başkanlığını üstlendiğine dikkati çekerek, “Fransa dönem başkanlığında da müzakerelerimizi aynı kararlılıkla ilerletmeyi hedefliyoruz ve mümkün olduğunca çok sayıda faslı da Fransız dönem başkanlığında açmayı ümit ediyoruz” diye konuştu.

Soruları da cevaplayan Babacan, Akdeniz İçin Birlik sürecinin Türkiye’nin AB sürecine alternatif olmayacağı yönünde “teminat üstüne teminat aldıklarına, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bizzat telefonda teminat verdiğine” dikkati çekerek, “Bir Avrupa lideri bu konuda söz verdiyse bu söze de güvenmek zorundayız” dedi.

/ Ankara

12.07.2008


 

BAŞBAKAN ERDOĞAN BUGÜN FRANSA’YA GİDECEK

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Barselona Süreci: Akdeniz için Birlik’’ devlet ve hükümet başkanları zirvesine katılmak üzere bugün Fransa’ya gidecek.

Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamaya göre, zirveye, AB’ye üye ve aday ülkeler ile Akdenizli ortaklardan oluşan 40’ı aşkın ülkenin devlet ve hükümet başkanları katılacak. Açıklamada, yarın öğleden önce yapılacak dışişleri bakanları toplantısına Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, öğleden sonraki devlet ve hükümet başkanları zirve toplantısına ise Erdoğan’ın katılacağı belirtilerek, zirvenin sonunda bir siyasi bildirge yayınlanmasının öngörüldüğü ifade edildi.

Erdoğan’ın, toplantı kapsamında, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve muhataplarıyla ikili temaslar gerçekleştirmesinin de öngörüldüğü kaydedildi. Açıklamada, Türkiye’nin başından beri Akdeniz’de işbirliğinin güçlendirilmesini aktif biçimde desteklediği; 1995 yılında oluşturulan Barselona Süreci’nin içerisinde yer aldığı ve bu süreç kapsamında Akdeniz’de pek çok farklı alanda işbirliğinin geliştirilmesine destek sağladığı belirtilerek, ‘’Türkiye, AB tarafından Barselona Süreci’nin daha da güçlü ve etkin kılınması amacıyla oluşturulmuş bulunan ‘Barselona Süreci: Akdeniz için Birlik’ projesine de bu anlayış doğrultusunda katılmaya karar vermiştir’’ denildi.

/ Ankara

12.07.2008


 

Şehit polis duâlarla uğurlandı

ABD konsolosluğundaki saldırıda şehit olan polis memuru Önder Saçmalıoğlu Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde dualarla toprağa verildi.

ABD'NİN İstanbul Başkonsolosluğu önündeki saldırıda şehit olan polis memuru Önder Saçmalıoğlu (21), memleketi Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde dualarla toprağa verildi. Şehit Saçmalıoğlu’nun cenazesi, öğle saatlerinde Bahçe Devlet Hastanesi morgundan kalabalık bir grup tarafından alınarak, İslam Mahallesindeki baba evine getirildi. Cenaze arabasından indirilen şehit polis memurunun naaşı bir süre evde bekletildi. Duaların okunmasının ardından cenaze törenin yapılacağı Ağcabey Camisine getirildi. Bu sırada, cenaze töreni için kortej oluşturan kalabalık, terör örgütü aleyhinde sloganlar atarak, saldırıyı lanetlediler. Buradaki tören sırasında şehit Saçmalıoğlu’nun ailesi ve yakınları gözyaşı döktüler. Babası Yusuf, annesi Zeynep Saçmalıoğlu, kardeşleri ve polis memuru amcasının güçlükle ayakta durduğu görüldü. Baygınlık geçiren bazı yakınlarına ise tören alanında bekleyen sağlık ekiplerince müdahale edildi. Şehit cenazesi, kılınan namazın ardından yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Bahçe Şehir Mezarlığına kortej eşliğinde götürüldü. Cenaze buradaki Şehitlikte gözyaşları arasında toprağa verildi. Bu arada, cenaze töreni öncesi vatandaşlar, ev ve iş yerleri ile araçlarına Türk bayrakları asarak teröre tepki gösterdi.

/ Bahçe

12.07.2008


 

Vali Güler: 10 kişi gözaltında

İSTANBUL Valisi Muammer Güler, ABD Başkonsolosluğu önündeki polise yönelik silahlı saldırıya ilişkin biri il dışından olmak üzere 10 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Güler, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Çarşamba günkü saldırıda hayatı kaybeden polis memurları için başsağlığı dilemek üzere yaptığı ziyaret sırasında, olayla ilgili basın mensuplarının sorularını cevapladı. Muammer Güler, ‘’Şu anda 1’i İstanbul dışından olmak üzere 10 kişi gözaltında’’ dedi.

/ İstanbul

12.07.2008


 

Daha özgür bir Türkiye için bu yola baş koyduk

DEMOKRAT PARTİ (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, daha özgür bir Türkiye için siyaset yapmak için bu yola baş koyduklarını söyledi.

DP lideri Soylu, GİK üyeleri ile geldiği Van’da vatandaşları selamladı. Urartu Otelinde partililere seslenen Soylu, tüm Türkiye’de iktidara yürümek için “Beyaz Yürüyüş” hareketini başlattıklarını belirtti. “Vanlı Demokrat Partililere minnettarım, bugüne kadar partinin bayrağını düşürmeden davalarına hizmet ettiler” diyen Soylu, Türkiye’nin bugün siyasi bir kriz yaşadığını söyledi. Soylu, şunları kaydetti: “Siyaset zor bir iştir, bu ülkenin yarınlarının teminatı için, daha özgür bir Türkiye için siyaset yapmak için bu yola baş koyduk. Siyaset yapmak demek rahmetli Menderes, Polatkan, Zorlu gibi siyaset yapmaktır. Akif’in şiirlerini okuyarak değil, Akif’i yaşayarak anlatmak lazım. Türkiye’nin taşında, bağında, çorağında, enerjisinde, DP’nin çimentosu var. Yeniden Türkiye’nin meselelerine barışçı bir yaklaşımla çözüm bulacağız. Bu topraklar Hz. Mevlana, Yunus Emre, Bediüzzaman gibi şahsiyetleri bağrından çıkarmış. Bizler de onlar gibi tüm Türkiye’ye sevgi ve barış yayacağız. Batıda olan demokrasi Doğuda olana kadar yürüyüşümüz devam edecek.”

Süleyman Çelebi / Van

12.07.2008


 

Kato’da çatışma: 10 terörist öldürüldü

ŞIRNAK'TA dün sabah saatlerinde çıkan çatışmada 10’a yakın terörist öldürüldü. Şırnak, Beytüşşebap ve Pervari üçgeninde bulunan Kato Dağı’nda dün saat 04.00 sıralarında bir grup teröristle sıcak temas sağlandı.

Güvenlik güçlerinin ‘teslim ol’ çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Askerlerle birlikte geçici köy korucularının da katıldığı operasyona, Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’ndan kalkan savaş uçakları ve Şırnak’taki Kobra helikopterleri de destek verdi. Yer yer devam eden çatışmada ilk belirlemelere göre 10’a yakın terörist öldürüldü. Çatışmada bir geçici köy korucusunun da şehit olduğu bildirildi.

12.07.2008


 

Wilson eleştirilere cevap verdi: Korumalar silâhlı değildi

ABD'NİN Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, İstanbul’da yaşanan silahlı saldırı sırasında, Başkonsolosluk koruma görevlilerinin silah taşımadığını söyledi.

Ross Wilson, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Avrasya Enerji Diplomasisi Özel Temsilcisi Boyder Gray’ı kabulünün ardından, Başbakanlık Merkez Bina önünde bulunan basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Wilson, görüşmede, ABD yönetiminin başsağlığı mesajını Erdoğan’a ilettiklerini söyledi. Wilson, gazetecilerin, “Saldırı sırasında ABD’li güvenlik görevlilerinin neden müdahale etmediklerine yönelik kamuoyunda soru işaretleri var. Aynı zamanda yaralı polisin neden Başkonsolosluk’un kapısının içinden alınmadığı merak ediliyor” sözleri üzerine, şunları kaydetti: “Bizim Konsolosluğumuzdaki koruma görevlileri günün o saatinde silahlı değiller. Silahsız bulunuyorlar. Dışarıda vize başvurusu için bekleyen kişilerle ilgili yapabilecekleri bir şey varsa onu yapmaya çalışıyorlar. Onları düzene sokmaya çalışıyorlar. Görevleri bu. Ve bir saldırı olduğunda bizim ilk yaptığımız şey konsolosluğun kapılarını kilitlemek. Buradaki amaç da hem konsoloslukta çalışanları korumak hem de aynı zamanda içeride vize başvurusu için bulunan Türkleri de korumak. Yüzlerce kişi olabilir içeride o anda. Orada görüntüde yer alan koruma görevlimiz, oradaki polise yardım etmeye çalıştı. Ortalık yatıştıktan ve yardım geldikten sonra da bu polisin olabildiğince yardımı alabildiğine hepimiz memnun olduk.”

/ Ankara

12.07.2008


 

ÖSS ve YDS bugün açıklanacak

ÖĞRENCİ Seçme Sınavı (ÖSS) ve Yabancı Dil Sınavı (YDS) sonuçları yarın açıklanacak.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin açıklamasına göre, 15 Haziran 2008 Pazar günü yapılan ÖSS ile 22 Haziran 2008 Pazar günü yapılan YDS sonuçlarının değerlendirilmesi ve ortaöğretim kurumlarından alınan diploma notlarından adayların Ortaöğretim Başarı Puanlarının hesaplanması çalışmaları tamamlandı. Sınavların sonuçlarına ilişkin bilgiler, 12 Temmuz Cumartesi günü saat 10.00’da YÖK’te düzenlenecek basın toplantısıyla açıklanacak. Adaylar sonuçları aynı gün saat 10.30’dan itibaren http://oss.osym.gov.tr ve http://oss2008.osym.gov.tr internet adreslerinden öğrenebilecekler.

/ Ankara

12.07.2008


 

YÖK, ‘’ÖSS’’ için görüş alacak

YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), ÖSS’de getirilmesi planlanan yeni sistem için görüş alacak.

YÖK’ün internet sitesinden yapılan duyuruda, ‘’14 Şubat 2008 tarihinde, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi’ne yönelik, ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda Avrupa Yüksek Öğretim Alanındaki çağdaş ve başarılı uygulamaları da dikkate alan, sivil toplum örgütlerinin ve konunun bütün ilgililerinin görüşlerine önem veren kapsamlı bir çalışmanın yapılacağı’’ yönünde açıklamada bulunulduğu belirtildi. Duyuruda, ‘’Bu bağlamda, yürürlükteki Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sisteminde gördüğünüz sorunlara dair görüşlerinizi ve bu sorunların çözümü için varsa somut önerilerinizi en geç 11 Ağustos 2008 tarihine kadar [email protected] e-posta adresine gönderebilirsiniz’’ denildi.

/ Ankara

12.07.2008


 

Sorunları, demokrasi içinde ve siyasetle aşmalıyız

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, ‘’Ülkenin sorunlarını demokrasi içinde ve siyasetle aşmalıyız’’ dedi.

Zeki Sezer, Ankara İl Gençlik Kolları Başkanı Alper Gök ile yönetim kurulu üyelerini parti genel merkezinde kabul etti. Sezer, kabulde yaptığı konuşmada, hem siyaseti güçlendirmek hem de temiz, derinlikli ve tabana yayılmış bir kurumsal yapı oluşturmak gerektiğini belirtti. Türkiye’nin ‘’zor ve sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, ekonomi, ulusal ve sosyal birlik ile dış politika alanında sorunlar yaşandığını’’ ifade eden Sezer, ‘’Ülkenin sorunlarını, demokrasi içinde ve siyasetle aşmalıyız’’ diye konuştu.

/ Ankara

12.07.2008


 

Hızlı trenin deneme sürüşleri başlıyor

TÜRKİYE'NİN sabırsızlıkla beklediği hızlı trenin deneme sürüşleri bu ay başlayacak. Ankara-Eskişehir arasındaki deneme sürüşlerinde herhangi bir sorun çıkmazsa yıl sonuna kadar yolcu taşımacılığına başlanması planlanıyor.

TCDD yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ankara-İstanbul hızlı treninin deneme sürüşleri bu ay içinde Esenkent-Polatlı arasında başlayacak. Deneme sürüşlerine önce saatte 60 kilometre hız ile başlanacak ve hız zaman içinde artırılacak. Esenkent-Polatlı arasındaki deneme sürüşlerinin ardından sırasıyla Polatlı-Biçer ve Biçer-Hasanbey arasında deneme sürüşleri yapılacak. Deneme sürüşlerinin yaklaşık 3 ay sürmesi bekleniyor.

TCDD Genel Müdürlüğü, deneme sürüşlerinin ardından yıl sonuna kadar hızlı trenle yolcu taşımacılığına başlamayı planlıyor. Hızlı tren yolcu taşımacılığına başladığında Ankara-Eskişehir arası demiryolu ulaşımı 3 saatten 1 saat 10 dakikaya inecek.

Ankara-Eskişehir arasındaki hızlı trenyolu inşaatının tamamlanmasının ardından Ankara-Polatlı kesiminde sinyalizasyon çalışmaları da bitirildi. Daha sonra hızlı trenin statik testleri yapıldı ve altyapı eksikliklerinin saptanması amacıyla ultrasonik araçla inceleme yapıldı. Almanya’dan kiralanan araçla, raylarda çatlak, kaynak noktaları ve bağlantı unsurları gibi yoldaki fiziki eksiklikler araştırıldı. Ultrasonik ray ölçüm aracının elde ettiği veriler Almanya’daki laboratuvarda incelendi. Elde edilen sonuçlardan hızlı tren hattının güvenlik sınırları içinde olduğu belirlendi. Türkiye’nin ilk hızlı treninin üretiminde son teknolojiler kullanıldı. Saatte 250 kilometre hız yapabilen tren, 17,5 milyon avroya mal oldu. Dağıtılmış 8 motor tarafından çekilen tren, motor arızalarından dolayı yolculuklarda herhangi bir aksamaya meydan vermeyecek.

