Hem;
Avrupa kana bulandı. Hem de; Yeryüzünü kana buladılar…! Ne yazık ki bu fitne İslâm milletleri arasına da yerleştirildi.
Bugün; üstesinden gelinemeyen birçok problemin… Bölünme ve parçalanmaların kaynağı milliyetçiliği ırkçılık fikriyle karıştırmaktan geçiyor!
Hazırlanmakta olan yeni bir anayasanın arifesindeyiz. Düsturlarımız neler…?
Bilen yok…! Dış dinamikler. İç dinamikler göz önüne ne derece alınıyor bilen de yok. İnsanlık, kardeşlik ve dayanışma.. Birlik, barış, müspet hareket…Bütün bunlar için neler, hangi metodoloji takip edilmeli? Bunu izâh edebilecek kişi ve kuruluş da yok orta yerde…
***
Yepyeni bir milliyet anlayışı var aslında…
Bu bakımdan; Şu noktalara beyin yormalıyız: “Arap milliyetçiliği/ırkçı tutumu” Abbasi ve Emevileri mahvetmişti. Osmanlı sonrası “Türkçülük” hastalığı hâlâ Cumhuriyetin handikabı…!
“Milliyetimiz bir vücuttur. Ruhu İslâmiyet, aklı Kur’ân ve imandır.” düşüncesine uzak kalan ülkemiz 2 sene evvel birleşmeyi düşündüğü Suriye ile kanlı-bıçaklı hale nasıl geldi acaba?
Bir vücudun ruhu olmasa o vücut bir işe yaramaz! Aklı olmazsa eğer manasız kalır… Oysa inancımız neyi gerektiriyor?:
Bir Müslüman hangi ırka mensup olursa olsun İslamiyet’ten ruh alır ve almalıdır.
Macarlar/Hungari ve Bulgarların bir kısmı Türk olmalarına rağmen Türklükle bir alakaları kalmış mı?
Allah’a yakın olmayı akıl edemeyen…
“Takva” ile bunu başaramayan…
Toprağın altına girdiğinde hesap vereceğini unutan insan…
Irkına bakılarak mı hesaba çekileceğini zannediyor..?!
Çok yazık = !!!