Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namusluların safında olunuz. Göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız.” Ne kadar manidar bir söz. Birileri ülkemizde hep piyon oldu. İlk olarak sağ ve sol diye ayrıldık. Sonra Kürt ve Türk, sonra örtülü ve örtüsüz diye böldüler bizi. Aslında bizim böyle bir sorunumuz yoktu. Sorun gibi bizlere aşılandı ve içimize bir kurt düşürüldü.
1960’da başlayan dram, öfke, kin ve düşmanlık... 18 yaşlarındaki gençleri karşı karşıya getiren dekanlar, prof’lar v.s.. Sağcının elinden silâhı alıp solcuya veren öğretmenler... Oysa vazifesi hakikatleri öğretmek olan öğretmenlerin, öğrencilerine aşıladığı gerçek “silâh” olduğu zaman... Sen halkını sağ ve sol diye ayırırsan, yapılacak darbeleri dışarıdan bekleme. Çünkü asıl darbe içinde demektir. Eline verilen silâh sonucu ölen gençlerin adları ne de çabuk unutuldu. Katilleri ise hâlâ dışarıda...
1978’de başlayan Kürt ve Türk çatışması... Zamanında birlik içinde olan insanların, bir anda birbirlerine attıkları kurşun, aynı eve düşen bir ateş.. Aynı sofrayı paylaşan insanların bir anda düşman kesilmelerinin sebebi neydi? Mesele aslında sözde milliyetçilik için yanan yüreklerin yanlış yönlendirilmesi değil miydi? Kürt veya Türk diye...
1980 ve sonrası... Her eve düşen ateş... İhtilâl ve ardı arkası kesilmeyen katliâmlar... “Bir sağdan bir soldan asacağız” diyen bir Genelkurmay Başkanı. Örtülü olduğu için “Şu kadına haddini bildirin” diyen bir Başbakan... Allah’ın emri olan örtüyü savundukları için gereksiz olduğunu söyleyen hocalar... Askerinden tut hocalarına kadar darbe yandaşlığı yapan insanlar...
2013 ve gezi olayları... Karşılıklı birbirine kırdırılan ve ölen insanlar... 1980 zamanında olan olaylardan tek farkı iki taraflı yapılan zulümler... Derdi ağaç olan insanların, bir iş adamının evini yaptırmak için katlettiği ağaçlara karşı direnmeyen, tabiat sevdalısı olduğunu iddia eden bir grup... Orantısız güç kullanan polisler... Ve sonucunda her iki taraftan da ölüme yollanan insanlar... Ve işte 15 yaşında ölen bir çocuk: Berkin Elvan... Küçücük bir bedenin ölümüne sebep olan meydanlar ve polisler... Tek yanan yürek ise anne ve baba... Eminim biraz vakit geçecek Berkin de unutulacak. Ali’nin unutulduğu gibi.. Her meydana çıkıldığında insanlar ölüyor. Bunu bildiğin halde niye o meydandasın? Eylem mi istiyorsun, bu macera olmasın! Gerçek eylemden bahsedeceksen al kalemini eline, yaz gerçekleri, aydınlat insanları. Eğer amacın maceraysa, tek çık meydanlara. Senin yüzünden ey maceraperest, ölmesin artık insanlar...
1980 ile 2013 arasında fark olmalıydı...
Bazı insanların yorumlarını okuduğumda üzülmemek elde değil. Hele ki insan kimliğine bürünen kişilerin şu sözleri söylemesi: “Üzüldüm desem yalan olur. Başın sağolsun demek için bir bahane söyleyin. Duâ etmeyi biliyorlarsa Fatiha okusunlar mezarı başında. Su testisi su yolunda kırılır...” Yorumları ne kadar da acı. Berkin Elvan ekmek almaya gitmiş olabilir. Ya da meydanda olmuş olabilir. Önemli olan nerede olduğundan ziyade 15 yaşındaki bir çocuğun ölümüdür. Dediğim gibi, aslında bizim meselemiz dışla değil, içle... Biz gerçek probleme eğilemedik ki, meselemizi çözelim. Ama biz Cemil Meriç’in dediği gibi inatla namuslu olacağız. Şüphesiz sayımız daha da fazla artacak. Birgün gerçek bir millet olmanın şuuruna varmak duâsıyla...