"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dedemin Ramazanında çocuk olmak

Meryem TORTUK
04 Temmuz 2014, Cuma
Teknenin içindeki ekmeğin ucundan aşırdığında orucun bozulmazdı. Öğleye kadar tuttuğunda da kuyruğundan yakalardın. Biraz muziplik, biraz heyecan, biraz da küçük atıştırmalıkların lezzet ve maceraya dönüştüğü aydı Ramazan çocuklar için.
Sayardık kaç gün tuttuğumuzu. Her gün yarım günden otuz gün tam on beş gün eder. On beş günü de tutamayan çocuk, buruk ve boynu bükük diğer arkadaşlarının yanında söyleyemez tutamadığını. Çünkü kuyruğundan da olsa Ramazanın yakalanması gerekir.
Hayalimizde bir Ramazan kuyruğu tasavvur eder, onun üzerinde konuşurduk. Bir duvar üstü, cami avlusu, ağaç tepesi…
Ezan vakti her şey zikre durmuş; kuşlar, köpeğimiz… Herkeste bir telâş, işler çok, işler yorucu, uzun yaz günleri, ekin biçmek, tütün, hayvan ve emek ve alın teri. Susuzluk, çatlayan toprak, ama asla orucun anlamını, imanın lezzetini yitirmeden günü şükürle tamamlamak… Sofranın başına oturduğunda nimeti verenin kim olduğunu bilerek ruhunu şükür secdesiyle buluşturmak demekti Ramazan. Dedelerin, ninelerin, halaların, amcaların, teyzelerin gözlerinden, dillerinden, bedenlerinden bu şükrü okumak demekti. Nihayetinde hayatın anlamı da şükür etmekti…
İftar vakti pişirilen yemeklerin paylaşılması, sofraya birinin dâvet edilmesi, yabancı biri soframıza gelsin diye duâ edilmesi, aşın, sofranın paylaşılması…
Yoksulluğa inat, gönüllerin zenginliği, sohbetler, gülüşler, ay ışığında oynanan oyunlar, masallar, devler, periler, cengâver yiğitler. Hz. Hasan ve Hüseyin, Köroğlu, Battalgazi hikâyeleriyle büyüyen çocuklar.
Dedemin Ramazanında çocuk olmak, bedenlerin dilinden, dudaklara dökülen duâlardan, sofranın bereketinden, her şeyin şükür eden zikrinden çocuk kalbimizin nasiplenmesi demekti. Kurdun, kuşun dahi oruç tuttuğunu söyleyip çocukları orucun ruhuyla buluşturmak demekti. Nimeti kimin verdiğini çocuk ruhumuza oyun ve masal tadında anlatmak, yaşatmak ve tattırmak demekti. Ramazan insanın ömrüne senede bir gün gelip her şeyini yeniden dizayn eden nimetlerin en büyüğü demekti. Ramazan nimetini şükür nimetiyle buluşturmak demekti.
Kalplerimizi Ramazanın şükrüyle buluşturmak ve çocuklarımıza bu nimetin büyüklüğünü yaşatabilmek duâsıyla…
Okunma Sayısı: 1503
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat dabbe

    4.7.2014 01:03:00

    Açıkcası abla ramazan bir dahi sistem.Çocuk,genç ve ihtiyar herkesi etkilediği gibi siyasi ve toplumsal hayatımızı da etkiliyor.Oruçla aczini anladığında nimetlerin antika sanat tarzında semadan indirildiğini anlıyorsun ve diyorsun ki; kim bize böyle gökten yiyecek indiriyor.Allaha marifet edip tanıdığında ruhun cesedine,kalbin nefsine,aklın midene hakim durumuna geçiyor.Sonra zekatın küre-i arzda huzur için ne kadar önemli olduğunu aklın fehmediyor.ihtilallerin duygusal kaynağının avamın havassa intikam hissi olduğunu idrak ediyorsun.
    sonra günümüz hayatı içtimayemize bakıyor, nice ramazanlar geçirdiğimiz halde birinci avrupa olan avrupa birliği ülkelerinin bizden huzurlu yaşadığını görüyoruz.Şahsi ikballeri için ülkeyi bölmeyi,cematları birbirine düşürmeyi göze alan yolsuzluk üreten(Berlusconi zorunlu hasta bakıcılığı yapıyor italyada)münafıkane sistemle alüde olmuş bir komite çamlıcada cami bina ediyor.Sanki tepede yaşayan insan var sanki ayasofya açılmış da.hasbiyallah,tevekkeltü

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı