"Gerçekten" haber verir 08 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Obama görüşlere açık İlk telefonlar Sarkozy ve Olmert’e

Obama sonrası ABD’de ‘dönüşüm’ tartışması ABD’nİn 44. başkanı seçilen Barack Obama, göreve başlayana kadar kullanacağı yeni resmî internet sitesi aracılığıyla ülkenin geleceği ile ilgili fikirleri bekliyor. ‘’www.change.gov’’ adresinden ulaşılabilecek sitede, ziyaretçilerin ülkenin geleceği ile ilgili fikir ve tekliflerini Obama’ya iletebileceği bir bölüm bulunuyor. ‘’Seçim kampanyamızın hikâyesi ve bu tarihi an sizin hikâyenizdir’’ ifadesinin yer aldığı sitede, Obama’nın zafer gecesi yaptığı konuşmanın videosu da izlenebiliyor.

BÜTÜN dünyada heyecanla beklenen ABD başkanlık seçimleri nihayet sonuçlandı ve değişim vaadini kampanyasının odağına yerleştiren Demokrat Parti (DP) adayı Barack Obama başkanlık koltuğuna oturmaya hak kazanan ilk siyah olarak tarihe geçti. Illinois Senatörü oyların yüzde 52’sini alırken Cumhuriyetçi Partili (CP) rakibi John McCain yüzde 47’de kaldı.

2004 seçimlerinde Cumhuriyetçilere oy veren Ohio, New Mexico, Iowa, Virginia, Florida, Colorado, Indiana ve Nevada eyaletleri bu kez Demokratları tercih etti. Öte yandan Demokratlar, Temsilciler Meclisi ile 35 üyeliği yenilenen Senato’da da çoğunluğu elde ettiler.

EKONOMİ FAKTÖRÜ

Elbette, görece dar bir reel sektör üzerinde şişirildikçe şişirilen finans balonunun patlamasıyla meydana gelen ve faturası vergi mükelleflerine çıkarılan iktisadî kriz de seçmenlerin mevcut düzene olan tepkilerini besleyerek değişimle özdeşleşen Obama’ya yaradı. Sandık çıkışlarında yapılan seçmen anketleri de bunu doğruluyor. Söz konusu anketler seçmen tercihlerinde ekonomin en önemli faktör olduğunu gösteriyor. Buna göre seçmenlerin 10’da 9’u ekonominin halinden, 10’da 7’si de Bush’un politikalarından memnun değil. Anketler ayrıca Obama’nın toplumun geniş kesimlerinden oy almayı başardığına delâlet ediyor. İlk kez oy kullananların yüzde 68’i, 30 yaş altı seçmenlerin yüzde 66’sı, kadınların yüzde 56’sı, siyahların yüzde 95’i ve Lâtin Amerikalıların yüzde 66’sı Obama’yı tercih etmiş.

OBAMA’NIN FARKI

Peki, Obama mevcut ekonomik, siyasî ve toplumsal düzene karşı oylarını aldığı insanları tatmin edecek bir siyaset izleyebilecek mi? Kampanyasına yapılan bağışların önemli bir kısmı finansal sermayeden gelen Demokrat adayın açık ve kapsamlı bir yeniden bölüşüm programı olduğunu söylemek zor. Tıpkı tutarlı bir savaş karşıtı olduğunu söylemenin zor olduğu gibi. Eğer ABD’de ciddî bir toplumsal dönüşüm olacaksa bu Amerikan halkının Obama’nın seçim kampanyası boyunca değişime, adalete ve barışa yaptığı vurgudan hareketle sahici kazanımlar elde edecek bir mücadele hattı örmesiyle mümkün olabilir. (bianet.org)

08.11.2008


 

Eruygur ve Tolon iddianamede

Ergenekon dâvâsının 10’uncu duruşması dün yapıldı. İddianamenin önceki gün okunan, Perinçek’le ilgili bölümünde, emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un, örgütün gizli toplantılarına önderlik ettiği belirtiliyor.

‘’Ergenekon’’ davasının 10’uncu duruşması dün yapıldı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamanın dünkü duruşmasına, emekli Tuğgenerel Veli Küçük ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 43 tutuklu sanık getirildi. Tutuksuz sanıklardan Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel, Ferudun Refik Nuhoğlu, İsmail Eksik, Ali Yasak, Murat Özkan, Emin Caner Yiğit ve Güler Kömürcü Öztürk de duruşmaya katıldı. Tutuklu sanıklardan Gazi Güder, Oğuz Alparslan Abdülkadir, Vedat Yenerer, başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay ve ayrı suçtan hükümlü Sedat Peker duruşmaya getirilmedi. Duruşma, Cumhuriyet savcıları Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel’in iddianemenin önceki günkü duruşmada kalınan 1794’üncü sayfasından itibaren dönüşümlü olarak okunmasıyla devam etti. Sanıkların hukuki durumlarının ele alındığı kısmın okunmasına devam edilen duruşmada, sanıklar arasında 56. sıra yer alan Kemal Kerinçsiz’in bölümünün okunması 1 saat, 57. sıradaki Fuat Turgut’un bölümü 12 dakika, 58. sıradaki Hayrettin Ertekin’in bölümü ise 1,5 saat sürdü. Bu arada, duruşma başladıktan sonra katılan tutuksuz sanıklardan Kemal Alemdaroğlu, Atilla Aksu ve Ali Yiğit’in yanı sıra tutuklu sanık Uğur Alparslan Abdulkadir de duruşmaya getirildi.

Öte yandan, iddianamenin önceki gün okunan Perinçek’le ilgili bölümünde, emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un, örgütün gizli toplantılarına önderlik ettiği belirtiliyor.

