Aile-Sağlık |
Anlaşılmadığını hisseden çocuk, yaramazlık yapar!
Ebeveynlerin beklentilerine cevap veremeyen çocuklar, kendilerine yapılan uzun konuşmalardan rahatsız olur. Bursa Özel Bahar Hastanesi’nden Uzman Psikolog Vildan Kavak, bu yüzden anne babaların çocukla ilgili nerede hata yaptıklarını çok iyi belirlemesi gerektiğini söyledi. Olumsuz davranışların en önemli nedenlerinden birinin ‘ilgi görmeyi istemek’ olduğuna dikkat çekti. Kavak, çocukların öncelikle olumlu davranışlarla anne babanın ilgisini çekmeye çalıştığını kaydetti. İlgiyi bulamayan çocuğun büyüklerin dikkatini çekmenin en hızlı yolu olan istenmeyen davranışlara yöneldiğini vurgulayan Kavak şunları kaydetti: “Birçok anne-baba isteklerini çocuklara, ‘hemen eve gel diyorum’, ‘ödevini bitirmeden olmaz’ gibi güç, otorite hissettiren cümlelerle belirtir. Anne babanın söylediklerini yapmak zorunda olduğu için yapan çocuklar, güç yarışını kaybetmiş gibi görünse de bu durum geçicidir. Çocuk ilk fırsatta kendi isteğini yaparak gücünü kendisine ve ailesine ispatlayacaktır. Çünkü güç hissettiren cümlelerle karşılık verdiğimizde çocuklar gücün değerine inanmakta ve kendileri de bu yolu kullanmaya başlamaktadırlar. Eğer güç çatışması devam ederse, çocuklarda ‘intikam alma’ duygu ve düşüncesi gelişebilir. Anne baba tarafından incitilen çocuk, aynı şekilde anne babayı da inciterek önemsenmeye çalışır. Misafirlerinizin yanında hiç beklemediğiniz ya da yapmaması için defalarca uyardığınız hareketleri yaptığını gözlemleyebilirsiniz.”
CEZA, PROBLEM DAVRANIŞLARI ARTIRABİLİR, HASSAS OLUN Vildan Kavak, defalarca uyarılan çocuğun ‘yaramaz’ kelimesini çok duyduğunda filmlerdeki ‘yaramaz çocuk’ rolünü oynamaya devam edebileceğine de dikkat çekti. Bu nedenle çocuklara yetersiz ve sorunlu oldukları hissi yaşatılmamasını tavsiye eden Kavak, ‘Çocuğum çok yaramaz, ne kadar cezalandırsam da uslu durmuyor’ diyen ebeveynlerin verdiği cezaların da iyi düşünülmesini istedi. Cezalandırmanın, çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini öğretme konusunda etkili bir araç olmadığını vurgulayan Kavak, cezanın problem davranışları artırabileceğine işaret etti. Öncelikle çocuğun istenmeyen ya da beklenen davranışın nedenini bilmesi gerektiğini dile getiren Kavak, şu görüşleri dile getirdi: “Aile bu davranışla ilgili bir kural koymalı ve bu kuralın yıkılması durumunda karşılaşılacak sorunları belirlemeli (o gün dışarı çıkmama gibi). Ancak başarıya ulaşılabilmesi için çocuğa hem kuralın mantığı izah edilmeli, hem de kurala uyulmadığı takdirde doğabilecek sorunlar anlatıldıktan sonra bu teknik sürekli olarak uygulanmalı. Beklentilerinizi net olarak iletin. Beklentilerinizin çocuğun gelişim dönemine uygun olduğuna emin olduktan sonra, bunları çocuğa doğru ilettiğinizden emin olun. Çocuğunuz doğru davranışın ne olduğunu biliyor, bu davranış için hangi kuralları izlemesi gerektiğini ve bu kuralları yıktığında ne ile karşılaşacağını biliyorsa geriye kalan tek şey bu disiplin tekniğini sürdürmektir.”
‘EVET’ YA DA ‘HAYIR’ TUTUMLARI DEĞİŞMESİN
Çocuğa verilen ‘evet’ ya da ‘hayır’ cevaplarının ortama göre değişmemesini isteyen Kavak, markete girildiğinde çocuğun çikolata isteğine ‘hayır’ dendiyse marketten çıkıncaya kadar ebeveynin tutumunun değişmemesi gerektiğini vurguladı. Çocuğun ısrarına, huysuzluğuna dayanamayıp cevap değişirse çocuk bir sonraki sefere de ‘hayır’ların ardından mutlaka bir ‘evet’ geleceğini düşüneceğini ve her zamankinden daha ısrarcı davranacağını hatırlattı.
EBEVEYNİN ÇOCUK İÇİN YAPACAĞI EN ÇOK İYİLİK BİRBİRLERİNİ SEVMESİDİR
KAVAK, çocuğun bir davranışına yalnızken kızıldığında, aynı davranışa başkasının yanında sessiz kalınırsa çocuğun tutarlı bir kişilik geliştirmesini engelleneceğini söyledi. Bir anne babanın çocuğuna yapacağı en büyük iyiliğin ebeveynlerin birbirini sevmesi olacağını dile getiren Kavak şöyle devam etti: “Çocuklar evin barometresi gibidir. Aile içinde stres varsa, (evlilik sorunları, maddi sorunlar ya da sağlık problemleri) çocuk bunu mutlaka hisseder ve her ortamda bunu yansıtmaya başlar. Çocuğunuz hiç olmadığı kadar davranış sorunları gösteriyorsa yaşanan bir sıkıntının sinyallerini veriyor olabilir. Karşılıklı saygı gösterin. Çocuğunuzun odanıza girerken kapıya vurmasını istiyorsanız, siz de çocuğunuzun odasına girerken kapıya vurmalısınız. Anne babalar çocuğun sinirli, inatçı davranışlarına hemen tepki göstermemeli. Konuşmaktan çok dinlemek, onun duygularını ve düşüncelerini ifade etmesi için fırsat vermek gerekir. Kendi düşüncelerimizi ona empoze etmek değil, onu anladığımızı hissettirip doğruyu kendi kendine bulmasına fırsat vermek, sorunlarıyla başa çıkabilme becerisi geliştirmek amaçlanmalı. Çocuklar kendilerini güvensiz hissettiklerinde veya gelecekle ilgili endişeler duyduklarında olumsuz davranışları artabilir. Ödevini yapmak istemeyen ya da söz dinlemeyen bir çocuk anne baba arasındaki tartışmalara bir tepki veriyor olabilir.” |
15.12.2010 |
Kışın eldeki çatlaklar, mikrobik etkiye açık SAKARYA Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Teoman Erdem, kış mevsiminde soğuk-kuru hava, düşük nem, rüzgâr, kirli hava ve asit yağmurlarının cildi tehdit ettiğini, el ayak ve dudaklardaki oluşan çatlamaların vücuda mikrop girişine yol açtığını söyledi. Erdem, bundan korunmanın çok basit ve ucuz yöntemin ise cildin saf vazelinle nemlendirilmesi olduğunu vurguladı. Teoman Erdem, vücudun en büyük organı olan derinin sadece fiziksel bir örtü olmayıp, dışa açılan penceresi olduğunu belirterek, “Derimiz dinamik, canlı, estetik ve bizi ifade eden bir organımızdır. Derimiz her an dış dünyayla irtibat halinde olduğundan fiziksel etkenlerden etkilenmemesi düşünülemez” dedi. Kış mevsiminde de cildimizi tehdit eden birçok etken olduğunu, bu etkenlerin başlıcalarının soğuk-kuru hava, düşük nem, rüzgâr, kirli hava ve asit yağmurları olduğunu ifade eden Erdem şu bilgileri verdi: “Kışın ayrıca günlük ve tekdüze hayata dönüş, kapalı ortamlarda kalma, düzensiz beslenme ve depresyon yapıcı melatoin hormonunun güneşsiz ortamlarda daha fazla salgılanması sonucunda kış aylarında insanlar daha fazla stresli ve depresyona eğilimli olmaktadırlar. Bu durum da akne dediğimiz sivilceleri ve atopik dermatit gibi bazı cilt hastalıklarını artırmaktadır. Kış aylarından en çok yaşlılar, çocuklar, atopik egzamalı hastalar ve derisi kuru olanlar etkilenir. Ama yine de insanların çoğunun kışın derilerinde kuruma olmaktadır.” |
15.12.2010 |
SAF VAZELİN EN İYİ VE EN UCUZ NEMLENDİRİCİ PİYASADA birçok nemlendirici bulunduğunu, alerjen olmayan bir nemlendiricinin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Erdem, saf vazelinin de hem ucuz olması, hem de deriyi en iyi nemlendiren ajanlardan biri olması nedeniyle bu amaçla kullanılabilineceğini kaydetti. Erdem, “Derinin sık sık su ile temas etmesi de bu kuruluğu artırmaktadır. Bu nedenle banyodan sonra, eller ve ayaklarımızı yıkadıktan sonra eller ve ayaklar hemen kurulanmalı ve nemlendirici sürülmelidir. Özellikle el ve ayakların yıkandıktan sonra kurulanmaması bu bölgedeki deriyi daha da kurutmaktadır. Çünkü deri üzerindeki su buharlaşarak kururken derimizin içindeki suyu da beraberinde buharlaştırmakta ve böylece bu alanlardaki deri su oranı azalarak kışın en çok şikâyetçi olduğumuz el ve ayaklar kurumakta hatta bazen bu bölgelerde ileri derecede kuruluk sonrası gelişen çatlaklıklar ve kanamalar oluşmaktadır.” diye konuştu. |
15.12.2010 |
DOĞUM SONRASI DEPRESYONA DİKKAT GEBELİK boyunca psikolojik sıkıntılar yaşayan hamilelerde doğum sonrası depresyon sıklığı 3 ila 7 kat artış gösteriyor. Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Aktepe Keskin, gebelik döneminin bedenî, ruhsal ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir süreç olduğunu söyledi. Kadın vücudunun bu değişimlere uyum sağlamaya çalıştığını dile getiren Keskin, “Bir taraftan uyum çabaları, bir taraftan yeni bir bebeğe sahip olacak olmanın verdiği heyecan ve sorumluluk duygusu gebe kadında ruhsal dalgalanmalara neden olabilir” dedi. Hamile kadınların, bebeğin bakımı ile ilgili soru işaretleri, doğum kaygıları, sorumlulukların artması gibi farlı sorunlar ile yüzleştiğini dile getiren Keskin, bu yüzleşmenin ağır bir stres kaynağı olduğunu ifade etti. Depresif bozuklukların, üzüntü, ümitsizlik, kilo değişiklikleri, dikkati toplamada zorluk çekme gibi bulgularla kendisini gösterdiğini aktaran Keskin, “Depresyon gebelik süresince en sık görülen ruhsal bozukluktur” diye konuştu. Keskin, bu dönemde uyku düzeni ve beslenmeye gösterilecek özenle olası hastalıklardan maksimum korunma sağlanabileceğini dile getirerek, “Mümkünse bebek bakımında eş ya da aile büyüklerinden yardım alınmalıdır. Bütün bu desteklere rağmen kişi kendini güçsüz, çaresiz, hüzünlü hissediyorsa zaman kaybetmeden bir psikolog ya da psikiyatriste başvurmalıdır” dedi. |
15.12.2010 |
Kış için, kuru baklagil yiyin KIŞ mevsiminde tüketimi artan kuru baklagillerin posa bakımından zengin olduğunu bildiren beslenme uzmanları, B grubu vitaminleri barındıran bu gıdaların bağışıklık sisteminin gelişmesine katkı sağladığı belirtildi. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Nergiz, bu sebeple haftada en az 1-2 kez kuru baklagiller tüketilmesine dikkat edilmesini tavsiye etti. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Nergiz, istenmeyen kilolara ve kış hastalıklarına karşı korunmak için uzun süreli açlıktan sakınılmasını tavsiye etti. 3 ana öğünün yanında ara öğünler de yapmayı ihmal etmemek gerektiğini söyleyen Nergiz, D vitamininin en iyi kaynağı olan güneşin kışın neredeyse kaybolduğunu ancak bunun mucizevi besin balıkla telafi edilebileceğini ifade etti. |
15.12.2010 |