02 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Katsayı zulmü kaybettirdi

TEKNİK Eğitim Vakfı (TEKEV) Kayseri Şube Başkanı Cafer Beydilli, Danıştay’ın katsayı uygulaması ile ilgili aldığı karara tepki göstererek, “Ülke 10 yıllık katsayı zulmüyle çok şeyler kaybetmiştir.” dedi.

Katsayı hakkında çıkan kararın ardından Türkiye’deki eğitimin yazboz tahtasına döndüğünü ifade eden TEKEV Kayseri Şube Başkanı Cafer Beydilli, Danıştay 8. Dairesi’nin YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasına anlam veremediklerini söyledi. Beydilli, “Daha önce YÖK’ün katsayı uygulaması ile ilgili şikâyetlere; ‘Bu bizim alanımıza girmiyor. YÖK, katsayı uygulamasını istediği gibi ayarlayabilir’ diyen Danıştay’ın bu kez yürütmeyi durdurma kararı alması şaşkınlıkla karşıladık. Kararı duyunca şok olduk. Birileri siyasî kaygılarla ülkenin geleceğini karartıyor” diye konuştu. Danıştay 8. Dairesi’nin katsayı kararını durdurmasıyla ülkede eğitim, hukuk ve adalete bir güvensizliğin getirildiğini savunan Beydilli, “Eğitim ülkemizde yazboz tahtasına dönmüştür. Akşam bir başka sabah bir başka bu olanlara anlam vermek çok zor” diye konuştu. Verilen bu kararın ülkenin meslekî eğitim sistemine verilecek en büyük zarar olduğunu vurgulayan Beydilli, şöyle konuştu. “Ülkenin geleceği siyasi malzeme yapılmamalı ve vicdanen düşünülmelidir. Zaten ülke 10 yıllık katsayı zulmüyle çok şeyler kaybetmiştir. Bir an önce bu karardan dönülmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

02.12.2009


 

NEREDE SANAYİCİ VE İŞADAMI DERNEKLERİ?

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, YÖK'ün ÖSS'de farklı katsayı uygulamasını kaldıran kararıyla ilgili olarak yürürlüğü durdurma kararı alan Danıştay 8. Dairesine cılız tepkiler verildiğine dikkat çekerek, ''Hani nerede meslek odaları, Türk sanayici ve işadamları dernekleri ve 'Meslek lisesi memleket meselesi' diyenler? Şimdi neden suspus oldular?'' diye sordu. Özgenç asıl mahalle baskısının meslek liselilere yapıldığını söyledi.

EĞİTİMDE VE EKONOMİDE İDEOLOJİ OLMAMALI

Danıştay kararının, meslek liseleri ekseninde ötekileştirilmek istenen İHL'lere yönelik mahalle baskısının ''mahalle'' ile sınırlı kalmayıp tüm kesimleri etkilediğini açık şekilde gösterdiğini ifade eden Özgenç, “Eğitimde ve ekonomide ideolojik zihniyet ön planda tutulmamalı. Çünkü yabancı ülkelerdeki KOBİ'ler ile bizim KOBİ'lerimizin rekabet edebilmesi için vasıflı eleman sorunu giderilmeli. Nitelikli insan gücünün menbaı meslek liseleridir. Bu menba kurutulmamalı” dedi.

‘Meslek lisesi memleket meselesi’ diye övünenler nerde?

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, sanayi ve küçük işletmelerin nitelikli insan gücüne ihtiyacı bulunduğunu, bunun kaynağının da meslek liseleri olduğunu belirterek, ‘’Membanın kurutulmasına göz yumulmamalı’’ dedi. Nurettin Özgenç, Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasına ilişkin, ‘’Meslek liselerine ‘mahalle baskısı’ yapılıyor başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, Danıştay 8. Mahkemesinin kararına cılız tepkiler verildiğini savunarak, ‘’Hani nerede meslek odaları, Türk sanayici iş adamları dernekleri ve ‘meslek lisesi memleket meselesi’ diye övünenler? Şimdi neden sus-pus oldular?’’ sorularını sıraladı. Türkiye’de asıl mahalle baskısının meslek liselerine yapıldığını öne süren Özgenç, Danıştay’ın verdiği son kararın, meslek liseleri ekseninde ötekileştirilmek istenen İmam Hatip Liselerine (İHL) mahalle baskısının ‘’mahalle’’ ile sınırlı kalmadığını, bazı baro, vakıf ve derneklerin baskılarıyla bütün kesimleri etkilediğini açık şekilde gösterdiğini ifade etti. Türkiye’nin örnek almaya çalıştığı AB ülkelerinde mesleki eğitimin oranının yüzde 69, Türkiye’de ise bu oranın yarısı olduğuna dikkati çeken Özgenç, şunları kaydetti: ‘’Esasında eğitimde, ülke ekonomisinde, ideolojik zihniyet ön planda tutulmamalı. Çünkü yabancı ülkelerdeki KOBİ’ler ile bizim KOBİ’lerimizin rekabet edebilmesi için vasıflı eleman sorunu giderilmeli. Dolayısıyla sanayinin ve küçük işletmelerin nitelikli insan gücüne ihtiyacı var. Bunun da membası meslek liseleridir. Membanın kurutulmasına göz yumulmamalı. Hükümetimizden ve YÖK’ten bu konuda kalıcı çözümler getirilmesini istiyoruz.’’

02.12.2009


 

İstanbul’da “Türk-Alman Üniversitesi’’ kurulacak

İSTANBUL’DA uluslar arası statüde eğitim verecek ‘’Türk-Alman Üniversitesi’’ kurulacak. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi’ndeki rektörlük binasında gerçekleştirilen, ‘’Türk-Alman Üniversitesi’’nin kuruluşu ile ilgili toplantı hakkında bilgi verdi.

Türkiye ve Almanya arasında geçen yıl imzalanan uluslar arası anlaşma uyarınca İstanbul’da Türk mevzuatına tabi bir devlet üniversitesi kurulmasının kabul edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Eriş, bu anlaşmanın TBMM’de onaylandığını ifade etti. Üniversitenin kuruluş kanununun çıkmasının beklendiğini dile getiren Prof. Dr. Eriş, üniversitede mühendislik, kültürel ve sosyal bilimler, iktisadî ve idarî bilimler, fen fakültelerinin yanı sıra fen ve sosyal bilimler enstitüleri ve yabancı dil yüksek okulunun yer alacağını kaydetti. Prof. Dr. Eriş, üniversitenin model olarak ilk defa ortaya konulmasının esas kökeninde Galatasaray Üniversitesi’nin bulunduğunu, Fransızlarla yapılan işbirliği sayesinde Galatasaray Üniversitesi’nin kurulduğunu hatırlatarak, ‘’Türk-Alman Üniversitesi’’nin de bundan esinlenerek kurulacağını bildirdi. Türkiye ve Almanya arasındaki akademik işbirliğinin de toplantının gündeminde yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Eriş, ‘’Bütün bu faaliyetler Türkiye ve Almanya arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için. Üniversite, parlamentodan kanun çıkar çıkmaz tüzel kişilik kazanacak ve ardından rektörünün ataması olacak. Alman meslektaşlarımızdan da akademik destek alacağız. Öğretim üyesi açısından ve diğer akademik konularda ortaklıklarımız olacak’’ diye konuştu.

02.12.2009


 

5 yaş altı çocukların yüzde 6.3’ünün nüfus kaydı yok

HALK Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı Prof. Dr. Hilal Özcebe, son yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na (TNSA-2008) göre, ‘’Beş yaş altındaki çocukların yüzde 6,3’ünün nüfus kaydının bulunmadığını’’ belirtti.

Özcebe, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin, uluslar arası onaya açılmasından bu yana 20 yıl geçtiğini hatırlatarak, sözleşmenin çocukların haklarına saygı gösterilmesini savunduğunu, onları hakları olan bireyler olarak tanıdığını söyledi. ‘’Tüm adımlara rağmen, Türkiye’de hala çocukların hepsinin en temel haklarından biri olan nüfusa kayıtlı olma haklarına ulaşamadıkları bilinmektedir’’ diyen HASUDER Başkanı Prof. Dr. Özcebe, şunları söyledi: ‘’Bir ülkenin vatandaşı olmanın temel adımlarından biri nüfusa kayıtlı olmaktır. Çocukların temel bir insan hakkı olan vatandaşlık hakkına ulaşamaması, vatandaş olmasını gerektiren ve gerektirmeyen pek çok hakkına ulaşamamasına neden olmaktadır. Ülkemizde, Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan ‘2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre, beş yaş altındaki çocukların yüzde 6,3’ünün nüfus kaydı bulunmamaktadır. Bu da her yıl doğan 100 çocuktan 6’sının bu ülkenin vatandaşlık hakkından yararlanamadığını göstermektedir. Bu çalışmaya göre, yılda 1 milyon 292 bin 698 canlı doğum olduğu ve yaklaşık olarak 80 bin çocuğun nüfusa kaydı bulunmamaktadır.’’

Hilal Özcebe, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de çocuklar arasında ayrım gözetilmemesinin temel haklardan biri olduğunu vurgulayarak, ‘’Nüfusa kayıtlı olmama, bir çocuğa yönelik ayrımcılık yapılmasına neden olmaktadır. Bir çocuk doğum sonrasında haklarını arayamaz, nüfusa ilişkin kaydını kendisi yaptıramaz. Bu nedenle ebeveynlerin ve devletin çocuğun vatandaşlık hakkından yararlanması için sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir’’ dedi.

02.12.2009


 

‘Dünya Aile Zirvesi’ İstanbul’da toplanacak

DÜNYA Aile Zirvesi, bu yılki toplantısını, küresel düzeyde ‘’kadın, aile ve sosyal işlerden sorumlu’’ bütün bakanların katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirecek.