‘’BU YIL HIZLI TREN HİZMETE GİRECEK’’

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hızlı trenin bu yıl içerisinde hizmete gireceğini, bölünmüş yol uzunluğunun da yıl sonuna kadar 16 bin 600 kilometreye ulaşacağını bildirdi. Bakan Yıldırım, Bolu’nun Yeniçağa ilçesi ile Mengen ilçesi arasındaki yol yapım çalışmalarını inceledi ve Vali Halil İbrahim Akpınar’dan bilgi aldı. Burada basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Yıldırım, hızlı tren konusunda çalışmaların devam ettiğini ifade ederek, ‘’Bu yıl Eskişehir-Ankara’yı açıyoruz. Orada bitti çalışmalar. Test çalışmaları yapılıyor. Ankara şehir içerisinde alt üst geçitler tamamen tren yolunun ya altına ya da üstüne alınacak. O konuda çalışmalar var. Birkaç ay içerisinde bitecek. Bu sene içinde açacağız’’ şeklinde konuştu. Bölünmüş yol uzunluğunun 14 bin kilometre yaklaşıldığını ifade eden Bakan Yıldırım, ‘’2008 yılı sonu itibariyle 16 bin 600 kilometre yola ulaşacağız. Bölünmüş yolları kastediyorum’’ dedi.

/ Ankara - Bolu

12.07.2008


 

Yangınlar sadece ormanları etkilemiyor

YAZ mevsimiyle birlikte birçok bölgede çıkan orman yangınlarının, sadece yeşil örtüye zarar vermediği, su, iklim ve gıda güvenliğini de tehlikeye soktuğu bildirildi.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye ‘’WWFTürkiye’’ Basın ve Yayın Koordinatörü Deniz Şilliler Tapan, yaptığı açıklamada, yüzyılın en büyük tehdidi olan küresel iklim değişikliği ve kuraklığın Türkiye için de ciddî bir sıkıntı oluşturduğunu, buna rağmen ülkenin kurtarıcısı konumundaki ormanlara gereken önemin verilmediğini söyledi.

Son olarak Mersin’in Gülnar ilçesindeki ormanlık alanların göz göre göre yok olmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Tapan, ‘’Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 94’ü insan kaynaklı çıkmaktadır. Orman yangınları, sadece Orman Genel Müdürlüğü’nün söndürmekle yükümlü olduğu bir sorun olarak düşünülmemelidir’’ dedi. Tapan, WWFTürkiye olarak orman yangınlarına karşı seferberlik ilân edilmesi ve ulusça harekete geçilmesi gerektiğine inandıklarına değinerek, şöyle devam etti: ’’Anız yakılmasının önüne acil şekilde geçilmeli ve yangın sonrası hiçbir alanın orman vasfını kaybetmeyerek yeniden ormana dönüştürüleceğine dair duyuruların yapılması şarttır. Ormanlar yalnızca ağaç topluluğu değildir. Barındırdığı biyolojik çeşitlilik ile bir bütündür. İklimi düzenleyen ormanlar, sahip oldukları kaynaklarla gıda güvenliğinin de temelidir. Su kaynaklarının varlığı, çevresindeki ormanların varlığıyla sürekli olabilir. Kuraklığın da etkisiyle tehlike altında olan su kaynakları orman alanlarının tahribiyle daha da trajik bir hal alacaktır.’’ Tapan, ormanlardan geçen ve yangına sebep olan enerji nakil hatlarının yer altına alınması, eğitimli personel sayısının artırılması, yangın söndürme uçakları ve ekipmanlarının çoğaltılması, bunlar için gerekli finansal kaynağın ayrılması, orman köylüsünün bilinçlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, ‘’WWFTürkiye, ormanların yakınına yerleşim birimlerinin sokulması ve ormanlık alanların turizme tahsisini, gelecekte daha da şiddetlenerek artacak olan orman yangınlarının en büyük tetikçileri olarak öngörmektedir’’ diye konuştu.

12.07.2008


 

Tankeri nehirde bırakıp kurtuldu

TOKAT'IN Reşadiye ilçesinde, Kelkit Nehri’nde su dolduran bir tanker, suların bir anda yükselmesiyle nehirde mahsur kaldı.

Sürüklenen tankeri nehirden çıkaramayacağını anlayan sürücü, aracı terk ederek, kıyıya çıkmayı başardı. Sürücünün, tankerin nehirde mahsur kaldığını iletmesi üzerine bölgeye gelen şirket görevlileri, aracı iş makineleriyle kıyıya çekmeyi denedi. Su seviyesinin yüksek olması nedeniyle tankeri sudan çıkarmayı başaramayan şirket görevlileri, çalışmalarına ara verdi. Suların, nehrin üzerindeki barajların kapaklarının açılması sebebiyle yükseldiğini belirten yet-kililer, tankerin sudan çıkarılması için baraj kapaklarının kapatılması ve su seviyesinin düşmesi gerektiğini ifade etti. Aracı sudan çıkarmak için çalışmaların sürdüğü bildirildi.

/ Tokat

12.07.2008


 

Yangın bitti, sıra yaraların sarılmasında

MERSİN Mersin Vali Vekili Ahmet Büyükçelik, Gülnar ilçesinde çıkan yangının soğutma çalışmalarının da büyük oranda tamamlandığını belirterek, ‘’Yangın bitti diyebiliriz’’ dedi.

Bu arada, Mersin Valiliğince yangın sonrasında hazırlanan değerlendirme raporuna göre, Gülnar ilçesinin Kavakoğluğu Köyü yakınlarında çıkan ve çıkış nedeni henüz tam olarak tespit edilemeyen yangın yaklaşık 3 bin hektar alanda etkili oldu. Yangında 2 kişi öldü, çoğunluğu dumana maruz kalan 72 kişi hastanelerde tedavi altına alındı, 64 ev zarar gördü, 16’sı büyükbaş olmak üzere 176 hayvan telef oldu. Ayrıca, 32 ahır ve 11 depo yanarak kullanılamaz hale geldi. Boşaltılan köylerde tehlikenin atlatılmasıyla vatandaşlar evlerine dönmeye başlarken, Kızılay tarafından kurulan mutfakta ise günde bin kişiye 3 öğün 3 çeşit sıcak yemek dağıtımı sürüyor. Kızılay tarafından, konutları kullanılmaz hale gelen, barınacak yerleri bulunmayan afetzedeler için 5 köyde toplam 53 çadır bulunuyor. Bu çadırlarda, battaniye, palet, yatak ve yemek seti yer alıyor. Çadırlara konulan piknik tüpü ve lüks başlığı, pişirme ve aydınlatma ihtiyaçlarını karşılıyor.

/ Mersin

12.07.2008


 

Manisa'da, 15 ev ve bir bakkal kül oldu

MANİSA'NIN Akhisar ilçesine bağlı Çıtak Köyü’nde çıkan yangında 15 ev ve bir bakkal tamamen yandı.

Alınan bilgiye göre, saat 01.30 sıralarında Ayşe Ay’ın (87) evinde bilinmeyen bir sebeple yangın çıktı. Yangın daha sonra evin bitişiğindeki oğlu İsmail Ay’a ait bakkala sıçradı. Bakkalda bulunan tüplerin patlaması sonucu bir anda büyüyen yangında, alevler çevredeki evleri de sardı. Yangına ilk müdahaleyi, köye 3 kilometre uzakta bulunan Dağdere Beldesi İtfaiye ekipleri yaptı. Söndürme çalışmalarına daha sonra Gördes, Akhisar, Saruhanlı ve çevre beldelerin itfaiye ekipleri de destek verdi. Söndürme çalışmaları sırasında, Akhisar Kaymakamı Mustafa Çek ve Manisa İl Jandarma Alay Komutanı Albay Eyüp Menay da ekipleri yönetti. Yangın, itfaiye ekiplerinin yoğun çabaları ile söndürüldü. Akhisar Kaymakamı Çek, yaptığı açıklamada, ‘’Söndürme çalışmaları, sert esen rüzgâr nedeniyle güçlükle yapıldı. Soğutma çalışmaları sürdürülüyor. Çıkış nedeni henüz kesinlik kazanmadı’’ dedi. Çek, yangının başladığı evde oturan Ay’ın da kayıp olduğunu belirterek, söndürme çalışmaları sonrasında yaşlı kadına ait evde cesede benzer bir cisim bulunduğunu, ancak bunun bir insana mı yoksa hayvana mı ait olduğunun yapılacak incelemeden sonra belli olacağını söyledi. Annesinin çok yaşlı olduğunu belirten İsmail Ay da ‘’Annemden şu ana kadar haber alamadık’’ dedi. Akhisar Kaymakamı Mustafa Çek, yangın sonrasında belde belediyelerinin yardım ve destekleriyle enkaz kaldırma çalışmalarına başladıklarını bildirdi.

/ Manisa

12.07.2008


 

İHH’dan, Mersin’deki afetzedelere yardım

İHH İnsanî Yardım Vakfı, Mersin’in Gülnar ilçesinde orman yangınında evlerini kaybeden afetzede köylülere dağıtılmak üzere 300 gıda kolisi ile 18 bin 755 parça tekstil malzemesi gönderdi.

İHH ayrıca yangında çeyiz eşyasını kaybeden damat ile gelin adaylarına çeyiz eşyası alacak. Mersin’in Gülnar ilçesinde 7 Temmuz’da başlayan ve 2 kişinin ölümü, 1’i ağır 63 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan orman yangını, önceki gün kontrol altına alındı. Devlet kuruluşları ile yardım kuruluşlarının yardımlarıyla yangında mağdur olan ailelerin yaralarını sarılmaya çalışıyor. İHH İnsanî Yardım Vakfı da Mersin’in Gülnar ilçesinde orman yangınında evlerini kaybeden afetzede köylülere yardım etmek için harekete geçti. Yangının meydana geldiği Kavakoluğu Köyü, Korucuk, Pınarbaşı, Delik Kaya, Tepe Köyü, Çavuşlar, Ulupınar, Emin Hacı ve Beydili Köylerine giden İHH ekibi, burada zor durumda olan aileleri tespit etti. Daha sonra bu ailelere dağıtılmak üzere bölgeye 300 adet gıda kolisi ile 18 bin 755 parça tekstil malzemesi gönderildi. Yangında mağdur olan aileler devletin ve yardım kuruluşlarının yardımlarıyla yaralarını sarmaya çalışıyor.

Yeni Asya / İstanbul

12.07.2008


 

Bu caminin minaresi neden solda?

Sultanahmet’tekİ Firuzağa Camii’nin minaresi, diğer tek minareli camilerin aksine kıbleye göre sol tarafta bulunuyor.

1491 yılında Sultan 2. Beyazıt’ın Hazinedarbaşısı, bir anlamda Maliye Bakanı olan Firuz Ağa tarafından yaptırılan caminin tek şerefeli minaresi inşa edilirken, nadir bir uygulama yapıldı. Minare, diğer tek minareli camilerin aksine kıbleye göre sol tarafa inşa edildi.

Kültür tarihçisi Dursun Gürlek, gerçek sebebi bilinmemekle birlikte minarenin bu şekilde inşasına ilişkin pek çok rivayet bulunduğunu bildirdi. Bunlar arasındaki en güçlü rivayetlerden birine göre, İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk camilerden olan Firuz Ağa Camii’nin bulunduğu Sultahahmet Meydanı, Konstantiniye’nin önemli bir merkeziydi. İstanbul’un yaklaşık yüzde 80’inin Rumlardan oluştuğu o dönemde, caminin yapıldığı yerin sağında Dikilitaşların bulunduğu tarafta Rumlar, diğer tarafında, şimdiki Divan yolu caddesinin üst tarafında ise Müslümanlar çoğunluktaydı. Bu sebeple yakın çevrede oturan Rum vatandaşlar ezan sesinden rahatsız olmasın düşüncesiyle minare, sol tarafa inşa edildi.

Osmanlı döneminin hoşgörüsünü yansıtan bu rivayetin yanı sıra başka bir rivayet de Firuz Ağa Camii’nin Müslümanların Mekke’de yaptıkları ilk camiye uygun olarak inşa edildiği yönünde. Sanat tarihi Uzmanı Prof. Dr. Doğan Kuban ise minaresi solda olan camilere 14. yüzyılda sıkça rastlanabildiğini, cami minarelerinin sağa inşa edilmesinin ise gelenekselleştiğini kaydetti.

TARİHİ VE MİMARİSİ

Sarayın Hazinedarbaşısı, hazineden sorumlu olmasının yanı sıra seferlerde padişahın yanında bulunurdu. Cuma namazlarından önce de camiye gidip padişahın seccadesini yayardı. Secde yerine yüzünü birkaç kez sürüp padişaha zararı dokunacak bir tehlike olup olmadığını da kontrol ederdi.

Fatih Sultan Mehmed’in ölümünün ardından oğlu 2. Beyazıd tahta çıkalı 10 yıl olmuştu. Dönemin Hazinedarbaşı Firuz Ağa, Bizans’ın Mese denen eski görkemli ana caddesinin başına ve Ayasofya’nın çaprazına küçük bir cami yaptırdı. 1512 yılında hayata gözlerini yuman Firuz Ağa’nın mezarı da caminin bahçesinde bulunuyor. Bahçedeki beyaz mermerden yontulmuş bu tek lahdin dört yüzünde gül demeti bulunuyor.

Tek kubbeli, dıştan dışa yaklaşık 13,5 metreye 13,5 metre ölçülerinde kare planlı yapı, beyaz kesme taştan örülü. Kapı, camiyi küçük göstermemek ve soğuk havalarda içeriyi soğutmamak için küçük fakat, çok uyumlu ölçülerde yapılmıştır. Sekiz köşeli kasnağa oturan kubbesiyle cami Bursa üslûbundadır. Bursa üslûbunun klâsikleşmeye doğru gelişimi açısından önemlidir.

Dört sütunlu ve üç kemerli-kubbeli son cemaat yeri revakı merdivenlidir. Dış avluya giriş kapısı tramvay yolu üzerinde parmaklıklı bir duvardadır. Minaresi soldadır. Sağ tarafında bir tuvalet vardır.

Bir görüşe göre, eskiden imparatorların at yarışlarını seyrettikleri loca, Firuz Ağa Camii’nin bulunduğu yerdedir.

Firuz Ağa Camii’nin bir özelliği de uzun yıllardır ikindi ezanlarının Sultanahmet Camii ile karşılıklı olarak okunmasıdır. Önce Sultanahmet Camiî müezzini ezana başlar, ardından Firuz Ağa’nın müezzini buna cevap verir şekilde ezanın aynı bölümünü tekrarlar. Her iki cami arasında karşılıklı olarak başından sonuna kadar ezan yankılı olarak okunur.

12.07.2008


 

Dedeleriniz işte böyle yaşardı

Malatya’nın Arguvan ilçesine bağlı Eymir Köyünde geçen yüzyıl içinde tarımda ve evlerde kullanılan araç gereçleri bir araya getiren köylüler, müze oluşturarak genç nesillere dedelerinin köy hayatını aktarmayı amaçlıyor.

İstanbul’da yaşayan ve yaz aylarında köye gelen iş adamı Ersoy Eren (46), geçmişte tarımda ve evde kullanılan araç gereçleri bir araya getirerek çocuklarının geçmişlerini bilmelerini ve köy hayatını anlamalarını amaçladıklarını söyledi. Eren, köylülerin de desteğiyle toplanan araç ve gereçleri kurmayı planladıkları müzeye taşıyacaklarını, araç ve gereçlerin üzerine kimden geldiyse ismini yazdıklarını, böylece sadece eseri değil, sahibinin adını da yaşatacaklarını kaydetti. Vatandaşların, evlerinde bulunan tarihî özelliğe sahip eşyaları atmamaları ve mümkünse satmamaları gerektiğini savunan Eren, yeni yetişen neslin köylerin hayat biçimleriyle ilgili bilgi sahibi olmadığını vurguladı.

12.07.2008


 

‘Elektronik İpek Yolu’ için büyük adım

TÜBİTAK’In koordinatörlüğünde başlatılan AB projesinde Güney Kafkas ülkeleri Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’daki 45 üniversite ile bu üniversitelerdeki 150 bini aşkın akademisyen ve öğrenci, Avrupa Akademik Ağı’na (GEANT) yüksek hızlarda erişim fırsatı yakalayacak.

Üç ülkenin uluslararası bağlantısı, fiber optik kablolarla Türkiye üzerinden yapılacak. TÜBİTAK Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) Müdürü Prof. Dr. Cem Saraç, AB 7. Çerçeve Programı kapsamında 1.4 milyon avroluk bir finansman ile desteklenen ve ULAKBİM’in koordinatörlüğünü yürüttüğü ‘’Black Sea Interconnection (BSI)’’ projesi hakkında bilgi verdi. TÜBİTAK ULAKBİM’in koordinatörlüğünde 1 Martta başlatılan ve 2 yıl sürecek proje ile Güney Kafkas ülkelerinde yer alan 45 üniversite ile bu üniversitelerde araştırmalarını sürdüren 150 bini aşkın akademisyen ve öğrencinin GEANT’a yüksek hızlarda erişim fırsatını yakalayacağını bildiren Prof. Dr. Cem Saraç, şunları kaydetti: ‘’BSI, sadece Güney Kafkas ülkelerindeki araştırma ve eğitim camiasını Avrupa’yla entegre etmekle kalmayacak. Aynı zamanda elde edilecek kazanımların bütün Karadeniz Bölgesi ve Orta Asya’ya yaygınlaştırılması için çok önemli bir örnek teşkil edecek. Böylece İpek Yolu’nun, yüksek kapasiteli bağlantılarla desteklenmiş yeni ve modern bir e-İpek Yolu’na dönüştürülmesi sağlanmış olacak.’’

12.07.2008


 

Pekmezin tozu üretildi

İçerdiği vitamin ve minerallerle özellikle hamileler ve bebeklerin beslenmesinde önemli yer tutan pekmezin tozu Türkiye’de ilk kez Selçuk Üniversitesinde üretildi.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karakaya, bölümde mevcut gıda ürünlerinin besleyici özellikleri, daha zengin içeriğe sahip ürünlerin üretilmesi gibi birçok konuda yoğun araştırmalar yapıldığını söyledi. Yaptıkları araştırmaların yurt dışındaki birçok bilimsel dergide yayınlandığını, düzenlenen etkinliklerde bildiri olarak sunulduğunu ifade eden Karakaya, ‘’araştırmaların yanı sıra öğrenciler, pilot tesislerde yaptıkları üretimlerle iş hayatına en iyi şekilde hazırlanıyor. Pilot tesislerimiz bir fabrika gibi üretim yapıyor’’ dedi. Pekmezin yararlarının sayılamayacak kadar çok olduğunu vurgulayan Karakaya, ‘’tozunun üretilmesi bu yüzden çok önemli. B vitaminleri ve demir açısından oldukça zengin olan pekmez yüksek enerji içeriği ile bebek ve çocuklar açısından çok önemli. Sindirimi kolay olduğu ve hemen enerjiye dönüştüğü için pekmez, sporcular için de çok öneriliyor’’ diye konuştu.

12.07.2008


 

Anne panda reddetti, kedi evlât edindi

Hollanda’nın başşehri Amsterdam’daki Artis hayvanat bahçesinde, annesinin reddettiği kırmızı panda yavrusunu kedi evlât edindi.

