Manilerin araya girmesiyle zaman aşımına uğrayıp yazmasını geciktirdiğim bu yazımın muhataplarının beni mazur görmelerini temenni ederek asıl konuya geçmeden evvel bunu da belirtmek istiyorum.
Dinimizce muteber olan: “Sağ elin verdiğini sol elin bilmeyeceği kadar sadakayı ve yaptığı iyiliği gizli tutmaktır”1 Benim burada yapılan iyilikleri anlatmam hizmet ehli kardeşleri şevke getirmeye vesile olur düşüncesiyle siz okurlarla paylaşmak istedim.
Ahde vefâ: Lügat manası, vâdetme, vefâ,söz verme. Verdiği sözü tutup, sözünde durma. Sözünü yerine getirmek, borcu ödemek. Dostluk ve sevginin gerektirdiği davranışlarda devamlı olmak, mânalarına gelir.
Müslümanın ahlâk güzelliğidir, erdemidir. “Kim Allah’a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.”2
Peygamber Efendimiz( asm) Müslümanlar arası vefânın nasıl yaşanacağı konusunda buyuruyor ki: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona hıyanet etmez. Ona yalan söylemez. Ona yardımı terk etmez. 3
Ahd’e Vefâ Sadakattir... Sadakatte güzel insanların şiarıdır. Ne mutlu o insana ki ahde vefâ gösterir.
Evet: “Öyle mü’minler vardır ki verdikleri sözlere sadık kalırlar... Evet bunlardan bir tanesi de ahde vefâ gösteren değerli yazarlarımızdan Osman Zengin Ağabey: “Ağrıdan notlarım” adında ki gazetemizdeki yazım da, kardeşimiz Ayfer’in, Ağrı Yeni Asya dershanesi hakkındaki taleplerini bildirmiştim. Ayfer kardeşimizin dershane hakkındaki taleplerine, Osman Zengin Ağabey cevap vermişti. Garptan Şarka uzanan kardeşlik eli böylelikle Osman Ağabey vasıtasıyla fiiliyata dökülmüş, ekilen tohumlar yavaş yavaş meyvesini vermeye başlamıştı.
Osman Ağabey, Ayfer kardeşimize: ”Sizler kardeşlerimizsiniz. Dershane hakkındaki sorunlara elimden geldiğince yardımcı olacağım” sözünü vererek elinden geleni yapmaya çalışmıştı. Dershanedeki sorunların çözümü yanında kızlarımızın Bursa’ya gitme isteğini de değerlendirerek, yedi kişi olan ünüversiteli kardeşlerimizi Bursa’ya davet etmiş, ben de onlara dahil olarak Bursa Yeni Asya öğrenci dershanesine giderek bir haftalık okuma programına bilfiil katılmıştım. Bursa’da dershanede okuma programı gayet güzel seyrederken okumalar güzel meyvelerini de vermeye başlamıştı. Birer kez aramıza katılıpta sohbet yapan Dr. Rukiye Hanım ve Eğitimci Sevim Hanım’dan, Risale-i Nur sohbetleri dinleyerek güzel vakit geçirmiş, verimli sohbetlerden ruhumuz duygu ve latifelerimizde büyük hazlara gark olmuştu. Kardeşler arasında birimiz Şarklı birimiz Garplı da olsak uhuvvet ve tesanüd içinde çok güzel zamanlar geçirerek Risale-i Nurun verdiği güzellikleri gönlümüze nakşetmiş, huzur içindeydik. “Bizler muhabbet fedâleriyiz, husûmete vaktimiz yoktur”4 deyip hizmetin her safhasında bulunan Osman Ağabey, bizleri Bursa’ya davet ettiklerinde, eşi Sema Hanımla beraber dershanede bulunan kızlarımıza her konuda yardımcı olarak misafir perverliklerini göstermişlerdi. Bursa Yeni Asya cemaati, hanımlarıyla beraber otobüs gezintisinde, Bursa’nın tarihi yerlerini de gezmiş, ecdadımızın bize miras olarak bıraktığı yerleri görmenin hazzını yaşamıştık. Otobüsle seyrederken dikkatimi çeken şey, teknoloji harikası olan rehber otobüs, programlanmış tanıtımıyla, her geldiğimiz yeri bize tanıtırken, o an Rabbime verdiği teknoloji nimetlerinden dolayı şükürler etmiştim. Osman Ağabey eşi Sema Hanım Bursa’nın en nadide restaurantlarında bizlere Bursa’ya has yemekleri tanıtarak ve ikram ederek bir kez daha misafir perverliklerini göstermişlerdi.
Bursa olur da Ulu Cami olmaz mı? Osman Ağabey, bizleri rehber Bilal Çağatay Erentürk vasıtasıyla gezdirdi. Bilal Bey, Ulu Cami’deki Arapça metinlerin mânâlarını türkçe olarak açıklayıp, bizlere Ulu Cami’nin güzelliklerini ve mânâ âlemini tanıtmıştı. O güzel tanıtımı için, yeri gelmişken Bilal Bey’e, buradan Ağrı Yeni Asya kardeşleri adına teşekkürlerimi sunarım. Bursa’ya okuma programı için bizleri davet eden başta Osman Zengin Ağabey, eşi Sema Hanım ve emeği geçen isimsiz muhabbet fedailerine, Ağrı Yeni Asya cemaati adına teşekkürlerimi sunar, hizmette muvaffakiyetler dilerim.
Dipnotlar:
1- Buhari (Ezan 36).
2- Fetih Sûresi (Âyet 10).
3- Riyazu’s Salihin. 234).
4- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 64.