"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avcı!

Sema CEYHAN
09 Ekim 2016, Pazar
İyi bir avcıydı. 1953 yılının bir Eylül günü, Bediüzzaman’ın “tarikatına girme” niyetiyle yollara düştü. Urfa’dan kalkıp Gaziantep üzerinden Isparta’ya geldi.

Heyecanla Bediüzzaman’ın yanına vardı. Koşup ellerine sarıldı, öpüp başına koydu.

“Merhaba, safa geldin kardeşim, otur” dedi, Bediüzzaman. Adını sordu:

“Abdülkadir” dedi.

“Maşaallah” dedi. “Ben Abdülkadir ismiyle çok alâkadarım. Birkaç gündür kimseyi kabul etmiyordum, hatta yanımdaki talebelerimi de... Bana bir şey lâzım olduğu zaman yazıp kapının arkasından gönderiyordum. Fakat sen bana şifa oldun” diye devam etti.

Şahsî ve ailevî durumunu sormaya başladı.

“Babanın adı nedir?”

“Abdurrahman efendim.”

“Kaç kardeşsiniz?”

“Altı erkek kardeşiz.”

“Ne iş yaparsın?”

“Avcılık efendim.”

“Sizin orada ne gibi hayvanlar bulunur?”

“Ceylan, tavşan, ördek ve keklik gibi hayvanlar bulunur efendim.”

“Her ava çıktığınızda ne kadar para masraf edersiniz?”

“Bazen olur ki 50 lira masraf ederiz.”

İnsanlara olduğu kadar hayvanlara olan şefkati de  fazla olan Bediüzzaman bir müddet düşündü. 

İlk defa ziyaretine gelen bu talebesini bu âdetinden vazgeçirmek istedi ve şu teklifte bulundu:

“Peki,” dedi. “Siz o parayla koyun, keçi gibi ehlî hayvan alıp etini yeseniz daha iyi olmaz mı?”

Abdülkadir, onun dilinden dökülen her kelimeyi can kulağıyla dinliyordu.

“Evet efendim” dedi, “daha iyi olur muhakkak.”

Abdülkadir için avcılık orada tarihe gömüldü. Üstad’ından ilk dersini almıştı:

“Hiçbir canlının canını incitme!”

Risâle-i Nur’un Lem’alar adlı eserinde geçen; “Âkilü’l-lahm (etçil) hayvanların helâl rızıkları vefat etmiş hayvanların etleridir. Hayatta olan hayvanların etleri onlara haramdır. Eğer yeseler, ceza görürler. ‘Boynuzsuz olan hayvanın kısası kıyamette boynuzludan alınır’ diye ifade-i hadisiye gösteriyor ki: Gerçi cesetleri fena bulur. Fakat ervahları bâkî kalan hayvanat mabeyninde dahi, onlara münasip bir tarzda, dâr-ı bekada mücazat ve mükâfatları vardır. Ona binaen, canavarlara sağ hayvanların etleri haramdır, denilebilir”1

Mahşerde hayvanlar için de sorgu suâl olacaktır. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri, “Boynuzsuz olan hayvanın kısası kıyamette boynuzludan alınır”2 hadis-i şerifinden hareketle, hayvanların cesetleri fena bulsa da, ruhları bâkî olduğundan, bâkî ruhlarına münasip biçimde kendileri için hesap, ceza ve mükâfatın söz konusu olduğunu kaydediyor..

Dipnotlar:

1- Hakikat Çekirdekleri: 107; Lemaat: (Sözler: 669)

2- Müsned, 1/72; 2/235, 323, 363, 442..

Okunma Sayısı: 3214
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı