29 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Dinleyen dinlenir


A+ | A-

Bu sözü birkaç mânâda anlamak mümkündür. İlk akla gelen, tele kulak olayları olabilir. Hani günümüzde hemen herkesin birileri tarafından dinlendiğini biliyoruz ya. Aslında dinleyenler de başka birileri tarafından dinleniyordur. Yani “Men dakka dukka” meselesi. Ama bizim bu yazıda bahsedeceğimiz böyle dinleme ve dinlenme olayları olmayacak.

Bir başka anlamda ise, siz birisinin sözünü dinler, dediklerini yaparsanız, onlar da sizi dinlerler, sözünüze ehemmiyet verirler. “Dinleyen dinlenir” sözünü böyle anlamak da mümkün. Ama bizim burada bahsedeceğimiz, bu şekilde bir dinleme de olmayacak. Bildiğiniz dinlenmekten, yani istirahat etmekten bahsedeceğiz. Her insan (yorulunca) dinlenmek ister, fakat (başkaları tarafından) dinlenmek istemez.

Çalışmak her insanın vazifesi olduğu gibi, dinlenmek de en tabiî hakkıdır. İnsan bedeni ve ruhunun çalışmaya olduğu gibi, dinlenmeye de ihtiyacı vardır. İşyerlerinde çalışma saatleri tanzim edilirken, dinlenmek için de istirahat saatleri tahsis edilir. Zaten belli zamanlarda dinlenmeyen insan, çalışacak takat ve dermanı da bulamaz. İş verimi düşer, istenilen netice hâsıl olmaz.

Dinlenmek fıtrî bir ihtiyaç olduğuna göre, nasıl dinleneceğiz? Hangi ortam bizi dinlendirir? Bu sorulara cevap ararken, bazı gözlemlerimizin yardımına başvurduk. Gördük ki, bir çok insan otobüste, tramvayda, parkta yürürken, bankta otururken, kulağında kulaklıkla bir şeyler dinliyor. Büyük bir ihtimalle de bu insanlar cep telefonundan veya başka bir cihazdan müzik dinliyorlar. Yine muhtemeldir ki, günün yorgunluğunu atmak, rahatlamak ve dinlenmek için dinliyorlar. Demek ki dinlemenin dinlenmeye bir katkısı var. Buradan anlıyoruz ki, bir şeyler dinlemek insanı dinlendiriyor.

Dinlemenin insanı dinlendirdiği tamam da, acaba neyi dinlerken daha iyi dinleniriz? Bu sorunun cevabı, belki de sorunun içindedir. Yani ney’i dinlerken kendimizi daha rahatlamış ve dinlenmiş hissederiz. Zira ney sesi, insanın ruhuna işler. Sanki ney’e üflenen nefes, ruhun omuzlarındaki yorgunluğu alır gider. Konya’da Mevlânâ Müzesine girdiğiniz zaman duyduğunuz ney sesi, ruhunuzu bir kundak gibi sarar, sizi engin ve dingin bir huzur ortamına taşır. O sırada bütün yorgunluğunuzu unutur, kendinizi tam bir istirahat halinde bulursunuz.

İnsanı dinlendiren sadece ney sesi değildir. Her an, İlâhî makamlardan gelen mânevî nidalar kalp ve ruhumuzun kulaklarına dolmaktadır. Bu manevî nidaları işitmek için ten kulağı ile değil, can kulağı ile dinlemek gerekir. İşte o zaman insan, lisan-ı hâl ile yapılan zikir ve tesbihatları da işitir. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, “rüzgârların terennümâtını, bulutların naralarını, denizlerin dalgalarının nağâmatını ve hakezâ yağmur, kuş ve sâire gibi her nev'îden Rabbânî kelâmları ve ulvî tesbihatı işitir. Sanki kâinat, İlâhî bir musikî dairesidir. Türlü türlü avazlarla, çeşit çeşit terennümâtla kalblere hüzünleri ve Rabbânî aşkları intiba ettirmekle kalbleri, ruhları, nurânî âlemlere götürür, pek garip misâlî levhaları göstermekle o ruhları ve kalbleri lezzetlere, zevklere gark eder.” (İşârâtü’l-İ’câz, 6. âyetin tefsiri)

İşte bu lezzetleri ve zevkleri iman kulağı ile dinleyen bir insan, bütün yorgunluklarını unutur. Ayrıca, suların şırıltısı, yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltısı, yağmurun sesi, rüzgârın nefesi, dinlenmek için dinlenecek en güzel birer mûsikîdir. İman kulağı ile dinleyenler, bu seslerin mahlûkatın zikir ve tesbihâtının birer terennümü olduğunu idrak ederler. Bu sesler insana, nefis ve hevesin aradığı mecâzî zevkler yerine, kalp ve ruhun ihtiyacı olan hakikî lezzeti hissettirir.

Hakikatın sesini dinleyen, hakikaten dinlenmiş olur.

29.11.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.11.2010) - Bayram hatırlamaktır

  (10.11.2010) - Zamanı namaza göre tanzim etmek

  (03.11.2010) - Her yaşta güzel kalmak elimizde

  (21.10.2010) - Bediüzzaman’ın Türkiye turu

  (06.10.2010) - Masumâne tebessüm

  (23.09.2010) - Nizasız mübâhese

  (15.09.2010) - Şimdi sıra başörtüsünde

  (09.09.2010) - Bir tesellidir bayram

  (07.09.2010) - Hangi yoldan gitmeli?

  (30.08.2010) - Ramazan ateşi


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.