PEYGAMBER KISSALARI |
Hz. İbrahim’in (as) ateşten çıkması - AHMET ÖZDEMİR Nemrud, Hz. İbrahim’in ateşte yandığını, kendisine ve dinine hakaret eden bu şahsın yok olduğunu düşündükçe için için sevinmekteydi. Bir hafta böyle geçti. O günden beri harareti gittikçe azalan ateş yığınını görmek üzere gelen Nemrud gözlerine inanamadı. Hz. İbrahim (as) yavaş yavaş küllenmeğe yüz tutmuş bulunan ateşler arasında dolaşmaktaydı. Nemrud; ateşin, İbrahim’i (as), yakıp kül hâline getirdiğini sanıyor ve bundan hiç şüphe etmiyordu. Hayvanına binerek ateşin yanından geçti. İbrahim’i (as) yakmak için toplanmış odunlar, hâlâ yanıyordu. Nemrud, hemen geri döndü ve etrafındakilere: “Bu İbrahim değil midir?” dedi. “Evet, hükümdarımız o İbrahim’dir.” Nemrud bir süre dona kaldı. Gördükleri rüya mıydı, gerçek miydi? Aklı-fikri birbirine karıştı. Nemrud bu işten çıkamayacağını anlayınca yanındakilere döndü: “Bir hafta önce İbrahim’in burada ateşe atıldığını siz de gördünüz mü?” “Evet, hükümdarım gördük.” “Peki bu gördüğüm nedir, neden yanmadı o?” “Biz de şaşırdık hükümdarım!” Kavmine: “Ben, İbrahim’i, ateşin içinde diri bir halde gördüm! Bu hususta, şüphe içindeyim. Siz, benim için, hemen, yüksek bir bina çatınız da, onun üzerinden, ateşin içine bakıp İbrahim’in durumunu tesbit edeyim” dedi. Hemen, yüksek bir bina yaptılar. Nemrud; binanın üzerine çıkıp ateşin içine baktığı zaman, İbrahim’in (as), ateşin içinde oturduğunu, yanında da, kendisine benzeyen birisinin bulunduğunu gördü ve: “Ey İbrahim! Gördüm ki: Senin İlâh’ın, pek büyükmüş ve kendisinin kudret ve izzeti de, aramıza gerilip seni zarardan koruyacak dereceye varmış! Ey İbrahim! Ne güzel Rab’dir senin Rabb’in!” diyerek seslendi. Sonra da: “Ey İbrahim! Ateşin içinden çıkmaya da gücün yeter mi?” diye sordu. İbrahim (as): “Evet!” dedi. Nemrud: “Ateş içinde kalmanın, sana zarar verebileceğinden korkmaz mısın?” diye sordu. İbrahim (as): “Hayır!” dedi. Nemrud: “Öyle ise, kalk ve ateşin içinden çık!” dedi. İbrahim (as), kalkıp ateşin içinden, yürüyerek dışarı çıktı. Nemrud’un yanına doğru vardı. Nemrud: “Ey İbrahim! Senin yanında, senin gibi bir adamın oturduğunu gördüm, Kimdi o?” diye sordu. İbrahim (as): “O, Gölgeler Meleği idi. Rabb’im, onu, bana, yanımda bulunsun ve ateşin içinde, benimle görüşüp konuşsun; ateşi, bana serinlik ve selâmetlik yapsın diye göndermişti!” dedi. Nemrud: “Ey İbrahim! Ben, senin İlâhına kurban takdim edeceğim. Fakat, bunu, kendisine ibadet ve birliğini itiraf maksadiyle değil, izzet ve kudretini ve sana yaptığı şeyleri, gözlerimle gördüğüm için yapacağım! Ona, dört bin sığır keseceğim!” dedi. İbrahim (as): “Sen, bu dininden, herhangi bir şey üzerinde bulunmaksızın ayrılıp benim dinime girmedikçe, Allah, senin takdim edeceğin kurbanı kabul etmez!” dedi. Nemrud: “Ey İbrahim! Ben, mülk ve saltanatı, elden bırakmaya güç yetiremem. Fakat, ben, onun için kurban keseceğim!” dedi ve kesti. Nemrud içinden şu sözleri söyledi: “Anlaşıldı, biz İbrahim’e güç yetiremeyeceğiz!” Nemrud’un başı önüne düşmüştü ve bütün planları akim, uğraşmaları sonuçsuz kalmıştı. Sonu rezaletle biten bu dâvâya girdiğine bin pişman olmuştu. Artık bu zatla başa çıkılamayacağını geç de olsa anlamaya başladı. Bu cezanın yüzyıllar sonrası bile dillere destan olacağına inanmıştı. |
09.09.2009 |