Kedi, 30 Haziran’da doğduktan kısa süre sonra annesi tarafından reddedilen, şu anda küçük bir köpek büyüklüğündeki kırmızı pandayı, kendi 4 yavrusuyla birlikte sahiplendi. Rakuna benzeyen kırmızı pandalar büyüdükten sonra kediden biraz büyük ancak siyah beyaz dev pandalardan çok daha küçük oluyor.

12.07.2008


 

Dilencinin paraları 3 günde sayılabildi

Hİndistan’ın Kalküta şehrinde bir banka, hesap açtırmak isteyen dilencinin getirdiği madenî paraları üç günde sayabildi.

Laxmi Das adlı dilenci kadın, 91 kilogram gelen paraları, çocuk felci olduktan sonra, 40 yıldır biriktirdiğini söyledi. 16 yaşında dilenmeye başlayan Das, “Bu paraları dilenemeyeceğim günler için sakladım. Bir gün yaşlanacağımı ve hastalıklara kalacağımı biliyordum, dolayısıyla ihtiyatlı davrandım” dedi. Bankanın Müdürü de Das’ın insanları tasarruf yapmaya teşvik edebileceğini ve örnek olabileceğini belirtti. Müdür, Das’ın az kazanılsa da para biriktirilebileceğini gösterdiğini söyledi.

12.07.2008


 

El işlemeli semaver ilgisi

Amasya’da yapılan el işlemeli bakır semaverlerin yerli ve yabancı ziyaretçilerin beğeni ile satın aldığı hediyeliklerin başında geldiği bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, yöredeki az sayıda usta tarafından üretimi yapılan semaverlerin kullanımı giderek azalırken, semaverler artık şehri ziyarete gelenlerin nostaljik amaçla tercih ettiği hediyelik eşyalar olarak üretiliyor. Amasya’daki tarihî Taşhan’da yaklaşık 46 yıldır babadan kalma semavercilik mesleğini sürdürmeye çalışan ustalardan Mustafa Sofu (53) her tür zorluğa rağmen mesleği sürdürmeye çalıştıklarını bildirdi. Şehirde yaklaşık 20 semaver ustası olduğunu bunların çoğunun da yavaş yavaş meslekten uzaklaştığını anlatan Sofu, ürettikleri motifli bakır semaverlerin yerli ve yabancı ziyaretçilerin beğeni ile satın aldığı hediyeliklerin başında geldiğini bildirdi. ‘’Otantik’’ motiflerin yanı sıra Kaya Mezarları, Yalıboyu Evleri, kiraz ve elma gibi Amasya’nın simgesi olan tarihî mekân ve meyveleri de motif olarak semaverlere işlediklerini anlatan Sofu, sipariş üzerine özel semaver yaptıklarını söyledi. El işlemeli semaver yapmanın güç bir iş olduğunu anlatan Sofu, bir semaver yapımının bazen 10 gün sürdüğünü bildirdi.

12.07.2008


 

Gökyüzündeki Jüpiter şölenine dâvet

Ankara Üniversitesi (AÜ) Rasathanesi, yarın düzenleyeceği faaliyette Başşehirlilere, dünyaya en yakın konuma gelen Jüpiter’in gökyüzündeki şölenini izlettirecek.

Dış gezegen olan Jüpiter, 9 Temmuzda ‘’karşı konum’’ anlamına gelen Güneş ve Yer’le aynı doğru üzerindeydi. Böylece gezegen, yörüngesi üzerinde Yer’e en fazla yaklaştığı konuma geldi. Bu seneki karşı konumda Jüpiter, -2.67 kadirlik parlaklığıyla gökyüzünün Ay’dan sonraki en parlak gök cismi oldu. Karşı konumlarda gezegenler Yer’e oldukça yaklaştığı için, her zamankinden parlak, Yer’den görünen diski de her zamankine göre biraz daha büyük olduğundan karşı konumlar gezegen gözlemleri için ideal zamanlar olarak belirtiliyor. AÜ Rasathanesi, TÜBİTAK Bilim-Toplum Projesi kapsamında düzenlediği halk günü faaliyetlerinin bu ayki programına Jüpiter’in karşı konumda bulunması sebebiyle gökyüzünde meydana gelecek değişiklikleri Ankaralılara izlettirecek. Karşı konum anı, 9 Temmuz sabahı TSİ 09:56’da gerçekleşmiş olsa da faaliyetin düzenleneceği yarın akşam da Jüpiter Yer’e oldukça yakın ve gözlem için uygun bir durumda olacak. Faaliyet, saat 19.00’da başlayacak ve havanın açık olması durumunda 00.00’a kadar sürecek. Jüpiter’in yanı sıra, Ay, Satürn ve bazı derin uzay cisimlerinin teleskoplarla gözleneceği etkinlikte Jüpiter için potansiyel tehlike gösteren gök olaylarını konu alan bir de sunum yapılacak. Faaliyet programı ile ilgili bilgiye http://rasathane.ankara.edu.tr/bilimtoplum/index.php adresinden ulaşabiliyor.

12.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör