"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Samsun ve Fatsa programının ardından

Yıldız FIRTINA
26 Mayıs 2015, Salı
Geçen hafta Samsun Yeni Asya Hanım Okuyucuları’nın daveti üzerine “Yeni Asya Ekolü’nün meslek ve meşreb düsturları” üzerine bir seminer verdik.

İlk gün tertip edilen programda meslek ve meşrebimizin temel esaslarını anlatan bir sunum yaptık. Ardından soru-cevap faslı ile güncel konular ve akla takılan sorulara cevaplar verdik. Akşam ise dersimiz oldu. Ertesi gün ise Fatsa Yeni Asya Hanım Okuyucuları’nın -dershane açılışı münasebetiyle- davetleri üzerine Fatsa’daydık. 

Yeni bir hizmet merkezine sahip olma nimetinden dolayı mutluluklar gözlerden okunuyordu.  Orada da, “Uhuvvet Risalesi” üzerinden konuştuk.  İkram arasından sonra  yine soru-cevap faslı ile meraklı suallere cevaplar vermeye çalıştık. Fatsa’da kısa bir gezintinin ardından, Samsun’a döndük. 

Ertesi gün Samsun’da umumi ders günüydü. İkinci derste “Nur Talebeleri namına Muhsin Ağabey’in” mektubunu okuyarak onun heyecan ve hissiyatını bir nebze de olsa anlamaya çalıştık. Dersin sonunda ise yine hizmet eksenli sorular vardı.

Genel olarak, “Birlik noktası Risale-i Nur olan cemaatlerin aynı meslekte, ayrı meşrepte olmalarının sebebi hikmeti nedir?”,  “Yeni Asya’nın farkı”, “Meşveret sistemimiz ve kararlara uyup uymamanın hükmü nedir?” ve “Ders tarzımız ve teknikleri?” gibi sorular öne çıktı.  

Her şeyden önce “meşrebimizle cemaatimizle barışıp onu tam mânâsıyla benimsemenin” çözüm noktasındaki en önemli adım olduğunu ifade ettik. Zira kendi meslek ve meşrebini sevmeyen ve tam benimsemeyen müteferrik kusurları görür ve sadakatini sarsardı. 

Mesleğimiz bir olsa da, meşrepte farklıyız. Bu fıtratın bir gereği. “Herkes bir meşrepte olmaz” der, Bediüzzaman. Maksatta ve esaslarda bir olduktan sonra teferruatta herkes farklı uygulayabilir. Mesela “sadeleştirme” meselesinde kısmîde olsa, bir birlik söz konusuydu. Ancak ciddi bir duruş sergilenemedi ve devamında “bandrol yasağı” meselesiyle Risale-i Nur’ların devlet tekelinde basımı söz konusu oldu. İşte burada birlik sağlanamadı ve kader muvakkaten de olsa hükmünü Risale-i Nur’ların basımını durdurarak icra etti. Yeni Asya bu konuda yalnız kaldı. Diğer gruplar torba yasaya tıkıştırılarak tekele devreden yasa düzenlemesine destek verdi. Durumun yanlış olduğunu “Risale-i Nur’lar Kur’ân’ın malıdır ve umumun hakkıdır” diyerek, Yeni Asya yanlışlığı haykırdı ve haykırmaya devam ediyor. 

Bu süreçte zaman en güzel müfessirdir; bekleyip göreceğiz. En ana meselede bile birlik sağlanamazken, hizmet tarzları konusunda elbette ittifak söz konusu olamaz. Herkes anlayışına ve fıtratına göre hizmet edecek. 

Yeni Asya’nın farkı ise; meşveret ve şuradır. “İşlerinde onlarla istişare et” emrine imtisal ile her işimizde emir şuranındır. 

Bir diğer hususta; siyasi görüşümüz demokrasi ve hürriyetlerdir. Ve bu görüşün gereği demokratların devamıdır. Herkesin bildiği üzere Yeni Asya Bediüzzaman’dan ve Risale-i Nur’dan aldığı derse binaen istikametle hareket etmeye devam ediyor. 46 yıldır bu böyle. 80 ihtilalinde yüzde 8’lik bir dilim ile ihtilal anayasasına hayır dedik. Ve o zaman çoğu kesim bizi komünistlerle bir olmakla suçladı. Kenan Evren’e methiyeler düzenler, ihtilali Malazgirt ve Niğbolu’dan üstün sayanlar bugün Evren’in ölümü üzerine lanetler yağdırıyor. Ve yine 2010 referandum oylamasında “serbest kararı” ile hayır diyenlere; “Ergenekoncularla birlikte oldunuz” yaftası vuruldu. Ve geçtiğimiz yıl dönemin başbakanı bizzat kendi ağzından; “referandumda yanlış yaptık” diye itiraf etti. Demek ki istişare ile hareket eden yanılmaz. Bazen bu sonuç için 35 yıl beklemekte gerekse netice değişmiyor. 

Peki demokratların devamı kimdir dersek? DP-AP-DYP-DP dir. Bu bir siyasi tercihtir. Din tercihi değildir. Ve herkes tercihinde hürdür. Dileyen şuraya tabi olur dileyen kendi aklına. Herkes kendi iradesinden mesuldür. 

Ders tarzımız hakkında da kısaca bilgi verdikten sonra, Risale-i Nur hakikatlerinin her meşru zeminde anlatılması gerektiği ve biz nur talebelerinin “asli vazifesi” olduğunu vurguladık. 

Son gün Ayvacık’a bağlı Hasan Uğurlu barajına gittik. Tesisler de dahil her yeri gezme imkânına sahip olduk. Gördüklerimiz oldukça hayrette bırakmıştı bizi. Zira “milletin efendisi ona hizmet edendir” hadisine mazhar olanların, hizmet için neleri başardığını bizzat müşahede edebildik. 

Son derece feyizli ve bereketli geçen programın ardından aldığımız tepkiler kayda değerdi. Hangi zeminde olursa olsun bizi istihdam eden Allah hamd ve şükürler olsun. Ve bizi istikametten ve doğruluktan  ayırmasın inşallah.. amin..

Okunma Sayısı: 868
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Akın

    19.6.2015 17:53:08

    Baraj yapraktır.jeneratör kloroplast.elektrik meyvedir.ne doğuya ait ne de batıya.Doğu ve Batının birleşmesiyle barika-ı hakikat doğar.Hizmette dahi öyle.Müfritane irtibat ve meşveret ve şura farkı ile tabiata uyumlu yaşamak.Hatasız ve ihlaslı,tasarruflu yaşamak en güzeli.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı