17 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Gençlere tarih şuuru aşılanmalı

KURTULUŞ Savaşı’nın komutanlarından Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir, gençlere tarihin bütün yönleriyle anlatılması, tarih bilincinin aşılanması gerektiğini belirterek, ‘’Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyalarını başkaları çizer’’ dedi.

Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Açık Düşünce Topluluğu ve Kâzım Karabekir Vakfının katkılarıyla üniversitenin kültür merkezinde düzenlenen ‘’Dünü Unutma ki Yarına Umudun Olsun’’ konulu konferansa katılan Timsal Karabekir, slayt eşliğinde babasıyla ilgili anılarını öğrencilerle paylaştı. Kurtuluş mücadelesini anlatan Karabekir, ‘’Bize altın tepside sunulan Cumhuriyetimize yeterince sahip çıkamıyoruz. Bu vatanın nasıl kazanıldığını, nasıl bu hale gelindiğini anlayamayanlara anlatmak boynumuzun borcudur’’ şeklinde konuştu. CÜ Rektörü Prof. Dr. İlyas Dökmetaş ise tarihin bütün yönleriyle öğrenilmesi gerektiğini vurgulayarak, ‘’Tarihi, bize anlatıldığı kadar biliyoruz. Tarihin daha bilinmeyen, anlatılmayan çok yönü var’’ dedi. Açık Düşünce Topluluğu Danışmanı Prof. Dr. Fahrettin Göze de Kâzım Karabekir’in hayatından kesitler anlattı. Kâzım Karabekir’in, İstiklal Savaşı’nın önemli bir şahsiyeti olduğunu vurgulayan Göze, ‘’Kâzım Karabekir’i asker kimliğinin yanı sıra eğitime verdiği önemle de biliyoruz. Onun eğitim hakkındaki görüşleri kitaplaştırılmıştır’’ diye konuştu. Konferansa, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Avcı ile çok sayıda öğrenci katıldı.

17.12.2010


 

Ortam sanal, yardım gerçek

Facebook’u Mark Zuckerberg lie birlikte kuran, 2007’de ünlü sosyal medya şirketinden ayrılarak Obama’nın 2008 başkanlık seçimlerinde Sosyal Medya Koordinatörlüğü’ne geçen Hughes, yeni kurduğu Jumo’nun yardım bekleyen kuruluşları biraraya getirmeyi hedeflediğini açıkladı.

New York’ta düzenlenen basın toplantısında konuşan Hughes, yeni kurduklarını ağın kâr amacı gütmediğini kaydetti. Jumo’nun, Facebook ile içiçe çalışacağını ifade eden Hughes, ‘’Facebook hesabı olanlar Jumo’da da hesap açabilecekler. Bağımsız hayırsever kuruluşlar, burada açacakları hesaplar ile milyonlara ulaşabilecek ve böylece seslerini herkese duyurabilecek’’ dedi. Hedeflerinin kâr amacı olmayan yardım kuruluşlarını bir ağ ile biraraya getirmek olduğunu kaydeden Hughes, öncelikli amaçlarının, yardım için insanları zorlamaktan çok bu kuruluşlar arasındaki iletişimi artırmak olduğunu belirtti. Jumo aracılığıyla insanların yardıma karşı farkındalığını artırmayı hedeflediğini anlatan Hughes, “2009 yılında 300 milyar dolarlık bağış yapılmış, bunun sadece yüzde 9’u internet üzerinden. Amacımız bunu arttırmak ve yardım rakamını yükseltmek’’ diye konuştu.

17.12.2010


 

Fakirler için ‘askıda yemek’ uygulaması başlattı

Kırıkkale’de 18 yıldır esnaflık yapan İzzet Ereli, lokantasında yoksul vatandaşlar için “Askıda Yemek” uygulaması başlattı.

Hayırseverlerin askıya bıraktığı ufak paralarla, yoksulların karnı doyuyor. Hayırsever vatandaşların yoksulları doyurun diye verdiği paralarla bahşişleri ayıran Ereli, oluşturduğu tabloya gelen paraları yazıyor. Daha sonra lokantaya gelen fakat verecek parası olmayan muhtaç kişilere, ücretsiz yemek veriliyor. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerifi’nden yola çıktığını söyleyen Ereli, askıda yemek uygulamasını Kırıkkale’de ilk kendisinin başlattığını söyledi.

17.12.2010


 

Dilenci ve işportacılara ‘Kış Oyunları’ yasağı

Erzurum’da 27 Ocak- 6 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları süresince şehir merkezinde dilenci ve işportacılara göz açtırılmayacak.

Zabıta Daire Başkanı Mehmet Ağır, Müceldili Konağı’nda düzenlediği basın toplantısında, kış oyunları süresince sorumluluk alanlarında dilenci ve kaldırım işgallerine izin verilmeyeceğini dile getirdi. Zabıta teşkilatı olarak yaz ayından itibaren işportacılara yönelik çalışmalarını başlattıklarını anlatan Ağır, “Kış oyunları için şehrimize gelen yerli ve yabancı turistler cadde ve kaldırımlarda rahatça dolaşabilecek. Korsan işportacıların tamamını ıslah ettik. Bunlardan 40’ını özel sektörde istihdam ettik. Diğerlerini ise men ettik. 120 işporta tezgâhını toplayıp muhafaza altına aldık” dedi. Dilencilerin ise kentsel sorunların başında geldiğini vurgulayan Ağır, “İthal dilencileri geldikleri şehirlere gönderiyoruz. Yerli dilencilerin ise oyunlar süresince ana arterlere çıkmalarını izin vermeyeceğiz. Zabıta ekiplerimiz 24 saat esasına göre dilencilerle mücadele edecek” şeklinde konuştu.

17.12.2010


 

Soğukta LCD almak için saatlerce beklediler

Media Markt Bursa’daki mağazasının ikinci yılı kutlama kampanyası çerçevesinde promosyon kampanyası düzenledi.

Gece hava sıcaklığının eksi 3 dereceye kadar düştüğü şehirde soğuk havaya aldırmayan vatandaşlar sabah 06.00’da yapılan açılış için sabaha kadar kapı önünde bekledi. Vatandaşlara mağaza çalışanları tarafından battaniye dağıtıldı. Kapıların açılması ile mağazaya akın eden vatandaşlar, çalışanlarca alkışlarla karşıladı. 50’şer gruplar halinde içeri alınan vatandaşlar yaklaşık 15 dakikada bütün LCD televizyon ve dizüstü bilgisayaları kapıştı. 2 bin TL’lik LCD televizyonları kapan bazı vatandaşlar sürükleyerek dışarı çıkarmaya çalışırken, bazıları ise mağaza arabaları ile aldıkları ürünleri götürmeye çalıştı.

17.12.2010


 

Budanan ağaçlar, dar gelirlilere yakacak oluyor

Balıkesir’in Edremit ilçesinde, belediye ekipleri tarafından budanan ağaç dalları, dar gelilere yakacak olarak dağıtılıyor.

Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, bir yandan çiçek ve çimleme çalışmaları yaparken bir yandan da ağaçları buduyor. Yol kenarlarında, park ve bahçelerde, yeşil alanlarda kurumuş, tehlike arz eden, budanması gereken dalları kesen ekipler, dar gelirli vatandaşlara ulaştırıyor. Ağaçların gençleştirilerek yeniden verimli hale gelmesini sağlamak için yapılan budamadan çıkan odunların değerlendirildiğini belirten Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç, “Bu odunlar, Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğümüz’e daha önceden başvurarak adresleri belirlenen dar gelirli vatandaşlarımıza ulaştırılıyor” dedi.

17.12.2010


 

Çam ağaçlarına koruma timi

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, yaklaşan yılbaşı dolayısıyla ormanlarda kaçak çam kesimini önlemek amacıyla denetimlerini artırdı.

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü yetkilerinin verdiği bilgiye göre, yaklaşan yılbaşı sebebiyle kaçak çam ağacı kesimine karşı oluşturulan 300 kişilik bir ekip 24 saat görev yapacak.

17.12.2010


 

Kar yemek hasta edebilir

Denizli Devlet Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Aylin Coşkun Özer, kar yemenin ciddi hastalıklara yol açabileceğini söyledi.

Dr. Özer, “Havada bulunan birçok virüs ve toz, insan sağlığı için tehlikeli olan karbonmonoksit ve egsoz gazları yağan kara yapışır. Bu sebeble kar, yere düşmeden kirlenir ve taşıdığı mikroplar sebebiyle ciddî hastalıklara yol açabilir. Özellikle hava kirliliği oranı yüksek olan şehirlerde, buralara düşen karlar daha kirli ve daha tehlikelidir. Hiçbir şekilde yenmemelidir” dedi.

17.12.2010


 

Darbeciler hak ettikleri cezaya çarptırılsın

Balyoz Darbe Planı ile ilgili dâvânın görüldüğü Silivri’deki cezaevi önüne gelen Yargıda Reform Grubu üyesi avukatlar adına yapılan açıklamada, Türkiye’nin üç tarafının denizlerle, dört tarafının da düşmanlarla kaplı olduğunun söylendiği hatırlatılarak, “Seminere katılan kıymetli zevat eli ayağı düzgün dişe dokunur bir düşman bulmamış ki, düşmanı içte aramaya koyulmuş?” ifadesi kullanıldı.

BU OLAY BATI DEMOKRASİLERİNDE OLSAYDI...

