Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Kalp titremekten nasıl kurtulur?



17 Ağustos geçti ama, aşırı soğuklar insanı titrettiği gibi, aşırı sıcaklar da titretir; depremler de, sâir musibetler de… Afatlarla iç içe yaşayan insanoğlu çareler aramaya başlar. Peki dünyanın hangi eğlencesi, fantaziyeleri, medeniyetin hangi güzelliği, hangi kalp titremelerini durdurabilir, tesellî edebilir?

İşte, kalp de o felâketler karşısında çareler aramaya başlar. Eğer insan sırat-ı müstakîm denen aşırılıklardan arınmak, doğru, dengeli yola girmekle imân nuruyla ışıklanırsa, o karanlıklı ve dehşetli evvelki vaziyeti nûrânî bir hâle dönüşür:

* Hücum eden belâları, musîbetleri gördüğü zaman, her şeyin dizgini elinde olan yüce Yaratana dayanır, müsterih olur.

* Sonsuza kadar uzanıp giden emellerini, potansiyel yeteneklerini düşündüğü zaman, sonsuz mutlululuğu tasavvur eder. O ebedî mutluluğun hayat suyundan bir yudum içer, kalbindeki emellerini, arzu ve beklentilerini, ümitlerini teskin eder.

* Başını kaldırıp semaya ve etrafa bakar, herşeyle yakınlık peyda eder.

* Uzaydaki cirimlere bakar; hareketlerinden dehşet değil, dostluk ve emniyet duyar ve onların o hareketlerini ibret ve hayretle tefekkür eder. Ruhunda yüksek lezzetleri ve saadetleri hisseder; kalbini ikaz, vicdanını tahrik edip, ruhunu hislendirdikçe o mutluluklar da çoğalır ve ona mânevî cennetlerin kapıları açılır.1

Yani, şöyle düşünür: Gök cisimleri kendi kendisine dönmüyor, yıldızlar direksiz durmuyor. Bunları durduran sonsuz bir güç Sahibidir. Böylece sonsuz kudret Sahibine sığınmanın güvenini, huzurunu duyar.

Böylece kâinatın sonsuz kudret Sahibinin elinde olduğunu, işlerin rastgele ve tesadüfen dönmediğini anlar. Ona iman ile tevekkül eder.

Sonra marifet ile Allah’ın sayısız isimleri ve Esmâ-i Hüsnâ’yı okur. Allah’ın her şeyi kendi hizmetine sunduğunu anlar. Sayısız ikram ve nimetlerine karşılık O’nu sevmeye başlar. Tefekkürü, araştırması derinleştikçe sevgisi artar. Sevgi arttıkça da ruh ve kalbi o nisbette ferah bulur. Ruhu ve kalbi tam bir itminan içinde lezzetlere gark olur. Dolayısıyla hazcılığa yönelip, kendisini mahvetmek yerine; mânevî hazlara yönelerek zevkin şahikasına çıkar ve kendisini de kurtarır.

Dipnot:

1- Sözler, s. 25

18.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.08.2006) - Kalbi inanmaya yönelten sebepler nelerdir?

  (16.08.2006) - Kalbin asıl fonksiyonu

  (15.08.2006) - İman şartlarına iman, aklî olarak da zorunlu

  (14.08.2006) - Gerçek lezzet ve mutluluğun kaynağı

  (13.08.2006) - Hayatın tekrarı ve denemesi yok!

  (12.08.2006) - Tahta köprü üzerine ev inşa etmek!

  (11.08.2006) - Din ve savaşlar

  (10.08.2006) - Psiko-sosyal boyutumuz din/iman

  (09.08.2006) - Yenilenmek ve okumayı yeniden okumak

  (08.08.2006) - Kalp temizliği ve gerçek iman

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004