STK’lar, parlamenterler, medya, iş dünyası, akademisyenler ve aileleri temsil eden delegelerin de katılımıyla 4-7 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek zirvede, ‘’toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi’’ konusunu ‘’aile’’ bağlamıyla ilintili olarak ele alınacak. Ailenin hayat standardının yükseltilmesi, daha iyi eğitim ve sağlık bakımının sağlanması, bireysel imkânların genişletilmesi, uluslar arası platformda aileyle ilgili politikaların tartışılmasını amaçlayan zirve, Dünya Aile Örgütü tarafından 2004’ten beri her yıl farklı ülkelerde yapılıyor. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün (ASAGEM), önceki yıllardaki başarılı sunumları dolayısıyla zirvenin 6. toplantısı, İstanbul’da yapılacak. Zirve sonunda ortaya çıkacak ‘’İstanbul Deklarasyonu’’, BM Ekonomik ve Sosyal Konsey 2010 Toplantısı’nda sunulacak ve ‘’BM Resmî Belgesi’’ olarak resmîyet kazanacak.

02.12.2009


 

Tarihî binalara vergi katkısı

KAYSERİ’DE, emlâk vergilerinden taşınmaz kültür varlıklarının korunması için kesilen yüzde 10’luk pay, tarihî yapılara ‘’can suyu’’ oluyor.

1319 Sayılı Emlâk Vergisi Kanunu’nun 8. ve 18. maddeleri gereği belediyeler tarafından tahakkuk ettirilen emlâk vergisinin yüzde 10’u, taşınmaz kültür varlıklarının korunması için ayrılıyor. Kayseri’de tahsil edilen vergilerden kesilen bu pay, fonu yöneten İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğinin banka hesabında toplanıyor. Vergilerden kesilen paydan 2005 yılında 816 bin 394 lira, 2006 yılında 1 milyon 403 bin 565 lira, 2007 yılında 1 milyon 753 bin 373 lira, 2008 yılında da 2 milyon 461 bin 472 liranın aktarıldığı fondan bugüne dek toplam 3 milyon 125 bin 429 lira yine taşınmaz kültür varlıklarının korunması için proje üreten belediyelere ödenek olarak tahsis edildi. Belirlenen sürelerde harcanamayan ödeneklerin kalan kısımları ise fona tekrar iade ediliyor ve gelecek yıla devrediyor.

02.12.2009


 

Dünya Üniversiteler Kongresi’ne doğru

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Ali Akdemir, Dünya Üniversiteler Kongresi’nin önümüzdeki yıl 20-24 Ekim tarihlerinde yapılacağını bildirdi.

Rektör Prof. Dr. Akdemir, ÇOMÜ’nün Dünya Üniversiteler Kongresi’ne hazırlandığını belirterek, kongreye 2 bine yakın akademisyenin katılmasının beklendiğini ifade etti. ÇOMÜ’nün ev sahipliğinde yapılacak kongrenin Uluslararası Üniversiteler Birliği (UÜB), Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Bilimler Akademisi’nin katkılarıyla düzenlendiğini ifade eden Rektör Akdemir, kongrede, global yoksulluk, iklim değişikliği, terörizm ve göçü önleme, sağlık hizmetleri, gelir dağılımında adaleti sağlama, çevre kirliliği, bölgesel çatışmaları önleme ve dünya mirasının korunması konularına çözümler üretmek adına üniversitelerin üstlenmesi gereken roller konusunda bildirilerin sunulacağını söyledi. Kongrenin gelecek yıl 20-24 Ekim tarihlerinde yapılacağını anlatan Akdemir, yaklaşık 3 yıldır tanıtım çalışmaları süren kongre için dünya genelindeki bütün üniversitelere poster ve afiş gönderdiklerini, kongreye yaklaşık 600 üniversitenin ve 2 bine yakın da akademisyenin katılmasını beklediklerini ifade etti.

02.12.2009


 

Gazi Üniversitesi, KKTC’de kampüs kuracak

GAZİ Üniversitesi, KKTC’de sağlık ile ilgili birimlerin ve bir butik hastanenin bulunacağı bir kampüs açmaya hazırlanıyor.

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, KKTC’de bir kampüs oluşturulması amacıyla bu ülkeye iki ay önce ziyarette bulunarak, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeler yaptığını bildirdi. Türkiye’de de yetkililerle görüştüğünü ifade eden Ayhan, görüşmelerinde, KKTC’de bir üniversite kurma isteklerini ilettiğini belirterek, ‘’Onlar da bu işe oldukça sıcak baktılar. Şu anda çalışmalar devam ediyor’’ dedi. ODTÜ’nün KKTC’de kampüsü bulunduğuna işaret eden Ayhan, Gazi Üniversitesi olarak Lefkoşa veya Girne’de ‘’sağlık’’ üzerine bir kampüs oluşturmayı istediklerini söyledi. KKTC’deki üniversiteden alınacak diplomaların uluslar arası alanda tanınması konusundaki sorunların çözümlenmeye çalışıldığını anlatan Ayhan, ‘’ABD’deki bir üniversite ile de görüştüm. Orada bir üniversiteyi beraber kurmayı önerdim. Onlar da Aralık ayı başında gelecekler. Bununla ilgili fikirler geliştiriyoruz’’ dedi.

02.12.2009


 

Kürtçe bölüme izin çıktı

MARDİN Artuklu Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak ‘’Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü’’ kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, Resmî Gazete’de yayımlandı.

Kararda, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak ‘’Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü’’ kurulmasının, Millî Eğitim Bakanlığının 7 Ekim 2009 tarihli yazısı üzerine Bakanlar Kurulu’nca 12 Ekim 2009’da kararlaştırıldığı belirtildi.

02.12.2009


 

Tokat’ta minibüs devrildi: 17 yaralı

TOKAT’IN Reşadiye ilçesinde, minibüsün devrilmesi sonucu 17 kişi yaralandı. İlçeye bağlı Nebişeyh beldesinden Reşadiye’ye giden ve aralarında ilçedeki bir tekstil atölyesinde çalışan işçilerin de bulunduğu yolcuları taşıyan Murat Koç (45) yönetimindeki 60 M 2138 plâkalı minibüs, Kaşpınar Köyü Ağılıdibi mevkiinde devrildi.

Kazada sürücü Murat Koç ile araçta bulunan 16 kişi yaralandı.Reşadiye Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan 3’ünün ilk müdahalenin ardından Tokat Dr. Cevdet Aykan Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği öğrenildi.

02.12.2009


 

Ağrı’da minibüs şarampole yuvarlandı: 10 yaralı

AĞRI’YA bayram ziyareti için gelen ailenin bulunduğu minibüsün şarampole yuvarlanması sunucu 10 kişi yaralandı.

Kars’ın Karacaören Köyünden Ağrı’daki akrabalarını ziyarete gelen Mehmet Temel yönetimindeki 76 AP 789 plakalı araç, dönüş yolunda Ağrı’nın Cumaçay Köyü yakınlarında şarampole yuvarlandı. Kazada, 10 kişi yaralandı. Ağrı Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan durumu ciddiyetini koruyan Yunus Temel, Erzurum Aziziye Araştırma ve Eğitim Hastanesine sevk edildi.

02.12.2009


 

En büyük iç tehdit darbecilik

Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Serkan Sönmez, “Darbe yapmaya ve darbe ortamı oluşturmaya yönelik her türlü girişim en önemli iç tehdit olarak algılanmalıdır.

Devletin ve milletin varlığına yönelik en büyük iç tehdit, askerî darbe girişimleri ve darbe ortamı oluşturma girişimleridir” dedi.

En büyük iç tehdit darbecilik

Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Av. Serkan Sönmez, “Darbe yapmaya ve darbe ortamı oluşturmaya yönelik her türlü girişim en önemli iç tehdit olarak algılanmalıdır. Devletin ve milletin varlığına yönelik en büyük iç tehdit, askerî darbe girişimleridir” dedi. Yaptığı açıklamada, devletimizin anayasa ile tanımlanmış nitelikleri olan “Laik Demokratik Sosyal Hukuk devleti” niteliklerinin hayata geçmesi toplumun bütün kesimlerinin öncelikle idarenin bu ilkeleri benimsemesi ile mümkün olacağını söyleyen Sönmez, “Yapılan araştırmalar ve gözlemler bu ilkelerin toplumun tüm kesimleri tarafından genel kabul gördüğünü ortaya koymaktadır. Ne yazık ki bu sevindirici gözlemi idarenin tüm kesimlerini de içerisine alarak ifade etmek mümkün olamamaktadır. Toplumun tamamına yakınının benimsediği bu ilkelerin İdarenin bazı unsurları tarafından benimsenemiyor olması bazı kamu görevlilerinin toplumun çok gerisinde kaldığına dair genel gözlemi destekleyen bir kanıt oluşturmaktadır” dedi.

DARBE TEHDİDİ SOMUT TEHDİTDİR

Günümüzden geriye bakıldığında vehme dayalı iç ve dış tehditlerden çok daha somut bir tehdit olarak darbe tehdidinin ulusal güvenliğe yönelik açık ve yakın bir tehlike olarak varlığını sürdüğünü de söyleyen Sönmez, “Ulusal güvenliğimize yönelik büyük gerçek tehdidin, darbe tehdidi olduğu Cumhuriyet tarihimizin önümüze koyduğu somut bir gerçeklik olup, bu güne kadar kabul edilen iç ve dış tehditlerin hiç birisinin gerçekliği yönünde bu kadar somut kanıt bulunmamaktadır. Ulusal Güvenliği korumakta icrai görevi bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de en büyük iç tehdit olan askeri darbe girişimlerine yönelik etkili mücadele yöntemleri geliştirmesi toplumun tüm kesimlerinin ortak beklentisidir” dedi.

