"Gerçekten" haber verir 11 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Marmaray’da son imzalar

Asya ile Avrupa’yı denizin altından birleştirecek Marmaray Projesinde kullanılacak demiryolu araçlarının temini ihalesinde imzalar atıldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, projede kullanılacak demiryolu araçlarının temini sözleşmesi kapsamında 440 aracın 2012-2014 yılları arasında teslim edileceğini bildirdi.

Marmaray’ın son

ihalesinde imzalar atıldı

ASYA ile Avrupa’yı denizin altından birleştirecek Marmaray Projesi’nde kullanılacak demiryolu araçlarının temini ihalesinde imzalar atıldı. Projenin demiryolu araçlarının temini amacıyla çıkılan son ihalesini kazanan firma ile sözleşme imzalandı. ‘’Marmaray Projesi’nin Demiryolu Aracı İmali CR2 Sözleşmesi’’nin imza töreni, Demiryollar, Limanlar ve Havameydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene, DLH Genel Müdürü Ahmet Arslan, Hyundai ROTEM Üst Yöneticisi Yeo-Sung Lee, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Mehmet Habib Soluk, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve Güney Kore’nin Ankara Büyükelçisi Chang Yeob Kim katıldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, projede kullanılacak demiryolu araçlarının temini sözleşmesi kapsamında 440 aracın 2012-2014 yılları arasında teslim edileceğini bildirdi. Yıldırım, ‘’Araçlar Marmaray’ın 2025’e kadar erişeceği trafik büyüklüğü göz önüne alınarak yapılacak. Marmaray, doğu ile batıyı, batı ile uzakdoğuyu birleştirecek. Bu önemli projenin gerçekleştirilmesinde Türk yapımcılar ile uzak doğudan ortakların yer almasının özel bir anlamı var” diye konuştu.

Ankara / aa

11.11.2008


 

Açlık sınırı 812 YTL’ye çıktı

Memur-Sen tarafından yapılan araştırmada, Ekimde 4 kişilik ailenin açlık sınırı 812 YTL 736 YKr, yoksulluk sınırı ise 2 bin 180 YTL 163 YKr olarak belirlendi.

MEMUR-SEN tarafından yapılan araştırmada, Ekimde 4 kişilik ailenin açlık sınırının 812 YTL 736 YKr, yoksulluk sınırının ise 2 bin 180 YTL 163 YKr olarak belirlendi. Memur-Sen’den yapılan yazılı açıklamada, araştırma sonuçlarına ilişkin bilgi verildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği asgarî kalori miktarı dikkate alınarak yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin Ekimde açlık sınırı 812 YTL 736 YKr, yoksulluk sınırı ise 2 bin 180 YTL 163 YKr olarak tesbit edildi. Yoksulluk sınırının artmasının ana sebebi olarak giyim, ısınma ve barınma maliyetlerindeki artış gösterildi.

Ankara / aa

11.11.2008


 

Elektrikler kesildi, herkes panikledi

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki ‘’Ergenekon’’ dâvâsının 11. duruşmasında iddianamenin okunduğu sırada elektriklerin kesilmesi, salonda kısa süreli paniğe yol açtı.

“Ergenekon’’ davasının 11. duruşmasında iddianamenin okunduğu sırada elektriklerin kesilmesi sebebiyle salonda kısa süreli panik yaşandı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılamanın dünkü duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 44 tutuklu sanık getirildi. Başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay’ın da katıldığı duruşmaya, tutuklu sanıklardan Gazi Güder ve Erkut Ersoy ise gelmedi. Tutuksuz yargılanan Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Ali Yasak, Güler Kömürcü Öztürk, Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel, Murat Özkan, İsmail Eksik, Ferudun Refik Nuhoğlu, Emin Caner Yiğit, İbrahim Benli, Rafet Arslan ve Zeki Yurdakul Çağman da duruşmada hazır bulundu. Sabah saatlerinde başlayan duruşmada sanıkların hukuki durumlarının okunmasına devam edildi. 2 bin 254. sayfasına gelinen iddianamede 8 sanığın hukuki durumu okundu. Bu arada, sanık Hüseyin Görüm’ün hukukî durumunun okunduğu sırada elektrikler kesildi. Yaklaşık bir dakika süren kesintide görevlilerin panikledikleri görüldü. Bu arada, duruşma salonunun genişletilmesi amacıyla bahçede başlayan inşaat çalışmasının devam ettiği ve duvarların tamamlanmak üzere olduğu görüldü.

İstanbul / cihan

11.11.2008


 

Bediüzzaman Mevlidi hazırlığı

Denizli’de önümüzdeki Pazar günü Bediüzzaman mevlidi var. Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek olan mevlid, Denizli Ulu Camiinde okunacak. Öğle namazından sonra başlayacak mevlid, Peygamberimiz (asm) başta olmak üzere, bütün ehl-i iman, Bediüzzaman Said Nursî ve merhum talebelerinin, hususan Hâfız Ali Ergün ile Hasan Feyzi Yüreğil ve ayrıca şehitlerimizin ruhlarına ithafen okutulacak.

Denİzlİ’de mutad hale gelen Nur Mevlidi’nin üçüncüsü Denizli Ulu Camii’nde düzenleniyor. 16 Kasım 2008 Pazar günü öğle namazından sonra (Saat: 12:00) başlayacak Mevlid, Peygamberimiz (a.sm) başta olmak üzere, bütün ehl-i iman, Bediüzzaman Said Nursî ve merhum talebelerinin, hususan Hâfız Ali Ergün ile Hasan Feyzi Yüreğil ve ayrıca şehitlerimizin ruhlarına ithafen okutulacak. Geçen yıl yapılan Mevlid yoğun bir ilgi toplamış, Bediüzzaman Sadi Nursî’nin talebeleri Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı ağabeyler de katılmıştı.

İstanbul / Yeni Asya

11.11.2008


 

TELEVİZYON KİLO ALDIRIYOR

Dİyet, Obezite ve Beslenme Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mücahit Özyazar, günde 1 saat televizyon karşısında oturanların, oturmayanlara göre daha fazla obezite riski taşıdığını bildirdi.

Prof. Dr. Özyazar, Çeşme’de düzenlenen 5. Ulusal Obezite Kongresi’nde yaptığı konuşmada, hareketsizlik ve sürekli oturmaya bağlı kilo artışı ile bunun oluşturduğu sağlık sorunlarının gittikçe arttığını, televizyonun da kilo alınmasındaki en büyük etkenlerden biri olduğunu söyledi. Teknolojik gelişmenin sunduğu konforla birlikte şişmanlamanın genel bir hastalık halini aldığını vurgulayan Prof. Dr. Özyazar, şişmanlığın bir hastalık olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Şişmanlık ve obezlikten kurtulmak isteyen hastaların psikiyatr ve psikolog kontrolüne girmelerinin şart olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özyazar, şunları kaydetti: ‘’Günde 1 saat televizyon karşısında oturanlar, oturmayanlara göre daha fazla obezite riski taşıyor. Çocuklar televizyon başından kalkıyor, bilgisayar başına oturuyor. Üstelik bunlar birer ödül mekanizması olarak görülüyor. Oysa tam tersi olmalı. Bizde yiyen çocuk sağlıklı çocuk olarak görülüyor, oysa bu algı son derece yanlış. Şişmanlık sadece estetik görünüm olarak sorun değildir, önemli olan vücuttaki yağ oranıdır. Hastalarımızın sadece diyetisyenlere gidip zayıflamayı düşünmeleri de yine önemli yanlışların başındadır. Şişmanlığın kaynağını bulmadan, böbrek ve tiroit gibi bozuklukları kontrol etmeden diyetisyene gitmek yetersizdir ve çoğu zaman istenilen sonuç alınamamaktadır.’’ Diyet, Obezite ve Beslenme Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva ise kilo sorunlarıyla baş etmenin en etkili yolunun egzersiz yapmak olduğunu söyledi. Prof. Dr. Siva, haftada en az 150 dakikanın tempolu yürüyüşe ayrılması gerektiğini ifade etti.

İzmir / aa

11.11.2008


 

Eğitimciler, doğal gaza zammı protesto etti

Eğİtİmcİler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) üyesi bir grup, Fatih’te doğal gaza yapılan zammı protesto etti. Aksaray Metro İstasyonu önünde toplanarak çeşitli dövizler açan grup, meşaleler yaktı. Üzerlerinde battaniyeler bulunan grup üyeleri adına açıklama yapan Eğitim Bir-Sen Bir No’lu Şube Başkanı Emrullah Aydın, ‘’Battaniyelerle haksız doğal gaz zammını protesto ediyoruz. Isınmak için evlerimizde doğal gaz yakamayacağız. Elektrik de zamlandı, onu da yakamayacağız. Isınmak için tek şık kaldı, battaniyelere sarınacağız’’ dedi. Açıklamanın ardından bir süre alkışlı protestoda bulunan grup, daha sonra dağıldı. İstanbul / aa

11.11.2008


 

“Bafa’ya su, Ege’ye bereket” projesi

Coca-Cola Türkiye ile WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) işbirliğiyle son 20 yılda su seviyesi iki metre düşen Bafa Gölü’nü canlandırmak için ‘’Bafa’ya su, Ege’ye bereket’’ projesi başlatıldı. Coca-Cola Türkiye Başkanı Ahmet Burak, yaptığı yazılı açıklamada, Bafa Gölü’nde su seviyesini korumak ve yükseltmek için WWF-Türkiye ile ‘’Bafa’ya Su, Ege’ye Bereket’’ projesi’ni başlattıklarını belirtti. Burak, projeyle, Bafa Gölü çevresindeki 360 bin dekarlık tarım alanında damla sulama yönteminin yaygınlaştırılması ve bu sayede yüzde 70’e varan su tasarrufu sağlanmasının hedeflendiğini kaydetti. Aydın / aa

11.11.2008


 

Olmayan kuruma müdür atandı

Nİğde’de eski Bağ-Kur İl Müdürü Kamil Şahinoğlu, mahkeme kararıyla, lağvedilen kuruma yeniden müdür olarak atandı.

Alınan bilgiye göre, Şubat ayında Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, yeni yasal düzenlemeye göre lağvedilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) adı altında toplandı.

Niğde’de SGK İl Müdürlüğü görevine, eski SSK İl Müdürü Enver Özbek vekâleten atandı. Bağ-Kur İl Müdürü Kamil Şahinoğlu ise Ankara SGK İl Müdürlüğünde Sosyal Güvenlik Başkanlığı müşaviri olarak görevlendirildi.

Ankara’daki görevine başlayan Şahinoğlu, görevine iadesi talebiyle Ankara İdare Mahkemesinde dâvâ açtı. Mahkeme, bir süre sonra yürütmenin durdurulması kararı verdi. SGK Genel Müdürlüğü de mahkemenin kararına uymak için Şahinoğlu’nu yeniden Bağ-Kur İl Müdürlüğü görevine iade etti. Şahinoğlu, lağvedildiği için ortada olmayan bir kuruma müdür olarak atanmış oldu. SGK Niğde İl Müdürlüğünde kendisine tahsis edilen odada çalışmalarını sürdüren Şahinoğlu, yaptığı açıklamada, SGK’nın oluşturulmasından sonra benzer durumların başka illerde de görüldüğünü savundu. Kıdemi daha fazla olduğu için SGK İl Müdürlüğü görevine kendisinin atanması gerektiği düşüncesiyle dâvâ açtığını ifade eden Şahinoğlu, mahkeme nihaî kararını verene kadar bu şekilde bekleyeceklerini bildirdi. Şahinoğlu, olmayan bir kuruma müdür olarak atanması sorununun mahkemenin kararından sonra çözüleceğini söyledi.

Niğde / aa

11.11.2008


 

Finike’de orman yangını çıktı

Antalya’nIn Finike ilçesine bağlı Salur köyü yakınlarındaki Tocak Atyol mevkisinde başlayan orman yangını sürüyor. Antalya Orman Bölge Müdürü Recep Kaşanyaptığı açıklamada, yangının, ulaşılması zor bir bölgede çıktığını belirterek, ‘’5 hektarlık sarp bir arazide devam eden yangını söndürme çalışmaları güçlükle sürdürülüyor’’ dedi. Recep Kaşan, yangına 130 orman işçisinin yanı sıra yöredeki köylerdeki orman mükellefi vatandaşların da müdahale ettiklerini, kızılçam ağaçlarıyla makilik alandaki yangının seyrinin çok tehlikeli olmadığının anlaşıldığını ifade etti. Bu arada, bölgedeki tespitlerine göre sarp arazideki yangın bölgesine arozözler ulaştırılamıyor. Bu nedenle orman işçileri ve köylüler, tırmık, tahra, balta, nacak ve motorlu testerelerle çalışarak, güvenlik şeridi açmaya başladı. Finike Kaymakamı Gökhan Görgülüaslan da yangın bölgesine gelerek, Akçaalan köyündeki yüksek bir tepeden söndürme çalışmalarını izledi ve yetkililerden bilgi aldı. Antalya / aa

11.11.2008


 

Türkiye-İtalya zirvesi yarın toplanacak

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde, Türkiye-İtalya Zirvesi yarın İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin de katılımıyla İzmir’de toplanacak.

Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, son dönemde her alanda yoğunluk ve derinlik kazanan Türkiye-İtalya ilişkilerinin kurumsal bir çerçeveye kavuşturulması düşüncesiyle Başbakan Erdoğan ve İtalya Başbakanı Berlusconi’nin her yıl iki ülke arasında dönüşümlü olarak iki ülkenin Başbakanları başkanlığında, Dışişleri ve Savunma Bakanları ve ilgili diğer bakanların katılımlarıyla ‘’Türkiye-İtalya Zirvesi’’ yapılması konusunda mutabakata varıldığı hatırlatıldı. Bu çerçevedeki ilk toplantının 12 Kasımda İzmir’de gerçekleştirileceği ifade edilen açıklamada, 1. Türk-İtalyan Zirvesi’nde Başbakan Erdoğan’a, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Başbakanlık Müsteşarı ve ilgili bakanlık yetkililerinden oluşan bir heyetin eşlik edeceği bildirildi. Açıklamada, İtalya Başbakanı Berluseoni başkanlığındaki konuk heyette ise Dışişleri Bakanı Franco Frattini, İçişleri Bakanı Roberto Marani, Savunma Bakanı Ignazio La Russa, Ulaştırma Bakanı Altcre Matteoli, enerji ve sanayi konularından sorumlu Ekonomik Kalkınma Bakanı Claudio Scajola, Devlet Bakanı Yardımcısı Paolo Bonauiti ve ilgili bakanlık yetkilileri ile basın mensuplarının yer alacağı belirtildi.

Ankara / aa

11.11.2008


 

Gül’den, Atatürk ve inkılâp övgüleri

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’Atatürk’ün çağın ruhunu anlayan, ileri görüşlü barışçı bir lider olduğunu bütün dünya görmüştür.

O aslında imkânsız gibi görünen fikirleri, büyük cesaretle hayata geçiren bir aksiyon adamıdır’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca düzenlenen ‘’10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni’’ne yaptığı konuşmada, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün ebediyete intikalinin 70. yıl dönümünde herkesin aynı duygular ve hissiyatlar içinde olduğuna inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, uzun savaşlardan sonra tamamen harap olmuş, tükenmiş, imkânsızlıklar içindeki bir ülkenin üreten, gelişen, modern ve dinamik bir ülkeye dönüştürülmesinin kolay bir iş olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:

‘’Nitekim, Türkiye’nin yakın tarihini inceleyen bilimsel çalışmalarda bu hususa özel vurgu yapmaktadırlar. Atatürk’ün liderlik vasıflarını ve başarısını takdirle ve hayranlıkla teyit etmekte ve yad etmektedirler. Gerçekten Atatürk’ün çağın ruhunu anlayan, ileri görüşlü barışçı bir lider olduğunu bütün dünya görmüştür. O aslında imkânsız gibi görünen fikirleri, büyük cesaretle hayata geçiren bir aksiyon adamıdır. Türk milletinin tabiatına en uygun idare şekli olarak gördüğü Cumhuriyeti kurması ve bunu bizlere emanet etmesi bunun en güzel ispatıdır. O’nun öncülüğünde hayata geçirilin inkılâp ve reformlar, demokratik, modern, hür ve müreffeh Türkiye’nin temellerini atarak, büyük bir dönüşüm ve modernleşme sürecini başlatmıştır. Cumhuriyet, donuk ve statik bir süreç değildir. Demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesine imkân tanıyan bir yapıdır. Dinamik ve yenilikçi bir süreçtir. Devamlı ilerlemeyi, dünyayla rekabet etmeyi ve yarış halinde olmayı gerektirir. Atatürk, bunu bizzat kendisi öngörmüş ve Cumhuriyeti yeniliklere uyum gösterecek bir yapıda kurmuştur.’’

Ankara / aa

11.11.2008


 

TİB Başkanı: Dinlemede çok şeffafız

TELEKOMİNİKASYON İletişim Başkanı (TİB) Fethi Şimşek, Meclis Araştırma Komisyonuna bilgi verirken, ‘’Bu konuda (dinleme), çok şeffaf olduğumuzu iddia ediyorum’’ dedi.

Şimşek’in, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna verdiği bilginin detayları ortaya çıktı. Komisyon tutanaklarına göre, Şimşek, telefonların nasıl ve hangi prosedüre uyularak dinlenildiği konusunda açıklamalarda bulundu, milletvekillerinin dinlenilme kaygılarına ilişkin sorularını cevapladı. Türkiye’de adli anlamda iletişimin denetlenmesi ve telefonların dinlenmesine ilişkin hukuki mevzuat hakkında bilgi veren Şimşek, 23 Temmuz 2006 akşamı itibariyle, MİT, emniyet ve jandarma üzerindeki tüm dinlemelerin TİB üzerinden yapılmaya başlandığını ve o tarihe kadar birikmiş tüm seslerin İletişim Başkanlığı bünyesine aktarıldığını belirtti. TİB kurulmadan önce yasal dinlemelerin nasıl yapıldığını aktaran Şimşek, TİB’in kurulmasıyla güvenlik ve istihbarat kurumları ile operatörler arasına İletişim Başkanlığının girmiş olduğunu ve dinlemeye ilişkin hatların, artık buradan geçtiğini ifade etti. ‘’Bizim orada, hakim kararında yazılı numara tanımlanmadan, hiçbir şekilde yasal bir dinleme yapılması mümkün değil’’ ifadesini kullanan Şimşek, güvenlik ve istihbarat birimlerin, dinlemeye ilişkin aldığı hakim kararlarının, elektronik ortamda kendilerine geldiğini, hukuki değerlendirmeden sonra yazılı numaraların, teknik ekip tarafından operatörler nezdinde tanımlandığını ve ilgili birimdeki kişiye yönlendirildiğini kaydetti. ‘’Bizim birimimizde kesinlikle dinleme yok ve yapmamız mümkün değil’’ ifadesini kullanan Şimşek, istihbari dinlemelerin, konuşma bitinceye kadar olan sürede İletişim Başkanlığında kayıt altına alındığını ve biter bitmez istihbarat kurumlarına gönderildiğini bildirdi. Ankara / aa

11.11.2008


 

Sosyal güvenlik eksikliği yoksullaştırıyor

DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hazırlanan bir raporda, dünyada her yıl sosyal güvenlikten yoksun olduğu için hizmet bedelini cepten ödeme durumunda kalan 100 milyondan fazla kişinin yoksulluğun pençesine düştüğü vurgulandı.

Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, yaptığı açıklamada, DSÖ’nun dünya genelinde ülkelerin sağlık sorunlarıyla ilgili ‘’2008 Dünya Sağlık Raporu’’nda, sosyal güvenlikten yoksun ve hizmet bedelini cepten ödeme durumunda olanların devasa faturalarla karşılaşabildiklerine dikkat çekildiğini kaydetti.

Zengin, raporda, dünyada her yıl sosyal güvenlikten yoksun olduğu için hizmet bedelini cepten ödeme durumunda kalan 100 milyondan fazla insanın yoksulluğun pençesine düştüğünün vurgulandığını anlatan Prof. Dr. Zengin, şunları söyledi:

‘’Sağlık güvencesi olmayıp da orta gelirli insanlar var. Evini, tarlasını satıp çocuğunu muayene ettirmeye çalışıyorlar. Bu insanlar orta gelir düzeyindeyken, sosyal güvenlikten yoksun oldukları için yoksulluğun pençesine düşüyor. Dünya genelinde yardım teşkilâtları var ama her aileye yardım eli uzatamıyorlar. Her devletin kendi sağlık ve sigorta sistemini düzelterek, soruna çözüm bulması lâzım.’’

Zengin, imkânları çok olanların sağlık hizmetinin çoğunluğunu, imkânları az ama sağlık sorunları çok olanların ise hizmetin az bir kısmını tükettiğini belirterek, bu nedenle hem yüksek, hem de düşük gelirli ülkelerde sağlık hizmetlerine yapılan kamu yatırımlarının yoksullardan çok zenginlerin yararına kullanıldığını bildirdi.

Dünyada eğitim düzeyi, gelir durumu ve hayat şartları ile sağlık düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olduğunu belirten Prof. Dr. Zengin, ‘’Geliri iyi olanlar genellikle daha sağlıklı oluyor, hizmete daha kolay ulaşabiliyor. Buna karşın eğitim ve gelir düzeyi düşük olan geniş bir kesim, sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. İshal gibi tedavisi kolay bir hastalıktan dahi çocuklar ölüyor. Doğum kanaması gibi bir hastalıktan anneler kaybediliyor’’ diye konuştu. Konya / aa

11.11.2008


 

12 Eylül’de partilerin, 28 Şubat’ta milletin sosyolojisi bozuldu

SAADET Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, 12 Eylül 1980 darbesiyle siyasetin, 28 Şubat’ta ise siyaseti belirleyen milletin sosyolojisinin tamamen bozulduğunu söyledi.

Saadet Partisi’nin 26 Ekim’de Ankara’da düzenlediği 3. Olağan Büyük Kongresi’nde genel başkanlık görevine seçilen Kurtulmuş, Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozmak üzere yola çıktıklarını dile getirerek, “AK Parti’nin değil oynanan oyunların alternatifiyiz’’ dedi. Siyasetteki bozulmayı 1980 askeri darbesine dayandıran Kurtulmuş, 1960 darbesinin sonrasi iyi kötü demokrasinin bir şekilde tekrar işlerlik kazandığını ancak 1980 darbesinin siyasetin sosyolojik yapısını tamamen bozduğunu dile getirdi. 1980 darbesi ile sosyal tabanlı partilerin yasaklı hale getirildiğini ve konjoktürel partilerin kurulduğunu kaydeden Kurtulmuş, ‘’Halk 80’den önce kimliği olan bir partiye oy veriyordu. 80 sonrası ise Kenan Evren şu partiye oy verin dedi, halk gitti Özal’ın partisine oy verdi. Bundan sonra konjokürel partiler kuruldu. Sosyal tabanlı partiler yasaklandı” dedi. 28 Şubat’ta ise siyaseti belirleyen milletin sosyolojisinin tamamen bozulduğunu dile getiren Kurtulmuş, 80 darbesiyle oluşturulan siyasi boşluğu, 28 şubat’ın iyice derinleştirdiğine dikkat çekti. Kurtulmuş, bu derinleşmenin 28 Şubat sonrası DSP-MHP-ANAP koolisyonunu oluşturan partilerin 2002 seçimlerinde tepetaklak olmaları ve ardından yeni kurulan AKP’nin iktidar olmasıyla daha da net ortaya çıktığını söyledi. Ankara / cihan

11.11.2008


 

Demokrasiyi, teröre feda etmeyeceğiz

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, terörle mücadele sırasında hukukun üstünlüğünden, demokratikleşmeden ve insan haklarından taviz vermelerinin beklenmemesini isteyerek, ‘’Demokrasiyi, teröre feda etmeyeceğiz’’ dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçelerinin sunumunu yapan Atalay, bakanlığının, ülkenin her karış toprağına hizmet götürmek ve bütün vatandaşları kucaklamak üzere örgütlendiğini söyledi. Güvenlik hizmetlerinde hukukun üstünlüğü, sivil katılım, denetime açıklık, şeffaflık gibi evrensel değerleri kapsayan zihniyet dönüşümüne önem verdiklerini belirten Atalay, güvenliğin yasal altyapısının oluşturulması ve güvenlik güçlerinin etkinliğinin arttırılmasına yönelik attıkları adımlar hakkında bilgi verdi. Atalay, toplumun rahatsızlık duyduğu, korku ve endişeye sebep olan ‘’sokak suçları’’ ile etkin şekilde mücadele edildiğini ve başarı sağlandığını belirtti. Organize suç örgütleriyle mücadelede çok başarılı sonuçlar elde ettiklerini belirten Atalay, hükümet olarak, ‘’Temiz ülke, temiz toplum’’ için her türlü suç örgütünün ortaya çıkarılması ve bunlarla kararlı şekilde mücadele edilmesi gerektiğine inandıklarını ifade etti. Atalay, ‘’Bütün gayret ve çalışmalarımız, karanlık odakların ve alanların olmadığı, şeffaf ve demokratik bir toplum ve devlet yapısı, aydınlık bir ülke içindir. Yaptığımız çalışmalar, toplum yapısının çürüten her türlü illegal yapılanmanın cesareti kırılmıştır’’ diye konuştu.

Türkiye’nin 30 yıldır terörle mücadele ettiğini, bu süreçte sosyal ve ekonomik sorunlar ile kültürel hassasiyetlerin sürekli istismar edildiğini ve ülkenin ağır bedeller ödediğini belirten Atalay, şöyle konuştu:

‘’AK Parti iktidarı olarak, millî birlik ve beraberliğimizi, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, devletimizin bekasını ve üniter yapımızın korunmasını en büyük öncelik olarak görüyoruz. Biz, toplumumuza hep şu mesajları verdik: Huzur ve istikrarımıza hep birlikte sahip çıkacak ve geleceğe dair ortak hedeflerimiz etrafında kenetleneceğiz. Bütün meselemiz, vatandaşlarımız arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin bütün insanlarını kucaklamaktır. Bütün sorunlarımız için çare; daha çok demokrasidir, daha çok özgürlüktür, daha çok yatırımdır, daha çok üretimdir. Çare, güvendir, istikrardır. Güven ve istikrarın olmadığı hiçbir yerde gelişme olmaz. Terör ve şiddetin var olduğu hiçbir yerde de kalkınma olmaz, huzur ve refah olmaz. Güvenlik ve terör hepimizin meselesidir. Bu konu, siyasi değil, millî bir meseledir. Millî bir mesele olduğu için de topyekun mücadele edilmesi zorunluluğu vardır.’’

Ankara / aa

11.11.2008


 

“ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNE İHTİYAÇ VAR”

“Hükümet olarak hedefimiz, hiçbir işkence vakasının olmadığı bir Türkiye’dir’’ diyen Atalay, bu hedefe ulaşmak için ‘İşkenceye sıfır tolerans’’ politikasının kararlılıkla uygulandığını belirtti. Atalay, Hükümetin, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi için her türlü tedbiri aldığını ve almaya devam edeceğini ifade etti. Atalay, “Hukukî ve cezaî müeyyidelerin yanında, hatta bundan daha önemlisi insanlık suçu olan işkenceye karşı toplumsal farkındalığın ve bilincin geliştirilmesi çok büyük önem taşımaktadır. Bu konuda bir zihniyet dönüşümüne de ihtiyaç vardır. Asıl zor olan ve zaman alan da budur’’ diye konuştu.

11.11.2008


 

“KİMSE BİZDEN TAVİZ BEKLEMESİN’’

Atalay, terörle mücadeleye, Meclisin desteği, siyasî iradenin kararlığı, güvenlik güçlerinin azmi, milletin sabrı, fedakârlığı ve desteğiyle devam edildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Terörle mücadelede olmazsa olmaz ilkemiz, terörist ile vatandaşın birbirine karıştırılmamasıdır. Şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki bu hassasiyetimiz olumlu sonuçlar vermiştir. Vatandaşımızın güvenini kazandık ve bunu daha da geliştirmeye devam edeceğiz. Devlet-millet kaynaşmasını arzu ettiğimiz seviyelere çıkarma yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu mücadele sırasında hukukun üstünlüğünden, demokratikleşmeden ve insan haklarından taviz vermemizi kimse bizden beklemesin. Biz, kesinlikle demokrasiyi, teröre feda etmeyeceğiz.’’

11.11.2008


 

Çin parlamento heyeti TBMM’de

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Dışişleri Komisyonu Başkan Yardımcısı Jiang Futang ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Kabulde konuşan Pakdil, Çin ile Türkiye’nin geçmişe dayanan tarihi ve kültürel ilişkilerinin bulunduğuna işaret ederek, dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Çin’in, ekonomik ve ticarî alanda önemli bir yerinin bulunduğunu söyledi. Pakdil, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Çin Halk Cumhuriyeti ile dostane ilişkilerini geliştirmek istediğini belirterek, ‘’Çin ve Türkiye, dünya siyasetinde önemli bir ülke. Her iki ülke de birbirlerinin tecrübelerinden faydalanarak, dünya barışına katkıda bulunabilirler. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi önemli. Bunun için gayret ediyoruz’’ dedi. Çin’in iç istikrarını önemsediklerini de anlatan Pakdil, bu ülkede meydana gelecek bir istikrarsızlığın tüm dünyayı etkileyeceğini kaydetti. Jiang Futang da Türkiye’nin, çok parlak bir geçmişinin bulunduğunu dile getirerek, ‘’Şimdi de uluslar arası bir konuma sahip. Çin ile Türkiye arasında çeşitli alanlarda işbirliği yapıyor. İki ülke arasında geçmişe dayanan ilişkiler artıyor’’ diye konuştu. Kabulde Pakdil, Futang’a çini işlemeli bir tabak hediye etti. Futang da Pakdil’e Çin Seddi’nin resmedildiği bir tablo verdi.

Ankara / aa

11.11.2008


 

Bayraktar: Kıbrıs, tarım faslında kriter olmamalı

Türkİye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kıbrıs konusunun AB müzakerelerinin tarım ve kırsal kalkınma faslında kriter olmaması gerektiğini belirtti.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, AB İlerleme Raporunda mevcut durumda eleştirilmesi haklı olmayan konulara yer verildiğini ifade ederek, ‘’Kıbrıs sorununun tarım müzakereleriyle ilişkilendirilmesi’’ konusunun bunlardan biri olduğunu kaydetti. Kıbrıs konusunun tarım ve kırsal kalkınma faslında müzakerelere başlanması konusunda bir kriter gibi gösterilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Bayraktar, ‘’tarım konusunun böyle siyasî bir konuyla ilgilendirilmesi kabul edilemez. Müzakereler teknik bir süreçtir. Bu gibi konularda bağlantı kurulmadan müzakere süreci işletilmelidir’’ dedi. Ankara / aa

11.11.2008


 

Kıbrıs’ta 7. görüşme bugün

KIbrIs sorununa kapsamlı çözüm bulmayı amaçlayan müzakerelere bugün devam edilecek. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, bugün saat 16.00’da Lefkoşa ara bölgede bir araya gelecek.

Görüşmenin başında basının görüntü almasına imkân sağlanacak. Liderler, ‘’Yönetim ve Güç Paylaşımı’’ ana başlığı altında, ‘’yürütme’’ ve ‘’yasama’’ konularını müzakere etmeyi sürdürecek. Talat ve Hristofyas’ın 3 Kasım Pazartesi günü yaptıkları altıncı görüşmede, Türk tarafı yasama organına ilişkin görüşlerini, Rum tarafı ise yürütme organına ilişkin Türk tarafının tutumuna dair görüşlerini açıklamıştı. Bu arada, liderlerin temsilcileri Özdil Nami ve Yorgos Yakovu, kapsamlı çözüm müzakereleri çerçevesinde dün saat 16.30’da buluştu. Liderler, 13 Kasım Perşembe günü yeniden görüşecek. Lefkoşa / aa

11.11.2008


 

27 kaçak yakalandı

AydIn’In Kuşadası ilçesi ile İzmir’in Çınarlı semtinde, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen 27 yabancı uyruklu yakalandı. Alınan bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren Kuşadası Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Kuşadası Körfezi’nde operasyon düzenledi. Ekipler, lastik botla yurt dışına gitmeye çalışan 8’i Irak, 4’ü Afganistan, 4’ü Moritanya ve 2’si Eritre uyruklu 18 kaçağı açık denizde yakaladı. İzmir’de ise Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, yabancı uyruklu kişileri taşıdığı ihbarı yapılan 35 AS 4182 plakalı minibüsü, Çınarlı Şehitler Caddesi’nde durdurdu. Minibüste, yasa dışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları belirlenen 8’i Afgan, biri Ruanda uyruklu 9 kişi yakalandı. Minibüs şoförü D.Z. göz altına alındı. Kuşadası - İzmir / aa

11.11.2008


 

İDO'dan, Kurban Bayramında ek seferler

İSTANBUL Deniz Otobüsleri A.Ş (İDO), Kurban Bayramı sebebiyle bazı hatlarda ek seferler yapacak. İDO’dan yapılan açıklamaya göre, 5 ile 14 Aralık tarihleri arasında Kurban Bayramı sebebiyle yaşanacak yoğunluğu dikkate alan İDO, bayram süresince deniz yolunu kullanacak tatilcilere yönelik ek seferler planladı. Bu kapsamda, iş günlerinde karşılıklı 2 sefer yapılan Yenikapı-Bursa hızlı feribot hattındaki sefer sayısı, bayram tatili boyunca 5’e çıkartılacak. Aynı şekilde karşılıklı 2 kez yapılan Yenikapı-Bandırma seferleri de 5 Aralık Cuma günü karşılıklı 7, bayram süresince de karşılıklı 8 sefer şeklinde devam edecek. Yine bayram süresince Pendik-Yalova seferlerinin yanı sıra Yenikapı-Yalova hattına da talebe bağlı olarak ek seferler konulacak. İstanbul / aa

11.11.2008


 

Minarede güvercin var

MERKEZİ EZANLA BİRLİKTE, KAPISI BULUNMAYAN TARİHÎ CAMİLERİN MİNARELERİNE GİREREK YUVA YAPAN GÜVERCİNLERİN YAVRULARI, BÜYÜDÜKLERİNDE DIŞARI ÇIKAMAYARAK ÖLÜYORLAR.

KAPISI bulunmayan tarihî camilerin minarelerine girerek yuva yapan güvercinlerin yavrularının, büyüdüklerinde dışarı çıkamayarak öldükleri bildirildi. Fahri Av Müfettişi ve Türkiye Av ve Yaban Hayatı Koruma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı Fahri Bölge Sorumlusu İmam Ali Aslan Koçak, tarihî camilerin birçoğunun mülkiyetinin Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğüne, yönetiminin ise Kayseri Müftülüğüne bağlı olduğunu söyledi. Bu sebeple Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğünün mülkiyeti kendisine ait olan camilerin minaresine orijinalinde olmadığı gerekçesiyle kapı yaptırmadığını, sonradan yaptırılanları da tarihî dokusuna aykırı olduğu gerekçesiyle söktürdüğünü öne süren Koçak, şöyle dedi:

“Merkezî ezandan sonra...”

‘’Benim de görev yaptığım Erkilet Camisi, Kebir Camisi gibi tarihî camilerin minaresinde ya kapı yok ya da kapatılmıyor. Buralara girerek yuva yapan güvercinlerin yumurtadan çıkan yavruları, uçma aşamasına geldiklerinde dışarı çıkamayarak ölüyor. Sadece benim görev yaptığım caminin minaresinde boşluğa düşerek ölen 20’ye yakın güvercin buldum. Caminin içinde kanat seslerini bile duyabiliyoruz. Ayrıca tarihî camilerin duvarlarında ‘kuş sarayları’ var. Kuşlar buralara çevreden topladıkları ağaç dalları ve ipliklerle yuva yapıyor. Ancak dışarı çıkarken ayakları iplere takılıyor. Günlerce caminin duvarında ayaklarından asılı kalıyorlar ve can çekişerek ölüyorlar. Bu kuş saraylarının içinin de mutlaka temizlenmesi gerekiyor.’’

Son yıllarda ezanın merkezî sistemle okunması sebebiyle imamların minareye çıkmadığını, bu sebeple güvercinlerin yuvalarını minarelerin içlerine yaptıklarını belirten İmam Koçak, şöyle devam etti:

‘’Müezzin 5 vakit minareye çıktığı için güvercinler buralara yuva yapmıyordu. Şimdi kimse çıkmadığı için rahatça yuvasını yapıyor. Ayrıca minareler kuş pisliği ile kirleniyor ve kokuyor. Vakıflar Bölge Müdürlüğünün mutlaka bunun önlemini alması gerekir.’’

11.11.2008


 

Mevsimine göre beslen, hastalıktan korun

ÇOCUKLARIN beslenmesini mevsimlere göre düzenlemenin hastalıklardan koruyacağını belirten beslenme ve diyetetik uzmanı Ruhan Süme, özellikle sonbaharda, çocukların vücut direncini artıracak hastalıklara yakalanmasını önleyecek gıdalara mutlaka ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı. Süme, yaptığı açıklamada, “Sonbahar mevsimde meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Bu grupta özellikle portakal, mandalina, greyfurt, limon gibi meyvelere ağırlık verilmeli. Sebze olarak da taze fasulye, ıspanak, maydanoz, domates, patates, sivri biber, salatalık gibi sebzeler tercih edilmeli” dedi.

11.11.2008


 

Maldivler, yüksek yerler için para biriktiriyor

KÜRESEL ısınma yüzünden denizlerin yükselmesiyle bu yüzyıl içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Maldivler hükümeti, “yüksekçe yerlerden” toprak alabilmek için para biriktiriyor. Hindistan’ın güneyinde binden fazla mercan adasından oluşan ve deniz seviyesinden en yüksek noktası sadece 2,3 metre olan Maldivlerin seçimle işbaşına gelen Devlet Başkanı Muhammed Ani Naşid, İngiliz Guardian gazetesine verdiği demeçte, suların yükselip adaları istilâ etme ihtimalini göz önüne alarak, yılda 1 milyar doları bulan turizm gelirlerinin bir kısmını bundan böyle bir kenara koyacaklarını ve birikecek parayla suların istilâ edemeyeceği yerlerden toprak alacaklarını açıkladı. “İklim değişikliğini önleyemeyiz, ama başka yerlerden toprak satın alabiliriz” diyen Naşid, “Maldivlerden ayrılmak istemiyoruz, ama yıllarca çadırlarda yaşamak zorunda kalacak iklim mültecileri olmak da istemeyiz” dedi. Naşid, toprak konusunu bazı ülkelerle görüştüklerini de belirterek, “Hindistan ve Sri Lanka Maldivlere benzeyen iklim ve kültürleriyle cazip ülkeler. Avustralya da ihtimallerden biri...” diye konuştu.

11.11.2008


 

Yaban hayatına koruma

ÇEVRE ve Orman Bakanlığı, sulak alanların azalması, plansız ve çarpık şehirleşme, usulsüz avlanma sebebiyle azalan yaban hayatını korumak için yapılan ağaçlandırma çalışmalarında, hayvanların beslenme ve barınmasına imkân tanıyan türlere de yer verecek. Orman Genel Müdürlüğü ve Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, her yıl yüz binlerce hektar alanı ağaçlandırıyor ve bu çalışmalarda yapraklı türlerin yanı sıra ibreli orman ağacı gibi endüstriyel amaçlı türler tercih ediliyor. Yaban hayatı konusunda yapılan araştırmalar ise fındık, ahlat, yabanî kiraz, kızılcık, muşmula, döngel, kuşburnu, böğürtlen, kestane, alıç, dağ muşmulası ve dut gibi meyveli orman bitkilerinin özellikle kuş türleri ve ayılar için çok önemli besin maddeleri olduğunu ortaya koyuyor. Meşe, kestane, kayın gibi türlerin meyveleri yaban domuzları, yarı herdem yeşil meşelerin yaprakları ise yaban keçisi, karaca, geyik gibi büyük memelilerin kış beslenmelerinde hayati öneme sahip. Türkiye’de yaban hayatının geliştirilmesi amacıyla yapılacak çalışmaların başında habitatların rehabilitasyonu geliyor. Bu kapsamda, Türkiye genelinde yapılan ağaçlandırma projelerinde tek türle ağaçlandırma yapılmasından kaçınılması ve karışıma yapraklı türlerin hatta meyveli türlerin katılması, yaban hayvanlarının beslenmesi ve barınması açısından büyük önem taşıyor.

11.11.2008


 

Erik ağacı çiçek açtı

ZONGULDAK'TA bir erik ağacının çiçek açması vatandaşları oldukça şaşırttı. Maden Mühendisleri Derneği Lokali bahçesinde bulunan erik ağacı, hava sıcaklığının normalin üstünde seyretmesi sebebiyle çiçek açtı. Gökçebey İlçe Tarım Müdürü S. İrfan Soysal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, halk arasında “aldanma” olarak bilinen bu olayın devamlı sıcaklardan kaynaklandığını belirterek, “Erik ağaçları, genellikle Şubat ve Martta çiçek açıyor. Son zamanlarda havaların güneşli gitmesi nedeniyle bu erik ağacı meyve vermiş olabilir.” dedi. Bazı vatandaşlar ise, ilk defa Kasım ayında bir ağacın çiçek açıp meyve verdiğini gördüklerini belirterek çok şaşırdıklarını söyledi.

11.11.2008


 

OTİSTİK ÇOCUKLARA HAYVANLARLA TERAPİ

İZMİR'İN Menemen ilçesindeki Sabahat Akşıray Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’nde eğitim gören çocuklara, iletişim becerilerinin gelişimi amacıyla hayvanlarla terapi tekniği uygulanıyor. Merkez Müdürü Sadettin Akçi, otistik çocukların çevreleriyle iletişim kurmasını sağlamak ve davranış problemlerini çözmek amacıyla uygulanan çok sayıda terapi yöntemi bulunduğunu söyledi. Merkezde verilen özel eğitim sürecinde, iletişim odaklı terapi tekniklerini de uyguladıklarını ifade eden Akçi, ‘’İnsanlar arası iletişimin sosyal ön koşulları vardır. Oysa insanla hayvan arasındaki ilişkide ön koşul söz konusu değil. Özellikle öfke krizine giren çocuklar, koşulsuz iletişim kurabilen hayvanlarla bir araya geldiğinde rahatlıyor’’ dedi.

11.11.2008


 

Emzirilen bebeklerin akciğerleri daha güçlü

EMZİRİLEN bebeklerin akciğerlerinin çocuklukta, emzirilmeyenlere göre daha güçlü olabileceği bildirildi. İngiliz ve Amerikan bilim adamlarının, 1456 bebekle 10 yaşlarına gelene kadar yaptığı araştırmada, bebekken en az 4 ay boyunca emzirilen çocukların akciğerlerinin görevlerini daha iyi yerine getirdikleri görüldü. Sonuçları Thorax dergisinde yayımlanan araştırmada, emmenin farklı mekanizmaları ve emme süresinin, bu etkiden kısmen sorumlu olabileceği ve biberonların tasarımında yapılacak değişikliklerin de bu etkiyi oluşturabileceği belirtildi. Araştırma çerçevesinde izlenen çocuklardan üçte birinin, bebekken en az 4 ay boyunca emzirildiği ve bu çocukların derin bir nefes aldıktan sonra emzirilmeyenlere göre dışarı daha fazla hava verdikleri gözlendi. Çocukların akciğerlerinde görülen bu etkiye, anneleri astım ya da alerjik bir yapıya sahip olsa dahi rastlandığı kaydedildi. Emzirmeyle ilgili daha önce yapılan araştırmalar, emzirmenin, bebekleri hayatlarının ilk döneminde solunum yolu problemlerinden koruduğu göstermişti.

11.11.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır