Sözler - page 902

bütün azas›n› icat eden bir zat o zerreyi o yerde yerleflti-
rebilir. Ve bilhassa r›z›k için gelen zerreler, r›z›k kafilesin-
de seyrüsefer eden o zerreler o kadar hayretfeza bir in-
tizam ve hikmetle seyrüseyahat ederler ve öyle tav›rlar-
da, tabakalarda intizamperverâne geçip gelirler ve öyle
fluurkârâne ayak at›p hiç flafl›rmayarak gele gele tâ be-
den-i zîhayatta dört süzgeçle süzülüp r›zka muhtaç aza
ve hüceyrat›n imdad›na yetiflmek için kandaki küreyvat-›
hamraya yüklenip bir kanun-u keremle imdada yetiflirler.
Ondan bilbedahe anlafl›l›r ki, flu zerreleri binler muhtelif
menzillerden geçiren, sevk eden, elbette ve elbette bir
Rezzak-› Kerîm, bir Hallâk-› Rahîm’dir ki, kudretine nis-
peten zerreler, y›ld›zlar omuz omuza müsavidirler.
Hem, her bir zerre öyle bir nakfl-› sanatta ifller ki, ya
bütün zerratla münasebettar, her birisine ve umumuna
hem hâkim ve hem her birisine ve umumuna mahkûm
bir vaziyette bulunmakla, o hayretfeza sanatl› nakfl› ve
hikmetnüma nak›fll› sanat› bilir ve icat eder—bu ise, bin-
ler defa muhaldir; veya bir Sâni-i Hakîm’in kanun-u ka-
der ve kalem-i kudretinden ç›kan harekete memur birer
noktad›r. Nas›l ki, meselâ, Ayasofya kubbesindeki tafllar
e¤er mimar›n›n emrine ve sanat›na tâbi olmazlarsa, her
bir tafl›, Mimar Sinan gibi dülgerlik sanat›nda bir maha-
reti ve sair tafllara hem mahkûm, hem hâkim olmak, ya-
ni “Geliniz, düflmemek, sukut etmemek için bafl bafla ve-
rece¤iz” diye bir hüküm sahibi olmas› lâz›md›r; öyle de,
binler defa Ayasofya kubbesinden daha sanatl›, daha
hayretli ve hikmetli olan masnuattaki zerreler, Kâinat
aza:
organlar.
beden-i zîhayat:
canl› bedeni.
bilbedahe:
apaç›k, delile ihtiyaç
duymadan.
dülgerlik:
marangoz ve bina us-
tal›¤›.
hâkim:
karar veren, hüküm ve-
ren; hükmeden.
Hallâk-› Rahîm:
rahmeti ile mah-
lûkat› yoktan vücuda ç›karan Al-
lah.
hayretfeza:
hayret verici; hayret
veren.
hayretli:
flaflk›nl›k veren.
hikmet:
gaye ve fayda.
hikmetnüma:
hikmetlice.
hüceyrat:
hücreler.
hüküm:
karar.
icat:
var etme, yaratma.
imdat:
yard›m.
intizam:
düzen.
intizamperverâne:
düzeni se-
venlere has.
kafile:
yolcular toplulu¤u.
kâinat:
evren, tüm yarat›lm›fllar.
kalem-i kudret:
kudretin kalemi.
kanun-u kader:
kader kanunu.
kanun-u kerem:
ikram ve ihsan
kanunu.
küreyvat-› hamra:
kandaki alyu-
var.
maharet:
beceri, kabiliyet.
mahkûm:
hüküm alt›nda bulu-
nan; hükmedilen.
masnuat:
sanatl› eserler.
menzil:
yer, konak.
mimar:
plan ve proje ile ifl
gören sanatkâr.
muhal:
aklen imkâns›z.
muhtaç:
ihtiyaçl›.
muhtelif:
çeflitli.
münasebettar:
ilgili, alâkal›.
müsavi:
eflit.
nakfl-› sanat:
sanat›n nakfl›.
rahîm:
merhametli, flefkatli.
Rezzak-› Kerîm:
r›z›k kanunu
ile mahlûkat›na ikram eden
Allah.
sair:
di¤er.
Sâni-i Hâkim:
her ifli hikmet-
le yapan Allah.
sevk etmek:
göndermek.
seyrüsefer:
gidip gelme.
seyrüseyahat:
yolculuk yap-
t›rma.
sukut:
düflüfl.
fluurkârâne:
ak›ll›ca.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerre:
atom, maddenin en
küçük yap›s›.
902 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ
1...,892,893,894,895,896,897,898,899,900,901 903,904,905,906,907,908,909,910,911,912,...1482
Powered by FlippingBook