FATİH KARAGÖZ

02.12.2009


 

TSK, SUÇA KARIŞANLARI DERHAL GÖREVDEN ALMALI

Askerî darbe ve buna yönelik bütün girişimler devleti bu niteliklerini ortadan kaldırma girişimleri olduğunu dile getiren Serkan Sönmez şu görüşlere yer verdi: “Değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan bu nitelikleri ortadan kaldırmaya yönelik olan darbe girişimleri, devletin ve milletin güvenliğine yönelik birinci tehdit olarak ele alınmalı Milli Güvenlik Kurulu başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri dahil olmak üzere tüm yetkili organlar tarafından öncelikli konu olarak incelenmeli, önlenmeli, suça karışanlar derhal görevlerinden alınmalı, idari ve hukuki süreç hızla işletilmelidir.

Darbe yapmaya ve darbe ortamı oluşturmaya yönelik her türlü girişim en önemli iç tehdit olarak algılanmalıdır.Devletin ve milletin varlığına yönelik en büyük iç tehdit, askeri darbe girişimleri ve darbe ortamı yaratma girişimleridir.” 86 yıllık Cumhuriyet tarihimizde değişen konjonktüre göre ulusal güvenliğe yönelik iç ve dış tehdit belirlemeleri yapıldığını vurgulayan Sönmez, “Belirlenen iç ve dış tehditlerin hiç birisi gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi yönünde kuvvetli belirtiler ortaya çıkmamış olmasına rağmen, bu tehditleri bertaraf etmek bahanesi ile sayısız farklı nitelikte darbeler ve darbe girişimleri vuku bulmuştur” dedi.

02.12.2009


 

Bakan Çubukçu: Gerekirse yasal düzenleme yapabiliriz

MİLLî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Danıştay 8. Dairesi’nin YÖK’ün katsayı kararının yürütmesini durdurmasının hukuki olmadığını söyledi.

Çubukçu, gerekmesi durumunda yasal düzenleme yapabileceklerini ifade etti. Çubukçu, Meclis’te basın mensuplarının sorusu üzerine, Danıştay’ın aldığı kararı eleştirdi. “Verilen karar adil mi, hukuki mi” diye soran Çubukçu, “Vicdani ve toplumsal karşılığı olmayan hiç bir şey adil değil. Bunun gençlerin vicdanında ve benim vicdanımda hiç bir karşılığı yok” dedi. Çubukçu, Danıştay’ın kararı sonrasında gerek olması durumunda yasal düzenleme yapacaklarını vurguladı. YÖK’ün katsayı düzenlemesinin meslek lisesine üniversite kapılarını açmaktan çok daha öte bir anlamı olduğunu ifade eden Çubukçu, ülkenin gençlerinin dünya ile rekabet edebilmeleri için alınmış çok önemli bir karar olduğuna işaret etti. Çubukçu, “1997 yılında YÖK bir karar alıyor, bu karar bir kanun maddesine dayandırılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu kararı kaldırabildi mi zamanında? Ne dendi. ‘YÖK’ün yetkisinde’ dendi. Niye şimdi YÖK yetkisinde olan bir konu YÖK’ün yetkisinden çıktı? Ne değişti? Her hangi bir kanunu düzenleme mi değişti? Yargının kararlarını verirken ülkenin geleceği dahil planlamalarını dikkate almalı, alacağını da düşünüyorum” dedi. Konunun MEB ve YÖK’ün görevi olduğuna dikkat çeken Çubukçu, “Karar, yetki, kanun dayanak alınarak gerçekleştirildi. YÖK de öyle yapıyor, biz de öyle yapıyoruz. Bu konuda açık hukuka ayrılık ve telafisi olmayan zarar söz konusu ise bunun ikisini bu kararla örtüştürüyorum.” diye konuştu.

02.12.2009


 

Katsayı kararı siyasî

Ceyhan Ticaret Odası Başkanı Ali Duru, Danıştay’ın katsayı kararının siyasî olduğunu söyledi.

Ali Duru, Danıştay’ın katsayı kararının aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğine de aykırı olduğunu belirterek, “Normalde eğitimde herkesin önünü açacak formüller olması gerekir. Karar imam hatip liseleri ile tüm meslek liselerini de etkileniyor. Yeter artık, bu çocukların psikolojileri bozuluyor. Mağdur olan meslek lisesi öğrencilerinin üniversiteye girişte endişe duymaması lazım. Ülkemizin mesleki açıdan yetişmiş elemana çok ihtiyacı var” dedi. Duru, “Bu kararın tekrar gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 10 binlerce insanımızın geleceğiyle oynamanın hiç kimseye bir faydası olamaz. Çocuklarımız geleceklerinden endişe etmeye başladı. Bu durumdan öğrenciler kadar aileler de çok rahatsız” şeklinde konuştu. Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Ahmet Turan Titirinli ise gelişmiş ülkelerde daha ilköğretim döneminde öğrencilerin yeteneklerine göre meslek gruplarına ayırdıklarını hatırlattı. Titirinli, “İş dünyası açısından bu durum çok vahim. Danıştay bu kararla ne yapmak istiyor. Yoksa tek tip insan yetiştirmek mi istiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir model yok. Danıştay’ın bu kararı onbinlerce gencimizi mağdur edecek. Bu karar aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliği ilkesine de ters” diye konuştu.

02.12.2009


 

Erdoğan: İnanç özgürlüğünü referanduma sunamazsınız

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokrasilerde referandumların da bir ölçüsü olduğunu ve her konunun referanduma taşınmasının yanlış olduğunu belirterek, ‘’Temel hak ve özgürlükler oylama konusu yapılamaz.

Bir insanın insan hak ve hürriyetlerini, bir toplumun, halkın yaşam özgürlüğünü, inanç özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunamazsınız’’ dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, İsviçre’de yapılan referandumu değerlendirdi. İsviçre’de hafta sonunda, Müslümanlara ait mabetlerdeki minarelerin yapımına yasak getiren bir referandum yapıldığını hatırlatan Erdoğan, ‘’Bu durum, Avrupa’da yükselen ırkçı ve aşırı milliyetçi dalgaların tezahür etmesi bakımından oldukça manidardır’’ dedi. Daha önce antisemitizmin insanlık suçu olduğunu söylerken, ‘’Antisemitizm ne kadar insanlık suçu ise islamafobiya da o denli insanlık suçudur’’ dediklerini hatırlatan Erdoğan, Varşova’da bununla ilgili bir karar çıktığını, ancak o günden bugüne sağlıklı bir gelişmenin Müslümanlar açısından olmadığını söyledi. ‘’Bir zamanlar ‘İslami Terör’ ifadelerini kulandılar ki o yeni yeni gündemden düşmeye başladı, şimdi de böyle bir dalga esmeye başladı’’ diyen Erdoğan,’’Medeniyetler İttifakının bir eşbaşkanı ve kurucusu olan ülkenin Başbakanı olarak bu yanlıştan bir an önce dönülmesinin gereğini hatırlatmak, bizim görevimiz. Bu şovenist yaklaşımların ortadan kalkması lazım. Dünya artık bu çağda bunları yaşayamaz, görmek de istemez.’’

02.12.2009


 

Bakan Atalay Hacdan döndü

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, Hac ibadetini yerine getirmek üzere gittiği Suudi Arabistan’dan yurda döndü.

THY’nin tarifeli uçağıyla Atatürk Havalimanı’na gelen Atalay’ı, İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve diğer ilgililer karşıladı. VIP salonunda bir süre dinlenen Atalay’ın korumaları, havalimanındaki görevlilere ve gazetecilere hurma ikram etti. Kutsal topraklardan sabah saatlerinde İstanbul’a gelen Atalay, Atatürk Havalimanı VİP salonunda bir süre bekledikten sonra saat 07.00’da uçakla Ankara’ya hareket etti.

02.12.2009


 

Basın İlân Kurumu şubesini soydular

BasIn İlan Kurumu Kocaeli Şubesi kimliği belirlenemeyen kişilerce soyuldu.

Alınan bilgiye göre Ömerağa Mahallesi Ankara Caddesi’nde bulunan Basın İlan Kurumu Kocaeli Şubesi’nin kapısını kırarak giren kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler, şube müdürü Fuat Bayram’ın odasında bulunan çelik kasayı oksijen kaynağı ile açarak içerisindeki 1000 TL’yi ve şubedeki 3 bilgisayarı aldı. Polis ekipleri, sabah şubeye gelen çalışanlar tarafından fark edilen hırsızlık olayı ile ilgili incelemeyi sürdürüyor.

02.12.2009


 

Şüpheli 2 paketten ses bombası çıktı

Adana’da bir marketin önüne bırakılan ve şüphe üzerine fünye ile patlatılan 2 pakette ses bombası bulunduğu bildirildi.

Alınan bilgiye göre, merkez Çukurova ilçesi Galip Avşaroğlu Bulvarı’ndaki market çalışanları, iş yerine geldiklerinde iki şüpheli paket görünce durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, çevrede güvenlik tedbiri aldı. Daha sonra bomba imha uzmanlarının paketleri incelemesinin ardından paketler fünye ile patlatıldı. Paketlerin içinde el yapımı ses bombası olduğu belirtildi. Paketlerin patlatılmasının ardından, polis ekipleri çevrede çalışma yaptı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

02.12.2009


 

İki kişi silâhlı saldırıda öldü

Çorum’un İskilip ilçesinde silâhlı saldırıya uğrayan 2 kişi vefat etti.

Alınan bilgiye göre, ilçede manavlık yaptıkları öğrenilen Metin Danlı (43) ve Veyis Odur (57), 19 FH 009 plakalı kamyonla Çorum’dan aldıkları malları İskilip’e getirirken Çorum-İskilip kara yolunun Cerit Köyü Haremi Tepesi mevkiinde kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce silâhlı saldırıya uğradı.Olay yerinde ölen Danlı ve Odur’un cesetleri yoldan geçen vatandaşlarca fark edildi. Cinayetin kan dâvâsı nedeniyle işlediğinden şüphelenen jandarma ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı. Öte yandan, vefat edenlerden Metin Danlı’nın oğlu Mesut Danlı’nın yaklaşık 5 ay önce köylüsü Adem Yılmaz’ın öldürülmesi olayıyla ilgili tutuklu bulunduğu öğrenildi.

02.12.2009


 

Eczacılar Cuma günü kepenk indirecek

TÜRK Eczacılar Birliği, yürürlüğe girecek olan İlaç Fiyatları Kararnamesi’ndeki değişiklikleri protesto etmek için 4 Aralık Cuma günü kepenk kapatacak.

Eczaneler kepenk indirecek

Türkiye’de binlerce eczane aynı gün vatandaşlara ilaç satmayacak. Vatandaşlar, ilaçlarını nöbetçi eczanelerden karşılayabilecek. Türkiye genelinde faaliyet gösteren 24 binin üzerinde eczane bulunuyor. 12. Bölge Kayseri Eczacılar Odası Başkanı Ahmet Özçavuşoğlu, oda binasında yaptığı toplantıda eczanelere ve halkın sağlığına esas darbeyi 4 Aralık’ta başlayacak olan uygulamaların vuracağını söyledi. Özçavuşoğlu, 4 Aralık’ta malî tedbirlerin başlayacağını ve bunun bedelini hastanın ve eczacının sırtına yıkılacağını belirterek, ilk etapta 3 bin, yıl sonuna kadar 7 bin eczanenin kapısına kilit vurulacağını ileri sürdü. Eczanelerin kapanmasıyla onlarca kişinin işsiz kalacağını belirten Özçavuşoğlu, “Bizler hep çözümden yana olduk. Tüm olumlu tutumumuza rağmen taleplerimiz hep ötelendi ve sesimize kulak verilmedi” dedi. Eczacıları yok etmek isteyenlere daha fazla boyun eğmeyeceklerini kaydeden Özçavuşoğlu şunları söyledi: ”Hastalarımızı mağdur etmek amacında değiliz. Ayrıca hep beraber mücadele verdiğimiz domuz gribi salgınına karşı kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Bu kapatma bir uyarı mahiyetindedir. Bizler, emeğimizle, mesleğimizle, çocuklarımızın geleceğiyle, çalışanlarımızın ekmeğiyle, hastalarımızın sağlığıyla oynanmasına seyirci kalmayacağız.”

02.12.2009


 

TİB’de ikinci kez inceleme

SİNCAN 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığında (TİB), ikinci kez inceleme yapılmasına başlandı.

İlk incelemeyi de gerçekleştiren Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Hayri Keskin, beraberindeki 3 bilirkişi ile birlikte, TİB’in binasına geldi. Keskin, ‘’Telekulak’’ iddialarıyla ilgili Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce alınan karar doğrultusunda gerçekleştirdiği ilk inceleme sırasında, kendisine ‘’fiili engellemede bulunulduğu’’ iddiasıyla TİB’de Hukuk Daire Başkanı olarak görev yapan M.A hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu da Hakim Hayri Keskin hakkında inceleme başlatmıştı. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise TİB’deki ilk inceleme sırasındaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla ikinci kez inceleme yapılması talimatı vermişti.

02.12.2009


 

Kürt sorunundan ziyade, Kürtlerin sorunları var

ESKİ MHP Ağrı Milletvekili Nidai Seven, demokratik açılım sürecinde muhalefetin sadece tesbitte bulunduğunu, çözüm yollarını ise ortaya koymadığını söyledi.

MHP’nin çözüm konusunda, bölge halkını kazanması noktasında hiçbir çalışması olmadığına dikkat çeken Seven, Türkiye’de Kürt sorunundan ziyade Kürtlerin sorunları olduğuna dikkat çekti. Seven, “Eğer siz bölgeye gitmiyorsanız, eğer siz bölge halkının beynine ruhuna hitap etmiyorsanız, eğer siz oradaki insanları sadece tabela bekçisi olarak görüyorsanız, o halkla bütünleşmiyorsanız, problemin nasıl çözüleceğini ortaya koyamıyorsanız ‘gitmediğiniz yer de size ait değildir’ demektir” diye konuştu. Seven, hükümetin başlattığı demokratik açılımı değerlendirdi. Kürt milletinin milli birlik, beraberlik içerisinde yaşamasını isteyen, aynı kıbleye secde eden insanların birbirleriyle kucaklaşmasını isteyen bir insan olduğunu anlatan Seven, açılım kelimesinin ayaküstü hazırlanmış içi boş bir kelime olduğunu savundu.

02.12.2009


 

Yayla yasağının kalkmasını dört gözle bekliyorlar

SİİRT Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ali İlbaş, yayla yasağının kaldırılması halinde hayvancılığın gelişeceğini söyledi.

İlbaş, yaptığı açıklamada, demokratik açılım çalışmalarını yakından takip ettiklerini belirterek, bu kapsamda yaylalarla ilgili yasağın kaldırılma beklentisi içinde olduklarını söyledi. Yaklaşık 25 yılı aşkın bir zamandan beri hayvan yetiştiricilerinin yaylalara çıkmakta büyük sıkıntı çektiklerini belirten İlbaş, şöyle dedi: ‘’Yaylalarla ilgili yasaklar nedeniyle yetiştiriciler daha uzak memleketlerdeki yaylalara gitmek zorunda kalıyorlar. Çoluk çocuk bütün aile hayvanları ile birlikte zorlu bir yolculuk yapıyorlar. Bu maddi ve manevi açıdan hayvan yetiştiricilerini büyük sıkıntılara sokuyor. Bunun sonucunda bir zamanlar bir milyonun üstünde koyun ve keçi varlığı bulunan Siirt’te bu sayı 300 binler civarına indi. Maliyetler artınca başta et fiyatları olmak üzere hayvansal ürünlerin fiyatları da yükseldi.’’ ‘’Yayla yasağının kaldırılmasını dört gözle bekliyoruz’’ diye konuşan İlbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Ülkemizin rahatlamasını sağlayacağına inandığımız demokratik açılım çalışmaları kapsamında yaylalarla ilgili yasakların kalkmasını bekliyoruz. Bu hayvan yetiştiricileri için adeta can suyu olacak. Yetiştiricilerimiz artık uzak yaylalara gitmek zorunda kalmayacak. Bu kararın uygulanmaya başlaması ile birlikte çok kısa bir zamanda ilimizdeki hayvan sayısı eski sayılara ulaşacak ve hayvansal ürünlerin fiyatlarında da belirli bir düşme olacaktır.’’

02.12.2009


 

Rastgele çek vermeye son

TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili ve AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, Çek Kanunu’nda yapılacak değişiklikle hem alacaklıya hem de borçluya yeni imkanlar tanınacağını belirterek, yeni düzenlemeyle bankalara da önemli sorumluluklar yükleneceğini söyledi.

Bayram ziyareti için geldiği Kastamonu’da gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevaplayan Köylü, Çek Kanunu’ndaki değişiklik için çalışmaların büyük bir titizlikle sürdüğünü ifade etti. Köylü, değişiklikle ilgili şu bilgileri verdi: ‘’Yeni düzenlemeyle getirilen değişiklikler şöyle: Çekin karşılığı ödenmediği zaman doğrudan hapis cezası yok, para cezası var. Para cezası ödenmezse, genel hükümlere göre hapse çevriliyor. Bu yeni kanun çıktıktan sonra, çekten dolayı sorumlu olan kişi hesap sahibi olacak. Yani çekin üzerindeki imza sahibi değil. İmza sahibi aynı zamanda hesap sahibi de olabilir, o ayrı bir durum. Tüzel kişiler yani özellikle şirketlerde şirketin yönetim kurulu üyelerinden birisine bankada çek hesabı açılırken, o bir kişi görevlendirilecek. Banka, şirketin çek hesabından sorumlu olan kişiyi önceden bilecek. Şirket, bu görevlendirmeyi yapmadığı takdirde şirketin yöneticilerinin tamamı sorumlu olacak. Şirketin muhasebecisi sorumlu olmayacak.

Eskiden ceza verilirken çekin üzerindeki rakam neyse o nazara alınıyordu. Yeni sistemde, çekin karşılıksız çıkan kısmı nazar alınarak ceza verilecek. Bir takım teknik düzenlemeler de olacak. Meselâ, çekler ikiye ayrılıyor. Şahıs çekleri yani hamiline çekler ve ticari çekler... Bankaların daha dikkatli olması için bankalara bazı yükümlülükler getiriliyor. Çek yasağı bulunan kişiye çek verildiği takdirde bankaya ceza var. Ayrıca yasaklı olduğu halde çek kullanan kişiye de hapis cezası var. Buradan şu anlaşılıyor. Bundan sonra herkese rastgele çek verilmeyecek. Bankalar bu konuda çok titiz olacaklar.’’ Çek işlemi yapan kişilerin çek hesaplarının açık olacağını anlatan Köylü, bu hesabın, kişinin çek verebileceği kişilerce de görülebileceğini söyledi.

ÇEK MAĞDURLARI RAHATLAYACAK

Hakkı Köylü, ‘’çek mağduru’’ olarak ifade edilen kişilerin durumuna değinirken de şunları söyledi: ’’Cezaevlerinde bu konu yüzünden şu anda 2 bin 118 kişi var. Bu son 15-20 günlük bir rakam. Biz, işte bu cezaevlerindeki kişiler için yeni bir düzenleme getireceğiz. 37 milyon çek kesilmiş. Bu rakamın içerisinde 1 milyon civarında dava var. Ama hapis yatan 2 bin kişi var. Davanın çok olması önemli değil. Sonuçta bunlar ödeniyor. Biz, yeni bir düzenleme getireceğiz. Çekini ödeyemeyip hapse düşenlere yeni bir imkan tanıyacağız. Asgari 1 yıl olmak kaydıyla yeni bir düzenleme yapılacak. Bu düzenleme ile eğer taraflar aralarında anlaşabilirse, kişi hakkında açılmış dava duracak. Soruşturma başlamışsa o duracak, ceza infaz ediliyorsa tahliye edilecek. O süre içerisinde ödenmesi beklenecek. Ödemediği taktirde soruşturma kaldığı yerden devam edecek. Zaman aşımı işlemeyecek. Ayrıca bu kişinin şikayet hakkı da ortadan kalkmayacak. Eğer, anlaşamazlarsa kanun ‘en az bir yıl süreyi’ ben veririm diyor. Bundan çok önemli bir fayda sağlanır. Bir çok kişi ‘biz hapisteyiz dışarıda olsak borcumuzu öderiz’ diyor. Buyursunlar ödesinler. Bu düzenleme ile alacaklının bir kaybı olmayacak. Alacaklıya alacağını tahsil edebilmesi için yeni bir imkan sağlanmış olacak. Aynı zamanda borçluya da borcunu ödeyebilmesi için bir imkan tanınacak.’’

02.12.2009


 

Bir dinin mimarisine, o dinin mensupları karar verir

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, İsviçre’de cami minaresi yapımına yasak getiren ve BM ile Vatikan’ın da karşı çıktığı referandumun sonucu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Bir inancın ve o inancın kendini ifade ve ortaya koyma biçiminin nasıl olacağı ve yorumlanacağı o inanca mensup olmayanların haddi değildir” dedi.

Faruk Ünsal, çeşitli Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı siyasetçilerin benzeri uygulamaları kendi ülkelerinde de yapacaklarına dair açıklamalarının İslâm düşmanlığı üzerinden yürütülen örtülü ırkçı dalganın Avrupa’daki boyutlarını ortaya çıkaran önemli bir gösterge olduğunu söyledi.

Hıristiyan teolojisinin en önemli ayrışmalarından olan Katolik-Protestan çatışmalarının beşeri ve medeni maliyetine en yakından tanık olan bu ülkenin, başkasından değil, sadece kendi tarihi tecrübesinden öğreneceklerinden feragat etmeye hakkı olmadığını söyleyen Ünsal, “Bu tecrübeden belki biraz da abartılı olarak çıkardığı ‘mutlak tarafsızlık’ ilkesi nedeniyle dünyadaki bütün devletlerin üye olduğu Birleşmiş Milletlere bile, pek çok temel kuruluşuna ev sahipliği yapmasına rağmen ancak 2002’de üye olan İsviçre, eğer Katolik Vatikan’a ve BM’e kulak vermiyorsa sağduyulu İsviçre ve Avrupa vatandaşlarının sesine kulak vermelidir” dedi.

Mimarinin bir kültürün kendini dışa dönük ifadesinde kullandığı en etkin dillerden biri ve bir kültürün mimari üslubunu çağının estetik algılarıyla sentezlemek ancak o kültür havzasına mensup olanların vereceği bir karar olduğunu da söyleyen Ahmet Faruk Ünsal şöyle dedi: “Bir inancın ve o inancın kendini ifade ve ortaya koyma biçiminin nasıl olacağı ve yorumlanacağı o inanca mensup olmayanların haddi değildir. Başkalarının inançlarının ve onları ifade yöntemlerinin oylamayla tespit edilebileceğine inanmak dünyayı sonu gelmeyecek bir kaosa sürüklemenin yolunu açmak demektir. Demokrasinin ne olduğunu anlamamak ya da bir başka ifadeyle demokrasiyi karikatürize etmektir. Demokrasi din ve kültür inşa etme biçimi değil siyasi yönetme biçimidir. İsviçre’nin en kısa sürede bu hatadan döneceğine ve din görünümlü ırkçı tahammülsüzlüğün çatıştırıcı potansiyelini sadece Avrupa’nın merkezinde değil dünyanın her yerinde tutuşturma sorumluluğunu tarihi bir leke olarak taşımaya razı olmayacağına inanmak isteriz.”

AHMET TERZİ

02.12.2009


 

PKK yandaşları polise saldırdı

ANTALYA Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü önünde PKK’nin sözde 31. kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla toplanan grup, yolu taş ve çöp bidonlarıyla kapattı.

Grup, TOKİ binası önünde yaktıkları ateş başında müzik eşliğinde halay çekti. Gruptakilerin bir kısmı tüm uyarılara rağmen dağılmadı ve polise taşla saldırdı, ardından da molotof kokteyli ve havai fişek attı. Bunun üzerine güvenlik güçleri, gaz bombası atarak grubu dağıtmaya çalıştı. Polise direnen eylemciler 3 saat sürdürdükleri eylemden sonra dağıldı.

02.12.2009


 

Kurbanlıklar elde kaldı

UZUN zamandır besicilerin büyük ümitle beklediği Kurban Bayramı geride kalırken, pazarlara getirilen pek çok kurbanlık da elde kaldı. Hareketli başlayan ve oldukça yüksek olan fiyatlar, Arefe Günü akşam saatlerinden itibaren bayram süresince düşük tutuldu.

Ancak besiciler bir türlü istedikleri satışı gerçekleştiremedi. Aydın, Nazilli ve diğer ilçelerde kurulan hayvan pazarları bayramın gelmesi ile birlikte hareketliliğini yitirdi. Özellikle Anadolu’nun değişik illerinden gelen besiciler, ellerinde kalan hayvanları satabilmek için son ana kadar pazarda beklediler. Arefe günü akşamına kadar 500 ile 1000 TL arasında değişen kurbanlık koyun ve keçi fiyatları arefe günü akşamı 300 TL ile 600 TL arasında değişti. Son yılların en durgun sezonunun yaşadıklarını ve kurbanlık hayvan satışlarında ciddî düşüş olduğunu belirten besiciler, bayramı buruk geçirdiklerini söylediler.

02.12.2009


 

Vatan şairi Namık Kemal anılacak

VATAN ve Hürriyet Şairi Namık Kemal, ölümünün 121. yılında, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde bugün törenle anılacak.

Anma programı, Namık Kemal’in Bolayır beldesindeki mezarı başında yapılacak. Saat 10.00’da Kemal’in kabrine çelenk konulmasının ardından, saygı duruşunda bulunulacak ve İstiklal Marşı okunacak. Bolayır Belediye Başkanı Cavit Sezer’in konuşmasının ardından, Namık Kemal’in kişiliği ve fikir hayatı anlatılacak, ‘’Hürriyet Kasidesi’’ okunacak. Törenler, Namık Kemal ile aynı yerde kabri bulanan Rumeli Fatihi Gazi Süleyman Paşa’nın mezarının ziyaretiyle sona erecek.

02.12.2009


 

Talat, Ankara'da liderlerle görüştü

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Dışişleri Konutu’nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Dışişleri Konutu’ndaki görüşme yaklaşık 45 dakika sürdü.

Görüşmede KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün de hazır bulundu. Daha sonra Başbakanlık Merkez Bina’a geçen Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştü. Başbakanlık Merkez Bina’daki görüşme saat 10.55’te başladı. Başbakan Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ı Başbakanlık merdivenlerinde karşıladı.

02.12.2009


 

Mühendislere deprem eğitimi

İSTANBUL Valiliği İl Özel İdaresi’nin “İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP)” çerçevesinde inşaat mühendisleri depremle ilgili bilgilendiriliyor.

İstanbul Teknik, ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nden uzmanların yer aldığı proje çerçevesinde, Türkiye genelinde 3 bin mühendise deprem eğitimi verilmesi hedefleniyor. Eğitim projesi İstanbul Proje Koordinasyon Birimi ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğü arasında 8 Haziran 2007 tarihinde imzalanan protokol kapsamında hayata geçirildi.

02.12.2009


 

İlk hacı kafilesi döndü

HAC vazifesini yerine getiren Türk hacılardan 450 kişlik kafile kutsal topraklardan döndü. Kutsal topraklardan sağlıklı olarak ülkeye dönen bir hacı, domuz gribinin hacıları teğet geçtiğini söyledi.

Diyanet aracılığıyla hacı olan 450 kişilik ilk grup, Suudi Arabistan Havayolları’na ait jumbo jet yolcu uçağıyla saat 09.15’de Atatürk Havalimanı’na indi. Hacılar, pasaport kontrolünden geçip yakınlarına kavuşmak için adeta birbirleriyle yarıştı.Hacıların yakınları tarafından hasretle kucaklanması havalimanında duygusal anlara sahne oldu. Eşi Dilek ile birlikte hacı olan İstanbullu Osman Bölükbaşı, herkese genç gitmesini tavsiye ederek, “Çok duygulandım, güzel bir şey. Allah herkese nasip etsin. Çok yağmur yağdı. İbadetimizi yaptık. Diyanet bizimle çok güzel ilgilendi. Oradan ayrılmak çok kötü. Günlerimiz çabuk geçti’’ dedi.

Bastonlarıyla hacdan dönen Trabzonlu Hamza ve Hatice Sağlam çifti de, “Allah’ın emrettiği her şeyi sevdiklerini vurguladı. Diyanet’in Kafile Başkanı Kadıköy Müftüsü Avni Şahin ise, İstanbul ağırlıklı Malatya, İzmir, Adana ve Gaziantep’ten ilk kafilenin bu sabah yurda döndüğünü söyledi. Hacıların vazifelerini yerine getirirken hiçbir sıkıntı yaşamadıklarına dikkat çeken Avni Şahin, “Huzurlu bir hac yaptık. Hacılarımızın sağlıkları yerinde, her hangi bir olumsuzluk yaşamadık. Kalabalık ve sağlık gıda açısından görevi yapma açısından hiçbir sıkıntı yaşamadı. Hacılarımız çoğunlukla aşı yaptırmadı yaptıranların sayısı yüzde 10’u geçmedi. Orada da talep olmadığı için aşıyla ilgili bir çalışma yapılmadı” dedi. Bu yıl hacı olan Türk vatandaşlarının, yurda dönüşleri planlandığı şekilde 30 Aralık tarihine kadar sürecek.

02.12.2009


 

Teknoloji ihraç ediyoruz

Antalya Teknokent AŞ Genel Müdürü İsmail Kasap, teknoloji geliştirme bölgesinde çoğu bilişim olmak üzere 40 firma bulunduğunu, bu firmalarda 150 ar-ge personelinin çalıştığını söyledi.

Teknokentlere sağlanan teşvikler ile bilişim firmalarının bütün vergilerden, diğer firmaların da KDV hariç bütün vergilerden muaf olduğunu ifade eden Kasap, bu sayede firmaların daha yüksek maaşlara eleman çalıştırarak Türkiye’nin teknolojik ürün ihraç edebilir bir ülke olmasına katkıda bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de 23’ü faal olmak üzere 37 teknokent bulunduğunu belirten Kasap, ‘’2000 yılından sonra teknoloji ihraç eden bir ülkeyiz. 10 yılda bütün teknokentlerin toplam 540 milyon dolarlık ihracatı var. Bizim teknokentimizden 5 yılda 1.5 milyon dolara yakın ihracat gerçekleşmiş’’ dedi. Teknolojik ürünü belgeleyen patent sıralamasında İTÜ ARI Teknokenti’nin birinci olduğunu vurgulayan Kasap, Antalya’nın 26 patent ile üçüncü sırada bulunduğunu, amaçlarının ilk sıraya yükselmek olduğunu söyledi. Kasap, ‘’Patent sayımız her yıl tahmin ediyorum katlanarak devam edecek. Patentler sırasında birinci sırayı hedefliyoruz. Patent sayısı arttıkça ülkemizin döviz kazanımı artacak. Üniversitemizin bulunduğu bölge itibarıyla tarımda tematik teknokent olmaya çalışacağız’’ diye konuştu. Teknokentte bulunan İleri Sağlık Araştırmaları ve Proje Danışmanlık Şirketi ile tıp fakültesinde 24 klinik araştırma projesi yürütüldüğünü belirten Kasap, bunların arasında aromatik bitkilerden ilâç ham maddesi elde etmeye yönelik çalışmalar bulunduğunu söyledi.

ABD’YE TEKNOLOJİ İHRACI

Teknokentten ABD’ye biyomedikal bir icadın ihracatının yapıldığını da söyleyen Kasap, bu aparatla biyopsi yapmadan bir hücrenin kanserli olup olmadığını anlamaya çalıştıklarını, bu aparatın yüzeyden kanseri teşhis etmeye çalışan bir aparat olduğunu bildirdi. Kasap, teknokentten ABD’nin yanı sıra Japonya, Almanya, Rusya, Mısır, Azerbaycan ve Tayvan’a ihracat yapıldığını sözlerine ekledi.

02.12.2009


 

Zonguldak emeklide, Muğla çalışanda birinci

Zonguldak emekli, Muğla çalışan oranında bi-rinci sırada geliyor. Alınan bilgiye göre, emeklilerin il nüfusuna oranının en fazla olduğu yerlerin başını Karadeniz bölgesi illeri çekiyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, emekli oranı en fazla olan il maden işçileriyle anılan Zonguldak. Şehirde 141 bin 879 emekli bulunuyor. Her dört kişiden birinin emekli olduğu şehirde emeklilerin oranı yüzde 22,92’yi buluyor. Zonguldak’ı yine Karadeniz bölgesi illeri izliyor. Emekli oranı Bartın’da yüzde 22,40, Karabük’te yüzde 21,99, Sinop’ta yüzde 20,59 ve Rize’de yüzde 17,70 düzeyinde. Emekli oranının yüksek olduğu diğer iller yüzde 16,70’le Yalova, 16,54’le Uşak, 15,60’la Kırıkkale ve 15,47 ile Trabzon olarak sıralanıyor.

EMEKLİ DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA AZ

Emekli oranının en az olduğu iller arasında ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi illeri başı çekiyor. Şırnak’ta emeklilerin il nüfusuna oranı yüzde 2,10’a kadar geriliyor. Şehirde 9 bin 23 emekli buluyor. Emeklilerin il nüfusuna oranının azlığı bakımından Şırnak’ı sırasıyla Ağrı (yüzde 2,43), Muş (yüzde 2,75), Hakkâri (yüzde 2,90), Şanlıurfa (yüzde 3,06), Van (yüzde 3,32), Mardin (yüzde 3,74), Iğdır (yüzde 3,93), Bitlis (yüzde 4), Bingöl (yüzde 4,48), Siirt (yüzde 4,48), Batman (yüzde 4,53) ve Diyarbakır (yüzde 4,66) izliyor. Üç büyük ilden Ankara’da emekli oranı yüzde 16,27, İstanbul’da yüzde 13,83 ve İzmir’de 18,44 düzeyinde.

ÇALIŞAN ORANI SANAYİYLE ARTIYOR

Aktif çalışanların il nüfusuna oranının en fazla olduğu iller arasında sanayinin gelişmiş olduğu illerin fazlalığı dikkati çekiyor. Çalışan oranının en fazla olduğu illerin başında Muğla geliyor. İlde aktif çalışanların sayısı 242 bin 983’ü buluyor. Muğla’da çalışanların oranı il nüfusunun yüzde 30,70’sine karşılık geliyor. Muğla’yı yüzde 30,62’lik çalışan oranıyla Antalya, yüzde 30’luk çalışan oranıyla Ankara izliyor. Çalışan oranının fazla olduğu diğer iller ise şöyle: ‘’Tekirdağ (yüzde 28,26), İstanbul (yüzde 27,10), Kocaeli (yüzde 26,19) Denizli (yüzde 25,66), Bursa (yüzde 24,70), Bilecik (yüzde 24,66), Bolu (yüzde 24,40), İzmir (yüzde 24,35), Rize (yüzde 24,20), Eskişehir (yüzde 24,13).’’

DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA ÇALIŞAN DA AZ

Aktif çalışan oranının en az olduğu iller, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğunlaşıyor. Aktif çalışanların il nüfusuna oranının en az olduğu illerin başında Ağrı geliyor. Şehirde çalışanların oranı yüzde 6,30’da kalıyor. Şehirde toplam 33 bin 546 çalışan bulunuyor. Ağrı’yı yüzde 7,44’le Muş, yüzde 7,52’yle Van, yüzde 7,67’yle Şırnak, yüzde 7,68’le Mardin, yüzde 7,75’le Şanlıurfa, yüzde 8,02’yle Hakkâri, yüzde 9,36’la Bingöl, yüzde 9,69’la Siirt, yüzde 9,70’le Diyarbakır, yüzde 9,72’yle Batman ve yüzde 9,75’le Iğdır izliyor.

02.12.2009


 

Şehirlerin göç alan yüzü değişiyor

Eğİtsel, sosyal, ekonomik, sportif ve kültürel hizmetlere erişimi kısıtlı çocuk ve gençlere ulaşmayı hedefleyen İç Göç Entegrasyon Projesi’nin (İGEP) İzmir ayağında, Büyükşehir Belediyesi Çocuk ve Gençlik Merkezi’ne devam eden 261 çocuk ve genç, merkeze gelmeye başladıkları 10 aydan bu yana artık geleceğe daha umutla bakıyor.

Türkiye’de önemli göç alan şehirlerinden İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa’da ekonomik ve sosyal entegrasyon problemlerinin çözümüne destek veren proje kapsamında, çocuk ve gençler, merkezde hem karınlarını doyuruyor, hem de resim ve müzik alanındaki yeteneklerini geliştirme fırsatı buluyor. Okullarından kalan zamanı bu merkezde geçirmekten büyük mutluluk duyduklarını ifade eden çocuk ve gençler, öğretmenler eşliğinde ders çalışıyor, yabancı dil ve bilgisayar kullanmayı öğreniyorlar. Ekonomik, sosyal ve kültürel imkânları iyileştirerek, şehir hayatına ilişkin vatandaşlar arasındaki farklılığı gidermeyi amaçlayan proje kapsamında, merkezde günde yaklaşık 50 çocuk zaman geçiriyor. 7-22 yaş arasındaki çocuk ve gençlerin ağırlandığı 4 katlı merkezde, çocuklar serbest zaman içerisinde oyun oynayabiliyor, kütüphanedeki kitapları okuyarak, düş dünyalarında farklı bir yolculuğa çıkabiliyor. Resim ve müzik alanındaki yeteneklerini geliştiren çocuklar, gönüllerince şarkı söyleyip, gökkuşağını istedikleri renge boyuyor. Merkezde isteyen ailelere psikolojik destek ve rehberlik hizmeti de veriliyor.

İGEP PROJESİ HAKKINDA

İGEP, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa Büyükşehir belediyelerinin, göçten kaynaklanan sosyo-ekonomik entegrasyon ve çevre bağlantılı problemlerini azaltmaları için, kurumsal kapasitelerini artırmalarına ve hedef bölgelerdeki sokak çocuklarının rehabilitasyon ve toplumla tekrar bütünleştirmelerini sağlamalarına destek sağlamayı amaçlıyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen İGEP, DeLeeuw International liderliğinde Human Dynamics, ICMPD, TEPAV, TESEV ve WYG International Konsorsiyumu tarafından, İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa Büyükşehir Belediyelerinin desteğiyle yürütülüyor. İGEP’in 31 Mayıs 2010 tarihinde sona ermesi planlanıyor.

02.12.2009


 

Gar ve trenler denetlenecek

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, genel müdür yardımcıları ve daire başkanları ile bütün gar, istasyon, yol ve trenleri denetleyecek. TCDD, 10. Ulaştırma Şurası’nda belirlenen 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını hızlandırdı.

Buna göre, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, genel müdür yardımcıları ve daire başkanları ile bir yıl boyunca Türkiye genelindeki bütün gar, istasyon, yol ve trenleri denetleyecek. Karaman’ın, TCDD üst düzey yöneticilerine gönderdiği genelgeye göre, TCDD’nin üst yönetimi, demir yolları, trenler, istasyon ve garların denetlenmesi için sahaya inecek. Genel müdür yardımcıları ile daire başkanlarının denetleyecekleri yerlerin belirlendiği belirtilen genelgede, tren, yol, gar ve istasyonların bütün detaylarıyla incelenmesi istendi. Genelgeye göre, denetimlerde, istasyon şefleri ve gar müdürlerine görev ve yetkileri yerinde hatırlatılacak. Denetim kapsamında, gar müdürleri ile istasyon şeflerinin malî bütçeleri güçlendirilerek TCDD’nin imajına uygun olarak yeni atılımlar yapmaları sağlanacak. Habersiz yapılacak denetimler 2010’un sonuna kadar devam edecek. Denetimler kapsamında, trenlerin tehir nedenleri ile demir yollarındaki eksikliklerin yanı sıra gar ve istasyon binalarının durumu, eksiklikleri ve çevre düzenlemesi de incelenecek. Ayrıca, gar ve istasyonlara, ışıklandırmadan tuvaletlerin temizliğine kadar bütün alanlarda standardizasyon getirilmesi de hedefleniyor.

02.12.2009


 

Ankara’da sis uçak trafiğini engelledi

ANKARA’DA etkili olan sis sebebiyle Esenboğa Havalimanı’nda bazı uçak seferleri yapılamadı. Alınan bilgiye göre, saat 02.00’den itibaren Esenboğa Havalimanı’nda sis etkili olmaya başladı.

Görüş mesafesinin düşük olması dolayısıyla Ankara’ya uçaklar inemezken, Ankara’dan diğer illere uçak seferleri de gecikmeli olarak yapılıdı. Sisin öğlen etkisini yitirmesinden sonra seferler normale döndü.

02.12.2009


 

Malatya’ya, Turgut Özal Tabiat Parkı

MALATYA'NIN Orduzu Beldesi sınırları içindeki bazı alanlar, ‘’Turgut Özal Tabiat Parkı’’ olarak belirlendi.

Malatya’nın merkez ilçesi Orduzu beldesi sınırları içinde bulunan bazı alanların ‘’Turgut Özal Tabiat Parkı’’ olarak belirlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

02.12.2009


 

Taşköprü, evleriyle markalaşıyor

KASTAMONU'NUN Taşköprü ilçesinde kendine özgü mimarisi ve işçiliğiyle dikkatleri çeken tarihi evlerden 132 tanesi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescillendi.

Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan, ilçede çok sayıda tarihi ev ve konağın bulunduğunu belirterek, bunun ilçenin her dönem önemli ticaret ve uygarlık merkezlerine ev sahipliği yapmasında kaynaklandığını söyledi. Taşköprü’nün en büyük ve 400 yıllık tarihe sahip olan Delibeyoğlu Konağı başta olmak üzere bütün konakların konaklama ve restoran turizmine müsait olduğunu ifade eden Arslan, ‘’Belediyesi olarak konakları restore ettirmeye gayret gösteriyoruz. 132 binanın tescili sağlandı. Şimdi bunların restorasyonlarının yapılması lâzım” diye konuştu.

02.12.2009


 

Isparta’da hava kirliliği, yüzde 50 azaldı

ISPARTA Çevre ve Orman Müdürü Tayfun Büyükküpcü, hava kirliliği konusunda geçmiş yıllarda ilk sıralarda yer alan şehirde alınan radikal kararlarla hava kalitesinin yükseltildiğini bildirdi.

Büyükküpcü, hava kalitesinin geçen yıla göre yüzde 50’lik iyileşme gösterdiğini belirtti. Isparta’da önceki yıllarda ciddî hava kirliliği sorunu yaşandığını vurgulayan Büyükküpcü, değerlerin Türkiye ortalamasının üzerinde çıktığını ve özellikle Aralık, Ocak ile Şubat aylarında ciddî rakamlara ulaştığını hatırlattı. Geçen yıl ile bu yılki partikül değerlerini sık sık takip ettiklerini anlatan Büyükküpcü, ‘’Geçen yılki partikül değerlerle, bu yılki değerler arasında yüzde 50’lik fark var. Hava kalitesinde artış yaşıyoruz’’ dedi. Hava kalitesinin iyileşmesinde Mahallî Çevre Kurulu’nun aldığı kararların etkili olduğunu söyleyen Büyükküpcü, öncelikle yakılan kömüre kısıtlama getirdiklerini açıkladı. Bunun yanı sıra doğalgaz kullanımının arttığını kaydeden Büyükküpcü, doğalgaz kullanımını teşvik ettiklerini belirtti.

02.12.2009


 

Karkamış’ta, mayın temizleme işlemi başlıyor

GAZİANTEP'İN Suriye sınırındaki mayınlı sahada bulunan tarihi Karkamış Antik Kenti’nde mayınların elle temizlenmesi için açılan ihaleyi kazanan Nokta Yatırım İnşaat Gıda Tekstil Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 5 Aralık’ta çalışmalara başlayacağı bildirildi.

Antik kentte bulunan 663 bin 800 metrekarelik alanda mayınların temizlenmesi ihalesine katılan 15 yerli ve yabancı firmanın arasından 1 milyon 111 bin 111 lira teklifle ihaleyi kazanan Nokta Yatırım İnşaat şirketi, mayınlı alan yerinin geçen hafta teslim edilmesinin ardından 5 Aralık Cumartesi günü Karkamış Antik Kenti’nde 25 kişiyle çalışmalara başlayacak. Şirketin ortaklarından Murat Keklik, işi çok kısa sürede bitirmeyi hedeflediklerini, şartnamede verilen yasal süre 10 ay olmasına rağmen 6 ayda mayınları temizlemeyi planladıklarını söyledi.

02.12.2009


 

Yusufeli’nde, 6 ev ve ahır yandı

ARTVİN’İN Yusufeli ilçesine bağlı Esendal Köyündeki yangında, 6 ev ile bu evlerin yanındaki samanlık ve ahırlar kullanılamaz hale geldi.Alınan bilgiye göre, ilçenin Esendal Köyü Arneşen Mahallesi’nde önceki gün sabaha karşı Mehmet Şimşek’e ait evin bacasının tutuşması sonucu yangın çıktı.

Kısa sürede büyüyen yangın, Ahmet Şimşek, Mehmet Uluçay, Hasan Uluçay, Mustafa Yıldız ve Yaşar Kılıç’a ait evler ile bunlara ait samanlık ve ahırları etkisi altına aldı. Yusufeli Belediyesi itfaiye ekipleri ile köylülerin olası yangınlar için kurdukları depolardaki suyla müdahale ettiği yangın, söndürüldü. Ölen ya da yaralananın olmadığı yangında, maddî hasar meydana geldi.

02.12.2009


 

Cami fareleri yakalandı

MERSİN’İN Mut ilçe merkezindeki 11 camiye 14 defa girerek hırsızlık yapan yaşı küçük 9 kişi yakalandı.

Edinilen bilgiye göre, Mut Emniyet Müdürlüğü ekipleri; Seydi Salih, Hamidiye, İzmirli, Erikci, Yeni, Fatih, Muradiye, Bilali Habeşi Camii’ne birer defa ve Lala Paşa, Hz. Ömer ve Eyüp Kahraman Camii’ne ikişer kez girerek hırsızlık yaptıkları ileri sürülen M.K. (13), S.K (16), T.Ö. (14), E.U.(17), M.K. (14), S.Ç. (14), Ö.E.(14), K.K.(13) ve D.A.Ö. (15) adlı kişileri yakaladı. Camilerin pencere ve kapılarını kırarak yardım toplama sandıklarındaki paraları ve bazı eşyaları çaldıklarını itiraf eden zanlılar, savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra yaşlarının küçük olması sebebiyle mahkeme gününe kadar ailelerine teslim edildi.

02.12.2009


 

AIDS Dünyada azalıyor Türkiye’de artıyor

Bİrleşmİş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (Unaids), 24 Kasım 2009’da güncel verilerin ve değerlendirmelerin yer aldığı küresel AIDS raporunu yayınladı.

Rapora göre; 2008 yılında dünya genelinde 2 milyon 400 bin ila 3 milyon arası kişiye HIV bulaştı. Vakaların en yüksek olduğu 1996 yılıyla kıyaslandığında 2008 yılındaki yeni HIV enfeksiyonlarının yüzde 30, son 8 yıl içerisinde de yüzde 17 oranında azaldığı görülüyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de virüs bulaşanların sayısının ise yıllara göre artması dikkat çekiyor.

Unaids raporuna göre, 2008 yılında dünyada HIV/AIDS'e yakalananların sayısı azaldı. 2008 yılında dünya çapında tahmini olarak 2 milyon 400 bin - 3 milyon arası kişiye HIV bulaştı. Yeni HIV enfeksiyonlarının en yüksek olduğu 1996 yılıyla kıyaslandığında 2008 yılındaki yeni HIV enfeksiyonlarının yüzde 30 daha az olması; son 8 yıl içerisinde ise vak'aların 17 oranında azalması dikkatlerden kaçmıyor.

Tahmini olarak 240 bin - 610 bin yeni HIV enfeksiyonu ise 15 yaş altındaki çocuklarda görüldü. Rapora göre bunların büyük çoğunluğunun, hamilelik sırasında, doğum esnasında ve emzirme yoluyla gerçekleştiğine inanılıyor.

Türkiye bu raporda Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi içinde değerlendiriliyor. 2008 yılında bu bölgede yaklaşık 35 bin kişiye HIV bulaştığı belirtiliyor. Yaklaşık 20 bin kişinin AIDS ile ilgili hastalıklardan dolayı vefat ettiği ve toplam 310 bin kişinin HIV ile yaşadığı tahmin ediliyor. Raporda, bu bölgede AIDS ile mücadele sistemlerinde büyük bir güçlendirme çalışmasına gerek olduğunun altı çiziliyor.

2012 AIDS ZİVRESİ ABD’DE

ABD’nİn başşehri Washington, 2012’de yapılacak uluslar arası AIDS konferansına ev sahipliği yapacak. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, AIDS konferansının ABD’de yapılacak olmasından memnuniyet duyduğunu ifade ederek, ‘’ABD’nin AIDS’lilerin ABD topraklarına girmesine ilişkin yasağın Ocak 2010’dan itibaren kaldırılmasına ilişkin kararla bunun mümkün olduğunun altını çizdi. Clinton, ‘’Başkan Obama ve ben, ABD’nin AIDS ile dünya çapında yürütülen mücadelede ABD’nin önderliğini geliştirmek istiyoruz’’ diye konuştu. Bu yıl Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılan zirve, gelecek Temmuzda Viyana’da, 2011’de ise Roma’da gerçekleştirilecek.

GÖRMEZDEN GELİNMEMELİ

Raporda son olarak, bu bölgenin çoğunluğunda tedaviye yönelik çalışmaların zayıflığı vurgulanıyor. Ayrıca bu bölgede HIV konusunda eğitim - bilgilendirme yönünde ilerlemeler kaydedilmiş olmasına rağmen, test olan kişi sayısının hâlâ çok az olduğu belirtiliyor. Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Kaykı, HIV bulaşanların sayısının dünyada azalırken Türkiye’de artmasına dikat çekti. Kaykı, “Bu artışın temel sebepleri; halen ülkemizde ‘HIV yok algısı’, HIV/AIDS’in öncelik olmayışı. Ülkemizde ortaya çıkan diğer bulaşıcı enfeksiyonlarda hızla alınan eylem planlarının HIV/AIDS için de alınmasını talep ediyoruz. Toplumu da HIV/AIDS’e gözünü kulağını açmaya dâvet ediyoruz. Ve diyoruz ki; HIV/AIDS’ yönelik önyargılarınızdan kurtulun” diye konuştu.

02.12.2009


 

İnternet kırsalı da sardı

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce yapılan araştırmada, İnternet bağlantısı şehirlerde her üç evde bir, kırsalda ise her onbir evden birinde bulunuyor.

Alınan bilgiye göre, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı/Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK’ın işbirliğiyle HÜ Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından beş yılda bir yapılan ‘’Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın sonuçları belli oldu. Birçok alanda önemli sonuçlar ortaya koyan araştırmanın, ‘’Hanehalkı, Nüfusu ve Konut Özellikleri’’ başlıklı alt bölümü için 7 bin 866’sı şehirde yaşayan 10 bin 525 kişiyle görüşüldü. Hanehalkına, evlerinde dayanıklı tüketim malları bulunup bulunmadığının sorulduğu araştırmanın sonucuna göre, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, ütü ve telefon gibi dayanıklı ev aletlerinin on evden dokuzunda bulunduğu tesbit edildi. Araştırmada, şehirdeki evlerde kullanılan internet bağlantısının her üç evden birinde bulunduğu, kırsalda ise her onbir evden birinde kurulu olduğu belirlendi. Araştırma sonucuna göre, 10 bin 525 hanenin yüzde 27’sinde internet bağlantısı bulunurken, 2003 yılında yapılan araştırmada ise internet kullanımının yüzde 8 seviyesinde olduğu ve 5 yılda 19 puanlık artış gösterdiği kaydedildi. Dayanıklı tüketim mallarına sahip olma oranının şehirdeki hanelerde daha yüksek olduğu kaydedilen araştırmada, 23 ev eşyası içerisinde yalnızca uydu yayınının kırsaldaki evlerde daha fazla olduğu ortaya çıktı.

02.12.2009


 

Güzellik uğruna öldü

Arjantİn’İn eski güzellik kraliçesi, estetik ameliyat yüzünden öldü. 1994 yılında Arjantin güzeli seçilen 38 yaşındaki Solange Magnano’nun, yaptırdığı estetik ameliyattan sonra akciğer embolisinden öldüğü bildirildi.

Yakın arkadaşı Roberto Piazza, yapılan işlemde vücuda zerk edilen sıvının akciğerlere ve beyne gittiğini söyledi. Ölen kişinin ikiz çocuk annesi olduğu belirtildi.

02.12.2009


 

Yüzyılın deneyinde işler iyi gidiyor

Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’ne (CERN) ait Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın (BHÇ), 1,18 trilyon elektron volt ışın demeti parçacığı göndererek, proton ivmesi rekoru kırdığı bildirildi.

CERN’deki bilim adamları, Hadron’un ABD’nin Chicago kentindeki fizik araştırma laboratuvarı Familab hızlandırıcısının 1 TeV (trilyon elektron volt) düzeyinde bulunan rekorunu gölgede bıraktığını ifade etti. Başarılı denemenin, kâinatın Büyük Patlama ile ortaya çıkmasının “saniyenin 1 ila 2 trilyonda biri sonrasındaki” ortamını, bu ortamdaki atom altı parçacıkları ve güçleri gözlemlemek için daha yüksek önemdeki deneylere imkân vereceği belirtiliyor. İlk denemelerde, CERN’deki tünelde hızlandırılan proton demetlerinin enerjisi 450 milyar elektron volttan 540 milyara yükseltilmiş, ancak yeni keşiflerin yapılması, kâinatın, maddenin yapısındaki sırların ortaya konulması için çok daha üst enerjilere ihtiyaç bulunduğu belirtilmişti.

02.12.2009


 

Gazete tirajları yükselişe geçti

Ülke genelinde, yaygın gazetelerin tirajlarında yükselme eğilimi görülüyor. Bütün ülkede satış ve dağıtımı yapılan yaygın basının Ağustos ve Eylül 2009 aylarında toplam tirajı 3 milyon 860 bin 601’den 4 milyon 7 bin 617’ye yükseldi.

Dağıtılan gazete sayısı ise 46’dan 47’ye çıktı.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun verilerine göre yerel, bölgesel ve yaygın basın olarak 5 bin 665 gazete ve dergi yayınlanıyor. Bunların 2 bin 479’u gazete, 3 bin 186’sı dergi. Gazete satışlarındaki kıpırdanmaya rağmen 2007 ve 2008 yıllarında, sağlık ve akademik konular dışındaki dergi sayısı azaldı. Akademik dergilerde sayıca artış oranı yüzde 38, sağlık dergilerinde yüzde 10 oldu. Dergilerde çalışanların eğitim durumlarında ön lisans ve lisans seviyelerinde artış, diğerlerinde düşüş görüldü. Ülke çapında yayın yapan basın grubundaki gazetelerin günlük tiraj ortalamaları toplamı Ağustos 2009’da 3 milyon 860 bin 601 iken Eylül 2009’da 4 milyon 7 bin 617’ye yükseldi. İlân alan yaygın basın grubundaki gazete sayısı 46’dan 47’ye çıktı. Gazetelerin günlük tiraj ortalamaları, 5 bin 169 ile 614 bin 247 arasında değişiyor.

02.12.2009


 

Çocukları beslerken obeziteyi unutmayın

Obezİtenİn gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından birisi olduğu bildirildi. Günümüzde obezitenin sürekli arttığına dikkat çeken uzmanlar, ailelerin özellikle çocukların beslenmesine dikkat etmelerini tavsiye ediyor.

Obeziteyi; ‘genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması’ olarak tanımlayan Bursa Dörtçelik Çocuk Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. İsmail Özcan, beslenmenin anne karnında başladığına dikkat çekti. Başhekim Dr. İsmail Özcan, günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolandığını ve obezite oluşumuna sebep olduğuna işaret etti. Teknolojideki gelişmelerin hayatı kolaylaştırdığını, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırladığını kaydeden Özcan, “Obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkan, hayat kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Özellikle çocukların beslenmesinde dikkatli olunmalı. İstemeyerek de olsa obeziteye dâvetiye çıkarmamak gerekiyor.” uyarısında bulundu.

02.12.2009


 

Nazizmin son dâvâsı başladı

Eskİ Nazi ölüm kamplarında gardiyanlık yapan John Demjanjuk’un (89) yargılanmasına Münih Eyalet Mahkemesinde başlandı.

İkinci Dünya Savaşında 27 bin 900 Yahudinin Sabibor toplama kampında öldürülmesine iştirak etmekle suçlanan Demjanjuk’un dâvâsını izlemek için 200’den fazla gazeteci akredite oldu. Ancak mahkeme salonunda gazeteciler için 68 yer ayrıldı. Sözkonusu dâvâ Nazizmin yargılandığı son büyük dâvâ olarak nitelendiriliyor.

02.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl