"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bıçak sırtı

Hülya YAKUT
22 Şubat 2015, Pazar
“Aşk mı, sevgi mi?” ablacığım diye soruyordu bir genç kızımız.

İmza günlerimden birinde yaklaşmış, biraz da çekinerek sormuştu.

“Seninle şu anda detaylı konuşmam zor. Mailleşelim” dedim.

Unutmamış, uzunca bir mail atmış şu fakire. Derdi pek çok hanımın derdi aslında.

Bir çok yuva ya bu yüzden yıkılıyor. Ya da çaresiz katlanılıyor.

Katlanıldığında sanılıyor ki kadın hayatından memnun. Ya da evlilik demek o kahırlı hayatı sürdürmek demek.

Kendine güvenip, cesaretini toplayan bir de ailesinin desteğini alabiliyorsa bitiriveriyor binbir umut ve hayalle başlayan beraberliğini.

Özetle şöyle diyordu genç hanım: “Ezik bir kocası vardı. Önceleri onun ezikliğini efendilik sanmışlardı. Oysa ailesi ile eşi arasında dengeli bir tavır sergileyememişti. Ve daha neler neler. Hepsini yazmaya zaten gerek yok.

Evet… Her kadın eşinde esaslı bir yürek ister. Sevgiyle sahiplenildiğini hisseden her kadın, problemler ne kadar çok olursa olsun dayanır. Çünkü gücünü eşinden alır. Ne zaman ki koca pısırık ve ezik kalır işte artık o zaman kadın için her şey biter.

Bir erkek eşini ağlatmaz ve aldatmaz ise o evlilikten korkma.

“Ağlatmaz” sözüne takılmayın sakın. Kadınlar sulu gözdür. Vara yoğa ağlarlar. Bunu bilen biri olarak bazılarınızın itirazını duyar gibiyim.

Ağlatmaktan kastım şu: Haksızlık, zulüm, yalan, eşini başkalarına karşı koruyamayıp ezdirme gibi bir kadının asla kabul etmeyeceği şeyler… Eğer bunlarla karşı karşıya kalmışsa her kadın ağlar.

Diğeri de aldatmak.

Günümüz evliliklerini bitiren en ciddî problem.

Başka biriyle aldatma geldi hemen aklınıza değil mi?

Yok…yok…Onun dışında da aldatmalar var. Görünüşte masum gibi olan, ama evlilikleri bitiren aldatmalar.

Meselâ işi, evi, ailesi hakkında yalan söylenir. “Evleninceye kadar durum idare” edilir.

Peki sonra?

Hakikat ortaya çıkınca ne olacak diye düşünmezler mi?

Anası, babası, ailesinden şikâyet edip sızlananlarla, ailesini yere göğe sığdıramayanlar arasında pek fark göremiyorum.

Hakikat neyse o olsa, muhataplar ona göre hareket eder belki de yollar çakışmadan herkes yoluna gider.

Ama, insanın karakterinde yalan, kendini olduğundan farklı göstermek gibi basit ve tuhaf eyilimler varsa,

Veya; komplekslerini, ezikliğini efendilik kılıfına sokarsa durum değişir elbet.

İnanmak ve güvenmek inancımızın gereği.

Pek çok genç de böyle yapar.

Az zaman sonra hakikatlere tosladığında ise adeta dünya başına yıkılır.

Mail atan hanım kızıma şöyle dedim.

Aşk mı sevgi mi? Sorunun cevabını veremem. Ancak şunu bu yaşımda iyi anladım ki: Önce güven. Önce doğruluk. Önce samimiyet. Önce sadakat.

Eğer bir evlilikte bunlar varsa. Ardından da bir eş, hayat arkadaşını başkalarına dedikodu malzemesi yaptırmayacak kadar yürekliyse,

Yoldaşını, Allah’ın emaneti olan kişiyi, herkesten ve herşeyden önceye alabiliyorsa kim ne söyleyebilir?

Allah için sevenler, Allah için sahip çıkanlara kim itiraz edebilir? Gerisi “ah” alanların problemi…

Okunma Sayısı: 2491
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı