"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cami bahçesi

Cemil GÜNVAR
05 Nisan 2015, Pazar
Siyasetin topluma değil de toplumun siyasete yön verdiği günler Türkiye’ye ne zaman gelir bilemiyorum, ama siyasetin sesi toplumun sesinden daha çok çıktıkça, toplumun önünde yer aldıkça Türkiye’de her seçim öncesi sokakların, kahvehanelerin, insanların bir araya geldikleri meclislerin harareti yüksek olacak sanırım.

Köylerin, ilçelerin, şehirlerin şu anki nabzını bilemiyorum, ama izlemekten hoşlandığım tartışma programlarında hararet bir hayli yüksek... Oysa doğru söylendiğinize eminseniz bunun getirdiği bir sakinlik olmalı üzerinizde. İşin bu yönü bir kenarda dururken televizyon ekranlarına çıkan insanlar bize ya iyiyi ya kötüyü, ya temizi ya kirliyi, ya siyahı, ya beyazı anlatabiliyorlar.

Oysa bir şeyleri görme, tesbit etme adına önde olduğunuzu düşünüyorsanız griyi anlatabilmelisiniz. Bir ekmeği ikiye böler gibi konuyu keskin hatlara bölüp anlatmak her insanın harcı, herkes kendine göre iyiyi kötüyü, temizi kirliyi, siyahı beyazı anlatabilir. Tabi bu düşünceler gerçeğin girintili, girift olduğu ortamlarda genel bir doğru mu olur; yoksa şahsî düşünceler mi olur sizlerin yorumlarına bırakıyorum.

Bu tartışma programlarındaki başka bir tesbitim de, televizyon ekranlarına çıkan gazetecilerin, akademislerin, düşünürlerin entelektüel birikimlerini anlatıp işin gri tonlarını ortaya koymak yerine, bir siyasî partinin sözcüleriymiş gibi konuların sadece partilerin manevra alanlarında anlatmaya çalışıyor olmalarıdır; artık anlattıkları ne kadar gerçek ve niçin böyle yapıyorlar, televizyon izleyiceleri olarak anlamak bir hayli güç her halde.

Dedim ya bir şeylerin tesbitini yapabildiğiniz, bir şeyleri görebildiğinizi düşünüp size ayrılan bir koltukta oturuyorsanız, griyi anlatabilmelisiniz ve sâkin anlatabilmelisiniz. Çünkü düşünülen her şey, öne sürülen her fikir, yapılan her yorum güzel bir gelecek adına yapılıyor; ama geleceğin rengini belirleyen şimdiki zamandaki haliniz, şimdiki zamandaki durumunuzdur.

Bazen aklımdan geçiyor, birbirlerini saldırırcasına, köklere vurarak, yanlış düşünebilme ihtimalini düşünmeden, kendilerine göre gerçek olan şeyleri döverek anlatan insanların ellerinde tutup Anadolu’daki herhangi bir köy camiine, bir öğle namazına, bir ikindi namazına yarım saat, kırk dakika kala; vakti bekleyen amcaların arasına götürmek. Birbirlerine mübarek, muhterem, hacı, azizim güzel insan diye hitap eden insanların arasına... Ellerinde doksan dokuzluk tesbihle birkaç cümlenin ardından, bir iki dakika susulan ortamlara... Televizyondaki tartışma programlarına göre çok şeyin söylenmeyip çok şeyin yaşandığı mekânlara... Sanırım gerçek denen şeyin ne olduğunu bir de buralarda tatmak, ne olduğunu bir de buralarda görmek lâzım...

Okunma Sayısı: 1938
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı