Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Türkiye’de gerçek cumhuriyet ve laiklik yok

Cumhurbaşkanı ODTÜ’nün açılış töreninde yaptığı konuşmada, başka şeyler yanında, üniversite sorunlarına önerilecek çözümlerin ‘Cumhuriyet felsefesi’yle örtüşmesi gerektiğini söyledi. YÖK Başkanvekili de, başka bir vesileyle, ‘Son yıllarda yükseköğretimde laiklikten uzaklaşma konusunda bir hayli gelişmeler yaşandı. Laiklik Türk eğitim sisteminin omurgasıdır’ dedi.

Bu münasebetle iki noktaya temas etmek istiyorum. İlk olarak, Cumhurbaşkanınınki dahil olmak üzere, çoğu resmî beyanda ‘cumhuriyet’ kelimesinin kullanılışında bir belirsizlik var. O da, bu beyanlarda atıfta bulunulan felsefenin ‘cumhuriyet felsefesi’ mi yoksa ‘Cumhuriyetin felsefesi’ mi olduğuna ilişkindir. Siyaset felsefesine aşinalığı olanların bileceği gibi, cumhuriyetçi siyasî felsefe Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliğinden tamamen bağımsızdır. Dolayısıyla, bazı benzerlikleri olmakla beraber, yine de, genel olarak ‘cumhuriyetçilik’ten söz etmekle Türkiye’deki özel anlamında ‘Cumhuriyetçilik’ten söz etmek aynı şeyler değildir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin ‘Cumhuriyetçilik’inin bir siyasî felsefe olarak cumhuriyetçilikten farklı yanları benzerliklerine ağır basmaktadır. Hatta ikisi arasında bazı çelişkiler de vardır. Bu çelişkilerin en belirgin olanı, ‘kamusal alan’ın kapsamıyla ilgilidir. Kısaca, kamu hayatına katılma ve aktif vatandaşlık fikri cumhuriyetçi felsefenin özünde yatan değerlerdir. Ne var ki, Türk Cumhuriyetçiliği bu her iki noktada da aksi bir eğilimi yansıtmaktadır. Yerli Cumhuriyetçilikte ‘kamusal’ olan ideolojik olarak tanımlanmış olduğu için, toplumsal çoğulculuğun unsurlarının kamu hayatına ve siyasete katılımı son derece sınırlanmış olup, bu arada siyasî partilere de kuşkuyla bakılmaktadır. Türkiye’deki ‘Cumhuriyetçilik’, demokratik cumhuriyetçiliğin ‘kamusal müzakere’nin öznelerini çoğaltma ve kapsamını genişletme eğiliminden büsbütün uzaktır.

Diğer fark özgürlük-baskıcılık karşıtlığında kendisini göstermektedir. Bireylerin doğal haklarının önceliği üstündeki liberal vurguyu paylaşmasa da, cumhuriyetçi siyasî felsefe erdemli bir siyaset için vatandaşların sivil ve siyasal haklarla donatılmasını gerekli görür. Türkiye’nin ‘Cumhuriyetçilik’i ise bu konuda da bir hayli kuşkucudur. Daha genel olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ‘hak sahibi’ özneler olmaktan çok devlete karşı ödevleriyle tanımlamaktadır. Bu anlayış, zaman zaman, tek-parti döneminin ‘Cumhuriyet’in ideal modeli olarak takdim edilmesine yol açacak kadar ileri götürülmektedir.

Üzerinde durmak istediğim ikinci nokta ise, YÖK Başkanvekilinin ‘yükseköğretimde lâiklikten uzaklaşma’dan şikáyet etmesiyle ilgili. Aslında, láiklik meselesindeki tutumu bakımından da Türkiye Cumhuriyeti genel cumhuriyetçi modelden ciddî bir sapma içindedir. Çünkü, Türkiye’deki uygulamanın sahici bir láiklikle ilişkisi çok azdır; buna lâiklik değil ‘láikçilik’ demekte haklıyız. Bu bakımdan, ‘láiklikten uzaklaşma’ başkalarının değil, asıl bu yerli ‘Cumhuriyetçiler’in işidir.

Ama burada söylemek istediğim başka. Bir kere, ‘yükseköğretimde lâiklikten uzaklaşma’ iddiası tamamen hayal mahsulüdür. Aksine, özellikle 1998’ten itibaren üniversiteler adım adım ‘lâikçilik’in kaleleri haline getirilmişlerdir. O kadar ki, birçok üniversitede ‘láikçi’ olmadığına kanaat getirilen çok sayıda öğretim elemanı çeşitli biçimlerde ya tasfiye edilmiş ya da saf dışı bırakılmıştır.

İkinci olarak, yükseköğretimde gerçekten de ‘laiklikten uzaklaşma’nın var olduğunu kabul etsek bile, bundan şikâyetçi olmaya hakkı olmayan birileri varsa onlar da YÖK’çülerin kendisidir. Çünkü, herkes görüyor ve biliyor ki, üniversiteleri ‘láiklikten uzaklaşan’lar değil, YÖK’ün adamları olan láiklik misyonerleri -üstelik, neredeyse garnizon mantığıyla- yönetmektedirler.

Star, 25.9.2006

Mustafa ERDOĞAN

26.09.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Türkiye’de gerçek cumhuriyet ve laiklik yok

  Korkma, yürü...

  301 kapı numarası değilmiş..

  Dinin yerine ikebana çiçek süsleme sanatını mı koyalım?

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004