08 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet ÖZDEMİR

Mevlid-i Nebevî’den Bediüzzaman Mevlidlerine


A+ | A-

Mevlid okuma/okutma geleneğinin merhum Süleyman Çelebi ile başladığı kabul edilir. Hâlbuki mevlid olayı Resûl-i Ekrem’in (asm) doğumuna dayanır. Çünkü “mevlid” kelime olarak velâdet, doğum, doğma, doğulan yer, doğulan zaman anlamlarına gelirken ıstılahta Hz. Muhammed’in (asm) doğumu, Hz. Muhammed’in (asm) doğumu menkıbesi ve hayatı ile ilgili eser, Süleyman Çelebi’nin bu konudaki meşhur ve yaygın eseri ve bu eserin okunduğu dinî tören olarak geçer.

İnsanlık için mevlid, yeniden doğuş, kendini okuma, günahlardan arınmak olsa gerektir. 571 yılına doğru hayalen bir yolculuk yapalım:

Yeryüzü zifiri karanlığa bürünmüş, göz gözü görmüyordu. İnsanlık yolunu kaybetmiş, kurtuluş yolunu arıyordu. Rehber olarak kabul edilenler de yollarını şaşırmıştı. Babalar kızlarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşileşmişti.

İnsanlar vahşileşmiş, cehalet ve dalalet bataklığında boğulmaya yüz tutmuşlardı. İnsanlar vahşilikte, birbirlerini yemede aslanları, sırtlanları bile geride bırakmıştı.

Dünya adeta zalimindi, mazlumun hayat hakkı bile yoktu. Zalimin zulüm kamçısı altında mazlum inim inim inliyordu. Zalim izzetinde, mazlum zilletinde bu dünyadan göçüp gidiyordu.

Varlıklar, insanlığın işlediği zulüm ve vahşetten mâteme bürünmüştü. Gözyaşları kurumuş, artık kalpler ve ruhlar ağlıyordu. Kalplerin ve ruhların üzüntülerine dünyalar da ortak olmuştu. Adeta dünya bir mâtemhâneye dönmüştü. Dünyaya gönderiliş gayesini unutmuş olan insanlık; “Allah’ı tanımak ve ibadet etmek”ten uzaklaşmıştı.

“Tevhid” inancından mahrum olan insanlık adeta küfür ve şirk derelerinde at koşturuyordu. Gönüllerde, kalplerde “tek ilah”ın yerini, sayısız putlar doldurmuştu.

İnsanlık hakiki sahibini arıyordu…

Kâinatı yoktan var eden, varlığından haberdar eden Zat, elbette bunlara bir çare bulacaktır. Çünkü o, sonsuz merhamet sahibidir. Küfür devam etse de zulüm devam edemezdi.

O, yolunu şaşıran insanlığa bir rehber göndermeyi ihmal etmeyecektir. Karanlık gecelerin nurlu sabahı yakındı. Nurlu sabahlar güzel günlerin müjdecisidir.

İşte, insanlığın asırlardır beklediği o zât (asm) geliyordu. Zira onun ismi göklerde Ahmed, yerde Muhammed’di. Âlemler onun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştı.

O, Allah’ın son peygamberi ve bütün insanlığın baş tacı olacaktı.

O, beraberinde getirdiği nur ile dünyanın manevî şeklini değiştirecek eşsiz insandı.

O, cinlere ve insanlara ebedî mutluluğun yollarını gösterecekti.

O, yaratılışın sırlarını çözecekti.

O, âlemlere rahmet olarak gönderiliyordu.

O, gönüllerin efendisi, kalblerin sevgilisi, akılların öğretmeni, nefislerin terbiyecisi ve ruhların sultanı olacaktı.

Âlemler hürmet ve heyecan içinde efendisini beklemekteydi. Her varlık kendine mahsus dilleriyle, hâl ve hareketleriyle bu eşsiz insana “Hoş geldin! Safa geldin!” demek üzere sevinç ve neşe içinde hazır bekliyordu.

Onunla dünya tarihinde yeni ve bembeyaz bir sayfa açılıyordu…

Meşhur Fil olayından 52 gün sonra,12 Rebiülevvel…

Miladi takvimler 20 Nisan 571 yılını gösteriyordu.

…ve Nurlu bir pazartesi gecesi. Sabaha karşı, seher vakti, Mekke’nin doğusunda bulunan “Hâşimoğulları Mahallesi”nde muazzam bir olay gerçekleşti:

Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (asm) dünyaya teşrif etti.

Bununla birlikte âlem, asırların elemini unutarak sevinçlere gark oldu. Karanlıklar yırtıldı, her yer nurla doldu. Kâinat sevincinden adeta Süleyman Çelebi gibi haykırıyordu:

“Âmine Hatun Muhammed annesi

Ol sadeften doğdu ol dürdanesi

Çünkü Abdullah’tan oldu hâmile,

Vakt erişti hefte vü eyyam ile.

Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn,

Çok alâmetler belirdi gelmedin.

……………………..

Bu gece şadan olur erbab-ı dil,

Bu geceye can verir ashab-ı dil.

Rahmeten lil-âlemindir Mustafa,

Hem şefiu’l-müznibindir Mustafa.

Vasfını bu resme tertip ettiler,

Ol mübarek nuru terğib ettiler.

……………

Geldi bir ak kuş kanadıyla revan,

Arkamı sıvadı kuvvetli heman.

Doğdu ol saatte, ol Sultan-ı Dîn

Nura gark oldu semâvât u zemîn.”

***

Ahmed b. Hanbel, Müsned’inde İbn-i Abbas’tan şöyle bir rivayete yer verir:

“Peygamber (asm) pazartesi günü doğdu. Pazartesi günü peygamber oldu. Pazartesi günü vefat etti. Mekke’den Medine’ye hicret için Pazartesi günü yola çıktı. Medine’ye Pazartesi günü geldi. Hacerü’l-Esved’i Pazartesi günü kaldırdı.”

Peygamber Efendimiz’in (asm) doğduğu yerde bugün bir kütüphane bulunmaktadır. Günümüzde hacılar Resûl-i Ekrem’in (asm) doğumuna şahitlik eden bu yeri ziyaret ederler.

Ebelik hizmetlerini Abdurrahman b. Avf’ın annesi Şifa Hatun ve Osman b. Ebu’l-As’ın annesi Fâtıma Hatun yerine getirmiş, evin baba yadigârı cariyesi olan Ümmü Eymen de (Bereke) yardımcı olmuştu.

Kutlu doğum olayı daha sonra İslâm tarihinde “Mevlid” olarak yâd edilecek, bu gece kandiller zincirine eklenecek ve “Mevlid Kandili” olarak ihyâ edilecektir. Peygamber Efendimiz’in (asm) hayatını ele alan manzum eserlere de “mevlid” adı verilecektir. Buradan hareketle Müslümanlar bu manzumeleri okumak veya okutmak sûretiyle, başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere hâsıl olan duâsını âhirete göç etmiş yakınlarına ve dostlarına hediye etmek âdetini başlatacaklardır.

İşte onlarda biri de başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere, bütün peygamberler, Ashab-ı Kiram ve Bediüzzaman Said Nursî ve diğer ahirete intikal eden Risale-i Nur talebeleri ile ehl-i imanın ruhlarına ithafen okutulan “Bediüzzaman Mevlidleri”dir. Bediüzzaman mevlidleri değişik tarihlerde başta Said Nursi’nin hayatının geçtiği özellikle Isparta, Van ve Urfa gibi yerlerde okutulmaktadır. Bu merkezlere son zamanlarda yeni yerler de eklenmiştir. Bunların yerleri ve tarihleri gazetemizde ilân edilmektedir.

Bu güzel manevi havaya gıpta ile kimlerin baktığına Bediüzzaman, şu sözleriyle işaret etmektedir:

“Semâvât zemine gıpta eder ki, zeminde hâlisen lillâh sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar, kendi Sâni-i Zülcelâlinin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü âsâr-ı san’atını birbirine göstererek Sânilerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.”1

Mevlidler aynı zamanda uzak-yakın gönül dostlarını da bir araya getirmekte ve hasretliklerin giderilmesine vesile olmaktadır.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, s. 419

08.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.05.2010) - Kur’ân fıtrata hitap ediyor

  (13.05.2010) - “Hamidîlik” ve “Hıdırellez” üzerine

  (07.05.2010) - Hz. Hızır ve İlyas'tan (as) Hıdırellez bayramına

  (09.04.2010) - “Bediüzzaman Haftası”nın ardından...

  (31.03.2010) - Selâmlaşmak da şeâir-i İslâmiyedendir

  (30.03.2010) - Ulu Cami’de mevlid dinlemek

  (24.03.2010) - İman ve hürriyet mücadelesi

  (23.03.2010) - Bediüzzaman mânen yaşıyor

  (26.02.2010) - Kâinatın ölümü (kıyamet)

  (10.02.2010) - Vefatının 92. yılında Sultan II. Abdülhamid


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.