Sözler - page 485

Dokuzuncu Lem’a
Cüzde, cüz’îde; küllde, küllîde; küll-i âlemde, hayatta;
zîhayatta, ihyada olan sikkelerden, hatemlerden, turra-
lardan baz›lar›na iflaret ettik. fiimdi, nevilerde hesaps›z
sikkelerden bir sikkeye iflaret edece¤iz.
Evet, nas›l ki meyvedar bir a¤ac›n hesaps›z semerele-
ri, bir terbiye-i vahide, bir kanun-u vahdetle, bir tek mer-
kezden idare edildiklerinden, külfet ve meflakkat ve mas-
raf, o kadar sühulet peyda eder ki, kesretle terbiye edi-
len tek bir semereye müsavi olurlar; demek kesret ve ta-
addüd-ü merkez, her semere için, kemiyetçe bütün a¤aç
kadar külfet ve masraf ve cihazat ister. Fark, yaln›z key-
fiyetçedir. Nas›l ki bir tek nefere lâz›m teçhizat-› askeri-
yeyi yapmak için, orduya lâz›m bütün fabrikalar kadar
fabrikalar lâz›md›r; demek ifl, vahdetten kesrete geçse,
efrat adedince—kemiyet cihetiyle—külfet ziyadeleflir. ‹fl-
te her nevide bilmüflahede görünen sühulet-i fevkalâde,
elbette vahdetten, tevhitten gelen bir yüsr ve sühuletin
eseridir.
Elhâs›l:
Bir cinsin bütün enva›, bir nev’in bütün efra-
d›, aza-i esasîde muvafakat ve müflabehetleri nas›l ispat
ederler ki, tek bir Sâniin masnular›d›r; çünkü vahdet-i ka-
lem ve ittihad-› sikke öyle ister; öyle de, bu meflhut sü-
hulet-i mutlaka ve külfetsizlik, vücup derecesinde icap
eder ki, bir Sâni-i Vahid’in eserleri olsun. Yoksa imtina
derecesine ç›kan bir suubet o cinsi, in’idama ve o nev’i,
ademe götürecekti.
SÖZLER | 485
Y
‹RM‹
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
küll:
bütün, tüm.
küll-i âlem:
âlemin tamam›.
küllî:
bütüne ait.
Lem’a:
par›lt›.
masnu:
sanatl› olarak yarat›lm›fl
varl›klar.
masraf:
gider, harcama.
meflakkat:
zorluk, güçlük.
meflhut:
görünen.
meyvedar:
meyveli.
muvafakat:
uygunluk.
müsavi:
eflit, denk.
müflabehet:
benzeyifl.
nefer:
asker, er.
nevi:
tür.
peyda etmek:
meydana gelmek.
Sâni:
her fleyi sanatl› bir flekilde
yaratan Allah.
Sâni-i Vahit:
bir olan ve her fleyi
sanatla yaratan Allah.
semere:
meyve, sonuç.
sikke:
mühür.
suubet:
güçlük, zorluk.
sühulet:
kolayl›k.
sühulet-i fevkalâde:
ola¤anüstü
kolayl›k.
sühulet-i mutlaka:
sonsuz ve s›-
n›rs›z kolayl›k.
taaddüd-ü merkez:
merkezin
çoklu¤u.
teçhizat-› askeriye:
askerî dona-
n›m.
terbiye:
yetifltirme.
terbiye-i vahit:
tek bir terbiye.
tevahhut:
tek olma.
turra:
mühür, damga.
vahdet:
birlik, teklik.
vahdet-i kalem:
kalem birli¤i.
vücup:
varl›¤› gerekli ve zorunlu
olma.
yüsr:
kolayl›k.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›lar.
ziyadeleflme:
artma.
adem:
yokluk.
aza-i esasî:
temel organlar.
bilmüflahede:
görerek.
cihazat:
organlar.
cihet:
yön.
cüz:
k›s›m, parça.
cüz’î:
parçaya ait.
derece:
de¤er.
efrat:
fertler.
enva:
türler, cinsler.
hatem:
mühür, damga.
hesaps›z:
say›s›z.
icap:
gerekli, gerekme hâli.
ihya:
hayat vermek.
imtina:
imkâns›zl›k.
in’idam:
yok olma.
ispat:
flahit, tan›k.
ittihad-› sikke:
mühür birli¤i.
kanun-u vahdet:
birlik kanu-
nu.
kemiyet:
say›ca.
kesret:
çokluk.
keyfiyet:
nitelik, özellik.
külfet:
zahmet, zorluk.
1...,475,476,477,478,479,480,481,482,483,484 486,487,488,489,490,491,492,493,494,495,...1482
Powered by FlippingBook