“Böylesi ciddî bir suçla itham edilen insanlar Batı demokrasilerinde derhal emekli edilip, suçun vasfı ve yoğunluğundan dolayı tutuklu yargılanırdı” denilen açıklamada, “Demokrasiyi rafa kaldırmak isteyenlere, demokrasinin de kendi kurumlarıyla karşı koyacağına ve bu insanlara hak ettikleri cezaları vereceğine inanıyoruz. Konunun takipçisi olacağız” mesajı verildi.

SİLİVRİ'DE ‘’Balyoz Darbe Planı’’ davasının görülmeye başlanması sebebiyle ‘’darbe girişimleri’’ protesto edildi. Dâvânın görüldüğü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde toplanan ‘’Yargıda Reform Grubu’’ üyesi bir grup avukat, ‘’Yargı Balyoza El Koydu’’ ve ‘’Ordu yargıyı yordu’’ yazılı pankart ve dövizler açtı. Daha sonra grup adına açıklama yapan Tülay Sofu, Türkiye’nin siyasi ve hukuki tarihi açısından bir milat oluşturacak sayılı günlerden birinin yaşandığını belirtti. Sofu, halkın seçtiği meşru hükumete ve halkın meclisine karşı yapılan etkisizleştirme ve ortadan kaldırmaya teşebbüs eden silahlı kuvvetler içindeki gayri meşru bir yapılanmanın hâkim karşısına çıkacağını söyledi. Sofu, “Keşke bu mahkemeler 1960’larda 1071’lerde 1980’lerde ve 28 Şubat’larda yapılsaydı da Cumhuriyetimize bulaşan darbe virüsü hukuk eliyle dezenfekte edilseydi” dedi.

SİLÂHLARI NASIL MİLLETE

DOĞRULTURSUNUZ?

“Bugün keşkelerin arkasına sığınılacak, ağlanıp sızlanacak gün değil” diyen Sofu, “Emeklisinden muvazzafına, ordu komutanından astsubayına kadar darbecilere sorulacak soru şu olmalı: Sizinle iftihar edip size değer veren, alın terleriyle kazandığı parayla vergisini verip okumanız içini size okullar kuran, üstünüzü başınızı giydiren, sizlere mevki, makam ve yapılacak olası saldırılara karşı vatanı kurmak için verilen silâhlarınız nasıl doğrultursunuz?” diye konuştu.

BATIDA DEMOKRASİLERİNDE

TUTUKLU YARGILANIRLARDI

Türkiye’nin 3 tarafının denizlerle, dört tarafının da düşmanlarla kaplı olduğunun söylendiğini hatırlatan Avukat Tülay Sofu, “Seminere katılan kıymetli zevat eli ayağı düzgün dişe dokunur bir düşman bulmamış ki düşmanı içte aramaya koyulmuş. Böylesi ciddî bir suçlu itham edilen insanlar batı demokrasilerinde derhal emekli edilip, suçun vakfı ve yoğunluğundan dolayı tutuklu yargılanırdı” dedi.

“YARGIYA GİZLİ BİR EL MÜDAHALE ETTİ”

Nereden geldiği belli olmayan bir gizli elin soruşturma aşamasında yargıya müdahale ettiğini söyleyen Sofu, “Bu insanlara evin küçük, haşarı, yaramaz çocuğu muamelesi yapmıştır. Öyle ki muvazzaf olanların terfileri için hala canla başla çalışmaktadır” ifadelerini kullandı. Demokrasinin herkesin gücü elinde bulundurduğu zaman orasından burasından parça koparacağı, ortadan kaldırmaya teşebbüs edeceği bir nesne olmadığını vurgulayan Sofu sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun böyle olmayacağını mahkeme safahatında göreceğimizi umuyoruz. Demokrasiyi rafa kaldırmak isteyenlere, demokrasinin de kendi kurumlarıyla karşı koyacağına, bu insanlara hak ettikleri cezaları vereceğine inanıyoruz. Yargıda Reform Grubu olarak konunun takipçisi olacağız.”

“BALYOZCULAR TUTUKLANSIN”

Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu da “Balyozcular tutuklansın! Üç komutan yetmez hepsini açığa alın!” çağrısında bulundu. Grup adına yapılan açıklamada, darbeye zemin hazırlamak için sayıda kargaşa oluşturacak eylemin planlandığı Balyoz Darbe Planı Dâvâsının Silivri’de başladğı hatırlatıldı. Açıklamada, şöyle denildi: “Balyoz Darbe Planı’nın en önemli özelliğinin, yapılmış en kanlı darbe planlarından birisi olmasının yanı sıra, hâlâ orduda görevde olan askerlerin de dahil olduğu bir darbe planı olması. O günden bu yana Balyoz Darbe Planı ile bağlantısı olan üç general açığa alındı. Ancak sadece üç generalin açığa alınması yetmez, bütün komutanlar açığa alınmalı ve Balyoz Darbe Planı ve diğer darbe planları ile bağlantı olan bütün darbeciler tutuklanmalıdır. Balyoz Darbe Planı davasını yakından izleyerek davada ortaya çıkan sonuçlara göre, yine, tam bir yıl önce 23 Ocak’ta yaptığımız gibi, bütün darbeciler yargılanıp tutuklanıncaya kadar sokaklarda olacağız.”

KAYA: YAKIN TARİH

DARBELERLE PİSLENDİ

ÖZGÜR Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER) üyesi bir grup da davanın görüldüğü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde darbe karşıtı pankart ve dövizler açtı. Çeşitli sloganlar atan grup adına açıklama yapan ÖZGÜR-DER Genel Başkanı Rıdvan Kaya, dün başlayan duruşmanın Türkiye’nin yakın tarihi açısından çok önemli olduğunu belirtti. Türkiye’nin yakın tarihinin darbe kirliliğiyle yoğun bir şekilde pislendiğini söyleyen Kaya, ‘’Burada eğer ciddi bir hesaplaşma söz konusu olacak olursa, Türkiye yakın tarihinde yaşadığı kirlilikten en azından kısmen de olsa kurtulma iradesini sergilemiş olabilecek. Bu açıdan dava çok önemli’’ dedi. Açıklamanın ardından ‘’Grup Yürüyüş’’, Balyoz Planı davası için besteledikleri ‘’Ergenekon’’ şarkısını seslendirdi.

17.12.2010


 

‘Balyoz’da ilk duruşma

“Balyoz Planı’’ iddialarına ilişkin eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 196 sanığın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Süha Tanyeri, Milli Savunma Bakanlığı tarafından açığa alınan Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından açığa alınan Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, ‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ davasının tutuklu sanığı Albay Dursun Çiçek, ‘’Ergenekon’’ dâvâlarında tutuklu olarak yargılanan Mehmet Fikri Karadağ ve Cengiz Köylü’nün de aralarında bulunduğu 186 sanık katıldı. Sanıklar Ergin Saygun, Mustafa Kemal Tutkun, Murat Üstündağ, Kemal Dünçer, Tümuçin Erarslan, Ali Demir, Kahraman Dikmen, Erol Ersan, Fikret Çoşkun ile başka suçtan tutuklu olan Cemal Temizöz duruşmaya gelmedi. Salı günü görevlendirilen hakim Ömer Diken’in başkanlık yaptığı mahkeme heyetinde, üye hakimler Davut Bedir, Murat Üründü ve Ali Efendi Peksak yer aldı. Duruşmada iddia makamını özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş temsil etti.

SAYGUN, MAHKEME RAPOR SUNDU

Duruşmada avukatların yoklamasının tamamlanmasının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildi. İddianame sırasına göre ilk olarak emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespiti yapılırken Heyet Başkanı Diken, sanıkların kalabalık olmasından dolayı iddianamenin kabul kararını okumayı unuttuklarını belirtti. Diken, daha sonra iddianamenin kabul kararını okudu. Bu arada, rahatsızlığı sebebiyle hastanede olduğu belirtilen emekli Orgeneral Ergin Saygun’un avukatı tarafından mahkemeye sağlık raporu sunulduğu öğrenildi. Yine dâvâda sanık olarak yer alan muvazzaf askerlerin Merkez Komutanlığına bağlı bir minibüsle, emekli subayların bir kısmının ise Fenerbahçe Orduevi’nden kalkan araçla duruşmaya geldikleri belirtildi.

DİLİPAK, MÜDAHİLLİK

TALEBİNDE BULUNACAK

Duruşma sırasında sanık avukatlarının yoklaması yapılırken, yazar Abdurrahman Dilipak’ın avukatı Salih Döğücü, müdahillik talebinde bulunacaklarını söyledi. Duruşmada, ayrıca Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneğinin avukatı Necip Kibar, davaya müdahil olmak için talepte bulunacaklarını belirtti.

AYAKKABILARINI KORUMASI SİLDİ

‘’Ergenekon’’ dâvâsında olduğu gibi bu dâvâda da mübaşirlik yapan Aydın Aslan, duruşma başlamadan önce salonun kapısında sanıkların isimlerini tek tek okuyarak içeriye aldı. İsmi okunduğu sırada yakınları tarafından alkışlanan Abdullah Gevramoğlu, bu şekilde salona girdi. Öte yandan, başka suçtan tutuklu olan Dursun Çiçek’in, duruşma başlamadan önce sanıkların bulunduğu bölümde gezerek tokalaştığı görüldü. Bu arada duruşma sebebiyle salonun bulunduğu binaya girişlerdeki aramaların daha da artırıldığı, daha fazla personelin görevlendirildiği görüldü. Ancak, salonun bulunduğu binaya girerken X-ray cihazının alarm vermesine rağmen Çetin Doğan’ın üstü aranmadı. Binaya girerken Doğan’ın çamur olan ayakkabılarının da iki koruması tarafından bezle silindiği görüldü.

17.12.2010


 

Doğan “çok rahat”

“Balyoz Planı” iddialarıyla yargılanan e. Org. Çetin Doğan, ‘’Ben çok rahatım. Çünkü ben haklı olan yandayım. Ben doğru olan yandayım ve hiçbir zaman gayrimeşru bir zeminde bulunmadım ve bulunmam. Ben darbelerin adamı değilim, ben meşru zeminin adamıyım. İşte kitabım ortada. 2004 yılından beri yazdığım şeyler belli. Askerî Şûrâ’da yaptığım konuşmalar belli, herşey bellidir’’ şeklinde konuştu.

Duruşmaya katılmak için geldiği Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin önünde basın mensuplarının sorularını cevaplayan 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, şunları söyledi: ‘’Mahkemede savunma zamanı gelince ‘temel olarak bu dâvânın meşru bir zemini kalmamıştır’ diyeceğim. Çünkü kamuoyuna yansıtıldığı gibi valizle gelen dokümanlar içerisinde yasal ve imzalı olmayan bir şey yok. Verilere dayanılarak dünyanın hiçbir yerinde kimse tutuklanamaz. Bu işin başında da söylemiştim kopyalayıp yapıştırmışlar. Seminerdeki konuşmalarımızdan belli bir bölümü koymuşlar. Bir montaj almışlar. Daha doğrusu 1980 darbe planını önlerine koyarak yeni bir darbe planı sözüm ona yapmışlar. Fakat yaptıkları şey acemice olmuş.’’ ‘’Dâvânın sonunu nasıl görüyorsunuz?’’ diye sorulan Doğan, “Hak yerini bulacaktır, er ya da geç... Ancak bulunmasında ne kadar debelenir, ne kadar uzatılırsa, bunları düzenleyenlerin sonuçlarının daha kötü olacağına inanıyorum. Ben çok rahatım” şeklinde cevapladı.

17.12.2010


 

Erdoğan: Yeni Kerbelâlar istemiyoruz

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Biz dünyanın neresinde olursa olsun, hangi coğrafyada, hangi ülkede olursa olsun, yeni Kerbelâlar görmek, yeni Kerbelâlar yaşamak, yeni ölümlerle sarsılmak istemiyoruz’’ dedi.

Halkalı Meydanı’nda düzenlenen ‘’2010 Evrensel Aşure Matem Töreni’’ne katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, birlik-beraberlik mesajları verdi. Erdoğan, şunları kaydetti: “Hazreti peygamberin mübarek torunu Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ’da şahadeti, ölüm değil, tükeniş değil, yok oluş değil, tam tersine hayattır, uyanıştır, diriliştir. Hazreti Hüseyinin şehadeti veda değil, kavuşmadır, bir son değil, başlangıçtır, ayrılık değil, birliktir, beraberliktir, bütünleşmedir. Arşın, meleklerin, yeryüzü ve gökyüzünün gözyaşı döktüğü o mübarek insanın şahadeti husumetin değil, kutuplaşmanın değil, kamplaşmanın değil, kardeşliğin vesilesidir. Kim ki Kerbelâ faciasını müslümanların bölünmesi olarak, husumet olarak kutuplaşma olarak istismar etmeye kalkarsa biliniz ki o Hazreti Hüseyin’in aziz hatırasına haksızlık etmiştir. Biz 1370 yıldır Kerbelâ’nın acısını ciğerimizde taşıyoruz. Sadece 10 muharremde değil, her an Kerbelâ’nın sızısını yüreğimizde hissetmek durumundayız.” Başbakan Erdoğan, hangi amaçla olursa olsun, ister mezhep, ister etnik köken, isterse ideoloji adına olsun, masumlara kastetmenin alçakça bir cinayet olduğunu belirterek, ‘’Biz dünyanın neresinde olursa olsun, hangi coğrafyada, hangi ülkede olursa olsun, yeni Kerbelâlar görmek, yeni Kerbelâlar yaşamak, yeni ölümlerle sarsılmak istemiyoruz’’ dedi.

17.12.2010


 

Avcı’ya “Orakoğlu’na hakaretten” dâvâ

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, tutuklu emniyet müdürü Hanefi Avcı hakkında, ‘’Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat’’ adlı kitabında, eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’na ‘’yayın yoluyla hakarette bulunduğu’’ iddiasıyla 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talebiyle dâvâ açtı.

Alınan bilgiye göre, Cumhuriyet Savcısı Kürşat Kayral tarafından açılan davanın iddianamesinde, Orakoğlu’nun avukatı tarafından savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde, ‘’28 Şubat’’ döneminde, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış olan Orakoğlu hakkında, Avcı’nın kitabında, küçük düşürücü, kişilik haklarını zedeleyecek tanımların yapıldığının ileri sürüldüğü aktarıldı. İddianamede, Avcı’nın, ‘’yayın yoluyla hakaret’’ iddiasıyla 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamenin kabul edildiği, Avcı’nın yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacağı öğrenildi.

17.12.2010


 

68’liler darbe için kullanıldı

68 kuşağının kurulu düzene karşı kafa tutan bir gençlik hareketi olduğunu söyleyen gazeteci-yazar Hasan Cemal, “O yıllarda gençler daha iyi bir düzen, daha çok demokrasi ve özgürlük için başkaldırıyorlardı. Ama 68 gençliğinin bir kesimi kendini bilerek kullandırdı. Askeri kışkırtarak darbe yapmak isteyenlere kullandırdı” dedi.

GAZETECİ-YAZAR Hasan Cemal, 68 gençliğinin bir kesiminin kendini bilerek kullandırdığını belirterek, “Askeri kışkırtarak darbe yapmak isteyenlere kullandırdı” dedi. İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün düzenlediği “Türkiye’yi Tartışmak” Konuşma Serisi’nin ilk konuğu gazeteci-yazar Hasan Cemal oldu. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Hasan Cemal, 68’lerden günümüze kendisinin ve Türkiye siyasetinin dönüşümünü anlattı. 68 kuşağının kurulu düzene karşı kafa tutan bir gençlik hareketi olduğunu anlatan Cemal, “O yıllarda gençler daha iyi bir düzen, daha çok demakrosi ve özgürlük için başkaldırıyorlardı. Bu pencereden bakınca haklıydılar. Ama 68 gençliğinin bir kesimi kendini bilerek kullandırdı. Askeri kışkırtarak darbe yapmak isteyenlere kullandırdı” dedi.

Cemal, o yıllarda dünyanın her yerinde gençlik hareketlerinin olduğunu belirterek, “Şu bir gerçek ki Batılı ülkeler o yıllarda gençlere bizde olduğu kadar hoyrat davranmadı, şiddete başvurmadı. Aksine gençlere daha tahammüllü davrandılar” diye konuştu. O yıllardan bugüne çok şeyin değiştiğini kaydeden Cemal şunları söyledi: “Ben de değiştim. Hatta nasıl ve neden değiştiğimi kitap yazarak anlattım. Bugün geldiğimiz noktada yaşanan öğrenci olaylarını ise şöyle değerlendiriyorum. Gençliğin tepkisini, heyecanını anlıyorum. Polisin bu gençlere karşı bu kadar şiddetli ve acımasız davranmasını hakikaten protesto ediyorum. Ancak konuşmacıları susturmanın da doğru olmadığını düşünüyorum.”

17.12.2010


 

Çiçek: Demokraside tehdidi millet belirler

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili birçok tartışma yapıldığını belirterek, ‘’Vatandaşımız neyi tehlike, risk görüyorsa demokrasilerde o öncelik alır. Millet iradesinin yerine kişisel iradelerin tehdit veya risk olarak gördüğü hususların, milletin tümüne şamil tehdit olarak algılanması doğru değil’’ dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Milli Siyaset Belgesi ile ilgili birçok tartışma yapıldığını ifade ederek, ‘’Vatandaşımız neyi tehlike, risk görüyorsa demokrasilerde o öncelik alır’’ dedi. Cemil Çiçek, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığına bağlı kurumlara ilişkin milletvekillerinin sorularını cevaplarken ‘’Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde şu vardır, bu yoktur’’ tartışmaların yapılabileceğini ifade etti. Çiçek, şöyle konuştu: ‘’Milli Siyaset Belgesi ile ilgili olarak birçok tartışma yapıldı. Ama biz kendi dönemimizle ilgili şunu ifade etmeye çalışıyoruz: Vatandaşımız neyi tehlike, risk görüyorsa demokrasilerde o öncelik alır. Millet iradesinin yerine kişisel iradelerin tehdit veya risk olarak gördüğü hususların, milletin tümüne şamil, tehdit olarak algılanması doğru değildir. Bu, demokratik anlayışla da bağdaşır bir husus değil. Bu belgeleri bu kadar önemsiyorsak, içini herkesin keyfine göre doldurduğu, hukuki olmayan, siyasi suçlamalara konu teşkil edecek kavramları da artık biz Milli Siyaset belgelerinden çıkarmalıyız. Bu belgenin, herkesin anladığı ve anlayacağı tarzda dil ve kavramlarla yazılması gerekir. İrtica kavramı, geçmişten beri siyasi suçlama aracı olmuştur. İrtica nedir derseniz, ceza hukukunda bunu tanımlayan bir ifade söz konusu değil. Hukuk devletinde de bir şey yasak değilse, kişilerin başka türlü birtakım değerlendirmelerle özgürlük alanını daraltamazsınız. Onun için bizim yaptığımız değerlendirmeler doğrudur. Dünyadaki benzer belgelerden de istifade ederek, demokratik bir ülkede ne, nerede, ne kadar yer alması gerekiyorsa, bunların hepsi bu belgede vardır.’’

17.12.2010


 

Kriz bitmedi, yeni safhaya girdi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ekonomik krizin bitmediğini, yeni bir safhaya girdiğini söyledi.

Babacan: Kriz bitmedi, yeni bir safhaya girdi Babacan, CNBC-e’nin 10. kuruluş yıldönümü dolayısıyla tertip ettiği “Geleceği Görmek: Türkiye’de ve Dünyada 1000 Günde Neler Olacak?” başlıklı panelde konuşma yaptı. Türkiye ve dünyanın ekonomik görünümü hakkında değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları söyledi: “Avrupa Birliği’nde borç krizi yaşayan çok sayıda ülke var. Ekonomik kriz bitmedi, yeni bir safhaya girdi. ‘Kim kimi nasıl kurtaracak?’ sorusunun cevabı yok. Dünyanın önde gelen ekonomileri dışarıdan ya da içeriden gelebilecek tehditlere karşı halen korumasız. Pek çok ekonomide yönetim boşluğu var. Ülkelerde koalisyonların yanı sıra yasama ve yürütme organları arasında uyumsuzluklar söz konusu. Ani bir durumda süratli kararlar alınabilecek mi, kuşkuluyuz. Burada yapmamız gereken ‘Sorun çıkarsa ne olacak?’ sorusuna karşılık aramaktır.”

17.12.2010


 

5 ilin valisi merkeze alındı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Valiler Kararnamesiyle 5 ilin valisi merkeze alındı.

Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan atama kararnamesine göre, Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Kastamonu Valisi Mustafa Kara, Kırklareli Valisi Muammer Muşmal, Nevşehir Valisi Osman Aydın ve Kahramanmaraş Valisi Niyazi Tanılır merkeze alındı. Isparta Valisi Ali Haydar Öner Kırklareli’ne, Kütahya Valisi Şükrü Kocatepe Kahramanmaraş’a, Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu Afyonkarahisar’a, Muş Valisi Erdoğan Bektaş Kastamonu’ya, Sinop Valisi Hakan Güvençer Bingöl’e, Merkez Valisi Memduh Oğuz da Isparta’ya vali olarak atandı. İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Abdurrahman Savaş Nevşehir, Ankara Yenimahalle Kaymakamı Kenan Çiftçi Kütahya, Pursaklar Kaymakamı Ahmet Cengiz Sinop ve Gaziantep Şahinbey Kaymakamı Ali Çınar da Muş valiliklerine getirildi.

17.12.2010


 

Özgür basına ihtiyacmız var

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, kurumun Samsun Şubesinde yaptığı açıklamada, Basın İlan Kurumu olarak Türkiye’de şube sayısını 25’e çıkardıklarını belirtti.

Bölge sistemine geçmeyi düşündüklerini ifade eden Atalay, şunları söyledi: ‘’Bölge sisteminde de bütün illerde irtibat bürolarımız temsilcilerimiz olacak. Basın İlan Kurumunun olmadığı il kalmayacak. Sektörün sorunları ile yakından ilgileniyoruz. Bu nedenle basın özgürlüğüne sonuna kadar destek vereceğiz. Özgür bir basına ülkemizin ihtiyacı var. İnternet haberciliği kontrolsüz bir güç haline geldi. İnternet medyası için bir hukuki çalışma yapılması gerekiyordu. Çalışma son aşamaya geldi. Kısa zamanda kanunlaşacak.’’

17.12.2010


 

Müslümanlar insanlığın umudu olmalı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Çağlar boyu bir çınar gibi yeryüzünün kalp merkezini, Mekke’den İstanbul’a, Buhara’dan Üsküp’e, Kahire’den Cakarta’ya kadar geniş bir coğrafyayı himayesine alarak medeniyetler inşa eden Müslümanlar, bugün bir kez daha adalet isteyen insanlığın umudu olmak durumundadır’’ dedi.

Görmez: Müslümanlar insanlığın umudu olmalı Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Çağlar boyu bir çınar gibi yeryüzünün kalp merkezini, Mekke’den İstanbul’a, Buhara’dan Üsküp’e, Kahire’den Cakarta’ya kadar geniş bir coğrafyayı himayesine alarak medeniyetler inşa eden Müslümanlar, bugün bir kez daha adalet isteyen insanlığın umudu olmak durumundadır’’ dedi. Görmez, Diyanet Dergisi’nin Aralık sayısında yayımlanan Başyazı’da, daha çok maddi refah, daha ölümcül silahlar, daha çok gürültü, aşırı bilgi kirliliği, başta aile olmak üzere, çocuk, kadın, gençlik ve toplumun diğer kesimlerini tahrip eden zehirli aygıtlar, ahlaki değerleri çürüten etkili ağlar ve acımasız menfaat savaşlarının insanları birbirine düşman ettiğini, güçsüzleştirdiğini ve yalnızlaştırdığını belirtti. Görmez şunları kayedetti: ‘’Manevi değerlerin olabildiğince örselenip çöktüğü, dinin diriltici nefesinin hayata değmediği ve merhamet yüklü sesinin yankılanmadığı bir dünyada, ne birey ne aile ne de toplum ayakta kalabilir. İslamı korku ve şiddet ile özdeşleştirmek isteyenler, Allah’ın dini ile insanlar arasına duvarlar örerek, sadece biz Müslümanlara değil, bütün insanlığa büyük bir kötülük yapıyorlar. Buna karşılık İslam alemi ise maruz kaldığı haksızlıklara rağmen, bir an evvel nifak ateşini söndürmek, İslam’a mensubiyetin hakkını vermek ve barış ikliminin teminatı olmak zorundadır. Zira İslam, ezelden ebede barışın ve esenliğin dinidir. Çağlar boyu bir çınar gibi yeryüzünün kalp merkezini, Mekke’den İstanbul’a, Buhara’dan Üsküp’e, Kahire’den Cakarta’ya kadar geniş bir coğrafyayı himayesine alarak medeniyetler inşa eden Müslümanlar, bugün bir kez daha adalet isteyen insanlığın umudu olmak durumundadır.’’

17.12.2010


 

Cindoruk: Çiller’in adaylığına itirazım yok

Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, parti kongresinin 15-16 Ocak 2011’de yapılacağını belirterek, ‘’Tansu Çiller’in Genel Başkanlığına karşı çıkacağımız dedikoduları yanlıştır, bizim kuşağın seçkin kadın temsilcisidir’’ dedi.

Cindoruk, DP Turgut Özal Kampüsü’ndeki Genel İdare Kurulu toplantısı öncesinde düzenlediği basın toplantısına, parti kongresinin 15-16 Ocak 2011’de Atatürk Spor Salonu’nda yapılacağını bildirdi. Kongrede genel başkanın kim olacağı konusunda herkesle konuşmaya hazır olduklarını söyleyen Cindoruk, orada uzlaşma ve uyum içerisinde önemli kararlar alınacağını bildirdi. Cindoruk, bir gazetecinin, ‘’Genel başkanlık için gönlünüzden geçen isim nedir, Çiller’in adaylığı hakkında ne düşünüyorsunuz?’’ şeklindeki sorusuna şöyle cevapladı: ‘’Partinin genel başkanı olarak taraf tutmam. Ama Sayın Çiller benim eşimin sınıf arkadaşı, ayrıca bizim kuşağın kadın siyasetçilerinin en önemlisi. Ben Meclis Başkanı o da Başbakan olarak görev yaptı. Tansu Çiller’in genel başkanlığına karşı çıkacağım dedikoduları yanlıştır, bizim kuşağın seçkin kadın temsilcisidir. DP gerçekten demokrattır. Kim isterse gelsin ve aday olsun. Kongre delegelerinin kararına hepimiz saygılıyız. Çok dikkatli bir kongre olacaktır, en iyisini seçecektir. Benim kimseye karşı bir itirazım olamaz ve olmamalıdır da.’’ Cindoruk, bir soru üzerine, Tansu Çiller ile görüşmediklerini, Çiller’in aday olmasını isteyen arkadaşlar olduğunu gazetelerden okuduğunu aktardı.

17.12.2010


 

Assange serbest bırakıldı

İngiliz Yüksek Mahkemesi, Wikileaks’in kurucusu Julian Assange ile ilgili kefaletle serbest bırakılma kararını onayladı.

Yaklaşık bir buçuk saat süren temyiz duruşmasında yargıç, Westminster Asliye Hukuk Mahkemesinin Assange’ın 200 bini mahkemede ödenmesi koşuluyla toplam 240 bin sterlin kefaletle şartlı tahliye kararını haklı buldu. Kefalet parası 240 bin sterlin ödenmesinin yanı sıra Assange’ın şartlı tahliye şartları arasında mahkemeye tebliğ ettiği adreste bulunması, belli saatler arasında sokağa çıkmaması, polise her gün bildirimde bulunması ve ayak bileğine elektronik kelepçe takılması yer alıyor.

17.12.2010


 

Taksi zammı yarın başlıyor

İstanbul’da taksi ücretlerine yapılması öngörülen yüzde 11,83 oranındaki zammın uygulanmasına, yarın başlanacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezince 4 Kasım 2010 tarihinde alınan zam kararı, Başkan Kadir Topbaş tarafından 14 Aralıkta onaylandı. Buna göre, İstanbul’daki 17 bin 395 taksici, bu akşam taksimetrelerini ayarlatarak, zamlı uygulamaya yarın saat 00.00’da geçebilecek. Yeni düzenlemede, taksilerdeki kilometre başı ücret 1,40 TL’den 1,60 TL’ye çıkarken, 2,50 TL’lik taksimetre açılış ücreti ile 0,25 TL’lik bekleme ücretinde bir değişiklik olmayacak.

17.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.