İstanbul / aa

08.11.2008


 

Yurt görüntüleri utandırdı

İngiliz televizyonu ITV, Türkiye’de iki ayrı çocuk yurdunda çekilen görüntüleri yayımladı. İki ayrı mekânda gizlice çekildiği öne sürülen görüntüler “Avrupa’yı utandıran görüntüler” anonsuyla izleyiciye sunuldu.

İngİlİz televizyonu ITV’deki “ITV Tonight” haber programı “Düşes ve Kızları: Onların Gizli Görevleri” adıyla, Türkiye’de iki ayrı çocuk yurdunda gizli çekildiği öne sürülen görüntüleri yayımladı. İstanbul-Zeytinburnu ve Ankara-Saray çocuk yurtları oldukları iddia edilen iki ayrı mekanda gizlice çekildiği öne sürülen görüntüler “Avrupa’yı utandıran görüntüler” anonsuyla izleyiciye sunuldu. Programın yapımcsı Chris Rogers, Düşes Sarah Ferguson ile kızlarının ilk ziyaretinin Zeytinburnu’ndaki yurda yapıldığını belirterek, Düşes’in buraya “bir hayırsever” diye sokulduğuna dikkat çekildi. Yurttaki çocukların yüzlerinde ve vücutlarında kesik, yara ve morluklar bulunduğu ileri sürülerek, bir çocuğun kollarının “giydiği giysinin içine hapsedildiği”, bir diğerinin ise sürekli öne arkaya doğru sallandığı gösterildi. Türkiye’de günde 40 civarında çocuğun ebeveynleri tarafından terk edildiği iddiasında da bulunulurken, Türk hükümetinin ITV ekibinin yaptığı gizli çekimleri hukuk dışı olarak değerlendirdiği, çekim yapılmasının çocuklar üzerinde olumsuz etki doğuracağını savunduğu belirtildi. Program yapımcıları, 700 çocuğun kaldığı ve kapasitesinin 1000’e yükseltilmesi için çalışmalar sürdürülen Saray yurdunda ise, karma karışık odalarda, pek çoğu bebekliğinden beri yurtta kalan çocuklarla karşılaştıklarını belirterek, koridorda yatan bir çocuğa dikkat çektiler. Çocuğun dışarı çıkarılmadığı, bunun için de koridorun güneş vuran bölümüne yatıp, güneşi yüzünde hissetmeye çalıştığı öne sürüldü. Bir başka odada onlarca yatakta yatan çeşitli yaşlardaki çocukların yatağa bağlandığına dair deliller bulunduğu iddia edildi. Bu deliller arasında olduğu belirtilen bir kumaştan bağ da ekrana yansıtıldı. Bir başka odada ise yaşları daha büyük olan ve elleri banklara bağlanmış çocukların görüntülerine yer veren ITV Tonight programı, bir çocuğun da hiperaktif olduğu gerekçesiyle bir kutuda tutulduğunu gösteren görüntüyü ekrana taşıdı.

Londra / aa

08.11.2008


 

Malî kriz iki ülkenin arasını açtı

AB’nin iki önemli üyesi Fransa ile Almanya’nın arası malî kriz sebebiyle açıldı. Almanya’nın, Fransa’nın korumacı tedbirlerin arttırılması teklifine karşı çıkması yüzünden iki ülke arasında “derin görüş ayrılıkları olduğu” yorumu yapılıyor.

Küresel malî kriz, Avrupa Birliğinin iki önemli üyesi Fransa ile Almanya’nın arasının bozulmasına sebep oluyor. Kriz karşısında alınacak tedbirler konusunda Fransa ile Almanya arasındaki görüş ayrılıkları giderek artıyor. Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Jean Pierre Jouyet, Paris’in, “makro ekonomik sorunlara uluslar arası koordineli” bir cevap verilmesi teklifine karşı çıkan Almanya’yı açık bir şekilde eleştirdi. BMF radyo kanalının, “Almanya’nın itirazına rağmen Fransa, AB maliye bakanları toplantısında neden bu teklifi getirdi” şeklindeki sorusuna, Jouyet, “Esas siz neden ‘Almanya yanlış yapmadı mı’ diye sormuyorsunuz” karşılığını verdi. Jouyet, “Avrupa, bizden kriz karşısında koordineli ve birlik içinde hareket etmemizi bekliyor” dedi. Bu arada Fransız basınında çıkan haberlerde, “küresel kriz karşısında, Almanya’nın özellikle Fransa’nın korumacı tedbirlerin arttırılması teklifine karşı çıkması yüzünden iki ülke arasında derin görüş ayrılıkları olduğu” yorumu yapılıyor. Paris / aa

KRİZ, SARKOZY’E YARADI

Dünyadakİ malî kriz, Fransa’da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin popülaritesinin tekrar artmasına yol açtı. Fransa’da malî krizle birlikte başta otomobil, inşaat ve turizm sektörleri zor bir dönem geçirirken, kriz karşısında aldığı radikal kararlar Sarkozy’ye verilen desteğin yine artmasını sağladı. CSA kamuoyu araştırma merkezinin Le Parisien gazetesi için düzenlediği anket, Sarkozy’nin arkasındaki halk desteğinin yüzde 47’ye çıktığını ortaya koydu.Yine aynı araştırma merkezinin geçen ay düzenlediği ankete göre Sarkozy’ye verilen destek yüzde 40 civarındaydı. Sarkozy, küresel krizin Fransa’da etkili olmasının ardından, ilk olarak bankalar arası kredi alış verişlerinde 340 milyar avroya kadar devlet garantisi getirileceğini, 40 milyar avronun ise zor durumdaki bankalara kredi karşılığı sermaye arttırmaları için verileceğini açıklamıştı.

Paris / aa

08.11.2008


 

ÇÖLLEŞMEYE ADIM ADIM

Çevre ve Orman Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre çölleşme; erozyon, aşırı otlatma, iklim değişikliği, ormanların tahribi, toprağın aşırı kullanımı ve yanlış sulama yöntemleri kullanılması sebebiyle ortaya çıkıyor.

‘’Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişimleri, insan aktivitelerinin de dahil olduğu çeşitli etmenlerin sonucunda oluşan arazi bozulum süreci’’ olarak tanımlanan çölleşme, kıtlık, yoksulluk, sağlıksız beslenme, sel, taşkın felâketleri, göçler, toprak anlaşmazlıkları ile savaşlara bile sebep olabiliyor. Günümüzde 250 milyon insan çölleşmenin olumsuz sonuçlarından direkt olarak etkilenirken, 1 milyardan fazla insan ise çölleşme riski bulunan topraklarda hayatını sürdürüyor.

Dünyada her yıl, toprağın üst tabakasının 24 milyar tonu, başta erozyon olmak üzere çeşitli sebeplerle kaybedilirken, 6 milyar hektar alan çölleşiyor. Bu süreç dünyaya, 42 milyar dolardan fazla malî yük getiriyor. Çölleşme, dünyada 110 ülkeyi etkiliyor, bunlar arasında 18 gelişmiş ülke de bulunuyor.

TÜRKİYE’DEKİ DURUM

TABİÎ çöl şartlarının mevcut olmadığı Türkiye’de, belirli bölgelerdeki düşük yağış oranları, tarım alanlarındaki çoraklaşma, verimliliğin azalması, ormanlar, meralardaki tür çeşitliliğinin ve tabiî yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma, toprak kirliliği ile ülke topraklarının yüzde 86’lara varan kısımlarında erozyon, toprak kaybının yaşanması ‘’çölleşme riski göstergeleri’’ olarak kabul ediliyor. Çölleşme ile mücadele için arazi sınıflandırılması, sürdürülebilir arazi yönetimi, erozyon kontrolü, çölleşme hakkında bilinçlenme, halkın katılımcılığı, ormanların korunması gibi çalışmalar yapılması gerekiyor. Çölleşmenin, insanların sebep olduğu bir afet olduğunu vurgulayan yetkililer, Türkiye’nin, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü faaliyetlerinde dünyada ilk 10 ülke arasında yer aldığına dikkati çektiler.

08.11.2008


 

TRAKYA SUSUZ

TRAKYA'DAKİ 8 barajda su miktarı, geçen yıla göre 47 milyon metreküp azaldı. DSİ 11. Bölge Müdürlüğü yetkilileri, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’daki 8 barajın doluluk oranının yüzde 25,17 olduğunu bildirdi. Toplam 584,60 milyon metreküp depolama hacmine sahip 8 barajda geçen yılın Kasım ayının ilk haftasında 194,35 milyon metreküp olan su miktarının, bu yılın aynı döneminde ise 147,17 milyon metreküp olarak ölçüldüğü belirtildi. Öte yandan, Edirne’deki Meriç Nehri’nde, debisinin azalması sebebiyle kum adacıkları oluştu. DSİ 11. Bölge Müdürlüğü ekiplerince yapılan ölçümler sonucu, Meriç Nehri’nin debisinin 81,1 metreküp/saniye, Tunca Nehri’nin debisinin 6,8 metreküp/saniye olduğu belirlendi.

Malatya’da kuraklık

meyveciliği tehdit ediyor

Malatya’da Köy Altyapısı Destekleme Projesi (KÖYDES) kapsamında içme suyu götürülen 50 köyde sular yeniden kururken, kuraklığın meyveciliği tehdit ettiği belirtildi. İl Genel Meclisi Başkanı Abdurrahman Atay, küresel ısınmanın getirdiği sonuçlardan en fazla etkilenen illerden birinin de Malatya olduğunu belirtti. Abdurrahman Atay, şunları söyledi: ‘’Araştırmacılar, kuraklık böyle devam ederse 2 yıl sonra Malatya’da meyveciliğin tamamen sonunun geleceğini söylüyor. İlçelerimizi ve köylerimizi gezip bunları yerinde görüyoruz. Üreticileri bire bir dinliyoruz. Gittiğimiz yörelerde, yoldan, içme suyundan, her şeyden önce vatandaş sulama suyunu önümüze koyuyor. Sularda büyük bir azalma var.’’ Daha önce KÖYDES kapsamında yaptıkları çalışmalarda susuz köy sayısını 5’e düşürdüklerini hatırlatan Atay, ‘’İçme suyunda ciddî sorunlar var. Bir yıl sonra bu 40’a, 50’ye, 60’a çıkarak devam ediyor. Sondajlar su seviyesi indiği için biraz daha derine iniyor. Yeniden oraya sondaj uygulaması yapmak zorunda kalıyoruz. Sulama suyunda da büyük sıkıntılarımız var’’ dedi. Edirne / Malatya / aa

08.11.2008


 

Karadeniz’de hamsi bereketi

Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde balıkçılar gece boyunca 2 bin ton hamsi avladı. Alınan bilgiye göre verimsiz geçen palamut sezonunun ardından umudunu hamsiye bağlayan Karadenizli balıkçıların yüzü güldü. Gece boyu Karadeniz açıklarında avlanan balıkçı tekneleri, sabaha karşı İnebolu Limanı’nı doldurdu. Kasalara doldurulan hamsiler kamyonlarla Türkiye’nin çeşitli illerine sevk edilmeye başlandı. Balıkçılar bir gecede yaklaşık 2 bin ton hamsi avladı. Hamsi bolluğu tezgâhlardaki balık fiyatlarına da yansıdı. Kilosu 5 YTL’den satılan hamsinin fiyatı 2 YTL’ye düştü. Samsunlu balıkçı Mustafa Yılmaz, ‘’Bu sezon denizde kum gibi hamsi var. Dün gece sadece biz 250 ton hamsi avladık. Palamut sezonu çok kötü geçmişti. İnşallah yüzümüzü hamsi güldürecek’’ dedi. İnebolu / aa

08.11.2008


 

MÜ’de öğrencilere bedava çorba

ÖZELLİKLE sınav dönemlerindeki yoğunlukları sebebiyle birçok üniversite öğrencisinin kahvaltı alışkanlığının olmadığını dikkate alan Mersin Üniversitesi (MEÜ), okulun açık olduğu günlerde öğrencilere ücretsiz sıcak çorba vermeye başladı.

MEÜ Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın, bilimsel araştırmalarda önemi ispatlanan kahvaltının öğrenciler tarafından ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Öğrencilerle yaptıkları görüşmeler sonucunda birçok öğrencinin kahvaltı yapmadan güne başladıklarını tespit ettiğini ifade eden Aydın, üniversite yönetimi olarak bu konuda çözüm yolu aramaya başladıklarını ve bu kapsamda üniversite yemekhanelerinde sabah kahvaltısı için çorba çıkarma kararı aldıklarını bildirdi. Uygulamanın öğrenciler tarafından olumlu karşılandığını ve ilk etapta günlük 1500 öğrencinin hedeflendiğini, talep olması halinde sayının arttırılmasının planlandığını belirten Aydın, uygulamanın şehir merkezindeki Çiftlikköy ve Yenişehir yerleşkelerinin yanı sıra Tarsus, Erdemli, Silifke, Anamur, Mut ve Gülnar Meslek Yüksekokulu yemekhanelerinde de hayata geçirildiğini kaydetti. Mersin / aa

08.11.2008


 

İHH’dan, mültecilere gıda ve giysi yardımı

İHH İnsanî Yardım Vakfı, Çorum ve Tokat’ta yaşayan 131 Irak ve Afgan uyruklu mülteci ailesine gıda, ev eşyası ve giysi yardımı yaptı.

Amerika’nın, Irak’ı işgal etmesinden sonra Türkiye’ye sığınan Iraklı ve Afgan uyruklu mülteciler, çalışma hakkı olmadığı için dışarıdan gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışıyor. İHH İnsanî Yardım Vakfı, Çorum ve Tokat’ta yaşayan 131 mülteci ailesine (yaklaşık 655 kişi) gıda, ev eşyası ve giysi yardımı yaptı, 45 aileye de soba aldı. Mülteciler, ihtiyaçlarını karşılayan hayırsever Türkiye halkına ve İHH’ya teşekkür etti. İstanbul / Yeni Asya

08.11.2008


 

Cezaevlerinde doktor krizi

HER geçen gün mahkûm sayısının artmasıyla 100 bin kişilik barajı aşarak kırmızı alarm vermeye başlayan cezaevlerinde doktor krizi yaşanıyor.

Adalet Bakanlığı, mahkûm sayısının hızla arttığı cezaevlerinde görev alacak doktor bulamıyor. 250 kişilik doktor kadrosu bulunan cezaevlerinde şuanda 67 doktorun görev yaptığı ortaya çıktı. Türkiye de bulunan 458 ceza ve infaz kurumunda zaten 250 olan doktor kadrosuna rağmen toplam 67 doktor görev yapıyor. Ceza ve Tevkifevleri’nde çalışan doktorlar, cezaevinde kalan mahkûmlar gibi, kısıtlı imkânlara sahip. Hastanelerde görev yapan bir pratisyen hekimin döner sermaye ile birlikte aylık ortalama 3-4 bin YTL maaş aldığına dikkat çeken yetkililer, cezaevinde görev yapan bir hekimin aylık ortalama bin 500 YTL maaş aldığına dikkat çekerek, “İmkânların kısıtlı olduğu ve maaşların da düşük olduğu bir kurumda çalışacak doktor bulmakta zorlanıyoruz” değerlendirmesini yaptılar. Cezaevlerinde yaşanan doktor, dişhekimi, sosyolog ve psikolog sıkıntısını çözmek için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü harekete geçti.

08.11.2008


 

İGDAŞ’ta e-kalite yönetimi

İGDAŞ kalite süreçlerinin etkin bir şekilde yönetilebilmesini sağlamak ve sistemin öngörülen süreçlerini en uygun şekilde uygulamak için Bilgi Birikim Sistemleri tarafından geliştirilen QMex (Quality Management Extra) yazılımını kullanmaya başladı.

BBS, etkin bir kalite yönetim sistemi için kurum içinde farklı seviye ve fonksiyonlar arasında uygun iletişim kanalları oluşturulması, bilgi paylaşımı ve bilgiye erişimin kolaylaştırılması, süreç denetim ve takip mekanizmaları kurulması gerekliliğinden yola çıkarak Lotus Domino platformunda geliştirdiği QMex kalite yönetimiyle, dokümantasyonun ve ilgili bütün süreçlerin elektronik ortamda takibini sağladı. BBS Uygulama Geliştirme Müdürü Nadi Tanca; “İGDAŞ’ta zor ama sonuçları itibariyle performansı yüksek ve keyifli bir proje tamamladık’’ dedi. İGDAŞ Yönetim Sistemleri Şefi Şerif Okluoğlu ise “QMex ile işlem kayıtları kolay bir şekilde onaya gönderiliyor. Denetimlerde tüm dökümanlara ulaşabiliyorum. İstatistikleri çok verimli tutmaya başladık. Aynı zamanda kâğıt tasarrufu ile doğaya da katkıda bulunuyoruz’’ dedi.

İstanbul / Yeni Asya

08.11.2008


 

Karaosmanoğlu, Bosna Hersek heyetini ağırladı

KOCAELİ Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Bosna Hersek’ten gelen belediye başkanlarıyla iş adamlarını yemekte ağırladı.

Başkan Karaosmanoğlu’nun Bosnalı heyeti Sekapark içinde yer alan Marmara Balık Lokantası’nda misafir ettiği yemekte MÜSİAD Kocaeli Şube Başkanı İbrahim Ergin, MÜSİAD Kocaeli şubesi olarak kısa süre önce Bosna Hersek’e gittikleri, şimdi de Yuvacık Belediyesi ile birlikte Bosnalı belediye başkanları ve iş adamlarını misafir ettikleri bilgisini verdi. Ergin, kendilerini yemekte ağırladığı için Başkan Karaosmanoğlu’na da teşekkür etti. Bosna Hersekli konuklarla tek tek tanışan Başkan Karaosmanoğlu, yemekte yaptığı konuşmada, ’’Burada kendinizi evinizde hissedin. Saraybosna’da 1 hafta kalmıştım. Orada kendimi evimde hissetmiştim. Çok sıcak, çok sevgi dolu günlerimiz geçmişti. Türk halkı, Bosna halkını kardeş olarak görüyor. Tarihimizden gelen manevi gönül bağlarımız var’’ dedi. Yemeğin sonunda Başkan Karaosmanoğlu ile Bosnalı yöneticiler, karşılıklı olarak hediyeler takdim etti.

Kocaeli / Yeni Asya

08.11.2008


 

Açıköğretime girişler serbest olacak

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, açıköğretim fakültesine girişleri tamamen serbest hale getirmek istediklerini belirterek, ‘’Üniversite sınavındaki sıralamayı esas alarak, kazananların bu okuldan faydalanmasını istiyoruz’’ dedi.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, CHP’lilerin itirazına rağmen yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı. Yükseköğretimin en önemli sorununun, 1,2 milyon lise mezununa üniversitede yer bulma sorunu olduğunu dile getiren Özcan, sınava girenlerin belli bir kısmının üniversiteye girebildiğina dikkati çekti. Özcan, bunun için üniversite kontenjanlarının artırılması gerektiğine işaret ederek, ‘’Örgün eğitimde kontenjanları 670 bin artırdık. Buna 400 bin Açıköğretim Fakültesi öğrencisini de katarsak, 1 milyondan fazla öğrenci üniversiteye girme hakkını elde etti’’ dedi.

Özcan, daha önce sınava giren 4 kişiden 1’i üniversiteye girerken, şimdi 2 kişiden 1’inin üniversiteye girdiğini söyledi. Son 2 yılda 41 yeni üniversite açtıklarını dile getiren Özcan, ortalama 5 bin kontenjan artışı olacağı düşünülürse, ikinci öğretimin de katılması durumunda, ortalama 400 binlik yeni bir kapasite oluşturulduğunu bildirdi. Özcan, Açıköğretim Fakültesindeki kapasitenin tam olarak kullanılamadığını belirterek, ‘’Bu fakülteye girişleri tamamen serbest hale getirmek istiyoruz. 80 yaşındaki bir vatandaşımızın bile bu okullara kaydolmasını istiyoruz. Üniversite sınavındaki sıralamayı esas alarak, kazananların bu okuldan faydalanmasını istiyoruz. Böylece açıköğretimi herkese açık hale getirirsek, üniversiteye girmeyen hiç bir öğrencimiz, vatandaşımız kalmayacak’’ diye konuştu.

Ankara / aa

08.11.2008


 

Bedelli askerlik çalışması şu anda yok

GENELKURMAY Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, bedelli askerlikle ilgili herhangi bir çalışma bulunmadığını bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğgeneral Gürak, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) bölücü terör örgütü ile mücadelesinin artan bir kararlılıkla devam ettiğini belirtti. Terör örgütü ile mücadele hakkında bilgi veren Tuğgeneral Gürak, bir gazetecinin AB İlerleme Raporu’nda TSK aleyhine bazı ifadeler bulunduğunu ifade etmesi, bu konuda TSK’nın görüşlerini sorması üzerine, raporun 5 Kasımda açıklandığını ve konunun tüm yönleriyle devletin ilgili bütün kuruluşları gibi Genelkurmay Başkanlığı tarafından da incelendiğini söyledi. Tuğgeneral Gürak, “Genelkurmay Başkanlığı olarak görüşlerimiz ilgili mercilere aktarılmaktadır” dedi. İmralı Cezaevi’nin güvenliğinin “TSK personeli tarafından mı? Adalet Bakanlığı personeli tarafından mı sağlandığı?” sorusuna Tuğgeneral Gürak, “İmralı Cezaevi’nin dış emniyetinin tüm cezaevlerinde olduğu gibi Jandarma tarafından, iç emniyetinin tüm cezaevlerinde olduğu gibi Adalet Bakanlığı tarafından sağlandığını” kaydetti. Bedelli askerlikle ilgili bir çalışma olup olmadığı yönündeki soru üzerine de Tuğgeneral Gürak, “Böyle bir çalışma şu anda yok” cevabın verdi.

08.11.2008


 

Erdoğan ve AKP’den Kart’a tazminat dâvâsı

BAŞBAKAN ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile partinin tüzel kişiliği adına, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart hakkında toplam 50 bin YTL’lik manevî tazminat davası açıldı.

Başbakan Erdoğan ile AKP’nin avukatı Fatih Şahin tarafından açılan davanın dilekçesinde, CHP Milletvekili Kart’ın, 31 Ekim 2008 tarihinde TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Siyasi bir eleştirinin ötesinde AKP ve Erdoğan’ı ağır bir biçimde suçlayıcı, karalayıcı, tamamen gerçek dışı ifadeler ve iftiralara yer verdiği” ileri sürüldü. “Kart’ın, AK Parti ve Erdoğan’ı, örtülü ödeneği kendi kişisel ve özel harcamalarında kullanmakla itham etmesinin, hukuk düzeninin himaye etmeyeceği derecede ağır ve haksız bir saldırı olduğu” iddia edilen dilekçede, kart hakkında toplam 50 bin YTL’lik manevi tazminat talep edildi.

08.11.2008


 

Türk-İş, hükümet ve Hak-İş’i ILO’ya şikâyet etti

TÜRK-İŞ, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’na (ETUC) Hükümet ve Hak-İş’e yönelik şikayetlerin yer aldığı bir mektup gönderdi.

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu imzasıyla gönderilen mektupta, hükümetin Türk-İş üyelerine sendikalarından istifa etmeleri ve Hak-İş’e bağlı sendikalara üye olmaları için baskı yaptığını iddia etti. Mektupta, Hak-İş’in ise hükümetin anti-sendika ve anti-işçi politikalarını dahi desteklediğini savunuldu. Türk-İş, ayrıca yurt dışında ilişkide bulunduğu 280’i aşkın ulusal konfederasyona da “Hükümet ve Hak-İş İşbirliği Türkiye’de Bağımsız Sendikalara Saldırıyor” başlıklı birer mektup gönderdi. Konfederasyonlara gönderilen mektupta, Türk-İş’in karşı karşıya kaldığı olaylardan örnekler verildi. İşçilere, sendikal tercihlerinden dolayı baskı yapıldığı savunulan mektupta, ILO sözleşmelerine aykırı hareket edildiği öne sürüldü. Mektupta, Türk-İş’in zayıflatılmak istendiği, işçilerin mağdur edildiği savulunarak, Türk-İş’in, Hak-İş’in bulunduğu hiç bir etkinlikte yer almayacağı bildirildi.

08.11.2008


 

‘Başsavcı meraklı bir kişi’

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, ‘’Deniz Feneri Davası’’ dosyasının bir örneğini istemesini, ‘’AK Parti ile Deniz Feneri davası arasında hiçbir alaka olmadığını herkes biliyor.

Sanırım başsavcı meraklı bir kişi’’ sözleriyle değerlendirdi. Yazıcı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Almanya’dan talep ettiği ‘’Deniz Feneri Davası’’ dosyasının bir örneğini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının da istemesine ilişkin sorusu üzerine, ‘’öyle bir şeyin hiç kimsenin aklından geçmemiş bir şey’’ olduğunu söyledi.

Başsavcının dosyayı muhtemelen ‘’merakından istediğini’’ dile getiren Yazıcı, şöyle konuştu: ‘’Yoksa AK Parti ile Deniz Feneri davası arasında hiçbir alaka olmadığını herkes biliyor. Sanırım başsavcı meraklı bir kişi... Türkiye’yi 6 yıldır tek başına yönetiyoruz. İyi şeyler yaptık. Siyasete standart getirdik. Siyasetin etik değerlerinin trendinin artmasına katkı sağladık. Bizim iktidarımız döneminde gerçekten çok iddialı söylüyorum; karanlık hiçbir oda yoktur. Partimizin amblemindeki ampul gibi her tarafı aydınlatma çabası içindeyiz. Bizim partimizin finansmanı hep şeffaf yapıya sahip. İnternette yayınlanıyor, herkes girip bakabilir. Türkiye’de bu kadar dişini tırnağına takıp koşturarak, ülkenin sorunlarını sırtlamış bir iktidara karşı ima anlamında da olsa bu tür davranış biçimleri son derece haksızlık. Hiç kimsenin de buna hakkı olmadığı inancındayım. Bu bir şeyin örtülmesi anlamında değil. İnsanlar, özellikle meslek mensupları ne olup bittiğini hemen görür, gözlerler. Dolayısıyla Türkiye’ye zarar verecek davranışları sergilemekten özenle kaçınmaları gerekir.’’

GEDİKLİ: AKP DIŞARIDAN YARDIM ALMADI

Bu arada, AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, yaptığı açıklamada, partisinin bugüne kadar, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden hiçbir maddi yardım almadığını belirterek, “Bunun aksinin iddiası veya ileri sürülmesi, partimize dönük husumetlerin bir ürünü olup, tartışmasız bir iftiradır” dedi. Açıklamasında, AKP’nin hesaplarında “şeffaflığı ve hesap verilebilirliği temel ilke edindiğini” ifade eden Gedikli, partinin bütün malî işlemlerinin banka aracılığıyla yürütüldüğünü, malî tablolarını Anayasa Mahkemesi’nin malî denetimlerde esas aldığını, önceki yıldan devreden hesaplarının, ilgili yıla ait gelir ve giderleri ile sene sonundaki bilânço hesaplarını gösterecek şekilde düzenlendiğini belirtti.

Ankara / aa

08.11.2008


 

82 Anayasasına “hayır” dediler

Genç Siviller, 1982 Anayasasının referandumla kabul edilmesinin (7 Kasım 1982) yıl dönümünde yaptığı eylemde 82 Anayasasına “hayır” dedi. Genç Siviller’in İstiklal Caddesi’nde kurduğu sandıkta oylarını kullanan Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Serap Yazıcı, Gazeteci Ayhan Birgen, Etyen Mahcupyan, Ümit Fırat ile Ömer Laçiner anayasaya “hayır” dedi. Ankara’da ise Prof. Dr. Baskın Oran ile Burhan Kayatürk anayasaya karşı red oyu kullandılar.

Genç Sivillerin eylemine basının ilgisi yoğun oldu.

İstanbul / Yeni Asya

08.11.2008


 

Kadınların eğitimi önemli

Dİyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, “Kadınları ve genç kızları cahil bırakan toplumların geleceği karanlıktır” dedi. Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Amasya’ya gelen Ali Bardakoğlu, Çelebi Camisi’nde Cuma namazı öncesi verdiği vaazda, kadın ve genç kızların dini eğitimlerinin önemini vurguladı. “Din hepimizin dini. Kadın ve genç kızlarımızın da bu dini öğrenmeye, bu dinin rahmetinden istifade etmeye ihtiyaçları var” diyen Bardakoğlu, şunları kaydetti: “Kadınları ve genç kızları cahil bırakan toplumların geleceği karanlıktır. Öyleyse bizim kadınlarımızı, genç kızlarımızı okutmamız, eğitmemiz, kültür seviyelerini yükseltmemiz gerekir. Toplumun her kesiminin büyük-küçük, genç-yaşlı, kadın-erkek okuması gerekli.” Bardakoğlu, çocukların eğitiminde ailelere, özellikle annelere önemli sorumluluklar düştüğünü vurguladı.

08.11.2008


 

En temizi ve en uygunu hidroelektrik enerjisi

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, hidroelektrik enerjisinin Türkiye için en temiz, en uygun, en ucuz enerji kaynağı olduğunu söyledi. Bakan Eroğlu, DSİ Bölge Müdürlüğünde İl Koordinasyon Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Eroğlu, bir gazetecinin, Karadeniz’de yapılması planlanan ve yapılmakta olan hidroelektrik santrallerine yönelik tepkilerle ilgili sorusu üzerine, suyun gücünden istifade edilmesi gerektiğini belirtti. Hidroelektrik enerjisinin Türkiye için en temiz, en uygun, en ucuz enerji kaynağı olduğunu ifade eden Bakan Eroğlu, ‘’Şu an hidroelektrik kaynağından üretilen 1 kilovatsaat enerji başına yaklaşık 5 cent doğalgaz parası ödememiş oluyoruz. Böylece 7 milyar dolarlık bir para dışarıya gitmemiş olacak’’ dedi.

08.11.2008


 

Meclis heyeti Bandırma’da

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, Bandırma M Tipi Cezaevi’nde incelemelerde bulundu. İnsan Hakları Alt Komisyonu Başkanı Murat Yıldırım, Bandırma M Tipi Cezaevi’nde yapılan incelemenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, 300 kişi kapasiteli cezaevinde 550 hükümlü ve tutuklu bulunmasının büyük yoğunluk oluşturduğunu gözlemlediklerini belirtti. Yıldırım, bu yoğunluğun, Balıkesir’e bağlı Kepsut ilçesinde yapılacak cezaevinin 2009 yılı ortalarında hizmete girmesiyle azalmasını beklediklerini ifade etti. Yıldırım,"Bu incelemelerimizle ilgili raporumuzu TBMM İnsan Hakları Üst Kurulu’na ileteceğiz" dedi.

08.11.2008


 

Japonum, yaşlıyım, suçluyum

Japonya’da yaşlılar arasındaki suç işleme oranı artıyor. Adalet Bakanlığının yayımladığı istatistiklere göre, yaşlı insanlar arasında suç işleyenlerin sayısı; maddî sorunlar, yalnızlık ve işe yaramama hissi yüzünden artıyor. Verilere göre, geçen sene 65 yaş üzerindeki 48 bin 605 kişi cinayet veya bir başka suçtan tutuklandı veya haklarında soruşturma açıldı. Bakanlık, bu sayının 10 yıl öncekinden 4 kat fazla olduğunu bildirdi. Suç işleyen yaşlıların çoğunun, zorlu maddî şartlar altında yalnız yaşayan ve bedenî veya zihnî sorunları bulunan kimseler olduğu belirtildi. Rakamlar, yaşlıların işlediği suçların, geçen yıl Japonya’da işlenen suçların yüzde 13,3’ünü oluşturduğunu gösteriyor. Bu oran, 1988 yılında ise sadece yüzde 2,5 idi. Aynı dönemde nüfus içindeki yaşlıların oranı ise yüzde 11,2’den yüzde 21’e yükseldi. Yaşlıların işlediği suçların üçte ikisinin hırsızlık olduğunu gösteren resmî verilere göre, bu nüfus kesiminin işlediği cinayetler de 20 yılda yüzde 40 artmış bulunuyor.

08.11.2008


 

Yaş altmış, Fujitsu laptop yapmış

Japon elektronik firması Fujitsu, ülkede 60 yaşın üstündekiler için özel olarak tasarlanmış bir dizüstü bilgisayarı piyasaya sürmeye hazırlanıyor.

