"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatı seyrediyorum

Hülya YAKUT
08 Şubat 2015, Pazar
Başımı dayamışım otobüsün camına, kulağımda kulaklık gidiyoruz. Yollar kıvrılıyor, zaman akıyor, ben hedefe doğru gittiğimi sanıyorum.

İki aydır görmediğim, kokusu burnumda tüten toruna gidiyorum.

Her yolculuk, hele hele direksiyondaki ben değilsem, her yolculuk içimde garip duyguları çağrıştırır.

Gidenler… Gitmek isteyip gidemeyenler… Mecburiyetten yola düşenler…

Fırsatı, imkânı varken tembellik edip gitmeyenler…

Parmaklıklar ardından dünyaya bakan müebbed hükümlü mahkûm garipliğinde bakıyorum etrafa.

Bir anlamda hayatı seyrediyorum camın ardından. “Çek elini derdimden… Bu yara bana ait,

Minnet etmem derdime… Gama, gönlüm müsait”

Dediğim bir şiirimin dizeleri geliyor aklıma.

Galiba ruhuna şiir değmişlerin bir çoğunda var bu müsaitlik…

“Ne güzel işte, işini gücünü ayarlamışsın, torun bahanesiyle düşmüşsün yollara. Oğlunu, gelinini görecek, hasret gidereceksin, şimdi bu hüzün de neyin nesi?” diye sormadan edemiyorum kendime.

Sonra cevap veriyor kendi iç sesim, ruhumda gezinen hüznüme: “Ne sandın sen bu hayatı ey fakir? Gül, eğlen, neşelen, zevk-u sefa mı sandın?” diyorum.

Bir yürekte hüzün yoksa, nasıl çatlar ki duygular? Nasıl çiçeklenir fikirler? Nasıl goncalanır umutlar?

Mükellef ortamlarda, lüks mekânlarda mı planlanmıştı bunca hizmet, bunca hicret?

Ezasını çekenlerin sefasını sürdürdüğümüzü unutuşumuz olurdu hep gülmek…hep neşe.

Dünün çilekeşlerinin sefasını sürerken biz bir yandan, yarının nesline hazırlamalı değil miydik bu günleri?

Bu bir ıztırap değil…yanlış anlamayın. Hizmet insanında umutsuzluk, yılgınlık olmaz…olmamalı da.

İlla velâkin hizmet insanı dâvâsını dert edinip, derdinin ıztırabını da köküne kadar, sonuna kadar yaşamalı.

“Gönlü hüzünlü olanın dostu Allah’tır” diyor şanı yüce Nebi (a,s,m.).

Hüznümü seviyorum. Çünkü beni beslediğini düşünürüm.

Hüzün Allah’ın zarif gönüllere sunduğu bir lütuftur diyor yazarın biri..

Bu sebeple belki de, sevindirik olamıyorum.

Eğer bir lütuf ile karşı karşıyaysam, şımarıklık yapıp bu ikramdan olmayayım diyorum.

Gönül aynama yansıttığım her kelime, kalbimden akan renklere bürünüp, satırlara dökülürken başka şeyler hedeflediğimi fark edip nefsimle kavgaya girişiyorum.

Sevin, şımar, coş diyen sese el sallayıp uğurluyorum.

Bunca gürültülü olayın ve sesin arasından sıyrılıp “hayatı seyre” dalıyorum.

Bir “sır” olduğuna inandığım, mahiyeti ise ancak Hakk’a vasıl olunca anlaşılan o hayatı yaşıyorum işte.

Revan olduğum bu yolun uzunluğu çok da umrumda değil…

Genişliği umrumda olan… Nasıl yaşadığım… Kimlerle yaşadığım… Niye yaşadığım önemli olan.

Bir otobüs yolculuğunda, camın ardında hayatı seyrediyorum…

Beni bana anlatan..

Ben gibi olanların anlayacağı hayata bakıyorum…

Okunma Sayısı: 1876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    8.2.2015 21:12:27

    ''Öyle bir mecnunuz ki ettik vuslatı Leyla'dan istiğna''diyor,dahii azam,iman davasının kara sevdalısı...Bir de yetmez mi dert derman sana diye iç alemine sesleniyor.Ve dert benim deva Kur'anın dır diyor.Demek ki dert devayı getiriyor.Devanın menba-ı dert oluyor.Hülya bacımız hüznü seviyorum;çünkü beni beslediğini düşünürüm diyor.Çok doğru.Üstadımızın yukarıda yazdığım satırları göz önüne alınırsa,hakikaten derdin söylettirip,yazdırdığı anlaşılacaktır.Hele bu derdin merkezinde ezel ebed sultanı olunca insana neler yaptırmaz ki... Ucsuz bucaksız Nur Külliyatı bu mukaddes derdin ürünü değil mi?Evet hüznü Kur'ani ile kalbi hüzünlenenlere na mutlu...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı