17 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Öymen, yarayı kanattı

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in Dersim isyanıyla ilgili’ sözlerini değerlendirirken, ‘’Yara kanamıştır. Bu süreçte yapılması gereken tepkileri dikkate almaktır. Tepkileri dikkate alması gereken sayın Onur Öymen’dir ve gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman hem CHP’yi, hem CHP’deki parlamenterleri ve CHP’lileri rahatlatmış olacaktır’’ diyerek istifa çağrısı yaptı.

CHP’li Kılıçdaroğlu: Öymen, yarayı kanattı

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in 10 Kasımda TBMM’de yaptığı konuşmadaki ‘’Dersim isyanıyla ilgili’’ sözlerini değerlendirirken, ‘’Yara kanamıştır. Bu süreçte yapılması gereken tepkileri dikkate almaktır. Tepkileri dikkate alması gereken sayın Onur Öymen’dir ve gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman hem CHP’yi, hem CHP’deki parlamenterleri ve CHP’lileri rahatlatmış olacaktır’’ dedi.

Kılıçdaroğlu, hafta sonu annesinin cenaze törenine katılmak için geldiği Tunceli’de, CHP İl ve Merkez İlçe Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, 10 Kasımda TBMM Genel Kurulu’nda Öymen’in CHP Grubu adına söz alarak bir konuşma yaptığını hatırlattı. ‘’Sayın Öymen’in yaptığı konuşmada, Dersim isyanına vurgu yapması, PKK terör örgütü ile Dersim isyanı arasındaki bağlantıyı kurmak istemesi, çoğu çevrede gerçekten ciddi tepkiler yaratmıştır’’ diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ‘’Şunun altını özenle çizmek isterim. Dersim coğrafyasında yaşanan olay, bir insanlık dramıdır. Bu bölgede yaşayan insanlar, o dönemin acılarını, o dönemin kaybolan hayatlarını, o dönemin ağıtlarını dinleyerek, bugünlere geldiler. O dönemde yapılan çok ciddi, insanlıkla bağdaşmayan olaylar oldu. Ama bu olaylarla, günümüzde terör örgütüyle mücadelenin bir unsuru, benzeriymiş gibi ifade etmenin doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.’’

CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, bölge insanının, bu coğrafyada yaşanan olayları, ‘’Biz kimseye kin tutmayız’’ felsefesinin gereği olarak, hiçbir zaman intikam duygusuyla geleceğe taşımayı düşünmediklerini belirterek, ‘’Acıyı bal eylemiş, bağırlarına taş basmışlardır. Elbette o dönemde yanlışlar, hatalar olmuştur. Ama bunu günümüze taşıyıp, o olayları kaşımak doğru değildir. Yara kanamıştır. Bu süreçte yapılması gereken tepkileri dikkate almaktır. Tepkileri dikkate alması gereken sayın Onur Öymen’dir ve gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman hem CHP’yi, hem CHP’deki parlamenterleri ve CHP’lileri rahatlatmış olacaktır’’ diye konuştu.

17.11.2009


 

“BEN FAŞİSTSEM ATATÜRK NE?”

Dersim olaylarını örnek gösterdiği için yoğun tepkilere hedef olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in “Dersim isyanını ben mi bastırdım? Ben faşistsem Atatürk ne oluyor? Atatürk'ün yaptığı işi naklettik diye suçlu biz oluyoruz” diyerek kendisini savunmaya çalışırken, “Cesaretiniz varsa Atatürk'ü eleştirin” diye “meydan okuma”sı, Atatürk'ü Koruma Kanununu tekrar gündeme getirdi.

5816’YI AB DE ELEŞTİRMİŞTİ

Bu kanun yürürlükteyken Öymen'in Atatürk'e sığınarak meydan okuması gülünç bulunurken, Atatürk'e ve politikalarına yönelik eleştirileri dahi yasaklayıp cezalandırma aracı olarak kullanılagelen 5816 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanununun, geçen ay açıklanan AB ilerleme raporunda da eleştirildiği ve bu kanunun ifade özgürlüğünü kısıtladığına dikkat çekildiği hatırlatılıyor.

‘Ben faşistsem Atatürk ne?’

Dersİm olaylarını örnek gösterdiği için büyük tepkilere hedef olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, “Dersim isyanını ben mi bastırdım? Ben faşistsem Atatürk ne oluyor? Atatürk’ün yaptığı işi naklettik diye suçlu biz oluyoruz” diyerek kendisini savunmaya çalıştı.

Öymen, Kafkas Türkleri Derneği’nce İzmit’te düzenlenen ‘’Kafkasya’da son durumlar’’ konulu konferans öncesi TBMM’deki konuşmasıyla ilgili değerlendirme yaptı. Öymen, ‘’Sayın Başbakan’a tavsiye ediyoruz, bizim üzerimizden Atatürk’e hücum etmeye kalkışmasın. Biz sadece tarihi olaylara atıfta bulunuyoruz’’ ifadesini kullandı.

Hükümetin, Atatürk’ün üzerinden kendi politikalarına destek arama yaklaşımında bulunduğunu öne süren Öymen, şöyle konuştu:

‘’Hükümetin izlediği terörle iş birliği halinde açılım politikası Atatürk’ün izlediği politikalarla zıttır. Maalesef cumhuriyet döneminde çok sayıda silâhlı ayaklanma oldu. Atatürk, ayaklanmalara karşı iktidar gibi açılım politikası mı izlemiştir, yoksa kararlılıkla mücadele politikası mı izlemiştir. Atatürk, gerek yabancı ülkelerle askeri mücadele gerektiğinde, gerek yurt içinde Cumhuriyete karşı silahlı ayaklanmalar olduğunda, hiç bir zaman cesaretsiz ve aşağıdan alan müzakere yönetimiyle sorunu çözmeye değil, kararlılıkla mücadele etme yönetimini benimsemiştir. Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda öyle bir duruma gelmiştir ki askerlerine ‘Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum’ demiştir. O bu askerlerin analarının ağlayacağını bilmiyor muydu. Ülke çıkarları, vatan topraklarının savunulması için gözünü bile kırpmadan böyle bir emir verebilmiştir. Bu iktidarın tutumuyla Atatürk’ün tutumu benzeşiyor mu.?’’

“CESARETİNİZ VARSA

ATATÜRK’Ü ELEŞTİRİN”

Öymen, iktidara yönelik eleştirilere devam edeceklerini ifade ederek şunları kaydetti:

‘’Biz böyle haksız suçlamalara karşı şerbetliyiz. Bunlar, bizim bu gibi saldırılara bakarak bu iktidara yönelik eleştirilerimizi durduracağımızı zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bu eleştirileri iki misline çıkaracağız. İktidarın bu yaptığı yanlışlıkları, kararsızlıkları, cesaretsizliği bütün Türk halkına şikâyet edeceğiz. Atatürk döneminde olan olaylar dolayısıyla Atatürk’e dil uzatmaya cesaret edemediğiniz için bizi suçlamaya kalkışıyorsunuz. Biz Atatürk’ün yaptığı işi naklettik diye suçlu biz oluyoruz. Ve bize ağzına geleni söylüyor Başbakan. Cesaretiniz varsa Atatürk’ün dönemini eleştirin O dönemde sorumluluk taşıyan Celal Bayar’ı, Fevzi Çakmak’ı eleştirin.’’

“DERSİM İSYANINI

BEN Mİ BASTIRDIM”

TBMM’de demokratik açılımla ilgili ön görüşme sırasında verdiği ve tartışmaya sebep olan “Dersim isyanı” örneğini Milliyet’e de değerlendiren CHP’li Öymen, “AKP’liler, terör örgütüyle ‘Atatürk olsa o da böyle yapardı’ diyerek müzekere ediyor. Bunun üzerine ‘Atatürk’ün arkasına saklanmayın, o daha fazlasını yapardı’ demek için Dersim örneğini kullandım. Bizi faşist olarak nitelemek gaddarlıktır. Dersim isyanını ben mi bastırdım. Ben faşistsem Atatürk ne oluyor?” diye konuştu.

17.11.2009


 

Bütün cuntacılar yargılansın

İzmİr’de darbe karşıtı sivil toplum örgütleri, ordu içindeki cuntacıların yargılanması için bir araya geldi.

Konak eski Sümerbark önünde toplanan “Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu” adına basın açıklaması yapan Mualla Damarsardı, darbe planının altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in 43 saat sonra serbest bırakıldığını hatırlatarak, ordu içindeki cuntacıların yargılanması gerektiğini söyledi. Darbe planını kağıt parçası olarak niteleyen Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da hâlâ görevde olduğunu hatırlatan Damarsardı, itirafçı subay tarafından deşifre edilen ordu içindeki cuntaya ise dokunulmadığının altını çizdi. Damarsardı, “Hasan Iğsız başta olmak üzere seçilmiş hükümeti devirmek, DTP’yi yok etmek, Alevi’yi Sünni’ye, Türk’ü Kürt’e karşı kışkırtmak, azınlıkları katletmek ve darbeye zemin hazırlamak için plan üstüne plan yapanlar hâlâ görevlerinin başındadır” şeklinde konuştu. Darbe planı iddialarının doğruluğundan en ufak kuşkuları bulunmadığını belirten Mualla Damarsardı, “Çetecilik ve darbecilikle anılan YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Sincan 1. Ağır Cez Hakimi Osman Kaçmaz’ın meslekten ihraçları engellenmek isteniyor. Aynı güçler, Ergenekon’un üzerine giden Savcı Zekeriya Öz ve arkadaşlarını ise meslekten atmak istiyor, tıpkı eski Şemdinli savcısı gibi. Çok sözü edilen hukuk ayaklar altında, demokratikleşme ise postallarla eziliyor” dedi. “Ergenekoncu Cunta dağıtılsın”, “İlker Başbuğ görevden alınsın”, “Tüm cuntacılar yargılansın, demokrasi ve özgürlük istiyoruz” şeklinde pankartlar taşıyan grup, basın açıklamasının ardından dağıldı.

17.11.2009


 

Cuntz: Türkiye’yi kaybedemeyiz

Almanya’nIn Ankara Büyükelçisi Eckard Cuntz, AB ile Türkiye’nin birbirini kaybedemeceğini belirterek, “Türkiye, Almanya ve AB öylesine sıkı bağlı ki.

Türkiye’nin en önemli ekonomik ve ticari ortağıyız. Kaybedemeyiz. Daha da yaklaşabiliriz” dedi. Sabah’a konuşan, Alman Büyükelçi Cuntz, Türkiye’nin OECD, Avrupa Konseyi ve NATO üyesi olduğunu hatırlatarak, “Türkiye, AB’yle bütünleşmek istedi. Bunun, Türkiye’nin ve Türklerin ruhunda devam ettiğine inanıyorum. Türkiye bölgenin istikrarında da aktif rol oynuyor. AB ve müttefikleriyle birlikte, istikrar için oynadığı rolü devam ettireceğini umuyoruz” dedi. Cunt, AB’nin Türkiye’yi kaybedemediğini ifade ederek şöyle konuştu: “Birbirimizi kaybedemeyiz. Türkiye, Almanya ve AB öylesine sıkı bağlı ki. Türkiye’nin en önemli ekonomik ve ticari ortağıyız. Kaybedemeyiz. Daha da yaklaşabiliriz. Türkiye kendisini Avrupa ülkesi olarak hissettiği sürece iki taraf da kazanacak. Türkiye’nin AB süreci bile Avrupa’yı daha güçlendirdi. Ama üyelik reformlara, kriterlerin yerine getirilmesine bağlı. Türkiye’yi dışlamıyoruz. Aksine yaklaştırmak için her şeyi yapıyoruz. Zaten, süreç yaklaştırmayı öngörüyor. Ama iki tarafa da görev düşüyor. Türkiye Avrupa yolunda devam ederse çıkarına olacak. Ayrılmayacağız, daha fazla yaklaşacağız. Yüzlerce yıldır Türkiye ile Almanya ortak oldu. Şu anda tarihte olduğundan daha fazla önemli ortağız.”

17.11.2009


 

Gollnisch: AB, çifte standarttan vazgeçmeli

FransIz aşırı sağcı Milliyetçi Cephe (FN) Partili Avrupa Parlamentosu (AP) Üyesi Bruno Gollnisch, Avrupa Birliği’nde (AB) Türkiye’ye karşı büyük riyakarlık yapıldığını bunu ise Türkiye’nin haketmediğini söyledi.

Fransız FN’nin etkili isimlerinden AP üyesi Gollnisch, ABHaber’e verdiği mülakatta, ’AB’de Türkiye’nin önüne çıkarılan engellerin gerçekle bir alakası olmadığına dikkati çekerek, “Bugün bir engel, yarın başka, diğer gün ise bir başka engel çıkarılıyor. Bu Türkiye’ye karşı tam anlamıyla riyakarlık. Çifte standart bir uygulama” dedi. Türkiye’nin tarihi kültürü ve jeopolitik konumuyla önemli bir ülke olduğuna işaret eden Gollnisch, “Bizler Türkiye ile çok sıkı işbirliğine gitmek istiyoruz. Türkiye ile uygar bir ilişki içinde olmak istiyoruz” diye konuştu. Gollnisch, AB’nin bir Akdeniz Birliği olmadığını, olsaydı Türkiye’nin üye olabileceğinin altını çizerek, “Türkiye’nin çok büyük nüfusu var. Tam üye olduğu zaman büyük bir göç akını olacak. Avrupa’da bunu kimse kaldıramaz. Kültürel farklılıklar var bunu da gözardı edemeyiz” ifadesini kullandı.

17.11.2009


 

İlk gün aşı odaları boş kaldı

SağlIk personeli ve hacı adaylarından sonra kronik organ yetmezliği, bağışıklık sistemi ve kan hastalığı bulunanlarla 6 ay ile 5 yaş arası çocukların domuz gribine karşı aşılanmasına başlandı. İlk günde vatandaşlar aşıya ilgi göstermezken pekçok yerde sağlık ocaklarının aşı odaları da boş kaldı.

Kronik bronşit, KOAH ya da astım, kronik, böbrek, kalp-damar, kalbinde doğumsal delik, damar ve kapak darlığı, kalbin bölümleri arasında bağlantı bozukluğu, şeker ve metabolik rahatsızlıkları, siroz ve kronik karaciğer, anemi ve lösemi, kanser ve bağışıklık sistemini baskılayan diğer rahatsızlıkları olanlar ile 6 ay-5 yaş altındaki çocuklarda domuz gribine karşı aşı uygulaması dün başladı. Domuz gribi aşısı, 6 ay ile 5 yaş altındaki çocuklarda aile onayı alındıktan sonra yapılıyor. Aşı uygulamasının başladığı ilk günde Sakarya’da çocuk sahipleri ve kronik rahatsızlığı bulunan az sayıda kişi sağlık ocaklarına başvurarak domuz gribi aşısı yaptırdı. Vatandaşların aşıya ilgi göstermediği gözlenirken sağlık ocaklarındaki aşı odaları da boş kaldı.

17.11.2009


 

İstanbul’da domuz gribinden 11 kişi öldü

İstanbul İl Sağlık Müdürü Ali İhsan Dokucu, şehirde halk arasında domuz gribi olarak bilinen pandemik salgın A H1N1 virüsü sebebiyle ölü sayısının 11’e ulaştığını söyledi.

Dokucu, Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası’nda düzenlenen, ‘’Ar-Ge Çalıştayı’’nda verilen arada gazetecilerin sorularını cevapladı. ‘’Şehirdeke domuz gribi vakaları’’ konusundaki bir soru üzerine Dokucu, bugüne kadar 200’e yakın vaka meydana geldiğini, hafta sonu 27 yaşında bir erkek ve 40 yaşında bir kadın olmak üzere 2 kişinin daha hayatını kaybettiğini bildirdi. Ali İhsan Dokucu, ‘’İstanbul’da domuz gribinden dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 11’e ulaştı’’ dedi.

17.11.2009


 

6 asker ifade verdi

‘’İrtİcayla Mücadele Eylem Planı’’ başlıklı belgeye ilişkin soruşturma çerçevesinde, 6 askeri personel Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinde ifade verdi.

İstanbul Merkez Komutanlığına bağlı sivil plakalı bir araçla saat 10.00 sıralarında geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirilen 6 askeri personel, Çırağan Caddesindeki ana giriş kapısından içeri alındı. Bu kişilerin adliyeye getirilişi sırasında basın mensuplarının görüntü alması engellendi. Savcılalara ifade veren 6 askeri personelden 5'i serbest bırıkaldı.

17.11.2009


 

41 gardiyana kınama cezası

Metrİs Cezaevi’nde ‘’İşkence ve kötü muamele’’ sonucu öldüğü öne sürülen Engin Çeber ile ilgili disiplin soruşturması çerçevesinde, 8 infaz koruma memurunun ‘’Devlet memurluğundan çıkarılması’’, 4 yönetici ile 41 infaz koruma memuru hakkında ise ‘’Kınama cezası’’ verilmesi istendi.

Bakırköy Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına, Metris Cezaevi’nde meydana gelen olay ile ilgili olarak Adalet Başmüfettişi Mustafa Güntin ve Adalet Müfettişi İsmail Tandoğan imzalı, ‘’İnceleme ve soruşturma raporu ile disiplin kararı’’ yazısı gönderdi. Raporda, 5 savcı ‘’Soruşturma yapılmasına yer olmadığı’’ görüşü bildirildi.

17.11.2009


 

Çiçek’in tahliyesine ironik tepki

Albay Dursun Çiçek’in demokrasiye müdahale planı belgesiyle ilgili olarak tutuklandıktan sonra tahliye edilmesine tepkiler sürüyor. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde eylem yapan bir grup avukat, darbenin suç olmaktan çıkarılmasını istedi. Ergenekon dâvâsının bazı şüphelilerinin sağlık sebebiyle tahliye olmasına da göndermede bulunan avukatlar “Cezaevleri vakit kaybetmeksizin kapatılmalı, tam teşekküllü devlet hastanesine çevrilmeli ve bu modern hastaneler GATA’ya bağlanmalıdır” dediler.

Demokrasıye müdahale planı belgesiyle ilgili tutuklanan Albay Dursun Çiçek’in tahliye edilmesine tepkiler sürüyor. Adliye önünde ironik bir eylem yapan bir grup avukat, darbenin suç olmaktan çıkarılmasını istedi. Ergenekon davasının bazı şüphelilerinin sağlık nedeniyle tahliye olmasına da gönderme bulunan avukatlar “Cezaevleri kapatılsın hastane yapılsın” dedi.

Kendilerine “Yargıda Re-Form Grubu” adını veren bir grup avukat, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını okuyan avukat Serhat Şendilmen, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Yargı Reformu Taslağı’na önerilerde bulunmak istediklerini ifade ederek, ironik taleplerde bulundu. Şendilmen, “Öncelikle TCK ve ilgili mevzuatta bir an önce değişiklik yapılıp ‘darbe’ suç olmaktan çıkarılmalı ve bu amaçla plan ve organizasyon yapanlar kurumsal olarak desteklenmelidir. Adli Tıp Kurumu kapatılarak yetkileri tamamen Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’na verilmelidir. CMK’dan tutuklama uygulaması kaldırılmalı, Türkiye’de sabit ikametgâh sahibiyim diyen herkes deliller incelenmeksizin serbest bırakılmalıdır” dedi.

Ergenekon davasının bazı şüphelilerinin sağlık nedeniyle tahliye olmasına da göndermede bulunan Şendilmen, “Cezaevleri vakit kaybetmeksizin kapatılmalı, tam teşekkülle devlet hastanesine çevrilmeli ve bu modern hastaneler GATA’ya bağlanmalıdır. Ancak baklava çalan çocuklar ve taş atan çocuklar ile düşünen ve konuşan insanlar mevzuatta değişiklikler yapılarak bir şekilde terör suçu kapsamına alınmalı ve askeri mahkemelerde yargılanmalıdır. Bu kişiler için Yedikule Zindanları yeniden düzenlenerek oluşturulacak ‘G’ tipi cezaevlerinde tek kişilik hücrelerde cezalarını çekmeleri sağlanmalıdır” diye konuştu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) üye seçim yetkisinin Milli Savunma Bakanlığı’na verilmesi gerektiğini belirten Şendilmen, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının da kurulun daimi üyeleri olmasını istedi. Şendilmen şunları ifade etti: “Son olarak, suç işleme ve suça karışma ihtimali olan yargı mensupları hakkında soruşturma izni vererek dinlenmelerine neden olan böylece personeli korumak ve kollamada zafiyet ve acziyet içinde bulunan Adalet Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı’na bağlanmalı, mümkün olmaması halinde ise bu hususta Genelkurmay Başkanlığı’ndan brifing almalıdır. Demokrasi, özgürlük ve adalet halkımız için bir fantezi olup önemli olan kurumların yıpratılmaması gücünü muhafaza etmesidir.”

17.11.2009


 

Köşk’te ‘telekulak’ zirvesi

Cumhurbaşkani Abdullah Gül, dün iki önemli konuğu ile ve Türkiye’nin gündem maddelerinden biri olan ‘telekulak’ iddialarını konuştu.

Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın telefonlarının dinlendiğinin ortaya çıkmasıyla başlayan yargıda telekulak krizine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül el attı. Gül, dün Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i ve Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ile ayrı ayrı görüştü.

GÜL: HERKES AZAMİ HASSASİYET GÖSTERSİN

Cumhurbaşkanı Gül, ilk olarak Adalet Bakanı Ergin’i Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme 45 dakika sürdü. Gül, bu görüşmenin adından Yargıtay Başkanı Gerçeker ile biraraya geldi. Görüşme yaklaşık 25 dakika sürdü. Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, Ergin ve Gerçeker ile basına kapalı olarak ayrı ayrı gerçekleştirdiği görüşmelerde, son günlerde yaşanan gelişmelerle ilgili bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Yargının zedelenmemesi, adaletle ilgili kuşku doğmaması için kanunların uygulanmasında herkesin azami hassasiyet ve özen göstermesini’’ istediği öğrenildi.

GERÇEKER: YANLIŞ GÖRDÜKLERİMİZİ

BİLDİRDİK

YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker ise Çankaya Köşkü’ndeki kabulün ardından Yargıtay’a gelişinde gazetecilerin görüşmeye ilişkin soruları üzerine, Cumhurbaşkanı Gül ile görüştüğünü, daha önce kamuoyuna duyurduğu görüşlerini, düşüncelerini kendisine aktardığını söyledi. ‘’Görüşme kısa sürdü görüş ayrılığı mı var?’’ sorusuna Gerçeker, ‘’Görüş ayrılığı meselesi değil, biz sadece kendi düşüncelerimizi, görüşlerimizi daha önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz hususları kendisine bildirdik’’ cevabını verdik. “Cumhurbaşkanı’nın size yanıtı ne oldu?’’ sorusu üzerine Gerçeker, ‘’Onu herhalde kendileri açıklarlar’’ dedi. ‘’Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirme gibi bir şey söz konusu mu?’’ sorusu üzerine Gerçeker, öyle bir şey konuşmadıklarını belirterek, ‘’Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı sadece bilgi edinmek istedi bu konularla ilgili. Biz de Yargıtay olarak, Yüksek Mahkeme olarak görüşlerimizi ve yanlış gördüğümüz şeyleri bildirdik’’ diye konuştu.Gerçeker, sorular üzerine, yasa değişikliğine ilişkin görüşlerini Cumhurbaşkanı Gül’e ilettiğini de bildirdi. ‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıdaki dinlemelerle ilgili açıklamaları ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın dinlemelerle ilgili AKP hakkında başlattığı incelemeye ilişkin sözlerinin’’ hatırlatılması üzerine Gerçeker, Erdoğan’ın bu konuşmasını dinlemediğini söyledi. Gerçeker, ‘’Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, dinleme yasal olarak da yapılabilir. Ama eğer o yasal olarak yapılan dinleme hukuka uygun değilse, temel hak ve özgürlükleri zedeleyici nitelikte ise mutlaka o yasaların da ilgili mevzuatın da değiştirilmesi gerekir. Bunları da iyi değerlendirmek lazım’’ diye konuştu.

ERGİN: GELİŞMELERLE İLGİLİ BİLGİ ARZ ETTİM

ADALET Bakanı Sadullah Ergin, Çankaya Köşkü’ndeki kabulün ardından Adalet Bakanlığına gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. ‘’Görüşmede süreçle ilgili her hangi bir karar alınıp alınmadığının’’ sorulması üzerine Ergin, görüşmenin içeriğine ilişkin bir şey söylemesinin mümkün olmadığını belirterek, ‘’Son gelişmeler nedir ne değildir, süreçle ilgili sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi arz ettim’’ dedi.

‘’Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun YARSAV 2. Olağan Genel Kurulu’nda yönetim kurulu listesine girememesinin’’ sorulması üzerine Ergin, ‘’Derneğin kendi iç işidir. Bu konuda ben yorum yapmam. Demokratik sonuca saygı duymak lazım’’ diye konuştu.

17.11.2009


 

Erdoğan: Yargı kararlarına uyulmalı

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Eğer yargının ilgili kurumları ve yetkilileri mahkemelerin vermiş olduğu kararları tanımıyorsa burada yanlış yaklaşım tarzının kime ait olduğunu çok açık, net görüyoruz.

Öncelikle yargının temsilcileri, mensupları bu noktada mahkemelerin vermiş oldukları kararları kendilerinin uymaları gerekir. Bizden her zaman bunlar nasıl bekleniyorsa, kendilerinin de aynı şekilde buna uymaları gerekir’’ dedi.

Erdoğan, Bilkent Otel’de düzenlenen 4. Özürlüler Şurasından ayrılırken basın mensuplarının sorularını cevaladı. ‘’Yargıda telekulak iddiaları var. Bu, çok yoğun bir şekilde tartışıldı. Yargının dinlenmesine tepkiler oluştu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da dinleme olaylarının siyasi olduğunu belirterek, partinizle ilgili inceleme başlattı. Yeni bir kapatma davası gerekçesi olarak görüyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusuna Erdoğan, şu cevabı verdi:

‘’Böyle bir adımın atılıp atılmadığını biliyorum. Bu konuda bana ulaşan herhangi bir şey yok. Ben de sadece sizlerden bu tür şeyleri duyuyorum. Bir defa devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla çalışır. Anayasa’da, yasada belirlenen neyse bu noktada da adımlar atılır. Şu anda yürütmenin atmış olduğu adımlar var. Ve bu atmış olduğu adımlar dikkat edilirse hiçbirisi yasaya aykırı bir adım değildir. Herhangi bir mahkeme kararı olmadan atılmış bir adım söz konusu değildir. Eğer yargının ilgili kurumları ve yetkilileri mahkemelerin vermiş olduğu kararları tanımıyorsa burada yanlış yaklaşım tarzının kime ait olduğunu çok açık, net görüyoruz. Öncelikle yargının temsilcileri, mensupları bu noktada mahkemelerin vermiş oldukları kararlara kendilerinin uymaları gerekir. Bizden her zaman bunlar nasıl bekleniyorsa kendilerinin de aynı şekilde buna uymaları gerekir. Bakınız, şahsımla alakalı işte geçenlerde ortaya çıktı. Beni de hiçbir mahkeme kararı olmadan, farklı yerden, farklı yerlerden, kimlerin olduğu tabii çıkacak ortaya, dinledikleri ortaya çıktı. Ve bununla ilgili olarak kimlerin dinlediği ortaya çıktı, şimdi bununla ilgili yine bir yargı süreci var. Tüm bunlar açık, ortada. Ve yargının mensupları da şimdi bunu itiraf ediyorlar, ‘evet’ diyorlar. ‘Bu ülkede başbakan dinlendi’. Tüm bu gerçekler ortada iken nasıl olur da kalkıp benim partimle ilgili böyle bir yakıştırmayı yaparlar? Bunu çok çirkin bulurum. Partime kimse böyle bir yanlışı, böyle bir yasa dışı bir uygulamayı yakıştırma hakkına sahip değildir.’’

17.11.2009


 

Şenocak: Açılımda din unsuru unutulmasın

Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, hükümetin yürüttüğü “Demokratik Açılım” çalışmalarını desteklediklerini belirterek, yapılacak çalışmalarda din unsurunun gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Şenocak, yaptığı açıklamada, sorunların çözümünde dinin etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti: “Sayın Başbakanımızın 4. Din Şûrâsı’nda da söylediği gibi dinin toplumsal problemleri çözmede oynayabileceği sosyal rolü görmezden gelmek son derece yanlıştır. Ülkemizi gerçek huzura, barışa ve kardeşliğe götürecek adil unsurlardan biri de dindir, din âlimleridir, din görevlileridir. Dolayısıyla din görevlileri kadar halkın içine giren, onlarla birlikte hareket eden, acı ve tatlı hatıralarını paylaşan başka bir kesim yoktur. On yıllardır annelerimizi ağlatan bu sorun, din âlimlerimizin, ilahiyatçıların, fikir insanlarının, kanaat önderlerinin fikir ve görüşlerinden yararlanılarak çözüme kavuşturulabilir.” Şenocak, Sorunun çözümü için dinî eserlerin her dilde basılması gerektiğini belirtti

17.11.2009


 

Eminağaoğlu, YARSAV yönetimine seçilemedi

YARSAV’IN 21. Olağan Genel Kurulu’nda, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu yönetim kurulu listesine seçilemedi.

YARSAV 2. Olağan Genel Kurulu, Türkiye Barolar Birliği Konferans Salonunda yapıldı. Seçimde, YARSAV’ın 13 kişilik yönetim kurulu asil üyeleri ile 5 kişilik denetim kurulu asil üyeleri ve yedek üyelerinin seçimi tamamlandı. Yönetim kurulu asil üyeliği için 15 kişilik çarşaf liste ile seçime gidildi. Delegelerin, çarşaf liste üzerinde iki adayın isimlerinin üzerini çizerek 13 kişiyi belirlemeleri istendi. Yapılan seçimde 441 delege oy kullandı, 3 delegenin oyu geçersiz sayıldı. Ömer Faruk Eminağaoğlu geçerli oyların 195’ini alarak liste dışı kaldı. Listeye sonradan eklenen Aydın Tezcan da 247 oyla liste dışında bırakıldı. YARSAV Yönetim Kurulu üyeleri şu isimlerden oluştu: ‘’Nuh Hüseyin Köse, Remzi Özdemir, Kazım Dağdeviren, Eray Karınca, Gürsel Özkan, Mehmet Ruşen Gültekin, Emine Ülker Tarhan, Leyla Köksal, Fetih Sayın, Muhammet Önder Tekin, Murat Arslan, Ali Rıza Aydın ve Hasan Akgedik.’’ Yönetim kuruluna seçilen üyeler daha sonra toplanarak YARSAV Başkanı ile diğer organların seçimini gerçekleştirecek.

17.11.2009


 

Memur-Sen yarın alanlarda

MEMUR-SEN, talep ve önerilerini yarın, Türkiye’nin bütün alanlarından seslendirecek.

Aynı anda, bütün Türkiye’den hükümete seslenecek olan Memur-Sen, ücretlere ilişkin artış talebinin yanı sıra, toplu sözleşme ve grev hakkı, kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağının kaldırılması, tedavi katılım payları, KEY ödemelerindeki sorunların giderilmesi ve yeni bir yasal düzenleme yapılması çağrısında bulunacak. Eylem süreciyle ilgili bir açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, toplu görüşme sürecinde krizin faturasının kamu çalışanlara kesilmek istendiğini ifade ederek, bunu kabul etmeyerek mücadeleye devam ettiklerini kaydetti. Toplu sözleşme ve grev hakkının öncelikli talepleri olduğunu söyleyen Gündoğdu, diğer malî hakların kazanımı için de demokratik mücadele haklarını kullandıklarını ifade etti. Başbakan’a Mektup göndermeyle başlayan eylemlilik sürecinin ‘hükümete sesleniş’le devam ettiğini hatırlatan Gündoğdu, yarın da kitlesel basın açıklamasıyla taleplerini tekrar yüksek sesle duyuracaklarını söyledi. Ankara’daki eylem, yarın TBMM Çankaya Kapısı’nda yapılacak. Memur-Sen burada, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde görüşmeler sürerken milletvekillerine ve hükümete seslenecek.

17.11.2009


 

Sorunun kaynağı, laiklik ve demokrasi anlayışı

ALEVİ Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız, Kürtler ile Türkler arasında bir sorunun olmadığı gibi, Sünniler ile Aleviler arasında bir dert olmadığını belirterek, “Sorun laiklik ve demokrasi anlayışından kaynaklanıyor” dedi.

Balkız, yaptığı açıklamada, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talep ve arzularını yıllardır, cumhurbaşkanlarına, başbakanlara, meclis başkanlarına, parti başkanlarına anlattıklarını söyledi. Bunlara mahkeme kararları da eklendiğini belirten Balkız, taleplerinin son derece insani, vicdani olduğunu ifade etti. Balkız, ‘’Cemevlerimiz zaten var. Ama bunların yasalarının eksik olması, yasalarda yerinin olmaması büyük bir eksiklik” diye konuştu. Demokratik açılım tanımlamasının daha genel bir tanımlama olduğunu vurgulayan Balkız, Kürt açılımı, Alevi açılımı yerine herkesin yararlanabileceği, demokratik açılım tanımlamasını doğru bulduklarını belirtti. Balkız, sürecin sancılı geçeceğine dikkati çekerek, ‘’Kürt açılımı da sancılı geçecek. Makule davet etmek, insanları aşırılıklardan arınmaya davet etmek, sükunete davet etmek... Bu halı, kilim örer gibi bir şeydir. Sabır ister, cesaret ister, enerji ister, kararlılık ister, ama sanıyorum ki Türkiye o mutlu günlere ulaşacaktır. Bizim ülkemiz buna layıktır’’ diye konuştu. Artık, son derece ihtiyatlı ve temkinli davrandıklarını ifade eden Balkız, “Önceki hükümetlerden önceki cumhurbaşkanlarından, başbakanlardan tecrübeli olduğumuz için AK Parti’den somut adımlar görmek istiyoruz, samimiyetlerini o zaman görmek istiyoruz. Bu bizi çok mutlu edecektir. Onu bekliyor ve diliyoruz’’ dedi.

17.11.2009


 

Köye dönüşler için 18 milyon lira

İçişleri Bakanlığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör sebebiyle köylerini boşaltan ailelerin geri dönmesi için 2010 yılında 18 milyon 671 bin TL harcayacak.

Bakanlık terörden zarar görenlere de 700 milyon TL ödeme yapacak. Başta güvenlik olmak üzere çeşitli sebeplerle köylerinden ayrılan ailelerden geri dönmek isteyenlere yönelik olarak; köylerde yaşamın yeniden başlatılması ve kalıcı hale getirilmesi için tarım, hayvancılık ve el sanatları gibi faaliyetlere destek veriliyor. Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) terör dolayısıyla göçün en yoğun yaşandığı Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illeri olmak üzere toplam 14 ilde uygulanıyor. Projenin bundan sonraki uygulanmasında şehir merkezlerinde yaşamaya devam etmek isteyen vatandaşların şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesine yönelik rehabilitasyon çalışmalarına ağırlık verilmesi planlanıyor. Bu doğrultuda, 2009 yılında proje için tahsis edilen 16 milyon 578 bin TL’lik ödeneğin kullanımında “Proje Esaslı Ödenek Tahsisi” usulü uygulandı. Valilik ve kaymakamlıklarca hazırlanan proje teklifleri değerlendirilerek rehabilitasyon ağırlıklı 34 proje desteklendi. İçişleri Bakanlığı, 2010 yılı bütçesinden çalışmalar için 18 milyon 671 bin TL ödenek ayırdı.

17.11.2009


 

Öğretmenleri idare denetleyecek

MİLLî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yaptığı bir çalışma ile artık okullarda müfettiş denetimleri sona eriyor. Öğretmenlerin denetiminin okul idarecilerine verilmesi yönündeki çalışma ise daha şimdiden tepki aldı.

Türkiye Müfettişler Derneği Başkanı Doğan Ceylan, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), ilköğretim öğretmenlerini denetleme yetkisini müfettişlerden alarak okul idarecilerine verilmesi yönünde çalışma yaptığını açıkladı. Ceylan, MEB’in, İlköğretim Kurumları Standartları çalışmasını başlattığını belirterek, bu çalışmanın amacının kurumlarda iç denetim ve öz değerlendirme yapılmasını sağlamak olduğunu dile getirdi. Sistemde yönetici, öğretmen, çocuk ve veliler kuruma ilişkin değerlendirme yapılacağını aktaran Ceylan, “MEB, bu çalışmanın yanı sıra İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Rehberlik ve Teftiş Yönergesinin değiştirilmesine ilişkin 18-20 Kasım tarihlerinde bir çalıştay yapacaktır. Bu çalıştay da müfettişlerin sadece okul yönetimini denetlemelerini, ilköğretim okulu öğretmen ve personelinin denetiminin okul müdürleri tarafından yapılmasını, rehberlik çalışmalarının ise öğretmenin isteğine bırakılmasını ele alacaktır” dedi. Dernek olarak, öğretmenlerin okul idarecilerince denetimine karşı olduklarını aktaran Ceylan, şu bilgileri verdi: “Öğretmenlerin denetiminin müfettişlerden alınarak okul yöneticilerine verilmesine yönelik düşünceyi son derece yanlış buluyoruz. Bir öğretmenin denetiminin, denetim alanında hiçbir akademik eğitim almamış okul yöneticileri tarafından yapılmasını doğru bulmuyoruz. Biz, mevcut müfettiş sayılarının yetersiz olduğunu, her branştan yeterince müfettiş alınarak branş bazlı denetime geçilmesini ve denetimde uzmanlaştırması gerektiğini düşünürken, bütün branşların denetiminin okul yöneticisine verilmesini bir geriye gidiş olarak değerlendiriyoruz” Okul idarecilerinin kendi bünyesinde öğrencilere verilen bilgi, beceri ve değerlerin hangi düzeyde olacağını bilmesinin de mümkün olmayacağını anlatan Ceylan, “Okuldaki eğitim-öğretim çalışmalarını değerlendiremeyeceğini, bunun sonucunda kurumun geliştirilmesine yönelik öneriler sunmasının mümkün olmayacağını ve denetimin amacına hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Ceylan, rehberlik çalışmasında gönüllülük esas olmasına karşın bunun öğretmenin idaresine bırakılmasının da öğrencilere verilecek eğitimde amacına ulaşmayacağını belirterek, şu çağrıda bulundu: “İlköğretim kurumlarında öğretmen ve personelin denetiminin müdür tarafından yapılmasına, kurumun iç denetiminin ise yönetici, öğretmen, veli ve öğrenci tarafından yapılmasına yönelik çalışmaların ilköğretim müfettişlerini tamamen etkisizleştireceği ve sistem içindeki rollerinin bitirileceği açıktır. Denetimin uzmanlık gerektiren bir iş olduğu, öğretmen denetiminin bu alanda eğitim almamış okul müdürleri tarafından yapılmasının eğitim sistemine katkı sağlamaktan çok zarar vereceği unutulmamalıdır.”

17.11.2009


 

Metrobüs zammIna protesto

Metrobüs ücretlerine yapılan ve dünden itibaren geçerli olan yüzde 33’lük zam, bir grup tarafından protesto edildi.

Avcılar Metrobüs durağında açıklama yapan eylemciler, fahiş zammın derhal geri çekilmesini istedi. İstanbul’da metrobüs ücretlerinin 1,5 TL’den 2 TL’ye çıkması EMEK Partisi’ne mensup bir grup tarafından protesto edildi. Avcılar Metrobüs durağı üst geçidinde toplanan yaklaşık 20 kişi, açıklamayı geçit üzerinde yapmak istedi. Polis sabah saatleri olması nedeniyle üst geçidin çok kalabalık olduğunu ve eylemin burada yapılmasının vatandaşları mağdur edeceğini söyledi. Eylemciler polisin geçit üzerinde açıklama yapmalarına izin vermemesi üzerine aşağı indi. “Zamların freni patladı”, “Ulaşıma değil işçiye emekliye zam” yazılı dövizler taşıyan eylemciler, “Metrobüs zamları geri alınsın”, “AKP elini cebimden çek” şeklinde sloganlar attı. Grup adına yapılan basın açıklamasında metrobüse yapılan yüzde 33’lük zammın halkı biraz daha yoksullaştıracağı savunuldu. Açıklamada, elektrik, su ve doğalgaz faturalarının ikiye katlandığı bir dönemde ulaşıma yapılan zammın işçi ve emekçilerin hayatını daha çekilmez bir hale getireceği belirtildi. Metrobüs zammının derhal geri alınması istenen açıklamada, ayrıca metrobüsün belli saatlerde ücretsiz olması istendi. Açıklamanın ardından grup sloganlar eşliğinde olaysız bir şekilde dağıldı. Bu arada vatandaşlar da metrobüse yapılan zamma tepki gösterdi. Kimi “Biz buna da alışırız” diyerek tepkisini ortaya koyarken, kimisi de “Emekliye işçiye ne kadar zam verdiler ki metrobüse bu kadar zam yapıyorlar” şeklinde konuştu. İ

17.11.2009


 

Diyanet: Kadına şiddet günah

Dİyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun, ulusal farkındalık kampanyası kapsamındaki, ‘’kadına karşı şiddetin suç ve günah olduğu’’ yönündeki açıklamaları, Avrupa Konseyinin son faaliyet raporunda yer aldı.

Avrupa Konseyi, ‘’aile içi şiddeti de içeren kadına yönelik şiddeti önleme’’ konusundaki son faaliyet raporunu yayımladı. Raporda, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun kadına karşı şiddetle mücadele için yapılan ulusal farkındalık kampanyası kapsamında hazırlanan spot filmde, ‘’Kadına karşı her türlü şiddet yasalarımızda suç, dinimizde günahtır. Ne suç işleyin ne de günaha girin. Kadına karşı şiddete hayır’’ yönündeki sözlerine yer verildi. Bardakoğlu, raporda, ‘’ülkenin en yüksek dini otoritesi’’ olarak nitelendirildi ve kadına karşı şiddetin, günah ve suç olduğunu ifade eden kınayıcı açıklama yapmasının, Türk toplumu için önemi vurgulandı.

17.11.2009


 

Mevsimlik işçilerin çocuklarına eğitim desteği

Kahramanmaraş Tarım Doğa Çevre ve Kültür Derneği (TADOÇEK) ve İl Tarım Müdürlüğünce kırmızı biber tarlasında çalışan mevsimlik işçilerin çocuklarına yönelik ‘’Acı Biberin Tatlı Çocukları’’ adlı proje hazırlandı.

Proje sorumlusu ve TADOÇEK üyesi Dr. Ömer Süha Uslu, AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında hazırladıkları projenin, kabul edilmesi durumunda örnek bir proje olacağını söyledi. Projenin bütçesinin 102 bin avro olduğunu ve 10 aylık süreyi kapsayacağını bildiren Uslu, şu bilgileri verdi: ‘’Bu çerçevede, başta geçici olarak çalışan tarım işçilerinin çocukları olmak üzere tüm eğitim seviyelerindeki kayıt oranlarının artırılması ve bu konuda ebeveynlerin bilincinin artırılmasına odaklanan proje, kabul edildiği takdirde örnek bir çalışma olacaktır.”

17.11.2009


 

6 yılda 3 bin 363 vakıf eseri restore edildi

Restorasyon seferberliği ile son 6 yılda 3 bin 363 vakıf eserini ayağa kaldıran Vakıflar Genel Müdürlüğü, aynı dönemde gelirini de 15 katına çıkardı.

Vakıflar GenelMüdürlüğü, 2003 yılından bugüne kadar 3 bin 363 vakıf eserinin restorasyonunu yaptı. Eser restorasyonları için devlet bütçesinden destek almayan Genel Müdürlük, vakıfların akarlarından elde ettiği gelirle hayır hizmetlerini yerine getiriyor. Gelirini 15 katınakatlayanmüdürlük devletten de destek almayan tek kuruluş.

17.11.2009


 

HİCAZ DEMİRYOLU YENİDEN CANLANIYOR

Türkiye ile Suriye arasında yolcu ve yük taşımacılığında yararlanılacak Gaziantep-Çobanbey demir yolunda seferlerin başlaması için gün sayılıyor.

Bu hattın devreye girmesiyle birlikte tarihi Hicaz Demiryolu’nun yeniden canlacağı ifade ediliyor. TCDD 6. Bölge Müdür Yardımcısı Mustafa Çopur, yaptığı açıklamada, Çobanbey tren hattının 1983 yılından beri işletmeye kapalı olduğunu hatırlatarak, ‘’Bu hat, Türkiye ile Suriye arasında 3. demir yolu sınırını oluşturmak üzere açılıyor’’ dedi. Çobanbey-Gaziantep hattını yenilediklerini, eski istasyon binasının da restore edildiğini belirten Çopur, şunları kaydetti:’’Arkasından da devamı olarak Karkamış-Nizip-Gaziantep güzergahını yenilemeye başladık. Yenilenen bu 91 kilometrelik demir yolunun 20 kilometresi kaldı. Bunu da ayın 21’inde bitirmeyi planlıyoruz. Bu arada, yenileme çalışmalarını yerinde görmek için 18 Kasımda Suriye devlet demir yolu ve Türkiye devlet demir yolu yetkililerinden oluşan heyet, Halep’ten tren seferi yapacak. Heyet, Çobanbey’den sonra Nizip üzerinden Gaziantep’e gelecek. Bu yenilenen demir yolunu yerinde inceleme gezisi olacak. Aralık ayında da bu kapının önce yolcu tren trafiğine açılması planlanıyor. Bunun öncesinde eksiklikleri görme, yapılanları yerinde tetkik etme fırsatı olacak.’’ Mustafa Çopur, Çobanbey sınır kapısının devreye girmesinden sonra Gaziantep ile Halep arasında minimum seviyeye düşen taşıma maliyetleri sayesinde çok daha büyük bir ticari potansiyelin ortaya çıkacağını ifade etti.

Türkiye sınırları içinde bulunan Çobanbey-Karkamış-Nizip-Gaziantep güzergahının 145 kilometre olduğunu bildiren TCDD 6. Bölge Müdür Yardımcısı Çopur, şunları söyledi: ‘’Yeni bir güzergah çalışmamız var. O işin proje kısmını, güzergah tespitini ihale ettik. Firma bu konuda çalışıyor. Tahmini güzergah, bizim Mustafa Yavuz İstasyonu’ndan Çobanbey’e gidiyor, böylece 145 kilometrelik mevcut Çobanbey-Gaziantep güzergahı 53 kilometre olacak. Şu anda bunun çalışmaları yapılıyor. Bakanlığımız bu proje üzerinde çok ısrarlı, çok yakın bir tarihte bunu da hayata geçirmeyi planlıyorlar. Bizim altyapı, yol genişlikleri, güzergah genişlikleri, hızlı trene uyumlu olabilecek şekilde yapılıyor.’’

Böylece Gaziantep-Halep arasının 1 saat süreceğini, gümrük işlemlerinin de kolaylaşacağını belirten Çopur, Çobanbey-Karkamış arası düz bir alan olduğu için trenlerin 120 kilometre hız yapılabileceği kesimler bulunduğunu ifadeetti.

17.11.2009


 

Uçuruma yuvarlananan araç aileye mezar oldu

ANTALYA’NIN Alanya ilçesi Kuşyuvası Erikderesi mevkisinde, yaklaşık 300 metre derinliğindeki uçuruma yuvarlanan araçta bulunan 7 kişinin cesetleri çıkarıldı.

Önceki gün akşam saatlerinde meydana gelen trafik kazasında, Erikderesi mevkisinde uçuruma yuvarlanan ve içinde 7 kişinin bulunduğu bildirilen aracın ve içindekilerin çıkarılması için saat 06.00’da bölgeye gelen jandarma ve AKUT ekibinden 40 kişi ile köylüler, yağış ve sisin geçmesinin ardından saat 07.30’da çalışmaya başladılar. AKUT ekibi, aracın bulunduğu bölgeye halatlar sarkıtırken, köylüler araca ulaştılar. Eyüp Güller, (50) eşi Perihan Güller (45), kardeşi Murat Güller (46), kardeşinin eşi İrebiye Güller (45), babası Hasan Güller (75), kızı Ayşegül Güller’in (8) cesetlerini aracın içinden çıkardılar. Araçta bulunmadığı bildirilen 7 yaşındaki Hümeyra Güller’in (7) cesedi ise araçtan 100 metre uzaklıkta bulundu. Meydana gelen trafik kazasında, hayatını kaybeden ailenin Çayarası Yaylası’ndaki evlerinden Alanya’nın Yaylakonak köyündeki evlerine dönmek üzere yola çıktıkları ööğrenildi. Kaza önceki gün meydana gelmesine rağmen arazinin sarp ve havanın sisli olması nedeniyle araç ve içindekiler çıkarılamamış, çalışmalar sabaha bırakılmıştı.

Bu arada Antalya’nın Akseki ilçesinde, kamyonun yaklaşık 70 metrelik uçurumdan yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada, üç kişi yaralandı. alınan bilgiye göre, Şamil Uzun yönetimindeki 42 EM 983 plakalı kamyon, Akseki-Seydişehir karayolu Kumluboğaz mevkisinde havanın yağışlı olması ve yolun kayganlaşması nedeniyle yaklaşık 70 metrelik uçuruma yuvarlandı. Kazada araç sürücüsü Şamil Uzun ve kardeşi Kemal Uzun hafif yaralanarak Akseki Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Diğer kardeş Kamil Uzun (44) ise Seydişehir Devlet Hastanesine götürüldü.

17.11.2009


 

Karadeniz’de üretilen kivinin hasadı başladı

DOĞU Karadeniz’in ana tarım ürünleri olan fındık ve çaydan sonra tarımı benimsenen ve yöre insanına önemli miktarlarda gelir sağlamaya başlayan kivinin hasadına başlandı.

Giresun Tarım İl Müdürü Muhammet Hakyemez, yaptığı açıklamada, yaklaşık 17 yıl önce tarımına başlanan kivinin, yörenin iklimini sevdiğini, buna bağlı olarak kivi tarımının geliştiğini belirtti. Kivinin üreticilere fındık ve çayın yanı sıra önemli miktarlarda ek gelir sağlamaya başladığını ifade eden Hakyemez, ‘’Anavatanı Yeni Zelanda olan kivi, uygun ikliminden dolayı yöremizi çok sevdi. Kivi tarımı Karadeniz sahillerindeki illerde yaygın olarak yapılmaya başlandı. Bununla birlikte kivi, şimdi yörenin önemli tarım ürünü haline geldi. Birim alanda fındık ve çaya oranla daha fazla gelir sağlaması üzerine yöre halkı kivi yetiştiriciliğini benimsedi’’ dedi. Hakyemez, Doğu Karadeniz insanını fındık ve belirli aralıklarla yapılan çay hasadından sonra şimdi de kivi hasadı heyecanı sardığını anlatarak, ‘’Her yıl yöre ekonomisine katkısını artırarak sürdüren kivi, bunu ek gelir kapısı olarak yapan vatandaşımıza katkı sağlamaya başladı. Giresun’da bundan iki yıl önce 2 bin 162 dekar olan kivi üretim alanı, bu yıl 4 bin dekarı aştı. Bu rakam her yıl yüzde 10’ları aşan bir oranda artmaktadır’’ diye konuştu.

Giresun’da merkez ilçeyle birlikte Yağlıdere, Dereli, Keşap, Eynesil, Bulancak, Piraziz, Espiye, Görele, Güce, Doğankent, Tirebolu ve Çanakçı ilçelerinde kivi tarımının yapıldığını anımsatan Hakyemez, yörede bu yıl 4 bin ton dolayında kivi üretiminin gerçekleşmesini beklediklerini söyledi. Hakyemez, yeni ürün kivi hasadına 15 Kasım itibariyle başlandı. Hasadının yaklaşık 3 hafta sürmesi bekleniyor.

17.11.2009


 

Bilge Köyü sakinleri Kırklareli’ne taşınıyor

MARDİN’İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 4 Mayısta 7’si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü, 10 kişinin yaralandığı olaya karışanların yakınları, Kırklareli’nde lüks konutlara yerleştirilecek.

Kasım ayının sonlarına doğru Kırklareli’ne getirilecek 50 çocuk, 20 kadın, 3 erkek ile 60 yaşındaki yatalak bir kişi için Kırklareli’nde İstasyon Mahallesi 9. Yurt Sokak’ta Tutkunlar Toplu Konutlarında valilik tarafından satın alınan 32 daire, döşendi. Çocuklar için çeşitli oyuncaklar, pastel boyaları ve boyama kitaplarının dahi düşünüldüğü 90 ve 150 metre karelik dairelerde, A sınıfı buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makineleri, ütü gibi ev aletlerinin yanı sıra yatak odası, çocuk odası, oturma odası takımları, televizyon, halılar, sandalye, masa, sehpalar bulunuyor. Mutfağında bir ailenin her türlü ihtiyacını karşılayacak malzemenin bulunduğu daireler, kalorifer sistemi ile ısıtılacak. İstanbul Gaziosmanpaşa ile Adana Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan Kırklareli’ne atanan Kürtçe bilen 2 uzman, yardımcı olmak için ailelerin gelmesini bekliyor.

17.11.2009


 

Komşunu kolla projesi start aldı

ALANYA’DA Emniyet Müdürlüğü, komşuluk ilişkilerini geliştirmek amacıyla ‘Komşunu Kolla’ projesi hazırladı. www.bizimantalya.com’un haberine göre Alanya Emniyeti, proje kapsamında yaklaşık 2 bin broşür bastırdı.

Broşürlerde komşuluk ilişkilerinin önemi, komşuların ilişki içerisinde olmasının suçluların yakalanması ve suç unsurlarının önüne geçilmesinde sağlayacağı yararlar anlatılıyor. Alanya İlçe Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan, suçluların yakalanması ve suç unsurlarının engellenmesinde komşuluk ilişkilerinin büyük önem taşıdığını söyledi. Son yıllarda özellikle apartman dairelerinde oturan vatandaşların birbirleri ile ilişkilerinin yok denecek kadar az olduğuna işaret eden Çalışkan, hazırlamış oldukları ‘Komşunu Kolla’ projesi sayesinde apartman sakinlerinin ilişkilerini geliştireceklerini kaydetti. Projenin 155 Polis İmdat ve 156 Jandarma İhbar hatlarına ihbar bilincini artıracağına inanan Çalışkan, hazırlanan projelerin önemine dikkat çekti. Alanya polisi, broşürlerin dağıtımına suç oranının fazla olduğu bölgelerden başlayacak. Broşürlerin bir kısmı ise polis bölgesinde yer alan apartman girişlerine asılacak. Alanya Emniyeti proje sayesinde 30 bin kişiyi bilinçlendirmeyi hedefliyor.

17.11.2009


 

80 yıllık santral satışa çıkarıldı

KAYSERİ’NİN Bünyan ilçesinde, 1929 yılında Alman ve Çek mühendisler tarafından kurulan Türkiye’nin çalışır durumdaki en eski hidroelektrik santrali, özelleştirme kapsamında satışa çıkarıldı.

Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş, kuruluş temelini de oluşturan santrali satın alarak müzeye dönüştürmek istiyor. Derlenen bilgilere göre, Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş tarafından Kayseri merkez, Bünyan ilçesi ve Talas bölgesinin enerji ihtiyacını karşılamak üzere yapımına 1926 yılında başlanan Bünyan Hidroelekrik Santrali’nin, 320’şer kilovat gücündeki 1. ve 2. üniteleri 1929 yılında tamamlanarak üretime başladı. ‘’Skoda’’ firması tarafından Alman ve Çek mühendislerce kurulan santralin, 720 kilovatlık üçüncü ünitesi ise 1945 yılında faaliyete geçti. Enerji üretiminde kullandığı suyu, ilçenin güney batısında, 4 kilometre uzaklıktaki Pınarbaşı kaynağından alan santral, yaz aylarında üretim kapasitesi düşmesine rağmen yılda 5 milyon kilovatsaat elektrik üretiyor. Santralin giriş kapısına kurulduğu dönemde asılan ‘’Dikkat ali tevettür (alette yüksek gerilim) ölüm tehlikesi vardır’’ yazılı uyarı levhası da orijinal haliyle korunuyor. Bugüne dek Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş tarafından işletilen ve Skoda marka 3 tribün, 3 dinamo ve voltaj panelleri orijinalliği bozulmadan korunan santral, Şubat ayında Elektrik Üretim A.Ş’ye (EÜAŞ) devredildi.

17.11.2009


 

Yaban domuzu sürüsü kazaya sebep oldu

SİVAS’TA gece saatlerinde kara yoluna çıkan yaban domuzu sürüsüne çarpan 3 araçtan biri devrildi. Kazada, devrilen araçta bulunan bir kişi yaralandı, 5 yaban domuzu telef oldu.

Alınan bilgiye göre, Sivas-Ankara kara yolunun 31. kilometresinde Haliminhanı mevkisi yakınlarında gece saatlerinde aniden yola çıkan yaban domuzu sürüsü 3 ayrı aracın karıştığı trafik kazasına neden oldu. Sivas yönüne giden Recep Arslan yönetimindeki 02 J 6173 plakalı minibüs ile sürücüsü ve plakası öğrenilemeyen bir otomobil, gece karanlığında yola aniden çıkan yaban domuzlarından bazılarına çarptı. Yıldızeli yönüne giden Hüseyin Kunduz’un kullandığı 58 FU 859 plakalı otomobil de karanlık nedeniyle sürüyü fark edemeyerek yaban domuzlarına çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otomobil, devrildi. Kazada, otomobilde bulunan Sebahattin Akkuş (47) yaralandı. Devrilen otomobilin sürücüsü Hüseyin Kunduz ile diğer araçların sürücüleri ve yolcular kazadan yara almadan kurtuldu. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırılan Akkuş, genel cerrahi servisinde tedavi altına alındı. Akkuş’un sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Kazada, araçlarda maddi hasar oluşurken, 5 yaban domuzu da telef oldu.

17.11.2009


 

Niğde’de huzur 51 operasyonları sürüyor

NİĞDE’DE Huzur 51 adı verilen operasyonlar sürdürülüyor. Niğde Emniyet Müdürlüğünce merkez ve ilçelerde gerçekleştirilen, 235 polisin görev aldığı asayiş uygulaması kapsamında bin 14 kişinin kimlik bilgileri kontrol edildi.

Umuma açık yerlerde yapılan kontrollerde bir iş yerine Kılık Kıyafet Kanunu’na muhalefetten para cezası kesildi. Bir iş yerinde sigara içildiği gerekçesiyle yasal işlem yapıldı. Kapalı alanda sigara içen 4 kişiye de para cezası kesildi. 237 aracın kontrol edildiği uygulamada, 9 araç trafikten men edildi. 12 araç sürücüsüne 2 bin 138 lira ceza verildi.

17.11.2009


 

Orman işçisi, ağaç keserken ağır yaralandı

BURSA’NIN İnegöl ilçesinde bir orman işçisi, ağaç keserken ağır yaralandı.İnegöl Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı Hayriye köyündeki ormanlık alanda çalışan İsmail Derin (42), ağaç keserken kullandığı demir kamanın yüzüne çarpması sonucu yaralandı.

İsmail Derin, 112 Acil Servis ekiplerince İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı. Buradaki müdahalenin ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen Derin’in sağlık durumunun ağır olduğu öğrenildi.

17.11.2009


 

Karataş’ta SİT alanında kaçak kazı

ADANA’NIN Karataş ilçesinde sit alanında kaçak kazı yapıldığı belirlendi.

Birinci derece sit alanı ilan edilen Fener mevkisinde iş makinesi bulunduğunu gören vatandaşlar polise haber verdi. Ekipler, olay yerinde yaptıkları incelemede, boş arazinin iki yerinde çeşitli derinliklerde çukur tespit etti. Araştırma sonucu, kazı yapılan yerin yaklaşık 200 metre uzağında paletli kazı makinesi buldu. Kazıyı yapanların kimliğinin belirlenmesine çalışıldığı, iş makinesine el konulduğu bildirildi.

17.11.2009


 

Tarihî çeşmeler canlandırılacak

MANİSA’NIN Kula ilçesinin tarihi zenginlikleri arasında yer alan 13 tarihi çukur çeşmenin 12’sinin üzerinin beton dökülerek kapatılması, ilçe sakinlerinin tepkisine neden oldu.

Kula’nın tarihiyle ilgili çeşitli kitapları bulunan araştırmacı-yazar Hüseyin Şahin, yaptığı açıklamada, toprak seviyesinden 3-7 metre aşağıda inşa edildiği için çukur çeşme olarak bilinen tarihi çeşmelerin suyunun 1970’li yıllarda kesildiğini, 15 yıl önce de belediye tarafından ilçedeki 13 tarihi çeşmeden 12’sinin üzerinin moloz ve beton dökülerek kapatıldığını söyledi. İlçenin köklü bir tarihi olduğunu, bu tarihi dokunun bugüne kadar yapısını koruduğunu ifade eden Şahin, şöyle konuştu:’’Çeşmelerde bir insanın geçebileceği boyda tüneller ile su künkleri birbirine bağlantılıydı. Çeşmelerin su yolları 15 yıl önce bozuldu ve belediye tarafından çöplerle, molozlarla doldurulup betonla kapatıldı. Bu, tarihe yapılan büyük bir yanlıştır. Atalarımızdan bize miras kalan tarihi eserleri koruyamazsak gelecek nesillere beton yığınları mı bırakacağız? Tarihimizin izlerinin silinmesine göz yumamayız. Belediye en kısa zamanda bu konuda üzerine düşeni yapmalı.’’ Kula Belediye Başkanı Selim Aşkın da çeşmelerin eski haline getirilmesi ve gün yüzüne çıkarılması için çalışmalara başladıklarını belirtti.

17.11.2009


 

KKTC sanal ortamda

Proje Yönetmeni İmdat Demir, yaptığı açıklamada, projeyle KKTC’yi tüm tarihi ve doğal mekânları ‘’Virtual Reality (VR) Panoramik Fotoğraf Teknolojisi’’ ile internet ortamına aktararak, sanal turist erişiminin de sağlanacağını söyledi.

Projenin ilk ayağında bin 400 yıllık Girne Kalesi ile Kıbrıs Barış Harekatı Deniz Şehitleri Anıtı’nın sanal ziyarete açıldığını bildiren Demir, projenin temel hedefinin KKTC’deki ‘’Türk kültür varlığını tarih ve coğrafi mekânlar üzerinden belgeleyerek uyandırmak’’ ve ‘’Türk kültürü içinde kendine özgü aidiyeti imaj olarak güçlendirmek’’ olduğunu belirtti. KKTC’ye odaklanmayı özellikle çok önemsediklerini ifade eden Demir, şunları kaydetti: ‘’Çünkü, KKTC üzerinde yürütülen aidiyet ve egemenlik tartışmalarını yürüten uluslararası tarafların, Ada’daki Türk kültür varlığını kendi siyasal beklentileriyle oluşmuş kodları içinde eritme çabalarını boşa çıkarmayı ve bunu bütün dünya kamuoyuna göstermeyi hedefliyoruz. Özellikle genç kuşaklar üzerinde bu anlamda tarih bilincinin üretilmesinde, kültür sanatın ve bilişim teknolojilerinin rolünü eğlendirerek göstereceğiz. KKTC’yi uluslararası kamuoyunda rekabet edebilir ölçekte güçlendirerek Türk varlığını işaretleyen tüm unsurların imajını öne çıkarmış olacağız. 360 Derece KKTC Projesi’nin diğer bileşenleri ise çalışılmaya devam ediliyor. Ada’daki tüm kültür, tarih ve doğal varlığı hem havadan hem de yerden 3 boyutlu görüntülenerek sanal ortama taşınacak.’’ Türkiye’nin tanıtımı için projeler yapan ‘’www.306tr.com multi-medya grubu’’ Türkiye’de bulunan tarih mirasını ve çeşitli medeniyetlerin izlerini modern iletişim ve teknolojinin imkânlarından yararlanarak dünya kamuoyu gündemine taşıyor. Grup, Ayasofya Müzesi, Çanakkale Şehitliği, Zeugma Müzesi, Mardin Süryani Kadim Kırklar Kilisesi, Kapadokya, Kudüs, Mescid-i Aksa, Mardin Zinciriye Medresesi, Şanlıurfa Balıklı Göl, Kapadokya ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesini de aynı yöntemle sanal ortama taşımıştı. Grubun, aynı yöntemle ‘’Adriyatik’ten Çin’e’’ kadar çok sayıda ‘’dünya harikası’’nı sanal ortama taşımak için çalışma yürüttüğü bildirildi.

17.11.2009


 

Kolezyum yeşile büründü

Roma’dakİ ünlü kolezyum, dünyada açlık sorununa dikkat çekmek amacıyla dün akşam yeşil ışıklandırıldı. Işıklandırma 24 saat devam etti. “ActionAid” adlı sivil toplum örgütünün sözcüsü, tarihi arenanın “her insanın beslenme hakkına dikkati çekmek” için böyle bir eylem düzenlendiklerini bildirdi.

Sözcü, “Dünya gıda güvenliği zirvesinin arifesinde, örgütümüzün üyeleri, ümidin timsali sayılan yeşil ışıklarla aydınlatılan kolezyumun önünde ve örgütümüzün sesini duyurabildiği 40 kadar ülkede mum yakacak” dedi.

17.11.2009


 

ARAPÇA İNTERNET ADRESLERİ GELİYOR

MIsIr Enformasyon Teknolojisi Bakanı Tarık Kamil, ilk Arapça internet domaini için başvuru yapacaklarını açıkladı.

Şarm el Şeyh’te düzenlenen ve Birleşmiş Milletlerin sponsorluğunda gerçekleşen İnternet Yönetimi Forumu’nda yaptığı açıklamada Kamil, alacakları ilk domainin ‘Masr-Mısır’ olacağını belirtti. Yeni adımla daha fazla kişinin internete ulaşmasının sağlanacağı belirtiliyor. Böylece Mısır, Arapça domain alan ilk Arap ülkesi olacak. Toplantıya Yahoo’nun kurucularından Tim Berners-Lee ile birlikte katılan şirketin yöneticilerinden Jerry Yang, her ne kadar 300 milyonluk Arap dünyasında internet kullanıcısı sayısı dünyanın yüzde 1’ini teşkil etse de, Latin alfabesi dışındaki dillere sağlanan bu kolaylıklarla kullanıcı sayısını artırmayı düşündüklerini ifade etti. Halen dünya nüfusunun yüzde 75’inin internetten uzak olduğunu tahmin ediliyor.

17.11.2009


 

55 kiloluk balkabağı üretildi

Antalya’nIn Korkuteli ilçesinde 55 kilogram ağırlığında bal kabağı yetiştirildi. Korkuteli’ne bağlı Yelten beldesinde hayvancılık yapan Adem Bozova, yaptığı açıklamada, hayvan almak amacıyla gittiği Çanakkale’de yediği kabak tatlısını çok beğendiğini ve kabak çekirdeklerinden istediğini söyledi.

Çanakkale’den aldığı 54 adet kabak çekirdeğini, bir dönümlük yonca tarlasına ektiğini belirten Bozova, yetiştirdiği bal kabakların 8 ile 55 kilogram ağırlığına ulaştığını bildirdi. Bozova, ‘’Bu yıl ilk kez diktiğim 54 bal kabağından biri 55, bir başkası ise 48 kilograma ulaştı’’ dedi. Kabaklarını çalınmaması için saman yığınının içinde sakladığını vurgulayan Bozova, lokantaların talep etmesi durumunda ilk hasadından para kazanacağını kaydetti. Yetiştirdiği kabaklardan tohum da yapan Bozova, yeni üretim sezonunda daha çok bal kabağı üretmeyi hedeflediğini kaydetti. S.S. Yelten Sulama Kooperatifi Başkanı Hüseyin Simav da Korkuteli’nin verimli topraklara sahip olduğunu belirterek, ‘’Beldemiz süt hayvancılığı kadar su olduğu sürece verimli topraklara sahip. Suyu gören bal kabağı fidanları büyüyerek 55 kilograma ulaştı. Beldemizde ilk kez bu kadar ağır bir bal kabağı yetiştirildi’’ dedi.

17.11.2009


 

Belçika hükümetinden kurban kesim kılavuzu

Belçİka’da Flaman hükümeti ilk kez, kurban kesimiyle ilgili bir kılavuz yayınladı.

Flaman Hükümeti’nin İdari İç İşlerden Sorumlu Bakanı Geert Bourgeois’in yayınlanan kılavuzun amacı, kurban kesimlerini organize etmek isteyen ilçeleri ve Müslüman toplumunu konuyla ilgili en iyi şekilde bilgilendirmek. Kılavuzda Kurban Bayramı’yla ilgili genel bilgilerin yanı sıra İslâmî kurallara ve kanunî düzenlemelere de yer verildi. Bakan Bourgeois, resmi bildirisinde bu uygulamadaki amacın Müslüman toplumunun Kurban Bayramı’nı sevinçle ve kanunlara uygun bir şekilde kutlayabilmesi olduğunu vurguladı.

17.11.2009


 

Güvercin merakı masraf kapısı

Tekstİlcİ iş adamı Vedat Azizoğlu’nun, çok sevdiği güvercinler için son 1,5 yıl içinde yem giderleri hariç 318 bin lira harcadığı bildirildi

Alınan bilgiye göre, ‘’Güvercin Olimpiyatı’’ olarak nitelendirilen 2009 Türkiye Güvercin Festivali, Bursa’da hafta sonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. Yaklaşık bin güvercinseverin 1500’e yakın güverciniyle katıldığı festivalde 45 kategoride şampiyon belirlenirken, yarışmada, özellikle geçen yılların birincileri olan kuşlara, on binlerce lira olan fiyatlarıyla ilgi odağı haline geldi. Festivale İstanbul’dan katılan tekstilci iş adamı Vedat Azizoğlu, yaptığı açıklamada, çocukluğundan bu yana güvercin beslediğini belirterek, güvercinlere ayrı bir merak duyduğunu söyledi. Özellikle son yıllarda bu merakının kendisine biraz pahalıya mal olduğunu ifade eden Azizoğlu, şöyle devam etti: ‘’Son 1,5 yıl içinde, birçok güvercin aldım. Farklı cinslerde güvercinim olmasını istediğim için biraz fazla para harcadım. Bu yüzden 1,5 yıl içinde güvercinler için 318 bin lira harcadım. Buna, güvercinlerin yemi, kafesi, sağlık giderleri gibi bakım masrafları da dahil değil. Sadece satın almak için harcadığım para bu kadar. Giderleri de katarsak harcamalarım daha da artmış olacak. Benim gibi birçok iş adamı daha büyük paralar harcayabiliyor. Mesela bir arkadaşımız, bir ay içinde 300 bin lira harcadı.’’ Azizoğlu, son aldığım güvercine 40 bin lira verdiğini kaydederek, festivale katılan güvercinseverlerin, bu güvercine büyük ilgi gösterdiğini dile getirdi.

17.11.2009


 

Bu restoran israfı cezalandırıyor

New York’ta bir Japon restoranı israfın önüne geçmek için bir ceza sistemi geliştirdi.

Restoran tabağındaki yemeği bitirmeyen müşterilerinden fazladan para alıyor. Ismarlanan tabaktan sadece birkaç çatal alıp, gerisini bırakmak çok sık görülen bir şey. Hem nakit, hem de korkunç bir yemek israfı. New York’ta bir Japon restoranı, bu sorunu çözmeyi başarmış. Eğer ısmarladığınız yemeği bitirmezseniz, o tabak için yüzde 30 fazla para istiyorlar. Manhattan’da bulunan Hayashi Ya‘da, açık büfe yemeğin fiyatı kişi başı 26.95 dolar. Eğer bitiremediğiniz bir tabak görürlerse, fazladan 8 dolar daha alıyorlar. İşin ilginç tarafı; restoran bu politikayı 2 senedir sürdürüyormuş ve şimdiye kadar hiçbir şikayetle karşılaşmamış. Yemek israfının en yüksek seviyede olduğu New York şehri için çok yapıcı bir önlem. Associated Press‘in hazırladığı rapora göre, ABD’deki besinlerin yaklaşık yüzde 30’u çöpe gidiyor ve bunun faturası senede tam 48 milyar dolar.

17.11.2009


 

Depremler Rusya’yı büyüttü

Rusya’nIn uzak doğusunda sıkılıkla yaşanan depremler ülke topraklarının genişlemesine neden oluyor. 17 milyon kilometre kare toprakları ile dünyanın en büyük ülkesi olan Rusya, son üç yılda yaşanan depremler sebebi ile topraklarını 4,5 kilometrekare daha genişletti.

Rusya Deniz Jeoloji Enstitüsü Direktörü Boris Lenin, İnterfaks haber ajansına yaptığı açıklamada, “Nevelsk bölgesinde yaşanan depremler bölgenin deniz seviyesinden yükselmesine sebep oldu. Tatar Boğazı’nda kuruyan alanda yaklaşık 3 kilometrekarelik bir alan oluştu.” dedi. Kuril adalarının ortasında yer alan Matua adasından bulunan volkanın patlaması nedeni ile de 11 ayrı depremin oluştuğunu kaydeden Lenin, burada da karaların yükseldiğini ve 1,5 kilometrekarelik bir alanın kazanıldığını söyledi. Böylece dünyanın dokuzda biri büyüklüğünde bir toprağa sahip olan Rusya’nın 17 milyon 75 bin 400 kilometrekare olan toprakları, 4,5 kilometrekare daha genişlemiş oldu.

17.11.2009


 

Japonya’da, intihara karşı ışıklı mücadele

Japonya’nIn Tokyo şehrinde demir yollarında meydana gelen çok sayıda intiharın ardından, insanlar üzerinde yatıştırıcı etkisi bulunan mavi LED ışıklarının kullanılacağı açıklandı.

Işık Yayan Diyot ismini taşıyan ışık ile günlük 8 milyon yolcunun mavi ışıklarla sakinleştirilmesi, yöntemin 29 istasyonda heyecanlı ve tedirgin kişiler üzerinde kullanılması planlanıyor. Geçen yıl 2 bin kişinin trenin önüne atlayarak intihar ettiği Tokyo’da intiharları azaltmak için başlatılan proje için, yaklaşık 15 milyon yen (25 bin TL) harcanarak özel LED ışıklarının satın alınacağı belirtildi. Japonya’nın Fukuyama Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Shinji Hira, projenin iyi sonuçlar doğuracağını ve özel LED mavi ışıklarının insanların intiharlarını durduracağını savundu. Öte yandan bazı profesörlerin desteklemediği proje için demir yolları sözcüsü Osamu Okawa, “İnsanların hayatlarını kurtarmak için bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyorum. Bu sebeple bizler insanların hayatlarını kurtarmayı deniyoruz” açıklamasını yaptı.

17.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.