Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Boğaziçi’nin haminnesi: Münevver Ayaşlı

Büyük tarihçimiz İbnülemin Mahmut Kemal Bey, nadiren beğendiği bir hanım yazar için, “Aferin, merdane yazıyor!” dermiş.

Tabii ki bu merdane yazıyor sözü, erkek gibi bir üslûba sahip anlamına geliyor. Sözün hemen başında itiraf edeyim ki, beni en çok etkileyen iki hanım yazardan biri Samiha Ayverdi, diğeri de Münevver Ayaşlı’ydı. İbnülemin’in dediği gibi, bunların ikisi de yazılarını hem merdane hem de zarifane bir uslûpla yazıyorlardı. İkisi de Osmanlı bakiyyesiydi, ikisi de İstanbul hanımefendisiydi. Bizim nesil Osmanlı tarihinin sırlarını, İstanbul terbiyesinin ne demek olduğunu, İstanbul Türkçesi’nin özelliklerini ve güzelliklerini büyük ölçüde, bu iki eli kalemli hanımefendiden öğrendi.

Bir zamanlar, sağ kesimin en gözde gazetelerinden biri haline gelen, Yeni İstanbul, benim de tiryakisi olduğum günlük yayın organlarından biriydi. (...) Yeni İstanbul’da beni en fazla cezb eden yazarlardan biri de Münevver Ayaşlı’ydı. “Merak” başlığıyla kaleme aldığı günlük yazılarını -hiç şüphe yok ki- en çok merak eden okuyucularından biri de bendim. Onun nev’i şahsına münhasır bir üslûpla kaleme aldığı köşe yazılarını okumak için ertesi günü iple çekiyordum. Münevver Hanım, kelimenin tam anlamıyla “münevver” (aydın) bir kalemdi. Engin bilgisiyle, zengin mahfuzatıyla, yakın tarihe olan vukufiyetiyle bizi tenvir ediyordu. Siyasi konulardan çok, tarihe, edebiyata, kültüre yer veriyordu. Kısacası şahsen ben merdane yazan bu hanımefendinin tiryaki okuyucularından biriydim.

Hace Münevver Ayaşlı “Pertev Bey’in Üç Kızı”, “Pertev Beyin İki Kızı”, “Pertev Beyin Torunları” adındaki romanıyla, Osmanlı’dan Cumhuriyete intikal eden bir ailenin panoramasını, olanca dramatik çizgileriyle gözler önüne seriyordu. Bu eser yakın tarihimizin ilginç kesitlerinden birini, hem de başarılı bir roman üslubuyla hikâye ediyordu. Kitapta en fazla ilgimi çeken konulardan biri de, “Menderes - Said Nursi” ilişkisi başlığını taşıyan bölümdü. Merhume annemiz, Said Nursi gibi bir İslam büyüğüne gerekli alakayı göstermediği, kendisine uzanan böyle bir himaye elini adeta ittiği için zavallı Menderes’e acıyordu. Hatta, onun başına gelen malum, meş’um ve menfur felaketi de Menderes’in bu kaçışına, bu ürkekliğine bağlıyordu. Her ne ise...

Münevver Ayaşlı bundan başka “Dersaadet”, “Ondokuzuncu Asır”, “İşittiklerim, Gördüklerim, Bildiklerim”, “Teşrin-i Sani ve Ötesi”, “Kıbrıs Fetvası”, “Vaniköy’ünde Fazıl Paşa Yalısı”, “Edep Yâhû”, “Hatırlayabildiklerim (Avrupai Osmani, Rumeli ve Muhteşem İstanbul)”, “Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru” adlarındaki kitaplarıyla yakın tarihimize âdeta bir projektör tuttu. Necip Fazıl ve Abdülhak Hamid’le sıkı fıkı dostluk kuran Münevver Ayaşlı, ünlü tarihçimiz İsmail Hami Danişmend’in evinde gerçekleştirilen şiir ve edebiyat toplantılarının müdavimiydi.

Boğaziçi’nin bu “haminne”sini daha yakından tanımak için 1979 yılının Ağustos’unda bir akşam Beylerbeyi’ndeki yalısına gittim, kendisiyle uzunca bir röportaj yaptım. Beni bırakmadı, o akşam iftara kalmam için ısrar etti. Fakiriniz de hayatında ilk ve son defa yalıda iftar açma şerefine -böylece- nail oldu. Bu Osmanlı hanımefendisinin o gün ibraz ettiği nezaketi, nezaheti, izzeti, ikramı, aradan geçen bunca yıla rağmen bir türlü unutamıyorum. Sorduğum sorulardan biri de Tanzimat’la ilgiliydi. Buna verdiği kısa cevap şöyleydi:

“Pek çok aydınımız bozulmanın başlangıcını Tanzimat olarak kabul ediyor. Ben o kadar geriye gitmiyorum. Bana göre Osmanlılığa, daha doğrusu Türk-İslam örf ve âdetlerine sekte vuran tarih, cennetmekan Sultan Abdülhamid Han’ın tahttan indirilişi ve İttihatçılar denilen çetenin ikbale gelişiyle başlar. Bu hükümdar, Tanzimat sonrası bir padişahtır. Sultan Abdülhamid zamanında Şeriat-ı Muhammediye, her yerde hakimiyetini tam olarak sürdürüyordu.”

Hacı Anne’yi, doğumunun 100. yıl dönümünde bir kere daha rahmetle, minnetle anıyorum.

Bugün, 11.6.2006

Dursun GÜRLEK

12.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Boğaziçi’nin haminnesi: Münevver Ayaşlı

  Siyasî körlük

  Orhan Veli’yi dinciler mi öldürdü?

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004