Hayatını efsanelere inanarak geçirmek isteyenlere diyeceğim bir şey yok, isteyen istediğine inanır.
Ama bir hukuk devletinin efsanelerle işi olmaz. Hukuk devleti sadece gerçekle ilgilenir.
Milli İstihbarat Teşkilatı, 2003 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Ergenekon örgütlenmesiyle ilgili bilgi sunuyor. Bu, doğası gereği istihbari bir bilgi, somut bazı şeylerin
yanı sıra analize dayalı bir bilgi.
Başbakan bu bilgiyi aldığında üç olası davranışta bulunabilirdi: 1. Bilgiyi ciddiye alır, savcılığa suç duyurusunda bulunur; 2. Bilgiyi ciddiye alır ama yeterince doyurucu bulmaz, emrindeki Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirerek önce inceleme, sonra gerekirse soruşturma yaptırır, en sonunda elindeki bilgiyi savcılığa suç duyurusu olarak gönderir; 3. Bilgiyi ciddiye almaz, koyar bir kenara.
Bugün biliyoruz ki Başbakan Erdoğan üçüncü seçeneği uyguladı, bilgiyi ciddiye almadı.
Oysa, bilginin tam da kendisine iletildiği günlerde, Başbakanlık binasına çok da uzak olmayan resmi binalarda ülkenin seçimle gelmiş hükümetinin nasıl devrileceğine dair planlar, projeler konuşuluyordu.
2003’ün son aylarında ve 2004’ün başında Türkiye’nin iki ciddi askeri darbe tehlikesi atlattığını bugün biliyoruz. Başbakan’ın ciddiye almadığı, hukuki sonuçlar doğurması için uğraşmadığı MİT raporu acaba bu darbe girişimlerini de içeriyor muydu?
Hukuk devleti, her durumda hukukun üstün olduğunun kabul edildiği düzenin adıdır. Efsaneler veya şantaj malzemeleri değil hukuki sonuçlardır önemli olan. Suç işleyenin cezasını çekmesidir esas olan.
Bakın dün ve bugün aynı haberi sürdürüyoruz. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yapmış, gazi unvanı taşıyan, ağır derecede yaralanıp uzun süre tedavi görmesine rağmen ilk anda silahlı kuvvetlerden emekli olmayıp işe yaramaya çalışan ama sonra TSK’dan emekli olmak zorunda kalan, şimdilerde Ergenekon tutuklusu olarak cezaevinde yatan bir kişi, Fikret Emek, “Bu fişleri zamanında ben düzenledim, bunlar bizim (Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın) rutin işleridir” diyor İstanbul’da yapılmış olan ilçe ilçe, dükkân dükkân fişleme için.
Rutin işler...
Peki burası hukuk devleti mi?
Falanca kitap evi için ‘Şu terör örgütüyle bağlantılı’ diyeceğinize bu bağlantıyı adam gibi kanıtlayıp adamı hapse atsanıza?
Hayır. Bizde işler öyle yürümez.
Bakın, 14 yıl önce işlenmiş bir cinayeti hâlâ konuşuyoruz, son Ergenekon soruşturması nedeniyle bu efsanenin de kapağı bir daha açıldı. Behçet Cantürk’ten söz ediyorum.
Cantürk, suç dosyası bir hayli kabarık bir isimdi, eroin kaçakçısıydı, PKK finansörüydü vs. Biz ne yaptık, bu suçları kanıtlayıp onu yargılayıp hapse atmak yerine öldürülmesini sağladık.
Hukuk devleti bunu yapmaz. Hukuk devleti, suçluyu cezalandırır, resmen suçlamadığı hiç kimseye suçlu muamelesi yapmaz, izafe edilen suçlardan ötürü kimsenin kimseyi öldürmesine izin vermez.
Hukuk devletine kim inanıyor, kim inanmıyor?
Radikal, 7 Ağustos 2008
|