Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çeteler Şemdinli’nin devamı

Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Şemdinli dâvâsı müdahil avukatı ve Diyarbakır Baro Başkanı Avukat M. Sezgin Tanrıkulu, Şemdinli olayları ile Danıştay saldırısının yapılış biçimi, harekete geçirdiği refleks ve ondan sonra oluşan ortam ve söylemlerin aynı zihniyetin ürünü olduğunu belirtti.

Son zamanlarda yaşananlar ile Şemdinli olayları arasında bir bağlantı var mı?

Eğer Şemdinli’deki çete, sanıklardan bağımsız olarak ortaya çıkarılmış olsaydı, ya da ortaya çıkarmak için bir gayret içine girilmiş olsaydı veya iddianameyi hazırlayan savcının iddianamesi ile dikkatini çektiği örgütlenmenin üzerine gidilmiş olsaydı belki son olaylar yaşanmayacaktı. Bunlar her ne kadar birbirinden bağımsız olarak gözüküyorsa da sonuçta aynı zihniyetin ve örgütlenmenin bunları harekete geçirdiğini düşünüyorum.

Danıştay saldırısını da aynı kategoride mi değerlendiriyorsunuz?

Evet. Dikkat ederseniz olayın yapılış biçimi, harekete geçirdiği refleks, ondan sonraki oluşan ortam ve söylemler aynı zihniyetin ürünü.

Şemdinli dâvâsının ortaya çıkarılması amacıyla atılan adımlar yeterli değil mi?

Kuşkusuz bu üç sanığın yargı önüne çıkarılması önemliydi. Türkiye’de gerçekten demokrasiyi yeniden inşa etmek istiyorsak, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmasını istiyorsak üç kişinin dışında bu örgütlenme de açığa çıkarılmalıdır. Yoksa üç kişi mahkûm olsa da başka üç kişi gelir.

Sanıkların bağlı oldukları kurum tarafından işlem yapılmadığı ifade ediliyor. Doğru mu?

Haklarında hiçbir idarî işlem yapılmamış. Ayrıca 9 Kasım’daki olaydan sonra yani yakalandıklarından yaklaşık 15 gün sonra jandarma alay komutanı kendilerine bir ödül vermiş. Ödülün gerekçesi 9 Kasım’dan önce olsa bile bu ödülün olaydan sonra düzenlenmiş ve imzalanmış olması bile bir mesajdır. Hadi öncesinden ödül veriyorsunuz ama devletin işleyişi gereği hakkında böyle iddialar bulunan bir personele en azından bu ödülün verilmesi ertelenebilirdi. Düşünebiliyor musunuz? Bir öğretmen zimmetine para geçirecek veya başka bir şey yapacak müdür öğretmene daha önceki nedenlerden dolayı ödül verecek. Devletin başka bir kurumunda böyle bir şey olabilir mi?

Çetelerin ardı ardına ortaya çıkmasının sebebi nedir sizce?

Trafik kazası.

Nasıl yani?

Şemdinli’de halk yakaladı. Danıştay’daki başka bir şeydi. Eryaman’daki ise doğrudan doğruya devlet içerisindeki istihbarat örgütlerinin aralarındaki işleyişten.

Kemal BENEK

06.06.2006


 

9. paket Temmuz'dan önce

Demokratikleşme reformlarına 17 Aralık’tan beri ara vermesinin bedelini, maruz kaldığı antidemokratik baskılardaki yoğunlaşma olarak gören hükümet, çareyi, yeniden reformlara yönelmekte arıyor. Bu çerçevede, 9. uyum paketinde topladığı düzenlemeleri parlamenterlerin tatile gireceği 1 Temmuz’a kadar Meclisten çıkarmayı hedefleyen hükümet, pakette yer alan tasarıların “temel yasa” olarak görüşülmesini planlıyor.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Avrupa Birliği yolunun asfalt bir yol olmadığını belirterek, “Zor işleri başarmak hükümetlerin iradesine bağlıdır. Hükümetler buna birinci öncelik olarak bakıyorlarsa, zorlukların üstesinden gelirler. Yoksa günler geçer, yıllar geçer, trenler durur, kalkar gider ve büyük fırsatlar kaybolur. Hükümetimiz bu son trenin içinde olduğumuzun farkındadır. Büyük bir irademiz var, büyük bir bilincimiz var ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğiz” dedi.

Gül, AKP’nin ‘Türkiye Bülteni’ adlı dergisine Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde gelinen noktayı değerlendirdi. Gül, reform sürecinin yavaşladığı yönündeki eleştirilere de, “Bunları diyenler bilmeden, olup bitenleri takip etmeden konuşanlardır. Bizim demokratikleşme adına eksiklerimiz var, bunları bu süreç içerisinde yapacağız. Hükümetimiz karar aldı, 9. Uyum Paketi’ni de Meclis kapanmadan yasalaştıracağız” diye cevap verdi. AB’nin, Türkiye’nin neredeyse yarım asırdır içinde olduğu büyük bir proje olduğunu kaydeden Gül, bu süreçte Türkiye’nin tam üye olması için trenin birkaç kez durduğunu, istasyonda Türkiye’nin de binmesine fırsat verildiğini ancak bu fırsatın kaçırıldığını bildirdi.

“Tren yürümüş gitmiş, artık bu son tren de önümüzden geçerken AK Parti iktidarı bu trene Türkiye’yi bindirmiştir” diyen Gül, 17 Aralık 2004 kararı ve 3 Ekim 2005 tarihindeki müzakereye başlama kararının Türkiye’yi AB trenine bindirdiğini kaydetti. 3 Ekim’den bugüne Türkiye’nin müzakere eden ülke statüsüne kavuştuğunu belirten Bakan Gül, “Bu yola giren, bu trene binen üstüne düşenleri yapınca istikamete mutlaka gider. Bunda hiçbir tereddüt yok. Hükümetimiz bunun bilinci içerisindedir” dedi.

Dışişleri Bakanı Gül: İnançlı ve kararlıyız

Bakan Gül, Türkiye’nin müzakere sürecinde yavaşlama olduğu yönündeki eleştirilere de şöyle cevap verdi: ”İçeride ve dışarıda ‘Türkiye’de reform süreci durdu, Türkiye’de hükümet bu heyecanı kaybetti’ diye bazı sözler var. Bunları diyenler bilmeden, olup bitenleri takip etmeden konuşanlardır. Biz bir taraftan 9. Reform Paketi’ni açıklıyoruz, burada çok önemli kanunları geçirmeye başlamışız, çok önemli imzaladığımız uluslararası sözleşmeleri onaylamaya başlamışız. Hâlâ reform sürecinin yavaşladığından bahsediyorlar. Dolayısıyla bu doğru değil. Bunda çok inançlı ve kararlıyız. Bu süreç daha devam edecek. Çünkü bizim demokratikleşme adına eksiklerimiz var, bunları bu süreç içerisinde yapacağız. Hükümetimiz karar aldı. Meclis kapanmadan önce bunlar gerçekleşecek, bununla da onur duyuyoruz.”

/ ANKARA

06.06.2006


 

Başoğlu: Millet sizin köleniz değil

Geçtiğimiz günlerde Emine Erdoğan’a bir mektup göndererek, “Giyim tarzınız ile yurtdışında Türk kadınını temsil etmiyorsunuz, rencide oluyoruz. Ya başınızı açın ya da evinizde oturun” diyen CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’a bir mektup gönderen Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Arıtman’ı bu tavrından dolayı kınadı.

Arıtman’a bir milletvekili olarak Emine Erdoğan, Münevver Arınç, Hayrünisa Gül ve başörtülü diğer bazı bakan ve milletvekili eşlerini de temsil ettiğini hatırlatan Başoğlu, “Türk vatandaşları sizin gibi düşünenlerin emrindeki köle değildir. Nasıl giyinmeleri konusunda yönlendiremezsiniz. Batılılar karşısında başörtüsünden utanç duyacağınıza, Osmanlı dönemindeki kadar sözümüzün geçmemesinden utanç duymalısınız” dedi.

