"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Değişen sesim/iz

Merve Nur TÜFEKÇİ
04 Ekim 2015, Pazar
“İçimiz damar damar parçalansa da dışımız lâl gibi sessiz” diyor ya şair. Anlatacak her şeyi o iki satırda yazmıştı..

Peki ya biz anlatabilmiş miydik içimizi.. Dökebilmiş miydik içimizdekileri dipsiz kuyulara? Yoksa dönme dolap gibi döndürdük mü söyleyemediklerimizi? Yahut çarpışan arabalar gibi çarptı mı kalbimiz. Tıkanılan her cümle yaktı değil mi içimizi? Oysa böyle kurmamıştık hayallerimizi. Dönme dolaba sadece İstanbul’u üstten izlemek için, çarpışan arabaya hangimiz daha çok çarpacak diye binmeliydik. Lunapark bizim eğlence merkezimiz olmalıydı. Kalp ağrısı değil. Ya da kelimelerin dönmediği bir yer... Çok yara almıştık. Buna rağmen mutlu olan da bizdik. Bir kemanın tınısına, bir neyin üflemesine bırakırdık kendimizi. Sonra elimize alır kalemi ve kâğıdı yazardık gecenin en ayazında... Ay ve çay eşlik ederdi karanlığımıza. Bir bakıma “Ay” Rabbimin yalnızlara dost olarak gönderdiği bir yoldaştı. Çay ise muhabbetti. 

Sonra bize ne oldu? Neden lezzet alamadık yazmaktan ve çaydan? Ya da neden ayı istemedik yanımızda? Bunun bir sebebi artık değişiyor olmamızdı. Benliğimizi, kendimizi yeniliyorduk. Büyüyorduk bir bakıma. İç sesler mühimdir zira. Bir atlı karınca gibi düşünebilirim/ düşünebilirsiniz bunu. Onun gibi sâkin, onun gibi heyecanlı, onun gibi yalnız, onun gibi çocuk... Aslında güzel bir ben/sen/o doğuyordu bu değişimde. Tıpkı kırlangıç kuşları gibi. Vaktinde gelen, göç mevsimi geldiğinde giden. Biz de bu gece bir karar verelim birlikte. Göç etmelerine müsaade edelim kelimelerin. Ve kurban edelim kelimelerimizi, içimizi. En güzel olan O’nun için..

Edelim ki; büyüsün içimiz, kazansın içimizdeki çocuk... 

Edelim ki; incinen yüreğimiz şükretsin imtihanının güzelliğine... 

Kurban mühimdir zira. Mühim olmasa hiç emreder miydi Yaradan Hz. İbrahim’ine. (as) İster miydi hiç en sevdiği yavrusunu Hz. İbrahim’inden... 

O Rab ki kuluna şah damarından yakın olan... Kulunu kulundan daha iyi bilen Bir Basir... 

O ki bu Kâinatta görülen ve görülmeyen her şeyin Mâliki... O emretti ise Amenna ve Saddakna. O verdi ise bu benliği çözelim Kâinatın miftahı ile. O vakit şükredelim söylenen ve gününü bekleyen kelimeler için. 

Ve selâmların en güzeli ile selâmlayalım içimizi: Esselâmu Aleyküm ve Rahmetullah...

Okunma Sayısı: 1788
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı