Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Tecridi kaldırın

Artık pazarlığı bırakın, lafı bırakın, yapmanız gereken tek şeyi yapın: Tecridi kaldırın.

Demokratikleşiyoruz, reformlar yapıyoruz, bilmem kaç çeyrektir ekonomik büyümemizi sürdürüyoruz, milli gelirimizi artırıyoruz, orta sınıfımızı güçlendiriyoruz, Kürt meselesine çözümler arıyoruz, darbe tehditlerini savuşturuyoruz, Kopenhag Kriterleri’ni kendi kriterimiz haline getirmekten, kimsenin zoru olmadan reformlara devam etmekten söz ediyoruz...

Bütün bunlar iyi hoş da bir yanda bunlar olurken, aynı ülkenin toprakları üzerinde bir yerlerde küçücük hücrelere tıktığımız o insanlara hâlâ insanlık dışı bir tecrit uygulamak bu tabloya yakışıyor mu? Beş yıldır “bizi bu deliklerden çıkarın, tecride son verin” diye feryat eden, bu uğurda sapır sapır ölen insanların çığlıklarına kulaklarını tıkayan bir iktidara ne kadar demokratik denir? Böyle bir iktidarın Guantanamo’yu eleştirmeye, temel hak ve özgürlüklerden söz etmeye hakkı kalır mı?

Ey iktidar! Eğer çağdaşlık konusunda bir iddian olsun istiyorsan, titre ve kendine gel: F tiplerinde yaşanan zulme artık son ver. Evet, senin zamanında başlamadı bu sorun; sen devraldın. Üstelik birçok yanlışın üst üste binmesiyle kangrenleşmiş bir sorun halinde devraldın. Herkes yanlış yaptı. Tutuklular ve tutuklu aileleri en başta F Tipi cezaevlerine prensipte karşı çıkmakla, eski koğuş düzenini savunmakla hata yaptılar.

Cezaevlerinin devletin değil örgütlerin yönettiği yerler olarak kalmasını savunmak, hiçbir devletin kabul edemeyeceği bir talepti. “F Tipi’ne hayır” sloganıyla tutukluları destekleyen sivil toplum kuruluşları da aynı hatayı tekrarladılar. Tutukluları başarı şansı olmayan bir intihar eylemi için kışkırtmış oldular. Daha baştan, mücadelelerini “F Tipi’ne Hayır” sloganı yerine “F tiplerinde tecride hayır” noktasında yoğunlaştırmış olsalardı, kamuoyundan çok daha yoğun destek almaları ve belki de bütün o “Hayata Dönüş Operasyonları” bile yapılmadan F tiplerinde sonuç almaları mümkün olabilirdi.

Zamanın Adalet Bakanlığı bütün kamuoyunun önünde verdiği sözleri tutmadı. Tecrit uygulamasını kaldırmadı. Ama bütün bunların sonucunda olan o zavallı tutuklulara oldu. Yüzlercesi mum gibi eriyip sönerken, anneler babalar kardeşler onların acısıyla kavrulurken kamuoyu bu trajediye tamamen sağırlaştı, kimse kafasını çevirip onlara bakmaz, acılarını görmez oldu. Kamuoyunun duyarsızlığı hükümetin aldırmazlığına, aldırmazlığın sürmesi trajedinin daha büyümesine yol açtı.

Sonuçta, 70 milyonluk koca bir ülke, her fırsatta büyüklüğüyle gücüyle, demokrasisiyle, değişim ve gelişim içinde olmasıyla övünen Türkiye, duvarların ötesine attığı bir avuç insanın kıran girmiş tavuklar gibi sapır sapır ölmesine bir çare bulmayan; gaddar, kindar bir ülke haline geldi. Bu artık vicdan sahibi kimse için tahammül edilebilir bir durum değil. Bu sağırlığa bir son vermek, onları duymak, onların uğruna öldüğü sorunun bizim sorunumuz olduğunu kabul etmek durumundayız.

İstedikleri şey atla deve değil. Üstelik de kanunsuz da değil. Tutuklular gün içinde tutuldukları odalardan ortak alanlara daha çok çıkabilmek, diğer tutuklularla daha çok görüşebilmek istiyorlar. İsteklerinin gerçekleşmesi için bir yönetmelik değişikliği bile gerekmiyor, biraz iyi niyetle, birkaç kapıyı kaldırarak onları tecritten kurtarabiliriz. Devlet bu kadarcık bir değişiklik yüzünden cezaevi güvenliğini sağlayamayacak kadar acz içinde mi? Hücre cezası özel bir cezadır. Bir insan ne suç işlemiş olursa olsun, sürekli hücre cezasıyla cezalandırılamaz. Ve şu anda F tiplerinde uygulanan tecrit, tutukluları hücre cezasıyla cezalandırmaktan başka birşey değildir. Böyle bir ceza, insan haklarını düzenleyen bütün uluslarası sözleşmelere de, bizim ceza kanunumuza da, Anayasamızda belirtilen temel hak ve özgürlüklere de aykırıdır. İşe bakın ki yetkiler hâlâ Behiç Aşçı’ya “Sen ölüm orucunu bırak, biz de sorunu çözmeye çalışalım” diyorlar. Neden, hiç kimse hiç bir eylem yapmasa bile düzeltmek zorunda olduğunuz bir hukuksuzluk için şartlar koşmaya devam ediyorsunuz?

Bu sorun Behiç Aşçı’nın açlık grevine başlamasıyla doğmadı. Daha önce sorunu çözmek için yıllarca vaktiniz oldu. Artık pazarlığı bırakın, lafı bırakın, yapmanız gereken tek şeyi yapın: Tecridi kaldırın.

Bugün, 27.12.2006

Gülay GÖKTÜRK

28.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Sen çalış, ben yiyeyim

  Gözünü seveyim!

  Asker, askerciler ve hatalar

  Tecridi kaldırın

  İşkencenin faturasını ödemek istemiyorum..


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004