Başoğlu, Arıtman’a yazdığı ve diğer bütün milletvekillerine de gönderdiği mektubunda, “Milletvekilleri, bildiğiniz gibi kılık kıyafet ayrımı yapmaksızın Türk vatandaşlarının var olan sorunları ile ilgilenmekle yükümlüdürler. İslâm’a uygun giyinenler birer Türk vatandaşları olarak diledikleri kıyafetlerin rengini, biçimini ve şeklini seçme hakkına sahiptirler.”

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

06.06.2006


 

Din konusunda herkes yorum yapamaz

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Güler, din konusunda bilgi sahibi olmadan konuşulmaması gerektiğini bildirdi.

Türkiye İmam Hatip Lisesi Mezunları Vakfı (TİMAV) tarafından belediyenin konferans salonunda düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Güler, din konusunda herkesin konuşup yorum yapamayacağına işaret ederek, din konusunda ancak alanında bilgi sahibi olan insanların konuşabileceğini kaydetti. Prof. Dr. Güler, “Din konusunda iktisatçı, politikacı, işadamı dahil herkes konuşuyor. Hakikaten bazen çok tuhaf, üzücü tablolarla karşılaşıyoruz” dedi.

Bilimsel sıfatı olan insanların kendi alanlarıyla ilgili olarak konuşup yorum yapabileceklerini bildiren Güler, “İlahiyatçı denildiği zaman ilahiyat mezunu, hatta belki de din sosyolojisinde doktorası bulunan hatta profesör olanların bile her soruya cevap verdiklerini görüyoruz. Medyada hep birlikte görüyoruz, hadis ilminden haberdar olmadığı halde bu ilim üzerine konuşan, fıkıhtan ve temel İslâm ilminden haberdar olmadığı halde sorulan her soruya cevap verme arayışı içinde olan kimseler var. Bu tip kimselerle ilgili olarak bakınız Abdullah İbn-i Mesut Hazretleri ne buyuruyor; ‘Kendisine sorulan her meseleye cevap veren bir insanın kesinlikle akli dengesi yerinde değildir’ diyor” şeklinde konuştu.

/ MALATYA

06.06.2006


 

Liderler: Çevreyi koruyalım

Liderler Dünya Çevre Günü nedeniyle yayımladıkları masajlarda “çevreyi koruyalım” mesajı verdiler. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, geleceğin kurtarılması için atılacak en önemli adımlardan birinin toplumda çevre bilincinin oluşturulması olduğunu belirterek, ‘’Çevreyi koruma bilincinin oluşturulması ve toplum geneline yaygınlaştırılması, kuşkusuz, eğitimle olanaklıdır’’ dedi.

Dünya Çevre Günü sebebiyle yayımladığı mesajda, çevre ve insan ilişkisi üzerinde durdu.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’İnsan yaşantısının ayrılmaz bir parçası olan çevre, yine insanın sorumsuz uygulamaları neticesinde bugün büyük bir tehditle karşı karşıyadır’’ dedi. Arınç, mesajda, yaşanılabilir bir dünyanın, temiz ve sağlıklı bir çevreyle mümkün olabileceğini kaydetti. Arınç, insan ve çevrenin bir bütün olduğunu vurguladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, da masajında “Giderek artan çevre sorunlarına karşı uluslararası işbirliğini de arttırarak insanlığın bu ortak meselesi için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz’’ dedi. Erdoğan, son yüzyılda yaşanan teknolojik ilerlemelere paralel olarak gerçekleşen hızlı sanayileşmenin insanlığa önemli hizmetler sunduğunu, ancak çevre kirliliğini de beraberinde getirdiğini bildirdi.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da, 1972 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:” Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre sorunları sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları nedeni ile artmaya devam etmektedir. Ülkemizde düşüncesizce ve hiçbir tedbir alınmadan çevreye bırakılan atık variller artık bugünümüzü ve geleceğimizi tehdit eder hale gelmiştir. Yeşil alanları ve hayvanları koruyup çoğaltmak için üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız.”

/ ANKARA

06.06.2006


 

Hastahanelerimizde rehin kalma dönemi sona erdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "bugün git, yarın gel’’ anlayışını ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, “Hastahanelerimizde rehin kalma dönemi sona erdi. Yolsuzluklara son verdik. Yoksulluğun belini kırıyoruz, üretim ve yatırım giderek arttı. SSK hastahanelerinde yüzde 130 doluluk vardı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastahanelerde ise bu oran yüzde 60-65’lerdeydi. Biz birleştirmek suretiyle dengeledik. Şimdi isteyen istediği hastahaneye gidiyor" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hastahanelerde rehin kalma döneminin sona erdiğini belirtti. Erdoğan, partisince düzenlenen il kongresine katıldıktan sonra Yenişehir Semti’nde yapımı tamamlanan Mardin Devlet Hastanesi’nin açılışını yaptı.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin büyük bir girdaptan çıktığını belirtti. Türkiye’nin kaynaklarını Türkiye’ye kazandırdıklarını, bundan sonra da kazandıracaklarını belirten Erdoğan, hükümetlerinin en büyük vaadinin bu olduğunu söyledi. Bunun için 3 temel mücadele alanı tesbit ettiklerini dile getiren Erdoğan, bunların da yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele olduğunu kaydetti.

Bu politikalarının düzen ve istikrarın temelini oluşturduğunu anlatan Erdoğan, ‘’Bugün git, yarın gel’’ anlayışını ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Hastahanelerimizde rehin kalma dönemi sona erdi. Yolsuzluklara son verdik. Yoksulluğun belini kırıyoruz, üretim ve yatırım giderek arttı. SSK hastahanelerinde yüzde 130 doluluk vardı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastahanelerde ise bu oran yüzde 60-65’lerdeydi. Biz birleştirmek suretiyle dengeledik. Şimdi isteyen istediği hastahaneye gidiyor.”

/ MARDİN

06.06.2006


 

20 bin memurun gözü Meclis’te

TBMM Genel Kurulu, bu hafta 20 bin 543 memurun terfi alamamasına, işten çıkarılmasına ve başka yaptırımlara uğramasına sebep olan disiplin affını görüşecek. En son 1 Mart'ta Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi kararlaştırılan disiplin affı, son anda gündemden çıkarılmıştı.

Hükümet ile memur sendikaları arasında 2 yıl önce yapılan toplu görüşmelerde mutabakat metnine giren ve 20 bin 543 memuru ilgilendiren, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Yasa Tasarısı bu hafta Genel Kurul'da görüşülecek. Tasarıyla, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında 23 Nisan 1999 tarihinden 14 Şubat 2005'e kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilen bazı cezalar, bütün sonuçları ile affedilecek. Tasarı, askerler ile Hakimler ve Savcılar Yasası’na tabi personeli kapsam dışında bırakıyor. Kendilerine “HSYKzede” diyen yargı mensupları adına açıklama Cengiz Güneş, Şenol Önal, Necati Özdemir, Hüseyin Altun ve Sami Gören yaptıkları açıklamada, bu af kapsamına kendilerinin de alınmasını istiyor.

Recep GÖREN / ANKARA

06.06.2006


 

Irak’ta 86 vatandaşımız kaçırıldı

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Irak’ta kaçırılan 86 Türk vatandaşından 59’unun serbest bırakıldığını, 24’ünün akıbetinin ise araştırıldığını bildirdi.

Gül, DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın soru önergesini cevaplarken, Irak’ta bugüne kadar öldürülen ve hemen hemen tamamı şoför olan Türklerin sayısının 100’ü aştığını; bunlardan bir kısmının direnişçiler tarafından kaçırılarak katledildiğini, bir kısmının ise araçlarına düzenlenen saldırılarda hayatını kaybettiğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Gül, şunları kaydetti: “Kaçırılan 86 vatandaşımızdan 59’u serbest bırakılmıştır. Kaybolduğu bildirilen 24 vatandaşımızın akıbeti ise Bağdat Büyükelçiliği kanalıyla araştırılmaktadır. Savaş, iç savaş, terör, kargaşa ve benzeri olağanüstü koşullara sahip ülkelerde uluslararası taşıma yaparken saldırıya uğrayıp hayatını kaybeden şoför ve beraberindeki Türk vatandaşlarının varislerine, Ulaştırma Bakanlığı tarafından 40’ar bin YTL’ye kadar ödenmektedir.’’

/ ANKARA

06.06.2006


 

Vali mahkeme kararıyla döndü

Danıştay kararıyla geri dönen Burdur Valisi Mustafa Rasih Özbek, görevine başladı. Valiliğe gelen Özbek’i protokol girişinde vali yardımcıları, kaymakamlar, belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri, kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum örgütleri temsilcileri ile vatandaşlar karşıladı.

Özbek, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi: ’’Makam düşkünü olsam buraya iki yıl önce tekrar gelirdim. Burdur’da daha önce, benim de şikayetçi olduğum ‘sık sık vali değişiyor, hizmet göremiyoruz’ lafına istinaden gelmek de istemedim ancak Danıştay’ın ‘Ankara’da kalamaz, görevine gitmesi gerekir’ kararı gereği aranızdayım.’’

Özbek, hizmetlere kaldığı yerden devam edeceğini sözlerine ekledi.

Mustafa Rasih Özbek, Burdur Valiliği görevini yürütürken, 8 Aralık

2003’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararname ile merkeze alınmış yerine Can Direkçi atanmıştı. Kararın iptali için dava açan Özbek, davayı kazanmış ve Danıştay kararıyla görevine iade edilmişti.

/ BURDUR

06.06.2006


 

Eğitime yoksulluk engeli

UNICEF Türkiye Temsilcisi Edmond Mc Loughney, Türkiye’deki çocukların yüzde 37’sinin yoksulluk sınırında yaşadığını belirterek, ‘’Okula gitmeyen kızların önündeki en büyük engel, geleneklerden de önce yoksulluk’’ dedi.

Mc Loughney, yaptığı açıklamada, ekonomik yoksulluğun yanında eğitim ve sağlık yoksunluğunun da önemine dikkat çekti. Sağlık haklarının bilinmemesinin, yeterli beslenememenin, anne bebek ölüm oranlarının yüksekliğinin, sağlık yoksunluğuna; okuma yazma oranlarının düşük olmasının, kız çocuklarının okula gönderilmemesinin ise eğitim yoksunluğuna örnek gösterilebileceğini belirten Mc Loughney, şunları söyledi:

“Haydi Kızlar Okula Kampanyası dolayısıyla yaptığımız çalışmadan da biliyoruz ki okula gitmeyen kızların önündeki en büyük engel, geleneklerden de önce yoksulluk. Eğitim ücretsiz de olsa okul forması, kırtasiye malzemesi gibi birtakım yan harcamalar var. Geleneksel düşündükleri halde maddî yardım yapılan aileler, kız ya da erkek fark etmiyor, çocuklarını okula gönderiyorlar. Türkiye’deki çocukların yüzde 37’si yoksulluk sınırında yaşıyor.’’

Mc Loughney’in verdiği bilgiye göre, çocuk yoksulluğu ile ilgili duyarlılık oluşturmak ve bu konuda yapılacak çalışmalar için bir yol haritası belirlemek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve UNICEF’in ‘’Çocuk Yoksulluğunun Önlenmesi’’ konulu uluslararası konferans düzenlenecek.

ANKARA’DA YOKSULLUK KONFERANSI

Ankara’da 12-13 Haziranda yapılacak konferansa, çeşitli ülkelerden akademisyenler, Amerika, Avrupa ve Türkiye’den sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, BM görevlileri ve çocuklar katılacak. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri küresel, bölgesel ve Türkiye perspektifinden ele alınacak. Konferansta, ‘’çocuklara yönelik bütçe’’, ‘’çocuk işçiliği’’, ‘’erken çocukluk’’, ‘’eğitim’’, ‘’temel hizmetlere erişim’’, ‘’çocukların korunması’’, ‘’çocukların ve ailelerin güçlendirilmesi ve katılımı’’, ‘’çocuk yoksunluğuna sivil toplum kuruluşu ve akademi perspektifi’’ gibi konu başlıkları tartışılacak.

/ ANKARA

06.06.2006


 

Panzer takla attı: Bir polis şehit, 3 yaralı

Tunceli’de, Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğüne ait panzerin takla atması sonucu ilk belirlemelere göre bir polis memuru şehit oldu, 3 polis memuru yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Batman köyündeki polis güvenlik noktasından şehir merkezine doğru seyir halinde bulunan polis panzeri, Batman yolunun Beşeveler mevkisinde takla attı. Kazada, Özel Harekât Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru Müslüm Yüksek şehit oldu. Panzerde bulunan polis memurlarından 3’ü yaralandı. Yaralı polis memurları, Tunceli Devlet Hastanesine kaldırıldı.

/ TUNCELİ

06.06.2006


 

Atalay: Komşularla işbirliği istiyoruz

Devlet Bakanı Beşir Atalay, hükümet olarak politikalarının Türkiye’nin komşularıyla hiçbir sorununun kalmaması olduğunu söyledi.

Atalay, ‘’Karadeniz Ortaklık ve Diyalog Forumu’’na katılmak üzere geldiği Romanya’nın başşehir Bükreş’te, sorularını cevapladı.

Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme yolundaki çabalarına yönelik bir soru üzerine Atalay, ‘’Hükümet olarak politikamız, öncelikle komşularımızla hiçbir sorunumuzun kalmamasıdır’’ diye konuştu.Başta Yunanistan ve Suriye ile olmak üzere Türkiye’nin komşularıyla makul çerçevede pek çok sorununun çözüldüğünü kaydeden Atalay, ‘’Ermenistan ile bilinen belli sebeplerle sorunlar var, dileğimiz onların da makul davranması ve bizim de komşu olarak Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesidir’’ dedi.

Atalay, iki ülke arasında dışişleri bakanlıkları müsteşar yardımcıları düzeyinde hazırlıkları devam eden dördüncü tur görüşmelere ilişkin ise takvim veremeyeceğini kaydetti.

Karadeniz ülkeleri, Romanya’nın girişimiyle, ‘’Karadeniz Ortaklık ve Diyalog Forumu’’ çerçevesinde başkent Bükreş’te bir araya geldiler. Türkiye’yi Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın temsil ettiği foruma, Azerbaycan, Ermenistan, Moldova, Gürcistan ve Ukrayna Devlet Başkanları düzeyinde katılırken, Yunanistan Kamu Düzeni Bakanı, Bulgaristan da Başbakan Yardımcısı seviyesinde temsil ediliyor.

/ BÜKREŞ

06.06.2006


 

Orman yangınları için kırmızı alarma geçildi

Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, ‘’Yangınla mücadele konusunda kırmızı alarma geçtik’’ dedi.

Bolu’nun Dörtdivan ilçesinde çıkan orman yangınının ardından bölgeye gelen Orman Genel Müdürü Kahveci, yetkililerden bilgi aldı. Kahveci, yaptığı açıklamada, havaların ısınmasıyla birlikte orman yangınlarının çoğaldığını belirterek, haziran ayında çıkan yangınların sayısının fazla olması nedeniyle tedbirleri arttırdıklarını bildirdi. Bolu, Kastamonu ve Karabük çevresinde önceki gün ve dün çıkan yangınların büyük bölümünün yıldırım düşmesinden kaynaklandığını belirten Kahveci, Bolu’da yangın çıkan bölgenin bin 500 metre yükseklikte olduğunu, bu tür yerlere insan gelmediği için kolay kolay yangın çıkmadığını anlattı. Orman Genel Müdürü Kahveci, orman yangınlarıyla mücadelede kırmızı alarma geçtiklerini bildirdi.

/ BOLU

06.06.2006


 

Aydın'da orta şiddette deprem

Aydın’da orta şiddette bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi’nden alınan bilgiye göre, dün saat 07.23’te, merkez üssü Buharkent ilçesi olan 4,5 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi.

Yıkıcı olmadığı belirtilen deprem sonrası aynı yerde saat 07.38’de de, 4,1 büyüklüğünde hafif şiddetli bir sarsıntı daha oldu.

Buharkent Belediye Başkanı Fevzi Uzun, depremin ilçe ve çevre köylerde hissedildiğini söyledi. Sarsıntıyla vatandaşların kısa süreli panik yaşadığını ifade eden

Uzun, ‘’Depremin kısa süreli şokunu atlattıktan sonra bütün ilçeyi dolaştık. İlçemizde depremle ilgili en ufak bir olumsuzluk olmadığını gördük. Halkımız gayet sakin herkes işine bakıyor’’ dedi.

/ İSTANBUL

06.06.2006


 

Bingöl'de askerî birliğe saldırı

Bingöl’de askerî birliğe teröristlerin saldırısında, 1 asker şehit oldu, 8 asker yaralandı.

Bingöl-Elazığ karayolunda seyreden askeri birliğe, karayolunun 15. kilometredeki Atapark mevkiinde önceki gece saat 22.00 sıralarında terör örgütü PKK tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. İlk ateş ve çıkan çatışmada, 1 askerin şehit olduğu, 8 askerin yaralandığı bildirildi. Yaralı askerler Bingöl Devlet Hastahanesi’ne kaldırılırken, kaçan teröristlerin yakalanması için bölgedeki operasyonun sürdürüldüğü kaydedildi.

Bu arada, Devlet Hastanesi’ne gelen Bingöl Valisi Vehbi Avuç, yaralı askerleri ziyaret ettikten sonra hastane çıkışında yaptığı açıklamada, “Askeri birliğimize saldırı düzenlendi, 1 şehit 8 yaralı askerimiz var. Gereken yapılıyor’’ dedi.

/ BİNGÖL

06.06.2006


 

Ecevit'in durumunda değişiklik yok

Eski Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumunda değişiklik olmadığı bildirildi.

Ecevit’in sağlık durumuyla ilgili GATA’dan yapılan açıklamada, “Sayın Bülent Ecevit’in sağlık durumu daha önce yapılan açıklamalarda olduğu gibi devam etmektedir’’ denildi. Daha önce yapılan açıklamalarda koma durumunun devam ettiği, hayati tehlikenin sürdüğü bildirilmişti.

/ ANKARA

06.06.2006


 

İhsanoğlu Moskova’da

Rusya’da bulunan İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldi.

Dışişleri Bakanlığı binasında basına kapalı yapılan görüşmenin ardından düzenlenmesi beklenen basın toplantısının olmayacağı bildirildi. Rusya Devlet Başkanlığının İKÖ ülkeleriyle ilişkilerden sorumlu temsilcisi Veniamin Popov, daha önce yaptığı açıklamada, Rusya’nın İKÖ’ye gözlemci üye olması yönünde İhsanoğlu’nun çabalarından övgüyle söz etmişti. Popov, İslâm dünyasıyla ilişkilerin Rusya için stratejik bir seçim olduğunu kaydetmişti. İhsanoğlu, Moskova’da 8 Haziran’a kadar temaslarda bulunacak.

/ MOSKOVA

06.06.2006


 

Emniyetten “yap-boz”lu trafik eğitimi

Emniyet Genel Müdürlüğü, çocuklara trafik işaret ve kurallarını öğretmek için teknolojiyi kullanıyor. Genel Müdürlüğün “www.egm.gov.tr” adresindeki resmî internet sitesi üzerinden girilen “Çocuk Polisi” bölümünde çocukları eğlenceli sürprizler bekliyor.

İnternet sitesindeki “öğrenelim-eğlenelim” seçeneğini işaretleyen çocuklar, burada oyun oynarken trafik işaret ve kurallarını öğreniyor, bilgilerini test edip, hazırlanan resimleri istedikleri renklere boyayabiliyor.

/ ANKARA

06.06.2006


 

İlköğretimi tamamlama imkânı

Herhangi bir sebeple ilköğretimi tamamlayamayan ve 15 yaşın üstünde olanlar, 30 Haziran 2006 tarihine kadar Açık İlköğretim Okuluna kayıt yaptırabilecek.

Açık İlköğretim’e kayıt işlemleri halk eğitim merkezlerinde internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Açık İlköğretim Okuluna kayıt yaptırabilmek için 31 Aralık 2006 tarihi itibariyle 15 yaşından gün almış olmak gerekiyor. Bu yaş sınırının üstündeki ilkokul mezunları, ilköğretim okullarının 6, 7 veya 8. sınıflarından ayrılanlar, ortaokuldan ayrılanlar veya ortaokulu dışardan bitirme sınavına başvurup mezun olamayanlar, Yetişkinler II. Kademe Eğitimi Başarı Belgesi veya Yetiştirici ve Tamamlayıcı “B” Kurs Belgesi olanlar ile yurt dışında öğrenim görüp en az ilköğretim okulu 5. sınıfını bitirenler düzeyinde denklik belgesi bulunanlar Açık İlköğretim Okulu için başvurabilecek.

/ ANKARA

06.06.2006


 

İstanbullular piknikte buluştu

Geçtiğimiz Pazar günü, Belgrat Ormanları Neşet Suyu Mevkiinde gerçekleştirilen pikniğe İstanbul’daki üniversitelerden mezun olan ve Yeni Asya okuyucularından yaklaşık 600 kişi katıldı.

Pikniği organize eden vakıf görevlileri sabah erken saatlerde piknik alanına gelerek gerekli hazırlıkları yapmıştı. İlçelerde belirlenen noktalarda buluşan okuyucular da, buralardan kalkan araçlarla sabah saatlerinde piknik alanına ulaştı. Piknik yerine gelen okuyucular önceden hazırlanmış yiyeceklerle kahvaltılarını yaptılar.

Kahvaltının ardından uzun süredir görüşmeyen okuyucular birbirleriyle sohbet ettiler. Çocuklar ise oyuna daldılar. Eğitimci Feyzullah Aslan, Risâle-i Nur Külliyatı’ndan Âyetü’l-Kübra isimli eserden bir bölüm okudu. Ardından mikrofona gelen Âşık Hizanî seslendirdiği parçalarla dinleyenleri coşturdu.

Ağaç gölgelerinin serinliğinde kılınan öğle namazının ve Dr. Hakan Yalman’ın yaptığı namaz dersinin ardından, pikniğe gelenlere ekmek arası Tekirdağ köfte ve ayran dağıtıldı. Âşık Hizanî tekrar mikrofona gelerek son kasetinden parçalarını seslendirdi.

Piknik ile ilgili görüşlerini aldığımız okuyucular, son derece memnun kaldıklarını ve her yıl böyle faaliyetlerin yapılması gerektiğini belirttiler. Bazı okuyucular da hem tanıdıkları arkadaşlarını görmekten, hem de yeni arkadaşlarla tanışmaktan mutlu olduklarını söyledi.

Pikniğe en çok sevinenler ise yine çocuklardı.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

06.06.2006


 

Sinekle mücadelede 39 kişi zehirlendi

Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı Mercimek beldesinde, gece, belediye ekiplerinin sivrisinekle mücadelede yaptıkları ilâçlamadan sonra rahatsızlanan 39 kişi hastahaneye kaldırıldı.

Aralarında bebek ve çocukların da bulunduğu 39 kişi, tedavilerinin ardından taburcu edildi. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, atılan ilacın tahlil edilmek üzere Adana Hıfzıssıhha Kuruluna gönderildiği belirtildi.

/ CEYHAN

06.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004