Fujitsu’nun açıklamasında, ilk kez fareyle tanışacak ve internet kullanacak yaşlılar için tasarlanan modelin adının “raku raku pasokon” (Kolay PC) olduğu belirtildi. Japonya’da 60 yaşın üzerindekilerin sadece yüzde 50’sinin bilgisayar kullandığı kaydedilen açıklamada, bu yeni modelin “kolay ve güvenli şekilde” kullanılabildiği ifade edildi. Firmaya göre nüfusunun yüzde 21’i 65 yaşın üzerindekilerden oluşan Japonya’da, yaşlıların yakınlarıyla iletişim kurması ve evlerinden çıkmadan alış veriş yapabilmesi için böyle bir diz üstü bilgisayara talep arttı. Yeni modelin klavyesinde, sık kullanılan harflerin bulunduğu tuşlara değişik renkler verilmiş ve harfler normal klâvyedekilerden daha büyük. Bu modelde, normal bilgisayarlarda bulunmayan, muhtemel sorunların çözülmesinde kullanılacak bir “destek” tuşu da bulunuyor. Ne zaman piyasaya sürüleceği belirtilmeyen bilgisayarda, firmanın araştırmalarına göre en çok kullanılan 5 programa rahatça ulaşılması için özel bir mönü de yer alıyor.

08.11.2008


 

Erken doğum artıyor

Prematüre doğumlarda son yıllarda önemli artış olduğu bildirildi. İngiltere’deki Millî Sağlık Hizmeti kurumunu NHS’nin verilerine göre, 2006-2007’de bebeklerin yüzde 8,6’sı prematüre doğdu.

Önceki 15 yılda ise bu oran yüzde 7 civarındaydı. Bu artışın 10 bin 554 fazla prematüre bebeğe tekabül ettiği bildirildi. Erken doğan (37 haftadan önce) bebeklerde, ölüm veya ileriki yaşlarda sakatlık ve ciddî sağlık sorunları riski daha fazla görülüyor. İlk bir ay içindeki ölümlerin yüzde 75’ini prematüre doğanlar oluşturuyor. Prematüre doğumların artmasından kaygılanan uzmanlar, bunun çok erken veya geç yaşta doğurmak, tüp bebek yöntemleri yüzünden çoğul gebeliklerin artması, sigara alışkanlıklarındaki değişim veya halk sağlığındaki genel bir değişimden kaynaklanabileceğini belirtmekle birlikte, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söylüyor. Kraliyet Kadın Hastalıkları ve Doğum Mütehassısları Koleji sözcüsü Donald Lamont da, doktorların artık bir problem belirlendiğinde gebeliğin tamamlanmasını beklemeden erken doğum yaptırmasının, prematüre doğumlardaki artışa etki ediyor olabileceğini söyledi. Veri toplamada yapılan değişikliğin de bu artışa sebep olabileceği belirtildi.

08.11.2008


 

“Basit bir öksürük” deyip geçmeyin

Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) Başkan Yardımcısı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nezih Özdemir, akciğer kanseri bulgularının başında öksürük geldiğini belirterek, ‘’öksürük çok önemli bir uyarıcı olmasına karşın insanlar tarafından kolaylıkla ihmal edilebilir’’ dedi.

TAKD tarafından düzenlenen Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi’nin üçüncüsü İzmir’de gerçekleştirildi. TAKD Başkan Yardımcısı Özdemir, Türkiye’de akciğer kanseri sorununun, sigara tüketiminin çoğalmasıyla her yıl daha da arttığına değindi. Türkiye’de her yıl yeni 15 bin akciğer kanseri teşhisi konulduğunu aktaran Özdemir, son yıllarda akciğer kanseri tedavisiyle ilgili önemli gelişmeler kaydedildiğini söyledi. Özdemir, cerrahi tedavi yöntemlerindeki gelişmelere, kemoterapi ve radyoterapi teknolojilerindeki gelişmelerin de eşlik ettiğini belirtti. Özdemir, özellikle öksürüğün çoğalması ve şekil değiştirmesi durumunda mutlaka doktora gidilmesi ve yılda en az bir kere akciğer grafisi çektirilmesi gerektiğini vurguladı.

08.11.2008


 

BM sigaraya savaş açtı

BM Genel Kurulu, New York’taki BM merkezinde sigara içilmemesi ve satılmaması konusunda bir karar tasarısı kabul etti. BM binasında çalışan personel, diplomatlar ve gazeteciler uyarılara rağmen başta kendi ofisleri ve Viyana Kafe olmak üzere binanın iç mekânlarında sigara içebiliyor. Genel Kurul, sigara içimini ve satışını yasaklayan kararın uygulanmasıyla ilgili olarak BM Genel Sekreterinden bir süre sonra bir rapor hazırlanmasını da talep etti. Kurul kararına rağmen BM binasının içinde sigara kullanılıp kullanılmayacağı merak ediliyor.

08.11.2008


 

Afganistan’da dilenmek yasak

Afganİstan, sokakta dilenciliği yasakladı. Afgan hükümeti, çoğu çocuk ve kadın olan dilencilerden bazılarının şiddete maruz kaldığını, bu durumun, Afganistan’ın itibarını zedelediğini açıkladı ve sokakta dilenenlerin, bakım evlerine ve yetimhanelere yerleştirilmesi talimatını verdi. Genellikle kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların, başta Kabil ve diğer büyük şehirler olmak üzere hayata tutunmak için başvurduğu sokak dilenciliği, işsizlik oranının yükseldiği, gıda kıtlığına gebe kış aylarında artıyor. Bazı dilenciler ise çoğunluğun aksine, hayatta kalmak için değil, daha iyi hayat şartları oluşturmak için dileniyor. BM, Afganistan’daki dilenci sayısının henüz belirlenemediğini açıklarken, yardım kuruluşlarına göre nüfusun hemen hemen yarısı, günde 2 dolarla hayatını sürdürmeye çalışıyor.

08.11.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır