Güncel |
Din özgürlüğüne ‘laik devlet’ engeli |
![]() ABD Dışişleri Bakanlığının 2010 Dinî Özgürlükler Raporunda, "Türkiye'de anayasanın din özgürlüğünü sağladığı, ancak laik devletin bütünlüğü ve varlığıyla ilgili anayasal hükümlerin bu hakları kısıtladığı" görüşüne yer verildi. Raporda, "devletin, 'laik devleti koruma' gerekçesiyle, üniversiteler dahil olmak üzere devlet kuruluşlarında İslâmî ifadeye önemli kısıtlamalar, Müslüman ve diğer dinî gruplara sınırlamalar getirmeye devam ettiği" kaydedildi. ORDU, YARGI VE BÜROKRASİNİN DİĞER DALLARI "Ordu, yargı ve bürokrasinin diğer dallarının bazı üyelerinin laik devlete tehdit olarak gördükleri 'İslâmî köktendinciliğe' karşı kampanyalar yürütmeye devam ettiği, Millî Güvenlik Kurulu ve Genelkurmay'ın köktendinciliği kamu güvenliğine tehdit olarak sınıflandırdığı" belirtilen raporda, kamuda ve okullarda "başörtülü kadınların disiplin cezalarına çarptırıldıkları veya hemşire ve öğretmenlik gibi bazı kamu sektöründeki işlerini kaybettikleri" ifade edildi. ABD Dışişleri Bakanlığının 2010 Dini Özgürlükler Raporunda, “Türkiye’de Anayasa’nın din özgürlüğünü sağladığı, diğer yasa ve politikaların da dinin genelde serbestçe uygulanmasına katkıda bulunduğu, ancak laik devletin bütünlüğü ve varlığıyla ilgili anayasal hükümlerin bu hakları kısıtladığı” görüşüne yer verildi. Bakanlığın raporunun dini özgürlüklere ilişkin ihlallerin “kayda değer” düzeyde olduğu ülkelerin listelendiği bölümünde, geçen yılın tersine bu yıl Türkiye yer almadı. Raporun Türkiye bölümünde, “Anayasa din özgürlüğünü koruyor, diğer yasa ve politikalar da dinin genelde serbestçe uygulanmasına katkı sağladı, ancak laik devletin bütünlüğü ve varlığıyla ilgili anayasal hükümler bu hakları kısıtlıyor” ifadesi kullanıldı. “Devletin genelde dini özgürlüklerin uygulanmasına saygı gösterdiği” belirtilen raporda, “raporun yazıldığı dönemde devletin dini özgürlüklere saygısının statüsünde bir değişiklik olmadığı” kaydedildi. Raporda, “yine de devletin, ‘laik devleti koruma’ gerekçesiyle, üniversiteler dahil olmak üzere devlet kuruluşlarında İslami ifadeye önemli kısıtlamalar, Müslüman ve diğer dini gruplara sınırlamalar getirmeye devam ettiği” kaydedildi. Raporda, bununla birlikte, bazı üniversite ve devlet kurumlarında Müslümanların ibadetlerini yerine getirmeleri için mescitler bulunduğu belirtildi. Raporda, “Cumhurbaşkanlığı, silâhlı kuvvetler, yargı ve bürokrasi gibi devletin çekirdek kurumlarının ülkenin tarihi boyunca laikliği savunma rolü oynadığı, bazı durumlarda devletin unsurlarının seçilmiş hükümetin faaliyetlerine laik devleti tehdit ettikleri gerekçesiyle karşı çıktığı” kaydedildi.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI DA RAPORDA Raporda, “ordu, yargı ve bürokrasinin diğer dallarının bazı üyelerinin laik devlete tehdit olarak gördükleri ‘İslâmî yaşantıya’ karşı kampanyalar yürütmeye devam ettiği, belirtildi. “Devlet memurları ve öğrencilere kamu binaları ve üniversitelerde başörtüsü yasağının devam ettiği, ama bazı üniversite ve devlet kurumlarının kadınların başörtü takmasına gayri resmi olarak izin verdiği” kaydedilen raporda, “başörtüsü takan kadınların, disiplin cezalarına çarptırıldıkları veya hemşire ve öğretmenlik gibi bazı kamu sektöründeki işlerini kaybettikleri” dile getirildi. Raporda, “bazı dini grupların üyelerinin, inançlarından dolayı devlet kurumlarında kariyer yapmalarının fiilen engellendiğini söylediği” ifade edildi.
HÜKÜMETLE GÖRÜŞÜLÜYOR Raporda ayrıca, “ABD’nin, insan haklarının desteklenmesi politikasının bir parçası olarak, Türk hükümeti ve devlet kuruluşlarıyla dinî özgürlükler konusunu konuştuğu, Türkiye’deki ABD misyonu temsilcilerinin devlet yetkilileri ve dinî grupların temsilcileriyle sık sık bir araya gelerek, dinî gruplar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını içeren adli reform da dahil olmak üzere, dinî özgürlüklerle alakalı konuları ele aldığı” belirtildi.
BAZI AVRUPA ÜLKELERİNE ELEŞTİRİ
ABD Dışişleri Bakanlığının dün açıkladığı ‘’2010 Dinî Özgürlükler Raporu’’nda bazı Avrupa ülkeleri, Müslümanların dinsel özgürlüklerine karşı sert tedbirler almakla eleştiriliyor. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından açıklanan raporda, ülkeler derecelendirildi ve dünyada dinsel özgürlüklere karşı en sert tutum takınan ülkeler arasında Kuzey Kore, İran, Myanmar, Çin (Tibet ve Uygur sorunları), Sudan, Eritre, Suudi Arabistan ve Özbekistan sayıldı. Raporda, Fransa ve İsviçre’de başörtüsü ve minarelere karşı geçirilen yasalar ve yapılan referandum eleştirildi. Clinton, düzenlenen basın toplantısında, ‘’Dinsel özgürlük, hem temel bir insan hakkı, hem de istikrarlı, barışçıl ve gelişen bir toplumun temel bir unsurudur’’ dedi. ‘’Bazı Avrupa ülkeleri, dinsel ifade özgürlüğüne karşı sert sınırlamaları uygulamaya koydu’’ ifadesini kullanan Clinton, hoşgörüsüzlüğün ve güvensizliğin, dinsel özgürlükler üzerinde, otoriter hükümetler veya aşırı gruplar kadar kalıcı hasara yol açabileceğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığının demokrasi ve insan hakları ile ilgili üst düzey yetkilisi Michael Posner de açıklamasında, Amerikalı yetkililerin, ‘’Avrupa’da giderek yükselen dinsel gerginlik nedeniyle kaygılı olduklarını’’ ifade etti. Posner, Avrupa kamuoyunda ‘’Avrupa’da İslâm’’ konusunda yükselmekte olan kaygılara karşı Müslümanların ve diğer dinsel azınlıkların haklarının korunması gerektiğini belirterek, Amerikalı yetkililerin bu konuda Avrupa’daki hükümetleri uyarmakta olduklarını kaydetti. |
19.11.2010 |