RAMAZAN HÂLLERİ

Ne orucu ya? - OSMAN ZENGİN

Bana birisi anlatmıştı, bundan yıllar önce Türkiye’de, NATO ile ilgili bir toplantı olacaktır. Tabiî, ABD’den de subaylar gelmiştir, aylardan da Ramazan. Toplantı arasında masalarda dizili olan içkinin de dahil olduğu bir kokteyl hazırlanmıştır. Bizimkiler ev sahibi olması hasebiyle, önce misafir subaylara “Buyurun” derler. Fakat, onlar pek yanaşmazlar bu dâvete. Bir-iki defa daha ısrar olunca, derler ki: “Ramazan ya, siz oruçlusunuz, size saygısızlık olmasın diye istemedik” deyince bizimkilerden biri biraz da hışımla eline içkiyi alıp, “Ne Ramazanı, ne orucu ya?” deyip, onların şaşkın bakışları arasında kafasına dikmiş. Meğer, yabancıların bir âdeti varmış. Gidecekleri bir memleketin incelemesini yaparlarmış. Özellikleri, örf-adetleri gibi... O zaman da Türkiye’de Ramazan olduğunu ve Müslümanların oruç tutacaklarını hesap ederek böyle yapmışlar. Ama, ne bilsinler zavallılar bizimkilerin oruç bozan, milletine muhalefet edenler topluluğu olduğunu.

Evet, maalesef cemiyetimizdeki durum bu. Osmanlı zamanında ayrı dinden olan azınlıklar, sırf Müslüman komşularını incitmemek için alenen açıkta yiyip, içmezlermiş. Ama şimdi öyle mi? Güya dinleri bizimle aynı ama, halleri farklı olan ehl-i sıyam muhalifleri, oruç tutanların, hatta bütün Müslümanların manevî nefret ve tahkirine sebep olacak şekilde, inadına açıktan yiyip, içiyor, bir de utanmadan sigaranın dumanını yüzüne savuruyor adeta. Aymazlığın her türlüsünü irtikap edip, işliyorlar. Marifet yaptık zannediyorlar. Hatta, milleti tahrik edip, bir hadise çıkarmaya dahi meylediyorlar. Ama, ağırbaşlı milletim, ‘izzet ve şereflerini muhafaza ederek’ (Furkan Sûresi: 72) yanlarından geçip gidiyor, onlara uymayıp, oyunlarına gelmiyor.

Bunlar, kast-ı mahsusla yapanlar, yani özellikle bunu bilerek yapıyorlar. Halbuki bunun tersi olsa, o zaman onlarda hiç tahammül olmadığından, milleti bir kaşık suda boğmaya çalışırlar. Bir de, şuursuzca işte, “uydum kalabalığa” misâli olanlar var. Geçenlerde metro merdivenlerinden çıkarken baktım, 30-35 yaş civarında iki kişi, tam da çıkışta merdivenin başında durmuş sigara içiyorlar. Hallerine baktım, yanlarına gelince ikisinin de omuzundan tutup, “Gençler, eskiden Osmanlı’nın komşusu Yahudi ve Hıristiyanlar, onlara ayıp olmasın diye açıktan yiyip içmezmiş, yahu siz de Müslüman evlâtlarısınız niye böyle yapıyorsunuz?” diye yumuşak bir lisanla söyleyince, birisi “Amca sen bizim nasıl bir yerde çalıştığımızı bir bilsen” derken diğeri “Amca çok haklısın, bize ne desen haklısın” dedi. Diğeri de, daha sonra aynı cümleleri söyleyip özür dilediler. Ben de, sırtlarını sıvazlayarak, bir-iki nasihatte bulunup ayrıldım. Tabiî, bu tip insanların eğitime ihtiyacı var. İşin mahiyetini öğrenseler elbette kendilerine gelip hizaya girme ihtimalleri var. Allah hidayet versin.

09.09.2009