"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ömrün kıymetini bilmek ve yolun sonu

Kasım Ferşadoğlu
03 Mart 2014, Pazartesi
Şu dünya bizler için fani ve ahiret için bir bekleme salonu gibidir.
Daha açık bir ifadeyle, Allah’ın kulları için hazırladığı bir imtihan yeri ve sebebidir. Öyle ise ne sûrette olursa olsun dünyanın gayr-ı meşrû zevk ve lezzetlerine başımızı sokarak istikbaldeki ebedî hayata bigâne kalmak akıl kârı değildir. Öyleyse daha bu günden Yunus’un söyleyişiyle:
“Ömrüm geçti hayfa ki geç uyandım, / Bu dünya bana baki kala sandım.’’ demeli, “Yürü fâni dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?’’ hakikatini birlikte söylemeliyiz. Ve birgün gelip de:
“Eyvah aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider’’ (Sözler, 22) demeden önce bu gerçeği görmeliyiz.
Bir gün gelecek pişmanlık dolu bir âlemde gözümüzü açtığımızda, “Düşünen kimsenin düşünmek fırsatı bulabileceği kadar sizi yaşatmadık mı? Üstelik size (Cehennemle) korkutan (bir Peygamber) bile geldi.’’ (Fatır Sûresi: 37) sorusuyla karşılaşacağız. Ve dünyadayken bize bildirilen gerçeklerle karşılaşacak ve hatırlayacağız. Şu âyetleri hatırlayacak ve belki de bin pişman olacağız:
“Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın’’ (Lokman Sûresi, 31)
“Sizin yanınızdakiler tükenir. Allah’ın katında olanlar sonsuzdur’’ (Nahl Sûresi, 96)
“Eğer bilseler gerçek hayat ahiret hayatıdır.” (Ânkebut Sûresi, 64)
Bu âyet-i kerimelerin hatırlatmaları bizleri dikkatli olmaya çağırırken,
“Dünyadaki hayatınızda sizin için güzel olan her şeyi harcadınız. Onların zevkini sürdünüz’’ (Ahkâf Sûresi, 20) gibi âyetleri duyunca da pişman olacağız. Ama dönüş ne mümkün?
Ölüm genç ihtiyar ayırt etmiyor, öyleyse her an hazırlıklı olalım. Şâir ne güzel söylemiş:
“Bana ne yazdan, bahardan. / Geçtim dünya üzerinden. / Azrail’in gelir kendi. / Bu dünyanın direği yok
Bana ne borandan kardan, / Ömür bir nefes derinden. / Ne ağa der ne efendi, / Merhameti yüreği yok.
Aşağıdan yukarıdan. / Bak feleğin çemberinden. / Sayılı günler tükendi. / Kılavuzun gereği yok.
Yolun sonu gözüküyor.
O halde “Bu hayat ve dünya bizi kovmadan evvel ve ‘Haydi dışarıya!’ demeden, biz, kemâl-i izzetle ‘Allah’a ısmarladık‘ deyip izzetimizle bu fâni zevklerimizi bırakmalıyız.’’ (Hizmet Rehberi, 144)
“Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terk edecek olan dünyanın sefahatini bugün kemâl-i izzet ve şerefle terk edersen pek aziz ve yüksek olursun. Hayrını alır, şerrinden kurtulursun. Fakat vaziyet makûse olursa, kaziye de mâkûse olur (vaziyet tersine olursa hüküm de tersine olur).’’ (Mesnevî-i Nuriye, s. 178)
Okunma Sayısı: 6303
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı