03 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

BU ESERE, DÜNYA MÜZELERİNDEN BÜYÜK DESTEK

NİLÜFER Damalı Eğitim Vakfı’nın önemli projesi Osmanlı Sikkeleri Tarihi, Osmanlı sikkeleri koleksiyonuna sahip, dünyanın birçok önemli müzesinden destek görüyor.

Şu ana kadar ilk iki cildinin yayımlandığı Osmanlı Sikkeleri Tarihi, önemli Osmanlı sikke koleksiyonlarını bünyesinde barındıran ve sergileyen, yurt dışındaki önemli müzelerin de desteğiyle imparatorluk tarihimize ışık tutuyor. Böylelikle, Osmanlı Sikkeleri Tarihi, nümismat ve tarihçilere Osmanlı sikkeleri üzerinde araştırma yapabilecekleri adresleri de gösteriyor. Tarih biliminin adeta bir laboratuvarı olan nümismatik bilimine dikkatleri çekecek ve koleksiyonerlere çalışmalarında kolaylık sağlayacak bu eserle yeni sikke tiplerinin de ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Atom Damalı’nın yoğun araştırmaları sırasında koleksiyonlarını incelemeye açan müzelerin yanı sıra Avrupa’daki üniversiteler de destek veriyor. Toplam 8 ciltten oluşması planlanan bu çalışmaya destek veren müze ve üniversiteler şöyle sıralanıyor:

American Numismatic Society: 1858’de New York’ta kurulan derneğin koleksiyonunda 800 bin adet sikke bulunurken, bunların içerisinde 10 bin Osmanlı sikkesi yer alıyor.

British Museum: 1753’te kurulan British Museum, dünyanın ilk millî halk müzesi. Dünyanın en önemli müzelerinden biri olan British Museum, İrlandalı William Marsden’in sikke koleksiyonunu 1834’te müzeye bağışlamasıyla, Osmanlı sikke koleksiyonuna kavuşmuştur. Daha sonraki dönemlerde çeşitli kişilerin koleksiyonlarını bağışlamasıyla 5 binin üzerinde Osmanlı sikkesine sahip olan British Museum, araştırmacılara Osmanlı sikkeleri üzerinde önemli bir kaynak sunuyor.

Staatliche Münzsammlung München: Millî Münih Müzesi, 300 bin sikkeden oluşan koleksiyonuyla, Almanya ve Avrupa’nın en büyük sikke koleksiyonuna sahip. Koleksiyonda bulunan Osmanlı sikkeleri arasında Sivas Sultani, bazı nadir Mısır, Tunus ve Trablusgarp sikkeleri büyük dikkat çekmektedir.

State Hermitage Museum: Hermitage Museum’da yer alan koleksiyonların neredeyse yarısı sikkelerden oluşuyor. 200 binin üzerinde parçanın içinde sikke, madalya, nişan, mühür, sikke kalıpları, kâğıt para gibi önemli objeler bulunuyor. Hermitage Museum’da bugün 1252’si altın olmak üzere toplam 7394 adet Osmanlı sikkesi koleksiyonu bulunmaktadır.

Bode Museum: 500 binden fazla sikke ile dünyanın önemli sikke koleksiyonlarından birine sahip olan Bode Museum, dünyada para basımının ilk örnekleri olan MÖ 7. yüzyıldaki Anadolu sikkelerinden başlayarak, 21. yüzyıla kadar gelen geniş sikke ve madalya koleksiyonlarından birini bulundurmaktadır.

Numismatic Museum Athens: Bugün koleksiyonlarında 500 binin üzerinde sikkesi bulunan Atina Nümismatik Müzesi’nin temelleri 1834 yılında atılmıştır.

Kunst Historisches Museum: Viyana’da bulunan Kunst Tarih Müzesi’nin sikke kabinesi dünyadaki en büyük ve en önemli 5 sikke koleksiyonlarından biridir.

Smithsonian Museum: Smithsonian Enstitüsü’nün Millî Nümismatik Koleksiyon Bölümü, Kuzey Amerika’nın en büyüğü olup dünyadaki nümismatik koleksiyonlar içerisindekilerden de en büyüklerden biridir. 1.6 milyon objeden fazla varlığı olan Millî Nümismatik Koleksiyon, nadir birçok büyük sikke ve parayı da kapsamaktadır. Smithsonian Museum’daki 6 bin Osmanlı sikkesinin en eskisi I. Murat’ın akçesidir.

Ashmolean Museum: Oxford Ünivesitesi’nin müzesi kapılarını 1683 yılında açmıştır. Müzenin Heberden Sikke Odası şu anda önde gelen uluslar arası sikke kabineleri arasındadır. Koleksiyonu, özellikle Yunan, Roma, Bizans ve Orta Çağ’a ait İslâm, Hint ve Çin sikkelerinden oluşmaktadır.

Tübingen University: Ünlü nümismat Stephan Album’un koleksiyonundaki Osmanlı sikkelerini de satın alarak koleksiyonuna dahil eden Tübingen Üniversitesi’nin 2 bin civarındaki Osmanlı sikkesi koleksiyonunda, ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu şehirlerine ait sikkeleri ilginçtir.

Friedrich Schiller University: Koleksiyonlarında Osmanlı sikkeleri de dahil 21 bin oryental sikke bulunan üniversitede sikke koleksiyonu Johann Gustav Stickel tarafından başlatılmış ve 19. yüzyılın en önemli İslâmî sikke koleksiyonu oluşturulmuştur.

Recep Bozdağ / İstanbul

03.09.2010


 

7 tepede, 7 mekânda, 7 şiir faaliyeti

İSTANBUL 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) faaliyetleri kapsamında, ‘’Bizans’tan Günümüze İstanbul Şiirleri’’ adıyla, 7 tepedeki 7 tarihî mekânda yapılacak 7 şiir faaliyetinden ilki Sultanahmet’te gerçekleştirildi.

Faaliyetin açılışında konuşan İl Kültür ve Turizm Müdürü, İstanbul 2010 AKB Ajansı Başkan Vekili Ahmet Emre Bilgili, ajansın İstanbul’da yaşayanları kültür ve sanatla buluşturduğunu söyledi. Bu şehrin insana ilham verdiğini belirten Bilgili, faaliyetlerinin zenginleşerek devam edeceğini kaydetti. Gazeteci-yazar Doğan Hızlan da kültür başkentine yakışan en güzel faaliyetin şiir olduğunu, 7 gün 7 yerde 7 faaliyetin gerçekleşmesiyle şiirlerin herkese ulaşacağını kaydetti. Bir şehrin tarihini şiir ile anlamanın önemine dikkati çeken Hızlan, Enver Ercan tarafından hazırlanan ‘’Bizans’tan Günümüze İstanbul Şiirleri’’ gibi bir antolojinin önemli olduğunu vurguladı. Hızlan, herkesin kitaptan şairlerin şiirlerini okuyabileceğini ifade ederek, okuyucuların, faaliyet sayesinde şairlerin İstanbul’la ilgili şiirlerini kendi seslerinden dinleme fırsatı bulacaklarını söyledi. İstanbul 2010 AKB Ajansının hazırladığı faaliyetlerle İstanbul’un güzelliklerinin altının çizildiğini belirten Hızlan, ‘’İnsanların hayat yoğunluğu içinde unuttuğu bazı güzellikler vardır. Ama bu şairlerin şiirlerini okuduğunuzda size ferahlık getirir. Umarım bu etkinlikler herkeste şiire olan ilgiyi arttırır’’ dedi. Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Enver Ercan da faaliyette İstanbul üzerine yazılmış şiirlerin sunulacağını ifade ederek, bu şiirlerde toplumda yaşanılan sosyolojik sürece de yer verildiğini kaydetti.

03.09.2010


 

Âsitâne

Dünyanın en güzel şehri hangisi, diye sorulsa, bu soruya çok farklı cevaplar verilebilir. Ama görenler için cevap büyük ihtimalle İstanbul olacaktır.

İstanbul, binlerce yıl farklı medeniyetlere beşik olmuş; büyülü renkleriyle, Boğaziçi’yle, deniziyle, akşamlarıyla, sabahlarıyla… Martıları, güvercinleri, çinileri, çil çil kubbeleri, dalga dalga köpükleri ve semaya yükselen ezanlarıyla, daima şehirlerin sultanlık tahtına kurulmuştur.

Onun güzellikleri minarelerden yükselen ezanlarda farklı, boğaz kıyılarına vuran dalgalarda farklıdır…

Fatih Sultan Mehmed Han da orada misafirdir, Eyüp Sultan Hazretleri de…

Bu şehir hem yüzyıllarca dünyanın yönetildiği karargâh olmuş, hem de bilgiye, san'ata, âlime ve san'atkâra kucak açmış.

Şairler İstanbul’dan ilham almış, bestekârlar İstanbul’a nağmeler döktürmüş.

Aylar, yıllar, asırlar geçtikçe İstanbul kıvamını bulmuş, bir başka güzel olmuş.

Osman Gazi, evlâtlarına bu şehrin fethi için ferman buyurmuş:

“Osman Ertuğrul oğlusun, Oğuz Karahan neslisin,

Hakkın kemter kulusun, İslambol’u aç, gülzar yap…”

Geçmişte İslâm dünyasının diplomatik merkezi olan İstanbul, hiç şüphesiz gelecekte daha farklı alanlarda, dünyanın merkezi olacak. “Kökü mazide olan bu aziz şehir, aslında geleceğin dünyasını kuracak bir misyona da sahip.”

Yüzyıldır bunalmış olan insanlığın, krizlerden krizlere koşan dünyanın, daralan gönüllerin, yüksek idealler arayan dimağların yepyeni ilhamlar alacağı bir şehir İstanbul.

Çinisiyle, ebrusuyla, hüsn-ü hattıyla, tezhibiyle, sedefiyle, işlemesiyle, musıkîsiyle İstanbul, insanlığa sunulacak pek çok mirası içinde barındıran bir şehir…

İstanbul, Allah’ın yeryüzüne vurduğu silinmez bir mühür…

İstanbul, Peygamber (asm) müjdesi, Sahabeler misafirhanesi, evliyalar yurdu…

Yazarımız İslâm Yaşar, kaleme aldığı Âsitâne isimli eserinde, İstanbul’u geçmişten günümüze öne çıkan yönleriyle, pek çok bilinmeyenleriyle anlatıyor. Âsitane’den, Cihangir’i tasvir eden bu satırları takip edelim:

“Güneşin ilk ışıkları önce Âsitâne’nin altın alemlerine vurur ve her kubbe şerareli bir çerağ olur, her minare parlak alevli meş’ale endamıyla gün boyu yanar dururdu.

Bütün parlak zeminler, şeffaf cisimler o alevden şala bürünmeye hazır olduğundan, meş’alelerden çıkan şerareler camları tutuşturur, vitraylara akseder, çinilerde yansır ve ışığın feri arttıkça bu zahiri yangın yayılırdı.

Güneş biraz yükselince ateş suya düşer ve sular da yanmaya başlardı. Böyle bir yanışa camlardan daha müheyya olan sular, bu tulû allığını bağırlarında açılan hatt-ı zerrinler vasıtasıyla içlerine çekip, kendilerinin bir parçası haline getirirlerdi.

Bu yanış kuşluk vaktine kadar gittikçe azalarak devam ederdi.”

Hem İstanbul’un, hem de İstanbul’u anlatan Âsitâne isimli kitabın günümüze ve geleceğe vereceği pek çok mesaj, pek çok manevî ilham ve esinti var. Yeryüzünü cennetin küçük bir örneği haline getirmek istiyorsak; İstanbul’u tanımaya, İstanbul’a yazılanları okumaya, İstanbul hakkında söylenenleri dinlemeye mecburuz. İslâm Yaşar’a ruhumuza farklı ilhamlar veren bu güzel eseri kaleme aldığı için teşekkür ediyoruz.

Bütün bu ifadeleri niçin mi kullanıyoruz? Bu müstesna eseri Yeni Asya Neşriyat olarak siz değerli okuyucularımızın istifadesine bu ay sunmuş bulunuyoruz. Neşriyatımız, bunun gibi daha birçok eseri hazırlamakla meşgul. Sırası geldikçe sizlere duyuracağız, İnşaallah.

Kitapla dopdolu bir hafta geçirmeniz temennisiyle, hoşça kalın..

YENİ ASYA NEŞRİYAT

[email protected]

03.09.2010


 

Arzu Akgün’den ‘Look’ sergisi

MERKÛR yeni san'at sezonunu İzmirli genç san'atçı Arzu Akgün’ün ilk kişisel sergisiyle açıyor. Arzu Akgün; özellikle büyük boyutlu ahşap panolara taşıdığı özel hayat muhtevalarını, psiko-sosyal bir eleştiriyi de yüklenen etkili bir şekilde resmediyor.

Söz konusu çalışmalarda siyah ile soğuk renklerin dengeli birlikteliği, ahşap zeminin meydana getirdiği sıcaklık duygusuyla çelişik bir bütünlük içinde sunuyor. Ancak, ahşap zemine kazandırılan ve yer yer baskı resim disiplinini çağrıştıran dokusal vurgular, giderek netleşen özel bir dilin unsurlarına dönüşüyor. San'atçı “Look” sergisinde ahşap üzerine kazıma ve boyama tekniğiyle oluşturduğu 16 eserini sergileyecek. Arzu Akgün İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.

03.09.2010


 

Tarihî Zengibar Kale kapısı onarıma alındı

MALATYA’NIN Darende ilçesindeki tarihi Zengibar Kalesi’nin kapısı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onarıma alındı.

Zengibar Kalesindeki restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Darende Kaymakamı Mehmet Aktaş, ilçedeki birçok tarihî eserin onarıldığını, bu anlamda geçmişten kalan kültürel mirasa sahip çıkıldığını ve eski ihtişamlarına kavuşan tarihî yapıların turizmle yeniden canlanacağını ifade etti. İhalesi tamamlanan ve onarımı başlatılan Zengibar Kale kapısındaki çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi alan Aktaş, Kayseri Rölöve ve Anıtlar Bölge Müdürlüğü’nün kontrolünde devam eden çalışmalar kapsamında, onarımı yapılan kapının bazı taşları değiştirilerek sağlamlaştırılacağını ve kale kapısının çevresinde de seyir terasları oluşturulacağını bildirdi. İlçe merkezinde onarılacak başka bir eser kalmadığına dikkat çeken Mehmet Aktaş, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde inşa edilen birçok yapının geçtiğimiz yıllarda restore edilerek geçmişe sahip çıkıldığını belirtti.

03.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.