Kitap fuarı ATO Congresium’da gerçekleşti. Daha evvel bu fuarlar Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenleniyordu. Burası ATO Congresium’a nispeten daracık bir yer olduğundan ancak 100’e yakın yayınevi kabul ediliyordu. 1-10 Aralık arasında fuar yapılan bu yeni yerde ise 400’ü aşkın yayınevi ve kitapevi okuyucuları ile buluştu. 

Güzel oldu. 

Yağışlı bir cumartesi gününe rağmen, ziyaretçiler fuar kapısında uzun kuyruklar oluşturarak gerçek bir kitapsever olduklarını ispatladılar. Bu rağbet ve ilgi kitap fuarlarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. 

Organizatörleri ve kitapseverleri tebrik ve takdir ederiz. 

Evet, gencinden yaşlısına her kuşaktan ziyaretçiyi fuarda görmek mümkündü. Burada çocukları özel anmak lazım, çünkü o masum yüzleriyle bir hakikat peşinde olduklarını hissettiriyorlardı bize.

Yeni Asya Neşriyat da bu fuarda yerini almıştı. Zamanımız müsait olduğu ölçüde Yeni Asya standında bulunup ziyaretçilerle diyalog kurmaya çalıştık. 

Yeni Asya Neşriyat standının panosunda, Bediüzzaman’ın 1927 yıllarına ait beyaz sarıklı ve pek ihtişamlı fotoğrafı vardı. Dinle mesafeli olanlar dahil her kesimden ziyaretçinin standımıza uğraması bizi düşündürdü.

Bu fuarda başı açık kadınlar, çocukları için Risale-i Nur alıntılı hikâye kitaplarını soruyorlardı. Mesela bu da bizi düşündürdü.

Standımıza uğrayan çocuklara, ayraç üzerindeki vecizeyi iki dakika içinde ezberlemeleri karşılığında kitap hediye edileceği söyleniyordu. Çocukların çoğunun büyük bir sevinç ve istekle vecizeyi iki dakikada ezberlemeleri de bizi düşündürdü.

Yeni Asya Neşriyat yazarlarından Kâzım Güleçyüz ve Prof. Dr. Ahmet Battal’ı tebrik eden, yazarlarımızın yüzüne tebessümle ve umutla bakan ziyaretçiler de bizi düşündürdü.

Risale-i Nur Külliyatı’ndan bir kitap almaya niyetlendiği bir anda, “Yeni Asya yasak bir yayınevi değil, değil mi?” diye soran, bizim de “Bir yayınevi yasak olsa stant açabilir mi?” dememiz üzerine tebessüm edip, “Peki o zaman, bu kitabı alıyorum” diyen kadın ziyaretçimiz de bizi düşündürdü.

“Bugün başıma garip hadiseler geldi, adeta bu standa yönlendirildim. Mutlaka Risale-i Nur’dan bir kitap almalıyım” diyen birinci sınıf tıp öğrencisi de bizi düşündürdü.

Risale-i Nur külliyatından iki kitap aldıktan sonra, “Kazım Güleçyüz burada mı?” diye soran, “Dün buradaydı, hem de imza günüydü,” dediğimizde, “Biliyorum, ah işte gelemedim” diyerek stant önünden gözleri dolarak ayrılan bir kadın da bizi düşündürdü.

Bazı kesimlerle ilgili önyargılarımız vardı. Bu stant, bu önyargıların giderilmesinde etkili oldu. 

Düşünce ve fikir zeminine katkı sağlayan herkese selam olsun. 

Düşünce, fikir ve hakikate odaklanan, her kesimden okuyucuya hitap eden Yeni Asya’ya da selam olsun.