"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ümraniye Yeni Asya Hanım okuyucuları ile bir kahvaltı

Sema CEYHAN
27 Aralık 2015, Pazar
İstanbul Ümraniye semtindeki Yeni Asya hanımlar dershanesinde Salı günü misafir olarak bulunmaktaydım.

Dershaneye gittiğimde İşârâtü’l- İcâz’dan okunan sohbetin akabinde Lâhikalardan Mektuplar okundu, sonrasında Camiu’s Sağir’den hadisler okundu. Okuyan kardeş bizleri Asr-ı Saadet âlemine götürmüştü. Nihayetinde okuma sohbetimiz bitmiş, kardeşlerle tanışma faslına geçmiştik. İlk defa oradaki kardeşlerle görüşmeme rağmen, sanki yıllardan beri tanıyormuşuz hissine kapılmıştım. 

Üstadımızın ifadesiyle: ‘Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz mazide, birimiz müstakbelde, birimiz dünyada, birimiz âhirette olsa da, beraber sayılabilirler ve sohbet edebilirler. Hususan birtek maksat için birtek vazifede bulunanlar, birbirinin aynı hükmündedirler.’1 bahsini bana hatırlatmıştı.

Muhabbetimiz esnasında Hasan Muharrem Okur Bey’in cezaevi mektuplarından söz açılmış, beraberimde götürdüğüm kitaplarımın basım sebebinin cezaevindeki mahkûm kardeşlere destek amaçlı olduğunu ifade ederken, orada bulunan kardeşler “Bizler cezaevi mektuplarını okuyoruz, Hasan Muharrem Ağabey’i de bu hizmetinden dolayı tebrik ediyoruz” diyerek kitabımı hizmete destek amaçlı almaya başlamışlardı. Annesinin aldığı kitabı elinde tutarak yanıma gelen 7 yaşındaki Kerim “Teyzeciğim kitabımı imzalar mısınız” demesi beni duygulandırmıştı. Henüz küçük yaşta olan Kerim bu ulvî dâvâyı şuurlu bir şekilde idrak edemiyordu, fakat çocuk masumiyeti ve saflığı içinde o dâvânın yüceliğinin hissiyatını ruhunda yaşamış olmalıydı ki, o da büyükleri gibi bir şeyler yapma telâşı içindeydi. O günkü sohbetimiz bitmiş Çarşamba sabahı dershanedeki kahvaltıya dâvet edilmiştim.

Ümraniye Yeni Asya cemaati hanımları hayırlı bir iş için yine kolları sıvamışlardı. Ayda bir kez düzenledikleri sabah kahvaltısı programında bütün maharetlerini göstermişler, güzel bir sofra hazırlayarak hem gözlere hem de gönüllere hitap etmişlerdi. Uhuvvet düsturları içinde azim bir tesanütle bu ulvî dâvânın bilinci içinde herkes üzerine düşen görevi ifa etmeye çalışıyordu. 

Hanım kardeşlerin hazırladıkları sofra görünmeye değerdi. O an “Rabbim Senin verdiğin nimetleri bu güzel insanlar Senin yolunda yine hayırlı işler için gayret sarf ediyorlar” diyerek yaptıkları hizmeti takdir ederek Rabbime şükürler etmiştim. Kahvaltı faslından sonra akabinde yemek duâsı yapılmış, Mesnevî-i Nuriye’den “İ’lem Eyyühe’l-aziz”lerden bahisler okuyarak Üstadımızın “Bil ey aziz kardeşim” diyen hitabına bizlerde inşallah mazhar oluruz temennisiyle öğle namazını kılıp, bir dahaki sefere buluşmak dileğiyle ayrılırken, ümitli bir şekilde Üstadımın cihana yayılan; “evet ümit var olunuz! Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslam’ın sadâsı olacaktır.”2 ifadeleri lisanımdan dökülmüştü. 

Evet Üstadım ümit varız. Çünkü; Ümraniye Yeni Asya hanımlar dershanesinde hanım kardeşler güzel hizmetlerde bulunarak Şakirdân talebeler yetiştirme çabası içindeler. Bu şakirdler ve şakirelerden kimisi henüz anne karnında Risale’i Nur’un mânevî havasını soluyarak dünyaya geleceği günü beklerken, kimi annesinin gönlünde hizmete aday yetiştireceğim gayreti içinde büyüyerek, kimi de hizmet eden annesinin eteğinin dibinde sohbet dinlerken, kimi de ortada arz-ı endam ederek hem oyuncağıyla oynayarak ve okunanlara kulak kabartıp, duâ zamanı o minicik ellerini havaya kaldırarak yapılan duâya aminler diyerek bu ulvî dâvâya destek oluyorlar. Bu minik yavruların anneleri de bu yüce dâvâya Yusuflar, Kerimler, Zümra’lar yetiştiriyorlardı.

Bu güzel tabloyu görürken gözlerim yaşardı. Üstadımızın “Ümit var olunuz” sözünü hatırlarken, bende ümidimi tazeledim. Bu küçük şakird ve şakireler Risale-i Nurdan aldıkları Nurları cihana yayacaklar düşüncesinin mutluluğu içinde, bir defa daha bu hizmetleri yapmaya zemin hazırlayarak vesile olan Üstadımızın aziz ruhuna Fatihalar yolladım. Bu ulvî dâvânın bizlerden sonra Kerimlerin Yusufların, Züleyha’ların ve şefkat kahramanları annelerin yetiştirdikleri Zümra (İyi ahlâklı, bilgili kadın) adlı kız çocuklarının omuzlarında yükselecek diye de mesrur oldum.

Dipnotlar:

1. 23. Mektup.
2. Sünûhat.

Okunma Sayısı: 3486
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Züleyha

    27.12.2015 19:54:31

    Teşekkürler Sema abla :) Bizde cok memnun kaldık...Yine bekeleriz insaallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı