Arabî
        
        
          Virdü’l-Ekber-i Nuriye’
        
        
          ye dair müjdeniz ve kah-
        
        
          raman tahir’lerin ve Mübareklerin sari ve dehşetli has-
        
        
          talıklara tiryaklar ve ilâçlar yetiştirmeleri ve mütemadi-
        
        
          yen çalışmaları, bizi, belki ruhanîleri ve ricalü’l-gayp zat-
        
        
          ları dahi sevindiriyor. Hulûsî’nin, “Ve’l-Asr” nükte-i i’ca-
        
        
          ziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve konya’ya tahvili,
        
        
          hizmet-i nuriye noktasında beni memnun eyledi. evet,
        
        
          risale-i nur Şakirtlerinin birincilerinden faal birisi, o
        
        
          ehemmiyetli şehre gitmesi lâzım idi.
        
        
          Kardeşlerim!
        
        
          “lem’a-i Müdafaat”ta, “Isparta muhbirleri” ünvanıyla,
        
        
          bizi hapse sevk eden Ankara’daki zalimler irade edilmiş;
        
        
          mecburiyet tahtında öyle demişiz. Şimdi, Isparta, benim
        
        
          mübarek bir vatanım ve çok kıymettar kardeşlerimin da-
        
        
          hi sevgili vatanları olduğundan, “Isparta muhbirleri” ke-
        
        
          limesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine,
        
        
          “mülhit zalimler” yazdım. siz de öyle yazınız.
        
        
          Hem, kahraman tahir’in bana yazdığı
        
        
          Müdafaat Risa-
        
        
          lesin’
        
        
          de, İhtiyar lem’asında, Ankara’ya ait bahsinde, se-
        
        
          kizinci rica yazmış, hâlbuki Yedinci ricadır. onu da tas-
        
        
          hih ediniz. tahirî gibi kahraman bir mahduma sahip
        
        
          olan ve hanesinde
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un altı şakirdi bulunan
        
        
          kardeşimiz Hüsnü efendi’ye bilmukabele selâm ve tebrik
        
        
          ederiz.
        
        
          ì@í
        
        
          
            arabî:
          
        
        
          Arapçaya ait, Arap dili ile
        
        
          ilgili.
        
        
          
            bilmukabele:
          
        
        
          karşılıklı, karşılık
        
        
          olarak.
        
        
          
            dair:
          
        
        
          alakalı, ilgili.
        
        
          
            dehşetli:
          
        
        
          ürkütücü, korkunç.
        
        
          
            ehemmiyetli:
          
        
        
          önemli.
        
        
          
            faal:
          
        
        
          çalışkan, gayretli.
        
        
          
            hane:
          
        
        
          ev.
        
        
          
            hizmet-i nûriye:
          
        
        
          Nur hizmeti, Ri-
        
        
          sâle-i Nur için çalışma.
        
        
          
            irade etmek:
          
        
        
          kastetmek.
        
        
          
            kıymettar:
          
        
        
          kıymetli, değerli.
        
        
          
            lem’a-i müdafaat:
          
        
        
          mahkeme
        
        
          müdafaalarından oluşan bir risale
        
        
          (Yirmi Yedinci Lem’a).
        
        
          
            mahdum:
          
        
        
          oğul, evlât.
        
        
          
            makam:
          
        
        
          yer, mevki.
        
        
          
            mecburiyet:
          
        
        
          mecbur olma, zaru-
        
        
          rîlik durumu, zorunluluk.
        
        
          
            muhbir:
          
        
        
          ihbar eden, ihbarcı, gizli
        
        
          bir şeyi ilgili makamlara bildiren,
        
        
          jurnalci.
        
        
          
            mübarek:
          
        
        
          feyizli, bereketli, kutlu.
        
        
          
            müdafaat:
          
        
        
          müdafaalar, sa-
        
        
          vunmalar.
        
        
          
            mülhit:
          
        
        
          İslam dininden ayrı-
        
        
          lan, Allah’ı inkar eden, dinsiz,
        
        
          imansız.
        
        
          
            mütemadiyen:
          
        
        
          sürekli ola-
        
        
          rak, devamlı.
        
        
          
            nükte-i i’caziye:
          
        
        
          şaşırtan,
        
        
          mucizevî manası olan söz.
        
        
          
            ricalü’l-gayp:
          
        
        
          her devirde
        
        
          olan fakat herkesçe görülme-
        
        
          yen ve bilinmeyen ve Allah’ın
        
        
          emirlerine göre çalışan mü-
        
        
          barek büyük zatlar.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Be-
        
        
          diüzzaman Said Nursî’nin
        
        
          eserlerinin adı.
        
        
          
            ruhanî:
          
        
        
          gözle görülmeyen,
        
        
          cismi olmayan, elle tutulama-
        
        
          yan varlıklar.
        
        
          
            sâri:
          
        
        
          sirayet eden, bulaşıcı,
        
        
          salgın.
        
        
          
            selâm:
          
        
        
          barış, rahatlık, sela-
        
        
          met ve esenlik dileme.
        
        
          
            sevk:
          
        
        
          yöneltme, gönderme.
        
        
          
            şakirt:
          
        
        
          talebe, öğrenci.
        
        
          
            taht:
          
        
        
          alt.
        
        
          
            tahvil:
          
        
        
          değiştirme, döndür-
        
        
          me, çevirme.
        
        
          
            takdir:
          
        
        
          kıymet verme, beğen-
        
        
          me.
        
        
          
            tasdik:
          
        
        
          doğrulama, onayla-
        
        
          ma.
        
        
          
            tashih:
          
        
        
          basılacak bir eserin
        
        
          dizgilerini kontrol ederek
        
        
          yanlışları düzeltme.
        
        
          
            tiryak:
          
        
        
          en iyi çare, baş ilâç.
        
        
          
            ünvan:
          
        
        
          şöhret, ad, isim.
        
        
          
            zalim:
          
        
        
          zulmeden, acımasız ve
        
        
          haksız davranan.
        
        
          
            zat:
          
        
        
          kişi, şahıs.
        
        
          
            | 320 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası